Yenge

Goal


Adamlar logoyu değiştireli 5-6 sene oldu, bunlar Barça ile ilgili haberlerde, ve bazen de kapaklarda eski logoyu kullanmaktan vazgeçmedi. Bilmesek telif hakkı meselesi var filan zannederiz. Kendi uzman olduğun alanda da böyle hatalar yaparsan sana kim saygı duyar ki. Boşuna dememişler "Şeytan ayrıntıda gizlidir" diye. Bu kadar basit bir şeyi nasıl halledemezler yıllardır. Her sayıda şaşıp kalıyorum. İnsanın aklına gelmiyor değil, "acaba farkında mı değiller" diye.
Edit:Eski logo bu işte. Arada da azımsanmayacak fark var.

4


Sezon başından beri "gol atamıyor, formsuz vs" denen Baros, milli maçta patladı. San Marino'ya 4 gol. İnşallah devamı haftasonu ASY'de...

Ivy


Ivy nihayet bir sığınak buldu. Kaç zamandır vardı geçri de, kesinleşti artık. 1 yıl için 3.5 milyon dolara anlaştı Grizzlies'le. Böyle yetenekli adamlar, aynı oranda kafasız olmuyor mu, insanın gidip dövesi geliyor.

Notlar

Taze taze yazalım:

-"Ulusal Milli Takım" diyen İhsan Bayülken'e buradan sevgilerimi gönderiyorum.

-Semih Erden hakkında birçok şey elimin ucuna geliyor. En iyisi yazmayayım, Tanjecic bile neredeyse sahaya dalacaktı. Yok böyle bir hayal kırıklığı daha.

- Ender Arslan çok ekstra oynadı. Bir daha kaç ay sonra böyle oynar, bekleyip görmek lazım. Bayülken maçın mvp'si dedi onun için. Doğru olabilir belki ama, bu tip hallerini daha sık görmek daha mühim tabii.

-Murathanoğlu'nun maçları sunuyor olması iyi haber. Osman abiye kalmadık. Kosova zaten yok. Sanırım KK da.

-Ersan ve Hido her maç az-çok böyle olacaktır. Her maç artık birileri çıkıp bugün Ender ve Oğuz'un yaptığını yapacak. Öbür maç kim(ler) acaba?

-İlk maçı almak, hem de Litvanya'ya karşı almak o kadar önemli ki.

-Çok az oynayan Barış hariç herkes sayı bulmuş-10 kişi yani. Çok önemli bu.

-Çift pg ile başlamak, USA'in Deron-Paul uygulamasına benziyor, ama daha farklı tabii. O kadar şutör guard nerde bizde.

-Bir ara aklımdan bizim milli takım kısa 5 yapabilir mi diye geçti, hani daha hızlı oyun filan. Denenebilir aslında da, Tanjevic yapmaz. Şöyle Ersan 5 numara filan. Üf.

-Hakemler sonlara doğru ne sıçtı-sıvadı be arkadaş.

-Herifler sırf dışardan kastı. Peki bunu kullanabildik mi, pek sanmıyorum. 5 no.lar bile 3 peşinde. Bizdeki 5'e bak bir de.

-Jasaitis bizde böyle atmasın bak ne oluyor.

-Ntv'nin yeni logo çok hoş yav. Grafikler filan.

-3. periyotta bir ara arka arkaya 3 üçlük soktuk ya, maçın kopma anlarından biri diyebiliriz sanırım.

-Ömer bir an önce iyileşse.

-Maç esnasında aklıma geldi, Ömer Aşık'tan 2 sene filan önce beklentiler feciydi. Şimdi bakıyorum da, Semih Erden yolunda kendisi. NBA filan da olmaz herhalde.

-Eğer bir gün post-up yoluyla sayı bulursak, dağa yerleşeceğim böyle bütün hayatımı bırakıp.

KK


Balıkesir'de Kinyas Ve Kayra'nın ilk baskısını bana 20 milyondan kakalamaya çalışan dayıyı buradan kınıyorum. Senin ben .. ...... ......., ..... ..... ......, ........ ... ....... ........, ..... ......... .....
Ulan göt herif, kitap geldiği günden beri yerinden oynamamış, toz içinde yüzüyor, sonra gel sen 20 iste ..... .......... adamına bak ya.
O kitabı ordan alırlar hacı. Ziyan'ın yüzüsuyu hürmetine geldi bu, biliyorum ben. Balıkesir çakalına bak sen.

Ziyan-Kapak


Kapağı bulduk. Buyrun efem.

