Mr. ''Cool'' Jack




Bu sezon 10 sayı ve 4 asist ortalamalarıyla oynuyor. Jarrett Jack'e neden 'bu adam çok cool' diyorum diye hep kendime sormuştum. İşte bu resim her şeyi açıklıyor. Mr. Jack chain'i , full cap'i 5xl t-shirt'ü işte karşınızda Mr.Cool. Ayrıca bu sezon bir maçta Toronto hücumunda topu, kolu ile beli arasına sıkıştırıp eğilip 7.5 saniye boyunca ayakkabısının ipini bağlamıştı. Bir kere bağladı beğenmedi heralde. Sonra ağızından 'shit' benzeri bir laf çıktı ve tekrar çözüp hızlıca yeniden bağlamıştı.Tabii o sıra Chris Bosh pozisyon almak için içerde boğuşuyor. DeRozan perdelerden cıkıyor savunmacısını birilerine takmaya çalışıyor. Fakat Mr. Cool için herşey çok rahat.

Üst Kat




Böyle bir de gol sevinci türü var işte. En çok hoşuna gidenlerden biri de Pique sanırım. Bunlar örnek fotolardan sadece ikisi. Aslında zorunlu bi' olay. Yani defans oyuncusuysan. Genelde de onlarda görülüyor zaten bu vaka. Gol oluyor, sen taa en arkadasın. Millet gol sevinciyle kaynaşırken, sen koşarak anca geliyorsun ve sonra hop, herkesin üstüne. Hızı da alıp, en tepeye ulaşıyorsun. Eğlenceli olsa gerek. Sırf bunu yapmak için halı saha maçı organize etmeyi düşünüyorum. Tabii hızı alamayıp o ufak grubun üstünden tellere yapışmak da var ucunda beceremezsen. Kenarda da halı saha maçı seyreden alımlı kız grubu varsa, sıçtın demektir. Ki bu grup, halı saha maçlarının en önemli öğesidir. Bunlar yoksa maçın başka türlü bir havası vardır-olumsuz türden.

Bu sevincin bir de mühim işlevi vardır. O da takım ahalisi senin altında sevişirken, senin üstten karşı takım taraftarına kaş-göz yapmandır. O arada birkaç da küfredersen, kar kalır yanına.

Mevzu



Sneijder:Bırak! Ya, bırak abi ağzını burnunu kırıym şunun, baksana ne diyo hala...
Meira-Nuno Valente:Birader bırak Allah için, bak Allahın adını verdim.
Figo:Şşş, gençler noluyo orda bakiym?
Maniche-iç ses:Ortalık karışık, Maniş kaçar.

Shaqsız All-Star...


Öncelikle başlığı tamamlayayım:Davulsuz-zurnasız düğüne benzer. Zaten son senesi. Onu da büyük ihtimal yüzüksüz bitirecek. Bari giderayak eğlence olsaydı. Kafasına sıçtığım koçları... Al Horford nedir abi? Tamam iyi durumda vs de, All-Star lan bu. Sırf bu meseleye kızgınlıktan izlemeyebilirim. Son senelerde tatsız-tuzsuz geçmesinin üstüne, bir de bu. '08'de de çağırmamışlardı. Sik var sanki.


Başka sıçışlar da var. Geçen sezonki performansıyla pek alakası olmayan Rose seçilmiş. Chris Kaman yine yok. Daha da ne yapmalı bilemiyorum.
Deron nihayet buralarda. Çok daha önceden gelmeliydi. Zach de sonunda efendi gibi bir sezon geçirip buraya terfi etti. Tabii Jameer Nelson gibi büyük bir eksik de var bu sezon...

Batı'da 3, Doğu'da 4 yeni All-Star var. Zach -bir de Gerald- harici hepsini ilerde bol bol bu maçta göreceğiz.

Slam Dunk'ta da Shannon hayvani şeyler yapar, ama kazanan Nate olur, o zaman tam olur işte.

Edit:Yav Deron geldi sonunda filan dedik de, bu adam Billups'tan da iyi değildi ya. Ulan ne sıçıp sıvamışlar be.

Arda Satıldı mı ?


Bugün bir arkadaşımla konuşurken böyle bir iddia attım ortaya. Az önce de Spor Servisi'nde Mehmet Demirkol da bu iddiayı gündeme getirdi. E madem kendisiyle aynı şeyi düşünmüşüz, buraya da yazayım dedim.

