-Şimdilerde Detroit'te yeni bir hotel-casino satın alan Cleveland Cavaliers'ın sahibi Dan Gilbert zamanında Lebron James'ten önce şampiyon olacaklarını iddia ederken ne düşünüyordu bilmiyorum ama (belki Lebron'un bir daha basketbol oynayamayacak derecede sakatlık yaşaması, veya hayatını kaybetmesi, veya Miami'deki aşının tutmaması ve Lebron'un Ohio'ya geri dönüp Cleveland'la şampiyonluk yaşaması) Cleveland Cavaliers üst üste ikinci sene draft'ın ilk sırasından seçim yapmaya çok yakın. Charlotte Bobcats yeniden her dört maçından birini kazanmaya başladı, Washington Wizards Wall'ın (WWW) dönüşüyle kötü takımdan, vasat takıma dikey geçiş yaptı ve şu an ligin en kötü basketbolunu oynayan takım Cavs. Bir kötü haber de geride bıraktığımız hafta Varejao'dan geldi, sezonu kapıyor. Zach Lowe şöyle bir yazı yazmış, okuyunuz. Kyrie, Uncle Drew gibi oynayınca bu takımı izlemesi pek keyifli ancak hepsi bu. Ön alan Tristan Thompson ve Tyler Zeller'a emanet ve onları yedekleyen isimler ne yazık ki Luke Walton, Kevin Jones (gerçi bugün Grizzlies'la yaptıkları takasa göre Speights de takıma katılıyor) falan. Byron Scott'ın Waiters'ı Syracuse'daki rolü gibi kenardan getirmesi önemli bir takım içi hamle oldu. İniş çıkışları sürse de Sacramento karşısında 33 sayı bulabilecek potansiyeli var. Topla inanılmaz hızlanabiliyor ve içeri penetreleri çok etkili. Monta Ellis mi yoksa Dwayne Wade mi olacağını dış şut istikrarı belirleyecek, ve savrukluğunu minimuma indirmesi lazım ama çaylak diye göz yumuyoruz. Bir de yine Kyrie var, Blazers deplasmanında muazzam bir Irving vs. Lillard düellosu izledik ve kazanan Kyrie oldu, özellikle şu post move'lar çaylak oyun kurucuya ders niteliğindeydi. Ancak hepsi bu...
-Houston'da düzenlenecek All-Star maçının beşleri açıklandı, sürpriz yok. Doğu: Rondo-Wade-Lebron-Melo-Garnett, Batı: Paul-Kobe-Durant-Griffin-Howard beşiyle sahada olacak. Bir de formalar açıklandı, ki teğmenim blogda daha önce değinmişti — ondan kaçar mı mevzu forma olunca. Şurada da eski All-Star'lardan forma pasajları var. Öncelikle çoğu kesimin beğendiği gibi ben All-Star'ın takım formalarıyla oynanmasını beğenen ve destekleyenlerden değildim, görünce söyleyeyim dedim. Bu özel bir organizasyon ve özel formalar dikilmesi hoşuma gidiyor. Ancak son senelerde modern dizaynlar üretme adına iyice göz yoran formalar gördük. Hele 2008'deki şu cümbüşten sonra düzenli olarak psikolojik destek almaya başladığım yalan değil. 2010-2011-2012 ve en son 2013'te de Batı'yı kırmızı, Doğu'yu mavi çıkartarak bir standarda oturttular forma işini. Ben yine de bu standardın, eskiden birçok örnekte gördüğümüz gibi ve son örneğinin de 2009'da olduğu gibi iki taraftan birinin (ev sahibi) beyaz, diğerinin kırmızı/mavi giymesi gerektiğini düşünüyorum. Dikkat: All-Star yedekleri bu perşembe TNT maçlarından önce açıklanıyor.