Sabri

Kayıp Formalar-4


Burada konu herhangi bir sezonun siyah Milan forması değil. Bütün siyah Milan formaları, veya genel olarak "siyah Milan forması". Bu forma, Milan'ın klasikleri arasında. Her sezon üretilir. Ama beyaz o kadar yerini sağlamlaştırmıştır ki alternatif olarak, siyah forma, sezonda 3-5 kere bile giyilmez çoğu zaman. Dışarda onun yerine çubukluyu bile tercih ediyorlar çoğu kez. Ben izlediğim maçların 5 tanesinde görmemişimdir siyah formayla Milan'ı. Bizde olsa yok giyilmedi-sevilmedi diye bir daha üretilmez ama, adamlar geleneği sürdürüyor. Ha, bunun da seveni vardır, o ayrı. Mor da sevilmedi güya, en çok satan forma oymuş. Tribünlere bakıyorsun, baskın renk o filan.

İğrenç Formalar-10


Şimdi gözüme kötü göründü:zamanında bu seri için bu ismi verirken çok mu vahşi davranmışım acaba? "Kötü" filan deseydim keşke. Şimdi abartı gözüktü gözüme. Neyse artık.

Genelde Anadolu kulüplerine söveriz, forma işinde bilinçli olmadıklarından, iki renkten 34 tane forma yaparlar. Alternatif renk filan da hak getire. Son zamanlarda çok hoşuma giden ve kalite formalar yapan Joma da tam Anadolu takımlarına uyacak bir iş yapmış bu sene Sevilla için. Gereksiz açıkçası. Anladığın kadarıyla mavi şortla giyiliyor ama, o bile kurtarmaz. Ayrıca yakaları çok kaba yapmışlar bu sene, sallanıp duruyor. Eminim rahatsız oluyorlardır oyuncular da. Artık o yaka işleri daha kibar yapılabiliyor halbuki.
O değil de, Errea da ufaktan girmişken, Joma da gelse bizim memlekete ya.

Güzel Formalar-42



Bu formayı koymadım sanırım. Evet koymadım. Çünkü şimdi de olduğu gibi resim bulamamıştım doğru-düzgün, vazgeçmiştim. Artık bulunsun deyip, bu sefer eldeki kısıtlı resimle koyayım. Belki destek resim gelir okurdan-varsa öyle bir şey tabii.

Beşiktaş taraftarı olmamamıza rağmen, burdan en az 43143 kez yazmışızdır, Bjk'nin kırmızı forma giymesi gerekliliği üstüne. Bu sene de olmadı mesela. Biz de burdan hatırlatalım millete, yapınca ne kadar güzel işler çıktığını.
Çok basit aslında. Sade tasarım. Yaka yuvarlak, siyah-beyaz şeritten. Şortun yanlarında ve formanın yanından enine siyah-beyaz şeritler geçiyor. Sade bir forma ancak bu kadar güzel olabilir. Şimdi bu bile yok. Bir de"eski zaman" deyip sallarsın.
Tabii 2. resimde gri şort giymişler, o ayrı.
Reebok gibi markalarla çalışmanın garipliği bu. Geneli beğenmezsin belki ama, bir tane forma yapar, kalakalırsın.

Şimşek


Kalearkası'nda şu resmi görünce bayağı şaşırdım. Yusuf'un o zamana kadar Fb'de kaldığı aklımda yer etmemiş. Normal bir yandan, o dönem karışıktı o taraf da, yakın zaman ne bileyim. Akılda kalmalı aslında. Şu eli yüzünde olan, Yusuf'un isyan ettiği de Serhat sanırım.
Ayrıca bu forma da güzeldir ha. O sene Fenerium'un ürettiği formaları giydikleri son seneydi. Çubuklu filan çok kaliteli olmamasına rağmen bu iyiydi, renk uyumu filan.

15

Dünkü postlardan birinde de yakınmıştım, "yav nasıl haberimiz olmaz x'ten" durumları hakkında. Bir tane daha varmış. Almora'nın kurucusu ve beyni olan Soner Canözer sanat hayatının 15. yılını kutlamak için bir albüm çalışmasına girişmiş. Prag Filarmoni Orkestrasıyla çalıştığını görmek bile umutlanmaya yetiyor. Da, bu albüm mayıs ayında çıkmış. Ben anlamıyorum, ya bende bir gariplik var, ya da bu kişi ve/veya grupların "o kadar da" seveni vs. yok, duyulamıyor bu tip gelişmeler.
Albümde bir sürü konuk sanatçı var, Hayko dahil. Ben çok merak ediyorum sonucu açıkçası.
O değil de, koca Ekşisözlükte nasıl bu adam hakkında 4 entry olur, biri de bugün girilmiş hatta.

