dime etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dime etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dime #18


-(İlk tur maçlarını saymazsak March Madness resmi olarak Palace of Auburn Hills'te Valparaiso-Michigan State maçıyla başladı. Valpo'da Luke Walton-Ashton Kutcher tipli bir çocuk dikkatleri üzerine çekerken MSU'da "Max" Payne'in and-one'ı maçı koparmış gözüküyor. Meraklıları isterse Fritz'in blogumuzu şereflendirdiği şu preview'a bakabilir, biz konumuza dönelim.) NBA daha önce sayısız normal sezonun altını üstüne getiren, uçanı kaçanı affetmeyen, kırılmadık rekor bırakmayan ama post-season'da yeteri kadar karakter koyamayıp beklentilerin altında ezilen ve bir daha asla hatırlanmayan takım gördü. 2012-2013 Denver Nuggets da bunlardan biri olabilir ama Chicago'da uzatma oynayıp Bulls'u devirdikten hemen sonra Oklahoma'ya uçmak — sabah 02.30 gibi uçaktan inmişler, ve 12 maçlık galibiyet serileriyle geldikleri Oklahoma'da da Thunder'ı devirmek? Sezon başında NBA'in en zorlu ve en yorucu deplasman ağırlıklı fikstürüne sahiplerdi. Sezon ilerledikçe evlerinde daha çok maç yapmaya başladılar ve şu an akıl almaz bir tempoda oynuyorlar, ligin boyalı alanda açık ara en fazla sayı bulan takımı onlar ve şu sıra koşmaya başladıklarında kimsenin onları engellemesi mümkün gözükmüyor. 13 maçlık galibiyet serileri epey göz dağı verdi vermesine ama söz konusu playoff olunca işler değişebiliyor. Belli bir liderleri yok (belki saha içinde Ty veya Iggy, saha dışında da Andre Miller ama yine de, ...eh) ve bunu normal sezonda lehinize çevirebilirsiniz ama playoff'da? Ek olarak ribaundu alan uzunun Ty veya Iggy'i bulduğu, o sırada da kanatların (Wilson Chandler, Corey Brewer vs.) karşı potaya koştuğu ve alley-oop ile bitirdiği çok belirgin ve kusurları pek göze batmamış olsa da bir hayli fazla olan bir oyun yapıları var ve sonuca baktığımızda işe yaramış olmasa bile Memphis'in bu takımı durdurabildiğini gördük. Yedi maçlık bir seride, Nuggets'ın eksikliklerinin üzerine iyi yoğunlaşabilecek ve iyi çalışacak takımlar Nuggets'ı eleyebilir. Yenilmez tabii ki değiller zaten ama -bence- ufukta NBA Finali potansiyeli göründüğü kadar, saha avantajını alamazlarsa olası bir ilk tur mağlubiyeti de şaşırtmamalı. Yine de şurada (harika röportaj) Sam Amick'e "I think we can. I hope we can. I really think we can. That's where I want to put this team. I want to put them in that place, the best chance possible to win a first round (series), and then see where our confidence goes from there." diyerek bunun kendine güvenle alakalı olduğunu iddia ediyor George Karl. Bir de Chandler'ın omuz sakatlığı çıktı Thunder maçında, bu takımın sisteminin işleyebilmesi açısından herhangi bir parçanın sakatlığı düşünülenden daha fazla yıpratabilir, hele de Wilson Chandler çok çok önemli bir parça. Sözü Brett Koremenos'a bırakıp bu konuya kilidi koyalım.

-Şimdi o kilit muhabbetini unutun çünkü bu paragraf da ucundan (ne ucu? bizzat) Denver'ı barındırıyor. Nuggets'ın serideki 12. galibiyeti United Center'da uzatmada Chicago Bulls'a karşı 119-118'di ama bu sıradışı maçın önüne geçen iki pozisyon vardı ve ikisi de uzatmada. Şuradaki videoda bahsettiğim iki pozisyonu da görebilirsiniz. İlk pozisyonda Ty Lawson iki Bulls oyuncusu arasından sıyrılıp turnikeyi bırakıyor ve girmeyen topunu Kosta Koufos silindir üzerinde tipliyor. Basket kararı çıkıyor ve skor 116-115 Denver lehine oluyor. Diğerinde ise son saniyeler, Belinelli dengesiz bir şut çıkarıyor, inişte olan topunu silindire çok yakın bir mesafeden yine Noah tipliyor ve game-winner! 120-119 Bulls öne geçiyor. Daha sonra hakemler bu pozisyonu izleyip bana göre (Chicago broadcast'inin taraflı ve kesin karar verdiği yorumlarını dikkate almayın) doğru kararı vererek basketi iptal ediyorlar ve Nuggets 119-118 kazanıyor. Ancak garip olan, hakemler Koufos'un pozisyonunu izlemiyorlar. Evet, Noah'ın tip basketinin sayılmaması doğru fakat Koufos'unki Noah pozisyonundan çok daha net bir geçersiz basket. Maçtan sonra koç Thibodeau; "I don't understand it. I don't understand it one bit. Koufos' play, I asked why it wasn't reviewed. … Clearly it was on the rim, and they told me that because they didn't make the call, they couldn't review it. If that is the rule, then that is the rule. I thought we had the video stuff to make sure we got it right. Then down on the other end, they are tough calls on bang-bang plays, but I don't understand why one is reviewable and the other one isn't. After watching the replay, and I watched it when it occurred, they never made the call on that either." diyor haklı olarak ve üstelik o basketten sonra bir de mola alınmış ve hakemlerin o molada pozisyonu inceleme imkanları varmış ama incelememişler.

-Dwight Howard, Carmelo Anthony, Chris Bosh, Raymond Felton. Bu dört oyuncunun ortak noktası geride bıraktığımız günlerde eski takımlarının sahasında maça çıkıp yuhalanmaları. Sırasıyla Orlando Magic, Denver Nuggets (post bir anda all-about-Denver-Nuggets'a döndü), Toronto Raptors, Portland Trail Blazers. Howard sezonun en sıkıcı maçında sezonun en iyi performansını ortaya koydu, 39 sayı (kendine ait NBA rekorunu egale eden 39 serbest atış denemesinde 25 isabet) ve 16 ribaunt, 3 blokla takımına galibiyeti getirdi. Carmelo Anthony maça dizinden sakat olarak çıktı ve adeta dağıldı, kayboldu, çaresiz duruma düştü ve üçüncü çeyreğin ilk iki dakikasından sonra bir daha dönmemek üzere oyundan çıkarken 3/12 ile (0/5 üçlük) 9 sayısı vardı. Chris Bosh 18 sayı, 2 ribauntla (Heat toplam 26 ribaunt aldı ve 12'si Lebron James) oynadı. Raymond Felton gerçekten, tekrar ediyorum, gerçekten yuhalandı.


-(Bucknell tatlı bir 5-0'lık seriyle Butler'a karşı maçta tutunmaya çalışıyor. Derrick Nix 19 sayı, 8'i hücum 12 ribaunduyla Valpo pota altını darmaduman etmiş durumda. West'te de Wichita State-Pittsburgh maçı başladı. Madness son hızıyla devam ediyor.) DeAndre Jordan'ın Brandon Knight'ın üzerinden vurduğu smacı izlemeyen kalmamıştır. Üzerine yorum yapmayan da. Bence en doğru şeyleri Adrian Wojnarowski söylemiş. Buradan okuyabilirsiniz. "Jordan made a spectacular play. No one will soon forget it. So congratulations and all. Jordan has a $43 million contract and yet still doesn't have one offensive move, an ability to score outside the paint." yazının en can alıcı bölümü. Bir de Perkins'in Griffin'in malum smacından sonraki "If I was in the same position, in the same rotation, I'm going to jump again and again and again. A lot of people are afraid of humiliation or don't know how to handle embarrassment or would even get embarrassed. I don't care." sözleri. Bize böyle adamlar lazım.

-Geçtiğimiz günlerde sinemalara inanılmaz bir korku filmi geldi. Fragmanına buradan bakabilirsiniz. Veeeeeeeeeeee dün gece süper-über-ilginç geçen (salonun tepesinden su sızması, sahaya bir taraftarın girmesi ve Heat'in devreyi 19 sayıyla yenik kapayıp maçı alması) Cleveland deplasmanından sonra seri 24 maça çıktı. Houston'ın 22 maçlık serisini geçip Lakers'ın 33 maçından sonra ikinci sıraya yerleştiler ve rekora 10 maç kaldı. Önlerinde bunu başarabilecekleri pek zor olmayan bir fikstür var. 28. maç Chicago deplasmanı, 30. maç San Antonio deplasmanı, ve ben gerçekten başka tehdit eden bir rakip göremiyorum. İsteseler sezonun bundan sonraki bölümünü kaybetmeden geçebilirler ve bu 39 maçlık galibiyet serisi anlamına gelir. Ancak görece daha güçsüz rakiplerle oynadıkları maçları pek sallamadıklarından — en azından ilk 3.5 çeyreği, bir yerde kaybedeceklerini düşünmek daha olası. Ancak bu, rekoru kırdıktan sonra mı olur, önce mi bilemeyiz. Charlotte Bobcats'in son iki yılda kazandığından daha fazla maçı bir buçuk ayda kazandılar. ABD'de rekoru kırmalarına açılan bahisler 6-1 imiş. Sezonu kayıpsız tamamlamaları da 10-1. Şampiyon olurlar bahsi daha ilginç: 11-10. Bu şu anlama geliyor, 100 dolar yatırıp 110 dolar alıyorsunuz. Heat'ten bahsedip James'e değinmemek olmaz. Boston deplasmanında acayip bir performans ortaya koydu ve şu game-winner ile serinin devam etmesini sağladı. Buna en çok 43 sayı (5/7 üçlük), 7 ribaunt, 3 blokluk performansıyla sezonun en iyi oyununu ortaya koyan Jeff Green ve tabii ki Jason Terry üzülmüştür.

-Atlanta Hawks deplasmanında son saniyelerde Kobe Bryant topla beraber sağ dibe gidiyor ve Dahntay Jones'un üzerinden şutunu atıyor. Skor 94-92 Hawks lehine. Top girmiyor ve ribaundu Hawks alıyor. Kobe yere düşerken Jones düştüğü yere ayağını koyuyor ve Kobe onun ayağına basarak bileğini burkuyor. Pozisyon burada. Kobe'nin maç sonu açıklaması son 13 yıldır en ciddi sakatlığı olduğu yönünde ve ekliyor; "Dirty and dangerous play. He Jalen Rosed me. I can't get my mind past the fact that I've got to wait a year to get revenge." Jalen Rose meselesine daha sonra değinelim, Dahntay Jones kendisini koruma amaçlı "isteyerek yapmadım" tweet'ini atıyor ama daha önce aralarında şu husumetin yaşandığını biliyoruz. Bir sonraki karşılaşmalarını Kobe gibi ben de iple çekiyorum. Jalen Rose da 2000 yılında Batı Finali 2. maçında Kobe'ye bunu yapmıştı. Şurada da o hareketin kasten olmuş olabileceğini itiraf ediyor. İşin ilginci Kobe bu bilekle bir sonraki Indiana deplasmanına (bu sezondan bahsediyorum) çıktı ve ilk periyodun tamamında sahada kaldı. Hiç sayı atamadı ve bir daha da oyuna dönmedi ve Lakers sezonun en büyük deplasman galibiyetini aldı. Sonraki Kings ve Suns maçlarında oynamadı. Bir galibiyet, bir utanç dolu mağlubiyet. Wizards maçıyla tekrar dönmesi bekleniyor.


-Brooklyn Nets an itibariyle Doğu'da 4. sırada ama yaklaşık iki hafta sonra 7. sıraya düştüklerini görürseniz şaşırmayın. Acayip zorlu ve yorucu bir fikstür var önlerinde. Detroit'le (yendiler) başlayan deplasman serisi altı maçlık Batı turnesiyle devam ediyor ve oynayacakları maçlar sırasıyla Dallas (yendiler), Clippers (kusura bakma Deron), Suns (Beasley'e şans verin), Blazers (mağlubiyet), Nuggets (yüzde yüz mağlubiyet), Jazz (mağlubiyet) ile. Sonra Doğu'ya geri dönüp Cleveland deplasmanına çıkıyorlar ve evlerine 4 Nisan'da b2b Chicago maçıyla dönüyorlar. Neyse ki Deron Williams All-Star arasından sonra çılgın atıyor. Ara öncesi ve sonrası shot-chart'ı için bakınız.

-Bu hafta çok güzel makaleler okudum. Bir çoğundan yukarıda ilgili konularda bahsettim zaten. Bahsetmediklerime gelince; Danny Chau, Brett Koremenos, John Converse Townsend, Jared Wade ve Brian Windhorst Heat'in galibiyet serisini beş soruda masaya yatırmışlar — evet belki 18. maçtan sonra ama farketmez. NBA'in gelmiş geçmiş en değerli skorerlerinden Adrian Dantley şimdilerde neden crossing guard olarak çalışıyor, Dave McKenna buraya yazmış. James Herbert, Gerald Henderson ile Michael Jordan ilişkisinden bahsederken Zach Lowe da John Wall ile güzel (Wall biraz daha az kaçamak cevaplar vermese daha güzel olabilirmiş) bir röportaj yapmış. En güzeli yine en sonda; Royce Young, Oklahoma City Thunder oyuncuları üzerinden Twitter'ın güzel, kötü ve iğrenç yanlarını karalamış.

-"This is our fifth game like this since the break. As a group we stunk. This is disheartening to watch." 119-82'lik Brooklyn Nets mağlubiyetinden sonra Detroit Pistons koçu Lawrence Frank. Detroit Pistons 9 maçtır kaybediyor. Son 10 maçlarında 100 pozisyona vurduğumuzda 98.9 sayı atıp, 115.7 sayı yediler. Attıkları 98.9 sayı şu an ligin en kötüsü Wizards'tan 0.8 daha az, yedikleri 115.7 sayı da yine ligin en kötüsü Bobcats'ten 4.0 daha fazla. Nets'e karşı alınan mağlubiyetten sonra da kendi koçları bile bu takımı izlerken zorlandığını belirtmek zorunda kalmış. Bak Bynum'dan da bahsedecektim ama kaynadı arada. Neyse paşamızın ameliyata girmesi gerekmiş. Böylece Sixers'ta bir saniye bile oynayamadan sezonu kapamış oldu ve sezon sonunda serbest kalacak. Bakalım Bynum riskini hangi takım ne kadarla alacak? (Michigan State ve Butler tur atladı. Dwayne Evans 24 -39 sayının 24'ü- sayısıyla New Mexico State önünde Saint Louis'i sürüklüyor ve Stephen Curry'nin okulu Davidson, Dwayne Wade'in okulu Marquette'e karşı sezonun ilk upset'ini gerçekleştirebilir, 12-5 öndeler. BASTIR CURRY!)

Dime #17


-Noche Latina... İlk kez 2006-2007 sezonunda uygulamaya giren, NBA'in belki de uluslararası en çok reklamı yapılan, en kapsamlı ve düzenli uygulamaya konan gecesi. Daha doğrusu artık geceleri, haftaları, ayı. Ligdeki bazı şehirlerde sıklıkla bulunan hispanik vatandaşları ve bazı takımların hispanik oyuncularını anma adına düzenlenen geceler. Belirli takımlara (Bulls, Lakers, Suns, Spurs, Heat, Knicks, Magic), belirli yeni hispanik takma adlar (Los Bulls, Los Lakers, Los Suns, Los Spurs, El Heat, Nueva York, El Magic) veriliyor. Bazısı şehirdeki vatandaşların büyük kısmının latin kökenli olmasından (Miami, Orlando, Los Angeles), bazısı da takımlarında latin oyuncuların bulunmasından (San Antonio - Splitter, Ginobili veya Phoenix - Scola gibi) bu takma adları alıyorlar. Ligdeki bütün hispanik oyuncular şurada, Ligin düzenlediği Noche Latina 2013 programı da burada.

-Kobe Bryant neler yapıyor? Yani gerçekten, kariyerinin son bölümünde belki de daha önce hiç görmediğimiz bir Kobe izletiyor bizlere. Geçen seneyi çok savruk geçirmişti. Bu seneye de öyle başladı. Sene başında belki de takımda bir tarafını yırtan tek kişi o gözüküyordu ama ben hiç memnun değildim o performansından. Sonra başka bir role büründü, Magic Mamba. Daha az şut kullanmaya, topa daha çok hükmetmeye ve asistleriyle takımı oynatmaya başladı. Sezona tüm maçları 10'ar 10'ar bölerek baktığımızda ilk 10 maçta (1-10) 26.4 sayı, 5.4 asist, sonraki 10 maçta (11-20) 30.3 sayı, 4.6 asist, sonraki 10 maçta (21-30) 33.6 sayı (burada delirip maç başına 25.7 şut kullanmış), 4.7 asist, sonraki 10 maçta (31-40) 28.0 sayı, 4.3 asist, sonraki 10 maçta (41-50) ise 19.4 sayı (16.8 şut denemesi), 7.3 asist. Şimdilerde kendisine yeni bir lakap buldu ve bence çok klas: Vino. İtalyanca'da şarap anlamına geliyor ve bu kelimeyi duyunca artık aklımıza sadece Alexandre Vinokourov gelmeyecek. Lakers resmi twitter hesabı da şöyle bir fotoğraf paylaştı geçtiğimiz günlerde. Nerede kalmıştık, 51-60. maçlar arası 18.6 şut denemesinde 26.2 sayı, 7.3 asist ve son 4 maçta da 19.5 şut denemesinde 33.0 sayı, 8.8 asist. Oklahoma City karşısındaki 2 asistlik performansını görmezden gelirsek, son 3 maçında 11 asist ortalamasıyla oynadığını söyleyelim. New Orleans'a 42, Toronto'ya da 41 attı. Ayrıca şunu, şunu, şunları, bir de bunları yaptı ve Lakers an itibariyle 33-31'le Batı'da 8. sıraya yükseldi. VINO!

-Derrick Rose'un ACL sakatlığını yaşamasının üzerinden 10 ay geçmiş. Daha dün gibi geliyor di mi? Gözümüzün önünden asla gitmeyen o pozisyon. Halbuki insanlar işine gelmeyen şeyleri çok çabuk unutuyorlar ve bazen çok acımasız olabiliyorlar. Mesela an itibariyle 100 kişiye ligin en iyi 5 oyuncusunu sorsanız, Bulls taraftarı olmayanların tamamının saydıkları oyuncular arasında Derrick Rose olmayacaktır. Derrick Rose, iki sene önceki normal sezon MVP'si. Birkaç gün önce doktorlar oynamaya hazır olduğunu açıklamış ancak kendisi hala dizine tam olarak güvenmiyor ve sol bacağından güç alarak zıplayıp smaç basamadığını belirtmiş. Bunu gerçekleştirene kadar da dönmeyi düşünmediğini. Daha önce de %110 olmadan dönmeyeceğini söylemişti. NBA'de şampiyonluk kazanmak kolay değil. İmkan olan her senede sonuna kadar zorlamak her süperstarın yapması gereken. Bu sene de Chicago Bulls'un Rose'la birlikte az da olsa bir şampiyonluk şansı var ve millet, Rose'dan bahsediyoruz — yapmayın yahu gerçekten Rose'dan bahsediyoruz, eğer bir ihtimal varsa bunu ligde en çok kovalayacak adamdan. Oyunu patlayıcılığa, ani yön değiştirmelere ve duraksayıp hızlanmalara dayalı bir süperstar ve ACL sakatlığı. Lütfen onu anlamaya çalışın ve biraz daha sabredin. Zamanı gelince dönecektir.


-Inbound violation NBA'in bana göre en komik top kaybetme biçimi. Ryan Anderson'la Eric Gordon'ın yukarıdaki elden ele topu verme şeklinde yaptıkları inbound violation iseee... hiç komik değil.

-Oklahoma City Thunder geride bıraktığımız haftada çok zor maçlar oynadı. Nuggets deplasmanı, Clippers deplasmanı, Lakers, Knicks, Celtics — arada bir de Bobcats var ve bu gece de San Antonio'ya gidecekler. Çok zor ve gergin maçlar. Bu maçlardan sadece Nuggets deplasmanını kaybettiler ve çok önemli bu sınavdan A-'yle geçmeyi başardılar. Aynı zamanda çok da gergin geçti maçları, özellikle Clippers, Lakers ve Knicks. Tabii ki Ibaka-Griffin olayına zemin hazırlıyorum. Pozisyonu hala görmediyseniz veya tekrar izlemek istiyorsanız buyrun. Öncelikle Perkins "I didn't see it to where it was like that flagrant. Griffin took Ibaka's arm and knocked him down. The dude is known for flopping anyway, so that's what it is." derken Ibaka da kendisini "If you can see the replay, you can see he grabbed my jersey first so I wanted to try to defend myself. But not to hurt him." şeklinde savundu. Benim yorumum muhtemelen hafta boyunca söylenenlerden farklı olacak. Ibaka'nın cezayı kendisinin kesmesinden son derece memnunum. Pozisyonun içinde Blake Griffin varsa kimin haklı olduğunu kestirmek güç oluyor ve Serge Ibaka'nın bu hareketi durduk yere yaptığına inanmıyorum. Dolayısıyla bu hareketi zalimlik olarak değil de adaletin yerini bulması olarak yorumluyorum. Griffin'in ribaunt pozisyonunda elinin Ibaka'nın formasında olması legal mi? Değil. Kim bilir maç içinde bizim görmediğimiz anlarda neler neler yaşandı da Ibaka en sonunda böylesine absürt bir hareketle patlamak zorunda kaldı. Zaten bu olaydan sonra Ibaka, Griffin'le karşılaştığı ilk pozisyonda ona basket faulü yaptırdı ve 6. faulünü alan Griffin'in oyundan çıkmasını sağladı. Sonraki Clippers hücumunda da çok kritik bir blok koyarak takımının maçı almasına büyük katkıda bulundu. Rahatsız olduğum tek konu, NBA'in bu harekete maç cezası vermemesi. Ne olursa olsun en az bir maç cezası hak ediyordu. Daha önce aynı hareketi yapan isimler (Demarcus Cousins, Will Bynum vs.) ceza almışlardı çünkü.

-Ben gerçekten periyot bitimine 1 veya 2 saniye kala, ve hatta saniyenin altında bir süre kalsa bile, kullanılmayan anlamsız şutları anlamıyorum. Anlatamıyorum da... Şöyle ki Alonzo Gee 0.8 saniye kala kendi sahasından topu fırlatıyor ve hem tüm salonun ayağa kalkıp maça girmesini sağlıyor, hem de takımının ikinci periyoda beş sayı yerine iki sayı geride girmesini ama bazı oyuncular, atıyorum 1.8 saniye veya 2.4 saniye veya hatta ben 5 nokta bilmemkaç saniyeye bile tanık oldum ve bahsedeceğim oyuncu Josh Smith, topu kenardan alıp rakip potaya bakmaya bile tenezzül etmiyorlar. Çok yazık.

-Bill Simmons, Grantland'de NBA'in en iyi anlaşmalarını masaya yatırmış. Tamamen ligdeki kontratlarla alakalı bir yazı, meraklısı kaçırmasın. Zach Lowe'un röportajları devam ediyor, sıradaki isim bu sene sakatlıklar nedeniyle pek sık parkede göremediğimiz Kevin Love. Scott Howard-Cooper, NBA'in resmi sitesine Iguodala'nın oyunundaki değişimden bahsetmiş. Çok sevdiğimiz Holly Mackenzie de bu seneki ve geçmişteki Toronto Raptors üzerinden kazanmanın kolay olmadığını SN'e yazmış. Son olarak Kevin Arnovitz, Jim Cavan, Curtis Harris, Matt McHale ve Jared Wade, ESPN'de beş soru üzerinden Doğu'daki playoff yarışını tartışmışlar.


-Yaratıcı Orlando taraftarı...

-Bu bölümü özlediğinizi düşünüyorum;

Who's HOT?

-JJ Redick'in gelişinden sonra Monta Ellis'in clutch oyunlarıyla ön plana çıktığı Milwaukee Bucks'ta Brandon Jennings lige girdiğinden beri bize hiç göstermediği bir yönünü gösterdi: Asistler. Kariyer ortalaması 5.7, bu sezonki ortalaması 6.7, ve sıkı durun, son 5 maçtaki ortalaması 13.2! Sırasıyla 19, 17, 12, 10, 8. / Deron Williams sene başından beri bir türlü beklenen performansı gösteremedi ve sonunda tüm hıncını Washington Wizards'tan çıkardı: tek devrede NBA rekoru olan 9 üçlük! Performansı buradan izleyebilirsiniz. İlk çeyreği de 7/7 üçlükle kapadı, ki bu da bir rekor. Maçı da toplam 11 üçlük ve 42 sayıyla bitirdi. Geçen hafta da Steph Curry 11 üçlük atmıştı. O alanda NBA rekoru 12 üçlükle Kobe Bryant ve Donyell Marshall'a ait. / Miami Heat en son Şubat'ın ilk gününde Pacers'a yenilmişti. Dün Pacers'ı sahalarında yenerek üst üste 18. galibiyetlerini aldılar. Boston Celtics 2008'de üst üste 19 maç kazanmıştı. NBA rekoru 33'le Los Angeles Lakers'a ait. / Larry Drew'ın Josh Smith-Al Horford pick'n roll'ü, özellikle de crunch time'da durdurulamıyor. Ya da zor durduruluyor diyelim çünkü Celtics'le deplasmanda oynanan maçta Kevin Garnett bunu başardı. O maçın normal süresinin sonunda, Lakers maçının sonunda ve Bucks maçının sonunda bu oyunu oynadılar. / Jamal Crawford ve Blake Griffin'in alley-oop'ı, sanırım sezonun en iyi hareketi.

Who's NOT?

