-Sene başındaki dime'lardan birinde Orlando Magic için "kadrosu Akasya Durağı'ndan bile kötü" demiştim. Ya da bunun gibi bir şey. Magic beni, seni, onu, herkesi, tüm ligi yanıltmaya devam ediyor. Kısıtlı kadrolarından alabilecekleri en yüksek verimi alıyorlar. Aslında bunun sinyallerini geçen sene Indiana serisinde de vermişlerdi ama koç Jacque Vaughn'un kattıklarını atlamayalım. Geçtiğimiz günlerde bir iki maçlarını seyretme fırsatım oldu ve tam bir kolej takımı hüviyetindeler. Herkes herkese arka çıkıyor, birbirinin açığını kapatıyor, liderleri ya da şöyle diyeyim ön plana çıkan belli başlı isimleri yok. Aksine herkes işçi, herkes çalışıyor, kazanmanın savunma yapmaktan geçtiğinin farkındalar. 100 pozisyona vurduğumuzda 101.7 sayı yiyorlar ki bu alanda ligin en iyi beşinci takımı Orlando Magic. Son 10 maçta potalarında 100 sayı gördükleri maç olmadı. Son 100 sayı yedikleri maç da Lakers'a karşıydı ki o maçı da Staples Center'da kazanmışlardı. Dün Toronto'ya yenildiler, ona birazdan değineceğim ve Magic'te Glen Davis yoktu. Ondan önceki 4 maçlarında 4 galibiyetleri var. Fikstür biraz kolaydı falan ama Aralık sonunda 12-14'le Orlando'nun playoff yarışında olmasını kimse beklemiyordu herhalde. Gerçi bardağın bir de diğer tarafı var, Orlando'nun maç kazanması, playoff yarışında olması onların yararına mı olacak zararına mı? Ben bu konuda zaten bir şekilde playoff yapamayacaklar, yapsalar bile ilk turda süpürülüp giderler diye kaybetmelerini daha hayırlı gören insanlara katılmıyorum. Önümüzdeki draft'ta gelecek jenerasyon pek de iyi değil. O yüzden Orlando'nun en azından her maça kapasitelerinin sonuna kadar asılması ve taraftarına zevk vermesi olumlu. Bir iki sene daha basketbol oynamaları hepimiz için daha hayırlı. Sonra maç kaybetmeye başlayıp önlerine bakabilirler.
-Yine kötü kadrosuna rağmen revaçta olan takımlardan bir diğeri Toronto Raptors. Şöyle bir istatistikle başlayayım; "When Kyle Lowry starts, the Raptors are 2-13. But when Jose Calderon is on the floor for tip-off, they are now 7-6". Evet en iyi iki oyuncusu Kyle Lowry ve Andrea Bargnani'den 6 maçtır yararlanamayan Toronto Raptors'un derecesi 5-1 ve 5 maçtır da kaybetmiyorlar. Yine onlar da bu seriyi kolay fikstüre denk getirdiler falan ama iki en önemli oyuncularının sakat olduğunu ve son 6 maça kadar durumlarının 4-18 olduğunu belirtmekte fayda var. Peki nasıl kazanıyorlar? Jose Calderon iki maçta bir John Stocktonvari performans sergiliyor, DeMar DeRozan sonunda istikrarlı şut atmaya ve katkı vermeye başladı, Alan Anderson kendini yeniden (kaçınız lige 2005'te Charlotte Bobcats'le girdiğini hatırlıyor?) hatırlattı, Terrence Ross şöyle edepsiz smaçlar vuruyor ve Amir'im! Umarım böyle devam ederler de Holly Mackenzie daha fazla üzülmez.
-Bynum'ın saçları mı dersiiin, Hawes'in bunu sosyal medyaya "Big Iverson" şeklinde sunuşu mu dersiiin. Philly'de Jrue yoksa galibiyet de yok. Onun sakatlanıp kenardan izlediği dört maçı da kaybettiler. Bu dört maçtan önce bir de Chicago'ya yenilmişlerdi. Allah'tan Jrue beklenenden erken döndü de beş maçlık mağlubiyet serileri Atlanta karşısında sona erdi. Gerçi kötü şut atıp 11 sayı, 7 asistle oynadı ama Jrue, Jrue'dur.
-Geçtiğimiz hafta ligde çok sık karşılaşmadığımız bir istatistikle, veya diğer adıyla Kirilenko İstatistiğiyle karşılaştık. Nicolas Batum 5 kategoride 5 veya daha fazla rakama ulaştı: 11 sayı, 10 asist, 5 ribaunt, 5 top çalma, 5 blok. Bu olağanüstü performanstaki her istatistiğin an an oluşumunu şuradan izleyebilirsiniz. Bu performanstan sonra medyada Triple-Double ile 5x5 (çok klas isim değil mi?) yeniden kıyaslanmaya başladı. Şahsi fikrim 5x5'in çok daha zor olduğu yönünde. Çok daha değerli mi emin değilim. 5 kategoride 5 rakamına ulaşırsın ama bir 30-12-10'un yanında ne kadar parlak durur şüpheli. Ancak 5x5 yapmanın Triple-Double yapmaktan çok daha zor olduğu aşikar. Mesela 1995'ten bu yana Batum'u saymazsak 5x5 yapan sadece 4 isim var: Divac, Tinsley, Camby, Kirilenko. Tabii Kirilenko bunu 3 kez yapmış ama en fazla 5x5 yapma rekoru da ona ait değil. Hakeem Olajuwon tam 5 kez 5x5 yapmış oynadığı zamanlarda. Öte yanda bu sene Jordan Crawford Triple-Double'ı izledik, Jose Calderon iki kez yaptı, bi' de Larry Sanders var. Sadece bu sene. Aralık sonuna kadar. Henüz.
