Tekaş


''Tarihin en iyi draftı'' diye mottolanan bir draftı geride bıraktık. Sizler için Lappappa yayın grubu olarak draftı yerinden takip ettik. Her ne kadar bazı arkadaşlarımız aramıza iştirak edemeseler de Göktuğ kardeşim ve ben gittik canlı canlı izledik. Stern çıkınca yuhaladık falan, böyle birtakım saçma sapan hareketlere giriştik. Şimdi öncelikle şunu söyleyeyim Amarigalılar bu işi çözmüş abi... Ne kadan büyük bir örgenizeyşın, ne kadan büyük bir örgenizeyşın anlatamam amk. Gökmen'in gazetesinden arkadaşlar da vardı yanımızda. Onlar da bizim gibi ağızları açık seyrettiler draftı. Gerçi sonradan törkiş kebap yerken o ağızları öyle bi' açıp-kapatmaya başladılar ki, şaştık kaldık. Amariga'ya gittik yine kebap/döner yedik. Hayır, içimizden birisi de çıkıp demedi ki ''abi yöresel lezzetleri tadalım'' diye. Halbuki kolumdan tutup götürseler bi' hot dog'cıya, ne bileyim bi' Mcdonalds'a... Yapmadılar amk, acılı adana yedire yedire basur ettiler. Vasabi soslu kebap mı olur ak? Kebapçıda içtiğimiz kımız çok güzeldi haa yalnız, söylemeden geçmeyeyim.


Neyse goygoyu bitirip ana mevzuya girişi yapalım. Öncelikle şunu söyleyeyim. Adrian Wojnarowski denilen adam bu işin espirisini kaçırmaya başladı, arkadaş bir insan nasıl olur da her takımın draft edeceği oyuncuyu önceden bilebilir :( Takımların odalarına dinleme cihazı mı koyuyor nedir, anlayamadım lan. İlk sırada beklenildiği gibi Tekaş seçildi. Savunma eksperi olacak deniyor onun için, en azından benim okuduklarım bu yönde. İzleme şansım pek olmadığı için ancak internetteki bir iki videosuna bakarak yorumda bulunabilirim, o da pek sağlıklı olmaz. 4.7 blok ortalamasıyla oynamış geçen sezon zaten bunu gördükten sonra arkadaşa temizinden bi' ''ohaaa'' çekiliyor. Bakalım neler yapacak Anthony Davis. İki numaradan seçme hakkını elinde tutan Bobcats için bir sürü trade dedikodusu dolanıyordu ortada. Özellikle Cleveland ile dirsek temasında oldukları ve onlar için Bradley Beal'i seçecekleri konuşuluyordu. Ama durum böyle olmadı kimilerine göre süpriz bir kararla Michael Kidd-Gilchrist'i seçtiler (paragrafın üstündeki resim ona ait, ibne heatliymiş galiba). Oyun kurucu hariç neredeyse her bölgede takviyeye ihtiyaç duyan bir takım oldukları için kimi seçseler yararlarına olacaktı. Her ne kadar takas söylentileri bitmese de, Jordan'ın MKG'yi beğendiği ve takımda tutmak istediği söylenilenler arasında (en son beğendiği oyuncu Kwame Brown'dı eheh). İki numaradan da bir Kentuckyli'nin seçilmesi NBA tarihinde bir ilke neden oldu bu arada. NBA tarihinde ilk defa ilk iki sıradan aynı okulda okuyan oyuncular seçildi. Bradley Beal iki numaradan seçilmeyince Wizards taraftarları soluğu taksim'de aldı ve takımlarının onu seçmesini büyük bir sevinçle kutladılar. John Wall'un yanına cuk oturacak cinsten bir seçim oldu. Thanks Jordan! Dört numaradan seçimi yapan Cleveland ise tıpkı geçtiğimiz sene Tristan Thompson mevzusunda olduğu gibi süpriz bir kararla Dion Waiters'ı seçti. Bradley Beal planları suya düşünce mecburen Waiters'a yöneldiler ama ne bileyim Thomas Robinson'ı alıp dördü rahatlatabilirlerdi. Tristan'a olan güvenlerinden seçtiler Waiters'ı büyük ihtimal. Zaten hemen ardından da Sacremento beşten aldı Thompson'ı. Cousins'ın partneri olacak önümüzdeki sene, geçmiş ola!


İlk beş sıra dışında dikkat çeken bir iki isim var benim nazarımda onlara da değineyim. Öncelikle Austin Rivers. Malumunuz kendisi Doc Rivers'ın oğlu. Geçtiğimiz sezon Duke ile büyük oynadı cidden 10 numaradan Hornets seçti kendisini. Babasının Doc Rivers olmasından hasıl biraz abartıldığı kanısındayım Austin'in. Ama ne olacaği belli olmaz, bir çıkar göt eder hepimizi. Hornets'in ciddi anlamda bi' PG'ye ihtiyacı vardı. Çoğu kişi Kendall Marshall hamlesi bekliyordu tıpkı benim gibi ama olmadı Rivers'ı seçtiler. Büyük ihtimal PG'ye devşirmeye çalışacaklar çocuğu. Zira elde Eric Gordon varken iki numaraya -şu reputasyondaki bir draftta- ekleme yapmak mantıksız. Diğer gencomuz ise Kendall Marshall. Şahsen kendisine özel bi' hayranlığım var. Hem Jordan'la aynı okuldan olması hem de klasik bir oyun kurucu olması bunda etken. Drafttaki kesinlikle en iyi saha görüşüne sahip adam. Bana göre en iyi point guard (üzgünüm Lillard). Nash'in yanına gitmesi çok iyi oldu onun için. Böylelikle bazı işleri ustadan öğrenip daha iyi bir seviyeye çekebilecek kendisini. Belki hiçbir zaman Nash gibi olamayacak ama en azından onun devrettiği bayrağı alıp belli bir seviyede taşıyabilecek. Ben çok umutluyum kendisinden, umarım başarılı olur.


Tarihin en iyi draftı falan dedik bizim Türk gencolar arada kaynadı. İzzet Türkyılmaz, Furkan Aldemir ve İlkan Karaman seçildiler. İzzet'i 50'den Nuggets, Furkan'ı 53'ten Clippers, İlkan'ı da 57'den Nets seçti. İzzet benim için süpriz olmadı pek ama İlkan ciddi anlamda süprizin süprizi oldu. Özellikle İzzet'ten çok umutluyum ben. Dış şutu var, boyu iyi... Biraz vücudunu da geliştirirse NBA'de tutunabilir. Furkan'ın 53'e kalması garip oldu. Seçilemeyecek denilen İzzet'in bile gerisinde kaldı. Herkes ikinci turun başında seçileceğinden neredeyse emindi ama olmadı. Furkan'ın uzun soluklu bir NBA kariyeri olacağını sanmıyorum ben. Bütün NBA eşrafı PF olarak görüyor onu ama o klasik bir 5 numara. Fakat 5 numara için fazla undersize kalıyor NBA'e. Bu sebepten ötürü de 4 olarak görülüyor. Rebound sezgisi neyn belki onu bi' yerlere kadar getirebilir ama gelip gelebileceği en top seviye Reggie Evans seviyesidir. İlkan hakkında yorum yapmam pek sağlıklı değil çünkü fazla izlemedim. Ama söylenenlere bakılırsa Furkan'a oranla daha hücumcuymuş. Onun da kalıcı olabileceğini zannetmiyorum ben pek.

Felaket tellallığı görevini de başarıyla üstlendiğime göre postun bitiş zamanı gelmiş demektir. Önümüzdeki sezon bakıcaz artık yeni gelen arkadaşların performanslarına. Ona göre yerlerini belleyeceklerdir ligde. Olmadı zaten ver elini NBDL ya da Avrupa.

0 yorum: