Çeviri: Risk


(Orijinali için şuradan.)

Bu artık şiirsel bir şey haline geldi: Golden State Warriors guardı Stephen Curry, driplingle sahayı kat ediyor, alışıldık bir şekilde üçlük çizgisinin orada duruyor, sıçrıyor, topu kafasının hizasına getiriyor, topu elden çıkarıyor, ve 7 metre ya da daha uzaktan topu, girerken hışırtı çıkaracağı çembere yolluyor: Çuf.

İki kez NBA'in En Değerli Oyuncusu ünvanını kazanan Curry, üçlük atışın en büyü uygulayıcısı; ve koçu, Chicago Bulls ve San Antonio Spurs gibi şampiyon takımlarda oynayan Steve Kerr, en yüksek üçlük yüzdesi rekorunu elinde tutuyor. Fakat hayranları Curry'ye veya üçlük konusunda --belki basketboldaki en önemli oyun-- iyi olan diğer oyunculara hayran kaldığında farkında olmadan Columbia spor salonunu laboratuar olarak kullanan bir yenilikçiyi övmüş oluyorlar.

Howard Hobson, çığır açan bir üniversite koçu olarak biliniyordu. Koç olarak 495 maç kazanmıştı, ve 1939'da Oregon Üniversitesi'ni ilk kez düzenlenen NCAA Turnuvası'na götürmüştü. Ama basketbola en büyük katkısı, 7 Şubat 1945'de Fordham ve Columbia arasında oynanan maçta gelmiş olabilir. O gece, Columbia kampüsündeki bin kişinin önünde, Lions ve Rams, Hobson tarafından deneysel bir kuralın icat edildiği, üçlük çizgisinin yer aldığı ilk kolej maçını oynadılar.

O dönem 41 yaşında olan Hobson, Oregon'da eğtim alanında doktorasını yapmak için ücretsiz izin alan Hobson, 460 basketbol maçını analiz etmek için 13 yılını harcamıştı. 1949'da Bilimsel Basketbol adıyla kitaplaşan bu gözlemlerini Columbia'daki tezinde kullanmıştı. Bugün çok az insan Hobson'ın kitabını hatırlıyor, Ancak kitabın 10. bölümünde yer alan, 1945'te Columbia'da uygulamaya koyduğu fikirler, bilgelik olarak kabul ediliyor. Üç sayılık atış, oyunu sonsuza dek değiştirdi. "Uzun mesafeli sayı, basketboldaki en muazzam oyun" diyordu Hobson, beyzboldaki home run gibi.

Üçlük, sıradan iki sayının aksine, yalnızca izleyiciler için heyecan verici olmakla kalmayıp, yakın mesafeden kolayca sayı imkanı bulan uzun oyuncuların avantajını da azaltıyordu. 1945'teki tarihi maçla ilgili New York Times, "Basketbolu daha ilginç ve geniş alan oyunu yapmak adına, bugün Morningside Heights salonundaki Fordham-Columbia maçı, yeni kurallarla oynandı" yazıyordu.


(Foto şuradan, yazıyı da yazan abi kendisi zaten.)

Maç başladığında, oyuncular bu yeni uzun mesafeli şutları sevmişlerdi, bazen kafaları karışsa bile. Hakemler birkaç oyuncuya, üçlük çizgisinin dışına doğru giderken topu sektirmeyi unuttukları için steps çalmıştı.

Columbia 73-58 kazandı; onlar onbir üçlük sokarken, Fordham dokuz isabet bulmuştu. Columbia'dan John Profant 4 üçlük isabeti buldu ve takım arkadaşı Norm Skinner 3'ü üçlük olmak üzere 26 sayı atmıştı. Bazı taraftarlar, bu değişimle ilgili bir anket yaptı. Sonuç, 148'e 105, üçlük atışın lehineydi.

Yeni kural, açı bir şekilde Columbia'nın hücumdaki verimini artırmıştı. Erişilen 73 sayısı, Lions için okul rekoruydu. O sezon başka hiçbir maçta 60'ı geçemediler. Irving T. Marsh, New York Herald-Tribune'e şöyle yazmıştı: Bu gözlemciye göre, yeni kurallar oyunu kesinlikle daha hareketli ve heyecanlı hale getirdi, fakat gerçekten vahşi ve karışık olursa, neler olabileceğini kestirmek mümkün değil."

