Mustafa Vs

"Mustafa"ya henüz gidemedik. Kısmetse yarın. Tabii ki izlemeden yorum yapmayacağım. Ama az önce Kanal D'nin "güzide" programlarından biri olan Genç Bakış vardı. İzledik. Bir güzel de delirdik. Tabii biz o haldeydik, Can Dündar ne hallere girmiştir. Adam gene sabırlıymış da, o salaklara saygısızlık etmeden cevap verdi her şeye olanca kibarlığı ve iyi niyetiyle.

Genelde "şu niye vardı da bu yoktu" gibisinden eleştiriler vardı. Tabii bunları en olmayacak şekilde ilettiler "üniversiteli gençlerimiz". Can Dündar da filmin ilk montajlı halinin 5-6 saat civarı olduğunu, doğal olarak bu şekilde yayınlamak istemediklerini söyledi. Bundan önce de ben, "2 saate sığdırmalıydık olanca şeyi" diyince, "ya ne olacak, 3 saat de yapabilirdiniz" şeklinde eleştirmiştim kendimce. Meğer işin başka kısmı varmış. Haklı tabii. Ayrıca bu esas hali filmin, tv'de bölüm bölüm gösterilecekmiş;bu iyi haber. Sanırım Dvd'si de çıkar, ki bu çook daha iyi olur.

Filmi izlemeden, söylenenler sonucunda bayağı bir fikrim oldu hakkında. İzledikten sonra daha detaylı üstünde konuşacağım burada tabii.
Programın itici kısımları, çok bi' bok bildiğini sanıp, Can Dündar'a hesap sorar gibi, ne bileyim herhangi bir şeyin acısını çıkarır gibi sorulan sorulardı. Bazıları soru da sormadı, direkt hönkürdü adamın suratına. Bunların bazılarını siz Lappappa okuyucuları için tespit ettik ve az sonra bu salakları çözümleyip bir güzel söveceğiz. Bu ameleler, genel olarak nasıl bir genç nesile sahip olduğumuz hakkında da fikir verecek bize.

1.Sol kolunda Atatürk'ün imzasını (hani şu meşhur "K. Atatürk" olan var ya, hatırladınız evet) taşıyan kız. Tip olarak bayağı böyle, hani olur ya, hararetli solcu kızlar vardır, kazak giyerler yaz-kış, odur. Ağzından salyalar fırlatarak 10 saniye filan konuştu, meramı şuymuş:Neymiş efenim, Can Dündar, sorulan sorulara adam gibi cevap vermiyormuş, hep lafı kıvırtıyormuş, ne yapmaya çalışıyormuş da muş da muş. Ulan araverti, adam olanca samimiyetiyle Atatürk hakkında bir film yapmış, ve gelmiş senin o sikindirik okuluna, tüm efendiliğiyle cevaplıyor o bütün salak-yanlı soruları. Daha ne istiyorsun? Ha illa senin istediğin gibi konuşacak, yoksa olmaz değil mi? Bu kızın kolunda Atatürk dövmesi var(o kadar seviyor yani kendince. Aslında ne güzel değil mi, ama öyle değil işte), karşısındaki adam da son derece samimi bir Atatürkçü, oğluna Ata'yı doğru tanıtmak, anlatmak için senelerce araştırıp-didinip belgesel yapan bir adam. Kim daha "gerçek", kim haklı? Ortada işte...

2. Gene kırgın elemanın biri(o kadar çok çıktı ki bunlardan). Konuştu konuştu iki saat, tabii beklediği karşılığı da bulamadı, sinir yaptı kendince. Oturmadan "Biz Türk gençliğinin tek ihtiyacı olan şey Ata'mızın Nutuk'udur" dedi, lafı koydum ayağı yaptı kendince ama fena sıçtı, haberi yok.
Şimdi efenim Kolpa Atatürkçülerin birçok çeşidi var. Bu da tehlikelilerinden biri. "Nutuk Atatürkçüsü". Bunlar, hani nasıl bazı dindar elemanlar-tarikatçiler var ya, "benim tek yol göstericim Kuran'dır" diyen, hah işte onlardan farkı yoktur bunların. Evet, ben demiyorum ki "Nutuk önemsizdir", ama tek başına sana Atatürk'ü veya "meseleleri" anlatmaz ki yavrucum. Farkına varır(lar) umarız.

3. Bir eleman. Belli, daha az önce şişeyi elinden bırakıp gelmiş. Hatta belki program sırasında içiyordu! Nasıl ona söz verdiler anlamadım ya, neyse. Aha dedik, bu da sıçacak. Hem de ne sıçma. Saçmaladı saçmaladı, sonlara doğru da "Siz filmde Atatürk'e dinsiz demişsiniz vs vs." dedi. Orada herifin yerine ben utandım. Yani eleştirirsin, söversin, beğenmezsin de, zaten izlememişsin, daha ne bu salakça sorular, hesap sorma. Ha, dersin ki kendinde değildi alkolden, o zaman zaten hiçbir şey diyemem.

4.Pek bi' sikten anlamadığı belli olan bir genco. Kalktı elinde not defteri filan var. Söyledikleri şunlar:Can bey, siz diyorsunuz "Atatürk hakkında ne yapıldı ki" diye ama, Dolmabahçe sarayı'nın alt bölümü ortada, Florya Köşkü'nün hali harap, bunlara niye bir şey yapılmıyor.

Yorum yapmıyorum artık.


Velhasılı kelam, hem Can Dündar'ın nasıl bir kişi olduğunu bir kez daha ve derinlemesine;ve Türk gencinin de ne halde olduğunu bir kez daha görmeye vesile oldu bu program. Can Dündar bereket sabırlı bir adam, onun yerinde Nihat Genç veya Fatih Altaylı gibi biri olsa, kan gövdeyi götürürdü abartısız.

0 yorum: