euro 2008 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
euro 2008 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yuro İkibinsekiz

Her katıldığımız Avrupa Şamp.'da daha fazla yükseliyoruz. "Bir dahakinde final oynayabiliriz" veya "şampiyon olabiliriz" diyebileniniz var mı? Bence vardır. Biz Gaz milletiz, gerekli gazı aldığımızda yapamayacağımız iş yok. Bu olanları görüp de "bir sonraki şampiyonayı alırız hacı" diyen vardır, ben tanıyorum memleketimi.
Ben meseleye biraz tersinden bakmak istiyorum. Tabii ki bir gazetede filan yazmıyorum, okuyan da kısıtlı olacak ama, ne de olsa bu ülkede gerekli mercilerin tavsiye almakla veya öneriyle uzaktan yakından alakası olmadığını bildiğim için, öyle "ah okunsun vah eleştirilsin" gibi bir kaygım yok. Yazanlar da kaale alınıyor mu ki?

3 kez sıçradık...
(Hemen araya giriyorum. Şu anda Rusya-İspanya özeti var. Rusya kaleye ilk şutu 89'da attı. Bizim 30'da iki direğimiz vardı. İnsanın içi acıyor işte.)
Evet, 3 kez sıçradı çekirge, 4.cüde sıçtı. Şimdi bu, bir açıdan normal.
Şöyle ki;biz yarı finale çıktık belki ama, bunu yaparken ne düzen, ne sistem, ne belli bir yapı yoktu. Ve bunu bilen ve futboldan anlayan kişi, bu kazanılan başarıyı içine sindiremez. Sevinir ama, işin iç yüzünü bilir. Eksikleri görür.

Bu takımın, son hazırlık maçındakiyle, ilk grup maçındaki kadrosu arasında ne sistem, ne de oyuncular açısından benzerlik yoktu. Grup maçlarında hele hiç yoktu. Fatih hoca'nın fi tarihinde uygulayacağını açıkladığı 2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2, pardon fazla gitti, 2-2-2-2-2'den zaten eser yok. Kafasına göre oynadı hoca.
Eğer ortada bir başarı varsa, ben bunu "gaz" ve "iman gücü" kavramlarıyla açıklamayı öneriyorum. Sağı-solu olmayan bir milletiz işte.

Geçen duydum, Fifa, bizim Çek maçını son 50 yılın maçı seçmiş. Haksız sayılmazlar.
Tam 3 kez geriden geldik ama, öne geçince olmadı Böyle de cins bir yapı.

İşte doğru-düzgün oynamadan buraya gelince, o zaman da oynamaya kalkarsan, futbol senin yüzüne çarpar gerçekleri. Bir maç "oynayarak" kupa alınmaz mesela, alamadık da.
İkincisi;karşımızdaki takım, benim yukarda söylediğim bütün meseleleri halletmiş bir takım;bir ekol. Hoca değişimleri filan hikaye. Bu takımın bir karakteri var. Aslında bizim de var da, ona dengesizlik diyorlar.
İşte biz ne zaman Almanya-vari bir yapıya, sisteme sahip olacağız, o zaman başarı gelir ve başarı "içe siner". Önemli olan bu. İyi oyna, yenil, elen. Belli bir duruşun olsun. Tabii Terim sonrarı gelmesi beklenen hoca da Ertuğrul Sağlam'mış. Onla da ne duruş olur ya... Dua okur çıkarız biz sistem yerine.

Evet sakatlıklar, kart cezalıları büyük şanssızlıklar ama, sorunun temeli de belli.Bu gözardı edilemez.
Şu gerçek ki, bu turnuvada yediğimiz halt uzun süre konuşulacak, akılda kalacak. Ama 3 maçı son anda kurtarıp da sonradan yarı finalde "oynayarak" elenmek, bize diğer turnuvalarda başarı getirmez. Bunu düşünmeliler. Fatih Hoca da gidiyor, onun "gaz"ı da yok artık, ne yapacaklarsa.

