Hacı

Az önce ekşisözlük'te okuduğum bir entry'de şunlar yazıyordu özet olarak:"Galatasaray artık perşembelerin takımı".

Malum, son 3 sezondur Uefa sularındayız. İkisi direkt, biri Cl ön elemesinden düşme. Hatta süreyi biraz daha genişletirsek, son 5 yılda 4 kez Uefa'da yer aldık. Bu, benim yaşımda olanlar için hazin bir veri. Neden, şundan:Ben 87 doğumluyum. Benim futbolla haşır neşir olmaya başladığım zamanlardan en büyük miras, şu meşhur Şampiyonlar Ligi şarkısıdır. Bizim nesil, yaklaşık 10 yıl boyunca, her yıl en az 2 ay civarı, bu melodiyi duymaya alışmıştı. Anlamının farkında olan bilir, o melodiyi duyan, bi' acayip olur. İşte (06-07'deki başarısız macerayı da hiç saymazsak eğer) 5 yıldır, biz bu şarkıya hasretiz. Bu şarkının maçtan hemen önce duyulup, bedenin maça hazır hale gelmesine hasretiz. O şarkıyı duyduktan sonra, akıllardan "şimdi amınıza koycaz ulan sizin" cümlesinin geçmesine hasretiz. Takımın iyi durumda olmasa bile, o platformda yer almasına hasretiz. Takımımızın Türkiye Kupası ve hazırlık maçı harici salı/çarşamba maçı olmasına hasretiz.

Tamam, bu sezon takımın yeni bir kimliğe bürünmesi için şampiyon olmamasını göze almış durumdayız. Yeter ki efendi gibi bir düzenimiz, oyun şablonumuz, kimliğimiz olsun. Ama bir yandan da yeniden "salı/çarşamba takımı" olsak bea, fena mı olur be hacı. Yakında iyice alışacağız diye korkuyorum buralara.

2 yorum:

Selocan dedi ki...

Sen ve umutsuzluk, olmadı dayı. Bu sene olmaz, gelecek sene olmaz ancak temeli atılan değerler otursun takıma daha sonra dibine kadar olur...

L dedi ki...

abi umutsuzluk değil, umut var da... yani ne bileyim baksana.