Diğer muhabirler daha acımasız görüşlere sahipti. İzleyici kafa karışıklığından şikayetçiydi, ve bir Association Press muhabiri de "Eski oyunun nesi vardı ki?" diye sormuştu. New York Times yazarı Louis Effrat şunları not etmişti: "Uzmanların izlenimi, uzak mesafeli şuta ekstra bir sayı daha vererek turnikeyi değersizleştirmek, takım oyununu olumsuz yönde etkileyebilir, şeklindeydi. Deney, bu nedenle, bir başarı ümidi vermiyordu." Effrat, hikayesini üçlük atışın "doğal yollarla ölmesine olanak tanınmasını" önererek sonlandırıyordu.

Ve yıllar boyu, Howard Hobson'ın favori atışının kaderinde yok olmak varmış gibi görünüyordu. Ama sonra, kısa ömürlü American Basketball League 1961-1962 sezonunda üçlük atışı kullandı ve daha uzun ömürlü American Basketball Association da 1967'de bu şuta izin verir şekilde başladı. NBA 1979'a dek kullanmadı, ve NCAA de 1986'da bunu ülke çapında kural haline getirdi. Bugün takımların daha büyük farklar yaratmasına imkan tanıyan ya da geri dönüşleri daha kısa zamanda gerçekleştirmeye olanak sağlayan üçlük atış, basketbolda artık daha yaygın bir silah; artık daha fazla takım --spikerlerin söylediği gibi -- "şehir merkezinden" şut kullanıyor.

1991'de 87 yaşında hayatını kaybeden Hobson, 1945'te ortaya çıkardığı bu oyunun geleceğin şutu olduğuna inanarak, üç sayılık atışı hayatı boyunca savundu. Ve bunu alçakgönüllülükle yaptı. Bilimsel Basketbol'da Hobson, koçların üçlük atışları denemesi ve "sonuçların oyun için faydalı olup olmadığına bakmaları" gerektiğini yazmıştı. Warriors koçu Kerr muhtemelen "evet" derdi.

Çeviri: Herkesin Nefret Ettiği NBA Topu


(Orijinali için şuradan.)

2006 yılının Haziran ayında NBA bir değişiklik yapılacağını duyurdu. Lig hakkında yayın yapan medyanın zaferle taçlandırarak yansıttığı gibi, "35 yıldan fazla süredir ilk, 60 sezonda ise ikinci defa" 8 parçalı deri bir toptan, daha karmaşık yapıda bir topa geçildiği açıklanıyordu. Spalding'in yeni topu, tescilli Cross Traxxion, mikro elyaf materyalden yapıldı ve açıklaması zor bir çapraz panel tasarımıyla birbirine kenetlendi; ellerinizi bir araya getirin, parmaklarınız kenetlensin, sonra NBA logosunun sol el orta parmağınızın ekleminde ve David Stern'ün imzasının da sağ tarafta olduğunu hayal edin: İşte bunun gibi bir şey.

Bu duyurunun üstünden çok zaman geçmeden bir sabah, White Plains'deki New York Knicks'in idman tesislerine gittim. Topps'daki işimin bir parçası olarak, o sezon draft edilen oyuncularla, kariyerlerinde görünecekleri ilk oyuncu kartlarının arkasında bulunacak alıntılar için röportaj yapacaktım. Çaylaklar, üzerlerinde formalarla bekliyorlardı; herhangi birinin beni Tyrus Thomas'la karıştırma utancının önüne geçmek için, rahatça bir buzdolabını sığdırabileceğiniz bir polo tişört giymiştim. Oyuncular istasyondan istasyona sıçrıyor, fotoğraf çektiriyor, takılıyor, ya da benim onlara Jim Calhoun'un, Yaz Ligi'nin veya Baltimore'da büyümenin onlara ne öğrettiğine dair sorduğum sorulara cevaplar alıyordum. Öğlen civarı, herkes -- dev gibi uzun boylu gençler ve formalarıyla onlardan faydalanmaya çalışan kalabalık -- dışardaki beyaz tentelere gitti ve burger yedi.

