draft etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
draft etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2003 NBA Draftının Sözlü Tarihi -- 2. Bölüm


(İlk bölüm şuradan, bunun orijinali de şurada)

DRAFT GÜNÜ

2003 NBA Draftı, New York'taki meşhur Madison Square Garden'da yapıldı. Lig çevrelerindeki çoğu kişi bu draftı, tarihin en derin draftlarından biri olarak niteliyordu. Bu süreç, dokuz All-Star, bir avuç franchise oyuncusu ve iki Finaller MVP'si çıkmasıyla ve yedi yıl sonra, bu draft sınıfının "gelmiş-geçmiş en iyi" olarak görülmesiyle sonuçlandı.

Paxson: Birkaç takımın 1. sıra için bazı büyük tekliflerle bize geleceğini düşünüyordum. Takas etme ihtimalimiz yoktu, ama takımların denemesini bekliyordum. Belki deneyebilirdim.Ama hiç ciddi bir teklif gelmedi. LeBron ve annesini bir WNBA maçına götürüp yemeğe çıkardık ki, yüzyüze temas sağlanıp, herkes birbirini görsün. Onun için yalandan bir workout ayarladık, daha çok medya içindi.

James: Evde kalacağımı biliyordum. Gidip David Stern'le görüşmek zorunda kalana dek, benim için dingin bir gündü. Bu ânı, sahneye çıkıp o şapkayı takmayı hayal etmiştim. O yüzden oraya çıktığımda biraz huzursuzdum.

Goodwin: Bu, LeBron ve annesi Gloria için özel bir andı. İlk sıradan seçileceğini bilseler de, o anın tadını çıkarmaları hoşuma gitmişti. Hayatta bir kere başa gelebilecek bir şeydi. Sonraki yıl, Dwight Howard'ı temsil ettiğimde, birkaç günlüğüne Orlando Magic'in onu seçeceğini biliyordum, ama seçilene kadar söylemedim, çünkü bu harika bir an.

James, hemen o anda draft modası tarihinin en akılda kalan kıyafetlerinden biri olan, bembeyaz bir takım elbise giymişti. Sonra bir firma, bunu koca kafalı oyuncaklarda kullandı. 

James: Berbat bir takım elbiseydi. Çok boldu, Sevimli Hayalet Casper gibi görünüyordum, bembeyaz. Bunun, Karl Malone'un kravatı, Jalen Rose ve Samaki Walker'ın şapkası gibi, draft tarihinin en akılda kalan draft giysilerinden biri olduğunu biliyorum. Ama ona bakmaya dayanamıyorum.

İlk sırada herhangi bir heyecan yoktu, ama draftın geri kalanı, bu kesinlikten uzaktı.

Ford: Darko'nun New York'taki workout'undan sonra, Pistons onu Detroit'e getirdi ve yine workout'a çıktı. İlki kadar etkileyici olmasa da yine iyiydi ve ona bağlı kalmaya devam ettiler. Will Robinson, Pistons'ın efsanevi scout'uydu. Grant Hill, Joe Dumars ve daha birçoklarını keşfeden kişiydi. Will, Darko'yu genç Wilt Chamberlain'e benzetiyordu. Onun sözlerini alıntılıyorum, ama insanlar her zaman bunları bana atfediyor gibi görünüyor.

Will Robinson (Pistons scout'u, 1976-2003): Darko oyuna hükmedecek. Oyunun hakimi olacak. Yeni bir arena inşa edeceğiz. Böyle bir çocuğu yok edecek tek şey, bir kadındır.
[Mayıs 2003'te ESPN.com'a söylediklerinden. Robinson 2008 yılında vefat etti.]

Ford: Darko'nun en büyük iki ânının, o iki workout olduğu ortaya çıkıyor. Ve bir daha hiçbir workout'u çok kötümser olmadan izleyemedim.

Cornstein: Diğer bütün workout'ları iptal etmiştik. Detroit'e gidiyordu. Kağıt üzerinde harika bir olay gibi görünüyordu. Biz boşluk vardı? Gayet mantıklıydı. O zaman, Larry Brown'ın göreve gelmesinin Darko'yu etkileyeceğini düşünemedik. Yanılmıştık.



Vandeweghe: Cornstein, Darko'nun bizim için workout yapmayacağını, çünkü Detroit'in ardından gideceklerini söyledi. O noktada şaşırmıştım. Biraz şüpheciydim, öyle söyleyelim. Bu konumda olmalısınız, çünkü herkes oyunlar oynamaya çalışıyor. Darko'yu izlemek için New York'a uçtum. Onu Avrupa'da görmüştüm. Bir maçta hiç oynamamıştı, diğerinde de çok az süre bulmuştu. İyi bir fikir edinmek zordu.

Ronzone: Takımlar 2. sıra için bizi aramaya devam ediyordu, her tür paketi teklif ediyorlardı. Carmelo'yla görüşmelerimiz oldu. Chris Bosh bizimle güzel bir workout geçirdi ve onu gerçekten sevdik. Ama Darko'ya odaklanmıştık.

McCosky: Drafta kadar, Pistons'ın sırası gelene kadar, Denver takasla 2. sırayı istedi. Kiki Darko'yu isteyebilirdi. Pistons, Carmelo için o kadar hevesli değildi. Ellerinde Tayshaun Prince vardı ve bir uzuna ihtiyaçları vardı. Eğer Darko'yu takaslasalardı, 3. sıradan Chris Bosh'ı alacaklardı ve Carmelo orada olmayacaktı bile.

Tomasson: Kiki bize açıkça talimat vermedi ama benim daha önce konuştuğum bazı Nuggets yöneticileri, Darko'yu Melo'dan üstün tuttuklarını söylüyordu. Bazı oyuncularla çalışmışlardı ama bence lotaryanın ardından bayağı bir Melo'ya odaklanmışlardı. Lotarya gecesi, Pistons'ın muhtemelen 2. sıra için Darko'yu alacağı haberleri çıkmıştı.

Vandeweghe: 2. sırayı takaslamam için arandım; arkamızdaki takımlar, bu sıra için bizi arıyordu. Detroit'in ne yapacağından emin değildim ve bütün opsiyonları incelemek istiyordum.

Anthony: Bana biri tarafından hızlıca, 2. sırada Pistons tarafından seçileceğim söylendi. Ama bir şeyler oldu. Bugüne kadar, hâlâ ne olduğunu bilmiyorum.

Ford: Bilinmeyenin bilineni gölgede bırakması sadece bir anlıktı. Genç genel menajerlerin çoğunda bu uluslararası heves vardı. Sonraki Dirk'ü bulma tutkusu bulunuyordu. NBA çevreleri, Avrupalı oyuncuların burada oynayabileceğini fark ediyordu. Scoutlar AAU sistemi yüzünden Amerika'da basketbolun halinden sızlanıyordu; ve işte ortada çok yetenekli ve çalışkan Avrupalı oyuncular vardı. Scoutlar Avrupa'ya hücum ediyordu. Jerry West sürekli beni arayıp Darko'nun neden bu kadar üstün tutulduğunu soran biriydi. Onun yabancı düşmanı olduğunu düşünüyordum. Eski kafalıydı işte.

West: Biz kendi araştırmamızı yapmıştık. 2. sıradan Darko'yu almak mümkün değildi.

Pistons, elbette, draft tarihinin en büyük hatalarından biri olacak şekilde, Milicic'i seçti. Pistons'la 3 sezondan az zaman geçirip, 96 maçta 2 sayı-2 ribaunddan düşük bir ortalama tutturdu. 5 farklı takımda daha oynayıp, bir sezonda 7 sayı-6 ribaund barajını hiç geçemeden, sönük bir kariyere imza attı.

Dumars: Kesinlikle bir hataydı. Bunun hakkında bir tez yazabilirim. Darko'yu seçtikten sonra, o andan itibaren, draftta seçtiğimiz oyuncuların geçmişine verdiğimiz öneme inanamazsınız. Bu olay yüzünden, NBA'deki takımların hepsinden çok daha fazla geçmiş taraması yapar olduk. Darko için yaptığımız, şimdikinin yüzde 20'siydi. Şimdi dönüp bakıyorum ve bize gerekenlerin yarısını bile bilmediğimizi fark ediyorum. Darko içim, iki farklı bilgi kaynağımız olabilirdi? Bu kadar. Avrupa'dan birileriyle daha konuşabilirdik. Olay buydu.
[2012 draftından sonra katıldığı bir basın toplantısından.]

Darko Milicic (pivot, Hemofarm Vrsac, Sırbistan): Biliyorsunuz, kötü bir seçim yaptılar. Neden beni aldılar? Kim bilir, ben de Dwyane Wade ya da Carmelo gibi oyuncular kadar süre bulabilseydim, neler olurdu; onlar harika oyuncular. Yani ben, 2. sıra seçimi olarak, neden o kadar az süre bulduğumu anlamıyorum. Neden beni seçtiler? Hemen oynayacağını düşündüğün birini almalısın; çünkü bench'te tutacağın bir oyuncuyu almak hem o pick'i, hem de oyuncunun zamanını harcamak olur. Bunu hiç anlamadım. Sanırım sonsuza dek şampiyon olacaklarını düşünüyorlardı. Bilmiyorum. [2010'da Slam'e verdiği röportajdan.]

Cornstein: Mars'ta yaşamıyoruz. O zamandan beri neler olduğunu biliyoruz. Hatırlatmalıyım ki, benim gördüklerim arasında fiziği ve workout'ta yapabildikleri açısından en etkileyici oydu. Şu an eminim ki, o yıl lotaryaya kalan 13 takıma da sorsan, 2. sıradan Melo'yu alırdı. Bu sadece yanlış değil, onların da çoğu Darko'yu alırdı. Henüz 17'ydi, yaşına göre inanılmaz bir fiziği vardı. Yaşına kıyasla çok olgundu, ki şimdi geri dönüp bakınca bunun garip geldiğini biliyorum. Bazen bir şimşeğe sahip olursunuz; ama bir şişenin içindedir.

3. sıradan Melo'yu almak bariz bir hamleydi, ama Nuggets bunu yapmak zorunda kaldı. Anthony üniversite takımındayken 88 kiloydu. Mayıs ayında, draft öncesi kampında kilosu ölçüldüğünde ise 105 kilo. Denver'a gittiğinde tam bir workout yapmadı ve genelde şut idmanı yaptı. Workout sırasında biraz kondisyonsuzdu, ki bunun için rakımı bahane etmişti. 

Vandeweghe: Kendisini en iyi form düzeyinde koruması için konuşuyorduk. Onunla, kampta çalışması yerine fiziğini korumasının çok daha kolay olduğu yönünde bir konuşmamız oldu. Ama hepimiz Melo'yu beğendik, hepimiz onun franchise oyuncusu olabileceğini biliyorduk. Yeniden yapılanıyorduk ve iki yıldır bu sırayı hedefliyorduk; gerçekten bizim için işe yaradı.

Dwyane Wade (guard, Marquette): Denver beni bir workout için aradı ve getirtti. Oraya vardığımda, kendi kendime "Neden buradayım?" diyordum. Beni 3. sıradan seçeceklerini düşünmüyordum. Ama 3. sıra için emin olmadıklarını söylediler ve hâlâ karar alma sürecindelerdi. Neler olduğundan emin değildim.

Anthony: Detroit'e gitmek, tabii daha iyi olurdu. Bir Playoff takımıydı. Denver'a gidebileceğimi İlk duyduğumda "Denver'a gitmek istemiyorum" tavrı içindeydim. Ama sonra menajerimle oturup konuştuk ve bana harcayabilecekleri para miktarını söyledi. İyi olma şansları bulunuyordu.
[Mayıs 2003'te Rocky Mountain News'e verdiği röportajdan.]

Nuggets o paralarla yaz aylarında Andre Miller ve Earl Boykins'i aldı. Kalanıyla da, 2004'te Kenyon Martin'i. Bu eklemelerle Denver, 03-04 sezonunda 43-39'luk bir dereceye imza attı: 93-94 sezonundan beri ilk kez bir "kazanan" sezona imza attılar, ve 1995'ten bu yana ilk kez Playoff gördüler. 

Chris Bosh (forvet/pivot, Georgia Tech): Draft öncesi kampın ardından çıktığım ilk workout, Chicago ileydi. Bulls'un antrenman sahasına gittik ve draftta üst sıralarda seçilecek 7 oyuncu falan oradaydı. Titriyordum. İçimden "Oh, hayır. Bunun için hazır değilim" diyordum. İyi iş çıkaramamıştım ve bunun ardından üniversiteye dönmek istedim.

Henry Thomas (Bosh ve Wade'in menajeri): Chris'in üst sıralardan seçileceğinden emindim. Onun drafttaki durumu erkenden sabitleşmişti.

Ford: Kimse Bosh'un ilk 5'te olacağından şüphe etmiyordu. Toronto ve Detroit'te harika workout'lar çıkarıp bunu sağlamlaştırmıştı.

Bosh: Toronto'da iyi iş çıkarmadığımı hatırlıyorum. Birkaç kez Nick Collison'la karşı karşıya gelmiştik ve bazen ben ondan, bazen de o benden iyiydi. Ama sonra Miami'ye gittim, ve onlar 5. sıranın sahibiydi. Her şey bittiğinde, "Seni beğendik, ama bizim sıraya kalmadan seçileceğini duyduk" demişlerdi. İlk defa o anda, muhtemelen ilk 4'e gireceğimi fark etmiştim.

Thomas: Glen Grunwald'ı (O dönemin Raptors genel menajeri) bir süredir tanıyordum. Chicago bölgesindendi ve ben de Chicago'luyum; ve eskiden, avukatlar liginde birbirimize karşı oynamıştık. Chris'i alacaklarını biliyordum.

Bosh: Nefes alamıyordum. Ailemle orada oturuyordum. Kardeşim beni rahatlatmak adına bir şaka yaptı, ama ben "Komik olan ne..." tavırlarındaydım. Terlemeye başladım. Hayatımın en uzun 3 dakikasıydı. Çılgınca anlardı.

Raptors 4. sıradan Chris Bosh'ı seçti. Raptors'ta geçen 7 sezonunda 5 kez All-Star oldu ve 06-07 sezonunda takımın Atlantik grubunu 1. bitirmesinde liderlik etti. 



Wade: İlk 4 sırada kimler olacağını biliyordum. Bence çoğu insan biliyordu. Chris hariç; seçilene kadar asla buna inanmadı. Her zaman draftların gerçek başlangıcının 5. sırada olduğunu hissetmişimdir. O akşam hissettiğim de buydu.

Ford: 13. sıradan NCAA turnuvasında kendini gösteren Wade'i seçmiştik, ki şimdi geri dönüp baktığında garip geliyor. Jerry West, Wade'e bayılıyordu. West bir noktada gerçekten Wade'i alabileceğini düşünüyordu. West onunla konuştu. Eğer Jerry onu sevdiyse, bu adama bir kez daha dönüp bakmalısınız. Wade hakkındaki endişe, onun kendisini bir oyun kurucu olarak satmaya çalışan, normalden kısa bir 2 numara olduğu yönündeydi.

Riley: Her zaman çok genç olmayan oyuncuları yönetmeyi istemişimdir. Her zaman 25-26 yaşındaki, biraz tecrübe kazanmış oyuncuları tercih ettim. Aynı zamanda, takımımın çok üst sıradan seçim yapacağı kadar kötü olacağına da hiç inanmadım. Ama o yıl 5. sırayı aldık, ve ben oyun kurucu ile pivot arıyordum; ihtiyacımız bunlardı. Listemizin üst sıralarında Kirk Hinrich, T.J. Ford ve Chris Kaman gibi oyuncular vardı, onlarla ilgileniyorduk. Dwyane de oradaydı, ama işin başında, emin değildim.

Thomas: Marquette'de harika bir sezon geçirse de, insanların Dwyane'le ilgili şüpheleri vardı. Bir şutör guard olmak için ufak-tefekti ve şutu pek de iyi değildi. Klasik bir oyun kurucu da değildi. Onu 11-12 takımla workout'lara yolladık, çünkü kendisini kanıtlaması gerekiyordu.

Tim Grover (NBA kişisel antrenörü): Henry Thomas beni çağırdı ve Dwyane'i takım workout'ları için hazırlamamı istedi. Onu gördüğümde, "NCAA'deki o çocuk bu muydu?" dedim. Anlayamadım. Çalışmalar sırasında gergin miydi, neydi çözemedim. Ama iş rekabete geldiğinde, sanki başka biriydi. İstikrarlıydı. "Tamam, ne dediklerini şimdi anladım" diyordum. Çok az insanın sahip olduğu o değişim kabiliyetine sahipti.

Ford: Onun kanat açıklığını gördüğünüzde, atletik yetenekleri ilginizi çekiyordu. Sonra da onun salonda herkesi darmadağın ettiğine dair sözler vardı tabii. Corey Maggette ve Quentin Richardson gibileri ya da daha genç NBA oyuncularını safdışı bırakıyordu. Bu çocuğun iş yapacağını görüyordunuz.

Wade: Bir ergendim ama ben bir oyun kurucuydum. Buluşmalarda ya da takımlar sorduğu zaman, onlara topla aramın iyi olduğunu ve oyun kurabildiğimi söylüyordum. Onlara bir basketbolcu olduğumu söylüyordum.

Randy Pfund (Heat genel menajeri 1995-2008): Chris Kaman'ı görmek için Chicago'ya geldik ve onun workout için gelmesini bekliyorduk. Dwyane salonun diğer ucunda Tim Glover ile çalışıyordu. Ve Pat dönüp bize "Bu da kim?" dedi. Bu çocuk da kim? "Bu Wade" dedim. Karşılığı "Vay be" oldu. Dwyane etkileyici görünüyordu, ve bu, Pat'in gözüne takılmıştı. Ve bu sanırım, Dwyane'in Miami'de workout'a çıkmasından 4-5 gün önceydi.

Riley: Korkunç bir takım yönetiyordum, Milwaukee'deydim ve Marquette'in Kentucky ile oynadığı maçı izliyordum. İşten sıkılmıştım, yağmur yağıyordu ve kötü bir akşamdı. Dwyane'in 30 sayı atmasını izledim. Eşsizdi, oyunu kontrol edişi ve sahadaki hareketleri Jordanvariydi. Korkusuzdu. O akşam, onunla ilgili sonraki araştırmalarımızda büyük etkiye sahipti.

Wade: Workout için yemeğe gittim ve orada akşam yemeğine gittim. Yemekte Pat "Kimi alacağımızı bildiğimizi düşünüyorum" demişti ve ertesi gün birini görmek için sabırsızlandığını söyledi. Benden bahsettiğini bilmiyordum. Bunun ardından workout'ta en iyi performansımı gösteremedim.


Riley: Ona neden söylediğimden emin değilim ama korkunç bir workout geçirdi. Çok gergindi. Onun elini sıktığımı hatırlıyorum ve daha önce bu kadar çok terli olduğunu gördüğüm avuç içi, James Worthy'ye aitti. Bir şut bile sokamadı. Ama bu bizi etkilemeyecekti.

Israel Gutierrez (Heat yazarı, Miami Herald): Riley'nin niyeti uzun oyunculardı ve da Kaman'dı. Ayrıca T.J. Ford'u da seviyordu. Wade'le ilgilendiğini biliyordum ama ekibinin Wade konusunda karar vermek için emin olması gerekiyordu.

Thomas: Heat bir uzun istiyordu; bu işin Dwyane ile sonlanacağını düşünmüyorduk.

Pfund: O yıl draft odasında bazı güçlü kanaatler vardı ve hepsi aynı değildi. Dwyane'in oyununda bir şeyler görmüştüm ve onda bir yıldız kalitesi olduğunu sezmiştim. Buna ihtiyacımız olduğunu hissediyordum.

Grover: Dwyane'in alt sınırının 7. sıra ve Chicago olduğunu biliyordum. Onu bu sırada alacaklarını biliyordum. Ama draft günü, Pat Riley beni aradı. "Pekala, Tim. Kaman ya da Wade: Hangisini seçerdin?" dedi. İkisiyle de çalıştım ve bunu sormak için çağırması, beni onurlandırdı. Bunun hakkında düşünüyordum, ve birden 84 draftında Portland'ın Sam Bowie'yi Michael Jordan'ın önünde alması aklımda belirdi. Dwyane'i almalarını söyledim.

Riley: Bütün yetki benim olsa da, bu yalnızca benim kararım değildi. Bir konsensus sonucuydu. Bunu tartıştık. İş o noktaya gelince, dikbaşlılık etmeyecektim. Eğer o ana dek seçilmemişse, Dwyane'i seçeceğimiz kararını drafttan birkaç saat önce verdik.

Wade: Miami aklımda yoktu. Chicago, Chicago, Chicago diyordum. Bir Bulls taraftarı olarak büyüdüm. Medya da bu yönde işaret ediyordu. En iyi workout'larım Chicago'da olmuştu. 6. sıradaki Clippers için hiç workout'a çıkmadım, oraya gitmedim bile. 7. sıra için Chicago'ya gitmiştim.

Thomas: Randy Pfund beni aradı ve telefona "Wade'i alıyoruz" diye bağırdı. Sakince telefonu kapadım.

Wade: Thomas geldi ve yanıma oturdu. Kulağıma şöyle fısıldadı: "Yüz ifadeni değiştirme ama, Miami 5. sıradan seni seçecek." Şimşek hızıyla oldu.

Riley: Onu bir oyun kurucu yapacağımızı ve ligdeki en atletik ve en yetenekli oyun kurucuya sahip olacağımızı düşünüyordum. Bir video izlediğimi hatırlıyorum: Bazen topu sürerken birden hareketi kesip köşeyi dönebiliyordu; bazen omuzları, dizinden daha aşağıda olabiliyordu; şimdiye dek gördüğüm bütün oyunculardan daha iyi boşlukları görebiiyor ve potaya gidebiliyordu. Dwyane bizim için tüm oyuncuları temsil eden bir oyuncu haline geldi.

Wade o sezon Heat için oyun kurucu oynadı, ve ilk yılını geçiren koç Stan Van Gundy'nin yönetiminde sürpriz bir şekilde Playofflar'da 2. turu gördüler. O zamandan beri Wade, Heat ile 3 kez şampiyonluğa ulaştı ve draft gecesi yanında oturan iki oyuncunun 10-11 sezonunda takıma gelmesinde kritik rol oynadı.

DRAFTIN KALANI

6. sırada Los Angeles Clippers, sonradan bir All-Star ve franchise oyuncusu haline gelecek olan Chris Kaman'ı seçti. Bulls, Wade'i kaçırmanın hayal kırıklığıyla, 7. sıradan Hinrich'i seçti.

8. sıra Milwaukee Bucks'a aitti. Takımın o dönemki sahibi Senatör Herb Kohl, takımı satma konusunda Michael Jordan'la görüşme halindeydi. Genel menajer Ernie Grunfeld, görevinden ayrılıp Washington' genel menajeri olmadan 4 gün uzaktaydı ve George Karl, sezon başlamadan önce ayrılmıştı. Jordan'ın satın alma durumu, draftın hemen ardından iptal oldu, ama o dönem bu seçimi kimin kontrol ettiği hakkında hep bir şüphe vardı.

Grunfeld: Gençleşiyorduk. Atlanta'ya bu sıra için Glenn Robinson'ı göndermiştik ve Sam Cassell'i Minnesota'ya yollamak üzereydik.Oyun kurucuya ihtiyacımız vardı ve Hinrich ya da Ford'u istiyorduk. İkisini de beğendik ve Hinrich, Chicago tarafından seçildiğinde T.J.'i aldık. Satış dedikoduları vardı, elbette, ama bu seçimimize tesir etmedi.

Larry Harris (Bucks yöneticisi, 1990-2008): Her şey bittikten sonra duyduk ki, bu ciddi bir mesele haline gelmiş, neredeyse takımı satıyormuş. Jordan asla kararımızın bir parçası olmadı; bu seçim yüzde 100 Herb içindi. Burada tereddüt yok. Bu, Senatör Kohl'un takımıydı ve onun için draft ettik. Asla 3 yönlü mesaj ya da başka bir şey yoktu. Asla birisi için draft etmedik.

2003 draftı çok sayıda Amerikan yıldız çıkardı, ama ligin beklediği gibi bir uluslararası devrime dönüşmedi. Milicic dahil, ilk turda 8 ve genelde 20 oyuncu seçildi; ki ikisi de o dönem için rekordu. 

Fakat hiç biri yıldız olmadı. En başarılıları, Boris Diaw, Carlos Delfino, Leandro Barbosa ve Zaza Pachulia oldu. 

Lig yöneticilerinin uluslararası oyunculara olan bu ilgisi, bazı daha yukardan seçilebilecek oyuncuları, aşağı itti, ki aralarında geleceğin All-Star'ları David West, Josh Howard ve Mo Williams da vardı.

David West (forvet, Xavier; New Orleans'ın 18. sıra seçimi): Herkes bu yıldızların zirveye çıkacağını biliyordu ama ben daima geri kalanların en iyisi benmişim gibi hissettim. Benim görüşüm bir anlama gelmiyor tabii, bu genel menajerlere kalmış; ben drafta davet edilmemiştim ve North Carolina'da, evimdeydim. Sanırım işe yaramasını umuyordum. Şimdi ligde olmayıp da önümde seçilen bir sürü kişi vardı.

DRAFTIN ARDINDAN

Ertesi gün James bir reklam çekimi için Cleveland'a uçtu ve o akşam Cleveland Indians'ın maçı için de ağırlandı. Sopa ile vuruş için birkaç deneme yaptı ve sonradan bir beysbol kartına basılacak olan ilk vuruşa imza attı. Ama bu akılda kalacak bir an değildi. Eğer James'in topa vurma denemesinden daha kötü bir şey varsa, o da daha önceki berbat atış denemesiydi. 

James: Korkunçtu. Beni bir daha orada atış yaparken görmediniz. Ve de asla göremeyeceksiniz.

Bosh, Toronto tarafından seçilmeyi beklemediğini söylerken tam olarak bunu kastediyordu: Pasaportunu Dallas'taki evinde unutmuştu ve bu yüzden de, ertesi gün katılacağı basın toplantısı için uçtuğu Kanada'ya hemen kabul edilmedi. 

Bosh: Onlar beni içeri almadan önce hikayeyi anlatmak zorundaydım. Sonra bavullarımı kaybettim. Basın toplantısı için başka bir odam vardı. İki odam vardı: Biri draft için, diğeriyse basın toplantısı. Onlar da bana bir polo tişört verdi ve kan ter içinde kaldım. "Üzgünüm, giyinemedim" falan diyordum.

Wade, Miami'ye gittiğine hâlâ inanamıyordu. 

Wade: Uyuşup kalmıştım. Özel bir uçak yolladılar; daha önce hiç özel uçağa binmemiştim. Salona geldim. Pat Riley benimle Aile Odası'nda tanıştı ve bana oyunları içeren büyükçe bir defter getirip "Bunları öğren" dedi. Sonra beni Mandarin Hotel'de güzel bir odaya yerleştirdiler. Balkona çıkıp şehre doğru baktım, denize baktım. "Ben şu anda neredeyim?" diye düşündüm. Bu kadar büyümemiştim. Orada olduğuma inanamıyordum. Ailem çok duygulanmıştı.

Bu benim yeni hayatımdı.

SONUÇ

2003 draftından beri NBA muazzam bir çekim gücü haline geldi ve o yıl lige giren oyuncuların yardımıyla milyonlarca yeni taraftar kazandı. Reytingler yeniden yükseldi, 2003 sınıfının önemli isimleri dünya çapında tanındı ve çoğu hâlâ maksimumunda oynuyor; daha fazlasını da vaat ederek.

Cornstein: Basketbol için inanılmaz zamanlardı. NBA'in yeniden canlanmasına sebep oldu. Lig o zamanlar sıkıntılı bir dönemden geçiyordu. Lotarya ve draft, işlerin değişmesini sağladı. Bazen yorgun düşebilirsiniz. Draft, yeni bir başlangıçtı. Umuttu. Hokus-pokus gibi ama doğru.

Riley: Doğru seçimi yapmıştık, ama bazen şansınız da yaver gider. O yıl, 2003, kulübün değiştiği yıldı ve son 10 yılda bu kulüp, doğru yolda oldu.

David West: Uzun vadede bizim için işe yaradı. Bence o gün seçilenlerin hepsi, bu sınıfa ait olmaktan büyük gurur duyuyorlar. Neredeyse her takımda bu draft sınıfından bir oyuncu olmasının bir anlamı var. En iyilerden biri olarak anılması gerektiğini düşünüyorum.

James: Bence gayet açık: Draft, hayatımdaki en büyük etkiyi yarattı.

(Benden not: Darko'nun son dönemde verdiği röportajlardan biri için şuradan.)

2003 NBA Draftının Sözlü Tarihi -- 1. Bölüm




(Orijinali için şuradan)

Profesyonel sporlarda bu kadar heyecanlanmaya ve beklentiye değecek fazla olay yoktur. 2003 NBA Draftı onlardan biriydi.

Yaklaşmakta olan yeni yetenekler hakkındaki heyecan -- önce yöneticiler ve sonra taraftarlar arasında olmak üzere-- bir yıl öncesinden başlamıştı. Ve, ligin buna ihtiyacı vardı.

NBA bir durgunluk döneminden geçiyordu. Michael Jordan emekli olduğunda, bu sefer iyi durumda ve pazarlanabilir gençlerin azlığı nedeniyle, taraftarların ilgisi azalmıştı. Los Angeles Lakers ve yıldızları Kobe ile Shaq haricinde, ligin geniş kitleleri çekecek pek bir şeyi yoktu.

San Antonio Spurs ve New Jersey Nets arasında oynanan 2003 NBA Finalleri tarihin en düşük reytingine sahip olmuş ve Jordan'ın Bulls ile kazandığı son yüzüğün ardından toplam seyirci sayısı yüzde 50'den fazla düşüş göstermişti.

Yeni jenerasyonun işleri değiştirebileceği ve 2003 sınıfının bazı gelecek vaat eden oyuncular içerdiği hakkında bir inanç, ya da en azından bir umut vardı.

Lebron James, dergi kapakları ve oynadığı maçların ESPN'de yayımlanması sebebiyle 18 yaşına girmeden yıldızı ülke çapında parlayan ilk lise oyuncusuydu. Carmelo Anthony, ilk sezonunda Syracuse'ü şampiyonluğa taşıyarak spot ışıklarını üstüne çekmişti. Chicagolu sert bir çocuk olan Dwyane Wade de NCAA turnuvasında okulu Marquette'i pek de beklenmeyen bir şekilde Final Four'a taşıyarak ve Kentucky'ye karşı kaydettiği, turnuva tarihine geçecek bir triple-double ile kendine isim yapmıştı.

Bu arada yalnızca yerli oyuncular yoktu. Dirk Nowitzki'nin bir süperstar haline gelmesi ve Yao Ming'in yükselişiyle, takımlar bir sonraki uluslararası yıldızı bulmak üzere tüm dünyayı tarar olmuşlardı: Ve açık sarı saçlı, 17 yaşındaki Darko Milicic, çoğu kişi için bir takıntı haline geldi.

"Eğer yeteri kadar uzun zamandır buralardaysanız, potansiyel bir franchise oyuncusunu gördüğünüzde anlıyorsunuz" diyor Miami Heat başkanı Pat Riley. "Hepimiz bu draftta birbirinden farklı özel oyuncular olduğunu biliyorduk. Bunu hissedebiliyordunuz. Ve hepsini istiyorduk."

Sahip olunacak bu kadar çok yetenekle, draft sıralaması, 02-03 sezonunun ana hikayesi haline geldi: Hem medya, hem de taraftarlar, ligin alt sıralarına daha dikkatle bakar oldular. Bu kadar ilgiyle beraber, olağan draft lotaryası --ligin de ilk 13 sırayı açıklamasıyla birlikte-- büyük bir televizyon olayı haline geldi. Ve draft gecesi geldiğinde birkaç takım, önümüzdeki onyıl boyunca ligin kaderini çizecek olan kararlar aldılar.

Olaylardan bu yana 10 yıl geçti ve alakalı kişilerin anlatacakları hikayeler var. Bazıları hoş. Bazıları korkunç.

LOTARYA GÜNÜ 

22 Mayıs 2003, draft lotaryası günü, NBA tarihi için önemli bir gündü; ama aksiyon, önceki geceden başlamıştı.

O perşembe sabahı James, kendisini anında basketbol tarihinin en zengin kişilerinden biri yapacak kağıtları imzalamak için Akron, Ohio'da bir otele geldi. 18 yaşındaydı ve lise mezunu olmaktan iki hafta uzaklıktaydı.

Aylar süren "teklifte iyileştirme"ler, özel jetlerle okuldan alınmalar, partiler ve şirket merkezine ziyaretlerin ardından James bir ayakkabı şirketinde karar kıldı. Reebok yetkilileri oteldeydi ve genç yıldızla bir anlaşma yapmayı umuyorlardı. Ama Reebok'ın daha fazla garanti para önermesine rağmen James, son anda Nike'ın teklifini kabul etti.

Yedi yıl ve 100 milyondan fazla bir parayı içeriyordu. Ama sabahın köründe imzaladığı bu anlaşmada 10 milyonluk bir bonus da vardı. Bu çek, birkaç gün içinde FedEx ile ulaştırıldı.

Bunların hepsi, James bir NBA maçına çıkmadan, draft edilmeden, ya da ilk sırada hangi takımın seçeceği henüz belli olmadan gerçekleşti.

LeBron James (forvet, St. Vincent-St. Mary's, Ohio): Nike ile anlaştığımda, drafta rahat bir kafayla gidebilecek durumdaydım. Bir araya getirmesi biraz zaman alan bir şeydi, ama halledilmişti ve nerede oynadığımın bir önemi yoktu. Bu benim için mühimdi.

Aaron Goodwin (James'in menajeri 2003-2005): Ayakkabı şirketleri, onun hangi takım tarafından seçilip, hangi markette yer alacağından endişe ediyorlardı; lotaryaya kadar beklemeyi seçtiler. Onunla ilgili olmasını istedim, teklfif verme savaşında en yüksek pozisyondaydı. "Eğer"leri çıkardık. Bunu başarmak, birkaç yoğun günün zirve noktasıydı.

Maverick Carter (James'in arkadaşı ve iş ortağı): Büyük bir olaydı. Reebok daha çok para önerdi, ama LeBron, Nike'ı seçti. Yapmamız gereken şeylere fazlasıyla odaklanmıştık; paradan daha çok, onun ilk reklamı ya da ilk ayakkabısının neye benzeyeceği gibi mesela.

Goodwin: Lebron, Upper Deck ile anlaşma imzalamadan ve milyon dolarlık çeki almadan birkaç gün önce, zaten para içinde yüzüyordu.

Carter: Yüz milyon çok fazla para ama bu bir odaya girip Varyemez Amca gibi para içinde yüzmek anlamına gelmiyor. Çalışmak için sabırsızlanıyordu.

Goodwin: Kaldığım oteldeki odamın büyük bir jakuzisi vardı ve bütün evrak işleri tamamlandıktan sonra, ben de biraz girip rahatlamak istedim. Öyle yorgundum ki, orada uyuyakalmışım.

Lotarya çekilişi, Nets ile Pistons arasındaki Doğu Konferansı Finali 3. maçıyla aynı akşamdı. Pistons, sabahki şut idmanını yapmaya, misafir NBA takımları için popüler bir yer olan Manhattan'daki John Jay Koleji'ne gitti.

Marc Cornstein (Darko Milicic'in menajeri): Gayet iyi hatırlıyorum. Lotarya günüydü ve John Jay'deki salonu, antrenman yeri olarak kullanıyorduk. Pistons da oradaydı. Bir Pistons workout'u olarak ayarlanmamıştı. Darko'nun çalıştığı normal bir gündü ve drafttaki diğer çocuklar yolda olduğundan, o tek başınaydı. Bir antrenör vardı yanında. Her gün gittiğimiz aynı saatlerdi. Pistons'la bir alakası yoktu. Tamamen tesadüf.

Chad Ford (draft analisti, ESPN): Darko bundan birkaç gün önce New York'a gelmişti. İki salonu sadece bir perde ayırmaktaydı ve (Pistons başkanı) Joe Dumars'a doğru yürüyüp yan tarafta kimin çalıştığını sordum; bilmediğini söyledi. Ona Darko'nun burada olduğunu söyledim. Cornstein'a gelip gelemeyeceğini sordu. Bu doğaçlama bir workout'tu.



Chris McCosky (Pistons yazarı, Detroit News): Bunun bir tesadüf olduğunu sanmıyorum. Önceki gün bunu konuştuklarını hatırlıyorum.

Cornstein: Bir grup adam, diğer salonu süzüyordu. Her şut, her hareket, inanılmaz gözüküyordu. Pistons'tan herkes oradaydı. Joe Dumars, Rick Carlisle... En kıdemliden en alt kademeye, herkes oradaydı.

Ford: Darko olağanüstüydü. Kesin bir şekilde daha mükemmel olamazdı. Bir noktada koçlar dahil olmaya başladı ve belirli şeylerle ilgili sorular sormaya başladılar. Ve Darko kaçırmıyordu; agresifti ve diğer oyuncuların gözü önünde, o ânın yarattığı yükün altından kalkıyordu. Dumars'ın yanında oturuyordum. Niyetini açıkça belli eden biri değildi. Ama Darko çok etkileyiciydi. Kesinlikle gördüğüm en iyi workout'tu. Yüzlercesini gördüm ve bu en iyisiydi. Elinizde 2.13 boyunda, 17 yaşında, yetenekli biri varsa, işte o "Vay be" anıdır; özellikle bir uzuna ihtiyacı olan bir takım için. Sonrasında sadece fısıldamalar duyuluyordu.

Tony Ronzone (Pistons yöneticisi, 2001-2010): Bizim tayfa "Aman tanrım, şu çocuğa bak" şeklindeydi. Faul çizgisinden bir kere yere vuruyor, smaç. Sol elle hook. Çabuk ayaklar. Bir uzun için harika bir yanlamasına çabukluğu vardı. Spin hareketleri vardı. İnanılmazdı yani. 17 yaşında, manyak bir atletti. Bir geyik gibi koşuyordu. Sıçrıyordu. "Vay be" diyordunuz. Listedeki her şeyi kontrol edebilirdiniz.

Jon Barry (2001-2003, Pistons guardı): Joe Dumars'ın onla çalıştığımızı söylediğini hatırlıyorum. Sanırım 6-7 kişi onu izlemeye gitti. Dumars bana bu çocuğun olacağını söylemişti. "O, Dirk'ten daha iyi. Tam bir aygır olacak" diyordu. Ben de "Gidip bir bakalım o zaman" dedim.

Cornstein: Pistons etkilenmiş ama durgun ayrıldı. Herkes onu gördüğünde, Darko'yu seçme şanslarının kalmayacağını düşünmeye başladılar.

İlk defa bir lotarya çekilişi "prime time"da, hem de özel bir yarım saatlik programla yayınlanıyordu. ABC, normalde çekilişi bir haftasonu playoff maçının devre arasında veren NBC'den hakları almıştı. Bu draft sınıfına verilen dikkatle birlikte, ABC yayın süresini uzatmış ve Doğu Konferansı finalleri 3. maçının oynandığı yere çok uzak olmayan Secaucus, New Jersey'deki NBA stüdyolarından bağlantı yapmıştı.

17-65'lik dereceleriyle Cleveland Cavaliers ve Denver Nuggets, yüzde 22.5'ar şansa sahipti. Ama en büyük şansa sahip takım, 1990'dan bu yana lotaryayı kazanamamıştı.

Mike Tirico (lotarya programının sunucusu, ABC): Bu büyük bir drafttı çünkü olay LeBron'la Carmelo'ydu ve Amerika bu adamların kim olduğunu biliyordu. Prime time'daydık ve anlaşmamızın ilk yılıydı. Yönetim bun büyük bir olaya çevirmeye karar verdi. Dönüp bakınca, bu harika bir karar olmuş. Tam olarak hatırladığım şeylerden biri, programdan önceki kabul kısmıydı. Hepsi endişeli ve rahatsız durumdaki insanlardı. Bunun bir parçası olmak benzersizdi. Oldukça samimiydi. Çoğu kişinin oradan çıkarken mutsuz olacağını düşündüğümü hatırlıyorum.

Chris Tomasson (Nuggets yazarı, Rocky Mountain News): (Cavs sahibi) Gordon Gund biraz kaygılı görünüyordu. Akşam yemeğini bazı medya mensuplarıyla birlikte yemişti ki, Akron Beacon Journal için Cavs'i yazdığım beş yıl boyunca bu hiç olmamıştı. Öyle bir anda bunu yapmış olması inanılmazdı, çünkü o gayet mesafeli biri olmuştur. Sanırım tansiyonunu düşürecek birilerini arıyordu.

Warren Thaler (Cavaliers yönetim kurulu): Koridordaydık ve lotarya çekilişinin yapıldığı yere gitme vaktim gelmişti. Gordon'la ayrılmak üzereydim ve yalnızca gergin olduğunu söyleyebilirim. Onu rahatlatmaya çalıştım, şunları söyledim: "Gordon, biliyorsun, bu körlüğe çare bulmak gibi bir şey değil."

Gund: Warren'a baktım ve "Oldukça yakındı" dedim.

Tirico: Bu lotarya zor bir şovdu, çünkü ne olacağı önceden yazılmıştı ve yaşanacak her ihtimale hazırdık. Stüdyodaki provamız son derece kapsayıcıydı. Provada Nuggets'ın kazandığını hatırlıyorum. Bizim için eşsiz bir andı. LeBron'un Akron'da bulunduğu otelden, Carmelo'nun Baltimore'daki evinden ve Darko'nun menajerinin New York'taki evinden canlı yayın yapıyorduk.

James: 1 numara olacağıma dair bir sürü spekülasyon vardı, yani kim kazanırsa oraya gideceğimi biliyordum. Haliyle gergindim. Akron merkezdeki Radisson Hotel'de yer alan bu odayı kiralamıştık ve tüm arkadaşlarım ve ailem oradalardı. Herkes arkamdayken tek başıma oturduğumu hatırlıyorum. Ve her seçimle birlikte arkamdaki o uğultuyu duyabiliyordum.

Goodwin: Lebron ve herkes gergindi. Orada bir sürü insan vardı ama onların eğlendiği söylenebilirdi.

Carmelo Anthony (forvet, Syracuse): Ligde olacağım için mutluydum. Sonraki adım için heyecanlıydım. Güzel anlardı.

Kiki Vandeweghe (Denver Nuggets genel menajeri, 2001-2006): Hem LeBron, hem de Melo'yu sevmek hakkında düşündüğümü hatırlıyorum ve gerçekten o noktada Melo'nun ikinci olacağını düşünmüştüm. Yani gerçekten bu iki seçimden birini elde etmeyi umuyordunuz.

Hiçbir takım Memphis Grizzlies kadar garip bir durumda değildi. 2002-2003 sezonunu 28-54 ile bitirdikten sonra Memphis, yüzde 6.4 ile en iyi altıncı şansa sahipti. Ama bu sadece temenni idi.

1997'de o zamanki Vancouver Grizzlies genel menajeri Stu Jackson,, Otis Thorpe'u almak için, gelecekteki ilk tur draft haklarından birini Detroit Pistons'a yolladı. O sıra çeşitli korumalara sahipti, ama 2003'te Grizzlies'in o sırayı korumasının tek yolu, ilk sırayı almasıydı.

Pistons hamleyi yaptı, en azından kısmen, çünkü Thorpe o zaman, dönemin koçu Doug Collins'le tartıştı. Takas dönemi 35 yaşında olan Thorpe, 1998'de takas süresi bitiminden hemen önce Bobby Hurley karşılığında Sacramento Kings'e takas edilmeden evvel, Grizzlies'te 47 mutsuz maça çıktı.

Memphis aynı zamanda 1999'daki Steve Francis takasından, Houston Rockets'ın 13. sırasına da sahipti. Ama bu sıranın en yukarı çıkma ihtimali yalnızca yüzde 0.5'di. Olmadı. Memphis draft gecesi bu sıradan Marcus Banks'i seçip Boston'a yolladı.

Jerry West (Memphis Grizzlies genel menajeri, 2002-2007): Lotaryadan nefret ediyorum; bence korkunç bir şey. Ve bunu oldukça iyi işlediğini bilerek söylüyorum. Umuda güvenmek zorundasınız.

Ford: Jerry'nin orada olmak istemesine şaşırmıştım. Bence Memphis'in en üst sırayı alma ihtimali yüzde 6'ydı; aksi takdirde anında ellerindekini Detroit'e kaybedeceklerdi. İlk sırayı almak dışında herhangi bir sonuç, hayal kırıklığı olacaktı. Belki (o zaman ligin başkan yardımcısı olan) Stu Jackson'ın orada bulunması daha iyi olacaktı. Berbat bir takastı.

Shane Battier (Grizzlies forveti, 2001-2006): Otis Thorpe yüzünden draftta etkili bir oyuncu alamayacağımızı sezon boyu biliyorduk. Bu bir şaka haline gelmişti. Memphis taraftarları ve herkes bunu bildiği için, Stu Jackson'ın o sene bir Grizzlies maçına gelemeyeceğini biliyorduk.

West: Bu tür bir takasın, dönüp tarihe bakıldığında, hangi sebepten yapılmış olursa olsun, böyle bir takasın yapılıp da henüz kendisini kanıtlamamış bir takımı korumadığını hayal etmek zordu. Kimse hakkında kötü konuşmayacağım ama, bu kötü bir tavsiyeydi.

Tirico: Lotarya hakkında mesele şu ki, çok gergin ve sıkıcıydı. Yükselme şansı az olan takımlar vazgeçmeye başlamıştı. Ama (vekil komisyoner) Russ Granik, Grizzlies'in çıkması gereken altıncı sıranın zarfını açtığında işler değişti. Öyle değildi, Clippers logosu vardı ve dramatik bir şeyler yaşandığının farkındaydık. Grizzlies yukarı çıkmıştı.

Riley: İzlemiyordum bile, ofisimde oturmuş, gözlerim kapalı şekilde televizyonu dinliyor ve yukarı çıkmayı umuyordum. Dördüncü olmamız gerekiyordu. Ama Memphis bizi geçti. Bu noktada, LeBron'u alması içi Jerry'yi zorluyordum. Elindeki her şey bundan ibaretti, herkes bu takası biliyordu.

James: Zihnim hızlı çalışmaya başladı. Birçok farklı olasılık hakkında düşünmeye başladım. Chicago'nun kazanması hakkında düşünüyordum, çünkü daha ufakken Bulls taraftarıydım. New York'un orada olduğunu biliyordum. Herkes (James'in memleketine 40 km uzakta olan) Cleveland'ı istemiyordu, insanların farklı tercihleri vardı. Bazıları, açık sebeplerden Miami'ye gitmemi istiyordu. Memphis hakkında hiç düşünmemiştim.

Granik ilk 10 zarfı açmayı bitirdiğinde, yalnızca bir takım yükselmişti: Grizzlies. İlk 3'te Nuggets ve Cavs ile birliktelerdi. Yüzde 15 kazanma şansı olan Toronto Raptors, 4. sırayı almıştı. Üç takımın taraftarları ve stüdyo gerginken, ABC reklamları girdi.

West: Burada istediğimiz sırayı alamayacağız diye ödümüz bokumuza karışmış bir halde oturuyoruz ve "Lütfen istediğimiz sıra olsun" diye yalvarıyoruz. Hepimiz tehlikenin ne olduğunu biliyorduk. Sonra yukarı çıktığınızı görüyorsunuz ve yüreğiniz ağzınıza geliyor.

Gund: Jerry her zaman şanslı olmuştur, böylece ben de şansımız hakkında ümitlendim. Ona "Haydi bakalım" dedim.

James: Reklamlar girdiğinde ve kalan son 3 takıma baktığımda, evde kalacağımı hissettim. Odada başlayan konuşmaları duyuyordum. Heyecanlanıyorlardı.

Goodwin: O zamana dek hepimiz Cleveland'ı istedik, bir peri masalı olacaktı.

Vandeweghe: Gergindim. Kendime "Ne olursa olsun sorun yok, çünkü gerçekten istediğimiz birini alacağız", diyordum. Ama her zaman ilk sırayı istersiniz.

Battier: "Hasiktir, bu çocuğu alabiliriz", diyordum.



Granik 3. sıra için zarfı açtı ve, Nuggets logosu göründü. Sonra üstünde büyükçe "No. 2" yazanı açtı ve Grizzlies logosunu çıkardı. "Yani..." dedi Granik. Oradaki çok az kişi zarftan Cavaliers logosunun çıktığına şahit oldu.

James: Zarf açılıp da Memphis ismi söylendikten sonra, diğer zarfın açıldığını hatırlamıyorum bile. Herkes bağırıp çığlık atmaya ve benim üstüme doğru koşup zıplamaya başladı. O andan draft gecesine kadar her şey bulanıktı. Benim adımın yazılı olduğu formayı çıkardıklarını bile görmedim, çok daha sonra görmüştüm.

West: Bu sıraya sahip olmayan bir takım için yıkıcıydı. Bunun ardından saygın bir takım kurabilirdik; Bay James gibi bir oyuncuya sahip olduğunuzu bir düşünün... İnanılmaz bir hayal kırıklığı. Bazılarımız öfke doluyduk, çünkü "Bu sırayı nasıl korumadık?" şeklinde düşünüyorduk. Memphis'te yapılan tüm iyi işler ve bugün hangi noktadalar... Bu kulüp çok daha ileri gidebilirdi. Bunu düşünmek acı veriyor. Üzücü bir gündü.

Battier: Hâlâ Jerry'nin yüzündeki ifadeyi hatırlıyorum.

Ford: Belli bir açıdan Grizzlies için korkunçtu. Jerry yüz ifadesini saklayamıyordu. Televizyon için güzeldi ama, onun açısından hoş değildi

O sezon, Grizzlies'in ilk kez Playoff'a katılmasının ardından West, Yılın Yöneticisi ödülünü kazandı.

Anthony: O noktada ben Detroit'e gideceğimden emindim. Eğer göründüğü gibi Bron, Cleveland tarafından seçilecekse, ben de kesin olarak 2. sıra seçimi olacağım diye düşünüyordum.

Dumars: 3. sıra için açılan zarftan Nuggets logosu çıktıktan sonra, diğer zarf açılana kadarki 60 saniye boyunca kalbim durmuş vaziyetteydi. Memphis'in 2. sırayı aldığını duyana kadar da atmadı. [Lotarya gecesi, ESPN.com'la yaptığı röportajdan.]

Cornstein: Yıldızlar hizalanmıştı. Gerçek dışıydı. Sekiz saat önce Pistons, Darko'yu seçmeyi hayal ediyordu ve ardından 2. sırayı elde ediyorlardı. Gecenin sonunda onlardan duyduğum, Darko'yu seçmek istedikleriydi.



Ronzone: "Bu çocuğun kucağımıza düştüğüne inanabiliyor musunuz?" diyorduk kendi kendimize.

James: Lotaryadan sonra tek hatırladığım, Austin Carr'ı televizyonda ağlarken görmemdi. Bu beni epey etkilemişti.

Austin Carr (1970 draftı, 1.  sıra seçimi, Cavs yayıncısı): Bu restoranda bir lotarya partisi düzenlemiştik ve Memphis logosu göründüğü zaman, mekanda büyük bir sevinç yaşandı. Hislerime hakim olamadım ve geri adım atamazdım. Kameraların beni çektiğini bilmiyordum. Onun çok iyi bir oyuncu olduğunu ve büyük işler yapacağını biliyordum; yanılmadım da.

Goodwin: Yarım saat içinde Jim Paxson'dan, LeBron'u alabileceklerini ve yakında onunla temasa geçeceklerini duydum.

Jim Paxson (Cavs genel menajeri, 1999-2005): 1. sırayı aldığımız belli olduktan sonra arabaya bindim ve Austin'in kameralar karşısında ağladığı lotarya partisine gittim. Sonra telefonum çaldı: 609 bölge kodunu taşıyordu. Bu Gund'ın bölge koduydu ve beni geri aradığını düşündüm, çünkü onunla kısaca konuşabilmiştik. Telefonu açtım, Wes Wesley'ydi. Basitçe ilk sırayı kazandığımız için tebrik ediyor ve LeBron'a koçluk yapmanın Larry Brown'ın gerçekten hoşuna gideceğini söylüyordu. O zaman bir koçumuz yoktu, ama Larry'nin de adı hiç geçmiyordu; o 76ers'in koçuydu, ama Wes'in ona çok yakın olduğunu biliyorduk. Telefonu kapattık, ama sonra ikisinden de bu konu hakkında hiçbir şey duymadık.

10 gün içerisinde Larry Brown, 76ers koçluğundan istifa etti ve Rick Carlisle'ın yerine Pistons koçluğuna getirildi. Brown o sezon Pistons'ı şampiyonluğa taşıyacaktı.

Cornstein: Lotaryadan sonra hepimiz, yemek için Mr. Chow's'a gittik. Orada ne göreyim: Yan masamda Mariah Carey oturuyordu. Yani, o gün gerçek dışıydı, bunları istesen bir araya getiremezsin.

Ford: Darko daha önce hiç Çin yemeği yememişti. Morali bozuktu, çünkü ekmek istiyordu. Ona biraz Mu Shu kreplerinden getirdiler. "Bu da ne?" dedi. İşte orada, onun ne kadar genç olduğunu ve bu tip şeylerin onun için yeni olduğunu fark ediyordunuz. Alt-üst olmuştu. O zaman eğlenceliydi tabii ama, bir yandan da dönüşümün onun için ne kadar zor olacağının işaretleriydi.

Tirico: Nets-Pistons maçının devre arası boyunca LeBron ve Carmelo ile röportaj gerçekleştirdik. Beni o zaman etkileyen şey, LeBron'un ne kadar sakin olduğuydu. Ben 18 yaşındayken bunu yapamazdım. Liseden gelmiş ve kendi mekanlarında dünya çapında bir yıldız olmak üzereydi.

Anthony: LeBron ve ben, lotarya boyunca neler olduğuna dair konuşuyorduk. Cleveland'ın ilk sırayı alacağını biliyordum diyebilirim. Bence ortada hile var. Ama hayır, şaka yapıyorum, bunu yazmayın. [Lotarya gecesinde, ABC canlı yayınında söylediği sözler.]


2016 Draft Notları


Bir sezonu daha geride bıraktık... Çok şükür kendi açımdan mutlu sonla bitti. Bir bandwagon oluşumunun daha sonunu getirmenin mutluluğu içerisinde çok fena gaza gelmiş durumdayım. Öncelikle 'N'oldu lan Curry ve türevleri? N'oldu lan koca götü Draymond Green!' diye anırmak istiyorum. Ardından modern basketbol denen şeye kana kana küfretmek istiyorum!.. Eğer Cavs, daha doğrusu LeBron şampiyon olmasaydı muhtemelen bu yazıyı yazmıyor olacaktım. Çünkü final serisinin son maçı hariç hiç bir maçı izlemedim. 6. maçın bi 10 dakikası hariç. Kendi çapımda böyle 'satılmış' bi' ligi boykot etmek istedim işte. GSW kazansaydı da çok ama çok büyük bir olasılıkla sisteme olan isyanım yüzünden NBA'i takip etmeyi bırakacaktım. Bu yüzden bu rezaletin oluşmasını engelleyen herkese ayrıca teşekkürler! Neyse fazla da konunun dışına çıkmayalım... Ehem... Her sene olduğu gibi bu sene de bi' Draft değerlendirmesi yapacağız. Yine bomba gibi oyuncular var demek istiyorum ama açıkçası beni fazla heyecanlandıran bir draft olmadı 2016 yılının draftı. Tabii ki üstün yetenekli, gelecek vadeden oyuncuların sayısı az değil ama NBA'in kaderini değiştirecek gençlerin oldukça azınlıkta olduğu bir Draft olduğunu düşünüyorum... Hemen gencolarımıza geçelim.



#1 76ERS: Ben Simmons

D.T: 20. 6. 1996
Pozisyon: Kısa forvet / Uzun forvet
Klas: Üniversitede ilk senesini doldurmuş oyuncu
Okul: LSU
Boy: 2.08
Kilo: 109 

15-16  sezonu istatistikleri (LSU Tigers):

Maç başına sayı: 19.1     
Maç başına ribaund: 11.7
Maç başına asist: 4.7
Maç başına blok: 0.8
Maç başına top çalma: 1.9
Serbest atış yüzdesi: .670

Artıları:

* Boyunun uzun olmasına rağmen topu iki eliyle de rahatça sürebiliyor
* Üst düzey paylayıcı bir güce sahip, NBA'in modern kısa/uzun forvetleri kadar atlet
* Pota altındaki kargaşadan savunma ribaundlarını çekebiliyor
* Özellike pota altında 'post' pozisyonunda eşleştiği oyuncuları iyi savunabiliyor
* 'Box' pozisyonunda kendinden uzun ve iri oyuncuları potadan uzak tutabiliyor
* Öncelikle potaya gitmeyi düşünüyor ve atletik özellikleriyle çabuk yön değiştirebiliyor
* Özellikle pentre ederken oyun görüşü oldukça yüksek. Boş adamı çabuk ve doğru pasla bulabiliyor

Eksileri:

* Bir forvet oyuncusu için blok sezgileri vasatın altında
* Şutuna fazla güvenmiyor ve istikrarlı atamıyor (özellikle maç sonu hücümlarda)
* Penetre üzerinden attığı şutlarda vücut dengesinin sağlayamıyor ve gereksiz zorlamalarda bulunuyor
* İyi top süren oyuncuları savunmakta zorlanıyor. Teke tek savunmasında ayakları yavaş kalabiliyor

Özetle:

NBA tarihinin en uzun 'rebuilding' süreçlerinden birinin tam ortasında bulunan 76ers genç kadrosuyla adeta bir NCAA takımını anımsatıyor bize. Okafor, Noel, Embid şimdi de Simmons... Bu takımı Simmons'ın üzerine kurmak ne kadar doğru bilmiyorum ama Brett Brown'ın Simmons'u uzun forvet pozisyonunda oynatmayacağını düşünüyorum. Okafor ve Noel pota altında kağıt üzerinde gerçekten heyecan verici gözüküyor. Simmons 3 numara oynarsa aynı anda tüm potansiyel sahada olacak... Tabii daha NBA'de tek bir maça daha çıkmadan kendisini ligin en iyi uzunu ilan eden Embid'den kurtulmaları kendileri için iyi olabilir. Bu takasla iyi bir oyun kurucu alırlarsa ve Stauskas'ın dış şut tehdidine güvenirlerse 76'ers bu sezon daha iyi bir derece yakalayabilir.



#2 LAKERS: Brandon Ingram

D.T:  2. 9. 1997
Pozisyon: Kısa forvet
Klas: Üniversitede ilk senesini doldurmuş oyuncu
Okul: Duke
Boy: 2.06
Kilo: 89

15-16  sezonu istatistikleri (Duke Blue Devils):

Maç başına sayı: 17.3       
Maç başına ribaund: 6.7
Maç başına asist: 1.9
Maç başına top çalma: 1.1
Serbest atış yüzdesi: .682
Üç sayılık isabet yüzdesi: 410
Artıları:

*  Ayakları yere sağlam basan dengeli bir penetre özelliği var
* Hızlı bir ilk adımı var ve iki ayak üzerinden sıçradığı zaman patlayıcı özelliği NBA standartlarında
* Top hakimiyeti üst düzey ve hızlı hücumları bitiriş yetenekleri
* Ortalamanın üzerinde bir dış şut tehdidi var
* Sağ elini kullanan bir oyuncuya göre kendi solundan dönerek pota altından rahatlıkla bitirebiliyor
* Özellikle hızlı hücumlarda topu potadan potaya götürebiliyor ve doğru pasları dağıtabiliyor

Eksileri:

* Pozisyonuna göre güçlü bir oyuncu değil. Özellikle bacakları NBA standarlarına göre zayıf
* Elit savunuculara karşı kendi şutunu yaratamaması ve kötü hücum tercihleri
* Güçsüz fiziğnden ötürü kendi pozisyonundaki güçlü oyuncuları iyi savunamaması
* Ribaund sezgilerinin zayıf olması ve 'box out' yapma konusundaki etkisizliği
* Trafik içerisinde bitirme konusunda vasatın altında bir skorer

Özetle:

Kendisi benim ikinci favori rookie'm. Geçen sene Lakers Okafor'u seçmediği için yönetime fazlasıyla kızmıştım çünkü asıl eksikleri iyi bir pota altı oyuncusu. Fakat bu sene Lakers bu genci seçmekle doğru olanı yaptı ama ona sabretmek zorundalar. Kobe Bryant'ın gidişinden sonra taraftar da Ingram'dan bir mucize beklemiyor. Fakat Russell, Randle ve Ingram Lakers'i seneler sonra tekrardan play-off'lara taşıyacak potansiyele fazlasıyla sahip. Özellikle Clarkson'la iyi bir ikili olacaklarını düşünüyorum. Ayrıca Lakers'ın dış şut tehdidini de arttıracaktır.  Ingram bu senenin ilerleyen maçlarında umarım ilk beş başlar ve sağlıklı bir sezon geçirir çünkü NBA'e ne kadar çabuk alışırsa eksiklerini de görerek ona göre gidereceğini düşünüyorum.



#3 Celtics: Jaylen Brown

D.T: 24. 10. 1996
Pozisyon: Kısa forvet
Klas: Üniversitede ilk senesini doldurmuş oyuncu
Okul: California
Boy: 2.01
Kilo: 102

15-16 sezonu istatistikleri (California Golden Bears):

Maç başına sayı: 14.6
Maç başına ribaund: 5.3
Maç başına asist: 1.9
Maç başına blok: 0.6
Serbest atış yüzdesi: .654

Artıları:

* Üst düzey bir atlet, tek ayak ve çift ayak sıçradığında heyecan verici smaçlar vurabiliyor
* Patlayıcı gücü çok yüksek, hızlı ilk adımı ve dengeli penetreleri ile NBA savunmalarını delebilir
* Topsuz oyunu vasatın üzerinde, kendini hızlı ayakları sayesinden savunmacılarından kurtarabiliyor
* Özellikle adam adama savunmada oldukça başarılı
* Ribaund sezgileri yüksek ve kalabalığın arasından boşta kalan topları çekebiliyor
* 1,2 ve 3 numaraları savunabiliyor. Özellikle kısa beşle oynayan takımlara karşı daha etkili savunma yapabilir

Eksileri:

* Hücum özelliklerinin beklentilerin altında kalması. Yanlış şut tercihleri ve kendi hücumunu yaratmada yaşadığı sıkıntılar.
* Bazen bencil olabiliyor ve topu elinde fazla tutuyor
*  Kafasını her zaman oyuna veremiyor. Kötü hücumlar yaptığı zaman oyuna küsebiliyor
* Savunmada gereksiz agresifleştiği ve top çok top çalmaya odaklı savunma yaptığında takım savunmasını aksatıp hatalar yapabiliyor
* Yardım savunması reaksiyonları kendinden beklenenin altında kalıyor
* Düşük serbest atış yüzdesi

Özetle:

Boston'ın aradığı agresiflik ve takımda eksik olan o patlayıcı güç bu adamda fazlasıyla mevcut. Kısa forvet pozisyonuna artık yeni bir kan aramayı sonlandırabilirler çünkü Brown onlara fazlasıyla yetecektir. Sadece kendisinin, şut sokma konusundaki büyük sıkıntılarını gidermeleri gerekecek. Thomas ve Smart'ın onu efektif kullanacağından eminim ve büyük olasılıkla da tüm maçlarda ilk 5 başlayacaktır. NBA arenasında kendisinin tam anlamıyla göstereceği iyi bir takıma gitti ve gerçekten heyecan verici bir rookie. Çalışma ahlakını geliştirir ve Boston şehri ile huzurlu bir şekilde geçinirse takımın franchise oyuncularından biri olabilir.



#4 SUNS: Dragan Bender

D.T: 11. 17. 1997 
Pozisyon: Uzun forvet
Klas: Uluslararası oyuncu
Okul: -
Boy: 2.13
Kilo: 102

15-16  sezonu istatistikleri (Maccabi Tel Aviv - Euroleague: 7 maç):

Maç başına sayı: 2.4     
Maç başına ribaund: 1.3
Maç başına blok: 0.4
Serbest atış yüzdesi: .500

Artıları:
* Bir kısa forvet gibi sahayı kısa sürede koşabiliyor. Boyuna göre oldukça hızlı
* Sahayı koşmayı seviyor. Hücumda aktif ve hareketi. Kendini boşa çıkarmayı seviyor
* Ayakları hızlı. Özellikle yardım savunmasında çabuk reaksiyon göstrebiliyor
* Dikey sıçrayış konusunda bir uzuna göre oldukça başarılı
* Savunma I.Q.'su oldukça yüksek. Penetre eden oyuncuları durdurma konusunda başarılı. Gardları bile savunabiliyor.
* İyi bir çember savunucusu. Özellikle yardıma gelip temiz bloklar yapabiliyor

Eksileri:

* Savunma ribaundlarını çekme konusundaki yetersizliği
* Fiziğinin NBA standartlarındaki bir uzuna göre olduça zayıf olması
* Skor repartuarının geniş olmayışı ve kendi hücumunu yaratma konusundaki eksiklikleri
* Hücumda bilinçsiz erken ve yanlış şut tercihleri
* Çoğu zaman yardım savunmasının geldiğini farkına varamamasından dolayı top kayıpları

Özetle:

Suns bu neden bu draftta iki tane uzun forvet aldığını anlamadım. Eğer Bender'i pivot olarak oynatmayı düşünüyorlarsa önlerinde çok uzun bir yol var diyebilirim. Marquese Chriss'i Kings'ten kapmaları doğru bir tercih olsa da. Bender NBA için hazır durumda olmadığı çok açık. Fakat kendisinin örnek alabileceği bir uzun var... Porziņģis, hakkında söylenen neredeyse tüm eleştirileri savuşturmuş ve yılın çaylağı olmaya aday bir performans sergilemişti. Bender da Avrupalı bir uzun olarak aynı başarıyı gerçekleştirebilir. Tabii ki henüz çok genç ama ilk etapta Suns'a savunmasıyla yararlı olabileceğini düşünüyorum.


#5 TIMBWERWOLVES: Kris Dunn

D.T: 13. 3. 1994
Pozisyon: Oyun kurucu /  Şutör gard
Klas:  Üniversitede 4 seneyi tamamlamış oyuncu
Okul: Providence
Boy: 1.93
Kilo: 100

15-16  sezonu istatistikleri (Providence Friars):

Maç başına sayı: 16.4
Maç başına ribaund: 5.3
Maç başına asist: 6.2
Maç başına blok: 1.4
Serbest atış yüzdesi: .695
Üç sayılık isabet yüzdesi: : .372

Artıları:

* Topla birlikte dripling yeteneği oldukça iyi. Savunmaları delip potaya gitme konusunda başarılı.
* Pas yetenekleri ve harika saha görüşü
* Topsuz oyunu çok iyi biliyor. Özellikle savunmadk potaya ani ve dikey penetreleri
* Guard ve forvetleri yakından savunabiliyor. Savunmadaki boşlukları sezip kendisini boşa çıkarabiliyor.
* Picn n Roll hücumunu efektif oynayabiliyor. Standartların üzerinde bir NBA oyun kurucusunun kadar takımına liderlik edebiliyor

Eksileri:

* Şutuna güveniyor ama özellikle dış şutu oldukça istikrarsız
* Savunmada çabuk dağılabiliyor. Özellikle bu alanda konsantrasyonu çabuk dağılabiliyor
*  Hücum repartuarı fazla geniş değil. Kimi zaman aynı hücumları üst üste deneyip başarısız olabiliyor
* Bir oyun kurucuya göre düşük serbest atış yüzdesine sahip
*  Hızlı ve kendinden  kısa savunmacılara karşı zorlanması

Özetle:

Dunn şüphesiz bu draft'ın en yetenki gardı fakat kendisini geliştirmesi gereken çok konu var. Özellikle dış şutunu geliştirmesi lazım. Fakat NBA'e kısa sürede ayak uyduracağını düşünüyorum. Potansiyelli gençlerle dolu Wolves kadrosunun oyun kurucu pozisyonunu da kapacaktır. Zach LaVine'i belki önümüzdeki sezon 2 numara pozisyonunda daha çok izleyebiliriz. Jalen Rose kendisinin John Wall'a benzetmiş ama buna pek katılmayacağım. Sitil olarak benzeseler de belkide bir oyun kurucunun en önemli vasıflarından olan top hakimiyeti konusunda Dunn, hiç bir zaman Wall kadar iyi olamadı. Fakat şüphesiz Minnesota'nın oyun kurucu pozisyonundaki açığı kapatacaktır.



#6 PELICANS: Buddy Hield

D.T: 17. 12. 1993
Pozisyon: Şutör gard
Klas: Üniversitede 4 seneyi tamamlamış oyuncu
Okul: Oklahoma
Boy: 1.96
Kilo: 96

15-16  sezonu istatistikleri (Oklahoma Sooners):

Maç başına sayı: : 25.0
Maç başına ribaund: 5.7
Maç başına asist: 2.3
Maç başına blok: 1.1
Serbest atış yüzdesi: .880
Üç sayılık isabet yüzdesi: : .390

Artıları:

* 3'lük çizgisi gerisinden attığı şutlarda büyük tehdit oluşturması
* Özellikle hızlı hücümlarda savunmadaki boşluğu iyi bulup doğru şutu sokması
* Penetreleri sonrası pota altında tam bir dönüş hareketi ile bitirme konusunda başarılı
* Hem sağdan hem soldan aynı şekilde hücum edebiliyor ve oldukça iyi top hakimiyeti var
* Pick and pop hücumunda çok etkili bir silah. Bombeli şut mekaniği ile savunulması zor


Eksileri:

* Hücumunun çoğu zaman sadece şut atmaya dayalı olması
* Kafasını her zaman oyuna veremiyor.Özellikle hücumda sadece şut atmaya konsantre olduğunda boş arkadaşlarını göremiyor
* Baskı altındayken kolaylıka top kaybedebiliyor ve oyun görüşü vasatın altında
* Dış oyuncuları savunma konusunda başarılı olduğu söylenemez. Yardım savunmasında aksaması muhtemel


Özetle:



Buddy Hield hiç kuşkusuz üst düzey bir şutör olacak ve Pelicans'ın da istediği aslında tam olarak bu. Anthony Davis'in savunma oyuncuları başında toplamasından faydalanıp daha rahat kullanabilir şutlarını. Geçtiğimiz senelerde bu takımın boş şut sokma konusunda yaşadığı sıkıntıları biliyoruz. Hield bu alanda inanılmaz katkılar verebilir. Fakat hücumunu geliştirmesi gerekecek. Özellikle oyun görüşü ve hücumda doğru tercihler yapması gerekiyor. Çünkü onu bu ligde tutacak en büyük özelliği olan skor tehdidini hücumunun farklı alanlarında efektif şekilde kullanması lazım.



#7 NUGGETS: Jamal Murray

D.T: 23. 02. 1997
Pozisyon: Şutör gard
Klas: Üniversitede ilk senesini doldurmuş oyuncu
Okul: Kentucky
Boy: 1.96
Kilo: 91 

15-16  sezonu istatistikleri (Kentucky Wildcats):

Maç başına sayı: 20.0
Maç başına ribaund: 5.1
Maç başına asist: 2.1
Maç başına top kaybı: 3.1
Serbest atış yüzdesi: .783
Üç sayılık isabet yüzdesi: : .408

Artıları:

* Penetrelerinde hızlı bir şekilde yön değiştirebiliyor ve iki elle de yüksek yüzdeyle bitirebiliyor
* Üçlük çizgisinin gerisinden büyük bir tehdit. Topu yakalayıp attığı şutlarda daha yüzdeli isabetler bulabiliyor.
* Topsuz oyunu kusursuza yakın oynayabiliyor. Özellikle savunmacısını perdey takma konusunda başarılı
* Kendi şutunu yaratabiliyor. Bir adım geriye atarak attığı şutlarda savunmacısını rahatlıkla etkisiz hale getirebiliyor
* Özellikle hızlı hücumlarda iyi bir pasöre dönüşüyor. Topu kendi pota altından boşa adama isabetli bir şekilde aktarabilme özelliğine sahip
* Yüksek enerjiyle savunma yapıyor. Özellikle boştaki toplara hamle yaparken ekstra mücadeleci olabiliyor

Eksileri:

* Kendisini iyi savunan atletik gardlara karşı gereksiz zorlamalarda bulunabiliyor
* Şutunu alttan çıkartması savunmacıalra şutunu bozma konusunda bir fırsat veriyor ve avantajlı pozisyonda olsa bile bazı hücumlarda bu yüzden isabet oranı düşebiliyor
* Savunmada ayakları yeterince hızlı değil. Dikine penetre eden oyuncuları savunmakta zorlanıyor
* Saha içi liderliğinin zayıf olması ve yaptığı hatalar sonrası oyuna küsmesi
* Bazı zamanlar üçlük çizgisinin gerisinde hücum etmeye fazla odaklanabiliyor ve kötü şut tercihlerinde bulunuyor

Özetle:

Üst üste iki senedir 7. sıra seçimini elinde bulunduran bir takım Nuggets ve bu açıkçası bu sene Mudiay'ın yanına oldukça yetenekli genç bir şutör monte ettiler. Mudiay'in şut sokma konusundaki sıkıntılarını düşünürsek en azından bu konuda ona yeterince destek verecek bir arkadaşı olacak artık. Eğer Nuggets koç Michael Malone'a biraz sabredebilirse birkaç yıla başarılı sezonlar geçirmeye ve bunu istikrarlı bir şekilde sürdürebileceklerine inanıyorum. Geçen sene en azından bunun sinyallerini verdi bize. Nuggets hücum anlamında kağıt üzerinde heyecan verici oyunculara sahip olsa da bu takımın esas kimliği savunması ve inatçılığı ile belirleneceğini düşünüyorum. Belkide Murray'in de oyununda en çok gelişme kaydetmesi gereken alan da bu olacaktır.



#8 KINGS (SUNS'a takasla gitti): Marquese Chriss

D.T: 2. 7. 1997
Pozisyon: Uzun forvet
Klas: Üniversitede ilk yılını doldurmuş oyuncu
Okul: Washington
Boy: 2.08
Kilo: 116

15-16 sezonu istatistikleri (Washington Huskies):

Maç başına sayı: 13.8
Maç başına ribaund: 5.3
Maç başına blok: 1.6
Maç başına blok: 0.7
Serbest atış yüzdesi: .685
İki sayılık isabet yüzdesi: .480
Üç sayılık isabet yüzdesi: .369

Artıları:

* Üst düzey bir atlet. Sahayı koşabiliyor ve özellikle hızlı hücumlarda zorlanmadan içine vurabiliyor
* Takip smaçlarındaki sezileri ve olduğu yerden dikine ani bir şekilde yükselmesi
* İyi bir çember savunucusu. Blok zamanlaması ve pota altında rakiplerini zor şutlara zorlaması ile biliniyor
* Savunmada hücum oyuncusunun boyalı alandan dışarıya ya da dışarıdan boyalı alana attığı pasları kesme özelliğine sahip
* Sırtı dönük oyunu iyi olmasa da potayı karşısına aldığı zaman oldukça etkili olabiliyor
*Güvenilir olmasa da boş kalınca isabet bulabileceği bir orta mesafe ve dış şutu var

Eksileri:

* Hücumda erken şut tercihleri ve kendi hücumunu yaratmadaki sıkıntıları
* Savunma konusunda vasatın üstünde olsa da savunma ribaundlarını çekmede pek başarı değil
* Erken faul problemine girebiliyor. Bu konuda oldukça dikkatsiz
* Aldığı pasları bazen elinden kaçırabiliyor. Top kontrolünün pek iyi olduğu söylenemez

Özetle:

Suns takımı bu sene iyiden iyiye gençleşti. Batı'da iddialı olabilecek bir kadro kurmaya çalışıyorlar ama onlara asıl beklenen enerjiyi getirecek genç Chriss olsa gerek. Çünkü hücumun akıcılığı düşünülürse kendisi kısa beş için iyi bir seçim. Fakat takımda aynı pozisyonu oynayabilecek bir rakibi var. Dragan Bender NBA için uzun forvet pozisyonunda oynatılması gerektiğini düşünüyorum. Chriss eğer 4 numara pozisyonunu kapmak istiyorsa özellikle daha istikrarlı hücum etmesi gerekecek. Bir çaylak için zor olsa bile kafasını devamlı oyunun içinde tutması lazım. 


#9 RAPTORS: Jakob Poeltl

D.T:  15. 10. 1995
Pozisyon: Uzun forvet / Pivot
Klas: Üniversitede ikinci yılını doldurmuş oyuncu
Okul: Utah
Boy: 2.16
Kilo: 108 

15-16  sezonu istatistikleri (Utah Utes):

Maç başına sayı: : 17.2
Maç başına ribaund: 9.0


Maç başına blok: 1.5
Maç başına asist: 1.9
Serbest atış yüzdesi: .692

Artıları:

* Pick n roll hücumunu iyi oynuyor. Pota altında yarım cengel atışı etkili
* Sahayı hızlı koşabiliyor ve potaya penetre edebilen bir uzun
* Pick n roll savunması oldukça başarılı
* Ribaund sezgileri yüksek. Özellikle box pozisyonunu iyi alabiliyor
* Hareket halindeyken iyi bir pasör, Boştaki takım arkadaşlarını bulma konusunda iyi denilebilir

Eksileri:

* Fazla atlet bir oyuncu olmadığı için günümüz NBA uzunlarına karşı güçlük çekebilir
* Boyuna göre fiziğini iyi kullandığını söyleyemeyiz. Kendinden güçlü uzunları savunmakta zorlanıyor
* Dikey sıçrama özelliği yeterince iyi değil. Kimi zaman bu dezavantajı oyunun iki tarafında da zorlanmasına neden oluyor
* Fazla hücum faul aldırmaya yönelik savunma tercihleri

Özetle:

Toronto'nun Avrupalı oyuncuları draft etmeyi sevdiğini biliyoruz. Yine bir Avrupalı bir oyuncu seçtiler fakat bu sefer zaten tercihlerini pivottan yana kullandılar. Geçen seneyi baz alırsak Bismac Byombo, 2011 senesinde draft ettikleri Jonas Valanciunas'ın yokluğunda oldukça iyi iş çıkarmıştı. Belkide Toronto yönetimi Valanciunas'dan kurtulup Avusturyalı bu gence güvenmeyi seçecektir. Fakat Poeltl'in NBA'in iyi uzunlarından olması için önünde uzun bir yol var diyebiliriz. Ligin güçlü ve hızlı pivotlarını savunmada oldukça zorlanacaktır.


#10 BUCKS: Thon Maker

D.T: 25. 2. 1997
Pozisyon: Pivot
Klas: Uluslararası oyuncu
Okul: -
Boy: 2.16
Kilo: 98 

Artıları:

* Sahayı çok hızlı koşabilen bir uzun. Hızlı hücumlarda topu alıp potaya kadar gidebiliyor
* İyi bir orta mesafe şutu var. Bunun yanında riske edilmeyecek dış şutu da bulunuyor
* Oldukça iyi bir çember savunucusu. Blok sezgileri yüksek
* Çabuk ilk adımı sayesinde rakiplerini geçebiliyor ve potaya yaklaşmadan da bitirebiliyor
* Üst düzey bir mücadele gücü var. Hızlı ayakları ve aktif elleri ile savunduğu oyunculara rahat hücüm ettirmeyebilir
* Özellikle hücum ribaundlarını çekme konusundaki sezgileri oldukça yüksek

Eksileri:

* NBA uzunlarına göre çok ince ve çelimsiz
* Heyecanlı savunma yapması onu hataya zorluyor. Çabuk faul problemine girebilir
* Hızını kullanmak yerine daha çok şutunu tercih ediyor
* Amerikan basketbol sistemine uzak oluşu onu sıkıntıya sokabilir
* Hücum ribaundları konusundaki sezgilerine nazaran işin savunma ribaundu kısmında iyi sayılmaz. Özellikle box pozisyonunu iyi alamıyor

Özetle:

Bu drafttaki açık ara favori oyuncum Thon Maker ve bence beklenenin çok üzerinde katkı verecektir. Bucks onu seçmekle büyük bir risk aldığı söylenilse de bu genç ve enerji dolu adamı takımlarına kazandırdıkları için şanslılar. Antetokounmpo, Parker, Carter-Williams gibi genç ve yükselişte oyuncuların yanına monte edilebilecek, takımın kimyasına uyan en doğru isim kesinlikle. Kidd bir an önce Greg Monroe'dan kurtulup Maker'ı 5 numara pozisyonunda ilk 5'te sahaya sürmesi lazım. Jabari ve Giannis'in de aynı anda sahada olacağını düşünürsek bu sene Bucks'ı izlemek ayrı bir keyif verecek.

2015 Draft Notları


Bu sene NBA draft'ı bildiğiniz üzere Barclays Center'da yapıldı. Pazarlama, tanıtım veya imaj değişikliği diyebilirsiniz buna. Benim gibi bir eski kafalı ise bunu yadırgamakta haklı tabii ki. Önceleri bu durumu kafaya taksam da draft gecesi geldiğinde unuttum gitti, Olayın başlamasına saatler kala 'link' kovalamaya başlamıştım. NBA bitti evet... Golden State Warriors ya da LeBron konusuna hiç girmek istemiyorum. Bu seneki NBA finallerini bu draftla unutmak istiyordum. Çok heyecanlıydım. Heyecandan klavyenin space ve enter tuşlarına sert sert basıyordum. Bitmek bilmeyen Amerikan reklamları, heyecanımı ve iştahımı arttırıyordu. 4 tavuklu ekstra büyük hamburgerlerden tutun, jambonlu pizzalara kadar tüm fast-food ürünlerini insanın gözüne sokuyor bu Amerikan reklam sektörü. Sonunda beklenen an gelmişti ve beklenen adam yavaş adımlarla topuklarını vura vura kürsüye yürüdü. Kel çıktı sahneye. Kimi yuhaladı, kimi kendinden geçti. Daha bir sakindi sanki Adam Silver bu sene. GSW'ye uzun uzun teşekkür etti. "İşte bakın GSW gibi çalışırsanız şampiyon olabilirsiniz" tarzında ufak bir vaaz verdi. Dinlerken etkilendim ve tüylerim diken diken oldu. Ama eminim o salonda seçilmeyi bekleyen genç basketbolcularımız bunu kendilerine hayat felsefesi edinmişlerdir. Belki bazıları o kadar etkilenmiştir ki, otel odalarına döndüklerinde ota vurmuşlardır kendilerini. Tüm draftı gözlerimi kırpmadan izledim diyemeyeceğim. İkinci turda uyku bastırdı... Barclays Center'da bile doğal olarak 'garbage time' vardı. İyisiyle kötüsüyle bir draftı daha geride bıraktık. Uzatmadan değerlendirmelere başlayayım...


