Mes Que Un Qatar

Kutsal forması artık 30 milyon Euro değerinde. Bıdı bıdı konuşan buradakiler eminim oradakilerden daha fazla tepki gösterecek bu duruma. Sandro dayı daha adaylığını koyduğu gün reklam alacağız demişti. Dediğini yaptı. Aldığımız duyuma göre stadın koltukları ile yazılmış Mes Que Un Club yazısı da dev bir Nike arması ile değiştirilecekmiş (şaka bu he). İşin ironik yanı, Arap paraları ile geçinen kulüplere sallamayı sevenler bir Arap'ın vereceği 150 milyona muhtaçlar artık. Böylelikle elde var olan bir efsane daha çöpe gitti. Hoşgeldiniz koçlar. Şimdi bu paralarla transfer de yaparsınız üf.

Kovalak

-La İbo, lan oğlum gel Milano'ya işte geç olmadan.



-Şşş, hadi lan. Bak sana karılı-kızlı ortam ayarladım o kadar...


-Heyt koçum be, beni dinledin geldin. Bak şimdi ebesini sikicez ortamların.



Robi:Lan Alex, bunlar ne ayak oğlum, sarmaş-dolaş falan. Gıllandım ben ha... Biz hemşerisiyiz, bize böyle muamele yapmıyo Porto Alegre kovalağı. Zaten getirmek için gırh takla attı.


-İbo olmuyo ama, gelmeden böyle mi konuştuk abi. Hani pas?



Ron:Heh şöyle İbo ya, az paslı oyna, canımı ye.
İbo:Ulan binbir laf getirdin beni buraya, kariyerimin amına koydun. Çağırıcam Bosna'dan amcaoğlunu o olucak...

Kaptan

İdefix'te yok diye alamamıştım önceden, dün okulun kütüphanesinde buldum-garip evet. Yayına çıktığı dönemi hatırlamıyorum ama, birkaç sene önce "çok yankı bulmuştu o zaman" diye okumuştum. E normal. Memleketin kültür hayatında söz sahibi kişilerin veletken/çömezken/kimse tanımıyorken Kaptan'a yazdıkları söz konusu. Okurken ben de merak ettim, acaba hangi cümleler çıkarıldı falan.

Benim kapakta gördüğüm isimlerden en çok İsmet Özel merakımı çekti. Pek öyle yansıtılmasa da, son birkaç on yılın en önemli kültürel şahsiyetlerinden ikisi bunlar. Mektupları okudukça, daha derinde nasıl bir ilişkileri vardı ikisinin, öğrenmek istiyor insan. Ama muhtemelen, zaman içinde kopmuşlardır. Bana öyle geliyor en azından. Sadece o mu, buradaki çoğu kişiyle öyle olmuştur. Murat Belge var mesela. Ya da Çetin Altan. Bu adamların durdukları yeri düşününce, tahmin şansımız oluyor.

Kaç kişi böyle bir kitabın yayınlanmasına izin verir ki. O açıdan çok önemli bu kitap. İlhan'ın piyasada yer edinmelerinde, saygın bir isme sahip olmalarında büyük pay sahibi olduğu Buket Uzuner, Selim İleri gibi isimlerin mektupları çokça yer almış kitapta doğal olarak.

Nr

Almanya'nın giymiş olduğu en popüler forma budur hiç kuşkuşuz. 88-90 arası giyilmiş bu formanın tasarımı o zamanlar Atalanta formalarını yapan Ennere markasının hoşuna gitmiş. Esinlenip yeni bir tasarım yapıp kafa yormayalım, direkt koyalım demişler. ve 90-91 sezonu Atalanta home formasını yapmışlar.

Fpf

Hakikaten insan 90'lı yıllara bakınca Umbro'nun buralara gelmesine şaşırıyor. Benim gibi adamlar için şaşırmak da az kalıyor. Kelime bulamadım o duyguya. Bu gelişimde Nike'ın rolü nedir, var mıdır, yok mudur bilmiyorum. Finansal olarak daha rahatlardır orası kesin de, tasarım olarak, mantalite olarak ne kadar etkilemiştir ?

Umbro'yu paylaşıyoruz, paylaşmaya da devam edeceğiz. Son olarak Peru formasını tanıtmışlar. Kendi kıtalarında yapılacak turnuva için hazırlanmış. Aslında etiketteki ibare Umbro'nun ne yönlerde geliştiğini ve gelişeceğini gösteriyor. Adamlar Made by yerine Tailored By yazmışlar etikete. Muhtemelen de artık bütün formalara öyle yazılacak. Formalara nasıl yaklaştıklarının basit bir göstergesi.

Forma Peru'nun klasik forması. Ancak harbiden klasik. Yani döneminde giyilmişleri ile birebir. Umbro bunu pek çok takımda yaptı bu 2 senede. Yapmaya da devam ediyor anlaşılan. He bazı skkolar diyecek ki, "ne var ki bunda tasarımsal olarak ?" Kendilerini bir formaya 35 parça ayıran Adidas uzay teknolojisi ile baş başa bırakıyorum. Belki tasarım olarak harikalar yaratmıyor Umbro, gerek de yok zaten. En güzel forma sade ve öz olandır. Bu mantaliteyi güzel oturtmuşlar. Kumaş yapıları ve sade kalıpları da formaların güzelliklerini pekiştiriyor.

Buraya 2 resim koydum ancak çok detaylı fotolar var Şurada. Mutlaka bakın. Adidas'tan daha da fazla nefret ediyorum Umbro'yu böyle gördükçe.

Nerden Nereye 36

Gent

Lappap'ın seyir defteri yapalım. Bundan bir kere daha yapmıştım sanırım önceden.

Bojan Krkic, 3 sezonluk mini kariyerinde 2 Cl yarı finali ve bir Cl kupası gördü. Muhtemelen bu konuda en yüksek başarı yoğunluğuna sahip oyuncu kendisi futbol tarihinde. Ki bu takım böyle devam ederse, birkaç yıl daha yarı finalden aşağısını görmez. Hatta işler mantıklı yürüdüğü taktirde, finalden aşağısı da olmaz.




Ek:Ayrıca Bojan, geçen günkü Kazan maçına kaptan çıkarak, Şampiyonlar Ligi tarihinin en genç kaptanı oldu. Herife bak la.

Celo

Canımı sıkıyorsun.

Referee

Ülkede ne yazık ki hakemlerimiz pek fazla hedef belirleyemez. Futbolcusu belirler, hocası belirler, yöneticisi bile belirler ancak hakemler hep başkalarının elinde oyuncak oldukları için kendilerine ait hedefleri dışa vurulamaz. Hakemlerimizin çok pis işlere bulaşmışları da vardır, tertemiz olanları da. Bu 2 tarafın da ortak yanı birilerinin hoşuna gitmediği yönetimlerinden sonra düdük asmalarıdır.

Cüneyt Çakır nasıl bir hakem bilmiyorum. Ben 1-2 hakem harici pek fazla hakem izlemem. Maç gelir geçer, oynanır, hangi hakem yönetmiştir bakmam bile. O yüzden Cüneyt Çakır uluslar arası düzeyde u-bilmemkaçlar yönetene kadar pek dikkatimi çekmemişti. Baktım halbuki 2001'den beri Süper Lig'de maç yönetiyormuş.

Bu sene kesinlikle onun senesi. UEFA ona çok güveniyor, ben Ahmet Çakar'dan beri görmediğim (ki o zamanlar hakemler siyah giden adamlardan farksızdı benim için) bir durum var ortada. Şaşırıyorum. Barcelona - Chelsea ve şimdi de geçen senenin şampiyonu Inter'in maçını yönetecekmiş Çakır. Son 2-3 senedir Avrupa'ya damgasını vurmuş en büyük 3 kulübün maçları verildi bu adama.

Eğer onu da başka birileri kontrolü altına almaya kalkmazsa, ya da birilerinin kuyruğuna basmazsa 2012'de maç yönetirken göreceğiz kendisini. Bu önümüzdeki 2 senelik performansı onun grup maçlarından çıkıp çıkmayacağını belirleyecektir. Bakın kesin var şampiyonada diyorum, ancak grup maçlarından sonra ülkesine yollanıp, yollanmaması bu 2 seneye bağlı.

Dedik ya tepede, hakemler hedef belirleyemez bu ülkede diye. Cüneyt Çakır belirtmiş. Hedefi Dünya Kupası'nda maç yönetmekmiş. Henüz önünde 4 sene var. 4 sene sonra ya düdük asar, ya da Kupa'da bu ülkeden çıkmış en meşhur hakem olarak görev alır. Ne yazık ki, bu kararlar onun dışında gelişecek bu ülkede olduğu için, o da anca izleyecek bizim gibi. Umuyorum istediği bütün hedeflere ulaşır. Ya da şöyle diyelim; Barcelona, Inter maçlarını yönettikten sonra kaderini skindirik bir Süper Lig maçı belirleyecek, ne acı.

Önri

Fifa 11'de dikkatini çekmiştir bazılarının. Barcelona'nın geçen sezon 2., bu sezon ise 3. forması olan bu parlak şeyin, şortu da aynı renk oyunda. Eğer geçen sene lacivert haricinde, formayla aynı renk şort olsa bilirdik-herhalde. Ama bu sezondan emin değilim. Neden, şundan.

Aşağıdaki forma için de aynı şey geçerliydi. 08-09'un away forması, 09-10'un ise 3. formasıydı. 3. forma olduğu sezon, yani geçen sezon bir maçta, dışardaki (içerde olacak hali yok, Galatasaray değil ki bunlar amınakoyym) Mallorca maçında sapsarı giyildi bu forma-aşağı bakınız. Yani bu ne renk olduğunu söyleyemediğimiz formanın da, bu sezon tek renk giyilebilme durumu olabilir. Ya da sadece oyuna özel bi'şey desek, niye öyle bi'şey yapılsın ki. Konu hakkında bilgisi olanlar bi' zahmet...

Güzel Formalar 62

2. Ligden iyi formaları inceliyorduk ama "teknik sebeplerden" ara verdim. Devam ederiz sonra. Araya şunu sıkıştıralım. Bu tek renk zemine iki renkli şerit indirmek basit iştir aslında ama, çok çok da tasarlanmaz. Bazı örnekleri çok güzel oluyor. Bunun gibi.

Müsebbibi kim ya da kimlerdir bilmiyorum ama, Denizli forma konusunda olumlu hareketlerin görülebileceği bir kulüp. Ve çapına oranla yüksek zevk ürünleri. Fosforlu sarıdan deplasman forması. Çubukluya altın renk font. Bu forma. Falan. Ne güzel.

Tdk

Bu haberin ses getirmemesinin sebebi taraftarların herhalde kafalarında bu sene Galatasaray'ı bitirmiş olması. Hani uzun zamandır bu takım ile ilgili bir haber yazmıyorduk, yine yazmayacağız zaten. Bana göre konu mühim.

FCN Blog'un haberine göre Galatasaray stad açılış maçını Ajax ile oynayacakmış. Gerizekalılık işte. Sanki dalga geçiyorlar taraftarlarla. Stad'a Rijkaard ve Neeskens'i falan da çağırırlar. Başkan'ın yanında oturur maçı izlerler. Onlar izlesin de başkan orada oturmasa keşke.

İşin güzel yanı Ajax efsanelerini de bu maçta görme imkanımız. Henüz ustalar kovulmadan önce çok dile getirmiştim. Ajax'ı düşünmeyip bir başka Hollanda ekolü Barcelona gelsin, Cruyff da getirilsin, stad açılışını futbol tanrısı ile yapalım demiştim. Ustalar gönderilince tabi skimde olmadı artık açılış maçılış. Yine de Ajax'ı duyunca heyecanlandım. Van Basten zaten eski mabede gelmişti. Belki bu sefer Cruyff da gelir. Gerçi bu güzel adamların, bu adam olmaz klübün stadına gelmelerini de istemem o ayrı... Galatasaray'ın utanç verici klüp yapısına bakınca Ajax'ı düşünmeleri garibime gitti.

Joze

Maçın ardından tek bi'şey:

Takım tutma meselesi başka. Eğer sen Real Madrid'i tutuyorsan ve o bordo-mavili adamların yaptığı şeye saygı duymuyorsan, bir sorun var demektir. Sen gerçekten futbol izleyen biriysen, ve dün o adamların yaptığı şeye hayran kal(a)mıyorsan, büyük sıkıntılar var demektir.

Aslında şu cümleyi kurmak istiyorum:"Bu adamlarla bir şekilde aynı camianın içinde olmaktan tiksiniyorum." Ama ben daha ağırını söyleyeceğim:Bu adamlarla aynı gezegende aynı havayı solumaktan iğreniyorum. Bunların anladığı futbolsa bizimki değil, başka bi'şey olmalı. Bunların sevdiği şey "futbol" ise, bizimki olmasın. Eğer samimilerse, inanılmaz. Ama sanmıyorum. Birilerinin götünü yalıyorlar, bi'şeyler yapıyorlar.

Buyurun, ibretlik.

Mesele üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Bi' ton adamın olayı bu maalesef.