O gün herhalde yüz tane falan şut çektim; Quincy Douby için ribaund çektim ve bir fotoğrafçının isteği üzerine Renaldo Balkman'a alley-oop pası verdim.Bu şeyleri Spalding Cross Traxxion topuyla yapmamın bildiğim tek sebebi, Steve Novak'ın bir noktada ona dikkat çekmesiydi. Bir tanesini elinde döndürürken, "Topu sevdim" diyordu. Şutör hisleri bunun farkına varacak kadar titizlikle ayarlanmış olan tek şutördü; belki de bundan bahsetmeye değeceğini düşünecek kadar ciddi olan belki de oydu.

Bunu hatırlamamın tek sebebi, NBA'in sadece iki ayın ardından, ligdeki oyunculardan gelen eleştiri ve tepkilerin üzerine NBA'in aralık ortasında, son 60 sezondaki üçüncü, son 6 ayda ise ikinci top değişikliğini yapacağını açıklamasıydı. 2007'nin ilk gününden itibaren lig, eski 8 parçalı topa dönüş yapacaktı. Novak, bu ligin "eski" yeni topu hakkında iyi şeyler söyleyen tek oyuncu olabilirdi.




"Spalding'in basketbol teknolojisini ilerletme çabaları, mümkün olan en iyi topu üretmiştir" diyordu Spalding CEO'su Scott Creelman, top tanıtıldığında.

O zamanki NBA Komisyoneri David Stern, Creelman'ın yavan cümlelerini tekrar ediyordu: "Spalding'in yeni oyun topuna uyguladığı yenilikler, dünyadaki en iyi oyuncuların, dünyadaki en iyi basketbol topuyla oynayacağını garanti ediyor."

Dünyanın en iyi oyuncularının ise farklı fikirleri vardı: "Korkunç" diyordu o dönem Miami Heat'te oynayan Shaquille O'Neal, sezonun başlamasından üç hafta önce: "Oyuncak mağazasından aldığınız ucuz toplara benziyor... Şut yüzdelerinin düşmesini ve top kayıplarının artmasını bekliyorum çünkü top ıslandığında kontrol etmeniz olanaksızlaşıyor. Bunu yapan adamı kovmaları lazım. Korkunçtu, korkunç bir karar. Berbat."

Diğerleri biraz daha resmîydi. "Onu hiç sevmemiştim" diyordu Washington Wizards guardı ve NBA kanaat lideri DeShawn Stevenson. Takım arkadaşı Caron Butler yetersiz bir savunma ile idare edip "Bu kadar büyük mesele nedir, anlamadım" derken, NBA'in önde gelen oyuncularının neredeyse her biri şikayetlerini dile getiriyordu.

Dönemin MVP'si Steve Nash "Top elinizden fırlayıveriyordu" diyordu.

"Parmaklarıma sürekli losyon sürmek zorundaydım, çünkü parmaklarım çatlıyor ve parmak uçlarım yarılıyordu." diyordu bir yıl önce, bir sezonda en çok üçlük isabeti rekorunu kıran Ray Allen.

Raja Bell gazetecilere, yeni topa atfettiği bir bölünmüş tırnak göstermşişti. Nash ve Jason Terry de gazetecilere kağıt kesiklerine benzer yaralar göstermişti. Dirk Nowitzki de yeni topun ellerini kanattığını söylüyordu. Olaya fena halde kafası bozulan Eddy Curry, topun asla aynı şekilde elinden çıkmadığını iddia ediyordu; orta parmağına yapıştığını söylüyordu. Micheal Doleac da sevmemişti.
En ideal top, en ideal değildi. Ortak görüş, kötü olduğu yönündeydi.


Yeni topun öyküsü ortaya çıktıkça, göze daha da garip geliyordu. Yeni top daha önce iki All-Star Haftasonu'nda ve 2004-2005 sezonunda D-League'de kullanılmıştı; ayrıca Spalding, Mark Jackson, Steve Kerr ve Reggie Miller gibi eski oyunculara topu denetmişti. Ama faal Nba oyuncularına doğru düzgün danışılmamıştı. Belki şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Cross Traxxion teknolojisine karşı gösterilen direnç de, topun kendisinin sunuluşu gibi keyfiydi.

