Dime #15


-Bir All-Star haftasonunu daha geride bıraktığımız şu günlerde... I-ıh. Benim şahsen sezonun en beklediğim bölümü değil All-Star haftasonları. Hiçbir zaman da olmadı demeyeceğim, oldu. Özellikle bu oyunu çözebildiğim ilk dönemlerde her zaman All-Star'ı organizasyonun zirvesi sanmıştım. Çocukluk sonrası dönemden bahsediyorum, 2003-2004-2005 falan. 2003 yılındaki efsane maç hala unutulmaz, kişisel olarak en zevkle izlediğim All-Star maçı ise 2004 Staples Center. Ama işte oyun mu değişiyor, biz mi değişiyoruz veya büyüyoruz (?), ya da bizimle beraber süregelen bu standartlık mı sıkıcılaşıyor bilemiyorum ama bir süre sonra eskiden çok zevk aldığın bazı aktiviteler seni tatmin etmez oluyor. İşte benim için All-Star haftasonunu ifade eden karşılık bu. Bir farkla, tatmin etmiyor ama izlemek zorundasın. Neden bilmiyorum, zorundasın.

-Öncelikle, üstat şuraya notları bırakmış. Okuyunuz. Ben de bir önceki dime'da tahmin yapmıştım. Muggsy Bogues ile Dominique Wilkins'i yanlış takımlara yazmışım ama nihayete bakmak lazım. Team Bosh dedik, Team Bosh kazandı. Skills Challenge'ı genelde favoriler alamaz, hep görece beklemediğin isim kazanır. Çoğunun favorisi (yine) Tony Parker'dı ama Lillard da sürpriz değil aslında. Üçlüğü genelde favoriler kazanır. Zaten epey üst düzey bir yarışma oldu, biraz da Cumartesi oyunlarına getirilen yeni kurallardan (Doğu-Batı şeyi) dolayı Curry finale çıkamadı. Bonner alev (ince) aldı, Kyrie Mars'a ışınlandı. Smaç yarışması da Kaan Kural'ın her sene söylediği üzere "son yılların en zevkli smaç yarışması" değildi, Bledsoe'nun şu smacı çok güzeldi. Gerald Green'in ilk smacı harikaydı. James White'ın smaçları değil, bunu sunuş biçimi inanılmazdı. Finalde kötü smaçlar izlemedik, adamım Terrence Ross'un (tüm smaçları şurada) ilk smacı ve Vince Carter'a selam çakması hoştu, Jeremy Evans'ın gelecekten gelen tablo olayı yaaani yaratıcı demek istemiyorum ama fena değildi. Ross'un son smacını hiç tasvip edemiyorum, dizi çocuğun boynundan santim uzakta geçti. O hızla çarpsa gece çok acayip bir şekilde son bulabilirdi.

-Haftasonunun kazananları ve kaybedenleri. Kaybedeni Chris Bosh. All-Star maçında biri crossover sonrası değişik bir şut denemesi olmak üzere üç airball'ı, biri pota altından oyunu başlatırken topu Parker'a (rakip oyuncu) vermesi sonucu yediği iki bacak arası (diğeri Chris Paul'den), ve son olarak Kobe'nin crossover'la afallatıp yanından geçerek attığı ters turnikesiyle Bosh orada yokmuş gibi davranması. Tüm maç boyunca sarhoş gibiydi. Zaten neden ilk beş başladığını kimse anlamadı. Aaa bir dakika, koç Spoelstra, ilk beşin diğer oyuncuları James ve Wade. Bir dakika... Rising Stars'ın MVP'si 40-10'luk performansıyla Kenneth Faried, Smaç şampiyonu Terrence Ross ve All-Star MVP'si 20-15-4'ü ile Chris Paul bizlere çok özel performanslar izlettiler. Özellikle Chris Paul'ün bir oyun kurucu olarak All-Star maçında MVP ödülünü alması, hem de dibine kadar hak ederek bunu başarması kolay değil. Ancak bence bu isimlerin üzerinde iki isim var öne çıkan. İkinci isimden başlayayım, Kobe Bryant. Son birkaç yılda All-Star maçlarının, 2000 dönemine (Shaq vs.) nazaran daha çekişmeli olduğuna şahit oluyoruz. Bunun en büyük sebebi asla NBA Finalleri'nde karşı karşıya gelemeyen — ve asla gelemeyecek olan, Kobe ile Lebron'un ayrı takımlarda olup birbirlerine bir şeyler ispat etmeye çalışmaları. Veya bunu sadece Kobe'nin yapıyor olması. Belki Lebron o kadar ciddiye almamış olabilir ama gerçek şu; Kobe Bryant, Lebron James'i, son All-Star maçının son çeyreğinde, bire bir savundu. Tam saha baskı uyguladı, top Lebron'dayken beraber nefes alıyorlardı. Top Lebron'da değilken... Lebron'a gelemiyordu, çünkü Kobe. Tabii ki malum iki (biri bu) blok. ENFES. Ha birinci isim? KYRIEEEEE. Cuma gecesi şunu (buna da bakın) yaptı, Cumartesi gecesi üçlük şampiyonu oldu, Pazar gecesi de 6/11 ile 15 sayı, 4 asist ile oynadı. Süperstar etiketini yapıştırmak için çok erken, ama kesinlikle ligin geleceği. Cavs formasıyla yüzük kazandığı gün benim açımdan basketbolun zirve günü olacak.


-All-Star goygoyunu bitirelim ve normal sezonumuza dönelim. Fakat burada bir gariplik var!?

-"We won't be bouncing our grandkids on our laps someday and telling them about Trade Deadline 2013" diyor yetenekli Bill Simmons bu seneki Trade Deadline hakkında. Çoğu zaman sezonun en zevkli günü olur ama bu sefer öyle olmadı. Tabii yine bir ton oyuncu şehir değiştirdi, bir sürü takım sezonun geri kalanında önceki bölümden farklı bir tablo gösterecek ve bir sürüsü de göstermeyecek ama sezon sonundaki şampiyonu zaten etkileyen bir gün değil takasın son günü, genellikle. Son yıllarda bir tek 2004 Rasheed Wallace ve 2008 Pau Gasol bu konuda istisna olabilmeyi başardı. Neyse, bütün takasları tek tek analiz edemem. Yapamam demiyorum, yaparım ama hoş olmaz. Bill Simmons ile Zach Lowe şurada ve şurada bütün günü değerlendirmiş. D.J. Foster da takasın kazananlarını ve kaybedenlerini kendince şuraya yazmış. Houston-Sacramento-Phoenix üçgeninde Savaş'ın şu tweet'i güzeldi, bir de Kansas Jayhawks'lı Morris kardeşlerin yeniden beraber oynayacak olması. Josh Smith sanırım Hawks'ın elinde patladı, tabii Atlanta GM'i Danny Ferry'nin başka planları ya da üst düzey ikna kabiliyetleri yoksa. Clippers'ın, Nuggets'ın, Lakers'ın hamle yapmaması hoşuma gitti. Jazz'in hamle yapmaması hoşuma gitmedi. Patrick Patterson'a üzüldüm, Thomas Robinson'a sevindim. Jordan Crawford yetenekli bir çocuk, sadece kafasının yontulması lazım ve duyduğuma göre Celtics'te iyi kafa yontan isimler varmış. Bucks'ın Redick hamlesi iyi ama Jennings ve Ellis hala onlarda. Bir de, KENYON MARTIN GERİ DÖNDÜ!

-Hidayet Türkoğlu doping yaptığı gerekçesiyle NBA tarafından 20 maçlık bir ceza aldı. Kanından NBA'in anti-doping kuralını ihlal eden anabolik steroid maddesi methenolone çıktı. Peki ne yapar bu methenolone? Basit bir kas kitlesi arttırıcı. Hidayet ne dedi? "While I was back home in Turkey this past summer, I was given a medication by my trainer to help recover more quickly from a shoulder injury. I didn’t know that this was a banned substance and didn’t check before taking it. I take full responsibility for anything that goes into my body. This was a complete error in judgment on my part and I apologize to the Orlando Magic organization, the league, my teammates, and the Magic fans. I know I have let down a lot of people and I am truly sorry for my mistake." yedik mi? Yemedik. Yemiyoruz da. Sevgili futbolcular, basketbolcular, bisikletçiler, sporcular. Eğer doping yapıyorsanız, yakalandıktan sonra açık bir şekilde yaptığınızı itiraf edin. Lütfen bu "bilmiyordum" olaylarına girmeyin. Böylesi yaptığınız suçu hafifletmez belki ama en azından bizlerle aranızdaki samimiyeti sarsmaz. Her neyse, işin bir diğer boyutu ligde steroid maddesi kullanan yegane sporcunun Hido olup olmadığı. Lebron James'lerin, Blake Griffin'lerin o imrenilecek vücutlarının sadece doğru beslenmeyle olduğuna inanmıyoruz tabii ki. İşte kabak her seferinde farklı ve göz önünde olmayan bir kişiye patlıyor. Ligde daha önce bu maddeleri kullandığı için ceza alan isimler: Don MacLean, Matt Geiger, Soumaila Samake, Lindsey Hunter, Darius Miles, O.J. Mayo. 2.9 sayı, 2.4 ribaunt, 2.1 asist ortalamalarıyla ligdeki en kötü sezonunu geçiren Hido 20 maçlık cezası esnasında 2.9 milyon dolarlık alacağını alamayacak. 27 Mart'ta Bobcats karşısında oynayabilecek ve GM Rob Hennigan da cezası bittiğinde oynamasının bir sorun teşkil etmeyeceğini belirtti.