Haldun Üstünel bildiğiniz üzere epey uzun süredir İngiltere'ye gidip geliyordu. Sonunda da 3 Premier Lig oyuncusunu kapıp geldi. Peki tek amacı bu isimleri Galatasaray'a kazandırmak mıydı ? Arda Turan'ın uzun süredir yurt dışında oynamak istediğini biliyoruz. Hatta sadece yurt dışı değil, özellikle Premier Lig'de bir takımda oynamak istediğini biliyoruz. Sizce Haldun Üstünel sezon sonu için bir Premier Lig takımıyla ön anlaşma imzalamış mıdır ? Bana göre olması gayet mantıklı.

Galatasaray 2 genç oyuncu kiraladı, kimileri Jo'nun opsiyonu yok dese de var, ayrıca Dos Santos'un da opsiyonu elimizde. Bu iki adamın sezon sonu bonservisini almak için, toplam 18 milyon Euro civarı bir para vermemiz gerekiyor. Bu parayı Galatasaray nasıl verecek ? Bence çok büyük ihtimal ile Arda, seneye bir Premier Lig takımına satılacak ve Arda'nın ederi 18 milyondan az değil. Kısacası bu 2 genç yeteneği kadromuza katmak için kaptanımızı bu sezon sonu İngiltere'ye yollayabiliriz. Haldun Üstünel İngiltere'de bu işleri de halletmiş olabilir. Bu tabi bir iddia, sezon sonunu bekleyip göreceğiz.

Benim kişisel fikrim olumlu. Hem Arda'nın Avrupa'ya açılmasını çok isterim, hem de 2 muhteşem yeteneği, "Galatasaray tarihinde belki ilk defa", güzel bir transfer politikası ile takıma katmış olacağız.

Gardaş


Türk Futbol camisına duble hizmet.

1. Soldaki bizim yeni oğlan, Giovani (Giovanni deel). Gördüğünüz gibi saçlar koyun kıvırcık. Yani öyle düz görüp aldanmayın. O da şunlardan.

2. Sağdaki de ufaktan Barcelona A takımda süre bulmaya başlayan küçük kardeş Jonathan. Yani Barça maçlarını izlerken övünmek için bir sebep Gs taraftarına.

Bonus:Bunlar aslen Berezilyalı. Peder beyin futbol kariyeri yüzünden Meksikalı. Bu da demek oluyor ki, Dünya Kupası'nda tutacağımız takım sayısı 1 arttı.

Manchester United'ın Geçmişi ve Bugünü


1878'de işçiler tarafından kurulan Newton Heath FC takımının ilk kullandığı formalarının rengi sarı yeşildi. Daha sonra takım büyük finansal sorunlar yaşadı ve 1902 yılında el değiştirmek zorunda kaldı (yani satıldı). El değiştirdikten sonra kulübün adı Manchester United oldu ve renkleri de değişti. 24 senedir kullandıkları sarı yeşil formaları kalktı ve kırmızı üst-beyaz şort-siyah çorap kombinasyonu geldi. Böylelikle Kırmızı Şeytanlar efsanesi doğmuş oldu.


1907 Kırmızı forma
Manchester United yine de kuruluş renklerini unutmadı ve dönem dönem sarı yeşil formasını away forma olarak kullandı. 1992-1993 sezonu başında, yani Manchester United'ın İngiltere Ligi'ne katılmasından tam 100 sene sonra, bu renkler bir kez daha görücüye çıktı. Çünkü tam 100 sene önce, başka bir adla da olsa, bu renkler ile ilk kez lige katılmışlardı. Bu sebeple takım, giydiği ilk formadan esinlenerek bir sarı yeşil parçalı forma üretti. Tanıtımı ise oldukça hoş. Resme dikkatli baktığınızda (aşağıdaki resim) 1992 dönemi oyuncuları ve teknik ekip, 100 sene önceki tarzda giyinip kuşanmışlar. Bıyıklar ve saç tasarımından bu rahat anlaşılıyor. Müthiş bir tanıtım şekli.