-Sezon öncesi NBA Europe Live kapsamında Avrupa'da NBA takımlarının kendi aralarında veya Avrupa takımlarıyla hazırlık maçı yapması güzel bir fikirdi. Bunu normal sezona taşımak ise... sanmıyorum. Geçtiğimiz günlerde Detroit Pistons ile New York Knicks Londra'da O2 Arena'da karşı karşıya geldi ve Knicks deplasmanda (!) rakibini 102-87 mağlup etti. Konuya girmeden önce flashback parantezi açıyorum — Sezonun çok önceki bölümünde TNT'nin yayınlayacağı maçta Popovich, yıldızları Duncan, Parker ve Manu'yu (hayır Danny Green sen bir yıldız değilsin ve ben senin adını bu üç oyuncuyla "Spurs'ün Yıldızları" konseptli aynı cümle içinde anmayacağım) dinlendirdiği için komisyoner David Stern tarafından para cezasına çarptırılmıştı. Bu cezanın sebeplerinden biri de Miami taraftarının Spurs'ün yıldızlarını çıplak gözle izleme şansının sezonda bir kez olması ve bunun da gerçekleşememesiydi. Flashback'ten sonra konuya girelim. Evet, Stern Bey, siz bir şeyler düşünüyorsunuz. Muhtemelen Pistons yönetiminin de bunda niyetini aldığınız için benim tezim çürüyor ama yine de soracağım, Pistons taraftarının elinden Carmelo'yu izleme imkanını (ç)almış olmuyor musunuz? Belki bir Knicks-Pistons maçı daha var The Palace'ta ama Melo o maç öncesi sakatlanıp oynayamasa ne olacak? Keza Spurs de finale çıkıp Heat'le karşılaşabilir, bunlar olasılık. Bakın bütün NBA takımlarının sahasında 41 maç oynayıp, Pistons'ın 40 maç oynaması ve birini Londra'da oynaması adaletsizliğine girmiyorum bile. Beyimiz ekliyor: "I think multiple NBA international teams. Twenty years from now? For sure. In Europe." çok ağır konuşmamak için kendimi zor tutuyorum.
-Suns koçu Alvin Gentry, tıpkı eski Bucks koçu Scott Skiles gibi yönetimle anlaşmalı bir şekilde takımdan gönderildi/ayrıldı. Phoenix Suns'ın ne onunla, ne bir başkasıyla, ne de Phil Jackson'la, bulunduğu konumdan daha iyi bir yere çıkması imkansız ancak bu ne onun gönderilme/ayrılma sebebi, ne de bu paragrafın konusu. İlginç olan, Zach Lowe'ın Gentry ile yaptığı Suns'ın sorunlarına ve geleceğine değindikleri şu röportajdan sonra bu ayrılığın gelmesi ve ligde gönderilen son üç koçun Bucks ve yenilgi kelimeleri yanyana geldikten sonra olması. Brooklyn Nets, Bucks'a yenildikten sonra Avery Johnson, Indiana Pacers'a kaybettikten sonra Bucks koçu Scott Skiles ve son olarak yine bir Bucks yenilgisi sonrası Phoenix Suns koçu Alvin Gentry. Kendisiyle dört sene çalışan Steve Nash'e mikrofon uzatıldığında bu olayın eski koçunun yararına olabileceğini söylüyor: "Obviously, I’m sad for Alvin (Gentry), but in some ways maybe this is a good thing for him. He’s a great coach, a really good coach and any club would be lucky to have him as a coach, that’s for sure. He’ll land on his feet for sure because he can really do a good job.” Hatırlatma, Suns'ın yeni koçu Lindsey Hunter olacak ve bu ilk koçluk deneyimi.