Sık

"Real Madrid kazansın istiyorum. Barcelona'yı sevmiyorum, İspanya'nın en zengin şehri ve fazla pazarlamayı seviyorlar, ezilmişlik pazarlamasını. Ve de çok iyi oynuyorlar, çok can sıkıcı. Iniesta-Xavi ikilisi ön plana çıkmazsa Real Madridli futbolcuların tamamı maçı sürükler."

Mehmet Demirkol,

Ntvmsnbc.com için yaptığı Barça-Real yorumu.

xxx

Aşağıdaki muhabbetleri bir kenara bırakalım,

1. "Futbol" açısından baktığımızda, bizim memlekette kaale almak istediğimiz birkaç adamdan biri olan Demirkol gerçekten Barcelona için "fazla iyiler, can sıkıcı" diyebiliyorsa, biz dükkanı kapatıp gidelim abi. Dayıoğlu herhalde gezegenin geri kalanında her maç harika futbol izliyor da, Barça'nın oyunu fazla iyi geliyor ona. Bakın bunu bir Barcelona taraftarı olarak falan değil, bir "futbolsever" olarak, azıcık futbol kırıntısı peşinde koşan bir adam olarak söylüyorum-evet, "dilenci". Mesele isimler değil.

2. Derbi yorumuna şehir analizinden girmen nasıl oluyor bey abi? Barcelona şehrinden tiksin de, efendi gibi derbi yorumu yapsan?

3. Son zamanlarda Messi abartısından kaçıp "Xavi-Iniesta" popülizmine kaçan bir grup var, Demirkol da ona sığınmış. Bu takımın ikisi yokken bile belli bir seviyenin üstünde olduğunu bilmemesine normal diyebiliriz-ve içerde oynayacaklar. Ki son 2.5 senede kaç kez de Iniesta'sız sahadaydılar.

Ve daha bir sürü şey. Real Madrid kazansın amınakoyym. Şampiyon da olsun. Bu takım da bir şekilde dağılsın hatta, iyice futbolsuz kalın. Mourinho'nun laf sokmalarıyla eğleşin, Ronaldo'nun saç stillerini konuşun, Katalan-Kürt benzetmeleri yapın. Oynanan top dışında her şeye tav olun.

Tonetto

Dursun

Biz de suyun öteki tarafı olarak maç önü küçük 1-2 şey yazalım bakalım. Yaklaşık 1 aydır, bilen bilmeyen, Messi'yi ve CR7'yi youtube'dan izleyen milyonlarca insanın konuştuğu tek konu bu klasiko oldu. Neyse millet konuşa dursun biz biz işimize bakalım.

Millet konuşa duruyor ama abuk muhabbetler de dönmüyor değil. Yok geliyoruz, sikeceğiz. Bu maçı söke söke değil, ske ske alacağız falan. Sanırsın buradan otobüs kaldırıp harbe gidecek ultrAs Türkler.

Derbilerin favorisi olmaz lafı külliyen yalandır ağalar. Derbilerin (Eğer FB-GS derbisi değilse tabi) favorisi ev sahibi takımdır. Açın bakın 150 senelik futbol tarihine, istatistikleri görün. Şimdi ateşli taraftar skeceğiz, alacağız, falan diye dursun bu maçın favorisi Barcelona'dır. Daha iyi oynadıklarından falan değil, ev sahibi oldukları için. Jose'yi biliriz hepimiz. Özellike Barça taraftarı bizden de iyi bilir. Oraya giderken kafasında kazanmak 2. planda olacaktır. İlk plan kaybetmemek. Mantıklı olan da odur zaten. Dünyanın şuanda en iyi futbolunu oynayan takımının evine gidiyorsun. Hurraa diye bizim ateşli taraftarlar gibi gidersen, seni ters yatırıp geri gönderir Katalanlar. Jose zaten bunu iyi biliyor. Olayı kaybetmemek olacak. Fakat geçen seneki Inter'den farklı olarak, hem lig maçı olması, hem de Real'in kadrosunun çok daha kaliteli olması sebebiyle skik bir maç izlemeyeceğimizi düşünüyorum.