Nah Ronaldo

23 yaşında Dünya kupası dışında bütün kupalara erişmek erken olurdu değil mi? Beklesin az daha.
Arda vs Ronaldo mücadelesini izleyemeyeceğiz FlyingDutchman'ın dediği gibi. Bir dahaki en yakın turnuvaya artık. Cl'de filan mesela önümüzdeki sezon.

Almanları Portekiz'e tercih etmezdik tabii ki. Daha sağlam takımlar. Portekiz favoriydi ama Hırvatların çıkışı belki de, onların yolunu kesti. Gerçi formda Hırvatistan da ters gelirdi bunlara ama, bu kadar olur muydu? Sanmam. Portekiz-Hollanda finali olmayacak, çok istiyorduk. Hollanda-Almanya finali olsun bari, ezeli rekabet. Daha bir güzel olur.

Bizimkiler yine mucize peşinde mi koşacak acaba. Son 2 maçta kalp hastalığına tutulma riskim arttı, daha da artmasını istemiyorum doğal olarak. Daha normal bir maç olsun, ne olur. Ben böyle diyorum ya, inadına penaltılara kadar gider.
Normal şartlarda bunları yenme ihtimalimiz yok mu? Var tabii ki. Ama Servet'siz daha az, o kesin. İlaveten ortada Aurelio yok. Yerine Ayhan ya da Hamit oynayacak. Bu Gökhan Gönül'ün sakatlığı takımı nasıl etkledi görün. Sabri'ye güvenemiyoruz sağ bekte, onun yerine Hamit'i koyuyoruz. Ortaya Hamit'i koyamıyoruz işte. Böyle de garip işler. Sabri'nin Çek maçının son 15 dakikasındaki oyunu garanti olsa, gözü kapalı koysun Fatih Terim. Sağbek tercihi çok kritik.
Yine farklı bir 11 çıkabilir. Hadi biz her maç değiştiriyoruz takımı, sakatlık, tercihler vs. Ya İtalya ve Fransa nasıl olacak? Gruptaki 3 maçta da her müsabaka takımın yarısı değişti. Ulan bizim yapımız belli değil, sistemimiz yok tamam da onlar öyle mi peki? Donadoni de Domenech de adam değil diye sallayayım bari, Ahmet Çakar usulu olsun.
İspanya İtalya'yı fena yapar son duruma bakarsak. Toni 4. maçta da kaçırmaya devam ederse, Bayern bile kapının önüne koyar, Gomez'in işini bitirmeye bakar. Bu kadar da kaçırılmaz, Hakan Şükür'ün nesi bu ya.

Rusya'yı doğru düzgün izleyemedim ama, çok iyi diyorlar. Bakalım, Hollanda-Rusya maçı turnuvanın en iyisi olabilir diyorlar. Olsun da şöyle futbol orgazmı geçirelim be hacı.

Fikstürü yapanı siksinler. Niye çapraz eşleşme yok ya. Mesela biz yarı finale çıksak, Portekiz de çıksa, büyük ihtimal yine bize kayarlardı. Ne anladım ki o zaman ben.


Finaller hakkında yazmayacağım, ne gerek var ki? Nasıl ki biz ilk maçı Sıteyplıs Sentır'da 20 sayıdan verdik, Lakers da 4. maçı öyle vermeyecekti abi. Bazı yazısız kuralları var bu işlerin. Dikkat edeceksin.

Arda Vs Modric


Modric'e 23 verdiklerini duyunca "Arda da 50 eder" demiştim. Kader işte, karşı karşıya geldiler.
Maç analizi filan yapacak halim yok. Zafer sarhoşu kabilinden "mucize sarhoşu"yum.
74'te "böyle hocanın, takımın, sistemin ta..." diyorduk yanımdaki arkadaşımla. 75'te Arda attı. Sonrası korkunç bir yükleniş.
87'de Nihat attı, penaltılara götürdük diye delirdik, 89'da ise...
Orası işte bulanık. Havadaki sandalye ve masaları hatırlıyorum. Bomba patlamışcasına çıkan sesi hatırlıyorum. Kırılan bardakları hatırlıyorum.