-Los Angeles Lakers'ın sahibi Dr. Jerry Buss yakalandığı kanseri yenemeyerek geride bıraktığımız pazartesi sabahı, 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Buss, sadece benim de taraftarı olduğum Lakers için değil bütün NBA için çok önemli bir isimdi. 1979'da Los Angeles Lakers'ı satın aldıktan sonra Lakers bugüne kadar tam 16 final oynadı, 10'unu kazandı ve sadece 2 kez playoff yapamadı. Sadece saha içi başarılar değil, saha dışında da Lakers'ı, hatta NBA'i çok çok farklı bir marka haline getirmeyi başardı. Başaran isimler arasında en önemlilerinden biriydi. Bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum, birkaç video ve makale var. Buss kötü bir poker oyuncusuydu, High Stakes Poker Season 1'da onu izlemiştik. NBA'in resmi sitesi, onun yaptıkları hakkında şöyle bir video hazırlamış. Lakers resmi sitesi de şöyle bir infografik paylaştı. Tom Hoffarth şuraya, Bill Simmons da buraya onun hakkında yazmış. Dave McMenamin de Jerry Buss'ın ardından sorulan altı soruya burada cevap vermiş. Dr. Buss'ın ölümünün ardından oynanan ilk Lakers maçı Staples Center'da Boston Celtics'e karşıydı. Zamanında "One of the biggest reasons I bought the Lakers was to beat the Celtics." diyen Buss'a 113-99'luk bir galibiyet hediye etti takım. Kobe maçtan önce şu konuşmayı, geçtiğimiz gün düzenlenen anma töreninde de bu konuşmayı yaptı. Aynı zamanda ikinci paylaştığım linkin yanında diğer isimlerin (Phil, Shaq, Kareem, Magic, West, Stern) konuşmalarını da bulabilirsiniz.


-Madem yazı paylaşmaya başladık, hız kesmeyelim. Rembert Browne, Andrew Bynum'a açık mektup yazmış, kendine has AKSJDKASDJAKSDJS tarzıyla. Ölmeden önce kesinlikle okumanız gereken bir yazı, Jordan Conn'dan. İyi ki Marc var, iyi ki Pau var, iyi ki Gasol kardeşler var. Kate Fagan, sporda seksizm üzerine şuraya başından geçenleri paylaşmış. Chuck Klosterman da Royce White hakkında söylenebilecek en doğru şeyleri söylemiş. Son olarak, Zach Lowe ile Dirk Nowitzki'nin müthiş eğlenceli röportajı şurada. Bir de ek not.

-Bu bölümün kalıcı olacağından korkmaya başladım.

Who's HOT?

James Harden eski takımı OKC'yi 14/19'la kariyer rekoru 46 sayı, 8 ribaunt, 6 asistle yıktı. Aynı zamanda 8 üçlük denemesinin 7'si isabetli, bu da bir başka kariyer rekoru. Sanırım bu da bir başka kariyer rekoru. Goran Dragic, Portland Trail Blazers karşısında 18 asist yaparak kariyer rekoru kırdı ve maçtan sonra bu röportajı verdi. Goran Dragic, Portland Trail Blazers karşısında 18 asist yaparak kariyer rekoru kırdı ve bu 18 asistin 10'unu ilk çeyrekte yapmayı başardı. Joe Johnson buzzer beater'larına, game-winner'larına devam ediyor. Son kurban Milwaukee Bucks. Marifetleri burada. İnanılmaz. Bu hafta özgüvenini yitiren tek Pistons'lı Brandon Knight değil. Çaylak Michael Kidd-Gilchrist, Greg Monroe'yu da bu listeye sokuyor, potaya soktuğu gibi. DALLAS MAVERICKS HARLEM SHAKE!

Who's NOT?

NBA'deki pivotlara sesleniyorum. Lütfen DeAndre Jordan'a atış esnasında faul yapmayın. Lütfen. Bırakın ne yapmak istiyorsa yapsın. Bırakın rahat rahat smacını yapsın. Ciddiyim. Gerçekten bir daha şunun gibi serbest atışlar görmek istiyor değiliz. Ciddiyim. Haftanın diğer kötüleri de O Ses Türkiye dörtlüsü. Barış Akarsu çakması Onur, Mahallemizin gay çaycısı Berkan, Bir insan Delikanlım'ı ancak bu kadar kötü söyler Ayda ve Ahmet Kaya'yı mezarında ters döndüren Mustafa.

-"Five beats one every time I look at it. And not that (James) won't get five. He may get more than that, but five is bigger than one." Michael Jordan. Neden Kobe'nin adını James'in üzerinde andığını belirtiyor. Haftanın en önemli olayını en sona bıraktım. Majesteleri 50 yaşına bastı. Herkes onu başka bir hareketiyle hatırlıyor. Ortak noktamız, mükemmelliği. ESPN Sports Center'ın hazırladığı 50 Greatest Moments'i bu linkte bulabilirsiniz. Vaktiniz varsa Yiğiter Uluğ'un şu yazısını kesin okuyun. Bu yazıyı ise vaktiniz yoksa bile bir şekilde vakit yaratıp kesin okuyun. İyi günler dilerim.

0 yorum: