Çeviri: Raptors'ın 'Dinozorlu' Formasının Sözlü Tarihi


(Orijinali için buradan.)

1993 yılında NBA, Toronto şehrini ilk NBA takımı ile ödüllendirdi. Vancouver ile birlikte bu yeni iki takım, lige 1995'te katılacaktı. Toronto'daki kurulacak olan bu basketbol kulübünün orijinal sahipleri olacak yatırımcılara önderlik eden Kanadalı işadamı John Bitove Jr., daha sonra takımın isim ve logo sorumluluğunu da üstlenmişti.

Aylar süren araştırma, birazcık Jurassic Park'tan alınan ilham, Happy Meal kutusu gibi forma yapma isteği ve uluslararası bir marka yaratma isteğinin ardından, Toronto Raptors dünyaya geldi. Bu okuyacaklarınız, başlangıçtan o dönemki oyuncular ve taraftarların tepkilerine, ve son olarak kültürel etkilerine kadar Raptors'ın meşhur dinozor logosu ve ona eşlik eden formasının sözlü tarihi.


BÖLÜM 1
-- Köken

Tom O'Grady (Yaratıcı Yönetmen, NBA): Ben NBA'in ilk yaratıcı yönetmeniydim. Lig binasına geldiğimde, fotoşoptan haberi olan kimse yoktu; ben geldim ve o bölümü kurdum. İlk başta sıfatım 'Sanat Yönetmeni'ydi. Bir tane çizim masam vardı ve biraz da kağıt. Heyecan vericiydi.

John Bitove Jr (dönemin Toronto Raptors sahibi): NBA bünyesinde çok yaratıcı birisi vardı; Tom O'Grady adında, beraber çalışmak için can atacağınız bir adam. 1994 FIBA Dünya Şampiyonası için birlikte çalışmıştık, yani ona aşinaydık.

O'Grady: Başlarda, 1946'daki takım yüzünden, herkes ismin 'Huskies' olacağını varsayıyordu.

Bitove Jr: Takıma 'Huskies' ismini verecektim. Ama Lig'den birileriyle konuştum ve bana "Zaten elimizde Minnesota Timberwolves var. Yeni bir şey deneyebilirsiniz" dediler. Haklıydılar.

O'Grady: John benden daha gençti, Kanadalı olmakla bir sorunu da yoktu ama bana şöyle dedi: "İstediğim son şey, bir akçaağaç yaprağı ile basketbol topunu bir arada görmek. Ortaya çıkacak şeyin uluslararası bir marka olmasını istiyordum."

Bitove Jr: Küresel ve Kanada haricinde de göze çarpabilecek bir şey istedik. Bu şekilde moru ana rengimiz olarak seçtik. O zaman Kanada'da hiçbir yerde kullanılmıyordu.

Himal Mathew (Danışman, Toronto Raptors): Çağdaş, dinç, enerjik ve o dönem hakim durumdaki geleneksel hokey kültüründen daha cazip bir şeyler arıyorduk.

Isiah Thomas (kısmi sahip ve başkan yardımcısı, Toronto Raptors): John ve ben gençliğe odaklanmıştık: Yeni jenerasyonu çekmek en mühim şeydi. Disney ve McDonald's'ta çok zaman harcadık. Mickey Mouse'u örnek alarak, zamana direnecek bir şeyler bulmak istedik.

O'Grady: McDonald's'ın 'Happy Meal' ile neye sahip olduğunu gördü. Çocuklar boktan bir hamburger ve elma suyu için etrafta koşuşturuyor, o Happy Meal kutusu sayesinde gözleri parıldıyor. John o kutularla aynı tasarıma sahip forma istemişti. Çocukları o şekilde bağlamak istiyordu. Bitove Jr.'ın benden, dinozor ismini seçen takımların akıbetini araştırmamı istemişti. Spor logoları hakkında çok şey biliyordum ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Bu konuda bir ihtimal var mı diye düşünmemi istedi, özellikle de Jurassic Park yüzünden.

Bitove Jr: Benim kişisel referansım T-Rex'ti. 'Toronto T-Rex' isminin güzel bir çağrışım yapacağını düşündüm. Ama insanlar T-Rex'in yavaş ve hantal olduğunu, ama Raptor'ın daha hızlı olduğunu, bir basketbol oyuncusunu daha çok çağrıştıracağını söylediler. Hokey, ülkedeki beyazların geleneksel sporuydu. Basketbolu geliştirmemizin tek yolu, gençlere, kadınlara ve ülkeye yeni gelenlere odaklanmaktı. Nihai olarak 10 isim üzerinde karar kıldık (Beavers, Bobcats, Dragons, Grizzlies, Hogs, Raptors, Scorpions, Tarantulas, T-Rex, Terriers) ve insanlar en çok 'Raptors' adı için heyecanlandı.

Mathew: Neredeyse her uzmanın kendi favori ismi vardı -- hepsi de hararetle savunuyordu. Benzer şekilde, insanların tutmadığı isimler vardı ve onlarla dalga geçildiği oldu. 'Raptors' adı beni şaşırtmış ve düşündürmüştü. Bunu yaratıcı, orijinal ve stratejik açıdan hedefi bulan bir isim olarak değerlendirmiştim.

O'Grady: Raptor'ın birkaç farklı versiyonunu tasarlamıştık, bunları John'a faksladım.

Bitove Jr: Müthişti. İstediğimiz her şeyi yakalıyordu. Küreseldi. Farklıydı. Hayvansıydı.

O'Grady: Orijinal formalar son derece basitti. Logonun üstünde Raptors yazıyordu, bir daire ve altında numara. John "Daha fazlasını istiyorum, bu kadarı yetmez" diyordu. İstenen, abartılı bir şeylerin yapılmasıydı. Çizgilerin üstüne pençe izi koyarak birini hallettik. Sonra "Bir şeye daha ihtiyacımız var" dedi.

Bitove Jr: Tom'a "Neden tüm logoyu formaya koymuyoruz?" dedim. Yapıp geri yolladı ve işte şimdi dikkat çekiyordu. "Güzel, işte istediğimiz bu."

O'Grady: Eve koşturdu. Delirmişti. Ailesi bayılmıştı. Herhangi bir sınırlama yoktu. Rahat durumdaydık. Gerçekten çok eğlenceliydi. Bir tasarımcı olarak orada olmak ve daha önce kimsenin görmediği bir şeyi yapmak büyük bir şanstı.

Bitove Jr: Açık yeşil versiyon da vardı. Gümüş yerine altın olan da. Farklı versiyonlar vardı elimizde.


O'Grady: Kırmızı, son zamanlara kadar işin içinde yoktu. John diğer bazı takım sahipleriyle konuştu; onlar, ortada Kanada'yı çağrıştıran hiçbir şey olmadığını söylemiş. Beni arayıp Raptor'ı yeşil yerine kırmızı yapmak istediğini söyledi.

Bitove Jr: Açık yeşil Raptor seçilmeye çok yakındı. Ama nihayetinde Kanada'da yaşadığımız için, biraz kırmızımız olması gerekiyordu, ben de "Tamam, Kanada kırmızısını ekleyelim ki, ortada biraz Kanadalılık olsun" dedim.

O'Grady: Moru da eklediğimizde, kırmızı, mor ve siyah, gerçekten çok iyi duruyordu. Sağlam bir görünüşü olmuştu.

Thomas: Mor benim favori rengimdi, ve renklerimiz çok popüler oldu. Şehir ve taraftarlar renkleri kucakladı.


BÖLÜM 2
-- Reaksiyon

Takımın logosu, resmî olarak 1994'te tanıtıldı. Resmî renkler, kırmızı, mor, siyah ve 1891'de basketbolu bulan James Naismith'in anısına 'Naismith gümüşü'ydü. Herkes logoya bayılmadıysa bile, şu konuda mutabıklardı: Farklıydı. 