Z

Ziyan'ın eylül'ün ilk haftası satışa çıkacağı duyulmuştu. Az önce Ideefixe'te bakınırken ön-siparişin başladığını gördüm ve kitabın kapağının nasıl olduğunu da öğrenmiş olduk. Siyah fon var normal olarak. İlk fırsatta koyarım bloga. Artık ne zaman ulaşırız bilmem, kitabın kapağını filan gördükten sonra, onu alıp edinmeden geçen süre daha da kötü. Birkaç güne kitapçılarda da bulunabilir sanırım.

Magilum


Bu son dönemde ülke sınırları dahilinde çok garip müzikal hadiseler oluyor. Yani inanamıyorum açıkçası. İlginç geliyor fazlasıyla. Redd'in son albümü. Öncesinde Sakin. Daha yakın dönemde Makina'yı keşfetmem. Neler var da, ülkem genci Slipknot-HIM-Korn-Evanescence tekelinden bir kurtulabilse kendi ülkesine bakmayı öğrenebilecek.
Son dönem keşiflerimin en sonuncusu:Magilum.

Dayılar Doom Rock gibi memlekete pek icra edilmeyen bir türde müzik yapıyorlar. Doom Metal de denebilir sanırım yerine göre. Ve bu albüm için konuşacak olursak, bayağı da iyiler. En büyük avantajları, bayan vokal. Eğer erkek vokal olsa bu kadar iyi olmayabilirlerdi diyebilirim.
Böyle bir grup çıkıyor mesela, ama tesadüfi şeyler olmadığı sürece haberdar olmanız bile zor. Bu ortamda tabii efendi gibi kimse saygı görmez.
Neyse efenim, Rock/Metal dinleyenler başta olmak üzere, herkese öneririm bu grubu. Bir bakın tadına.

Mason


O kadar zaman Wiz'de çok az süre alıp, sonra Spurs gibi bir takıma gelinen ilk sezon, Suns, Lakers ve Boston'a karşı çok çok çok kritik üçlükler sokmak sanırım koca NBA'de çok az oyuncunun yapabileceği iş. Adamsın lan Mason. Bu sene de yapacak.

BB


Şüphesiz ki kendisi 03-05-07 şampiyonluklarında en çok payı olanlardan. Çoğu kişi sevmez, savunma kasayım derken çirkefleştiği, sınırı aştığı oluyor diye. O taraftan bakınca haksız değil kimse ama, benim takımımın önemli parçalarından biri olması, bütün olumsuzluklarına rağmen gözümde değerli kılar onu.
Aslında Bowen Nba'deki örnek alınası oyunculardan bir açıdan. KK da bahsederdi arada sırada, önceleri Avrupa'da oynarken skorer bir profil çiziyormuş fakat, NBA'e girebilmek için bir savunma spesyalisti olmaya çabalamış ve olmuş. Gerisi de malum:Çoğu efsanenin bir tanesine bile ulaşamadığı, tam üç yüzük. Kimse de hak etmemiştir diyemez.

Onun bırakması, artık bizim bu neslin de ufaktan kapıyı kapatacağının göstergesi(aslında tartışmalı bi' mesele bu ya, neyse). Takastan sonra serbest kalıp geri döner filan dendi ama, böyle daha iyi oldu derim kendi adıma. Çok uzatmamak lazım bu fasılları bazen. Biraz daha oynayayım derken maskara olabiliyor bazen oyuncular. Zamanında bırakmayı bilmek de çok mühim. İyi yaptı dayı.

Ayşin


Geçenlerde böyle ligin ilk haftalarında, sanırım bir Fb maçıydı. Bu ablayı gösteriyor kameralar. Babam dedi "herhalde birinin karısı". "Olsa tanırız" dedim ben de. Sonra zınk etti, hatırladım. Daha doğrusu ismini hatırlamadım da, simayı. Sunuculuk yaptığı filan aklıma geldi. Ama niye ekranda bir dakikaya yakın cemalini tuttuklarını kavrayamadım tabii o an.
Biraz zaman geçti, kendisini Fox'taki ismini bilmediğim futbol programını sunarken gördük. Arkada seyirciler filan. Anladık o zaman tabii. De, olmuyor yani. Samimi bir çaba değil. Ne bileyim Burcu Esmersoy da o açıdan çok dürüst bir hamle olarak gözükmüyor. Abla hemen gitmiş, Boxer'a mı FHM'e mi ne soyunmuş. E tamam işte, daha ne...

Ayrıca kendisi bu resimdeki kadar güzel olsa keşke. O gün mutlu günüymüş sanırım. Efendi gibi resmi yok nette, ne yapalım. Bu soyundukları nete düşer yakında, o zaman olur.

Rijkaard


Frank Rijkaard ile Bağış Erten konuşmuş Tam Saha için. Çok güzel bir röportaj. Buyrun.

Yoksa?