Larry Miller (1944-2009)


1985'te yarısını, 86'da diğer yarısını almıştı Jazz'ın. Ligin en sağlam takımlarından biri haline getirdi. En kötü zamanlarında bile Jerry Sloan'a karşı sabırlı olması herkesin örnek alması gereken bir konu. Haziran'da kalp krizi geçirmişti. Bugün ise ailesiyle televizyon izlerken hayatını kaybetti. Toprağı bol olsun.

Suns Geliyor Gaçın-Sanırım


3 maçtır 140 atıyorlar-uzatmasız. Geri döndüler özlerine ama sanki biraz geç oldu. Ve de zamansız. Çünkü Amare sezonu kapattı. O varken play-off garanti olurdu ama, şimdi 130-140'larla play-off zorlayacaklar. Yakında Nash-Barbosa-J-Rich- Barnes-Hill gibi 5'ler görebiliriz.

Bu sistemin oyunculara nasıl etki yaptığının kanıtları bu geceki Thunder maçında iyi görüldü sanırım-05-06'yı hatırlayın özellikle. Barbosa 16/21 ile (höst) 41 sayı-7 asist-7 ribaund-6 top çalma ile kariyer gecesi yaşadı. Benchten gelen Barnes 14 sayı-6 ribaund-9 asist-4 top çalma yaptı. J-Rich de 14/20 ile 34 sayı. Böyle oynamaya devam ettikçe bu tip performansları sık göreceğiz.

De şöyle bir sıkıntı var ki, bu üç 140'lı maç da zayıf rakiplere karşı oynandı. Önemli olan bu veya bunun bir altı performansın diğerlerine, özellikle büyüklere karşı sergilenebilmesi. O zaman daha umutlu konuşabiliriz Suns adına. Bu sonuçlar yanıltıcı olabilir çünkü. Gaza gelmemek lazım.

Lider


Yakında heykeli de dikilir. "Davos fatihi". Siker, affetmez. Hey yarabbi.

Takaslar

Simdi işteyim de, yine de bir yazayim dedim olan biteni:

-Oklahoma City Chris Wilcox'ı Malik Rose karşılığında Knicks'e yolladi.

-Bulls Larry Hughes'u yolladı Knicks'e, karşılığında Tim Thomas, Jerome James ve Anthony Roberson'i aldı.

-Wolves McCants ve Calvin Booth'u Sacramento'ya sallayıp karşılığında Sheldon Williams ve Bobby Brown'u renklerine kattı.

-Cleveland her türlü bir uzun katmak istiyor kadrosuna. Shaq, Antawn Jamison, Amare ve Richard Jefferson icin teklif yapmışlar.

-Wolves Hinrich'i, Heat Felton'ı, Celtics Raja Bell'i ve Detroit Boozer'ı alirsa şaşırmayın diyorum ve yazıyı bitiriyorum.

Gozlerinizden öperim. (siktir)

Takaslar Takaslar Takaslar

Nba'de takas süresinin bitimine yakın ortalık karıştı. Bir ton takas var, daha da olabilir. Olanları yazacağız ve değerlendireceğiz burada. Bizimkiler Mason'ı yollamasın da...

Takas Dedikodusu- Olur mu Olur

http://www.latimes.com/sports/la-sp-plaschke18-2009feb18,0,4955335.column

Zaman Kaybolmaz


Burada, asla yapmam gerektiği kadar kitap tanıtımı yapamıyorum-ve buna üzülüyorum. Bunun 2 veya daha fazla şeyle alakası var. 2'sini sayayım:Bir, zaman olmuyor. 2, istediğim kadar çok kitap alamıyorum hiçbir zaman, bu da belki daha fazla kitap tanıtmaya engel oluyür.

"Zaman kaybolmaz" beleş şekilde elime geçen kitaplardan, geldi bir yolla. Çoğu zaman "bir şekilde" elinize geçen kitap, çok işinize yaramaz. Olunca da harika olur. Bu öyle oldu. Çünkü mesela, bunu ben alacak olsam, hayatta diğerlerinden sıra gelmez. Allah bilir kaç zaman sonra okurum. Öyle öyle neler kaçıyor ya, neyse şimdi.

Hayran kaldım kitaba, ve de İlber hoca'nın hayat serüvenine. O da başka birkaç tanesi gibi, bu ülkede değeri bilinmeyen, hakkı ödenmeyenlerden. Belki yeryüzünde pek yok onun gibi. Ama biz ne kadar faydalanıyoruz ondan, tartışılır.
Bu kitaplar çok hoşuma gidiyor. Yani mesela, İlber hoca'nın tutup da otobiyografi yazacak zamanı yok. İş Bankası Yayınları'nın Nehir söyleşi dizisi bu açıdan harika bir kaynak. Ben bu seriden bu kitapla beraber 3 tane okumuş oldum. Üçü de çok iyi. Attila İlhan'ın da vardı bu seride öyle bir kitabı, o kitap açısından en şaşırdığım nokta beklenenden daha az sayfa sayısına sahip olmasıydı. Zaman kaybolmaz 600 sayfa mesela, o ise 300 küsür. İnsan Kaptan'ın hayatını daha fazla okumak/öğrenmek istiyor tabii, o da var.

