İyi ve Kötü



Özellikle son günlerde Lebron-Kobe-Jordan olaylarından fazlaca bıkmış biri olarak "stats"sız rakamsız bir şeyler yazayım dedim. Bildiğimiz üzere şu terimler Amerikan spor medyası tarafından çok kullanılır "sıradaki Jordan" veya "yeni Kobe" gibi. Son zamanlarda rastladığımız bu tip büyük kıyaslamalardan en popüler olanı ise Andrew Wiggins'in yeni Lebron olacağı yönünde. Wiggins'in onlarca mixtape'ini izledim. Bu oğlan topla çok iyi dans ediyor. Harika bir spin hareketi var bir guard gibi rahat heraket edebiliyor topla vs., konumuz tabii ki bu değil. James'in St. Vincent-St. Mary'de kimlere karşı oynadığını hatırlayalım. En azından bu yeni oğlan bir freshman tecrübesine sahip. Buna rağmen Wiggins'in James'den iyi olacağının garantisini kim verebilir? Demek istediğim medyanın başlattığı bu kıyaslamalar, insanları büyük etki altına alıyor. Bu durumla doğru orantılı olarak LeBron James'in geçtiğimiz günlerde kazandığı 2. NBA şampiyonluğu, "James mi, Bryant mı?" tartışmalarını bir anda ateşledi. NBA "meme"lerinden sosyal medya hatta spor programlarına kadar sıçradı. Çoğu insana göre Kobe sakatlığından dönemeyecek. Tekrar basket oynayacak seviyeye gelse bile asla eskisi gibi olamayacak. Zaten LeBron'un dört adet normal sezon Mvp ödülü var Kobe'nin ise bir tane. LeBron, Kobe'den daha iyi. Bu mantık ile Steve Nash de Kobe'den daha iyi oluyor. Kobe hayranlarının elindeki koz ise yüzük olayı tabii. Aynı kafa ile Haslem, Durant'den daha iyi bir oyuncu oluyor. Ucu bucağı olmayan saçmalıklar kargaşası kısacası. LeBron hala en iyi dönemlerini yaşıyor. Miami ile hala kazanacağı 4-5 şampiyonluğu var -bunu kendisi de söylemişti. Sonuç olarak LeBron, Kobe'den daha iyi. Ya da Kobe kim ki? Adamın zaten 4 Mvp'si var. 2006'da Kobe, Toronto'ya karşı 81 sayı attığında ise bazı insanlar "Jordan kim yaa" demişlerdi, buna karşılık olarak "hater"lar ise "Bencil Kobe sadece 2 asisti var" ile karşılık vermişlerdi. Düşündüğümüz zaman legal bir sidik yarışından farkı nedir? Ya da anaokuluna giden çocukların "şişko patates yarım kilo domates" tekerlemesinden farkı nedir? Hadi bunlar da basketbolun içerisinde bir parça olarak kabul edelim, peki bazı şeyleri görmezden gelmek niye?

Pacers, Nets ve 76ers taraftarları ne hissediyor bilmiyorum ama, NBA ile az çok ilgisi olan kayda değer bir çoğunluk nedense Kobe, Shaq olmadan ilk üç yüzüğünü alamazdı diyor. Sonradan kazandıkları için de Gasol yardım etmiş ona. Bir hatırlayalım; basketbol bir takım oyunu ve herkesin şampiyonluk için elini taşın altına sokması lazım. Benchin en dibindeki oyuncunun bile ortaya koyacağı bir-iki dakikalık olumlu basketbol ile işleri değiştiremeyeceğini kimse iddia edemez. Peki neden Kobe? Bu mantık ile Shaq, Kobe'siz de kazanabilirdi. Evet bunu iddia edenlerin de aksine bazı insanlar "O zaman neden O'Neal Orlando'da hiç şampiyonluk kazanamadı" diyorlar. Yine aynı kapıya çıkıyoruz. Burada oturup Lakers'in 2000'lerin başlangıcındaki rüya dönemini anlatacak değilim, fakat aslında işler göründüğü gibi değildi. Kobe o dönemlerde Shaq başta olmak üzerinde bir çok takım arkadaşı ile kavga etti. Fakat başarı zaten bazı şeyleri sindirmek, iş ahlakı ve bir birlik olma gibi değerlerin daha fazlası idi belki Kobe için. Shaquille O'Neal Miami'ye gidince yine insanların düşündüğü, Kobe'nin asla bir daha şampiyon olamayacağıydı. Gerisini yazmayacağım. Olay öyle bi duruma gelmişti ki Kobe'nin yanındaki ikinci en değerli oyuncu Eric Snow olsa bile "Snow olmadan Kobe şampiyon olamazdı" denilebilirdi. Özetle, bu bir oyuncudan nefret etmek demektir. Yani şu "hater" kavramı. Peki neden insanlar nefret eder böyle büyük oyunculardan? Öncelikle bu tip oyuncuların guard veya forvet olduklarına dikkat edelim. Bunun yanı sıra bu oyuncuların skorer kimlikleri olduğu ve bununla beraber ego patlaması yaşadıklarını biliriz. Fakat biz bu oyuncuları böyle severiz. Ego veya o bencilliği yaratacak ve bunu lehlerine kullanacakları potansiyellerini farkındayızdır. Mesela ben Tim Duncan'ın dan ya da Dirk Nowitzki'den bu denli nefret eden kişilere rastlamadım.

