Adfslkdfşskdfşsk


(İşbu post, dünkü maç ve sonucundan bağımsız yazılmaktadır)

Yazmayı ertelemiştim ama, şu entry beni dürtükledi:

"her topu aldığında/rakipten kazandığında sanki hayatında ilk defa top görmüş birisi ya da büyüklerin maçına adam eksikliğinden alınmış çocuk gibi panikleyip ellerini açarak "nereye atayım??" demesine ve asla ileriye oynayamamasına hastayım.

caps koyacaktım ama sahada izlemek yeteri kadar sinir bozuyor..."


Mustafa Sarp'a başlarda olumlu gözle bakmamıştım. Gelişine yani. Çünkü biliyordum "ne kadar" olduğunu. Sonra olanlar hepinizin malumu. Gelen goller. Samimiyeti. Hırsı. Attığı gollerdeki deli sevinci. Bu görülenler, Kewell'dakine benzer bir sempati yarattı Sarp'a karşı. Ve de insanlar böyle durumlarda sevdikleri oyuncuların olumsuzluklarını göremezler çoğunlukla.Futboldan anlayanlar tabii.
Mustafa Sarp, Galatasaray seviyesinde bir oyuncu değil. Bunu okuyanların bir kısmı "E Sabri de değil!" diyebilir içinden, ama o farklı bir örnek.

Olay şu:Sarp, orta sahada topu aldığı ve ufaktan ileri doğru salındığı periyotların çoğunda, topu aldıktan 2 saniye sonra filan, ellerini yana açarak "nereye atıyım yaa!" şeklinde bir tepki veriyor.
...
Çok kıroca veya bilmemnece olabilir ama, ben bir hoca olsam ve oyuncum sahada bunu yapsa, maçı, kariyeri, takımı kulübü bırakır, girer onu sahada döverim. Direkt söylüyorum bak.

1. Sahada senin takımın 11 kişidir muhtemelen o anda. Senin o "nereye atıyım abi yaa" çektiğin sahada hiç kimseyi bulamadıysan, dön kaleciye. Elini-kolunu da açma. Dön kaleciye bir daha başlasın oyun, sana da vermesinler kanattan gidelim. Hey yarabbi ya.

2. Bu hareket, sahadaki oyuncuları olumsuzluğa sevk eder. O yaptığını gören futbolcu doğal olarak "aha sıçtık" çekmez mi. Lan adam bildiğin "topu verecek kimse yok" diyor. "Ben kabiliyetsizim" olmuyor orda, "atcak kimse yok" oluyor. Yapma işte onu. Rahat dursun elin-ayağın. Eşşek kadar adamlar, Galatasaray'da oynayan adamlar, halı sahada "gelin de pas veriyim lan" felsefesine dahil göbekli dayılar gibi el-kol açıyor allahım ya, duvara kafa atıcam şimdi.
Hasan Şaş çok yapardı bunu sağolsun. Tek başına deli gibi depar atıp ilerde tek kalınca, sonra orta açacak veya pas atacak kimse kalmıyordu tabii, bu da iki elini yana açıp panik yapıyordu.

3. Bu takımın başına gelen adam Frank Rijkaard. Cruyff yetiştirmesi. Tarihin en büyük futbolcularından. Total Futbol dinine mensup. Az-çok onu aktarmaya çalışıyor bu takıma, değil mi? Bu Total Futbol denen nanede, başta gelen zorunluluklardan biri, oyuncuların birbirine ideal mesafede, veya topu aktarabilecek uygun mesafede olmalarıdır. Peki değiller mi diğer oyuncular uygun mesafede de bu böyle yapıyor? Hayır, genelde bu yakınlık -ideal olmasa da- oluyor. Ama dayı atamıyor. Öyle bir sorun var.

Abi, şu modern futbol denen şeyde, belki de en önemli mevkii defansın önü. Ön libero. Dmc. Her ne haltsa. Ordaki oyuncu, hele de Gs'de filansa, ve de belli bir düzey futbol oynamak hedefse, iyi top dağıtabilmelidir. Oyun görüşü olmalıdır. Linderoth bu konuda yeterli, ama o da maalesef sakat genellikle. Topal desen, bu kadar değil ama, onun da bu ara kafa bi' yerlerde.
Sikerim öyle işi, olmadı Ayhan geçsin oraya, biz de Allah ne verdiyse gidelim Çift santrfor da olsun , her bi' bok olsun. Rijkaard geldi şudur-budur diyoruz, uğraştığımız şeylere bak.

1 yorum:

ahmetcan_48 dedi ki...

Lappap merhaba kardeşim. Ben ahmetcan Selocan24'ün bloğundan. Kardeşim senden birşey rica edebilir miyim? Ben Galatasaray ile birlikte fanatik bir Juventus taraftarıyım. Şimdi de Juventus'la ilgili bir blog açtım fakat yeni bir blog olduğu için pek tanıtımı yok. Senden rica etsem bu bloğu tanıtım konusunda bana yardımcı olabilir misin? Valla çok sevinirim şimdiden çok teşekkürler. Bloğum juventusfcturkiye.blogspot.com