#1 TIMBERWOLVES: Karl-Anthony Towns

D.T: 11. 15. 1995
Pozisyon: Pivot / Uzun forvet
Klas: Üniversitede ilk senesini doldurmuş oyuncu
Okul: Kentucky
Boy: 2.14
Kilo: 113.4 

14-15 sezonu istatistikleri (Kentucky Wildcats):

Maç başına sayı: 10.3       
Maç başına ribaund: 6.7
Maç başına asist: 1.1
Maç başına blok: 2.3
Serbest atış yüzdesi: .813
İki sayılık isabet yüzdesi: .566

Artıları:

* 2.22 cm'lik kanat uzunluğu sayesinde üst düzey bir boyalı alan savunucusu
* Hücum ribaundu sezgileri. Aktif eller ve ikinci şans sayılarındaki sezgileri
* Orta mesafe şutu yüksek yüzdeli sokması ve yumuşak eller
* Pozisyonuna göre iyi bir oyun görüşü ve basketbol IQ'suna sahip olması. İkili savunmalara maruz kaldığında boş adamı kolaylıkla bulması
*  Elit bir ribaundçu olması. box out ve ribaund sezgilerinin yüksek olması. Aynı zamanda etkili bir pota altı savunucusu

Eksileri:

* Atletik özellikleri günümüz uzunlarına nazaran bir gömlek alt seviyede fakat temel basketbol bilgileriyle bu açığı kapatabilecek potansiyele sahip
* Kendinden kısa ve atletik uzunlara karşı ortaya çıka savunma zaafları
* Kendisinden beklenen güç ve sertliğe sahip olmaması
* Savunmada kimi zaman disiplinsiz davranışları ve yardım savunmasındaki eksiklikleri

Özetle:

Wolves senelerdir 'rebuilding'in dibini görmüş bir takım olmaktan uzaklaşmak istiyor, orası kesin. Birçok eksik parçayı tamamlamak için senelerdir uğraşıyorlardı. Ama onlar için esas değişim Kevin Love takası ile başladı. Love'dan boşalan kısma ise harika bir parça eklediler. Towns ile Okafor arasında çok kıyaslamalar oldu. "Teknik mi güç mü" çelişkisi oldukça kafaları ütülemişti. Fakat Towns Draft'a 6-7 ay kala birinci sıra seçimini hak ettiğini hemen hemen herkese ispatlamıştı. Wiggins, Tyus Jones , LaVine, Payne, Dieng ve Towns'u aynı takımda görmek fazlasıyla heyecan verici. Flip Saunders, Towns'ı uzun forvet pozisyonunda oynatmayı deneyecektir. Böylece Pekovic'i pivot olarak sahaya sürebilir ve savunma sertliğini arttırabilir. Pekovic ile Towns arasındaki uyumu gerçekten merak ediyorum, fakat günümüz lanet 'kısa 5' basketbol anlayışı yüzünden bu iki uzunu aynı anda sahada göremeyebiliriz.


#2 LAKERS: D'Angelo Russell

D.T:  23. 2. 1996
Pozisyon: Oyun kurucu / Şutör gard
Klas: Üniversitede ilk senesini doldurmuş oyuncu
Okul: Ohio State
Boy: 1.96
Kilo: 88 

14-15 sezonu istatistikleri (Ohio State Buckeyes):

Maç başına sayı: 19.3       
Maç başına ribaund: 5.7
Maç başına asist: 5.0
Maç başına top çalma: 1.6
Serbest atış yüzdesi: .756
İki sayılık isabet yüzdesi: .449

Artıları:

*  İki guard pozisyonunda da çok iyi olması. Savunmanın zayıf yönlerini iyi okuması ve penetre yetenekleri
* Ortalamanın üzerinde bir savunmacı. Pozisyonuna göre iyi bir ribaundçu
*  Top hakimiyeti üst düzey ve hızlı hücumları bitiriş yetenekleri
*  Durarak attığı şutlardaki yüksek isabet oranı. 
* Topsuz oyunda da oldukça etkili ve aynı zamanda top hakimiyeti sayesinde göze hoş gelen crossoverları var
* Vasatın üzerinde bir pasör ve genelde hızlı hücumlarda attığı paslarla takım arkadaşlarını efektif bir şekilde kullanabiliyor

Eksileri: 

* Atletik özelliklerinin günümüz NBA guardlarına göre düşük olması
* Hücumda hızlı, kısa ve elleri çabuk savunmacı guardlara karşı zorlanması
* Bazı hücumlarda driplingini çabuk kesmesi ve ikili savunmalara maruz kalması
* Zayıf eli olan sağ elini kullanmaktan bazı zamanlar kaçınması ve top kaybı yapması
* İlk adımı hızlı guardlara karşı savunma zaafları ve yardım savunmasında oldukça ham oluşu

Özetle:

Bir takıma iki 'SWAG' fazla olabilir. Evet bu adam 'swag' kelimesinin türkçe karşılıklarından biri olmaya şimdiden aday. Şüphesiz bu draftın en yetenekli oyuncusu. Fakat kafa yapısı ve mental durumu pek iç açıcı değil. Russell'ın yerinde olsam Swaggy P'den olukça uzak durmaya çalışırdım. Kobe'den de oldukça şey öğrenmeye gayret ederdim. Lakers organizasyonunun topçusu olmak kolay değil. Özellikle de şu kötü dönemlerinde. Oyununu NBA'e adapte edilmesi gerekiyor. Egolarını ve 'G.O.A.T' tavırlarını bir kenara bırakıp sadece çalışması ve pes etmemesi onu bu ligin bir süper yıldızı yapabilir. Bu sene büyük ihtimalle oyun kurucu pozisyonunda ilk 5 başlayabilir. Julius Randle'ın da sağlıklı dönmesi Lakers'a kademe atlatabilir. Ne yazık ki önümüzdeki 4-5 senede bir play-off takımı olacaklarını düşünmüyorum. Tabii Russell benim bu söylediklerimi ağzıma tıkıp sapıtmazsa.


#3 76ERS: Jahlil Okafor

D.T: 12. 15. 1995
Pozisyon: Pivot 
Klas: Üniversitede ilk senesini doldurmuş oyuncu
Okul: Duke
Boy: 2.11
Kilo: 125 

14-15 sezonu istatistikleri (Duke Blue Devils):

Maç başına sayı: 17.3
Maç başına ribaund: 8.5
Maç başına asist: 1.3
Maç başına blok: 1.4
Serbest atış yüzdesi: .510
İki sayılık isabet yüzdesi: .664

Artıları:

* Boyalı alanda fiziksel oyundan çekinmemesi. Daha doğrusu bu, oyununun en önemli parçası
* Boyalı alandan yüzde 74'lük isabet oranı
* Fiziksel özellikleri ve gücü NBA'e fazlasıyla hazır
* Pota altında gücüyle basket bulmak için kendine kolayca yer açması ve pivot oyunları
* 2.28 cm kanat uzunluğu ile vasatın üzerinde bir pota altı savunucusu ve ribaund sezileri
* Yakın mesafeden dönerek yarım çengel atışını yüksek yüzdeyle sokması
* Post pozisyonunda tersten çabuk dönüşler ve penetreleri sonunda güçlü bitirişleri
* Savunmacılar tarafından riske edilmemesi gereken orta mesafe şutu

Eksileri:

* Serbest atış çizgisinden düşük yüzdeli isabetleri
*  Patlayıcı özelliklerinin az olması ve ilk adımının pivot standartlarına göre yavaş kalması
* Savunma IQ'su ve yardım savunması sezileri oldukça ham
* Erken faul problemleri
* Top kaybı oranının fazla olması. 40 dakika ve üzeri oynadığı maçlarda 4.0'ın üzerinde top kaybı ortalaması
* Çoğu zaman fazlaca orta mesafe şut denemesi ve basit oyunu şuta tercih etmesi
* İkili savunmalara karşı hücum inadı ve yanlış şut tercihleri

Özetle:

Okafor'u hep severek takip etmişimdir, Bir DeMarcus Cousins hayranı olarak. Bu adamın oyun sitilini hep Boogie'ye benzetirim. Savunması pek iyi olmayan ama hücumda gücüyle oynayan 90'ların pivotlarını hatırlatan uzun oyuncu profili. Draft'tan sonra Twitter'da 76ers'la çok dalga geçildiğine tanık oldum. "Pivot: Okafor, Forvetler: Embiid ve Noel... Boyalı alana gelmeyi bir denesenize?" makarası dönüyordu sosyal medyada. Noel yada Embiid'i takas edeceklerini düşünüyorum. Bence Noel'i yollayacaklar. Fakat bu durum oldukça sinir bozucu. Çünkü bu uzunların hepsi çok yetenekli ve Embiid ile Noel'i yan yana izlemeyi çok isterdim. Tabii bu da büyük bir hayal. Embiid'in uzun forvet oynarken hayal eden az kişiden biriyimdir sanırım. Kısaca Okafor bence: 'Şu adamı alalım cepte dursun ileride bakarız' seçimi gibi olmuşa benziyor 76ers için. Fakat bu draft'ın ilk üç sıra seçimi ile diğer 57 oyuncu arasında bir uçurum olduğu da göz ardı edilemez bir gerçek. 76ers için en doğru hamle bu üç genç uzundan birini yollayıp eksik olan bir düzine parçadan birini doldurmaları olacaktır.


#4 KNICKS: Kristaps Porziņģis

D.T: 02. 08. 1995 
Pozisyon: Pivot / Uzun forvet
Klas: Uluslararası oyuncu (Sevilla)
Okul: -
Boy: 2.13
Kilo: 104

14-15 sezonu istatistikleri (Uluslar Arası):
(Maç başına aldığı 20.8 dakika süre ortalamasında)

Maç başına sayı: 10.7       
Maç başına ribaund: 4.4
Maç başına blok: 1.1
Serbest atış yüzdesi: .728
İki sayılık isabet yüzdesi: .540
Üç sayılık isabet yüzdesi: .379

Artıları:
* Avrupalı bir uzun oyuncu için oldukça atletik ve hızlı ayaklara sahip bir oyuncu
* Sahayı koşmayı seviyor. Hücumda aktif ve hareketi. Kendini boşa çıkarmayı seviyor
* Uzun kolları sayesinde iyi bir çember savunucusu. 
* Ribaund ve blok zamanlaması vasatın üzerinde. Dikey sıçrayış konusunda bir uzuna göre oldukça başarılı
* Aynı zamanda hücum ribaundu konusunda sezgileri güçlü. Boşta kalan topları toplamak için ekstra mücadeleci
*  Boş 3'lük atışlarındaki yüksek isabet oranı.

Eksileri:

* NBA'in sert ve hırçın uzunlarına karşı zayıf fiziğiyle zorluk çekecektir
* Savunmada vasatın altında bir pick and roll savunmacısı olması
* Zayıf taraf savunmasında etkisiz oluşu
* Çoğu zaman temastan kaçınması ve dış şutlara yönelmesi
* Hücumda bilinçsiz erken ve yanlış şut tercihleri

Özetle:

4. sıradan seçilen bu genç uzun New York taraftarlarını pek mutlu etmemişe benziyor. Barclays Center'da daha önce çok az böyle bir yuhalama duymuştum. Bu tepki Porziņģis'e değil büyük olasılıkla Phil Jackson'a karşı bir protestoydu. ESPN hemen Phil babanın yanına gitti ve soru yağmuruna tuttu. 'Neden seçtiniz? Ne bekliyorsunuz? Ne zamandır takipteydiniz?' türü sorularla karşılan Jackson yine oldukça sakindi ve sakız çiğniyordu. Meğerse Knicks, Kristaps'ı uzun süredir takip ediyormuş ve geleceğe yönelik bir yatırım için draft etmişler. Bu çocuğun kumaşı sağlam. İyi tekniği olan bir Avrupalı... Çatır çatır şut sokuyor fakat çok ince. Hemen gym'e girip deli gibi çalışması lazım. Kalınlaşması, güçlenmesi gerekiyor. Ayrıca takımda onca şut meraklısı adam varken  Porziņģis'in çıkıp maç başına 4-5 üçlük sokmasını kimse beklemesin. New York'a savunma direnci lazım... Neyi yapması gerektiğini sanırım kendisi de tahmin ediyordur.


#5 MAGIC: Mario Hezonja

D.T: 25. 02. 1995
Pozisyon: Şutör gard / Kısa forvet 
Klas: Uluslararası oyuncu (Barcelona)
Okul: -
Boy: 2.02
Kilo: 99

14-15 sezonu istatistikleri (Barcelona):

Maç başına süre: 14.0
Maç başına sayı: 6.1
Maç başına ribaund: 1.9
Maç başına asist: 1.2
Maç başına blok: 1.4
Serbest atış yüzdesi: .767
İki sayılık isabet yüzdesi: .573
Üç sayılık isabet yüzdesi: : .396

Artıları:

* Şut yetenekleri ve orta mesafeden skor bulma kabiliyetleri
* Sahayı çabuk geçebiliyor ve hızlı hücumlarda oldukça etkili
* Bombeli şut mekaniği sayesinde savunmacıların şutunu bloklama şansını ortadan kaldırıyor
* Guard ve forvetleri yakından savunabiliyor. Savunmada hızlı ayaklara sahip
* Pas aralarına iyi giriyor ve guardları kötü pas atmaya zorlayabiliyor

Eksileri:

* Bazen çok bencil olabiliyor. Oyunun kahramanı olmak istemesi basit hatalar yapmasına neden oluyor
* Basit oyundan kaçınması ve tartışılan şut tercihleri. Hücum saatini gereksiz harcaması ve el üzeri şut atmayı sevmesi
* Savunma gayretini genelde hücümdaki performansı belirliyor. Oyunun her iki tarafına eşit odaklanamıyor
* Topsuz hücüm konusunda ne kadar iyiyse topsuz savunma konusunda bir o kadar kötü
* Takımının lideri olma potansiyeli oldukça zayıf. İşler yolunda gitmeyince egosu, tavırları ve vücut dili konusunda kendisini mental olarak geliştirmesi gerek


Özetle:

Mario sanki biraz yukarıdan seçildi... Oladipo varken bu adamı guard oynatamazlar. Forvet oynayacaksa çok zorluk çekeceğini düşünüyorum. Yetenekle dolu bir çocuk. NBA'e alışması fazla zaman almayacaktır fakat işin savunma kısmında kendini çok geliştirmesi lazım. Devamlı kontrol altında ve yüksek disiplin ile çalıştırılmalı. Hücumunu kontrol altında tutması lazım. Takım oyuncusu olmayı bilmek. Takım arkadaşları tarafından saygı görmek ve kendinden beklenen o akıl almaz potansiyeli açığa çıkarmak için uğraşması gerekecek. Yapacaktır... Fakat Scott Skiles'ın elinde ne kadar kendini geliştireceği konusunda endişeliyim.


#6 KINGS: Willie Cauley-Stein

D.T: 25. 02. 1995
Pozisyon: Pivot
Klas: Üniversitede üç yılı doldurmuş oyuncu
Okul: Kentucky
Boy: 2.13
Kilo: 109

14-15 sezonu istatistikleri ( Kentucky Wildcats):

Maç başına sayı: : 8.9
Maç başına ribaund: 6.4
Maç başına blok: 1.7
Serbest atış yüzdesi: .617
İki sayılık isabet yüzdesi: .572

Artıları:

* Pozisyonuna göre iyi bir atlet. Sahayı kısa forvetler kadar hızlı geçebiliyor.
* Çabukluğu ve patlayıcılığı ile durdurulması zor bir hızlı hücum silahı
* Harika bir savunmacı. 5 pozisyonu da savunabiliyor olması
* Savunmada hızlı ayaklarıyla aynı zamanda iyi bir pick and roll savunmacısı
* Blok zamanlaması ve savunma sezgileriyle oldukça iyi bir çember savunmacısı
* Gelecek vaadeden orta mesafe şutları ve faul atışları (Üniversitede oynadığı her senede bu yüzdeleri ortalama %7 arttırdı)

Eksileri:

* Hücum özelliklerinin oldukça sınırlı olması. Yanlış şut tercihleri ve çengel atışlarındaki düşük isabet oranı
*  İyi bir savunmacısı olmasına rağmen üst düzey bir ribaundçu olmayışı
* Bir pivota göre güçlü bir oyuncu sayılmaz. Post savunması iyi olsa da, NBA uzunlarına karşı göstereceği performans soru işareti
* İkili savunmalara ve baskılı yakın savunmaya karşı çabuk top kaybetmesi.
* Yaptığı basit hatalar ve kaçırdığı kolay atışlar sonrası oyun odağını çok çabuk kaybetmesi


Özetle:

Kings'in ne yaptığını anlamak zor... 11 ya da 12. sıradan seçilmesi beklenen Cauley-Stein'i 5. sıradan neden seçtiler? Cousins gidecek mi? Gidecekse neden Lakers ile aralarında bir takas olmadı. Cousins'a en iyi teklifi veren takım açık ara Lakers'tı. Peki şimdi ne olacak? Divac, "Cousins'ı almaları için Jordan'ı vermeleri gerek" demişti. Ortada böyle sansasyonel bir teklif de yok... Peki o zaman Kings neden bir pivot alıyor? Bu çocuk iyi bir savunmacı ve atletik. Fakat DeMarcus'un savunma zaaflarını bu gençle mi kapatacaklar? Böyle saçmalık sanırım olamaz. Nik Stauskas seçiminden sonra bir Kings sever olarak takım yöneticilerin drafttan önce uyuşturucu kullandığını düşünmeye başlamıştım. Bu sene ise bundan tamamen emin oldum. Winslow'un Kings'e gelmesini dört gözle beklerken, Adam Silver'ın ağzından Cauley-Stein'ın ismini duyunca parmaklarımı yemeye başladım sinirden. Kötü bir oyuncu mu? Hayır değil. Peki neden? Anlamak için zamanın geçmesini beklemekten başka çaremiz yok...


#7 NUGGETS: Emmanuel Mudiay

D.T: 05. 03. 1996
Pozisyon: Oyun kurucu
Klas: Uluslararası oyuncu
Okul: Southern Methodist University
Boy: 1.96
Kilo: 91 

14-15 sezonu istatistikleri (Guangdong Southern Tigers):

Maç başına sayı: 17.7
Maç başına ribaund: 6.0
Maç başına asist: 5.9
Maç başına top kaybı: 3.1
Serbest atış yüzdesi: .581
İki sayılık isabet yüzdesi: .545

Artıları:

* Atletik özellikleri, patlayıcığı ve fiziğiyle tam bir hakiki oyun kurucu
 * Oyun görüşü ve hücumda doğru pas tercihleriyle oyunu okuyabilen bir guard
*  Hem sağdan hem soldan aynı şekilde hücum edebiliyor ve oldukça iyi top hakimiyeti var
* Hızlı ilk adımı sayesinde kendi şutunu yaratması
* Pick and roll hücumunda verdiği doğru kararlar ve  çembere saldırmayı seven oyun karakteri
*  Ortalamaların üzerinde bir savunmacı olması. Topa baskıyı sevmesi ve bitmeyen bir mücadele enerjisiyle dolu olması

Eksileri:

* İstikrarsız bir şutör, orta mesafe ve uzak mesafe şutlarındaki düşük yüzdeli isabetleri
* Oldukça yavaş şut sitili nedeniyle savunmacılara şutunu bozması için fırsat vermesi
* Bir guarda göre oldukça kötü serbest atış yüzdesi
* Saha içi liderliğinin zayıf olması ve yaptığı hatalar sonrası oyuna küsmesi
* Savunmada bazen gereğinden fazla şey yapmaya kalkışması ve gereksiz agresiflikleri oyun odağını kaybetmesine neden oluyor
* Çoğu zaman set hücumlarındaki perdelerden çıkan rakip gardları kaybetmesi

Özetle:

Ty Lawson'ın masasına 'Bizimle çalıştığınız için teşekkür ederiz' notu bırakılmış gibi gözüküyor. Peki Mudiay bu takıma nasıl bir katkı verir? Kendisine yeni Wall diyorlar. Şu Amerikalıların 'yeni bilmem kim' benzetmeleri zaten beni bitiriyor... Evet oyun stili John Wall'a benziyor, fakat gerçekten şutu neredeyse hiç yok. Günde 1000-2000 şut atması falan lazım ki o bileği biraz düzeltsin. Çünkü gerçekten kaldırım atıyor potaya... İyi bir oyun görüşüne sahip ve takımın yeni lideri olmasını ve hızlı tempolu basketbola oldukça elverişli. Aslında 8-9 ay önce daha yukarılardan draft edilmesi bekleniyordu Mudiay'ın. Sanırım uluslararası tecrübesi ve kısıtlı hücum yetenekleri onu biraz gerilere çekmiş. Denver için zaten bir değişim gerekiyordu. Mudiay'ın bu değişimin en önemli parçası olacağına inanıyorum. Fakat önlerinde en az 4-5 sene var gibi gözüküyor.


#8 PISTONS: Stanley Johnson

D.T: 29. 05. 1996
Pozisyon: Kısa forvet
Klas: Üniversitede ilk yılını doldurmuş oyuncu
Okul: Arizona 
Boy: 2.01
Kilo: 110

14-15 sezonu istatistikleri ( Arizona Wildcats ):

Maç başına sayı: 13.8
Maç başına ribaund: 6.5
Maç başına asist: 1.7
Serbest atış yüzdesi: .739
İki sayılık isabet yüzdesi: .480
Üç sayılık isabet yüzdesi: .369

Artıları:

* Güçlü fiziği ve hızı ile guard/forvet pozisyonlarını rahatlıkla oynayabiliyor
* Potaya saldırmayı seven bir oyun karakteri var. Tembel hücumu tercih etmiyor
* Oldukça iyi bir ribaundçu. Çemberden seken toplara sıçrama zamanlaması ve dikine yükselme özellikleri harika
* Hem savunmada hem hücumda hızlı yön değiştirme özellikleri. Çabuk ayaklar ve vücut dengesi
* Pick and roll hücumunu sevmesi ve Pick and pop atışlarında yüksek isabet oranı
* Sırtı dönük oyunu iyi olmasa da potayı karşısına aldığı zaman oldukça etkili olabiliyor

Eksileri:

* Hücumda erken şut tercihleri. Topu hep elinde istemesi
*  İyi bir penetreci olmasına ramen pota yakınında bitirme konusunda başarısız
* Çoğu zaman hücumda teması kovalıyor. Bü yüzden saçma hücumlar yapabiliyor
* Vasatın üzerinde bir pas dağıtıcı olmasına rağmen boş arkadaşlarını görme konusunda sıkıntı yaşıyor
* Yardım savunması konusunda üşengeç ve savunma hatalarını kabul etmeyen bir karaktere sahip

Özetle:

Bu sene şans eseri Stanley'nin 2-3 maçını izledim. Daha sonra YouTube'a gömüldüm. "Neymiş bu çocuk" diye merak etmiştim. Tabii ki önüme vurduğu smaçlarla dolu videolar çıktı. Daha sonra insanların Stanley için 'yeni Ron Artest' dediklerini duydum. Neden 'World Peace' değil de 'Artest?'
İşin savunma kısmında fena olmasa bile bence uzaktan yakından Artest veya World Peace ile alakası yok. Çok güçlü... Pistons'a o enerjiyi getirebilecek bir genç olabilir. Savunma yapabiliyor orta mesafe iyi kötü sokabiliyor. Fakat Stanley konusunda büyük hayallerim olduğunu da itiraf etmeliyim. Bu sezon en az 2-3 oyuncuyu crossoverlarıyla yere düşürebilir. Sağlam smaçlar vurabilir... Hafif bir Jamal Crawford stili seziyorum nedense bu çocukta. Uzun zamandır böyle tatlı bir şut sitili olan bir oyuncu da görmemiştim sanırım. Bunlar umarım bu sezonu Pistons'u daha çok seyretmem için kendime söylediğim saçma bahaneler değildir...


#9 HORNETS: Frank Kaminsky

D.T:  04. 04. 1996
Pozisyon: Uzun forvet / Pivot
Klas: Üniversitede dört yılını doldurmuş oyuncu
Okul: Wisconsin
Boy: 2.16
Kilo: 109

14-15 sezonu istatistikleri (Wisconsin Badgers):

Maç başına sayı: : 18.8
Maç başına ribaund: 8.2
Maç başına asist: 2.6
Serbest atış yüzdesi: .780
İki sayılık isabet yüzdesi: .581
Üç sayılık isabet yüzdesi:  .416

Artıları:

* İyi ayak oyunlarına sahip. Pivot ve uzun forvet pozisyonunu oynayabiliyor
* Pozisyonuna göre harika bir şutör. 3'lük ve 2'lik atışlarındaki yüksek isabet oranları
* Hücumu iyi okuma özelliği. Kendisini boşa çıkarma ve şut bulma konusunda başarılı
* Pick and pop hücumunda çok etkili bir silah. Bombeli şut mekaniği ile savunulması zor
* Zorlama hücumlar yapmak yerine sabırlı hücumu tercih ediyor. Ekstra pasları iyi görüyor


Eksileri:

* Savunma konusunda büyük bir soru işareti. Özellikle NBA uzunlarını savunma konusunda büyük sorunlar yaşayabilir
*  Boyalı alan savunması ve yardım savunması konusundaki gayretsiz oluşu
* Teması ve fiziksel mücadeleyi sevmemesi. Şut atmaya kurulu oyun karakteri yüzünden zengin bir hücum repertuarına sahip olmayışı
* Ayakalrı yavaş, atletik değil ve çabuk raksiyon gösteremiyor
* Fiziği NBA için yererli değil. Erken faul problemleri yaşayabiliyor ve top hakimiyeti vasat

Özetle:

Riskli bir seçim daha... Öncelikle bu adam deli gibi şut sokuyor bu konuda hemfikiriz. NBA'de maç başına 14-15 sayı bulabilir ve Hornets'in deli gibi dış şut tehdidine ihtiyacı olduğunu da biliyoruz. Fakat gerçekten Kaminsky'nin bu kadar yukarıda seçilmesine anlam veremiyorum. Jordan gerçekten neyi düşünüyor acaba? Cody Zeller varken aynı pozisyona yeni bir oyuncu almasının anlamı nedir? O pek sevilmeyen Michael Kidd-Gilchrist'ın yokluğunda takımın ne kadar kan kaybettiğini herkes gördü ve bu yüzden Winslow'u tercih etmediler belki de. Bu draftın en iyi şutörü kim diye sorarsanız Kaminsky diyebilirim. Fakat bu kadar yukarıdan seçilip savunması en kötü olan oyuncuyu sorarsanız bana söyleyeceğim isim değişmeyecektir.


#10 HEAT: Justise Winslow

D.T: 26. 03. 1996
Pozisyon: Kısa forvet / Şutör gard
Klas: Üniversitede ilk senesini doldurmuş oyuncu
Okul: Duke
Boy: 1.98
Kilo: 101 

14-15 sezonu istatistikleri (Duke Blue Devils):

Maç başına sayı: 12.6
Maç başına ribaund: 6.5
Maç başına asist: 2.1
Maç başına top çalma: 1.3
Serbest atış yüzdesi: .641
İki sayılık isabet yüzdesi: .486

Artıları:

* Pozisyonuna göre şimiden NBA fiziğine sahip fiziksel özellikleriyle lige oldukça hazır
 * Penetreleri olduça güçlü ve temaslardan oldukça az etkileniyor. Bu sayede kendisine yapılan faulleri basketle bitirme şansı oldukça yüksek
*  Hareketli olarak kullanmadığı 3'lük atışlarında yüzde 41.3'lük isabet yüzdesi (111 atış)
* Hızını çabuk değiştirebiliyor. Pozisyonuna göre oldukça iyi top hakimiyeti var ve eurostepleri istikrarlı bir şekilde bitirebiliyor
* Oldulça iyi bir savunmacı. Ribaund sezgileri oldukça yüksek ve uzun forvetleri savunma konusunda oldukça başarılı

Eksileri:

* Hareketli halde kullandığı şutlardaki düşük isabet yüzdesi
* Kendi hücumunu yaratmada sınırlı olması. Hızlı ve kısa savunmacılara karşı zorlanması
* Serbest atış çizgisindeki düşük isabet oranı
* Dikey sıçrama konusunda NBA standartlarındaki bir kısa forvetin altında kalması
*  Şut konusunda yaşadığı sıkıntılardan dolayı çoğu zaman uzak mesafede savunmaların dikatini üzerine çekememesi. Bu sayede savunmalara, yardım savunması yapma şansı vermesi

Özetle:

Bir Duke sempatizanı olmamdan dolayı Winslow'u uzun zamandır takip ediyordum. Fakat Adam Silver teker teker takımların seçimlerini açıkladıkça ve bu çocuğun ismini duyamadığım her seçimde biraz daha strese girdim. Neden Winslow bu kadar geriye düştü? Çünkü takımlar stratejik seçimler yaptı bu draftta. Ya da onlar öyle zannediyor. DraftExpress'te aylardır ilk 5, en kötü ihtimalle 6-7 arası seçilmesi beklenen Justise 10. sıraya kadar gerilemişti ve şans Miami'yi bulmuştu. Eminim Pat Riley'nin aklından bile geçmiyordur bu yeteneği draft etmek. Peki Justise Heat'de ne yapar? Hassan Whiteside'la birlikte savunmayı bir kademe yukarıya çekeceklerinden eminim. Zaten Heat için şu anda en önemli şey takım savunmasını iyi yapabilmek. Fakat acilen Luol Deng'den kurtulmaları lazım. Kendisi hala iyi bir takas için kullanılabilir. Aksi takdirde Winslow'u kenarda oturtmak tamamen mantıksızlık olacaktır.