 Zamanında Jordan'dan bile nefret eden insanlar vardı.  Nefret edenler genelde bir rekabet çerçevesi içerisindeydiler. Doğal olarak o zamanki nefret daha kabullenilebilir boyuttaydı. Michael'ın NBA'de varoluşunun kaç takım ve taraftarın hayal kırıklığı yaşaması sebebi olduğunu hayal bile edemeyiz. Bunun yanında tabii ki Jordan da kıyaslanıyordu, özellikle kariyerinin ilk senelerinde Clyde Drexler ve Dominique Wilkins ile. İnsanlar Larry Bird'e bile "çiftçi" derdi ve onu hep bir koylü çocuğu olarak görürdü Bird'ün "hater"ları. Bu aslında biraz da çekememezlik oluyor. Kimilerine göre ise üstü kapalı ırkçı bir gönderme. Diyeceğim şu ki, sataşma zaten bu için parçası. Bizim kabullenemediğimiz nokta  ise bazı gerçekleri görmezden gelen ve kıyaslamayı alakasız boyutlara çeken bu gerizekalı Amerikan medyası ve bunun insanlar üzerindeki etkisi.



Öncelikle şunu söylemek istiyorum, ben LeBron James'in büyük bir hayranıydım. Lisede oynadığı maçları "Yinka Dare amca mixtape yapsın da biz de izleyelim" diye internet kafelerde bakındığım 2002 yazını unutmam. Kings'e karşı oynadığı ilk NBA maçı gözümün önünde hala. James'in t-shirt'ü, ayakkabıları (Air Zoom Lebron II) basket topları vs... hepsine zamanında sahip biri olarak konuşuyorum. Sonra ne mi oldu? James'e saygı duyuyorum. Fakat sadece basket bol yeteneklerine daha fazlası değil. Bir çok neden var irili ufaklı. Fakat önemli olan insanların ne düşündükleri. James Cavaliers'dan ayrıldıktan sonra birçok kişi dolaplarındaki James formalarını yaktılar. Görmezden gelemeyeceğimiz büyük bir coğunluk ise Miami Heat'i tutmaya başladılar. Burada "bandwagon" kavramı ile karşılaşıyoruz. LeBron, Wade ve Bosh aynı takımda. Çok heyecan verici evet, peki ben neden Cavaliers'i tutup kanser olayım ki? Bucks daha on sene rahat sıçıp batırır, en iyisi ben Heat'i tutayım. Peki sizce James'in Heat'e katılması sadece Cavs taraftarlarının sayısını mı azalttı? Hayır! İnsanlar bu iştah kabartan menü karşısında nefsine hakim olamadılar. Big 3 kavramını başlatan Celtics'di fakat bu başka bir şey. En iyi dönemlerini yaşayan ve yaşları ilerlememiş üç NBA yıldızını aynı takımda toplamak veya bunun oluşumuna izin vermek başlı başına bir sıçış zaten. E o zaman herkes Big 3 yapsın ve oynasınlar kendi aralarında. Wizards da avucunu yalasın. Bu konu ile bağlantılı olarak... bunu düşünene nasıl olur da hak vermeyeyim şimdi ben?