Bu arada Manchester United'ın forma seçimlerine de değinmek isterim. Bu adamların bu sene giydikleri, beyaz üstüne lacivert şort 3rd formaları da, aslında 100 yılı aşan bir tarihin içinde saklı. 1878-1892 ve 1894-1902 yılları arasında sarı yeşil formalarını giydiler. Dikkat ettiyseniz 1892 ve 1894 yılları arasında bir boşluk var. Sizce, bu boşlukta takım ne giydi dersiniz ? Takım o 2 sene, beyaz altına lacivert şort giydi. Tıpkı şimdi olduğu gibi... Bir anlamda, 3rd formalarında neden lacivert rengin kullanıldığını da anlaşmış oluyoruz. Yani adamların hiç bir forması sallama değil.



Seneler 2010 gösterdiğinde kulüp bildiğiniz üzere oldukça yüklü bir borç batağına saplanmış durumda. 700 milyon poundu aşan bir borçları olduğunu bildirdiler. Bu büyük borç batağı taraftarları çileden çıkardı. Zaten Glazer ailesini sevmezlerdi, bir de üstüne Türkiye'nin bütün Liglerindeki, bütün takımları satın alabilecek bir paranın, borç olarak açıklanması iyice delirtti taraftarları. Taraftarlar peki nasıl gösterdiler tepkilerini ? Özlerine dönerek. Taraftar gruplarının aldığı karara göre Glazer ailesi gidene kadar maçlara kırmızı kuşanıp gelmeyecek taraftarlar. Takımına desteğini sarı yeşil kuşanarak gösterecekler. Müthiş bir mesaj. Yani işçilerin kurduğu bir takım, ironik şekilde borç batağına saplanıp, elden ele geçerek, sonunda bir aile takımı oldu. Ancak taraftar o ilk takımı, yani işçilerin kurduğu takımı Glazer ailesine hatırlatmak ihtiyacı hissettiler. Sebebi yine, 108 sene öncesinde olduğu gibi, borç batağı. Bir anlamda sizin değil, bu takım bizim dediler. Peki bu takımı 1902 yılında, işçilerin elinden alan borç ne kadardı ? 2500 pound !

İşte formaları ve borçları ile Mancester United takımının tekerrür eden tarihi. Sizce en başa bir dönüş yaşanır mı ? Bu kadar borç varken zor.

Yazıya ilham veren ve resimlerin de kaynağı olan Flying Dutchman'dir.

Güzel Formalar 52

Yeni Forma


Barcelona-Osasuna, 08-09 sezonu. Sondan 2. maç.


Bunu bilmiyorum. Muhtemelen sezon öncesi bir hazırlık maçı.

Hadi yine Ibo'nunkinde sorun yok da, Eto'o yeni sezon formasını sezon sonu maçında giyiyor. Ama diğer sezon takımda kalmıyor. Bu yeni formayı çok erken tanıtma ilginç manzaralara sebep olabiliyor. Bu oyuncuların ikisi de bu formalarla sezon geçirmediler ama, o forma üstlerindeyken resimleri var.

Nerden Nereye 6

Kafa 2

Efenim az aşağıdaki postumuz acayip ses getirdi. Yer yerinden oynadı. Bloga girişler deli arttı. Ben de bunu önceden tahmin ettiğim için, elde hazır olan, bu serinin 2., daha doğrusu ilk kısmını yayınlamaya karar verdim. Buyrun Valdes'in şimdi olmayan saçları için.
(3. foto 2 postu bağlamak için konmuştur)





Bu adamın götüne kadar saçlarıyla olan resimlerinin de olduğu söyleniyor. Ben saça bu kadar düşman bir adam görmedim arkadaş.

Güzel İkili 1


Yeni bir seriye başladık. Seri seriye gidiyor blogda.
Bir yanda "resmi" tanrı, diğer yanda gerçek tanrı.

Haldun Başkan Duy Bu Sesi!..

Rob'u da getir, parasını da City ödesin.


Alt geniş-Üst dar

Önce bunu gördüm:











Şortlar bol. Sallanıyor böyle. Dedim herhalde kesimdendir filan.
Sonra bunu gördüm:



Ncaa maçlarında çoğu takımda bu manzara vardı. Daracık formalar, ama ondan 2-3 beden geniş şortlar. Acayip dengesiz ve çirkin bir görünüm. Farkında da değiller herhalde. Muhtemelen formanın vücuda daha iyi oturmasını isterken, bir yandan da zenciliği elden bırakmayıp şortları geniş tutmak istiyorlar. İyi hoş ama, ortaya çıkan sonuç kötü be hacı.

Ve son görüntü.


Afrika Uluslar Kupası'na katılan takımlarının çoğunu Puma giydiriyor. Şuradan formaları görebilir ve formalarla ilgili bir yazı okuyabilirsiniz. Puma'nın bu nesil formaları kalıp olarak çok dar. Direkt vücudu belli eden, üste oturan formalar. Ama burda da şortlar açısından sorun var. Bu resimde pek belli olmuyor, maalesef bulamadım, fakat bu formalarda da şort ve forma arasında bir dengesizlik olduğu belli.

Şimdi bu 3 gelişme, yakın zamanda formaların hep böyle dar olacağını mı gösterir, bilinmez. Aslında gidişata bakılırsa evet de, neyse. Benim merak ettiğim o değil. Formalar dar üretilecek olsa bile, şortlar da o darlığa uygun olmadıkça ortaya şık görüntüler çıkmaz. Şortu da belli bir dereceden sonra daraltmak mümkün değil gibi, rahatsız eder adamları. En azından futbolda. Ya dengeyi bulacaklar, ya da şortları da daraltmaya girişecekler. Her 2 spor dalında da, zamanında daha dar ekipmanların giyildiğini biliyoruz. Nasıl 90'lara doğru her 2 tarafta da formalar daha bir genişledi ve bollaştıysa (hele futbolda ne biçim), belki şimdi de daralmaya doğru gidecektir. Bakalım.

Kafa





İstikrarlı gidiyor dayıoğlu. Tabii bu şekilde giderse bu sezon sonu filan kafayı kestirebilir.

Sosyalist Harun


Harun Kolçak sosyalistmiş. Az önce Disko Kralı'nda öğrendim. Kendisinin her cümlesine ingilizce kelimeler katması ve sosyalistlerin toplanma mekanı olan Facebook'ta takılması, hatta kendi deyimiyle Fan Page sahibi olması zaten bunu kanıtlıyordu.

Türkiye'nin en büyük aydınları sol görüşlüdür, en büyük sanatçıları sol görüşlüdür. Ülkedeki en büyük entellektüeller hep sol görüşlüdür. Bu hep böyle olmuştur. Bazı insanlar da bunu moda haline getirmiştir. Kendini sanatçı veya aydın sanan bazı kimseler solda, "görünüşte" toplanmıştır. Harun Kolçak işte bu işin moda kısmına kapılmış binlerce sözde solcudan birisidir. Daha fazlası değil. Yani madem sanatçıyım veya aydınım mutlaka çıkıp bir yerlere solcu olduğumu söylemem/göstermem gerekir diyen bir şahıstır, işin reklam kısmında olan yani. Öyle olunca daha bir b.k zannedildiğini düşünenlerden, tıpkı ülkemizde milyon sayılarda olan çakma sosyalistler gibi.

Nihat Kahveci Sendromu


Bu adamın durumunu işte bu başlık özetliyor. Az ve öz. Yedek kalıp fazla sorumluluk üstlenmeyen biri iken rahattı. Baya güzel oynayıp, epeyce de gol atıyordu sezon başlarında. Ne zaman Baros sakatlandı ve Nonda 1. adam oldu, stres yaptı. Takım için bu kadar önemli olmamaya alışmıştı 2 sezondur. İkinci yarının yarısında oyuna girip görevini yapıyordu, ancak 90 dakika bütün takımın gol umudu olma ve herkesin kendinden büyük bir beklenti içinde olma stresini kaldıramadı. Bir de üstüne her gün gönderildi, takas edildi. Sonuç işte bu, Nihat Kahveci Sendromu. Üzerinde bu kadar ağırlık olursa gol de atamazsın, penaltı da kaçırırsın. İşin en pis yanı bu bir kısır döngüdür. Atamadığın sürece daha çok atmaya çalışıp daha çok kaçırırsın ve bu seni daha çok gol atmaya zorlar ancak daha da çok kaçırırsın. Bir önceki kupa maçında Nonda işte bu yüzden çok bencildi, atıp rahatlayacaktı. Bugün onu bile yapamadı.

Bilader


Robin:İlk 5'e de çıkmışken şu biladerin kafasına vurayım bi'tane hele...
Brook:Dur bakam sen orda bi'
Devin:Nooluyo la orda?

Rocky 8





Rocky'nin doğum günüymüş bugün ayrıca. Blog ahalisi olarak kendisinin doğum gününü kutluyoruz. Kutlamadan resim bulursam, koyarım ekistıradan.