Joshua Roter (In Vintage We Trust'ın sahibi): Raptors inanılmaz bir risk almıştı ve markalaşma açısından dev bir adım atmıştı. Daha önce profesyonel sporlarda görülmemiş bir şeydi. Belli bir dönemi temsil ediyordu.

O'Grady: Gelenekçiler nefret etti. Klasik değildi, bir Celtics ya da Lakers tarzında -- ah, hayır. Çocuklar bayıldı, çünkü çok farklı ve canlıydı; ayrıca geleneksel spor tasarımlarının zıttıydı.

Paul Lukas (gazeteci, Uni-Watch): Erken dönemde, spor logolarındaki hayvanlar, Bugs Bunny karakterleriydi. Eğlencevi seven, haylaz tiplerdi. Raptor ise gaddar ve korkutucuydu. Abartılı olmasına karşın, gülünç bir tarafı da vardı.

Roter: Grafik açısından, logoya bakınca, gerçekten iyi bir iş. Dişler, tırnakların yırtıp geçtiği ayakkabılar muazzamdı. Sevilesi birçok nokta vardı.

J. E. Skeets (televizyoncu, The Starters): Logo devasaydı -- bu başka bir neşeli tarafı, yalnızca top süren bir Raptor olması değil, o başka mesele. Bütün formayı kaplıyor. Sonra o ince, garip çizgiler ekleniyor. Birçok şey var.

Tracy Murray (Toronto Raptors oyuncusu, 1995-1996): Renklere bayılmıştım. Orijinal renklerdi. Mor, siyah ve beyaz. Bayılmıştım.



Skeets: Bir taraftan, hiç önemi yok, çünkü ben bir basketbol delisiyim -- kim umursar ki, Toronto'da bir basketbol takımı kuruluyor. Ama bir yandan da şu durum vardı: Onun adı ne? Bu da nesi? Bunun Toronto ve Kanada'da ne işi var?

Thomas: Jurassic Park çok popülerdi, Raptor da bizim istediğimiz şeye uyuyordu. Vahşilik ve zeka sahibi; Raptor zekasıyla biliniyor ve en zeki dinozorlardan birisi. Takıma yakıştırmak istediğimiz şeye uyuyordu.

Murray: Bir grup, hep birlikte hareket eden küçük etobur dinozora dayanıyordu. Bizim için uygun olduğunu düşünmüştüm. Çok sıkı oynadık ve bir olarak oynadık. 

Roter: Eğer sözlüğü açıp 1995 yılında bir spor logosunun neye benzediğine bakarsanız, bu logo orada olacak. Parıltılı bir dönemdi ve şimdikinden daha belirgin bir üslup hakimdi.

Damon Stoudamire (Toronto Raptors, 1995-1998): İlk bakışta onun Barney olduğunu düşünmüştüm.

Murray: Dişleri olan Barney gibiydi.

Bitove Jr: Tamamen tesadüftü. İnsanların bunu söyleyeceğini biliyorduk, ama mor renkten vazgeçmek istemedik. Mor rengi, logodan bile önce kararlaştırmıştık.

Jerome Williams (Toronto Raptors, 2001-2003): Bana Barney'yi hatırlatmamıştı, çünkü hep huysuz ve agresifti.

O'Grady: Daima yaptığımızın çok iyi ve farklı olduğunu düşünmüşümdür. Eğer Jurassic Park logosuna bakarsanız, orada soyu tükenmiş bir dinozor vardır. Kimsenin ona Barney demeyeceğini düşündüm. İnsanların mor renk yüzünden böyle demelerini anlıyorum, ama o mor bir dinozor değildi -- kırmızıydı ve bir karakteri vardı.

Murray: Bunun hakkında şakalar yapardık, ve bu şakalar her zaman rakip oyunculardan çıkardı.

Stoudamire: İnsanların bununla eğlendiğini biliyorum, ama kimse bana doğrudan bir şey demedi.

Murray: Şakalar yapabilirsiniz, ama bir dinozor sürüsü gibi üstünüze geliriz.

Stoudamire: Zamanla sevmeye başladım. Karakterimizle eş anlamlı hâle geldi.