Bu iş, sistemle, çalışmayla filan açıklanamaz. İman gücü gibi bir şey. Son 20-30 dakikada sahadaki dizilişi bana kimse açıklayamaz. Ama kazandık işte. Deşmemek lazım. Otur keyfini çıkar.
Turnuvada 2 tane geriden gelip kazanılan maç var, ikisi de bizim. Ve ikisi de son dakikada atılan gollerle. İnanılmaz yav, korkunç.

Objektif bakınca Hırvatlar yer bizi, bir ton sakat filan ama, görüyorsunuz işte. Olacaksa oluyor.

Hamit Altıntop'a burdan özel teşekkürlerimi iletiyorum naçizane. 3 asist de ondan. Kimse pek farkında değil ama neyse. İşte insanın Bayern'de oynayan oyuncusu olunca böyle oluyor caaanım, diyip övünerek de yazıyı bitireyim.

Arda Turan

Sağı solu belli olmayan bir takımız işte. Devrede kaç kişinin ümidi vardı ki? Belki de bizimkilerin burda olmasını sağlayan, şanslarının hala devam etmesini sağlayan bu dengesizlik. İlk yarıda pozisyon yok doğru düzgün. Umut yok galibiyetten, saha göl. Devrede Topal ve Semih giriyor. Biraz daha kıpırdanıyoruz. Sonra Semih'in niye o kadroda olduğunun kanıtı geliyor. O arada bir ödümüz kopuyor. Bu maçı kazanacaksak, böyle son dakika golüyle aşırı heyecanla olacağı belli. Ki öyle de oluyor. Bize rahat yok ki.
Hep şey diyordum, "abi Arda bu turnuvada bir şeyler yapacak, değerini yükseltecek, belki de gidecek" diye. Aha işte oldu.
Yine ite kaka da olsa gruptan çıkma şansımız var. Diğer maç Tuncay oynamasın artık, ayıp yani yeter.

Euro 2008-2 Sonunda Futbol!!

İlk 2 gün çok kaliteli olmayan maçlardan, hele de bu maç öncesindeki aşırı monoton Fransa-Romanya maçından sonra, ilaca kavuştuk. Zaten iyi maç olmasını bekliyorduk evet ama, beklediğimizden de iyi geçti.
Hollanda belki total futbol'ün kıyısından geçmiyor, belki hakim sisteme yakın oynuyor ama, oyuncu kalitesi farkı belirliyor bir şekilde. Veya belirledi diyelim. Artı, doğru zamanda doğru işi yapmak.
2. gol, tam derslik bir kontraatak golü. Çizgiden Gio çıkarıyor, Van der Vaart'a veriyor. O da soldan yardıran Gio'yu görüyor. Gio sağ tarafa uzatıyor, oradaki Kuyt da içeri hareketlenen Sneijder'e ortalıyor, Sneijder de çok şık vurarak golü buluyor. Tam bir kontra harikası gol.
İlk golde ofsayt var gibi ama, demin nerde okudum bilmiyorum, orada dediği gibi Hollanda öyle oynadı ki, gerek kalmadı o pozisyonun tartışılmasına.
İtalya çok mu kötüydü Hayır. Ama özellikle 2. yarıda ele geçirdikleri pozisyonları değerlendirememeleri onlar için büyük talihsizlik oldu. Hele 3 dk içinde Grosso ve Toni'nin yakaladığı pozisyonlar. Üstüne bir de, Pirlo'nun frikiğinden dönen topun gol olması tuz biber ekti ve maç orda bitti.
Peki kağıt üstünde Hollanda'nın en iyi savunmacısı gibi görünen Heitinga niye 11 başlamıyor?
Kuyt bütün sene yattı, şimdi ne oldu da gaza geldi? Ben Benitez'in yerinde olsam, kampa girer döverim.
Sonradan giren Afellay da, şans verilse neler yapacağını gösterdi. Aslında Ruud'suz, böyle 4-6-0 gibi bir şey deneyebilir Hollanda ve çok rahat da oynabilirler. İlerde Van Persie veya Robben serbest oynar misal. Denenebilir.
Sneijder de çok iyiydi.
İtalya'nın orta üçlüsünü tamamen Milan'dan alması Aceto üstadın dediği gibi "hizipçilik". Ayıptır. De Rossi-Perrotta-Aquilani üçlüsü yedekte oturmakta.
Camoranesi-Di Natale ikilisi de ilk maç için en azından, acayip vasat kaldılar. Gördük ki Grosso bu takım için çok çok önemli ve 11 oynamalı. Panucci kesilebilir, veya ortaya alınabilir.
Materazzi yine güven vermiyor. Çıkınca birçok italyan rahatlamıştır eminim. Nerde Cannavaro-Nesta, nerde Barzagli-Materazzi. İtalya'nın beklerinin değişken olması büyük avantaj, dün maçta da bunu kullandı Donadoni mesela.

Görünen o ki, ölüm grubu'ndan çıkanlardan biri belli. Hele de Fransa'nın o halinde. Hollanda sanıldığından daha iyi geliyor.

Euro 2008-1

İlk gün yayın karmaşasıyla geçti. Halen kafam karışık diyebilirim. Uyduda var şunda yok, Digitürk'te var, bunda yok vs.
Şükür bütün maçları Atv'den izleyebileceğiz;bu, en azından turnuvanın genelini izleyeceğimiz anlamına gelir.
İlk maç feci sıçtık. Sahaya çıkan kadronun söylenen veya, hazırlık maçlarındaki kadroyla zerre alakası yoktu. Fatih Terim'in bi' 2-2-2-2-2'si vardı, ne oldu ona?
Devre arasında Tuncay'ı çıkarıp Arda'yı sokacak milyon kişi sayabilirim size. Ama Terim onlardan biri değilmiş demek ki işte. Yazık. Kazım tercihi riskliydi ama, çok da kötü sonuç vermedi. Puan getirecek asist filan yapsa, Fatih hoca deha olurdu, o ayrı.
Mevlüt neden çıkarılır devrede? Beklentimiz vardı oysa ki.
İlk maçta yenilmezsek şansımız olurdu demiştik, azaldı şans işte. Diğer taraf da berabere çıkmadı.
Arda ilk 11 çıkmazsa işimiz var demektir. Hoca'nın Galatasaray'a garezi olduğunu ciddi ciddi düşünmeye başlayacağım artık. Karan'ı, Güngör'ü kadroya alma, Arda'yı 11'e alma...

Yine de hezimet olmamasına sevinmeliyiz bir yandan, öyle olsa iyice moraller bozulurdu. Ki hezimetin de kıyısından geçtik yani.

Almanya hakikaten rahatça final yapabilecek gibi. Podolski'yi sola koyma düşüncesi harika, meyvesi de alındı zaten. Yedek orta sahaları Hitzlsperger, Schweinsteiger ve Borowski. Berekete gel.
Avusturya-Hırvatistan'ı izleyemedim ama, Avusturya beklenenden fazla zorlamış. Grupta dengeleri değiştirebilirler demek ki bir ihtimal, çıkamasalar bile.

Bugün ölüm grubu'nda sıra. 21.45'te Hollanda-İtalya. Of of. Hollanda bunu almalı gruptan çıkmak için. Kadroyu da merak ediyorum, nasıl çıkacaklar.

Mexes, Domenech, Göt, Baş


Demek ki sadece bizde olmuyor mantık-dışı kadro tercihleri. Domenech, Fransa kadrosuna Mexes, Cisse, Flamini, ve Escude'yi almadı.
Mesela bakıyorsun, defansta Escude ve Mexes'nin yerine Boumsong ve Squillaci var. Bunun bir izahı yok. Acaba Boumsong Domenech'e ...
Neyse. Mümkünatı yok yani anlaşılamaz bu tercih. Nasıl olmaz Mexes.
İyi bir sezon geçiren Flamini'yi almaması da anlaşılır değil. Toulalan'ı veya Nasri'yi almasında sorun yok ama, Flamini dışarda kalınca şöyle bir duruyorsun.
Cisse'nin alınmamasına pek bir şey söylenemez, çünkü Trezeguet bile dışarda. Bu Gomis'in alınması ve diğerlerinin dışarda kalmasını bizim Mevlüt ve diğerleri meselesine benzetebiliriz. Trezeguet nasıl olmaz diyorsun ama yapıyor işte.

Gidenler

Herkesin beklediğinin aksine, kadrodan çıkarılanlar çok farklı isimler oldu. Herkes ters köşeye yattı. Kaş, Yıldıray ve Halil çıktı kadrodan. Kaş'a eyvallah da diğer ikisi...
Sonuçta Avrupa tecrübeleri var, Yıldıray desen 02'deki kadroda da vardı. Az sayıdaki tecrübeliden biri takımda. Mevlüt daha yararlı mı olacak Halil'den yani?
Gerekçelerini de belirtmiş hoca ama, içe sinmiyor işte. Ne yapalım, bu takımı yöneten o değil mi. Bekleyip göreceğiz kararlarının sonuçlarını. Töhmet altında kalacak olan biz değiliz en azından. Böyle blog'dan atıp tutmanın en güzel kısmı da o sanırım...

Ne Yapacağız

10 gün filan kaldı "büyük mevzu"ya.
Pek güvenemiyorum takıma, güvenemiyoruz. Söylenen sistem oturmuş değil, bazı oyuncuların oynayıp oynamayacağı kesin değil, halen kesinleşmemiş şeyler var.
Nasıl olur bilemiyorum ama, futbol oynayarak, oynamayarak, balına, şansına, falan filan bir şekilde ilk maçta Portekiz'e yenilmemeliyiz. İlk maçta yenilirsek, bu genç kadro anında demoralize olacaktır büyük ihtimalle. 02'deki gibi bir grup da yok ki, yenildikten sonra gruptan çıkma şansımız olsun.
Az önce Ekşi'de bir eleman yazmış, diyor ki, Türkiye son 2 turnuvasında hep, önce güçlü takıma yeniliyor, 2. maçta ortanca takımla berabere kalıyor, son maçta da evsahibi/evsahibine komşu takımı yenip gruptan çıkıyor. Böyle bir dizginin gerçekleşmesi muhtemel ama fikstür müsait değil, çünkü 2. maç İsviçre ile. Son maç olsa, oluyordu ama değil.

Ne olursa olsun, Portekiz'e yenilmememiz şart. Ronaldo artisinin dediklerine bakarsak, onların bizi biraz küçümsediklerini çıkarabiliriz belki. Bu işimize yarayabilir.
Temelde 3 maçımız da zor. En zorunun ilk maç olması avantaj mı, dezavantaj mı, orasını bilemeyeceğim.
Benim tahminim ne derseniz, gruptan çıkma şansımızı çok yüksek görmüyorum, ama bu hiç şansımızın olmadığı anlamına gelmez. Potansiyelimizi yansıtabileceğimizden emin olsam, favoriyiz bile diyebilirim ama işte...
Şöyle bir avantajımız var ki, rakiplerimiz bizi bizim sandığımızdan daha iyi görüyor ve bekliyor. Görünen o.

İnsan Yunanistan örneklerini görünce "Neden olmasın?" demeden duramıyor. Bir düşünün, 5 maçı kazanırsak, veya şöyle söyleyelim; gruptan çıkıp, 2 maç daha kazandıktan sonra finaldesiniz. Bu bizim için başarıdır her türlü. O seviyeye geldikten sonra da, iş bir maça bakar işte. Çok çok zor değil. Söz konusu olan, konsantre olunmuş, doğru işler yapılmış bir 5 veya maç.
Keşke becerebilsek.

Umarım, kişisel çabalar etkili olur maçlarda. Olmalı da. Çünkü böyle çok organize, makinevari bir takım yok ortada, bu saatten sonra da olmaz. O yüzden, bireysel performanslara bel bağlamak veya beklemek hakkımız "diye düşünüyorum".

Şimdilik bu kadar, söz merkezde.

Öküz Ronaldo


Vatan röportaj yapmış kendisiyle. Okuyun şu kısmı:

"GERÇEĞİ söylemek gerekirse Türkiye’yi hiç tanımıyorum. Ne bir takımını, ne Milli Takımı’nı, ne de bir oyuncusunu. Fakat geçmişten gelen bilgilerimle bizi sert bir takımın beklediğini söyleyebirim. Türkiye genelde teknik ama sert olan futbolculardan kurulu sert bir takım olarak bilinir. Bizim için zorlu bir rakip olabilirler. Fakat şunu da söylemeliyim... Türkiye’den daha çok bizim ne yapacağımız önemli. Çünkü biz mükemmel bir takımız. Mükemmel futbolcularımız var ve daha da mükemmeli arıyoruz."

İşini iyi/düzgün/doğru/hakkını vererek yapan insanlar tercihimiz. Bu hödük gibiler değil. İsterse ayağını topun çevresinde saniyede 67 defa çevirsin, o "çok önemsediği" Euro 2008'te, gruptaki rakiplerinde birinin bir oyuncusunu bile tanımıyorsa, ben ona "adam" bile demem. Siktir git.
Hasan Şaş, Hakan Şükür'ü geçtik. Nihat'ı da mı tanımıyorsun? Onu geçtim Tugay'ı da mı tanımıyorsun, adam kaç yıldır senin liginde. Be kafasını siktiğim onu da geçtim Tuncay'ı da mı tanımıyorsun?
Fenrbahçe'ye karşı oynadın, onu da mı hatırlamıyorsun? Galatasaray'ı hiç mi duymadın? O hayranı olduğun Real'e kayarken kulağına çalınmadı mı hiç? Yoksa sen de evde maç izlemeyen futbolcu modeli misin?

"Geçmişten gelen bilgilerimle". Götümden atıyorum diyemiyorsun da...

Hani böyle amerikan halkı küçümsenir ya, salak, cahil, hödük diye. Hadi onların maruz kaldığı şeyler bellidir, bir yerde hoş görülür. E peki buna ne diyeceğiz!? Dünyadan bihaber. Yaptığı işe saygısı yok. Mal. Ayıptır ya.

Daha dün olumsuz özellikleri ve bunların potansiyel getirileri hakkında bir şeyler yazdım, üstüne adamın sözlerine bak. Demek ki bazı şeyleri iyi analiz etmişiz.

Gönül Nanay


Olmasından korkuyorduk, ve oldu. Belki de turnuvanın en güçlü sağ kanadına sahipken, bu kanadı toptan kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Gökhan Gönül kesin olarak kadroda yok. Hamit de kendini riske atmayacağını söyledi. Yani sağ kanadımız Gökhan-Hamit yerine, Sabri-Tuncay'dan oluşabilir. Bu çok büyük sıçış. En güçlü kozumuzu kaybediyoruz görünüşe göre yani. Gönül de, 1 sene Fb'de oynayıp Avrupa'ya sıçrama ihtimalini kaybediyor böylece.
Hamit de kendince haklı. Yeni hoca (Klinsmann) gelecek filan, hazır olayım istiyor, sağlam gireyim sezona diyor.
Ne diyelim valla, artık bir şekilde gruptan çıkma yolunu bulacak hoca. Sağ kanatsız filan.

Bulmaca

Aradaki 10 farkı bulun:

Hakan Şükür: "Oralara çok çağrıldık. Önemli maçlar oynadık. Orada olamadığım için çok üzüldüm, ama biz Türküz; üzüntülerimiz olur, kırgınlıklarımız olmaz."

Hamit Altıntop: "Gelecek sezon sağlığımı etkileyecek bir şey olursa, riske etmem. EURO 2008'de olmam."