Kısaca LeBron James nefreti neden ve nasıl oluştuğuna bakalım:

*  Yeteneklerimi South Beach'e taşıyacağım sözü
*  Wade-James'in Nowitzki'ile dalga geçmeleri
*  Dallas'a karşı oynanan 2011 Finallerininde tıkanması
*  Cavaliers'ı bırakıp Heat'e geçmesi
*  Flop vakaları
*  Witness ve Chosen One muhabbeti

Bunlardan başlıcaları. Baktığımız zaman ise James'in oyun içersindeki hata ve seçimleri dengesiz tavır ve hallerinden daha az tepki çekiyor aslında. Bir açıklamasında Kobe'ye ve Garnett'e duyduğu saygıdan bahsederken diğer açıklamasında ise kendisini G.O.A.T. olarak gösteriyor bize. Oyun içerisinde soğuk kanlı hareketleri ve konsantre olmuş beden dilini izlerken (isim vermeyeceğim) bir poster smacında ise "fatality" diyerek rakibini aşağılayabiliyor. Son günlerde ise Facebook ve Twitter'da dolaşan başka bir LeBron videosunda ise, James efendi almış eline kamerayı, uzanmış koltuğa "Benim iki şampiyonluğum var" deyip şımarıyor. Tamam 2 kere şampiyonsun tebrikler ama medya ve insanlar bu kadar üzerine gelirken senin neden böyle bir şey yapıyorsun be güzel kardeşim. Sonra demezler mi sana "Jordan'da 6 tane var, böyle şey yaptı mı hiç" diye? Aslında bunu yapmasını beklemiyordum ve biraz olsun olgunluk sezmiştim kendisinden. Olaylara elimden geldiğince gaza gelmeyip objektif bakmaya gayret etsem de işte böyle küçük şeyler akıllarda yer ediyor. Sonra biri bana gelip "abi LeBron manyak ya!" deyince yüzüm ekşiyor bir anda. LeBron kötü bir oyuncu mu? Hayır! Oyunun iki tarafını da oynayan her geçen yıl kendine bir şeyler katan bir yetenek patlaması. Fakat kendi sıçışları yüzünden insan kendini tuhaf hissediyor. Konu da yine Kobe-LeBron-Jordan şeytan üçgenine geri dönüyor. Bir şey söylemem gerekirse şu ana kadar Jordan'ın seviyesine çıkmaya yaklaşabilmiş tek oyuncu Kobe Bryant'tır. Ödülleri başarıları bir yana koyalım, hatta yetenekleri de. Zihinsel olarak bahsettiğimiz olgunluk çok ayrı bir seviyede. Onlarca kötü dönem ve hatalı kararlardan sonra hala kendini en üst seviyede tutmak ve defalarca düşünmek, düşünmek, düşünmek. Yetenek kısmını işin içine sokacak olursak ve kıyas yapmak zorundaysam, Kobe Jordan'dan daha skorer bir oyuncu diyebilirim. Fakat oyunun geri kalan her yönünde Jordan bir tık yukarıdaydı. "Bana göre" saçmalığını işin içine katmak istemiyorum. Durup düşünüyorum bu bir takım sporu ve o bu şu olmadan şampiyon olamazdı vs... olayını da düşünüyorum. Bu şeytan üçgeninde LeBron'un hatırı sayılır bir yeri olduğunu da. Ve diyorum ki "sikeyim böyle işi". Karşılaştırma niye, neden? Az önce Kobe ile Jordan'ı karşılaştıran da ben. İster istemez beynimizde yer edinmiş bu virüs bizi içine sürüklüyor. Neden Rockets ile Timberwolves'i karşılaştırmıyoruz da oyuncuları birbirleri ile yarıştırıyoruz? Bununla birlikle farklı dönemlerde oynamış oyuncuları neden sanki aynı anda birbirleriyle oynuyormuş gibi gösteriyoruz ki? İşin eğlencesi ve rekabet olgusu bir yana, James, Bryant ve Jordan'ın farklı dönem oyuncuları olduğunu da unutuyoruz. LeBron ile Kobe'nin aynı dönemin oyuncusu olduğuna katılmıyorum. Kıyaslamak istemiyorum daha fazla. Ama ille de buna mecbur durumdaysam Jordan'ın önünde eğilir, Kobe'ye selam durur, LeBron'a da "hadi yavrum senin daha çok yolun var" derim.

3 yorum:

Unknown dedi ki...

17 yıldır sıkı NBA takipçisiyim, Kanada'da yaşıyorum ve her zaman için Türk basketbol yorumcularının bilgisiz olduğunu ve saçmaladığını düşündüm. Ama bu yazı... üstat önünde saygıyla eğiliyorum çok keyif alarak okudum yazını. Helal olsun!

Asendur dedi ki...

Teşekkür ederim Can. Belki James hayranları pek sevmeyecektir ama etrafımızda olup bitenleride görmezden gelemeyiz.

Unknown dedi ki...

Gayet içten bir yazı olmuş, imkanım oldukça takip etmeye çalışacağım artık ama site biraz karışık. Follow gibi bir seçenek varsa lütfen paylaşın, takip etmek isterim.