Görevimiz Tehlike


Gazetelerin spor sayfalarını pek okumam, gidip sadece spor gazetesi olanlarını ise hiç almam. Anca okunacak birşey kalmadıysa ana gazetede, arka sayfasına kadar gelmişsem okurum. Ben spor olayını bloglardan çok daha iyi aldığımı düşünüyorum. Her neyse blog alemine yalakalıktan sonra konuya geleyim. Bugün NTV Spor'da Spor Servisi'nde bir haber paylaştılar, onlar paylaştıktan sonra gidip o gazetenin sitesine girdim ve bir de ben okudum. Gazete ne derseniz tabi ki Fanatik. Kısaca olayı yazayım;

Beşiktaş Brezilya'ya dönen Robinho'ya teklif götürmüş. Bir zamanlar Beşiktaş forması giyen Zago aracılığı ile Robinho'ya teklif iletilmiş. Robinho da BJK'nın başında hangi teknik direktör var diye sormuş. Muhtemelen Zago cevaplamış bu soruyu ve Mustafa Denizli demiş. Robinho da; benim hocalarla aram pek iyi olmaz ,anlaşabileceğim bir hocanız olsaydı gelirdim demiş. Sonra da "bak Zagocum söyle Beşiktaşlı yöneticilere, ben Schuster'i çok severim, aramız iyi, siz en iyisi onu alın o zaman gelirim" demiş. Zagocum da bu isteği Beşiktaşlı yöneticilere iletmiş. Sanki ayakkabı siparişi vermiş gibi de yöneticiler hemen, "tamam eyvallah Robi, lafı mı olur" deyip Almanya'ya gitmişler. Schuster ile görüşmüşler, tamam demiş o da, imzayı atacakmış yani. Bu sırada takımda bulunan Mustafa Denizli, olaylardan bir haber tabi. Ancak Erdal Keser olayı nereden öğrendiyse (Zago ile konuşmuş olabilir) hemen Denizli'ye ispiyonlamış BJKlı yöneticileri. Denizli de zeki tabi, olayı öğrenmiş, ancak yöneticilere çaktırmamış. Bu arada BJKlı yöneticiler de çakılmasın vaziyet diye Almanya'ya Kuranyi için gidiyoruz diye habercilere haber sızdırmışlar. Yani son 1 haftada yükselen Kuranyi sesleri aslında taktikmiş. Heh Denizli çaktırmamış demiştik. Tam bunlar imzayı attıracakken Denizli Demirören'i aramış ve "hadi canım çekti imzalamak istiyorum şimdi" demiş. Gidip bana söylemeden iş yapıyorsunuz falan dememiş yani, çaktırmamış. BJKlı yöneticiler ne olduğunu şaşırmış, "hayır başkan salla Denizli'yi Brezilya'dan sipariş var demişler" ancak Denizli'yi kıramayan başkan dönmüş İstanbul'a.

Abi Fanatik yazarları ne içiyorsa, ne yiyorlarsa hepimiz bence aynı şeyleri yememiz, içmemiz lazım. Heriflerdeki yaratıcılığa, senaryolara bak abi. Yemin ederim bıraksalar gazeteciliği, senarist olsalar "The Oscar goes to Turkey" olur 2 senede. Son zamanlarda duyduğum en komik haber. Böyle Macerayı Görevimiz Tehlike serisinde görmemiştim. Belki Macgyver ile kapışabilir bu senaryo.

Haberin tamamı için buraya

0 yorum: