obstage etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
obstage etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Obstage #3: Yalarun

Obstage tam gaz devam ediyor. Tam gaz derken öyle bildiğiniz tam gaz değil, ''altımızda ferrari vardı da biz mi tam gaz gitmedik be birader'' ile bu cümleyi sonlandırmayı planlıyordum da... Vazgeçtim, çok salakça amk. Beyaz Show minvalindeki girizgahın ardından bu haftaki konumuza geçelim efenim. Bu hafta ''stalker''lık mevzusunu işlemeyi münasip-i teyyare euzubillahimine şeytani racim falan gördük, cemaat toplu olarak ''amin'' dediyse göbek üstü atlıyorum mevzuya.


Öncelikle ''stalk nedir ve ne için yapılır?'' buna bir göz atalım. Stalklamak fiili dilimize fince'den girmiş bir sözcüktür. ''Zaten kulağa türkçe gelmiyordu'' diyenler haklı çıktınız, şimdi yerlerinize oturun da devam edeyim anlatmaya. Stalklamak; genel anlamıyla ne cidden bilmiyorum. Miroslav Sıtolk diye topçu vardı sanki ya, oradan çağrışım yaptı galiba. Bilemedim... Ehm, neyse kaynatmayalım. Stalklamak; bir kişiyi gizlice takip etmek(her anlamda) maksadında kullanılan bir sözcük. Bu işi yapana da ''stalker'' deniliyor şu alem-i fm'de.


Stalklama dalgası ilk olarak Amariga dediğimiz o şirret, o ibnemsi, o her şeyin suçlumsu(?) yerde ortaya çıkmıştır. Bu dalga öyle büyük olmuştur ki; Florida açıklarında surf yapmakta olan insanlar tarafından ''hassiktir be'' nidalarıyla karşılanmıştır... Modern zamanın bilinen ilk stalkerı 1997 yılında Elephant Shafakl adıyla ortaya çıkmıştır. Bu stalker işi o kadar ileri götürmüş ki, stalkladığı herif hakkında kitaplar bile yazmıştır. Bu arada stalkladığı kişinin adı: Şemsiye'dir. Şemsiye'nin içini dışını, yaptığı her şeyi ezberleyen Elephant Shafakl uslanmamış ilerleyen dönemlerde Şemsiye'yi rahatsız etmeye başlamıştır. Twitter'dan dm atamadığı için Şemsiye'yi feysten ekleyen Elephant Shafakl bir sürü mesaj atmış ve poke tuşunu kırmıştır. Bunlarla yetinmeyip Şemsiye'nin telefon numarasını bulmuş WhatsApp ve diğer mobil yollardan adamı rahatsız etmiştir. Bakıyorum şaşırdınız. Evet, bir erkeği stalklayıp rahatsız eden Elephant Shafakl kadın. En azından cinsel tercihini erkekler üzerine yoğunlaştırdığını biliyoruz. ''Vouu nasıl olur, sie'' diyen hanım ablalarımız sekmeyi kapattıysa devam edelim. Şemsiye'nin karşılık vermemesi sonucu fıttıran Elephant Shafakl tacizlerine devam etmiş, olayı stalkerlıktan çıkarmış adeta obsesif bir manyaklığa dönüştürmüştü. Bu manyaklığın durulmayacağını anlayan Şemsiye ise çareyi devlet merciilerine başvurmakta bulmuş, Shafakl'ı savcılığa şikayet etmiştir. Dava celbi eline geçen Shafakl korkmuş ''abi ksrma bkma, kzenm yapyrdu bnları'' diyip işten sıyrılma yoluna gitmeyi tercih etmiştir. Kayıtlara ilk stalklama vakası olarak geçen bu olay, gelecek nesillere örnek olmuş ve stalkerlık makamı kimlik arayışına girip olayı ''takip etme'' noktasında bırakmıştır. Rahatsız etme faslı kısmen de olsa bu güruhun divan-ı lügatıt türk'ünden çıkmıştır.

Sosyal medya araçlarının kullanımının yaygınlaşması stalkerlığın kendini revize etmesine yol açmış. Bu da stalkerlık adabını ortaya çıkarmıştır. Bu adap genellikle soşıl medya mecralarında bir devinim olarak ortaya çıkmış ve kümülatif olarak içinde bulunduğumuz günlere kadar gelebilmiştir. Son cümleden bir halt anlamadıysanız merak etmeyin, ben de anlamadım. Facebook'ta beğeniler kısmını maden gibi işlemek son zamanlarda stalkerların yaptığı/yapabileceği numaralardan sadece biri. Buraya adeta bir kurtçuk gibi sızan stalkerlar, nelerden hoşlandığınız konusunda bilgi sahibi olur ve bunları sizi etkilemek için kullanacakları doğru zamanı beklerler. Bu tuzaklara düşmeyin. Tabii oğlan/kız çok güzelse ona bir şey diyemeyeceğim...


Twitter, dünya'nın en gerizekalı soşıl paylaşım sitesi olma yolunda hızla ilerlerken stalkerların da ekmeğine yağ sürmeyi ihmal etmiyor. Tuvalet eylemlerinin bile yazıldığı bir ortamın stalkerlara uygun olmadığını söyleyen insanın insanlığından, reayanın reayalığından, kürdün ermeniliğinden, ermenilğin ido tatlısesliğinden şüphe duyarım. Uyuma türküye, aç bir türkü dinle ve uyan. ..Commercial-EŞARBINI YAN BAĞLAYANLARIN UĞRAK NOKTASI: LAPPAPPA FM-Commercial... Ufak bir reklam arasından sonra tekrar beraberiz, twitterınıza mukayet olmak için yapılabilecek en iyi önlem hesabınızı ''protect'' yapmaktır. Ancak bu da sizi sürekli seks ve müstehcenlik hakkında yorum yapan ama dışarıda çıtçıtlı badi giyen türk kızı gibi göstereceğinden, ben bu seçeneği pek önermiyorum. Bırakın stalklayan stalklasın. Telefon numaranızı ve 4square hesabınızı bulmadığı sürece sorun olmaz.

Telefon numarınızın stalkerınız tarafından bulunması büyük bir sorun. Eskiden sadece ''ses dinleme'' şeklinde yapılan stalklama işlemi bu sefer whatsapp üzerinden gerçekleşecektir. Last seen özelliğini kapatsanız iyi olur. Böylelikle o alanda sıyrılmış olursunuz stalkerınızdan. Ama tabii bu, stalkerınızın eski usulü devreye sokmasına sebep olabilir. Gecenin bir yarısında aranıp rahatsız edilirseniz bana kabahat bulmayın sonra. 4square'de tanımadığınız kişilerin arkadaşlık isteklerini kabul etmeniz sıkıntı yaratabilir. Bunu iz takip etme aracı gibi kullanan manyak kişilerin; kötü emellerine alet, edavat, hırdavat, hırvat ve sırp olabilirsiniz.


Uyanık olmak önemli. Biliyorum şu an bazılarınız ''ulan stalkerım var mıdır acaba, çok havalı ya'' diye düşünmüyorsunuz. Bunu uydurdum, ama bu yazıyı okuduktan sonra böyle düşünmeye başlayan salaklar varsa da benle iletişime geçsinler. Böylelikle salak olduklarını tescilleyip onlara bir stalker bulabilirim... Bu haftalık da bu kadar sevgili obstage severler. Bir sonraki haftaya ya da keyfimin kahyasının boş olduğu başka bir haftada görüşmek dileğiyle. Kaybedenler Kulübü bitt(iyicene tribe girdim).

Obstage #2: Memeli Ve Haklı


Obstage bu hafta da doludizgin(Evet, artık haftalık. Tembelleğim tutmadığı sürece). Sosyal Medya alanına pandik atacağımız bu postta hanım takipçilerimize özel ''Twitter'da nasıl davranılmalı?'' konusunu işlemeyi münasib-i taaşuk-i talat ve fitnat görmüş bulunmaktayız. Hemen başlayalım...


''Önceliğimiz kullanıcı adımız'' demeyi çok isterdim ama diyemem. Öhöm, neyse.


  • Önceliğimiz tabii ki profayl pikçırımız. Profayl pikçırı olarak hafif nü bir fotoğrafınızı kullanmalısınız. Çok açık seçik olmasın ki profayl pikçırınızı gören ''lan acaba daha açık seçik bir pozu var mıdır?'' düşüncesiyle profaylınızda daha fazla vakit geçirebilsin.

  • Profayl pikçırımızı seçtikten sonra kullanıcı adı kısmına gelelim. Kullanıcı adı konusunda yaratıcı olmaya çalışın. Bakın ''yaratıcı olun'' demiyorum, ''yaratıcı olmaya çalışın'' diyorum. İçinizdeki küçük kız çocuğunun bastırılmış ergenliğinin ortaya çıkmasına izin verin. ''Aaa onu nasıl yapıcaz ki'' diyenleri duyar gibiyim. Spontane şekilde ortaya çıkacaktır o, merak etmeyin.

  • Bu iki adımı atlattıktan sonra bio kısmını doldurmayı unutmayın. Twitter'da kadınların kullandığı biolar komikli ve duygusallı olmak üzere ikiye ayrılır. Genelde komikli sınıfına alabileceğimiz biolar duygusallıdır. Bu tip biolar ''Allaam bu nasıl bir mizah anlayışı'' türünden tepkilere sebep olmakla beraber karşı tarafta acımaya da yol açabilir. Duygusallı sınıfına aldığımız biolar ise komiklidir. İkinci sınıf bir yeşilçam melodramından alıntılanmış gibi orada sırıtır bu biolar. Bu sırıtma hali takipçi kitlenizi de sırıtmaya iter doğal olaraktan... Karar sizin ikisinden birini seçin.

  • Politik mevzulardan uzak durun. Resmi bayramlar ve birlik beraberliğe ihtiyaç duyduğum bazı zorlu günlerde ''ATATÜRK <3'' yazıp bırakmanız yeterli olacaktır. Daha fazlasını kasmayın.

  • Profayl piçkırınız takipçi sayınızda belirli bir artışa sebebiyet verebilir. Ama bu artış sürekli olmaz... Bu yüzden fotoğraf paylaşımını en üst seviyeye taşıyın. Clublarda, cafelerde ve discolarda çektirdiğiniz fotoğrafları twitter'daki özerk abhazya bölgesi insanlarından esirgemeyin :(

  • FENOMENLERİ TAKİP EDİN, FAVLAYIN, RTLEYİN. Twitter fenomenleri üçe ayrılırlar, sonra aralarında futbol turnuvası düzenlerler keh keh. Öhöm, ciddiyetten ödün vermeyelim... Ne diyorduk? Heh. Twitter fenomenleri üçe ayrılır. Bunlar: Troller, Adonisliler ve Komik Tespitçilerdir. Trolleri siktir edin. Siz Adonisliler ve Komik Tespitçilere dalın. ''Onlar candır :)))''. Biraz ön bilgi verelim şimdi de şu iki grup hakkında.

  • Adonisliler: Genelde eşofman takımlarını giymeden önce üzerlerinden çıkardıkları t-shirtü bir kenara fırlattıktan sonra, yarı çıplaklığın ve florasan lambanın verdiği öz güvenle fotoğraf çekinen tiplerdir. Yakışıklıdırlar(en azından kendi bakış açıları) egoları takipçi sayısına bağlı olarak artar ve liboşturlar. Camel soft, araba anahtarı, cüzdan ve ayfonlarını cafedeki masaların üzerine koymaktan çekinmezler. İki aylık body çalışmasının meyvelerini Twitter'da toplamaya çalışırlar. Sürekli takipçileriyle flört halindedirler. Eğer uslu bir kız olursanız siz de onların radarına girebilir ve yavşanılabilirsiniz.

  • Komik Tespitçiler: Mizahi açıdan özürlü olmalarına rağmen bu adamların atacağı tweetlere güleceksiniz. Çünkü siz de bir mizah özürlüsünüz. Aldırış etmeyin... Bu tipler kendilerinin komik olduğunu düşünür; gerçek yaşamlarında değil bir baltaya sap, bir sapa ham madde olacak kütük bile olamamıştır bu tipler. Adonislilerin sahip olduğu yakışıklılıktan bu arkadaşlarda eser yoktur. Ama sempatiktirler ya da öyle olduklarını düşünürler. Bu kişilerin tweetlerini mümkün olduğunca taymlaynınızda kullanın. RT edin, Fav'layın. Kısacası activity'nin ırzına geçin. Bu sizi de sempatik gösterecektir takipçilerinize.

  • Tuttuğunuz futbol takımının adını sadece derbi maçlarda zikredin. Onun dışında futbola bulaşmayın. Zaten bulaşasınız da gelmeyecek emin olun. Profaylınızda mutlaka tuttuğunuz takımın formasıyla çekindiğiniz bir fotoğrafınız olsun.

  • Whatsapp ve BBM konuşmalarınızın capslerini alıp paylaşın. ''Havalıyım'' mesajını verin takipçilerinize.

  • Arada sırada yarı çıplak, six packli ''adam'' fotoğrafları paylaşmayı unutmayın. Bakın ''arada sırada'' diyorum. Bokunu çıkarmayın.

  • Erkeklerde sevdiğiniz veya sevmediğiniz bir özellik bulacaksınız Twitter'a girdikten sonra. Heh işte o özelliği obsesyon haline getirin. Örn: ''Erkek adam küpe takarmııııı yaaaaa'' veya ''Bıyıklı erkekler;)''

  • Beğeninizi ortaya koymak istediğiniz bir tweetinizde sondaki sesli harfleri mutlaka ama mutlaka uzatın. Yazım kurallarını boş verin. Elinizden geldiğince ''da'', ''ki'' bağlaçlarını ve soru eklerini bitişik yazın.

  • Feysbuk'ta sizinle tanışmak isteyip mesaj atarak egonuzun şişmesine yardımcı olan süzükleri Twitter'da deşifre edin. Gerekirse aranızda geçen diyaloğun capsini alıp paylaşın.

  • Gördüğünüz her heştege katkıda bulunun. Belki RT ederler :)

  • En önemlisi de regl günlerinizi takipçilerinize mutlaka haber edin. Hayır, regl olduğunuzu belirtin ki regl olduğunuzu anlasınlar.(bu nasıl bir cümle oldu amk ya)
Lappappa blog olarak tavsiyelerimiz bunlar. Tavsiyeden ziyade bir de uyarıda bulunayım. Çoğu erkek sizleri güzel olduğunuz için takip ediyor. Bundan sebep siz de güzelliğinizi satın, yazdıklarınızı değil. Malum erkeğin beyni köprücük kemiğinde. XOXO

Obstage #1


Posta başlamadan önce ufak bir girizgah yapayım yazının başlığıyla alakalı. Sonra ''vay efenim bu ne'' denilmesin kemikleşmiş okur tayfamız tarafımızdan. Sonuçta bugüne bugün anlı şanlı (tuncay sana hindi girsin ak aklıma geldi bak yine) lappappa blog'uz. KAP'a açıklama göndermemiz gerekseydi, üşenip yazamazdım gene ama yine de belli bir şey söylemek gerek bu yeni seriyle alakalı olarak. Bundan sonra artık şu üstte gördüğünüz ''obstage'' başlığının altında benim günlük/haftalık/aylık saçmalamalarım olacak. Ne diye bu kadar gereksiz açıklama şeysine girdiysem artık, anlayamadım. Kendimi bile anlayamıyorum, düşünün artık şu anki halet-i ruhiyemi. Öeh bağlayamadım zaten.

Son derece vasat altı bir giriş paragrafının ardından geldik gelişme bölümümüze. ''Kompozisyon dersi mi bu dangalak'' diyenler anfarov. Öhöm, konu neydi? Hee doğru, konuya giriş yapmamıştık daha. Hoş zaten belli bir konu yok bu köşede, dağınık takılacağız Allah'ın izniyle inşeaallah. Birkaç post öncesinde Yücel, Boston Celtics-Fenerbahçe Ülker maçıyla alakalı bir şeyler çiziktirmişti. Okumayan varsa okusun hele bi' onu. Aslında hiç şimdi okumaya zahmet etmeyin. Önce bana verin dikkatinizi, benim yazacaklarım maç öncesi olduğu için sonra geçersiniz ona...


Geçen günlerde işte, her şey rutin giderken hayatın akışı son derece iğrençken ''acil'' koduyla bir posta aldım. Trump Towers'ın 82. katındaki odama getirilen postada ''Boston Celtics antrenmanı'' davetiyesi vardı. Hiç bozuntuya vermedim. Önce ''Boston Celtics ne lan, huzurevinden basketbol takımı mı olur?'' diye bir iç muhasebe yaptım. Sonra bir baktım eldeki whisky bardağı boşalmış, onu doldurup devam ettim içsel snopluğuma. Tüm dangalaklığımla seçenekleri gözden geçirdim ve antrenmana gitmeye karar verdim. Yılların emektarı Mustang'ime atladığım gibi Ayhan Şahenk'in yolunu aşındırdım... ''Kafamda deli sorular'' anlayamıyorum edemiyorum. Önce Garnett'i sonra Rondo'yu düşündüm. Kahvaltıda yediğim havyar ağzıma geliyor, çıkaramıyorum. Sonuç olarak içeri girdim heyecanlı heyacanlı. Akredite oldum yazdığım kurum TrendBasket sayesinde. Her ne haltsa bir baktım içeriye bizim Kaan(kural) ile Orkun(co) aynı masada muhabbet ediyorlar. Beni görür görmez Orkun kalktı ayağa ''gel abi otur şöyle, bir goralımı ye'' diye ısrar etti. Küçüklüğünü bilirim Orkun'un, eline 5 lira verdim dedim ''al bu parayı kendine gofret alırsın''. Sevindi kerata. Eee ona verince mecburen Kaan'a da vermem gerekti, tabii tahmin edersiniz ki ona verdiğim miktar biraz daha sıfırlı bir miktardı...

Kaan ile Orkun sek sek oynarken Amerikalı bir denyonun uyarmasıyla içeri girdik. İçeri girmemle şaşırmam bir oldu. ''Hepsini gözümüzde boşa büyütmüşüz bunca sene, ciddi anlamda hiçbirinin boy olarak bizden o kadar büyük farkları yok'' demeyi çok isterdim ama yok öyle bir dünya... Aslında var lan, kısalar çok kısaydı mehehe. Şaka bir yana cidden kısaydılar ya, ben daha uzun bekliyordum arkadaşları. ''Hocam enbiay'da hep ayakkabıyla ölçüm yapıyorlar, ondan oluyor bu hep'' diyen arkadaşı dışarı alalım güvenlikçi çocuklar. Bak hala konuşuyor, indir lan o eli it herif. Biz bilmiyoruz sanki ayakkabıyla ölçüm yapıldığını. Antrenman kısa sürdü desem yeridir ya da bana öyle geldi, bilemiyorum şimdi tam. Oyuncular serbest takılırken çoğuyla konuşma/röportaj yapma şansım oldu. Bunlara ulaşmak isteyenler şuraya tıklayabilirler. Her neyse izlenimler biraz flu aslında... Flu demeyelim de karmaşık. Çünkü o kadar sene beğeniyle izlediğin Garnett seni siklemeyince hafıza biraz bunalıma giriyor, silmeye çalışıyor o anları. Pierce, Green, Garnett ve Rondo. Hepinizi Şahan Gökbakar istismar eder inşallah, kenardan onun trash talkuna kurban gidesiniz e mi. Brendan Bass, Chris Wilcox, Darko Milicic, Jason Terry, Tyron Lue, Brian Scalabrine ve Doc Rivers'ın taşaklarına kurban olun siz. UTANMADINIZ MI LAN BUNLARI YAPARKEN? HELE HELE!

Her neyse Europe Live'ın benim açımdan ''olayı'' buydu. Gittik, gördük, eğlendik. Serbest kürsü'ye devam ediyorum... Bu köşenin veya serinin -artık ne haltsa- interaktif bir şekilde ilerlemesini çok isterim aslında. Ne bileyim yorum gelsin ''usta bugün şu kitaptan konuşalım'' veya ''usta bugün şu seks pozisyonunu irdeleyelim''. Bunlar mutlu eder beni, haa baktım pek siklenmiyorum ben de kendi yolumu çizerim arkadaş. Zaten zor şartlar altında çalışıyoruz. Ne mayış var ne ssk ne akbil, BLOG SENDİKASI NİYE YOK AK YA?!?!


Bu serideki kitap önerime geçeyim. Bu serilik önerim: Beyaz Zenciler olsun. Ingvar Ambjörnsen'e ait bir yeraltı romanı. İsminden de anlaşılacağı üzere örselenmiş, kenara atılmış tiplerin yaşam mücadelesini anlatan bir kitap. Yeraltı edebiyatı'na az da olsa merakı olan birinin mutlaka göz atması gereken türde bir eser. Şahsen sıkılmadan okudum ben, hoşuma da gitti. İnsanın okuma açlığını dindiren türden bir şey, size de gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

Artık ne zaman bu seriyi yazsam ''seriye özel'' bir porno yıldızı seçicem. Bunla problemi olan arkadaşlar direk ctrl+w yapsınlar... Ne oldu lan yemedi mi? Köftehorlar merak ettiniz tabii. Bacılarınızı ve analarınızı ekran başından uzaklaştırdıysanız o ismi açıklıyorum. O isim: Ashlyn Rae. Altta resmini paylaştığım hatun yani. İsteyen açsın videolarını falan izlesin, onun için de link vermemi beklemeyin artık yani. Benden ancak bu kadar amme hizmeti işler size. Hadi yine iyisiniz günü kurtardım sizin adınıza eheh


Gelelim bu serinin abur cuburuna. Fazla dallandırılıp budaklandırılacak bir konu değil bu. O yüzden kısa kesicem zaten. Twitter'da beni takip edenlerin malumudur, tam bir kinder süt dilimi hastasıyım. Bundan mütevellit bu serinin abur cuburu: kinder süt dilimi. NOT: Bu paragrafta sanal reklam uygulamasını uygulamak isterdik ama ne yazık ki bir sirkespor değiliz :(

Başka bir şey kaldı mı diye düşünüyorum... Sanırsam kalmadı ya. Benden bu seferlik bu kadar, zaten sıkıldım. Hadi iyi Ashlynler size!