Tour Öncesi #2: Parkur

Tek bir şey olabilir bu yılki Tour'la ilgili söylenebilecek, onu da Cüneyt Arkın yıllar evvel söylemiş zaten:

"Kan akacak... Kan akacak... Vahşi kan akacak.... Kan... Kan..."

Geçen yıl, (içinde benim de bulunduğum) bazıları tarafından Tour'u bireysel zamana karşıların kaderine teslim etmekle suçlanan ASO, bu yıl ne kadar çılgın tırmanış varsa hepsini koymuş parkura. Yine önemli zamana karşılar var ama bu kez, program çok daha dengeli. Bütün yarış hakkında fikriniz olması için her etapla ilgili birkaç kelime edeceğim ama söylediklerimin önemli bir bölümünde yanılsam şaşırmam. Hem tecrübe eksiği çok bir bisiklet izleyicisi olduğumdan hem de parkurlar birçok şeyi ele veriyor gibi gözükse de yarışın gidişatı akıl almaz şeylere sebep olabildiğinden... Özellikle, 2013 Giro'yu takip etmiş olanlar, bunun ne demek olduğunu çok iyi anlayacaktır. En büyük sürpriz, inanılmaz bir rekabete tanıklık etmememiz olacaktır.

Birinci Gün - 29 Haziran: Porto-Vecchio - Bastia 


Tour tarihinde ilk kez Korsika'da olacak. Tipik bir ısınma günü. Neredeyse deniz seviyesinde koşulacak olması biraz ilginç olabilir. Başlarda ufak bir tırmanış söz konusu. Devamında da ufak ufak tepelerle sürüyor. Pelotonun ense yapmasını önlemek için ikinci yüz kilometrenin başında bir sprint kapısı var. Yeşil mayo iddialılarının bu etap hakkındaki tavırları rekabetin "sıcaklığı" açısından  işaretler verecektir. Tabi, bir de sarı mayoyu bir süre taşıyacak olma keyfi söz konusu ki, kim istemez?

İkinci Gün - 30 Haziran: Bastia - Ajaccio



Korsika'da ikinci gün. Ortalama seviye tırmanışlarla irtifa bariz bir şekilde yükseliyor. Parkur, ikinci günden mesajı veriyor. Aralıklarla yerleştirilmiş orta seviye tırmanışlar tek günlük yarışları anımsatıyor, Tour'a domestikliğe gelmiş klasikçilerin ilgisini çekecektir. Cavendish ve ekibi tırmanışlar sonrası inisiyatif alabilir. İlk gün kaybetmiş bir Sagan'ın yaralarını sarması için de ideal gözüküyor. Sondaki ufak tırmanışı geçip zamana karşı modunu açmak isteyenler için de ortam müsait. Peloton içindeki rekabeti körükleyecek güzel bir etap.

Üçüncü Gün - 1 Temmuz: Ajaccio - Calvi


Tour, Korsika'yı terk etmeden önce Belçika yöresinden bir havayla selam veriyor. İrili ufaklı tırmanışlar, tepeler ve genel olarak kırıklı parkur yapısı, oraların klasiklerini hatırlatıyor. Yine klasikçilerin ve Sagan'ın seveceği bir parkur var anlayacağınız. Zaman zaman denize nazır bir etap olacağından rüzgarın etkisi hissedilebilir. İnişle vites artıran peloton, kaçakları düzlükte de yakalayabilir. Bu da ikinci etap gibi, pek çok olasılığa açık.

Dördüncü Gün - 2 Temmuz: Nice - Nice (Takım Zamana Karşı)


Tour, ana vatanının  yol bisikletine alışkın, ferah Akdeniz kentinde geçit yapıyor. Hiç tırmanış olmaması, tüm kadrosu tırmanış almakta güçlü olmayan takımlar için güzel. Hem parkurun kısalığı hem de belirgin ya da gizli bir zorluk içermemesi, önceki iki günde geçilen ortalama tırmanışlar sonrası ufak bir mola hissiyatı uyandırıyor. Yine de; terslik yaşamamak, takım zamanı almak için gereken beş kişilik ekiple çizgiyi görmek önemli.