-Demarcus Cousins Nuggets karşısında 1/12 ile 8 sayıda ve Warriors karşısında 2/10 ile 5 sayıda kaldıktan sonra Suns maçında 9/13 ile 22, Bucks maçında da 10/12 ile 24 atıp toparladı derken bilin bakalım ne oldu? Doğru tahmin, EJECTED! / Brandon Knightkimse, KİMSE sevmiyor. / Javale McGee ile Shaq arasında sene başından beri ilginç bir ilişki var. Daha doğrusu sadece Shaq odaklı bir ilişki. Shaqtin' a Fool'dan bahsediyorum. Nihayet ikisi telefonla da olsa buluşturulmuş ve McGee biraz şakayla karışık da olsa durumdan pek haz etmediğini açıkça belirtmiş. / Eski Nuggets ve Knicks oyuncusu Renaldo Balkman, bu sene oynadığı Filipinler Ligi'nde terör estirmiş ve ligden ömür boyu men cezası yemiş. / Andy Greenwald'den sonra Grantland'deki The Walking Dead recapler'i hiç çekilmiyor. En son 3. sezon, 12. bölüm recap'ini Rembert Browne yazdı ve sayesinde Rembert Browne'dan soğuduk. Bay Greenwald, diziden nefret etseniz de lütfen geri dönün ve TWD recapler'ini yeniden devralın. Lütfen.

-"Let me or @mettaworldpeace do that & I guarantee its a 5 game suspension.. I luv *how* there are different rules, for different people!" Matt Barnes. Ibaka'nın Griffin'e yaptığı hareket sonrası maçtan sonra twitter'dan bu tweet'i gönderdi. Sonra da bunu ve şunu. Yukarıda da bahsettiğim gibi, Ibaka'nın yaptığı hareketi anlayışla karşıladım ve beğendim. Ama burada da Matt Barnes'a sonuna kadar katılıyorum ve hayatım boyunca böyle bir cümle kuracağımı düşünmezdim.

Dime #16


-Philadelphia 76ers için her açıdan ilginç ve zor bir yıl oluyor. Şubat ayını 7 maçlık mağlubiyet serisiyle kapattılar ve bu serinin 6. maçı ligin en kötü takımlarından Orlando Magic'e karşıydı, sahalarında. Yukarıda maç bitmeden koç Doug Collins'in salonu terkettiğini görüyorsunuz. O maçtan sonra da uzun bir basın toplantısı vererek takımdaki sorunlar hakkında, tabir-i caizse şikayetlerde ve serzenişlerde bulundu koç. Bazı alıntılara şuradan ulaşabilirsiniz. Sixers genç ve dinamik bir takım — en azından kağıt üzerinde böyle olmaları gerekiyor, ancak biraz akılsızlar. Sene boyunca Bynum'ın dönüşüyle beraber bu takımın bir playoff takımı olacağının altı çizildi. Onlar da Bynum'ı beklemeye o kadar konsantre oldular ki sahada yapabilecekleri doğruları yapamamaya başladılar. Yapamadıkları şeylerin başında topu dolaştırmak, sahaya yerleşebilmek, pick and roll, pick and roll savunması, pick and roll hücumu vs. geliyor. Normalde böyle genç takımlardan enerjik bir oyun oynamalarını beklersiniz. Çok koşarlar, potayı zorlarlar. Hayır. Sixers ligin en az faul kullanan takımı maç başına 16.8 (son sırada Magic var) ile. Organizasyonda heyecan verici isim sayısı çok az. Jrue Holiday, Molly Sullivan, eh biraz Thad Young, biraz da Evan Turner. Magic gibi bir takıma karşı sahalarında 21 sayı geriye düşmeleri kabul edilemez bir durumdu. En acayibinden — koçun da değindiği üzre, geçen sene hiç şans vermeyip takasla gönderdikleri Vucevic 19 ribaunt alırken Hawes'in ribaunt sayısı yalnızca 1. Sahalarında Magic'e 98-84 kaybettiler ve bu Orlando'nun 10 maçlık deplasman yenilgi serisinin sona ermesi demek oldu. Philly taraftarı acımasızlığıyla bilinir, takımlarını ikinci yarı boyunca yuhaladılar. Mart ayına Warriors galibiyetiyle başlasalar da playoff treni çoktan kaçmış gözüküyor ve bir kötü haber daha, Bynum muhtemelen dönmeyecek. Sezonun işkence halinde geçtiği yetmiyormuş gibi sezon sonunda da onları önemli bir karar alma aşaması bekliyor.

-Business Insider'dan Cork Gaines NBA'deki en ucuz ve en pahalı bira satan salonların araştırmasını yapmış. Geçen sene ligdeki ortalama bira fiyatı $6.96 iken bu sene bu fiyat $7.08'e yükselmiş. Meraklıları için NFL'de ortalama fiyat $7.28, MLB'de $6.10, NHL'de ise $7.07. Neyse, resimde göreceğiniz gibi NBA'de en ucuz bira $5 ile Spurs ve Thunder'a ait. En pahalıysa $9 ile Knicks ve Suns. New York'u anlayabiliriz, peki Phoenix? Robert Sarver'ı kutlamak gerekiyor. İyi iş başarmış.

-Mark Cuban iyi ki var. Ciddiyim, Mark Cuban iyi ki var. Bugün ligimiz daha eğlenceli, daha keyifli bir halet-i ruhiye içindeyse bunu Mark Cuban'a borçluyuz. Önce amnesty ile ilgili Orkun Çolakoğlu'nun yazdığı türkçe kaynağı okuyalım. Sonra Dallas Mavericks'in sahibi Cuban ne demiş ona bakalım; "If you look at their payroll, even if Dwight comes back, you’ve got to ask the question: Should they amnesty Kobe?" hmm güzel fikir. Lakers yönetimi durur mu, hemen yapıştırmış cevabı; "We’re aware of Mark Cuban’s comments. We feel they’re inappropriate. As far as the issue itself, we’re not going to comment publicly on the amnesty issue as it relates to any of our players." bence John Black çıkıp "HAHAHAHAH" diye gülseydi daha güzel bir cevap olurdu ya neyse. Esas olaya daha gelmedik. Bu atışmadan sonra geçtiğimiz pazar yerel saatle (LA) 10.00'da Mavs deplasmanına çıktı takım ve Kobe 38 sayısıyla — aslında daha önemlisi son çeyrekte üst üste basket bulduğu üç zor pozisyonla, maçı takımına kazandırdıktan sonra şu tweet'i attı: "Amnesty THAT". Göktuğ da bana "twitter tarihinin en güzel tweet'i :(" dedi. Ben de tüm bu olanlara Sacre tepkisi veriyorum.

                      

-Indiana Pacers ve kavga kelimeleri yanyana gelince akıllara Pistons maçından başka bir maç daha gelecek artık. Kabul ediyorum, Artest'in, S-Jax'in, Pistons seyircisinin yanından bile geçmez, lafı bile olmaz ama en azından ortalama üstü kavgalardan birine daha tanık olduk. Zaten bu hafta iyi kavga yaptı, Will Bynum, Jarrett Jack-Greg Stiemsma, Carmelo Anthony-Spencer Hawes-Tyson Chandler, Iman Shumpert-Basketbol topu. Ama dediğim gibi, zirvesi yukarıdaki olay oldu. Şimdi neler olmuş tekrar göz atalım. Sırayla bakmanızı istediğim isimler var. Olay Roy Hibbert ile David Lee arasındaki ribaunt mücadelesi esnasında çıkıyor. Önce sadece Lee'yi izleyin. Hibbert'a ilk fiziksel müdahaleyi o yapıyor, sonra bir kez daha birbirlerine omuz atıyorlar ve ortalık karışıyor. İkinci kavgaya girmeyen belki de tek isim. Hatta sonlara doğru Hibbert yanından geçiyor ve Lee onu görmüyor bile. İşte buna çok güldüm. Şimdi başa saralım ve Curry'i izleyelim. İtişmeler başladığı esnada Curry oralı değil. Olayları normalden geç görüyor ama en hızlı reaksiyon veren isimlerden biri. Teğmen, "muhtemelen niyeti kötü değil, ayırmaya koşuyor" falan dedi, bana da öyle geldi ama bu Hibbert tarafından iki kere püskürtüldüğü gerçeğini değiştirmiyor. Hibbert'ın seviyesinde kesinlikle değil, tamamen haksız rekabet. Üzücü. Şimdi olayı normalden geç gören bir kişi daha var, onu izleyelim. David West. Yeni Indiana Pacers'ın saha içi lideri Paul George ama soyunma odası ve saha dışında esas abi rolünü hep West üstlendi bu takımda geldiğinden beri. Geçen sene playoff'ta AAA'den galibiyetle ayrıldıkları maçta da takım arkadaşlarının sevincini abartmaması gerektiğini, bir an önce soyunma odasına girmeleri mesajını veren West'ti el hareketi ve mimikleriyle. Burada da kavgaya geç tepki gösteriyor, yavaş tempo koşuyla olayın içine giriyor ve Warriors'lu oyuncuları bir tarafa, kendi oyuncularını bir tarafa tek el hareketiyle ayırmayı başarıyor. İşte ABİ diye buna derim. Şimdi Biedrins'i izleyip haykıra haykıra gülebilir ve Pacers kenar yönetimini izleyip takdir edebilirsiniz. Her açıdan çok acayip bir kavga olmuş.

-Bilek sakatlıkları çoğu zaman pek önemli sakatlıklardan olmamıştır. Normal bir vatandaş sokakta bileğini burksa alçıya alınır, belki bir ay yürüyemez ama NBA oyuncuları bu sakatlıkları yaşadığında — ki sıklıkla yaşıyorlar, genelde birkaç gün dinlendikten sonra sahaya geri dönerler. Hatta bazen pozisyonun tekrarında neredeyse bileğinin kırılmaya ramak kaldığını görürüz oyuncunun ama soyunma odasına girip bir sonraki periyot oyuna geri döner ve buna artık şaşırmayız bile. Bunun en meşhuru da Isiah Thomas'ın Lakers'a karşı NBA Finalleri'nde tek ayak bileğiyle üçüncü çeyrekte 25 sayı gönderip takımı Detroit'e maçı kazandırmasıdır. Neyse, Tony Parker'a geleceğim. Kings karşısında Spurs 130-102 kazanırken bir pozisyonda Parker, Isaiah Thomas'ın (tamamen rastlantı) üzerinden turnike bırakıyor ve ayağına yüksek bir mesafeden düşüp ters basarak bileğini burkuyor. Video burada. Bunun üzerine en az dört hafta diyor doktorlar. Şu an Batı'da lider durumda olan Spurs'ün muhtemelen son kurşununu atacağı senedeyiz (böyle diyorum ama hepimiz biliyoruz ki en az üç sene daha buralarda dolanacaklar, belki daha fazla). Saha avantajına fazlasıyla ihtiyaçları var ve Tony Parker bu sene Lebron James ve Kevin Durant'in ardından MVP yarışında birçok kişinin adını Carmelo Anthony'den veya Chris Paul'den önce andığı isim gibi oynuyordu. Yine de Spurs bir sistem takımı ve bu sakatlığı lehlerine çevirme şansları var. Parker %100 dönerse ve Patty Mills ile Nando De Colo onun açığını mümkün olduğunca kapatıp sisteme tamamen alışırlarsa neden olmasın?

-Birtakım videolar ve yazılar. Ty Lawson, Thunder'ı yıkan game-winner'ı gönderiyor ama daha etkileyici olanı shimmy shake. Üç güzel Harlem Shake videosu var, en güzelinden en kötüsüne Miami Heat, Toronto Raptors, Inside The NBA. Bir de Şanlı Spurs'ün Harlem Shake'e cevabı. Zach Lowe röportajlarına devam ediyor, sırada Sacramento Kings koçu Keith Smart var. Kings demişken, Lebron James'in (tamamen rastlantı) 40 sayı, 16 asist, 8 ribauntla oynadığı maçta — bunu 28 senede başarabilen tek oyuncu, Heat Kings'i iki uzatma sonucunda 141-129 yeniyor ama maçın sonunda Tyreke ile Wade'in... neyse uzatmayayım buradan bakın. Phil Jackson'ın Sports Illustrated'a verdiği güzel röportajı buradan okuyabilirsiniz. Lang Whitaker da GQ'ya Spurs organizasyonunda kazanmanın her şey ve hiçbir şey olduğunu yazmış. Billups'ın DeAndre Jordan'a mutlaka görmeniz gereken asistiyle paragrafa noktayı koyalım.