-Öncelikle Kobe Bryant'la alakalı Nike'ın şu reklamını bir izleyin. Şimdi bir daha izleyin. Bir daha. Kendinize geldiniz mi? Heh. Miami Heat ile Los Angeles Lakers'ın Staples Center'da oynayacağı maçın hikayesini, Lebron ile Kobe'nin atışmalarını falan anlatmaya en başından başlıyorum. Staples Center'a gelmeden önce Heat son 11 maçında 6 yenilgi (Pistons, Bucks, Bulls, Pacers, Blazers, Jazz), 2 OT galibiyeti (Magic, Mavericks), 3 normal galibiyet (Wizards, Kings, Curry'siz Warriors) almıştı. Önce James ve Wade konuştu: "No one will ever be able to compare what we went through. Even though they’re not winning and they’re losing a lot of games, it’s still nowhere near what we went through." ve kimsenin kendilerinin yüzleştikleri kadar büyük bir baskıyla yüzleşmediklerini ve asla yüzleşemeyeceklerini söylediler. Kobe şöyle cevapladı: "What does it matter? What does he want, a cookie for that?" gazı alıp ESPN'le şöyle bir röportaj yaptı. En çok Jordan'la birebir oynamak istediğini, Lebron'u birebirde yenebileceğini, hatta zorlanmayacağını, kendisini en çok zorlayabilecek ismin Durant olacağını ama onu da yeneceğini söyledi ama kritik quote şu: "I played T-Mac. I cooked him. Roasted him. Wasn’t even close. Ask him, he’ll tell you. When I was about 20, we were in Germany doing some promotional stuff for that other sneaker company and we played basketball everyday. We were in the gym all the time. We played three games of one-on-one to 11. I won all three games. One game I won 11-2. After the third game he said he had back spasms and couldn’t play anymore." daha sonra T-Mac şu tweet'te böyle bir şeyin asla yaşanmadığını söyleyerek Kobe'yi yalanlıyor ama kime inanacağınız size kalmış. Neyse Heat-Lakers maçı 2 James, 2 Wade smacıyla acayip başladı, Kobe üç çeyrek boyunca devreye giremedi, son çeyrek üçlükleriyle takımını oyuna ortak etti ama sahada çok acayip bir Lebron James vardı ve 17/25'le 39 sayı, 8 asist, 7 ribaunt, 3 top çalmayla takımına maçı kazandırdı. Maçtan sonra Kobe, Lebron hakkında: "He does that consistently, though. He's just a phenomenal player. He's one of the best that we've ever seen." demek zorunda kaldı. Yıllardır ikilinin NBA Finalleri'nde karşılaşmasını bekliyoruz. Son 6 senede ikisi de finaldeydi (2007: Lebron vs. Spurs, 2008: Kobe vs. Celtics, 2009: Kobe vs. Magic, 2010: Kobe vs. Celtics, 2011: Lebron vs. Mavericks, 2012: Lebron vs. Thunder) ama hiç karşı karşıya gelemediler. Gelemeyecekler gibi de gözüküyor. Bu üzücü. ESPN LA'den Dave McMenamin ve Arash Markazi bu olasılığı şurada tartışmışlar diyerek bu uzun paragrafı da noktalıyorum.
20.000: Lebron James, Golden State deplasmanında kariyerinin 20.000. sayısına ulaştı ve buna ulaşan en genç oyuncu oldu. Bu milestone olaylarında Kobe'nin rekorlarını birer birer kırarak ilerliyor, korkutucu. Aynı maçta kariyerinin 5.000. asist rakamını da geride bıraktı, hala korkmadıysanız...
58: Atlanta Hawks'ın Chicago Bulls deplasmanında maç boyunca attığı toplam sayı. Çift haneye çıkan tek oyuncu var, Mike Scott. İşin boyutunu dramatikleştiren şeyse, Hawks'ın her saha içi isabetini 3.5 sayı olarak kabul edersek kazanan yine Bulls oluyor 97-92 ile. Hawks önceki senelerdeki Mike Woodson'ın Hawks'ına dönmeye başladı ve normal sezonun görece en sıkıcı, umursamaz, zevk vermeyen maçlarını oynuyorlar — evet Wizards dahil. Bir kötü haber de Lou Williams'tan; diz sakatlığıyla sezonu kapadı.
52: Kevin Durant uzatmada kazandıkları Mavericks maçında NBA genelinde sezonun en yüksek rakamına ulaştı. Bunu 13/31 gibi iyi olmayan bir şut yüzdesiyle yaptı ama 21/21 serbest atışı inanılmaz. İnanılmaz olan başka şey, bir sonraki maçta Denver karşılaşmasında yine 21 kez serbest atış çizgisindeydi ve bu sefer bir tane kaçırdı. Bu hafta 21 serbest atış atan oyunculardan bir diğeri de James Harden. Dün MLK Day'de Bobcats karşısında 100-94 kazandılar ve Harden 29 sayısının 19'unu (19/21) serbest atış çizgisinden buldu. Şaşırmadık.