Oyuncular ayarlamayı sahada yaptı, gönülsüzce de olsa; Shaq'ın tahminlerine zıt bir şekilde, bu topun kullanıldığı zaman aralığında şut yüzdeleri arttı ve maç başına atılan skor da 2.5'lik bir yükseliş gösterdi. Gelgelelim, ligdeki oyuncular, yeni bir topla oynama konusunda nasıl ve neden kendilerine danışılmadığını ya da uyarılmadıklarını anlama konusunda güçlük çektiler. Düşünün ki MLB, onlara danışmadan, oyunculara artık eldivenlerin ofis sandalyeleriyle aynı malzemeden yapılacağını bildiriyor. "Oyun, atılan sayının düşmesi ya da heyecan verici sayı atılamaması gibi bir şeye maruz kalmış değildi diyordu Jerry Stackhouse, New York Times'a. "Ama bu doğrudan bizim işimizi yaptığımız yere etki eden şeylerden biri. Doğru kelime, "tek yönlü".

Aralık 1'de, NBA Oyuncular Birliği, Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu'ndan bir şikayet aldı. Şikayet açıklamasında, Ralph Nader şunu diyordu: Bay Stern, oyunculara yeni bir topa geçiş hakkında danışmadı, ve hatta uygulamaya geçmeden önce denemelerine izin vermedi; oyunculara saygısızlık gösterdi."

Bu NBA için biraz despotik bir dönemdi, ve bariz bir şekilde 10 yıldan daha önceymiş gibi hissettiriyordu. Önceki sezonun başlamasından kısa süre önce yeni kıyafet kurallarını ligde yürürlüğe sokan Stern, kariyerinin sonlarındaki Komissar evresinin sonlarına girmek üzereydi ve toptaki değişiklik de, en az bu kuralın gelişi kadar "olmamıştı". Ama oyuncular giysi kuralına çabukça alışırken --Stern yönetiminin en güzel ironi miraslarından biri, yanlışlıkla Russell Westbrook'un moda devriminin hiperaktif öncülüğüne ligi itmesiydi-- basketbol topunu kurcalamak, çizginin ötesindeydi. "En çok sevdiğimiz şey, basketbol topu" diyordu Lebron James. "Bu sizi iyi hissettiren şey. Yani, topunuz olmadan, bu iş olmaz. Benim en büyük problemim, neden bizim için bu kadar anlamlı olan bir şeyi değiştirdikleriydi."


Stern ve ligin bu soruyu cevaplamak için sınırlandırdığı ölçüde, verimliliği vurguladılar; mikrofiber toplar, Spalding'in "güvenilir deri" olarak nitelendirdiği şeylere ve deri toplarını düzenlemede uzun süren zorlama sürecine çözüm olarak gösterildi. Ancak sadece oyuncuların kaygılarını değil, açıklamanın ne kadar sınırlı olduğunu da abartmak zordu. Topları uygulamakla görevli olan lig süreci sorulduğunda Dallas Mavericks'in sahibi Mark Cuban, VICE Sports'a şunları söylemişti: "Hiçbir fikrim yok. Bize bunun olacağı söylendi; hakkında ne düşündüğümüz sorulmadı."

Stern, elinden geldiğince yeni topların daha iyi olduğunu vurguladı. "Bence topla ilgili kötü taraflar abartılıyor, iyi yanları ise yeterince ilgi ve takdir görmüyor," diyordu Stern, NBA'in Avrupa'daki sezon öncesi turu sırasında. "Bir topun tekrar, tekrar ve tekrar gerçekleştirmesini istediğiniz şekilde, belli parametreler dahilinde, olağanüstü derecede iyi performans gösteriyor... Bu aynı hissettireceği anlamına gelmiyor; tam olarak aynı şekilde sekmeyebilir de. Herkesin yapabileceğini veya yapamayacağını söylediği şekilde her şeyi yapabilir, ancak çok iyi bir top ve testler de bunun bir gelişme olduğunu göstermeye devam ediyor."

Peki NBA'in parametreleri nelerdi? Testleri kim gerçekleştirdi? Stern "olağanüstü iyi" derken ne kastediyordu? Bunlar devlet sırları. Sezon başlangıcından ve oyuncular ile Oyuncular Birliği'nin geri püskürtülmesinden kısa bir süre önce Cuban, Texas-Arlington Üniversitesi'nden bir grup fizikçiyi, yeni topun eskisinden ne kadar farklı olduğunu test etmeleri için görevlendirdi. Sonuçlar oyuncu şikayetlerini destekliyordu: Cross Traxxion hem sürtünme kirini koruyordu, hem de az miktarda neme maruz kaldığında dikkat çekici derecede kaygan hale geliyordu ve hem derece, hem tür bakımından fark edilecek kadar değişik bir şekilde zıplıyordu. Fizikçiler, yeni topun eskisinden, yüzde 5 ila sekiz daha az zıpladığını ve zıpladığında, şaşırtıcı şekilde yüzde otuz daha dengesiz olduğunu tespit etti.

Bu, Steve Novak'in top hakkında yanıldığını söylemek anlamına gelmiyor; lig 11 Aralık itibariyle yeni topları aşamalı olarak kullanım dışı bırakacağını açıklayınca, Nash gibi bazı oyuncular, Cross Traxxion'ın tuhaflıklarına alışmaya başladıklarını, topun kullanımına devam edilmesini isteyerek şikayette bulundular. Top, şüphesiz bir biçimde lig tarafından yapılan bir hataydı ve geriye dönüp bakınca, Spalding için de orta seviye bir felaketti -- eski topa dönüldükten sonra, Cross Traxxion'ını iade etmek isteyenlere 100 dolar, değiştirmek isteyenlere de vergi ve ulaştırma ücretleri için 15 dolar geri ödeme yapılacağını açıkladı. Spor danışmanlığı şirketi TSE Sports & Entertainment'tan Robert Tuchman, Spalding'in zararı ile ilgili, Sports Business Daily'ye şunları söylemişti: "New Coke fiyaskosu ile aynı seviyede değil, fakat gerçekten talihsiz bir olaydı."



Bununla birlikte, hiçbir şekilde gerçeğin ardından öngülen işbirliğinin ve esnekliğin bir kombinasyonu ile sabitlenemeyen  bir durum değildi; örneğin Cuban, takımların oyun durduğunda ya da top ıslandığında değiştirmeleri konusunda makul bir öneri sundu. Ancak topun yarattığı sorunu gidermek için herhangi  bir girişim, ligin bir sorunun var olduğunu kabul etmesini gerektiriyordu, ve bu da her zaman daha büyük bir meydan okuma olurdu. "David Stern'in bir hata yaptığını kabul etmesini tahayyül edemiyorum" diyordu ESPN'den Tim Legler, kasım başları gibi. "Ya da ligin."

Eskiye dönüş zamanı geldiğinde, Aralık ortasında, buna Stern'in böyle bir itirafa ne kadar yakın olabileceğinin örneği de eşlik etti. "Top için çok güçlü bir savunmam olmayacak" diyordu Stern, New York Times'a, "Geri dönüp baktığımda, daha iyi iş çıkarabilirdik. Bunun sorumluluğunu üstleniyorum. Eğer oyuncularımız bu durumdan memnun değillerse, bunun sebebini  sonuna kadar incelemeliyiz. Her şey masada. Memnun değilim, ama gerçekçiyim. Bu noktada doğru olanı yapmak zorundayız. Ve tabii ki, doğru olan, oyuncularımıza kulak vermek." Eğer biri Cross Traxxion yüzünden alınıyorsa, bu pişman olunacak bir durum olurdu.

Burada son noktayı koymak güzel olur, ama yeni topun etrafındaki bu yangın, eğer tek taraflılık ve yürütme riskleri konusunda Stern'e değerli bir ders verdiyse de, ne onun acımasız bir lokavtı denetlemesine engel oldu; ne de o efsanevi Basketbol Sebepleri'yle o yılın ilerleyen zamanlarında Los Angeles Lakers'a Chris Paul'ü yollayan takası engellemekten geri koydu.

Şu anda, ve geçmişe bakınca da, NBA'in yeni topunun kısa ve trajikomik yaşamı, kollektif işçi hareketinin, üst düzey yönetici kafasına karşı bir zaferdi. "Nereden geldiğimizi anladı" diyordu LeBron James, Stern'in eski topun döneceğini açıklamasının ardından. "Ligin başarılı olması için, oyuncular mutlu olmalı." Oyuncuların işçiyi ve emeği temsil ettiği yerde, bu açık olmalı. Tarihin kanlı parmaklarına bakacak olursak, bunu elde etmesi hiç de kolay değil.