Beşinci Gün - 3 Temmuz: Cagnes-Sur-Mer - Marseille


TTT sonrası, yeşil mayo öyküsüne keskin bir dönüş. Ufak bir tırmanış sonuna konmuş sprint kapısı, Sagan'ın gürbüz cüssesini görmemizi sağlayabilir. Üst üste ufak tefek tırmanışlar ve küçük tepeler görüyoruz. Kaçakları cesaretlendirebilir. OPQS istediği sonuçları alamadan gelirse, uzun soluklu etabın ritmine hakim olup sprint izletebilir. Sprint günleri açıldığına göre Greipel ve Lotto-Belisol'ü de unutmamak lazım.

Altıncı Gün - 4 Temmuz: Aix-en'Provence - Montpeiller


Fransa'nın biraz daha az ünlü ama bir o kadar güzel iki küçük güney kenti arasında sprint günü. Kıyı çok yakın olmasa da deniz havasını hissedebilecek yarışçılar. Yine ufak bir tırmanışın oralara konmuş bir sprint kapısı var. Sprint günü olmazsa ve Cavendish kazanmazsa şaşırırım.

Yedinci Gün - 5 Temmuz: Montpeiller - Albi


İsviçre çakısı gibi bir etapla karşı karşıyayız. Yarından itibaren mesaiye başlayacak tırmanışçılara antrenman için ufak ve ortalama yokuşlar, sprint ekiplerinin iştahını kabartacak inişe konuşlandırılmış bir puan kapısı, devamında da kısa bir süre için yeşil mayonun kaderini mühürleyecek bir mesafe. Hafif hafif gerilim yükselmeye başlıyor. Tour'un ilk haftası bitiyor, meydan genel klasmancılara açılmaya başlıyor.

Sekizinci Gün - 6 Temmuz: Casters - Ax 3 Domanies


Pireneler'le birlikte yükseklik gerçekten artıyor. Nasıl ama? 2013 Tour'un ilk dağ etabı karşınızda. Tırmanışlar öncesindeki uzun düzlük, iyi bir hazırlık mesafesi tanıyor. Sonra, Col de Pailheres başlıyor: 2013 Tour'un ilk "gerçek" tırmanışı. Kaç gündür ısınan ve kazalardan korunmaya uğraşan sarı mayo gönüllülerinin bacakları açma vakti. Kategori dışı Pailheres'in ardından bir iniş ve coşkulu bir son misali başlayan zirve bitişi. Son bir buçuk kilometredeki o ufacık düzlük, yüzüncü Tour'un ilk tırmanış etabını kazanmak isteyenler için, kutlama anları da kramp anları da olabilir. İspanyol tırmanışçılara dikkat, Pireneler'i iyi bilirler. Sprintçiler uyuyakalmasın diye araya bir sprint kapısı kondurduklarını da ekleyelim.

Dokuzuncu Gün - 7 Temmuz: Saint-Girons - Bagneres-de-Bigore


Gaza basıyoruz. Dün, sonda iki sert tırmanışla ufak bir patlayıcılık sözlüsü yapan yokuşlar; bugün, üst üste dört birinci kategori tırmanışla dayanıklılık testine başlıyor. Benekli mayo için önemli puanlar dağıtılırken, güçlü rakipleri gözden kaybetmemek büyük önem taşıyor. Pelotona hakim olmak veya zaman çalmak için doğru stratejiyi bulmak ve uygulamak çok önemli. Kolayca kontrol kaybedilebilir, doğru anda yapılan bir hamle çok şey kazandırabilir.  Ayrıca, yarışa "yüzüncü Tour'dan eksik kalmayalım," şiarıyla gelmiş olan varsa bu dörtlüden birinde önce ağırlaşacak, sonra uzaklaşacak ve en son gözden kaybolacaktır. Etabın galibi ise sadece dört yokuşta hayatta kalan değil, son inişi en önde alan olacak.  Daha da önemlisi, plan yeşil mayoya kesip duraklatmadan önce, sarı mayo yarışının havasını belirleyecek bu yokuşlar.

