WALES


Adidas yakında Mars'ta futbol oynamak için forma hazırlaya dursun, Umbro sade formalar tasarlamaya devam ediyor. George Best zamanından çıkmış Kuzey İrlanda formasını burada tanıtmıştık. İngiltere'nin hem Home, hem de Away formasını Dünya Kupası'nda izledik, şimdi sıra Galler'de. Umbro Nostaljiye devam etmiş ve bu durumu korumak adına Galler'in klasik dönem formalarında olduğu gibi hiç bir detay kullanmamış formada. Sade forma seven bir adamım ben, ancak Adidas'ın büyüsüne kapılmış pek çok insan var dünyada. O insanlar bu formaya bakınca bunun bir forma olduğunu düşünmezler. Haklılar da... Bu günümüz formalarına hiç benzemiyor. Bu kadar düz kırmızı bir tişört bile olması garipken, dümdüz bir forma... K. İrlanda formasında yakalar ve kol uçlarındaki detaylar bizi geriye götürmesi kolay detaylardı. Ancak bu formada öyle bir durum da yok.


Kısacası retronun da bir ayarı olmalıdır düşüncesindeyim. Ben yine de bu formayı sevdim, ancak başka bir dönemin biraz ufak detaylı bir eski formasını örnek alsalardı, sanki daha çok severdim.

Proust

Beni var ya, Allah bildiği gibi yapsın. Şu blogda gerektiği, olması gerektiği kadar kitapla ilgili yazmıyorum ya... Neyse.


Okumaktan korktuğum 2 adam var şu kitap aleminde. Biri Proust, diğeri de Joyce. Sırf hörmetten, 07 yazında Ulysses'i alıp koydum kitaplığa. Yan yan bakıyor bana ordan. Bir kere -sonucu bile bile- giriştim okumaya, kısa süre sonra bıraktım. Daha uzun süre var o işin hallolmasına. Aslında Türkçe olmaz o iş ya, yeterli engliş yok. Olması da zor. Ebesinin amı kadar derine inmek lazım.

Diğeri 7 cilt (10 maç...) olduğundan, alıp rafta bekletmek gibi bi' olay da yok. Ama kısa süre önce Kayıp Zamanın İzinde'ye başlamasam bile, ön-hazırlık niyetine bazı şeyler yapmaya karar verdim ve harekete geçtim hacu. Yakın zaman önceki İdefiks siparişime Alen Dö Boton'un (harbi nasıl okunuyo' ismi tam olarak) Proust Nasıl Yaşamınızı Değiştirebilir'i ve Zeynep Candır'ın konu başlıklarına göre Kayıp Zamanın İzinde serisinde yer alan okumaya değer cümleleri/paragrafları içeren Proust'la Kayıp Zamanı Yakalamak'ını dahil ettim. İlkini okudum, ve bayıldım. İçeriği hakkında ufak bi' önyargım vardı, alakası yokmuş. Müthiş kitap. Daha da iyisi bilmiyorum nasıl olur, varsa da Fransızca öğrenirsek görürüz. İkincisine yakında başlayacağım ama, kitabın formatı düşündürüyor biraz.
Diğer dördü de üstteki ve aşağıdaki 3 kitap.


Bu en aşağıdaki resmi bi' blogdan aldım ama ismini unuttum, özür diliyorum eğer görürse. Arak yok yani. Yanlız bu Proust Bir Sinirbilimciydi İdefiks'te yok, nasıl yaparız bilmem.

Bu arada şu günlerde izlediğim ve çok sevdiğim bir filmde de Proust muhabbetinin geçmesi (anlayan anladı hangisi olduğunu, bahsedip spoiler vermeyelim şimdi) beni daha da heveslendirdi, onu da ekler.
Velhasılı, ben bunların hepsini okuyana kadar 1 sene filan olur. Anca ısınırız olaya. Sonra da dalarız 7 cilde. Ama tırsıyorum.