-Geride kalan perşembe, TNT gecesinde Oklahoma City Thunder'ın 12 maçlık galibiyet serisi Timberwolves önünde sona erdi. Timberwolves'ta Rubio geri döndü ama henüz %100 değil, ulaşması da biraz zaman alacak gibi. Dönüş maçı hariç oynadığı diğer iki maçta bırak geçen seneki oyunu, basketbol topunu ilk kez görmüş gibiydi. Back-to-back'lerin ikinci ayaklarında da oynamıyor, dediğim gibi zamana ihtiyacı var. Ama Wolves yeni Rubio'sunu bulmuş gibi, Alexey Shved. Çok, çok akıllı bir oyuncu. Kirilenko'yla takım arkadaşı olmasının da çabuk uyum sağlamasında etkisi büyük ama herhalde ondan bu kadar kısa sürede ilk beşe yerleşecek ve her geçen maç yerini sağlamlaştıracak bu performansı sağlamasını çoğumuz beklemiyorduk. Önce üçlük atamıyordu, özgüven kazandıkça şut sokmaya başladı, şut soktukça daha fazla özgüven kazandı ve şimdi maçlara 2 numarada başlamasına rağmen topu elinde daha fazla tutan, oyunu kuran, asist yapan adama döndü Shved. Thunder maçında da kısa kariyerinin en yüksek rakamına ulaştı 12 asistle. Gerçi ikinci yarı Barea üçlüklerle rol çaldı ama maçın kazanılmasında Love'dan sonraki en büyük paylardan biri Shved'e aitti. Bu seneki ROY yarışında da Lillard ve Anthony Davis'ten sonra büyük bir kesmin adını sayıklamakta şüphe duymadığı isim oldu Shved. 24 yaşında, Rus, draft edilmedi.
-Thunder'ın serisinin sona ermesiyle ligde en uzun galibiyet serisi olan takım da Clippers oldu. Onlar da en son Kings'i yenerek bu rakamı 12'ye çıkardılar. Böylece kendi franchise'larının en yüksek rakamına ulaşmış oldular. Bir de şöyle bir istatistik var, "There are now 2 teams that have been in NBA as long as Clippers (1970-71) that do NOT have a 12-gm win streak (Warriors & Wizards)" Bir de Charlotte'un 14 maçlık mağlubiyet serisi var. Thunder'a karşı şu hüsrandan sonra bellerini doğrultamadılar resmen. Ha bir de Lebron James'in beş maçtır faul yapmadığı bir seri var, evet tek bir faul dahi yapmadı. İyi mi kötü mü şey edemedim. Bir de Westbrook kariyeri boyunca henüz maç kaçırmadı, 338 maçın tamamında oynadı. Teğmen kızacak ama büyük saygı hak ediyor. Son olarak Nuggets geçen Portland deplasmanında 0/22 üçlük atıp kaybetti. İsabet kaydedemeden en fazla denenen üçlük sayısıymış 22. Yani rekor kırdılar. Bunu da araya sıkıştırayım dedim ve bu topic off!
-Bu bölümde biraz videolara bakalım. Yine elimde birbirinden acayip beş video var. Kenneth Faried takımının Spurs'le oynadığı maçın son çeyreğindeki molasında kusuyor: 1. Faried astım hastası, aynı zamanda maça gripli çıktı ve 19 sayı, 11 ribauntla oynadı. Wade-Lebron touchdownlarına bir yenisi eklendi: 2. Gerald Henderson'ın inanılmaz smacına Lakers bench'inin tepkisi: 3. Tony Parker serbest atış esnasında topun kontrolünü kaybetse de bozuntuya vermiyor: 4. En güzelini en sona sakladım, Shane Battier ile ESPN.Com'dan Kevin Arnovitz jeopardy oynuyor: 5. Ya da bizim bildiğimiz adıyla riziko, güncel adıyla Büyük Risk. Aşk-ı Memnu'yu özlüyorum.
-"We took a tour of the arena twice." Tyrone Corbin. Utah Jazz, Brooklyn'de maça çıkacakken takımın şoförü havaalanından otele takımı götürürken şehirde kaybolmuşlar. Brooklyn yerlisi Jamaal Tinsley olaya el atmasa maça bile yetişemeyebilirlermiş. Ve o maçı kazandılar. Ya aslında Cousins haberi çıktı ben dime'ı yazarken ama artık çok sıktı. Keith Smart'la yine kavga etmişler ve Clippers maçında ikinci yarı soyunma odasında bıraktı oyuncusunu Smart hoca. Az önce de süresiz kadro dışı kaldığı ve takasını istediği haberi geldi. Zaten memlekette binbir sorunla uğraşıyoruz bir de DMC dırdırını çekemem başım şişti. İyi günler! :(
0 yorum:
Yorum Gönder