-Tarih 27 Şubat 2013, Çarşamba. Yerel saatle akşam 19.00 ve yer Madison Square Garden. Batı'da playoff  yerini sağlamlaştırmak isteyen Golden State Warriors, Doğu'da bu sene Miami Heat'e kafa tutabilen takımlardan olmak isteyen New York Knicks deplasmanına geliyor. Bir önceki maçta David Lee ile Roy Hibbert kavgası sonucu Lee bir maç ceza almış ve o akşam oynayamayacak. Ancak bir oyuncu var, alev alması için ortam bir hayli müsait. Ki önceki gece de Bankers Life Fieldhouse'ta 7/10 üçlükle 38 sayı göndermiş rakip potalara. Maça pek sıcak girmiyor. İlk çeyrek sadece 4 sayı atıyor. Ancak ikinci çeyrek yavaş yavaş ısınmaya başlıyor. Bir üçlük. Bir üçlük daha. Bir tane daha. Sonra bu sene ilk defa forma giyen Kenyon Martin'den sıyrılıp içeri kıvrılıyor. Sonra bir üçlük daha. İkinci yarı başlıyor, o kaldığı yerden devam ediyor. Maçtan sonra Carmelo Anthony "The performance was unreal.", Tyson Chandler "There's nothing we could have done.", Mike Woodson ise "We trapped him some and he beat our traps, shot it before you could actually get the trap on him. He just had a phenomenal game." diyecek. Tam 11 üçlükle, ki 13 denemede gelen 11 üçlükle, yanına çok çok önemli 7 asist, 6 ribaunt, 3 top çalmayı da ekleyerek 54 sayı atıyor Stephen Curry. Özeti şuradan izleyebilirsiniz ama eğer hala izlemediyseniz maçın tamamını bir yerlerden bulup kesinlikle izleyin. Belki Warriors'un kazanmasına yetmedi bu performans, hatta belki de kazanamamalarının sebebi Curry oldu son anlarda yediği bir blok ve yaptığı bir top kaybıyla ama ben iddia ediyorum bu performans Kobe'nin 61'inden de Lebron'un 52-13-9'undan da daha iyi ve izlemesi daha keyifliydi. Mark Jackson'a oyuncusunu 48 dakika boyunca sahada tuttuğu için teşekkür ederim. Hayır gerçekten. Böyle bireysel performanslara arada sırada ihtiyacımız var. Bu oyunun eğlence olduğunu hatırlamak adına... Teşekkür ederim Mark Jackson. Teşekkür ederim Madison Square Garden. Teşekkür ederim Bay yetenekli Stephen Curry.

-Bazen NBA'de oynanan her maçın birbirinden keyifli olduğu geceler vardır. Uzun süredir tanık olmuyorduk ama 27 Şubat gecesi tam da böyle bir geceydi. Sırayla kısaca maçları hatırlayalım;

GSW 105-109 NYK: Yukarıdaki paragrafa ek olarak Mark Jackson'ın da koç olarak evine döndüğü maç. Sam Amick, USA Today'e güzel özet geçmiş. Ha bir de Tyson Chandler'ın 28 ribaundu var. İlk çeyrekten 13 tane toplamıştı bile. Mesela Charlotte Bobcats de Enes'in 22 ribaunt çektiği maçta Utah Jazz karşısında toplam 24 ribaunt aldı. Mesela.

TOR 92-103 CLE: Kyrie Irving'in sakatlığından dolayı oynayamadığı üst üste ikinci maç ve Cavaliers'ın kazandığı üst üste ikinci maç. Hmm.

SAC 125-101 ORL: Jason "White Chocolate" Williams maçtaydı ve onu gören Tyreke Evans'tan zamanında onun yaptığına benzer bir asist geldi. "What a pass! Oh if you don't like that, you don't like NBA Basketball."

DET 96-95 WAS: Çok, çok ilginç bir son saniye anı. Ariza'nın köşeden üçlüğü belki basket olmuyor ama hem Pistons broadcast'ini, hem de Wizards broadcast'ini yanıltmayı başarıyor. Gerçekten çok pis top ve komik bir durum. Wizards'ın bir sonraki maçına Steve Buckhantz bakın neyle gelmiş.

MIL 110-107 HOU: Monta Ellis'in basketbol tanrılarına ettiği dualar nihayet karşılık buldu.

DAL 84-90 MEM: Mavericks ligin en iyi savunma takımlarından birine karşı çeyreğe 38-19 ile başlıyor. Memphis devreyi 16-4'lük seriyle kapatıyor. Üçüncü çeyrekte 24 sayı atarlarken sadece 5 sayı yiyorlar. Devre sonu ve üçüncü çeyrek sonu arasındaki seri 40-9. Arada bir de franchise rekoru 24-0'lık seri var. İstedikleri zaman epey korkutucu olabiliyorlar. Dirk bir sonraki seneye kadar sakallarına dokunmayacak korkarım.

NOH 74-119 OKC: Kevin Durant 27 dakikada 18 sayı, 11 ribaunt, 10 asistle triple-double yaptı.

PHO 105-101 SAS: Rodeo Road Trip dönüşü Spurs, OT'ye giden maçta Phoenix'e evinde yeniliyor. OT skoru 5-1 Phoenix lehine. Wes Johnson'ın maçı uzatmaya götüren buzzer'ı ve o ana kadar evinde oynadığı 24 maçtan sadece 2'sini kaybeden San Antonio Spurs.

ATL 102-91 UTA: Al Horford ligin en formda pivotu ve bu maçta da 34 sayı, 15 ribaunt, 5 blokla oynadı. Olağanüstü.

DEN 111-109 POR: Lamarcus Aldridge'in son saniye imza atışı girse 10/10 ile perfect night olacaktı ama yine de bu maça bir şans verin.

-"Please LeBron, get in the dunk contest. I’m going to put up a million dollars. A million dollars to LeBron. Please get in the dunk contest. I go every year. I want to see you out there. A million to the winner." Magic Johnson. Bunu söylemesinin nedeni şu, şu ve şu. Artık Heat taraftarının maçlara erken gelmek için bir sebebi var. Ama Magic Johnson... ilgi çekmek için senin bir sebebin yok. Lebron James ve slam dunk contest muhabbetinden gına geldi. Yeter artık.

Dime #15


-Bir All-Star haftasonunu daha geride bıraktığımız şu günlerde... I-ıh. Benim şahsen sezonun en beklediğim bölümü değil All-Star haftasonları. Hiçbir zaman da olmadı demeyeceğim, oldu. Özellikle bu oyunu çözebildiğim ilk dönemlerde her zaman All-Star'ı organizasyonun zirvesi sanmıştım. Çocukluk sonrası dönemden bahsediyorum, 2003-2004-2005 falan. 2003 yılındaki efsane maç hala unutulmaz, kişisel olarak en zevkle izlediğim All-Star maçı ise 2004 Staples Center. Ama işte oyun mu değişiyor, biz mi değişiyoruz veya büyüyoruz (?), ya da bizimle beraber süregelen bu standartlık mı sıkıcılaşıyor bilemiyorum ama bir süre sonra eskiden çok zevk aldığın bazı aktiviteler seni tatmin etmez oluyor. İşte benim için All-Star haftasonunu ifade eden karşılık bu. Bir farkla, tatmin etmiyor ama izlemek zorundasın. Neden bilmiyorum, zorundasın.

-Öncelikle, üstat şuraya notları bırakmış. Okuyunuz. Ben de bir önceki dime'da tahmin yapmıştım. Muggsy Bogues ile Dominique Wilkins'i yanlış takımlara yazmışım ama nihayete bakmak lazım. Team Bosh dedik, Team Bosh kazandı. Skills Challenge'ı genelde favoriler alamaz, hep görece beklemediğin isim kazanır. Çoğunun favorisi (yine) Tony Parker'dı ama Lillard da sürpriz değil aslında. Üçlüğü genelde favoriler kazanır. Zaten epey üst düzey bir yarışma oldu, biraz da Cumartesi oyunlarına getirilen yeni kurallardan (Doğu-Batı şeyi) dolayı Curry finale çıkamadı. Bonner alev (ince) aldı, Kyrie Mars'a ışınlandı. Smaç yarışması da Kaan Kural'ın her sene söylediği üzere "son yılların en zevkli smaç yarışması" değildi, Bledsoe'nun şu smacı çok güzeldi. Gerald Green'in ilk smacı harikaydı. James White'ın smaçları değil, bunu sunuş biçimi inanılmazdı. Finalde kötü smaçlar izlemedik, adamım Terrence Ross'un (tüm smaçları şurada) ilk smacı ve Vince Carter'a selam çakması hoştu, Jeremy Evans'ın gelecekten gelen tablo olayı yaaani yaratıcı demek istemiyorum ama fena değildi. Ross'un son smacını hiç tasvip edemiyorum, dizi çocuğun boynundan santim uzakta geçti. O hızla çarpsa gece çok acayip bir şekilde son bulabilirdi.

-Haftasonunun kazananları ve kaybedenleri. Kaybedeni Chris Bosh. All-Star maçında biri crossover sonrası değişik bir şut denemesi olmak üzere üç airball'ı, biri pota altından oyunu başlatırken topu Parker'a (rakip oyuncu) vermesi sonucu yediği iki bacak arası (diğeri Chris Paul'den), ve son olarak Kobe'nin crossover'la afallatıp yanından geçerek attığı ters turnikesiyle Bosh orada yokmuş gibi davranması. Tüm maç boyunca sarhoş gibiydi. Zaten neden ilk beş başladığını kimse anlamadı. Aaa bir dakika, koç Spoelstra, ilk beşin diğer oyuncuları James ve Wade. Bir dakika... Rising Stars'ın MVP'si 40-10'luk performansıyla Kenneth Faried, Smaç şampiyonu Terrence Ross ve All-Star MVP'si 20-15-4'ü ile Chris Paul bizlere çok özel performanslar izlettiler. Özellikle Chris Paul'ün bir oyun kurucu olarak All-Star maçında MVP ödülünü alması, hem de dibine kadar hak ederek bunu başarması kolay değil. Ancak bence bu isimlerin üzerinde iki isim var öne çıkan. İkinci isimden başlayayım, Kobe Bryant. Son birkaç yılda All-Star maçlarının, 2000 dönemine (Shaq vs.) nazaran daha çekişmeli olduğuna şahit oluyoruz. Bunun en büyük sebebi asla NBA Finalleri'nde karşı karşıya gelemeyen — ve asla gelemeyecek olan, Kobe ile Lebron'un ayrı takımlarda olup birbirlerine bir şeyler ispat etmeye çalışmaları. Veya bunu sadece Kobe'nin yapıyor olması. Belki Lebron o kadar ciddiye almamış olabilir ama gerçek şu; Kobe Bryant, Lebron James'i, son All-Star maçının son çeyreğinde, bire bir savundu. Tam saha baskı uyguladı, top Lebron'dayken beraber nefes alıyorlardı. Top Lebron'da değilken... Lebron'a gelemiyordu, çünkü Kobe. Tabii ki malum iki (biri bu) blok. ENFES. Ha birinci isim? KYRIEEEEE. Cuma gecesi şunu (buna da bakın) yaptı, Cumartesi gecesi üçlük şampiyonu oldu, Pazar gecesi de 6/11 ile 15 sayı, 4 asist ile oynadı. Süperstar etiketini yapıştırmak için çok erken, ama kesinlikle ligin geleceği. Cavs formasıyla yüzük kazandığı gün benim açımdan basketbolun zirve günü olacak.


-All-Star goygoyunu bitirelim ve normal sezonumuza dönelim. Fakat burada bir gariplik var!?

-"We won't be bouncing our grandkids on our laps someday and telling them about Trade Deadline 2013" diyor yetenekli Bill Simmons bu seneki Trade Deadline hakkında. Çoğu zaman sezonun en zevkli günü olur ama bu sefer öyle olmadı. Tabii yine bir ton oyuncu şehir değiştirdi, bir sürü takım sezonun geri kalanında önceki bölümden farklı bir tablo gösterecek ve bir sürüsü de göstermeyecek ama sezon sonundaki şampiyonu zaten etkileyen bir gün değil takasın son günü, genellikle. Son yıllarda bir tek 2004 Rasheed Wallace ve 2008 Pau Gasol bu konuda istisna olabilmeyi başardı. Neyse, bütün takasları tek tek analiz edemem. Yapamam demiyorum, yaparım ama hoş olmaz. Bill Simmons ile Zach Lowe şurada ve şurada bütün günü değerlendirmiş. D.J. Foster da takasın kazananlarını ve kaybedenlerini kendince şuraya yazmış. Houston-Sacramento-Phoenix üçgeninde Savaş'ın şu tweet'i güzeldi, bir de Kansas Jayhawks'lı Morris kardeşlerin yeniden beraber oynayacak olması. Josh Smith sanırım Hawks'ın elinde patladı, tabii Atlanta GM'i Danny Ferry'nin başka planları ya da üst düzey ikna kabiliyetleri yoksa. Clippers'ın, Nuggets'ın, Lakers'ın hamle yapmaması hoşuma gitti. Jazz'in hamle yapmaması hoşuma gitmedi. Patrick Patterson'a üzüldüm, Thomas Robinson'a sevindim. Jordan Crawford yetenekli bir çocuk, sadece kafasının yontulması lazım ve duyduğuma göre Celtics'te iyi kafa yontan isimler varmış. Bucks'ın Redick hamlesi iyi ama Jennings ve Ellis hala onlarda. Bir de, KENYON MARTIN GERİ DÖNDÜ!

-Hidayet Türkoğlu doping yaptığı gerekçesiyle NBA tarafından 20 maçlık bir ceza aldı. Kanından NBA'in anti-doping kuralını ihlal eden anabolik steroid maddesi methenolone çıktı. Peki ne yapar bu methenolone? Basit bir kas kitlesi arttırıcı. Hidayet ne dedi? "While I was back home in Turkey this past summer, I was given a medication by my trainer to help recover more quickly from a shoulder injury. I didn’t know that this was a banned substance and didn’t check before taking it. I take full responsibility for anything that goes into my body. This was a complete error in judgment on my part and I apologize to the Orlando Magic organization, the league, my teammates, and the Magic fans. I know I have let down a lot of people and I am truly sorry for my mistake." yedik mi? Yemedik. Yemiyoruz da. Sevgili futbolcular, basketbolcular, bisikletçiler, sporcular. Eğer doping yapıyorsanız, yakalandıktan sonra açık bir şekilde yaptığınızı itiraf edin. Lütfen bu "bilmiyordum" olaylarına girmeyin. Böylesi yaptığınız suçu hafifletmez belki ama en azından bizlerle aranızdaki samimiyeti sarsmaz. Her neyse, işin bir diğer boyutu ligde steroid maddesi kullanan yegane sporcunun Hido olup olmadığı. Lebron James'lerin, Blake Griffin'lerin o imrenilecek vücutlarının sadece doğru beslenmeyle olduğuna inanmıyoruz tabii ki. İşte kabak her seferinde farklı ve göz önünde olmayan bir kişiye patlıyor. Ligde daha önce bu maddeleri kullandığı için ceza alan isimler: Don MacLean, Matt Geiger, Soumaila Samake, Lindsey Hunter, Darius Miles, O.J. Mayo. 2.9 sayı, 2.4 ribaunt, 2.1 asist ortalamalarıyla ligdeki en kötü sezonunu geçiren Hido 20 maçlık cezası esnasında 2.9 milyon dolarlık alacağını alamayacak. 27 Mart'ta Bobcats karşısında oynayabilecek ve GM Rob Hennigan da cezası bittiğinde oynamasının bir sorun teşkil etmeyeceğini belirtti.

-Los Angeles Lakers'ın sahibi Dr. Jerry Buss yakalandığı kanseri yenemeyerek geride bıraktığımız pazartesi sabahı, 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Buss, sadece benim de taraftarı olduğum Lakers için değil bütün NBA için çok önemli bir isimdi. 1979'da Los Angeles Lakers'ı satın aldıktan sonra Lakers bugüne kadar tam 16 final oynadı, 10'unu kazandı ve sadece 2 kez playoff yapamadı. Sadece saha içi başarılar değil, saha dışında da Lakers'ı, hatta NBA'i çok çok farklı bir marka haline getirmeyi başardı. Başaran isimler arasında en önemlilerinden biriydi. Bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum, birkaç video ve makale var. Buss kötü bir poker oyuncusuydu, High Stakes Poker Season 1'da onu izlemiştik. NBA'in resmi sitesi, onun yaptıkları hakkında şöyle bir video hazırlamış. Lakers resmi sitesi de şöyle bir infografik paylaştı. Tom Hoffarth şuraya, Bill Simmons da buraya onun hakkında yazmış. Dave McMenamin de Jerry Buss'ın ardından sorulan altı soruya burada cevap vermiş. Dr. Buss'ın ölümünün ardından oynanan ilk Lakers maçı Staples Center'da Boston Celtics'e karşıydı. Zamanında "One of the biggest reasons I bought the Lakers was to beat the Celtics." diyen Buss'a 113-99'luk bir galibiyet hediye etti takım. Kobe maçtan önce şu konuşmayı, geçtiğimiz gün düzenlenen anma töreninde de bu konuşmayı yaptı. Aynı zamanda ikinci paylaştığım linkin yanında diğer isimlerin (Phil, Shaq, Kareem, Magic, West, Stern) konuşmalarını da bulabilirsiniz.


-Madem yazı paylaşmaya başladık, hız kesmeyelim. Rembert Browne, Andrew Bynum'a açık mektup yazmış, kendine has AKSJDKASDJAKSDJS tarzıyla. Ölmeden önce kesinlikle okumanız gereken bir yazı, Jordan Conn'dan. İyi ki Marc var, iyi ki Pau var, iyi ki Gasol kardeşler var. Kate Fagan, sporda seksizm üzerine şuraya başından geçenleri paylaşmış. Chuck Klosterman da Royce White hakkında söylenebilecek en doğru şeyleri söylemiş. Son olarak, Zach Lowe ile Dirk Nowitzki'nin müthiş eğlenceli röportajı şurada. Bir de ek not.

-Bu bölümün kalıcı olacağından korkmaya başladım.

Who's HOT?

James Harden eski takımı OKC'yi 14/19'la kariyer rekoru 46 sayı, 8 ribaunt, 6 asistle yıktı. Aynı zamanda 8 üçlük denemesinin 7'si isabetli, bu da bir başka kariyer rekoru. Sanırım bu da bir başka kariyer rekoru. Goran Dragic, Portland Trail Blazers karşısında 18 asist yaparak kariyer rekoru kırdı ve maçtan sonra bu röportajı verdi. Goran Dragic, Portland Trail Blazers karşısında 18 asist yaparak kariyer rekoru kırdı ve bu 18 asistin 10'unu ilk çeyrekte yapmayı başardı. Joe Johnson buzzer beater'larına, game-winner'larına devam ediyor. Son kurban Milwaukee Bucks. Marifetleri burada. İnanılmaz. Bu hafta özgüvenini yitiren tek Pistons'lı Brandon Knight değil. Çaylak Michael Kidd-Gilchrist, Greg Monroe'yu da bu listeye sokuyor, potaya soktuğu gibi. DALLAS MAVERICKS HARLEM SHAKE!

Who's NOT?

NBA'deki pivotlara sesleniyorum. Lütfen DeAndre Jordan'a atış esnasında faul yapmayın. Lütfen. Bırakın ne yapmak istiyorsa yapsın. Bırakın rahat rahat smacını yapsın. Ciddiyim. Gerçekten bir daha şunun gibi serbest atışlar görmek istiyor değiliz. Ciddiyim. Haftanın diğer kötüleri de O Ses Türkiye dörtlüsü. Barış Akarsu çakması Onur, Mahallemizin gay çaycısı Berkan, Bir insan Delikanlım'ı ancak bu kadar kötü söyler Ayda ve Ahmet Kaya'yı mezarında ters döndüren Mustafa.

-"Five beats one every time I look at it. And not that (James) won't get five. He may get more than that, but five is bigger than one." Michael Jordan. Neden Kobe'nin adını James'in üzerinde andığını belirtiyor. Haftanın en önemli olayını en sona bıraktım. Majesteleri 50 yaşına bastı. Herkes onu başka bir hareketiyle hatırlıyor. Ortak noktamız, mükemmelliği. ESPN Sports Center'ın hazırladığı 50 Greatest Moments'i bu linkte bulabilirsiniz. Vaktiniz varsa Yiğiter Uluğ'un şu yazısını kesin okuyun. Bu yazıyı ise vaktiniz yoksa bile bir şekilde vakit yaratıp kesin okuyun. İyi günler dilerim.

Dime #14

  
-Sağolsun @dombili yukarıdaki sekansı benim için youtube'a upload etmiş. Her izlediğimde Ayda Mosharraf'ın şu performansı ile eş zamanlı, dünyada kalan son patates kızartmasının Burger King yapımı olduğunu öğrenmiş bir ifadeye bürünüyor yüzüm. Rondo'nun sakatlığından sonra Boston Celtics 7-1 ve tek mağlubiyetleri üç uzatmalı Nuggets zaferinden sonra back-to-back çıktıkları Bobcats deplasmanı. Bu 7 maçın içinde Heat, Clippers ve Lakers da var. Ayrıca Paul Pierce'ın 27-14-14'lük monster triple double'ı ve Kevin Garnett'in 25.000 sayı barajını aşması var. Bense şu istatistiğe dikkat çekmek istiyorum; Lakers maçının üçüncü çeyreğinde (yukarıda da son dakikalardaki sekansını gördüğünüz çeyrek) 37 sayı attılar. 21 şutun 16'sı isabetliydi ve tam 10 asistle geldi bu 37. Sayıların 18'i boyalı alandan, 6'sı üçlük çizgisi dışından. Bu sezon bir maçın bir çeyreğinde yakaladıkları en yüksek sayı. Diğer bir istatistik ise — maçın oynandığı tarihin son gün olduğu baz alınarak, 2013'te Celtics'in rakipleri 92.6 sayıda tuttuğu (lig 4.sü), %42.1 ile şut attırdığı (lig 1.si), %31.1 ile üçlük attırdığı (lig 1.si) ve 14 maçta (18 toplam maç)100 sayının altında sayı yediği. Bu kadar.

-Samuel Dalembert bu sene Larry Sanders'ın sakatlandığı 29 Ocak'taki Pistons maçına kadar 5.2 sayı, 4.6 ribaunt, 1.2 blok ortalamalarıyla oynuyordu. Samuel Dalembert, o günden bu yana 12 dakika oynadığı Knicks ve 6 dakika oynadığı Magic (Sanders geri döndü, sonra tekrar sakatlandı) maçlarını çıkartırsak 6 maçta 15.1 sayı, 10.8 ribaunt, 2.8 blok ortalamalarıyla oynuyor. Nuggets karşısında da 35 sayıyla kariyer rekoru kırdı. Bu sene Bucks için büyük sürpriz olan Larry Sanders, sakatlığında bile takıma faydalı olmayı bir şekilde başardı. Kontratının son senesinde olan ve $6.7 milyon alan Dalembert, rotasyonun sonuna itilmeyi hak etmediğini gösterdi. Şimdi Milwaukee GM'i John Hammond'ın (bu adam Jurassic Park'ta oynamıyor muydu ya) düşünmesi gereken bir şey var. Takas değeri yükselen Dalembert'i göndermek mi, yoksa bu sene sonuna kadar oyuncusundan alabileceği maksimum verimi almak mı?

-Bu bölümde ben aşağıya All-Star cumartesi etkinliklerinde rol alacak oyuncuları yazıyorum ve kırmızı boyayla kazanacağına inandığım ismi belirtiyorum.

Shooting Stars:
Team Harden: James Harden, Tina Thompson, Robert Horry
Team Westbrook: Russell Westbrook, Maya Moore, Sam Cassell
Team Bosh: Chris Bosh, Swin Cash, Muggsy Bogues
Team Lopez: Brook Lopez, Tamika Catchings, Dominique Wilkins

Skill Challenge: Jrue Holiday, Brandon Knight, Jeff Teague, Damian Lillard, Jeremy Lin, Tony Parker

Three-Point Contest: Paul George, Kyrie Irving, Steve Novak, Ryan Anderson, Matt Bonner, Stephen Curry

Slam Dunk Contest: Gerald Green, Terrence Ross, James White, Eric Bledsoe, Jeremy Evans, Kenneth Faried

Muggsy'nin organizasyona nefis hava katacağı kesin. Onun orta sahadan attığı şutla kazandıkları anı hayal edebiliyorum. Brandon Knight eline koluna hakim çocuk, şutu da diğerlerine göre daha temiz, heyecanlanmazsa banko kuponlarda tek geçmeli. Yine önceki yıllardan edindiği tecrübeyle Stephen Curry de koşusunu kazanabilecek güçte, plase Novak. Günün en önemli ve son koşusunda bu sene çok denk safkanlar yarışacak. Geniş kuponlarda Jeremy Evans hariç beş isim de yazılabilir.


-Bynum hair update!!! Görünce şöyle oldum. Ayrıca paşamızdan olumsuz haber var; "I worked out for two days on the court and I had a lot of pain, so I backed off a little bit today." demiş. Şubat sonunda dönüp dönmeyeceği hakkındaki soruya da "We’ll have to see if I had a setback or not." diye eklemiş. All-Star arasından sonra dönmesi bekleniyordu, sanırım kendisi de ne durumda olduğunu bilmiyor.

-Lakers hakkında her dime'da en az bir paragraf çemkirmezsem olmuyor. Ama yapabileceğim bir şey yok, basına o kadar çok malzeme veriyorlar ki. Son dönemin konusu daaa... Howard. YİNE. Shaquille O'Neal'ın oyunu domine ettiği yıllarda sürekli olarak başına gelen tek olumsuz şey vardı: ardı arkası kesilmeyen sert fauller. Çünkü çok güçlüydü ve kötü faul atıyordu. Herhangi başka bir oyuncuya aynı faulü yapsanız oyundan atılabilirdiniz ama bunu Shaq'a yaptığınızda neredeyse %50 ihtimalle takımınızın 2 sayı yerine 1 sayıyla kurtulmasını sağlıyordunuz. Şimdi önceki cümleleri, "Shaq" yerine "Dwight" koyup tekrar okuyun. Howard omzundan sakatlandı ve Pau Gasol'ün de en az 6 haftayı kaçıracak sağ ayak sakatlığıyla Celtics deplasmanı öncesi takımını yalnız bırakmamasını gerektirecek bir ortam oluştu. Durumu game-time decision olarak belirlendi ve maç öncesi Lakers oyuncularıyla basın arasında a-ca-yip diyaloglar döndü. Kobe, Howard'ın iyileşmesini bekleyemeyeceklerini, onun fedakarlık yapması gerektiğini, başkasının sözlerine kafayı takmamasının (Howard'ın) yararına olacağını belirtti. Nash de bunu destekleyecek bir yorum yaptı. Howard ise bütün bu söylenenlerin kendisine aktarılması sonucu özetle "Just Kobe. Just Kobe." diye geçiştirdi durumu ve gerçekten acılı bir sakatlık yaşadığını yineledi. Grantland'de Rembert Browne'ın şöyle MÜKEMMEL gif'li anlatışı var olayı, aşağılara indikçe gözyaşlarınıza hakim olamayacaksınız. Gülmekten. Sonuç olarak Howard sahaya çıktı ve çıkmasa da değişen bir şey olmayacaktı. En son, Heat deplasmanı öncesi dünya üzerinde konu hakkında yorum yapmayan tek ve son isim olan Howard'ın babası da "The problem is the coach. He needs to step in and say, 'You guys have got to be quiet. We're trying to secure something here.' Dwight is probably looking at the coach, thinking, 'What are you going to do?' I promise, if that had been Stan Van Gundy, that wouldn't have happened. Howard wouldn't have been admonished publicly. I think the coach has a lot to do with who controls Kobe's mouth right now." dedi. D'Antoni de buna, eeeh... Blah, blah, blah. Değişmeyen tek şey, Lakers Heat'e de kaybetti. Haklarını yemeyelim, Grammy nedeniyle Staples Center'dan uzaklaştıkları 7 maçlık deplasman turunu 4-3'le geçtiler. Onlar için fena değil.

-Miami Heat 5 maçtır kazanıyor. Lebron James 5 maçtır 30 sayı barajını geçiyor. Bu seri, Heat franchise'ında bir rekor da olsa buraya kadar her şey normal. Şimdi başa alalım. Miami Heat 5 maçtır kazanıyor. Lebron James 5 maçtır 30 sayı barajını geçiyor ve bunu %71 FG, %60 3FG, %78 FT ile yapıyor. OHAAAAA. Aynı zamanda bu 5 maçta 34 ribaunt alıp 30 da asist yaptı, bir de bunu. Şurada shot chart'ı var. Bunlar inanılması güç, anlaşılamaz, anlatılamaz, izlemeden inanılamaz, izlesem de inanmayacağım, hatta izleyip de inanmadığım çok absürt rakamlar. Öte yandan Varejao diyor ki; "He could return. It could happen.I didn't think that he would leave. But I think there is a chance he could come back." Yorum yok. Lebron durdurulamıyor, Heat durdurulamıyor. Wade de Lebron (son touchdown) sonrası dönemden beri kariyerinin en formda günlerini geçiriyor. ESPN'den J.A. Adande ile Israel Gutierrez, Doğu'da herhangi bir kadro Heat'i altına alabilir mi konusunu tartışmışlar.


-Roses are red, violets are blue, DMC was ejected, AGAIN!!! Bu sefer neden derseniz, hakeme "lanet bir kadın gibi davranamazsın" demiş. Ama açıklaması çok şeker ya; "Before that, the officials tell us if you have a problem with them, come talk to them. They give us permission to do that. I tried to wait until the play was over. I waited until the play stopped. I went up to the ref. He kept telling me, ‘Don’t talk to me, don’t talk to me, I don’t want to talk to you.’ So I waited until halftime. He said the same thing. He was saying, ‘Don’t talk to me.’ So my response was, ‘You don’t have to act like an effing female.’ I shouldn’t have said that. That’s about it." Bu sefer DMC'nin yanındayım. Leave DMC alone!

-Bu bölümümüzdeee...

Who's HOT? 

NBA tarihinin gelmiş geçmiş en klas formasında Indiana Pacers'ın şu formaları olarak karar kıldım. Rudy Gay yeni takımına çabuk ısındı, Pacers'ı da normal sürenin sonundaki şu steal'iyle ve uzatma sonundaki şu game-winner'ıyla avladı. Nate Robinson Doğu'da haftanın oyuncusu oldu. Tekrarlıyorum, Nate Robinson Doğu'da haftanın oyuncusu oldu. Nuggets broadcast'i Danilo Gallinari'nin bu şutunu "shot of the century" olarak sundu. Beynine kan gitmeye başladığı an "shot of the year"a çevirdi. San Antonio Spurs 8 Şubat'taki Pistons maçına kadar 11 maçlık bir galibiyet serisi yakaladı ve bu seri boyunca Tony Parker 23.2 sayı, %58.3 FG, 9.3 asistle oynadı. Bu seride Spurs big three'sinin sadece bir maçta beraber oynadığını belirtmekte yarar var.

Who's NOT?

Basketbolun Kamerun'u Golden State Warriors'ın şu formalarına bakın. John Wall ayakkabılarını bağlamak için yanlış zamanı seçmiş. Mirza Teletovic, Pistons potalarına üç pozisyon üst üste üçlük atıyor... AIRBALL! Airball ("airballs are in the air tonight") demişken, Deandre Jordan alley-oop'u airball'la bitirmeyi başarmış. Portland Trail Blazers bench'i 13.1 dakika süre alıyor, 16.7 sayı atıyor (29. sırada Indiana Pacers 25.4 sayı), .381'le şut atıyor, 10.5 ribaunt çekip, 3.9 asist yapıyor ve bütün bu kategorilerde ligin son sırasında. İğrenç.

-"We said we’re not going to shave until we’re back to .500. So it’s been rough. There’s been some itching going on. And since we’re still down seven games below .500, that’s a long way to go." Dirk Nowitzki. Kendisinin ve takım arkadaşlarının .500 galibiyet seviyesine gelene kadar sakallarını kesmeyeceklerini söylemiş. Mavericks şu an 22-29. Önlerinde nispeten zor olmayan bir fikstür var. Yine de onları rahmetli Dumbledore gibi görme ihtimalimiz az değil.

Dime #13


-Amerika'da spor gündemlerinin küçük bir bölümünü NBA'in kapladığı günlere girdik. Ocak sonu, Şubat başı, kısaca All-Star öncesi dönem. Bir başka deyişle fırtına öncesi sessizlik. Hele bu sene NHL'in de lokavtının bitmesinin bu döneme denk gelmesiyle gündem iyice yavanlaştı. NFL'de de bu hafta sonu Super Bowl XLVII oynanacak, dolayısıyla insanların çok büyük bir çoğunluğunun üzerine kafa yorduğu ilk şeylerden bazıları Rudy Gay takası, Rondo'nun sakatlığı, Kobe'nin ve Lakers'ın değişen oyunu ya da Beasley'in saçları değil. Ama bizim öyle.

-Memphis Grizzlies'in geçtiğimiz haftalarda yaptığı takası biliyoruz. Lüks vergisi ödememek uğruna Ellington, Speights ve Selby'i korumalı draft hakkı ile Cavs'e göndermişlerdi. Sene başından beri takas olacağı kesin gözüyle bakılan Rudy Gay'i de nihayet gönderdiler. Hollinger'ın başrolde olduğu üç takımlı takas kabaca şöyle:

Grizzlies: Tayshaun Prince, Austin Daye, Pistons'tan gelen ikinci tur draft hakkı, Ed Davis
Raptors: Rudy Gay, Hamed Haddadi
Pistons: Jose Calderon

Ben yine yerim kısıtlı olduğu için ayrıntılı değinmeyeceğim ama şöyle bir baktığımda Pistons'ın doğru iş yaptığını görmemek için kör olmak lazım. Pek katılan yok ama Raptors da kendi çapında fena bir iş yapmamış olabilir ama Hollinger biraz daha bekleyebilir miydi? Eeeh. Küçük pazar olduklarını biliyoruz ve ne Gay ile, ne de onsuz şampiyonluk kalibresinde takım olamayacaklardı. Öyleyse kendilerine doğru gelen şeyi yaparak saha içini ikinci plana atıp fiyattan kıstılar diyebilirsiniz. Ben de hak veririm. Fakat biraz daha bekleyip daha iyi bir hamle yapamayacaklarını iddia edemezsiniz. Onlara Gay'in yerine oyun akışını bozmayacak, takım savunmasında sırıtmayacak, boş üçlük atabilecek ve kesinlikle boş üçlük atabilecek bir şutör kısa forvet lazımdı. Ne buldular? 33 yaşında, Gay'den daha yüzdeli atsa da kesinlikle şutör olmayan, savunması belki Gay'den daha iyi (atletik olmasa da sezgisel, hiç yoktan daha konsantre) Tayshaun Prince. Belki rollerin görece daha belli olduğu bir takımda daha iyi performans gösterip "henüz ölmedik" çekebilir ama... Tayshaun Prince. Austin Daye'den bir cacık olacağı yok ama Ed Davis eklemesini göz ardı etmeyelim.

Öte yandan Raptors'ın artık şöyle bir beşi var: Lowry-DeRozan-Gay-Amir-Valanciunas. En azından ben böyle olmasını umuyorum. Yapmaları gereken birkaç hamle kaldı ve öncelik Bargnani-Fields ikilisinin kontratlarından kurtulmak olmalı. Bu sene tren kaçmış olabilir (kaçmamış da olabilir) ama seneye bu çekirdeğin Doğu'da playoff yapamayacağını söyleyemezsiniz. Evet böyle yeniden yapılanma olmaz ama her takımın da sıfırdan yapılanmaya ihtiyacı yok. Kanada halkının ihtiyacı olan yegane şey artık yeniden playoff görmek. Bu kadro da bu arzı karşılayacak talepte.

Takasın asıl kazananı Detroit Pistons. İşte karşınızda sıfırdan yapılanan bir takım ve Prince'in önümüzdeki iki yıl 15 milyon dolarlık kontratını göndererek ve Calderon'un 10 milyon dolarlık biten kontratını alarak büyük iş başardılar. Brandon Knight, Andre Drummond, Greg Monroe zeminin üstüne önümüzdeki yaz FA piyasasından bir-iki güzel eklemeyle şahane takım olabilme fırsatı yarattılar. Artık Pistons taraftarının yapacağı tek şey sırtını güzel bir yere yaslayıp Joe Dumars'ın bu çuvaldaki incirleri de bok etmemesi için dua etmek.

-Pierce'ın şu tepkisinin sebebi ne olabilir? A) Bill Simmons'ın teorisi gerçek olmuş ve Garnett ile Carmelo, All-Star haftasonu için Honey Nut Cheerios konseptli reklam filmi çekecektir, B) Gilbert Arenas'ın Çin'de yeniden oynamaya başladığı ve dönüş maçında 37 sayı attığı söylenmiştir, C) Spencer Hawes'ın idmanlara segway'i ile geldiği haberini almıştır, D) Doris Burke iPad'inden Westbrook'un Lakers maçı öncesi giydiği kıyafeti göstermiştir — bütün kıyafetlerden özür dileyerek, E) Hiçbiri. Maalesef, maalesef Rondo ön çapraz bağlarını kopardığı için sezonu kapadı. Bunu daha da ilginç kılan, Rondo, takımının önceki akşam Hawks deplasmanında oynadığı maçta son periyotta dizinden şöyle sakatlanıyor. Sakatlıktan sonra (ki bahsedilen sakatlığın çapraz bağ sakatlığı olduğunu unutmayarak) uzatmaya giden maçta 13 dakika daha sahada kalıyor. Ertesi maç öncesi salona maça çıkmak için geliyor ancak ısınırken yaşadığı sorun sonrası hastaneye götürülüyor ve çapraz bağlarını kopardığı ancak o zaman tespit edilebiliyor. Rondo hastaneden çıkıp Miami maçının dördüncü çeyreğine yetişecek şekilde salona geri döndüğünde "I'm coming back to play in two weeks." demiş ama böyle olmayacağını o da biliyordu. Hem Rondo için, hem de Celtics için üzücü. Özellikle maçtan sonra şu tabloyu görünce. All-Star arasından sonra Boston'un yükselişe geçeceğini düşünüyordum ama bu sakatlık her şeyi alt üst edebilir. Bynum'ın da Philly'e dönüşünün yakın olduğunu düşünürsek. Yine de Celtics bir şekilde yarıştan kopmayıp playoff yapacaktır.


-Beasley'nin yeni model saçlarını birine benzeteceğim ama saatlerdir bulamadım. Hugo Lloris? Değil. Kyrgiakos? Haaa-yııır. Taribo West? KLİŞEEE! Zaten bu benzetme konularında çok iyi değilimdir, ya da insanlar olaya benim baktığım pencereden bakmıyor diyelim. En son Kenneth Faried'i Can Bonomo'ya benzetmiştim ve Fritz de bunu doğrulayan bir caps atmıştı. KASJDAKSDJAKSDJ. Onu unutalım da U.S. Airways Center'ın yeni parkelerinde Suns'ın Lakers maçında giydiği şu siyah retro jerseyler'i enfes olmuş enfes! Normalde iç sahada deplasman forması giymeye — ve rakibin de kendi iç saha formasını giymesine, pek hoş gözle bakmam. Bu benim kendi gelenekçi, belki biraz kontrol manyağı yapımdan kaynaklanıyor. Ama imkanım olsaydı Suns'ın bu senenin geri kalanında iç saha maçlarında bu retroyu giymesi için elimden geleni yapardım. Parke içini sınırlayan çizgilerin ötesindeki siyah kısım ile formadaki siyahın uyumu MU-AZ-ZAM.

-All-Star yedekleri açıklandı ve bilin bakalım hemen ardından ne başladı? Evet, kimlerin kesin katılması gerekirken kimlerin dışarıda kaldığı, kimlerin kimlerden daha fazla hak ettiği ve kimlerin kimlerle kimi kimi, kimi kimi kimi zamaaan ile ilgili münakaşalar. Önce seçilenleri yazalım;

Batı ilk beş: Paul, Kobe, Durant, Griffin, Howard.
Batı yedekler: Parker, Duncan, Westbrook, Harden, Zachary, Lee, Aldridge.

Doğu ilk beş: Rondo, Wade, Lebron, Melo, Garnett.
Doğu yedekler: Chandler, Bosh, George, Jrue, Kyrie, Noah, Deng.

Olmayanlardan göze batan üç isim var. Stephen Curry, Marc Gasol, Brook Lopez. Bu üç isim aynı zamanda piyasanın genelinde adı sıkça zikredilen isimler. Fazlalıklardan göze batan yegane isimse Chris Bosh. Bosh'un yerine Brook'un seçilmemesinin açıklamasını kimse yapamaz. Rondo'nun sakatlığıyla Brook Lopez sonradan davet edildi ve All-Star oldu ama önemli olan bu değil ki. Veya Memphis'ten bir oyuncu alınacaksa bunun nasıl Gasol olmayıp da Zach (cevap istatistiklerde gizli ama...) olduğu, Curry'nin ne olursa olsun şu performansıyla dışarıda kalmaması gerektiği vesaire. Ben biraz daha ileri gidip Deng yerine Josh Smith diyeceğim ama Bulls'lu çok arkadaşım var onlardan korkuyorum. Ya hepsini geçelim aaabi. Heat'ten hali hazırda iki adam seçilmişken, Doğu'nun görece diğerlerinden ayrılan sayılı takımlarından Brooklyn Nets'in yek öne çıkan uzunu, hatta oyuncusu Brook Lopez'i es geçmek nedir ya? Hani tamam bunun şu takımdan bu kadar oyuncu alıp, diğerinden hiç almamakla pek alakası yok ama Bosh'la Brook'un verdiği katkıyı karşılaştırırken, istatistiklerde de Brook Lopez öndeyken (Bosh 34 dakikada 17.2 sayı, 7.4 ribaunt, 1.3 blok; Lopez 29 dakikada 18.6 sayı, 7.3 ribaunt, 2.2 blok) nasıl Bosh'un katkısının daha iyi olduğu iddia edilebilir aklım, sadece, almıyor.

-Lakers'la ilgili haberler birikti. Kobe önceki günlerde NBA TV'de yayınlanan 81 attığı Raptors maçı esnasında live-tweet olayına girdi, attığı tweetler'i LA Times derledi. Bill Simmons ile Zach Lowe Grantland'de Lakers'ı tartıştılar, alay ettiler, aşağıladılar. OKC maçından sonra Kobe "It feels good to finally beat a team that's worth a shit." dedi. Hornets maçından sonra Pau son çeyrekte bench'te oturmaktan dolayı mutlu olmadığını beyan etti. Suns maçından sonra Howard'ın omzu yeniden sakatlandı ve kötü haber, bu sefer ciddi gözüküyor. Son olarak Kareem Abdul-Jabbar Huffington Post'a Girls dizisiyle alakalı bir şeyler yazdı — ilginizi çekerse diye. Hepsini unutun. Kobe Bryant'ın son dört maçtaki asist rakamları sırasıyla: 14, 14, 11, 9. Suns'a karşı 9'da kalmasına bakmayın, en az 9 asistini de takım arkadaşları yedi. Ondan çok sık görmediğimiz şu hareketleri görebiliyoruz artık. Yüzlerce nickname kendisine yetmiyormuş gibi onlara bir yenisi daha eklendi: Magic Mamba! Ancak benim de böyle düşündüğüm ama kelimelere dökemediğim şu tweet'i gördüm bu sabah, kesinlikle katılıyorum. Kim bilir kiminle bahse girdi veya kime ne ispatlamaya çalışıyor da dört maçtır böyle bilmiyorum. Emin olduğum şey bu oyuna takım başarısı için dönmediği. Ancak takımın başarılı olduğunu gördü ve böyle devam edebilir. Ben kaybedilen Phoenix maçı sonrası attığı bu tweet'inden böyle çıkardım en azından.


-Son şampiyon Miami Heat, White House'ı ve Obama'yı ziyaret etti. Buradan izleyebilirsiniz. Videonun sonuna doğru James küçük bir konuşma yapıyor ve Wade de başkana Heat forması hediye ediyor. Lebron James belki de hayatının en heyecanlı anını yaşarken, heyecandan konuşamazken ve "Mama, I made it!" derken Dwayne Wade'in başkanla takındığı enseye şaplak göte parmak tavrı garip geldi. Gerçi onun bazen saha içinde de dünya sikime minare götüme (bütün argo deyimlere değineceğim bu paragrafta) takıldığını bildiğimizden, heh heh.

-Kyrie'de bu hafta: Q Arena'da Boston'a 40, Q Arena'da Bucks'a 35, Kanada'da Raptors'a 32 artı game-winning shot. Cavs'e üç maç üst üste kazandırdıktan sonra Warriors'a karşı 5/17 ile 14 sayıda kaldı ama orasını kurcalamayalım şimdi.

-Videolar ve makaleler. Jim Boylan'la beraber Ersan kendine geldi ve geride bıraktığımız hafta ondan 27-14, 27-16, 30 sayılık performanslar falan gördük. Gery Woelfel şurada koç değişikliğinin Ersan üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetmiş. Harrison Barnes da burada pek etkilenmediğinden. Rondo'nun sakatlığı sonrası Celtics'in büyük bir takasa girişmemesi gerektiğini nedenleriyle burada anlatmış twitter'dan da tanıdığım semioticus. Miami Heat taraftarı amca 75.000 dolarlık şu atışı yapmakla kalmıyor, Lebron James'in kendisine sarılarak kutlamasıyla kutsanıyor. Bill Simmons yeni bir şey denemiş. JaVale McGee'den yine sansasyonel bir video, bu sefer Shaqtin' a Fool değil. Çok sevdiğimiz Holly MacKenzie, çok sevdiğimiz Arron Afflalo ile çok klas bir röportaj yapmış. Özellikle Kendrick Lamar hayranları kaçırmasın. Haftanın buzzer-beater'ları: Jordan Crawford, DeMar DeRozan, Lamarcus Aldridge.

-"A happy wife is a happy life. I have a general rule that if I have an off-day during the season that I owe it to her to do what she wants unless it’s harmful to my well-being. Her and her friends wanted to go." J.J. Redick geçtiğimiz hafta Orlando'daki Justin Bieber konserine niye gittiğini açıklıyor. Açıklaması gereken bir şey daha var sanırım, o da eşinin neden Justin Bieber konserine gitmek istediği. Neyse, Justin Bieber... 2 Mayıs 2013'te... Türkiye'de!!!

Dime #12


-Indiana Pacers hakkında cevaplanmayı bekleyen sorularım var. Böylesine elit bir savunmayla ve berbat bir hücumla nereye kadar gidebilirler? Bu çekirdek NBA'de şampiyonluğu zorlamaya yeter mi? Paul George bir süper yıldız adayı mıdır, veya franchise player olabilir mi? Son sorudan başlayalım. Paul George bir süper yıldız adayı değildir. Üzerine takım kurulabilecek bir oyuncu olduğunu, veya olabileceğini hiç sanmıyorum. Ancak şu kesin, bu takıma Danny Granger'dan daha iyi liderlik yapabilecek kapasitesi fazlasıyla mevcut. Her şeyden önce Granger'dan daha çok sorumluluk alıyor ve potansiyeli de ondan çok daha fazla. Şöyle diyeyim, Ocak ayında Indiana Pacers'ta Paul George yerine Lebron James oynasa takım sahada bundan daha iyi gözükmezdi. Emin olun. Yalnız şöyle bir sıkıntısı var, içeride ve dışarıda oyunu değişkenlik gösterebiliyor. Pacers ligin iç sahada en iyi takımlarından biri. Paul George da 21.5 sayı, 8.1 ribaunt, %49.6 üçlükle oynuyor Bankers Life Fieldhouse'ta. Ancak şehir dışına çıktıkları zaman bu istatistik 13.2 sayı, 7.6 ribaunt ve %27 üçlüğe kadar düşüyor. Çaylak senesinde iyi bir dış savunmacı olarak göze çarpmıştı. Geçen sene çoğu maçta parlasa da inanılmaz düşüş yaşadığı ve saha dışı sorunlarıyla anıldığı dönemler olmuştu. Bu sene oyunu inanılmaz bir boyuta yükseldi ve MIP'nin en büyük adaylarından biri. Ancak süper yıldız? Önce dış saha maçlarında, sonra playoff'ta, sonra da önümüzdeki 3 senede görmek lazım. Bu iş bu kadar kolay olmamalı. Diğer iki soruya yerim kalmadı, kabaca üzerinden geçeyim. Pacers geçen sene 100 pozisyona vurduğumuzda ligin en iyi 7. hücumuydu, bu sene 29. sıradalar. Ancak ligin en iyi savunması onlara ait. Maç başına 98.8 sayı yiyorlar 100 pozisyonda. Bu inanılmaz bir rakam. Bu savunmayla ligdeki her takımı devirebilirler. Bu öyle bir savunma ki bu sene $13.66 milyon alan (en değerli Pacer) Roy Hibbert, takımının deplasmanda Bobcats'i 70'lerde tutması halinde bench oyuncularına 100'er dolar vereceğini söyleyebiliyor, ki maçı 103-76 kazandılar. Playoff'ta tur atlayabilirler. Miami Heat'i sonuna kadar zorlayabilirler. Ancak bu hücumla finale çıkmaları veya şampiyon olmaları çoook zor.

-Şimdilerde Detroit'te yeni bir hotel-casino satın alan Cleveland Cavaliers'ın sahibi Dan Gilbert zamanında Lebron James'ten önce şampiyon olacaklarını iddia ederken ne düşünüyordu bilmiyorum ama (belki Lebron'un bir daha basketbol oynayamayacak derecede sakatlık yaşaması, veya hayatını kaybetmesi, veya Miami'deki aşının tutmaması ve Lebron'un Ohio'ya geri dönüp Cleveland'la şampiyonluk yaşaması) Cleveland Cavaliers üst üste ikinci sene draft'ın ilk sırasından seçim yapmaya çok yakın. Charlotte Bobcats yeniden her dört maçından birini kazanmaya başladı, Washington Wizards Wall'ın (WWW) dönüşüyle kötü takımdan, vasat takıma dikey geçiş yaptı ve şu an ligin en kötü basketbolunu oynayan takım Cavs. Bir kötü haber de geride bıraktığımız hafta Varejao'dan geldi, sezonu kapıyor. Zach Lowe şöyle bir yazı yazmış, okuyunuz. Kyrie, Uncle Drew gibi oynayınca bu takımı izlemesi pek keyifli ancak hepsi bu. Ön alan Tristan Thompson ve Tyler Zeller'a emanet ve onları yedekleyen isimler ne yazık ki Luke Walton, Kevin Jones (gerçi bugün Grizzlies'la yaptıkları takasa göre Speights de takıma katılıyor) falan. Byron Scott'ın Waiters'ı Syracuse'daki rolü gibi kenardan getirmesi önemli bir takım içi hamle oldu. İniş çıkışları sürse de Sacramento karşısında 33 sayı bulabilecek potansiyeli var. Topla inanılmaz hızlanabiliyor ve içeri penetreleri çok etkili. Monta Ellis mi yoksa Dwayne Wade mi olacağını dış şut istikrarı belirleyecek, ve savrukluğunu minimuma indirmesi lazım ama çaylak diye göz yumuyoruz. Bir de yine Kyrie var, Blazers deplasmanında muazzam bir Irving vs. Lillard düellosu izledik ve kazanan Kyrie oldu, özellikle şu post move'lar çaylak oyun kurucuya ders niteliğindeydi. Ancak hepsi bu...

-Houston'da düzenlenecek All-Star maçının beşleri açıklandı, sürpriz yok. Doğu: Rondo-Wade-Lebron-Melo-Garnett, Batı: Paul-Kobe-Durant-Griffin-Howard beşiyle sahada olacak. Bir de formalar açıklandı, ki teğmenim blogda daha önce değinmişti — ondan kaçar mı mevzu forma olunca. Şurada da eski All-Star'lardan forma pasajları var. Öncelikle çoğu kesimin beğendiği gibi ben All-Star'ın takım formalarıyla oynanmasını beğenen ve destekleyenlerden değildim, görünce söyleyeyim dedim. Bu özel bir organizasyon ve özel formalar dikilmesi hoşuma gidiyor. Ancak son senelerde modern dizaynlar üretme adına iyice göz yoran formalar gördük. Hele 2008'deki şu cümbüşten sonra düzenli olarak psikolojik destek almaya başladığım yalan değil. 2010-2011-2012 ve en son 2013'te de Batı'yı kırmızı, Doğu'yu mavi çıkartarak bir standarda oturttular forma işini. Ben yine de bu standardın, eskiden birçok örnekte gördüğümüz gibi ve son örneğinin de 2009'da olduğu gibi iki taraftan birinin (ev sahibi) beyaz, diğerinin kırmızı/mavi giymesi gerektiğini düşünüyorum. Dikkat: All-Star yedekleri bu perşembe TNT maçlarından önce açıklanıyor.