Tarih sevdalısı, okuma aşığı, öğrenme delisi biri olarak, hocanın hayatını okudukça imrendim. Birikimini gördükçe özendim. Gezdiği ülkeleri öğrendikçe içlendim.

Sanırım bir de daha "tavsiye edilir!!" gibi bir şey dememe gerek yok.

Takas Da Takas

Takas süresi bitmeden bir takas da Bulls ve Kings arasında oldu. Salmons ve Miller Bulls'a giderken, Gooden ve asabi karakter Nocioni Kings'e verildi. Miller böylece daha önce 1.5 sezon oynadığı Bulls'a geri dönmüş oldu. Biraz abilik yapar burada işte veletlere. Nba'deki sevdiğim elemanlardan olan Salmons'ın Bulls'a gönderilmesi konusunda net bir yorumum yok. Umarım performansı devam eder eski takımındaki gibi. Gooden ve Nocioni gibi 2 atıcının takımdan ayrılması ona kullanacak top bırakacaktır tabii de, genel olarak takıma uyum sağlayabilecek mi bakalım.
Gooden'a müstehak bunlar. Daha da dolaşsın, Allah'ı şaşsın, basketbolu bıraksın, sakal uzunluğu rekoruna kassın filan. Nocioni de bize gelsin, rehabilite olsun, adam olsun, sakinleşsin.

Bulls kadrodaki "fazlalıkları" atıyor yavaştan, ne kadar işe yarayacak, göreceğiz.
Resme gelirsek de, John abiye maç sırasında haber vermişler takası, onun da tepkisi böyle olmuş.

Arkadaki

All-Star ile ilgili pek bir şey yazamadık maalesef blogca, ama önümüzdeki günlerde aklımızda kalanlara veya gördüklerimize dair bir şeyler karalarız. Bunlardan ilki bu resim olsun.
Çok manalı bir resim bu. Shaq ve Kobe Mvp ödülünü kaldırıyorlar, o anda sol tarafta Lebron gözükmekte. Devin yerine de Mo adamı gözükseymiş, tam o zaman dadından yinmezmiş ama bu da yeter.

Yas


Şu gördüğünüz fotoğraf, bir devrin sona erdiğinin kanıtıdır ey ahali. Belki diğer oyuncuların (Rip, Ricky Davis, Melo) saçlarını kestirmesi çok bir şey ifade etmiyor ama, bu onlar gibi değil asla. Çok çok önemli. All-Star'ı izlerken, durumu fark edince yanımdaki kardeşime "lan aha da bir devir bitti" dedim, sanırım olayın büyüklüğünü kavrayamadığından "hadi lan ordan" dedi. Üstelemedim ben de. Ama anlayan anlar, bilen bilir dayı. Herhangi bir gelişme değil bu.
Etraftaki niggerlerin haline bakarsanız, gelen tepkileri görebilirsiniz bu saç kesimine karşı. Aşırı beklenmedik bir olay. Dahasını gösmek isteyene ise, Yahoo'da video var, oraya bakın.

Nba'de Hip-hop'ın yükselişi bu adamla olmuştu. Ve şimdi o, neredeyse sembolü olan saçlarını kestirdi. Üzüntülüyüz.

1000

Alttaki postu yayınlayıp, Kumanda Paneli denen zımbırtı ekranda belirince, sol tarafta 1000. posta ulaştığımızı farkettim. Çok çok önemli değil tabii ama, az-buz değil 1000 de.
Bu blogu açarken, genelde spor ağırlıklı olmak üzere, kafamızdan geçen şeyleri aktaracağımız, rahatça "yazabileceğimiz" bir yer olarak düşünmüştük. Az-çok yine öyle olsa da, tahmin ettiğimizden fazla insan da sanırım bu 1 yıllık süre zarfında blogumuza girdi, yazılarımızı okudu-hayırsız arkadaşlarımızdan birçoğu buraya teşrif etmese de.