25: Russell Westbrook iç sahada oynanan Denver Nuggets maçında maçın ilk 20 dakikasında 9/12 ile ,ki bunların 7 ya da 8 tanesi 15-17 ft'den atılan mid-range şutlar, 25 sayı buldu. Maçı 12/20 ile 37 sayı atarak bitirdi ama ilk yarıdan orta mesafeleriyle Nuggets'ın fişini çekti. Bu performans akıllara geçen sene Lakers'la oynadıkları serinin 4. maçını (15/26 ile 37 sayı) ve Miami final serisinin 4. maçını (20/32 ile 43 sayı) getirdi. Bunlar Westbrook'un iyi şut yüzdesiyle 35 üzeri attığı ilk maçlar değil. Üçünün ortak özelliği, Westbrook'un bu sayılara, kullandığı şutların yarısından fazlasında orta mesafe isabeti kaydedip ulaşması. Alakalı videolar: Denver maçından sonraki Dallas maçında şu, ondan sonraki -yine- Denver maçında bu oldu. Bu çocuğu çok seviyorum ya.
6: Los Angeles Lakers son 6 deplasmanını, Portland Trail Blazers son 6 maçını kaybediyor. Blazers 15-15'ten sonra W5, L6 serileriyle 20-21'e geldi. Playoff savaşı veriyorlar ama kalabileceklerini sanmıyorum. Çok iyi niyetli kadroları var ve ilk beşleri bu savaş için yeterli seviyede ama ligdeki en kötü bench de onlarda, bu yüzden de ilk beşin üzerine çok yük biniyor ve sezonun kalan bölümünde yorgunluktan canları çıkacak. Onlardan daha çok L6 görebiliriz W5'in yanında. Bu çirkinliği yapmazsam olmaz.
-Brandon Roy, Blazers'taki sakatlık lanetini Timberwolves'a taşımış olabilir mi? Sezona Rubio'nun geçen seneden kalma sakatlığıyla girdikleri yetmezmiş gibi Love da elinden sakatlanmış ve ilk ayı kaçırmıştı. Sonra Roy herkesin beklediği üzere dizini yine eline aldı, Budinger keza diz sakatlığı yaşadı ve muhtemelen sezon bitene kadar dönemeyecek, Lee de aynı şekilde, Kirilenko ufak bir sakatlık yaşayıp döndü, geçenlerde Love yüzük parmağından sakatlandı ve ameliyat olduğu için bir 2 ay daha kaçırması bekleniyor, üzerine Pekovic'i de kaybettiler ve son olarak Alexey Shved. Neyse ki Pek ve Shved'in sakatlıkları çok ciddi değil ama bu nedir abicim böyle? Yokluktan normalde süre alamayacak adamlara (Amundson, Stiemsma) ciddi süre vermeye başladılar. En son Mickael Gelabale ve Chris Johnson'la imzaladılar ve bu adamlar da ciddi süreler alıyor, öyle veya böyle katkı da veriyor. Güzelim Playoff kadrosu Batı'da kurda (heh heh) kuşa yem oluyor sakatlıklar yüzünden. Yazık.
-"How's your ankle?" Stephen Curry. "Most annoying question reporters ask you?" sorusuna bu cevabı veriyor. Aynı sorudan bıkmış olabilir, ama onun bilekleri Warriors'un geleceği için büyük önem taşıyor. Denver maçında yeniden burkulduktan sonra Miami ve Spurs maçlarını kaçırmak zorunda kaldı. Warriors, Heat karşısında bozguna uğradı, Spurs'ü de beklendiği gibi yenemediler. Hornets maçında döndü, iyi oynamasa da kazandılar ve dün MLK Day'de Clippers karşısında 4'ü son çeyrekte olmak üzere 6/8 üçlükle 28 atarak takımına maçı kazandırdı. Bu sene All-Star olmayı herkesten fazla (sanırım abartıyorum) hak ediyor. Yürüyedursun!
0 yorum:
Yorum Gönder