Onuncu Gün - 9 Temmuz: Saint-Gildas-des-Bois - Saint-Malo


Dinlenme gününden sonra, iki gün önce görevini yapan tırmanışçılar tekrar geriye çekiliyor ve ortam yeşil mayo yarışına daha uygun hale geliyor. Sona doğru irili ufaklı tepelerin azalması, sprinterlere bir mesaj veriyor gibi. Madem ki dinlendiniz, o zaman güzel bir sprint hakkımızdır demeye getiriyor, ASO.

On Birinci Gün - 10 Temmuz: Avranches - Mon-Saint-Michel


İki zamana karşı etabından ilki. Yarışın son dört günü, üç canavar etap bulunduğu için enerjiyi idareli kullanmak, lider olmak kadar verimli olmak önemli. Cancellara da yokken Tony Martin rahat bir zafer çıkarır, OPQS Tour zaferlerine bir yenisini ekler. Genel klasman iddialılarının tedbiri elden bırakmaması, hoş olmayan bir sürpriz yaşamamaları için elzem.

On İkinci Gün - 11 Temmuz: Fougeres - Tours

Yeşil mayo isteyenleri bir görebilir miyim? Bu etabın olayı tamamen bu. Birbirine yakın bir rekabet varsa ara kapıya doğru kaçış grubuna katılan Sagan'ı kovalayan bir OPQS hayal ediyorum. Çok keyifli olurdu. Sprint ekiplerinin bacaklarındaki son güce kadar zorlayacakları, kaçışçıların pek hayalperest olmamaları gereken etaplar başlıyor. Bundan sonraki iki etapla beraber, Champs-Elysees'ye kadar sprinterlerin bütün cephanelerini dökeceği günler geliyor.

On Üçüncü Gün - 12 Temmuz: Tours - Saint-Amand-Monrond



On Dördüncü Gün - 13 Temmuz: Saint-Pourçain-sur-Sioule - Lyon

Bol inişli çıkışlı ama dik olmayan bir etap. Tam Sagan'ın dişine göre... Dikkat ettiyseniz yine "sinyaller" geliyor. Ve, en önemlisi, yeşil mayo sahibi büyük olasılıkla netleşmiş olacak bu etapla beraber. Tabii ki birisinin kazanmasının ilanı son etaba kadar bekleyecek ama Tour'un servisinde bundan sonra, sprinterlerin dişine göre bir lokma yok. Bundan sonra aşağı yukarı her şey sarı mayoyla ilgili olacak.

On Beşinci Gün - 14 Temmuz: Givors - Mont-Ventoux

Çok uzun bir etap, yılın en uzunu. Üçüncü ve dördüncü dereceden ufak tırmanışlar ve sonda dağdan bir duvar. Tırmanış sırasında  irtifa 1500 metreden fazla artacak, ortalama eğim bu sırada çoğunlukla %8 ve %11 civarı arasında seyredecek. Gösterişli galibiyetleri, rakiplerini ekarte etmeyi, silkelemeyi sevdiğini bu sezon pek çok kez gösteren Froome, stratejik bir numarası yoksa burada çapını gösterebilir. Eğer kaçaklar zincirlerini koparmayı başaramazsa çok önemli bir tırmanış haline gelebilir bu etap.  Açıkçası, hakkında tahmin veya analiz yapmak pek istemediğim bir etap, çünkü şu grafik bile iştahımı kabartıyor. Gel 14 Temmuz gel!

On Altıncı Gün - 16 Temmuz: Vaison-la-Romaine - Gap

Dengeleri değiştirebilecek bir etap. Mont Ventoux yokuşuna çarptıktan sonra verilen bir günlük aranın ardından, genel klasman iddialılarının önlerini daha net görme ve şu veya bu sebepten kaybettikleri zamanları geri almak için saldırma imkanları var. Ama yine de basit sayılmaz. Doğru anda doğru stratejiyle yola çıkmak önemli, yoksa ava giderken av da olunabilir.