Birkaç gün sonra editi: Bunu unutmuşum, bu da var.


Komp


Forma markası ile özdeşleşmiş bir kaç kulüp vardır dünyada. Bazı milli takımlar da üretici firmalar ile bütünleşmiştir. Bunların en başında da Adidas-Fransa eşleşmesi gelir (di). Ancak Fransa, 2011 yılından itibaren Adidas giymeyecek. En büyük rakibi Nike; 506 milyon Dolar karşılığında 7 yıllık anlaşma imzaladı Fransa ile. Alışana kadar çok yadırgayacağım ben bu durumu. Her neyse, işin komplo kısmına gelelim.

Fransa Milli Takımı geçtiğimiz dünya kupasında adeta yerin dibine girdi. Grup sonuncusu olmasının dışında oyuncuların baş kaldırısı falan filan derken son 12 senede 2 kupa bir de final gören takımın yerinde yeller esti. Epey uzun süredir hiçbir büyük forma üreticisi üst üste dünya kupasını kazanan takımın giydiği marka olamadı. Aslında pek çok kimseye göre bu "olamadı" olmadı manasına geliyor. Dünya Kupası'nın toptan çakma bir organizasyon olduğu ve bu tip firmaların dev gelirler elde etmesi için yapıldığına inanan insanların sayısı hiç de az değil. Ben inanmıyorum, ama bu konuda yazmayı seviyorum. Demem şudur ki, fazla geriye gitmeden, 98 yılından başlayarak kazanan takımların forma markalarına bir bakalım; Fransa-Adidas, Brezilya-Nike, İtalya-Puma, İspanya-Adidas... Dünyanın en büyük 3 spor firması sırayla kupaları kazandılar ve son kupa ile bu sıralama başa döndü. Ben zaten kupa başlamadan önce başa döneceğini tahmin etmiştim, ancak İspanya'nın iyi takım olması da yardımcı olmuştu bu düşünceme. Sonuçta sıra Nike'da... Fransa'nın yeniden yapılanmasını ve iyi bir teknik direktörün başa geçmesini bir kenara bıraktım, Nike ile anlaşmanın bir sebebi var mıdır 2014 öncesi diye düşünüyorum. Hatta biraz daha ileriye giderek bu kavgaların, gürültünün, patırtının bilerek çıkartıldığını ve yeniden yapılanma bahanesi ve gelen başarının buna bağlanmasının bile düşünüldüğünü düşünüyor muyum ? Yok, ben düşünmüyorum. Ancak olursa da şaşırmayacağım. Ayrıca 2014 Dünya Kupası bir başka Nike devinin ülkesinde, yani Brezilya'da oynanacak. Onlar da daha şimdiden favori... Bu 3 firma Kurtlar Vadisi mantığı ile rakip, ancak derinlerde bir anlaşmaya imza atmış mıdır ? Bakalım 4 sene sonra göreceğiz.

Hakem



06-07'den öncesini tam bilmemekle beraber, hafızaya başvurunca sanki o sezondan önce bayağı bir Adidas giydi hakemler. Geçen gün Süper Kupa'da hakemlerin Lotto giydiğini gördük, tabii bu tek maçlık değildir, yeni sezonda Lotto giyecek hakemler sanırım.

Böylece Lotto, Federasyonun hakem formaları için anlaştığı 5 sezonda 4. marka olacak. Bu sirkülasyonun sebebi umarım "her sene kim daha çok parayı bastırdıysa o alır" gibi bir şey değildir. Değişmesin diyen yok tabii de, ne böyle her sezon her sezon.

Penalty


Adidas ve Nike'ı anladık, 90'ları anma sezonu olarak seçildi bu sezon. Ama allahın Penalty'si bile formalarına böyle yakalar yaparsa, benim aklıma bi anlaşma var da ona göre ilerliyorlar fikri gelir. Tesadüf mü bu?

Soldaki de Felipe evet.