-Sezon öncesi NBA Europe Live kapsamında Avrupa'da NBA takımlarının kendi aralarında veya Avrupa takımlarıyla hazırlık maçı yapması güzel bir fikirdi. Bunu normal sezona taşımak ise... sanmıyorum. Geçtiğimiz günlerde Detroit Pistons ile New York Knicks Londra'da O2 Arena'da karşı karşıya geldi ve Knicks deplasmanda (!) rakibini 102-87 mağlup etti. Konuya girmeden önce flashback parantezi açıyorum — Sezonun çok önceki bölümünde TNT'nin yayınlayacağı maçta Popovich, yıldızları Duncan, Parker ve Manu'yu (hayır Danny Green sen bir yıldız değilsin ve ben senin adını bu üç oyuncuyla "Spurs'ün Yıldızları" konseptli aynı cümle içinde anmayacağım) dinlendirdiği için komisyoner David Stern tarafından para cezasına çarptırılmıştı. Bu cezanın sebeplerinden biri de Miami taraftarının Spurs'ün yıldızlarını çıplak gözle izleme şansının sezonda bir kez olması ve bunun da gerçekleşememesiydi. Flashback'ten sonra konuya girelim. Evet, Stern Bey, siz bir şeyler düşünüyorsunuz. Muhtemelen Pistons yönetiminin de bunda niyetini aldığınız için benim tezim çürüyor ama yine de soracağım, Pistons taraftarının elinden Carmelo'yu izleme imkanını (ç)almış olmuyor musunuz? Belki bir Knicks-Pistons maçı daha var The Palace'ta ama Melo o maç öncesi sakatlanıp oynayamasa ne olacak? Keza Spurs de finale çıkıp Heat'le karşılaşabilir, bunlar olasılık. Bakın bütün NBA takımlarının sahasında 41 maç oynayıp, Pistons'ın 40 maç oynaması ve birini Londra'da oynaması adaletsizliğine girmiyorum bile. Beyimiz ekliyor: "I think multiple NBA international teams. Twenty years from now? For sure. In Europe." çok ağır konuşmamak için kendimi zor tutuyorum.

-Suns koçu Alvin Gentry, tıpkı eski Bucks koçu Scott Skiles gibi yönetimle anlaşmalı bir şekilde takımdan gönderildi/ayrıldı. Phoenix Suns'ın ne onunla, ne bir başkasıyla, ne de Phil Jackson'la, bulunduğu konumdan daha iyi bir yere çıkması imkansız ancak bu ne onun gönderilme/ayrılma sebebi, ne de bu paragrafın konusu. İlginç olan, Zach Lowe'ın Gentry ile yaptığı Suns'ın sorunlarına ve geleceğine değindikleri şu röportajdan sonra bu ayrılığın gelmesi ve ligde gönderilen son üç koçun Bucks ve yenilgi kelimeleri yanyana geldikten sonra olması. Brooklyn Nets, Bucks'a yenildikten sonra Avery Johnson, Indiana Pacers'a kaybettikten sonra Bucks koçu Scott Skiles ve son olarak yine bir Bucks yenilgisi sonrası Phoenix Suns koçu Alvin Gentry. Kendisiyle dört sene çalışan Steve Nash'e mikrofon uzatıldığında bu olayın eski koçunun yararına olabileceğini söylüyor: "Obviously, I’m sad for Alvin (Gentry), but in some ways maybe this is a good thing for him. He’s a great coach, a really good coach and any club would be lucky to have him as a coach, that’s for sure. He’ll land on his feet for sure because he can really do a good job.” Hatırlatma, Suns'ın yeni koçu Lindsey Hunter olacak ve bu ilk koçluk deneyimi.

-Öncelikle Kobe Bryant'la alakalı Nike'ın şu reklamını bir izleyin. Şimdi bir daha izleyin. Bir daha. Kendinize geldiniz mi? Heh. Miami Heat ile Los Angeles Lakers'ın Staples Center'da oynayacağı maçın hikayesini, Lebron ile Kobe'nin atışmalarını falan anlatmaya en başından başlıyorum. Staples Center'a gelmeden önce Heat son 11 maçında 6 yenilgi (Pistons, Bucks, Bulls, Pacers, Blazers, Jazz), 2 OT galibiyeti (Magic, Mavericks), 3 normal galibiyet (Wizards, Kings, Curry'siz Warriors) almıştı. Önce James ve Wade konuştu: "No one will ever be able to compare what we went through. Even though they’re not winning and they’re losing a lot of games, it’s still nowhere near what we went through." ve kimsenin kendilerinin yüzleştikleri kadar büyük bir baskıyla yüzleşmediklerini ve asla yüzleşemeyeceklerini söylediler. Kobe şöyle cevapladı: "What does it matter? What does he want, a cookie for that?" gazı alıp ESPN'le şöyle bir röportaj yaptı. En çok Jordan'la birebir oynamak istediğini, Lebron'u birebirde yenebileceğini, hatta zorlanmayacağını, kendisini en çok zorlayabilecek ismin Durant olacağını ama onu da yeneceğini söyledi ama kritik quote şu: "I played T-Mac. I cooked him. Roasted him. Wasn’t even close. Ask him, he’ll tell you. When I was about 20, we were in Germany doing some promotional stuff for that other sneaker company and we played basketball everyday. We were in the gym all the time. We played three games of one-on-one to 11. I won all three games. One game I won 11-2. After the third game he said he had back spasms and couldn’t play anymore." daha sonra T-Mac şu tweet'te böyle bir şeyin asla yaşanmadığını söyleyerek Kobe'yi yalanlıyor ama kime inanacağınız size kalmış. Neyse Heat-Lakers maçı 2 James, 2 Wade smacıyla acayip başladı, Kobe üç çeyrek boyunca devreye giremedi, son çeyrek üçlükleriyle takımını oyuna ortak etti ama sahada çok acayip bir Lebron James vardı ve 17/25'le 39 sayı, 8 asist, 7 ribaunt, 3 top çalmayla takımına maçı kazandırdı. Maçtan sonra Kobe, Lebron hakkında: "He does that consistently, though. He's just a phenomenal player. He's one of the best that we've ever seen." demek zorunda kaldı. Yıllardır ikilinin NBA Finalleri'nde karşılaşmasını bekliyoruz. Son 6 senede ikisi de finaldeydi (2007: Lebron vs. Spurs, 2008: Kobe vs. Celtics, 2009: Kobe vs. Magic, 2010: Kobe vs. Celtics, 2011: Lebron vs. Mavericks, 2012: Lebron vs. Thunder) ama hiç karşı karşıya gelemediler. Gelemeyecekler gibi de gözüküyor. Bu üzücü. ESPN LA'den Dave McMenamin ve Arash Markazi bu olasılığı şurada tartışmışlar diyerek bu uzun paragrafı da noktalıyorum.


-Bu bölümümüzde ben yine bir denemeye gidiyorum ve adını "Sayılarla NBA'de bu hafta" koyuyorum.

20.000: Lebron James, Golden State deplasmanında kariyerinin 20.000. sayısına ulaştı ve buna ulaşan en genç oyuncu oldu. Bu milestone olaylarında Kobe'nin rekorlarını birer birer kırarak ilerliyor, korkutucu. Aynı maçta kariyerinin 5.000. asist rakamını da geride bıraktı, hala korkmadıysanız...

58: Atlanta Hawks'ın Chicago Bulls deplasmanında maç boyunca attığı toplam sayı. Çift haneye çıkan tek oyuncu var, Mike Scott. İşin boyutunu dramatikleştiren şeyse, Hawks'ın her saha içi isabetini 3.5 sayı olarak kabul edersek kazanan yine Bulls oluyor 97-92 ile. Hawks önceki senelerdeki Mike Woodson'ın Hawks'ına dönmeye başladı ve normal sezonun görece en sıkıcı, umursamaz, zevk vermeyen maçlarını oynuyorlar — evet Wizards dahil. Bir kötü haber de Lou Williams'tan; diz sakatlığıyla sezonu kapadı.

52: Kevin Durant uzatmada kazandıkları Mavericks maçında NBA genelinde sezonun en yüksek rakamına ulaştı. Bunu 13/31 gibi iyi olmayan bir şut yüzdesiyle yaptı ama 21/21 serbest atışı inanılmaz. İnanılmaz olan başka şey, bir sonraki maçta Denver karşılaşmasında yine 21 kez serbest atış çizgisindeydi ve bu sefer bir tane kaçırdı. Bu hafta 21 serbest atış atan oyunculardan bir diğeri de James Harden. Dün MLK Day'de Bobcats karşısında 100-94 kazandılar ve Harden 29 sayısının 19'unu (19/21) serbest atış çizgisinden buldu. Şaşırmadık.

25: Russell Westbrook iç sahada oynanan Denver Nuggets maçında maçın ilk 20 dakikasında 9/12 ile ,ki bunların 7 ya da 8 tanesi 15-17 ft'den atılan mid-range şutlar, 25 sayı buldu. Maçı 12/20 ile 37 sayı atarak bitirdi ama ilk yarıdan orta mesafeleriyle Nuggets'ın fişini çekti. Bu performans akıllara geçen sene Lakers'la oynadıkları serinin 4. maçını (15/26 ile 37 sayı) ve Miami final serisinin 4. maçını (20/32 ile 43 sayı) getirdi. Bunlar Westbrook'un iyi şut yüzdesiyle 35 üzeri attığı ilk maçlar değil. Üçünün ortak özelliği, Westbrook'un bu sayılara, kullandığı şutların yarısından fazlasında orta mesafe isabeti kaydedip ulaşması. Alakalı videolar: Denver maçından sonraki Dallas maçında şu, ondan sonraki -yine- Denver maçında bu oldu. Bu çocuğu çok seviyorum ya.

6: Los Angeles Lakers son 6 deplasmanını, Portland Trail Blazers son 6 maçını kaybediyor. Blazers 15-15'ten sonra W5, L6 serileriyle 20-21'e geldi. Playoff savaşı veriyorlar ama kalabileceklerini sanmıyorum. Çok iyi niyetli kadroları var ve ilk beşleri bu savaş için yeterli seviyede ama ligdeki en kötü bench de onlarda, bu yüzden de ilk beşin üzerine çok yük biniyor ve sezonun kalan bölümünde yorgunluktan canları çıkacak. Onlardan daha çok L6 görebiliriz W5'in yanında. Bu çirkinliği yapmazsam olmaz.

-Brandon Roy, Blazers'taki sakatlık lanetini Timberwolves'a taşımış olabilir mi? Sezona Rubio'nun geçen seneden kalma sakatlığıyla girdikleri yetmezmiş gibi Love da elinden sakatlanmış ve ilk ayı kaçırmıştı. Sonra Roy herkesin beklediği üzere dizini yine eline aldı, Budinger keza diz sakatlığı yaşadı ve muhtemelen sezon bitene kadar dönemeyecek, Lee de aynı şekilde, Kirilenko ufak bir sakatlık yaşayıp döndü, geçenlerde Love yüzük parmağından sakatlandı ve ameliyat olduğu için bir 2 ay daha kaçırması bekleniyor, üzerine Pekovic'i de kaybettiler ve son olarak Alexey Shved. Neyse ki Pek ve Shved'in sakatlıkları çok ciddi değil ama bu nedir abicim böyle? Yokluktan normalde süre alamayacak adamlara (Amundson, Stiemsma) ciddi süre vermeye başladılar. En son Mickael Gelabale ve Chris Johnson'la imzaladılar ve bu adamlar da ciddi süreler alıyor, öyle veya böyle katkı da veriyor. Güzelim Playoff kadrosu Batı'da kurda (heh heh) kuşa yem oluyor sakatlıklar yüzünden. Yazık.

-"How's your ankle?" Stephen Curry. "Most annoying question reporters ask you?" sorusuna bu cevabı veriyor. Aynı sorudan bıkmış olabilir, ama onun bilekleri Warriors'un geleceği için büyük önem taşıyor. Denver maçında yeniden burkulduktan sonra Miami ve Spurs maçlarını kaçırmak zorunda kaldı. Warriors, Heat karşısında bozguna uğradı, Spurs'ü de beklendiği gibi yenemediler. Hornets maçında döndü, iyi oynamasa da kazandılar ve dün MLK Day'de Clippers karşısında 4'ü son çeyrekte olmak üzere 6/8 üçlükle 28 atarak takımına maçı kazandırdı. Bu sene All-Star olmayı herkesten fazla (sanırım abartıyorum) hak ediyor. Yürüyedursun!