Kobe ile ilgili unutmayacağım anlardan biri, 2010 Playoffları ilk turunda Oklahoma'ya yenilmeleriyle alakalı -- ya da Phil Jackson'ın bir gezegen ya da eyaletmiş gibi alaycı şekilde zikrettiği, "Oklahoma".
Kevin Durant ve Russell Westbrook'un etrafında kurulan, yükselişteki Thunder, beklenmedik şekilde, büyük, kötü, büyüleyici Lakers'a karşı seriyi 2-2'ye getirmişti. Bunun sebeplerinden biri, Kobe'yi 10'da 5 gibi bir şut isabetine zorlayan Thabo Sefolosha'nın boğucu savunmasıydı.
Daha sonra, Chesapeake Energy Arena'daki gergin soyunma odasında Bryant'a, Sefolosha'nın ligin en iyi perimetre savunmacılarından biri olup olmadığı soruldu.
Bryant bunun üstüne, bugünün Westbrook'unu kıskandıracak, imalı bir bakış attı, ardından gözlerini devirerek "Elbette" diye cevap verdi.
Black Mamba, defansif övgüleri yalnızca hak edildiği zaman dağıttı, çoğu kez de mücadelenin tam içindeyken.
Sefolosha, aslında, kariyerinin bu noktasında Kobe'nin karşı karşıya geldiği en zorlayıcı oyunculardan biri olabilirdi. Fakat Kobe'nin defansif onur listesinde bir yer kazanmak --sadece ufak bir grup onun horgörüsüne, trash talk'una, karşı hareketlerine ve saygısına mazhar olur-- zaman alır.
Gary Payton, Ray Allen, Shane Battier, Ron Artest, Bruce Bowen, --kendi kendini "Kobe durdurucusu" olarak nitelendiren-- Ruben Patterson -- ve Raja Bell, birkaç isim. Ve kesinlikle, Kobe'nin veda sezonunda "karşılaştığım en iyi savunmacı" diyerek övdüğü Tony Allen.
"Benim amacım, onu tek bir yola zorlamaktı" demişti CBS Sports'a Allen. "Bu işe yaramadığı zaman, başka bir yol dene. Biraz daha uğraş. Dripling yapan eline uzanmaya çalış. Dikkatini dağıtmaya çalış. Yapabilirsem, formasını çekerim -- mutfaktaki her şeyi tezgaha döküp, eldekilerden bir şey çıkarmaya çalışır gibi."
Bryant ve Tony Allen bilindiği gibi, Bryant'ın kazandıkları arasında en önemli ve anlamlı saydığı şampiyonluğuna ulaştığı 2010 Finalleri'nde kapışmışlardı. İki yıl önce, Celtics fiziksel açıdan Lakers'ı ezdi, onları altı maçta devre dışı bıraktı ve onlara, kendilerini yenmek için nasıl bir dayanıklılık göstermek gerektiğine dair bir ders verdiler.
Paul Pierce, Ray Allen ve Rajon Rondo'ya ofansif güç için ihtiyaç duyulan yerde Tony Allen, Kobe ile başa çıkma görevini, çoğunlukla, tek başına üstleniyordu.
"Herhangi bir yardım istemiyordum" diyordu. "Yalnızca bunun benim görevim olduğunu biliyordum ve bunu mümkün olan en iyi şekilde yürütmek istiyordum."
İkilinin arası genelde kavgalıydı ve Bryant ile Bell arasındaki gibi gelişti. Bell'in de 2006 ve 2007'deki efsanevi kapışmalarda görevi, Kobe'yi durdurmaktı.
"Onu savunmaya çalışmaya devam ettim" diyordu, şimdilerde CBS'te yorumcu olan Bell. "Benim işim buydu. Ve sanırım, bir noktada --bilmiyorum ne zaman-- elimden geleni yapmaya çalıştığım gerçeğine dair en azından birazcık olsun saygı görmüştüm."
Bryant ve Bell, ilk olarak 2001 NBA Finalleri'nde, Bell, 10 günlük kontrat ile sonradan Larry Brown'ın 76ers'ına katıldığı zaman karşı karşıya geldi. Lakers, beş maçın sonunda yüzüğe ulaştı: Bu, Kobe'nin ikinci şampiyonluğuydu.
Bell önce Dallas, sonra Utah'a gitti, seneler içinde birçok kez daha kendini Kobe'yi savunma cümbüşünün içinde buldu -- patlayan dudaklar ve incinen duygular işin içinde olmadığı sürece tabii. Bu ikili, medya önünde de ağız dalaşına girdiler; Bell, bir ara Bryant'a "kibirli ve götü kalkmış" dedi, ve Kobe'nin cevabı da "Bu çocuğu tanımıyorum. Bu çocuğu tanımam gerekmiyor. İstemiyorum da. Belki çocukken ona yeteri kadar sarılmamışlardır."
Aralarındaki çekişme, 2006 Playoffları, ilk tur 5. maçında, Bell'in Bryant'ı indirdiği şu (aşağıdaki) meşhur pozisyonda zirveye çıktı.
