Rio


Rio, güzel şehir. Gezip, görd... öhöm öhöm Rio çık aradan!

Resim ve giriş cümlesinden anlaşılamayacağı üzere, postun konusu Rio Ferdinand. Bendeniz blogun yeni yazarı, patatesli horoz (anilka23), sizlere Rio'dan bildireceğim (LAN ?).

Rio, resim ve giriş cümlesinden anlaşılacağı üzere (vol 2) güzel bir yer. İsa heykeli felan ihtişamlı, sokaklardaki küçük ''ronaldinho''ların performansları etkileyici. Bunun dışında sokaklarda başka şeylere de rast gelebilirsiniz (TIK).

Ne tesadüftür ki Lappap'ın beni Rio'ya göndermesi ile Rio Ferdinand'ın İngiltere milli takımı kaptanlığından alınması aynı günlere denk geldi. Ben de bu rastlantıyı fırsata çevirmek için ''Rio'ya gelmişken, Rio'dan bahsetmemek olmaz'' gibi irrite edici bir düşünce ile bu satırları yazmaya başladım (tamamen içgüdüsel yani).


Efenim bildiğiniz üzere Rio (topçu olan) neredeyse 1 senedir adam gibi top oynayamıyor sakatlık problemi yüzünden. Her şeyin başlangıcı da bu sakatlık oldu zaten... Rio düştü ya bir kere, hemen arkasından onu daha da dibe itme çabaları başladı. Önce Fergie (şarkıcı hatun ile karıştırılmasın) United'da ki kaptanlığını elinden aldı adamın.(bu mevzu ortaya çıktıktan sonra ferdinand twitter'a musallat oldu. wilshere liselisinden bile daha liseli tweetler atıyor. üstteki fotoğrafta twitter'dan). Şimdi ise Capello onu milli takım kaptanlığından azletti. Düşene bir tekme de Capi (bunu ben uydurdum) vurdu yani.

Rio'dan aldığı kaptanlığı Terry denilen yavşağa veren Capello, ne tuhaftır ki kimseden tepki almadı. Rio bile sessiz kaldı buna, ama biri vardı ki onun sessiz kalması bile cehennem ızdırabı çekmesine yeterliydi Capello'nun. Evet, herkesin tahmin edebileceği üzere bu ''biri'' Wayne Bridge'di. Rio'da rastladım Bridge'e (milli takım arası yüzünden tatile çıkmış). West Ham'lı olduğumu öğrenince odasına felan çağırdı, fiski ısmarladı (efet ''v'' diyemiyorum). Bir iki kadehten sonra kafayı buldu manyak, duvarda asılı olan eski eşinin resmine (TIK) bakıp bakıp ağlamaya başladı lavuk. Gösterdiği davranışlarla beni ziyadesiyle korkutan Bridge lavuğunu ''seni ancak Cengiz Kurtoğlu paklar'' diyerek yalnız bıraktım. Gördüğüm kadarıyla Bridge'in durum vahimdi, eh be Capello eh bee!

Son olarak, sözüm size Fergie ve Capi (bu isimle eurovision'a felan katılabilirler, çakma beatles stayla)... Yazıklar olsun size! Şu adamları düşürdüğünüz hale bakın. Sayenizde kendilerini cep telefonuyla roman yazan çocuk kadar değerli hissetmiyorlar. Yazıklar olsun (vol 2). Hepimiz Ferdinand'ız! Hepimiz Bridge'iz(düşündüm de bridge olmasak da olur)...

Acılı lahana sosu (anilka23), Lappappa Blog/Rio... Eveet, söz şimdi merkezde.

2 yorum:

hakancelep dedi ki...

Yalnız bu hatuna yani Vanessa Perroncel'e tıklayanlar Bridge ve Terry değil. Bu olayın arkasında şu da var. Vanessa ve Wayne Bridge nişanlanmadan önce, Vanessa'nın adı bir kaç defa Chelsea'li oyuncularla anılmıştı. Mutu ve Gudjohnsen bilinen ve neredeyse doğrulanan 2 isim, bir de Terry haricinde bilinmeyen bir isim var. Yani, Vanessa 2003/04 sezonu Chelsea takımının ortak malıydı diyebiliriz. Bir ona bir buna. Sorun Wayne Bridge gavatında. İnsanlar nedense John Terry üzerine çok gitti ki medya için bulunmaz bir haber. İngiltere milli takımı kaptanı, İngiltere'nin sol bekinin oğlunun annesini ve eski nişanlısını düdüklüyor. Medyayı anlayabiliyorum ama medyanın etkisinde kalan Pavlov'un köpeklerini anlamak zor. Bu kadarını sen nereden biliyorsun dersen, İngiliz futbolu ve futbol kültürü üzerine yıllardır okuyoruz. WAGS & Babes'de bu kültürün bir parçası.

anilka23 dedi ki...

ben işi gırgır boyutunda ele almaya çalıştım. yoksa kim kimi düdüklemiş beni enterese etmez... ayrıca bir kadını -ne olursa olsun- ''mal'' diye tanımlamak ayıptır bunu da söyleyeyim... bu olayın ingiliz basını tarafından abartıldığı konusunda ise sana katılıyorum, aynı olayın bir benzeri NBA'de yaşandı. Tony Parker, Brent Barry'nin -ayrılmak üzere olduğu- karısını senin deyiminle ''düdükledi''. Ama olay bu kadar büyütülmedi. Herkes kendi işine baktı, tabii texas'ta böyle işlere pek sıcak bakılmadığından bazı çatlak sesler yükseldi. Ancak onlar da olağan tepkilerdi. Bi' tek Brent Barry ile Parker'ın arası bozuldu o kadar(parker eşinden ayrıldı o da var bi' de). Perroncel olayından tek farkı ise Barry'nin faal olarak spor yaşantısını sürdürmemesiydi. Hoş sürdürse ne olacaktı ki ? Sonuçta arkadaş bildiği bir insanın ihanetine uğramıştı. neyse bunlar derin mevzular. aşk doktoru, mehmet çoşkundeniz felan ilgilenebilir bu konuyla ancak :)