BÖLÜM 3
-- Kültürel Etki

Bitove Jr.'ın tahmin ettiği gibi Raptors, ligdeki ilk yıllarında kötü bir takım oldu. Ama 1998'de Vince Carter takıma katıldığında her şey değişti. 

Zaman içerisinde, 2000 yılındaki Slam Dunk'ın da etkisiyle Carter, tüm dünyadaki basketbolseverlerin ilgisini çekmeyi başardı. Raptors o arada forma tasarımını değiştirmeye karar vermişti, ama mor renk yerini koruyordu. 

Geçtiğimiz yılki Slam Dunk'ta Donovan Mitchell, Vince Carter'a selamını çaktığında, üstündeki forma, Mitchell & Ness ürünü olan, sonradan üretim dinozorlu formaydı. 20 yılın ardından, orijinal Raptors logosu ve forması, geçmişte giyilen en eğlenceli ve en popüler formalardan birisi olarak, popüler kültürdeki etkisini korumayı sürdürüyor.


O'Grady: Bugün birçok insanın formayla güzel hatıraları var.

Roter: Kesinlikle moru özledim. Bir Raptors taraftarı olarak en güzel hatıralarım Vince Carter döneminden.

Lynn Bloom (Mitchell & Ness arşiv görevlisi): 2017 yılında, 98-99 sezonu Vince Carter forması, en çok satan beşinci '1. seviye' formamızdı. Yine '1. seviye' Raptors şortları da kendi alanında beşinci, ve  2. seviye şortlar da yedinciydi. Raptors ısınma ceketleri, günlük kullanım ürünleri arasında altıncıydı. Raptors kesinlikle en çok ürünü satılan takımlardan.

Skeets: Bence Vince Carter'ın smaç yarışmasında o renklerle katılması ve her akşam spor haberlerinde öyle görünmesi, bunun en büyük sebeplerinden. Vince Carter kesinlikle gördüğümüz en havalı basketbolculardan biri olarak kalacak.

Bloom: Bence bu tavır, logonun benzersizliği, tasarım ve renkler için gerçek bir minnettarlık. Ve de Vince Carter için.

Bitove Jr: Herkes Vince Carter'ın o yarışmada dinozorlu formayla yer aldığını hatırlıyor -- ama öyle değildi. Bu da o formanın gücünü kanıtlıyor.

Roter: Kapıda, mağazada dinozorlu ne varsa almak isteyen bir sıra oluyor. Şapka, forma, tişört, ceket: Ne olduğu fark etmez. Temmuz ayında neredeyse yere kadar uzanan, dinozorlu bir parka koyduk, ve birileri aldı. Kesinlikle mağazada en çok rağbet gören logo.

Stoudamire: Sonradan anlaşıldı ki, dinozor tasarımı, zamanının ötesindeydi.

Kaylem Mullings (Torontolu liseli basketbolcu, 16 yaşında): Tekrar parladığında popülaritesini fark etmiştim. Bence diğer retro formalarla kıyaslanınca güzel bir ekipman ve tasarım.

Kevin Ngure (Torontolu, liseli basketbolcu, 17 yaşında): Bence en güzel kısmı, orijinal logonun mor renkte olmasıydı. Harika duruyordu. Mor renk NBA takımları arasında pek tercih edilmezdi, böylece bu onu daha kendine has kılıyordu.

Lukas: Nostalji, spordaki en güçlü etkilerden birisi. İnsanlar hatıraları ve tarihi benimsiyor. Vaktiyle korkunç, gelmiş-geçmiş en kötü tasarım olarak görülen bir ürün, biraz zaman geçince, aniden cazip hâle geliyor.

Bitove Jr: Bir şey yaratmanın ve istediğimizi başarmanın gururu var.

O'Grady: İkinci kez revaçta olmasını görmek güzel. Logonun kutuplaştırıcı bir etkisi var. Ya seversiniz, ya tiksinirsiniz. O açıdan istisnai bir konumda denebilir.

(Ek yazı: Takımın kuruluş sürecinde logo ve renklerin hazırlanması vs.)