"Kobe, topla boyalı alanın üst köşesinde buluşmuştu, Lakers'in üçgen hücumlarından 'Blind pig' setini oynuyorlardı." diyor Bell. "Bu pozisyonda, sahadaki bir oyuncuyu savunmak oldukça zordur, çünkü bu sete karşı savunduğunuz kişi savunmayı görmezden gelir ve savunduğunuz kişiyle aranızda mesafe bırakırsanız, topu kafanızın üzerinden atıp, savunduğunuz kişiyle buluşturabilirler. Bu durumda her dört savunmadan en az üçünde buna dikkat etmelisiniz, eğer savunduğunuz kişi böyle bir pasla topla buluşup sizi geçerse, arkanızda sizi koruyacak kimse yoktur. Ben o pozisyonda omuzumla Bell'i itip savunmasından biraz kurtulmaya çalışıyordum; ve bu yaptığım, beni bir an boşa çıkardı. O an kafasında düşündüğü şey muhtemelen, ben topla buluşurken beni sol dirseğiyle durdurmaya calışmam ve topu diğer elimle almaya çalışmamı sağlamaktı. O sırada, bir yandan dirsek darbelerini yiyordum."
"Birkaç defa dudağım patladı" diyordu Bell. "Gerçekçi olalım: NBA'de, insanlar Kobe'nin tonla sayı attığını görmek için para ödüyor. Tony Allen ya da Bruce Bowen'ın bir oyuncuyu düşük şut yüzdesinde tutmasını izlemek için ödemiyor. Hakemler bunun için bir bok yapmıyordu. Bilmiyorum. Bildiğim şu ki, ağzıma darbe almaktan bıkmış usanmıştım."
Suns 5. maçı kazandı, ve Bell, 6. maç için cezalandırıldı -- ki Phoenix zaten 126-118 kazandı. Bell'in 7. maçta Bryant'ın karşısına 40 dakikadan fazla bir süre alarak dönüşüyle, Suns maçı 121-90 aldı ve seriyi kazandı.
"O her arkasını döndüğünde kendim olarak karşısında durdum, belki yarattığı o saygınlık yüzünden. Onun etrafını sarmaladım ve o da "Siktir, ne kadar hızlı ellere sahip olduğunu unutmuşum" dedi. "Bir dahaki sefer, onu yine sarmalayacaktım, o da bana hiç beklemediğim bir karşılık verecekti. Stratejileri belirleme ve karşı saldırılar konusunda, olduğumuz yerde sayıyorduk. Her zaman bazı boktan durumların ortaya çıkabileceğini hesaba katmanız gerekir."
Bryant ve Bell, Suns zirveyi zorlarken, 2007 ilk turunda bir kez daha karşı karşıya geldi -- bu kez, Bryant yüzde 46 ile 32.8 sayı ortalaması tutturmasına rağmen, beş maçta bitti. Haftasına, Kobe, açık bir şekilde takasını istedi.
"Asla NBA'de oynamayacağını düşünen biri için" diyordu Bell, "bunun bir parçası olmak oldukça güzeldi."
Sezonun bitimine sadece bir maç kala, 20. ve sonuncu sezonunda Bryant, artık daha cana yakın bir görünüm sergiliyordu -- eski hasımlarla yeniden karşılaşmaları kullanarak, hatıralar denizine doğru gezintiye çıkmak.
Lakers'ın bu sezon Memphis'le oynadığı ilk maçta Tony Allen, Bryant'tan bir imzalı formasını istedi. Bryant da ona "Senin için bir şeylerim var" diye cevap verdi.
"Onlarla ikinci maçımızda, yoktu" diyordu Allen. "Üçüncü maçta, yine yoktu. Onlarla oynayacağımız son maçta, bana oradaki çocuklardan birini yolladı: 'Kobe Bryant, senin için bir hediyesi olduğunu söyledi. Seni unutmadığını söyledi.' Çünkü beni unuttuğunu düşünmüştüm."
Hediye, Kobe tarafından imzalanmış, kendi ayakkabılarından bembeyaz bir çiftti: "Tony'ye, karşı karşıya geldiğim en iyi savunmacıya!"
"Başımı önüme eğdim, neredeyse ağlıyordum" diyordu Allen. "Benim gözümde neredeyse Michael Jordan kadar vardı. Onun için tartışılabilir şekilde, oyunun gördüğü en büyük oyunculardan biri için, sahiden 'Kim olduğumu bilen adam' diyebilirim."
Nihayetinde, "Kobe Durdurucusu" yanlış bir adlandırmaydı. Kimse gerçekten Bryant'ı durduramadı, fakat şânı getiren, çabalarıydı -- ve rekabetçilikleri.
"Maçtan sonra" diyordu Allen, "Ona bütün hatıralar için, bütün o mücadeleler için minnettar olduğumu söyledim. Onu özleyeceğimi söyledim."
0 yorum:
Yorum Gönder