"Öylesine" bile olsa, "yazan" kişi okunmak ister. Biz de bu geri dönüşümü az da olsa gördüğümüz için memnunuz. Blog olarak "şu kadar kişi tarafından okunmak" veya "şu seviyeye gelmek" gibi hedeflerimiz yok ama, blog aleminde geziniyoruz tabii ister istemez, öyle bloglar görüyoruz ki, hem de onların o kadar çok meşhur olduğunu, okunduğunu görüyoruz ki, insan doğal olarak "lan niye bizde böyle değil" durumlarında oluyor. Ben her bloga girdiğimde, bir yorum yapıldığını gördüğümde heyecanlanıyorum. Bu yorumlar (ki bizde demin de söylediğim gibi, az olur) olumsuz da olabiliyor. Buna rağmen o merak çok harika bir şey. Çünkü o tepki, okunduğunuzun kanıtıdır. Bunu bilmek müthiş.

Ayrıca bugün, blog aleminin kaliteli duraklarından birinde, bir Top-10 blog listesinde ismimizin geçtiğini gördüm. Söz konusu blog ve yazarına teşekkür ederek, bu postu da burada noktalıyoruz.

Yine Takas


Hornets Joe Smith ve Chris Wilcox için Chandler'ı gönderdi Thunder'a. Neden yaparlar böyle şeyler. Nedir, niçün... Chandler Paul'ü düşünüp düşünüp ah çeker artık.
Cassell de 2038 2. tur draft hakkı için Kings'e yollandı.

Edit:Takas iptal olmuş, Chandler New Orleans'ta kaldı. Bu arada bir sürü takas dedikodusu var. Çok büyük değişimler olabilir gibi. Heyecan var.

Takas Var; Bok Var

Toronto ve Heat. Yazmıştık daha önce.
Marion ve Banks Kanada'ya, J.O. ve Moon Birleşik Devletler'e.
Marion'un yükselen grafiğiyle daha yüksek bir değere yollayabilirdik ancak J.O.'ya Moon'un eklenmesi de yine de iyi gözüküyor.
O'Neal'ı sevmem ancak ortaya iyi geleceği de aşikar. Tabi patlak dizleri yamalı kalabilirse. Moon'un atletikliği ve defansı da belli bir standart tutturursa ibre Heat'e doğru kayar. Ancak unutmamak gerek ki Marion da hala ligin en çok yönlü oyuncularından.
Bununla birlikte B-Eazy ilk 5'e yerleşecek, ortalamaları yükseltecek, Heat 5'ten play-off yapacak, Mike da ROY olacak!

Antipatik


Biz de herkesin olduğu gibi Euro 2008'de bu adamın oynadığı 2 maçta sergilediği futbola hayran kaldık. Dedik "noolüyür". Hemen transfer de olmadı, bekledi. Nihayet Arsenal'e geldi. Çok ümitli değilim ben kendisinden. Ümitli olmamamın sebebi "şöyle" oynaması filan değil.
Bu adam da Tuncaygillerden, yani 4-0 gerideyken, deplasmanda gol atınca "sus" işareti yapan garip tiplerden. Kendisi de böyle bir arkadaş. Hadi Euro 08'de çeyrek finalde maçı bitiren golü atınca bırak ağzını, başka bir tarafınla "sus" işareti yapsan, kimse bir şey diyemez. O ayrı.
Ama, bu arkadaş geçen Almanya ile oynadıkları maçta 2-0 geridelerken bir gol attı, durum 2-1 oldu. Gitti yine bu hareket... Hani bazı futbolcular (veya insanlar) bir yerden sonra ağzıyla fok tutsa sizin için yaranamaz ya, aha işte bu adam da benim için artık öyle. 5 tane Cl kazansa Arsenal'le, kaale almam. Neye sus, kime sus lan, 2-2 mi yaptın, 2-0'dan gelip 3-2 mi yaptın salak! Sorsan der ki, "bu benim gol sevincim". Hadi siktir.
Çok beklemiyoruz ama, azıcık zeka kırıntısı olmalı futbolcularda bea, ha?

Shaq'tan Övgü


Malum, gerek şampiyonluk yarışı, gerek son karşı karşıya geldikleri maç sebebiyle Kobe vs Lebron meselesi iyice ayyuka çıktı. Shaq'ta bu ikiliden en iyinin Kobe olduğunu söylemiş. Helal olsun. Lakers'tan ayrıldıktan sonra Wade'i çok öven açıklamaları filan olmuştu ama, gerekince yiğide hakkını verdiğini göstermiş Shaq emmi. Doğruyu söylemiş, evet Lebron çok büyük, daha da büyüyecek ama, kimse kusura bakmasın, taht hala Kobe'de.

2

Bilen bilir sevgili Lappappa okuyucuları, blogumuzda mümkün olduğunca forma, forma kültürü gibi konulara değiniriz. Bu konular üstüne belki de en dramatik yazıyı az sonra yazacağım. Öyle böyle değil çünkü.
Konumuz şu:Galatasaray'ın 99-00 ve 00-01 sezonlarında giydiği formalar. Çok zaman olmadı, hatırlarsınız bu formaları, hatırlayamayanlar da aşağı baksın.
Evet. İşte bu formalar. Ne güzel değil mi? Hayır! Değil! Belki fark edeniniz vardır ama, ben söyleyeyim gene de. Genesi ne ulan, tabii ki söyleyeceğim.
Efenim, bu az önce bahsettiğim, bu formaların giyildiği sezonların nasıl bir önemi var Gs tarihinde? Bunlar Gs'nin tarihindeki en başarılı 2 sezondur. Birinde, yani 99-00'da Tsyd, Türkiye ve Uefa kupaları ile lig şampiyonluğu elde edilmiştir. Ertesi sezonda ise Avrupa süper kupası kazanıldı ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalde elenildi. Bu dönem, Galatasaray tarihinde en büyük başarılara ulaşılan zaman dilimidir. Ve bu 2 sezonda da Galatasaray futbol takımı, parçalı forma giymemiştir...

Tarihinin en büyük başarılarına ulaşırken, takım kendi karakteristik formasını giymemiştir. Akıllara şu çubuklu formalarla girmiştir o dönem. Uefa finali'nde beyaz forma giyilmesine bir şey demiyorum ve zaten diyemem de. O sezon o 2 takımın 4 formasına bakarsanız, tek uygun kombinasyon sarı-beyaz şeklinde giyilmesiydi.

Birçok kişi için önemli değildir, bir şey ifade etmeyebilir bu durum ama, benim için önemli. Ha şu var, geçmiş zaman, ne yapabiliriz ki. Ama ilerisi için yapılacak şey var;daha önce yapılan hatalar göz önünde bulundurularak ilerde gereken yapılır ve takımımız kendi geleneksel formasıyla sahaya çıkar, orada yer alır. Ama ortada bir sorun var:bu dediğimi hangi Allahın kulu yapacak?

Chelsea 09-10


Az önce Lambuja'da dolaşırken onun bir postunda gördüm. Bu ne? Allah aşkına bu ne? Çelsi'nin önümüzdeki sezon giyeceği forması buymuş. Bu kadar kötü olması yetmiyor, bir de bu sezonun yarısında satışa sunuyorlar. Artı, bu nasıl bir tasarım. Eğer Adidas seneye yaygın olarak kullanacaksa bu şablonu, sıçtık. Hep diyoruz aramızda "abi tasarım kalmadı, ne yapsın millet" diye ama, bu ne yav? Bizim memleketin de büyük kısmı Adidas giyiyor, dayarlar bu tasarımı onlara artık.

Ziyan

Son Hakan Günday kitabı Azil, 2007 başında çıkmıştı. O zamandan beri bekliyoruz bir nevi. Hem bekliyoruz, hem de hasretini Kinyas Ve Kayra okuyarak gidermeye çalışıyoruz. Yakında geliyor yeni kitap. İsmi "Ziyan". Gene yakıp yıkmaya geliyor.

Hayko&Sago


Hayko ve Sagopa Kajmer, önümüzdeki hafta yayınlanacak olan Beyaz Show'a konuk olacaklarmış. Hayko açısından normal de, Sago ve zevcesi başkalarını popüler olmakla suçlarken, kendilerinin bu tip hamleler yapmaları, pek tutarlı olmuyor. Ama bakarsın "Beyaz'ın hatırına" geleceklerdir. Beyaz aslında Sagocudur filan, şaşırmam yani, olur. Şimdi bir de stüdyo kolpa-rakçı ve kolpa-repçi dolacak. Bir tanesi ritmden habersiz şarkıya tempo tutacak, diğeri slow şarkıda kafa sallayacak. Gel de izle bu rezilliği. Biz yine de burdan haber verelim izlemek isteyene de, görevimizi yapmış olalım. Türkiye'de ne yapsan, neyle uğraşsan zor, ne olursa olsun. Şurda 2 sevdiğimiz adam var müzik yapan, etraftaki özentiler yüzünden onları bile izleyemiyoruz doğru düzgün.

Mo Olsıtar


Lebron adamına hayırlı olsun. Ne yaptı etti, kankası Mo Williams'ı All-Star yaptı. Gidip Bosh'un bacağa daldı sanırım amacına ulaşmak için. Bir pf yerine bir guard'ın alınması hakkında bir şey demeyeceğim, komedi zaten.
O ettiği laflar işe yaradı gibi James'in. Şimdi de gidip Mo ile maçta yapacakları alley-oop sayısını konuşsunlar. All-Star Mvp'si de belli oldu sanırım. Resimde de bu olayı kutlarken görüyoruz abileri.