Şimdi dallama katalan taraftarlarımız diyecekler ki. "E Jose bu zaten, takımı şöyle oynatıyor, böyle oynatıyor. Anti futbol, gol yememe, skora yatıyorlar. 2 at bir yat Jose... O taraftarların yüzde 98'i zaten Real Madrid maçlarını izlemiyor. Real Madrid'in bu sene Barcelona kadar güzel futbol oynadığını bilmiyorlar. He bilen Barçalılar da zaten kabul etmez de, bu kimin umrunda. Anti futbol oynatan Jose'nin takımı sizin uzay takımınız ile aynı gol sayısına sahip ve 6 gol yemiş bu kadar haftanın ardından. Katalan taraftarlar ağızlarına 2-3 senedir yapışmış olan aynı sözleri Jose için söyleyedursunlar adamın bu sene takıma oturttuğu güzel futbol ligin son haftasına kadar sürecek. He bu Barcelona maçında ne olur. Belki 2 at bir yat Jose olur, bu sezonun tümünün gerçeğini değiştirmeyecek. He bu maç Barcelona favoridir ve Jose kaybetmemeye gidecektir. Kaybederse de ligin 2. yarısı bu maçın rövanşı var zaten. Rövanşların kazananının bu adam olduğunu da Barça taraftarı bilir. Bir de tabi ligin 2. yarısı evimizde oynayacağız. Çalıştırdığı 4 takımıyla da kendi sahasında henüz kaybetmediğini biliyoruz. Son gülen iyi gülecektir.

Real taraftarı Barça taraftarı falan bir kenara. Adının hakkını veren bir maç olsun. Şöyle izlerken dikelelim. İlk resim de hediyemiz olsun.

Peder

2 günden az kaldı büyük mevzuya. Madem iki taraftan da adam var, şöyle maçtan önce bi'şeyler garalayalım da, didişelim falan.

Bi' kere ben maçı kaçırma ihtimalimden bahsedeyim. Ben, hani ben, bu maçı izleyemeyebilirim abi. Cidden. Allahtan pazartesi tek dersim var da, yol filan derken, yetişme şansım var. Tabii eğer maç 8 veya 9'da olsa da sıçmıştım. Sıçış, direkt. Ben ki seneye yakındır bu maçı bekleyen adam, bu maçı izleyemeyecek? Gidip önce bi sözlüğe başlık açar, ardından Boğaz Köprüsü'nden sallardım cüsseyi. Nasılsa bi'kaç kişi toplanınca vazgeçiyorsun.

Şimdi burda ikimizin de maç analizi yapacak hali yok. Neyine yapacağız amınakoyym? İçimdeki Fenerli'yi ortaya çıkararak, "SİKİCEZ" diyorum sadece. Bu kadar da çirkeflik, evet. Bu maça mahsus. Zaten Galatasaray'ı da bıraktık, bütün motivasyon bu maça anasını satıyım. Ya ne olacaktı. Anası sikişmiş Mourinho.

Zaten evden izleyemeyeceğiz. Hep pederin yüzünden.

Ha bi'de;malum, iki takımın da renkleri çakışmadığından, el-kılasiko'da hep çubuklu karşısına beyaz manzara olur. Ulan bi' gün de değişiklik yapın, bizimkiler turkuazı giysin, Real'li ibneler de siyahı giysin. İlla Fifa oynarken mi göreceğiz bu renkleri birlikte. Olmaz abi.

O Pet

Petrol liginin güçlü takımlarından Opetspor, başarılarının yanı sıra, sade ve güzel formalarıyla da dikkat çekiyor. Farklı renkte formalarla taraftarının karşısına çıkan takım, ürün satış rakamlarında da ligin en iyisi.

İşte Opetspor'un formaları.

Home:


Away:

3rd:


4th:

Sezon başında ilk 3 formayı tanıtan yetkililer, başarılı sonuçların ardından devre arasında sarı formayı da tanıttılar.



Ayrıca takım, 5 şampiyonluğa ulaştığı için, geçen sezondan beri formasında bir yıldız taşıyor.

(Klişe cümlelere gel. Mnakoyym iyice kafayı kırdık forma uğruna ha)

Er

2 gün önce otogarda otobüsü beklerken bir kez daha, ve daha iyi farkına vardım. İnsanları gözlem için en uygun yer belki de otogar. Yahut havaalanları. Bu tip yerler. De Botton abinin bu konuda bi' kitabı var. Yakın zamanda Türkçe'ye de çevrilip yayınlandı. Ha ben bunu okumadım, ama tavsiye ederim. Dayının okuduğum kitabı ne var, Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir var. Onu daha bi' tavsiye ederim. Çok iyi. Hele de Proust'a yanaşmaya çalışıyorsan.

Nerden Nereye 35

To be continued...

Gecikmiş edit: Doğru tahmin olmuş. Ama sonra gene ayrıldılar.