Salak

Benim belki pek hakkım yok ama, tam da aynı sebepten hakkım var bi'şeyler yazmaya. Akşam ve gece (şu anda saat 6'ya geliyor) twitter semalarında bi ton hüzünlü muhabbet dönmüş. İşte sövenler, kaç maça gittiğini sesli (yazılı?) hesaplamaya çalışanlar, en güzel anlarını anlatanlar, çok da akıllıca olmayan bir şekilde orayı yıkacak dozere sövenler ve daha bir sürü.

Belki 1 ya da 2 kez bahsetmişimdir burda. Ben hiç Ali Sami Yen'de maç izlemedim. İzleyemedim ya da. Karşıdan bakacak birileri için, bu durum benim "yeterince Galatasaraylı olmadığım" manasına gelebilir belki. Çünkü 23 yaşındayım, hani çıkıp biri diyebilir de, "ulan hiç mi denk getiremedin amına koduğum" diye. Bi' ton kez de İstanbul'a gitmiş olmama rağmen, gidemedim işte. Her seferinde, her gidemediğimde, geçerli sebeplerim de vardı. Bi' kısmında ufak olmam, bi' kısmında yeterli paranın olmaması, bi' kısmında da belki, yanında gidecek adam olmaması.

Galatasaray maçı izledim, hazırlık maçıydı ama olsun. O da bok varmış gibi, Olimpiyattaydı. Dönüşümüz 43 saat falan sürmüştü sanırım. Bu, başka da yok.
09 sonbaharında en başta maça gitme niyetiyle (3-0 biten Bjk maçı) İstanbul'a çıktık yola. Yine olmadı. Bu sezon başı, hatta yazın, o kadar söyledik, "ulan bu devre son, gittik gittik anasını satıyım". Bu kez de sağolsun, takım yamuk yaptı. Bırak stada gitmeyi, bir ara o kadar senedir "gönül verdiğim" takımı bırakma noktasına geldim. Öyle böyle, bu devre de yalan oldu;ve şimdi buradayız.

2002 yılı. Daha doğrusu 02 kışı. Annemin bi' iş görüşmesi falan vardı. Beraber gidecektik. İşyeri de Mecidiyeköy'de. "Hobaa". İndik abi otobüsten. Tam da stadın orda. Otobüs geçti gitti, arkasından stad yükseldi. Ne kadar bakakaldım bilmiyorum. Görüşmeden dönerken karşıya geçtik. Daha da yakınlaştım. O zaman "Galatasaray Megastore" muhabbeti var işte. Ufak ufak büfe gibi forma vs satılan yerler. Forma alacaktık, niyeyse vazgeçtik falan. En yakın temasım bu işte Sami Yen ile.

Yani kısacası, orda onlarca kez maç izlemiş olanlar, daha beterinin olabileceğini düşünüp, (ya da bu yazıyı okuyarak, görüp) hallerine şükretsinler. O kadar acı-tatlı anınız var. Adam orda 3-2'lik Real maçına şahit olmuş misal. E siksalağı, ben o maçı canlı olarak tv'den de izleyememiştim, çünkü Teleon veriyordu falan filan. O yüzden üzüntünüzü de efendi gibi yaşayın. Salak salak işler yapmayın. Siz o kadar kendinizden geçiyorsanız, ben ne bok yiyeyim?

5 yorum:

Selocan dedi ki...

Ben Ali Sami Yen'i sindirdim. En güzel döneminde hep tribündeydim, şimdiki boktan günlerini ise iyi ki görmedim. Aldım stadı, TT Arena'ya taşıdım artık. Tamam efsanedir ama bir taş yapıya tapacak kadar manyak değilim. Benim için efsane o tribündeki ve sahadaki ruhtur ben onu taşıdım yeni stada kafamda. Ali Sami Yen'e güle güle dedim içten. Eski sevgili hesabı.

M.T dedi ki...

boş konuşmuşsun. insanların duyguları ve düşünceleriyle dalga geçmek, hatta küfretmek yakışmamış. herkesin görüşü kendine. ben de fikrine saygı duyuyorum ama katılmıyorum. farkındaysan da küfretmiyorum. gereksiz bir yazı.

rtamer18 dedi ki...

ben 115 yaşındayım bi eski açık bi numaralı deneyimi yaşadım sami yen de eski açıkta avusturya wien ile 0-0 berabere kaldığımız numaralıda ise bursayı 1-0 yendiğimiz maç sezonu hatırlamıom siyah katkılı çubukludan önceydi bülentinde yedek kalmasından önceydi bide golü kendi kalelerine atmışlardı küçücüktüm o gün bide saraçoğluna 2006 dünya kupası eleme isviçre maçında ordaydım ilk deneyim numaralıdaydı şimdi tt arenada batı tribününde tekrar numaralıda olcam iki stada da ilk kez gittiğimde numaralıda oturmuş olcam bunun dışında dünkü maça gitmeyi çok istedim ama hastalık izin vermedi

Selocan dedi ki...

115 :)

rtamer18 dedi ki...

oha yeni farkına vardım 15 ti o yaa 115 ne iş klavye ben bozuğum diyo galiba işte abi onu düzeltte öle bida düşün