On Yedinci Gün - 17 Temmuz: Embrun - Chorges (Bireysel Zamana Karşı)


Gözünüze çok zor görünmediğinin farkındayım ama kazın ayağı öyle değil. On yedinci günde tansiyon   hat safhada olacak. Çünkü yarışın asıl yarış olacağı yere, Alpe-d'Huez'e doğru atılan son adım, bu zamana karşı. Bu gün gelen talihsiz bir dikkatsizlik, yaşanan bir formsuzluk, bir teknik aksaklık, on altı gündür doldurduğunuz bir çuval inciri berbat edebilir. Hata lüksünüzün kalmadığı bir etap. Start verildiği anda mümkün olan en iyisi için pedallamalı ve bir an bile tereddüt etmemelisiniz. Aksi halde sonuçlar ağır olabilir.

On Sekizinci Gün - 18 Temmuz: Gap - Alpe-d'Huez


Artık işin şakası, sinyali, hazırlığı yok. Tour tarihinin en önemli tırmanışlarından biri olan Alpe-d'Huez, ilk kez iki kere tırmanılacak. Sarı mayo kimdeyse çok zor bir gün geçirecek, ona şüphe yok. Sizi bilmem ama ben hazırlığımı yapıp ekran karşısında havai fişeklerin patlamasını bekleyeceğim. Bu yılın bol tırmanışlı ve heyecanlı menüsünde bile sivriliyor. Çok heyecanlı olacak.

On Dokuzuncu Gün - 19 Temmuz: Bourg-d'Oisans - Le Grand-Bornand


Alpe-d'Huez'i iki kere tırmandık diye hikaye bitti mi sandınız? Aksine, daha yeni başlıyorduk. Tour'un yüzüncü yarışının şampiyonu olmak öyle kolay olacak şey değil. Dün iki bin metreden yapılan iniş sonrası etap sonunda tekrar çıkılan Alpe-d'Huez'in ardından, gün, üst üste iki kategori dışı tırmanışla açılıp ardından üç üst seviye tırmanışla bitiyor. Benekli mayoyu isteyen cengaverin boy göstermesini bekliyorum. Çok büyük bir dayanıklılık ve cesaret gerektiren bir etap, dünkü gibi zirve bitişi olmasa da son gün öncesi kimin ayakta kaldığını, ne kadar güçlü olduğunu herkese gösterecek. Yerinde bir hamle pelotonla önemli bir fark açmanızı da sağlayabilir.

Yirminci Gün - 20 Temmuz: Annecy - Annecy-Semnoz   

Kan akacak demiştim. Tırmanışlar silsilesi halindeki on dokuz gün geçtikten sonra bile aşılması gereken dağlar var. Sarı mayo önceki günlerde muazzam bir performansla, farkı o dağların bile üstüne koymadıysa, son şans. Kısa parkur mesafesi atak yaparak zaman çalmak isteyenlere avantaj olabilir. Pelotonun en dayanıklı bölümünün bile suyu çıkmış olacaktır ama zafer için ne başka zaman ne başka fırsat olacak. Yakın geçen bir sarı mayo yarışının kaderi, sondaki çok çok sert yokuşun insafına kalırsa seyrine doyum olmaz. Yok, sarı mayonun kaderi aşağı yukarı belli olduysa benekli mayo fırsatı ya da, en azından, yüzüncü Tour'da son zirve bitişini en önde bitirme gururu ortalığı birbirine katacaktır.

Yirmi Birinci Gün - 21 Temmuz: Versailles - Paris Champs-Elysees 

Ve, büyük son. Tarihi Versailles Şatosu'ndan yola çıkacak peloton ve akşam 10 civarı Paris sokaklarında olacak. Böyle epik bir parkura, böyle sinematik bir son yakışır: Işıklar, akşam, Paris ve sprint heyecanı. Yeşil mayo kimde olursa olsun bu etabı kazanmanın tadı bambaşka olacaktır. Durgun bir heyecan vaat eden sert tırmanışlar sonrasında tam bir heyecan fırtınasıyla hikaye sonlanıyor.

Çok sert, dengeli ve yarışçılardan birçok şeyi aynı anda fazlasıyla talep eden bir parkurla karşı karşıyayız. Yazıyı yazarken daha net tespitler yapabilmek adına geçen yılın parkuruna bakarak ilerledim: 2012 Tour'un sıkıcı geçmesine dair şaşkınlığım daha da azaldı. Yarış dediğin böyle olur. Kaçırmayın!

0 yorum: