Maig


Saçma şeyler oluyor. Bu iki takım, 3 sezon içinde 2. kez Ş. Ligi finali oynayacak, ve yine Barcelona evsaabı statüsünde ve iç saha formasını giyecek. Bunun için çok düşünmeye gerek yok, madem kısa süre içinde 2. kez bu takımlar denk geliyor, bu kez de ters sıra olsun. Manchester yerel basını ayaklanmış zaten, "akıllı olsun UEFA" falan. Haklı adamlar.

Hani bunun benim forma manyaklığımla alakası yok. Çok basitçe. United taraftarı da bu kez asıl formasıyla takımını sahada görmek isteyecektir. Ne bu her sene her sene (abart) beyaz forma.



Şimdi tabii, yeni sezon formaları sezon sonu tanıtılmaya başlanıyor, kafa karışıyor ufaktan. Hangisi giyilecek falan. Mesela Milan geçen içerdeki bi' maçta yeni çubukluyu (ince olan) giydi, ardından son hafta deplasmanda, artık 'eski' diyebileceğimiz, bu sezon giyilen çubukluyu giydi. İlginç bir yaklaşım açıkçası, ama güzel. Barcelona'nın da içerdeki maçlardan birine yeni formayı sıkıştıracağı duyuldu önce, ama sonra vazgeçilmiş. Ve finalde de bu sezonun forması giyilecek. Herhangi bi' değişiklik yok yani o açıdan. Resmi de görüyorsunuz.

Bu maçla ilgili böyle dikkat çekici istatistiki bilgiler falan da var ama, boşver şimdi onları.

Nerden Nereye 50










Sabahki müthiş maç sonunun hatrına, sıra bu piçlerde...

Oier

Barça için hazırlanan THY uçağının dış kaplamasından bir kesit. Şu 5 oyuncu da altyapı oyuncusu zaten, onu geç de, bunlardan üçü henüz A takımda doğru-düzgün oynamamış, ama Wembley için götürülen kadroda bulunan oyuncular:Victor Vazquez, Sergi Roberto ve Oier Olazabal. Takım ruhu, genç oyuncuya saygı, özkaynak... Hangisini seçersen.

Fu

(...) Fakat atasözlerinin yarısı, diğer yarısını yalanlar. Çünkü aslında her biri yalnızca belli durumlarda geçerlidir. Edebiyat mırıltının ve naranın yerini tayin eder. Onlara ayar çeker. Eşya, kelimeler karşısında savunmasız, dirençsizdir. Zihnimizi edebiyat dekore eder. Kalbimiz ile beynimiz arasındaki işlek kanallar, tüneller, koridorlar açar. Ahlaki olgunluğun, vicdan hassasiyetinin, gönül ferahlığının imkanlarını;edebiyat sanatı sayesinde keşfederiz. Bir kumandanıı, bir deliyi, anneyi, büyücüyü, talebeyi, avukatı, fahişeyi;korkağı, cömerdi, zavallıyı, kurnazı, dahiyi, tembeli, salağı... kelimelerinden tanırız. Sağlam bir edebiyat donatımı, bize insanların ruhunu sezme, insanlığımıza hakim olma, sahip çıkma gücü verir. Birbirimizi hakikaten tanımamız, sahiden anlamamız, derinden kavramamız, edebiyat sayesindedir. Cehaletten, zalimlikten, hoyratlıktan, çiğlikten, zayıflıktan başka nasıl sıyrılabiliriz? Edebiyat, terbiyenin namütenahi hulasasıdır. Görgünün vitaminidir, bizi telef olmaktan kurtaran şifalı iksirdir: Bizi, elimizdekinden farklı bir sonsuzluğa sevk eder. Hem ağaçları, hem ormanı görmemizi sağlar. Yaprakların bakışlarını, meyvelerin soluğunu, gövdelerin çarpıntısını duyarız. Ardı arkası kesilmeyen ibret ve hikmet patlamalarının arasında yaşadığımızı fark ederiz. Harbin, sulhun, muhabbetin, dostluğun, aşkın, nefretin, emeğin, dikkatin, tedbirin, takdirin... manasını öğreniriz. Mana ile anlam arasındaki ayrıma temas ederiz. Anlam, bizdeki karşılıktır;mana ise hakikatin kendisidir. Böylece, benzer şeyler arasındaki farklar ile, farklı şeyler arasındaki benzerlikleri kurcalarız. Gönlümüz neye elverir, vicdanımıza ne sığar, aklımız neye erer? Edebiyat bilmeyen, soru soramaz, cevap bulamaz, problem çözemez.

İnsan değil, beşer olarak doğarız. İnsan yavrusu, fil ya da bit yavrusundan farklı olarak, korumaya ziyadesiyle muhtaçtır. Bebekler, kültürün garantileri nispetinde himaye edilir. İnsan olmak, bir nar gibi, üzüm, incir gibi zamanla olgunlaşarak, varılan bir mertebedir. Bütün sanatlar, sanat eserleri, insanlığımızın hizmetindedir. İnsan kemale erer mi? Bu mühim bir soru. Allah bize kitap gönderdi. Bir fotoğraf albümü, bir ezgi notası, bir melodi, bir yağlıboya tablo, bir sinema filmi değil. Harfler, canlı hücrelerdir. Cahil için her şey kötü güçler tarafından korunan sırlardır. Alim için sırlar, hayatın manasını pekiştirir. Birbirimize söz veririz. Yeminler ederiz. Zira sonsuzlukta yolumuzu ancak ahitle bulabiliriz.

Bir millet edebiyatıyla yaşar. Bir ülke, önce şiirlerle, hikayelerle, kıssalar, deyimlerle kurulur. Bütün çabamız, sevgi dolu, takdir, teşekkür ifadeleriyle örülü sözler işitmek içindir. Müjdelerin taşıyıcısı kelimelerdir. Kalp atışlarımızın, nabzımızın, nefesimizin tercümeleridir edebiyat. Muhabbeti yani sevgiyi biz sohbet anlamında kullanırız. Kedilerin ağzında tek kelime:Miyav. Köpeklerin dilinde hav. Kuzular meler, tavuklar gıdaklar. Bu kelimeleri onlara biz insanlar öğrettik. Vahşi köpekler havlamazdı. Beden dili nasıl olur da dilimizden dökülen sözleri bastırır? Buna niye razı olalım? Niye şüpheli şahıs kalıbına girelim? Niye dilimiz dönmesin? Niye edebiyat varken, suçbilimcilerin şablonlarıyla yetinelim? Söyle bana Fu, biz aşkımızı kafamızı kaşıyarak, burnumuzu karıştırarak mı ifade edeceğiz? Şirler ne olacak? Kelimeler, belki nimetler içinde en büyüğüdür. Yuvalar, devletler, hayatlar kurulur kelimelerle. Niyazi Mısri ne diyor? 'Burhan sorardım aslıma/Aslım bana burhan imiş.' Biz yasakları çiğneyeceğiz. Sarayların bahçesine kınsız kılıçlarla dalacağız... Köroğlu, Yunus Emre, Karacaoğlan... Şairler, yazarlar bizim gerçek büyüklerimizdir... (...)

Murat Menteş, Korkma Ben Varım, sf 93-95

Renosol

Le Mans döneminden Drogba. Daha saçlar falan yok, karizma da alt seviye tabii.

Retro 70

"Bize Her Yer..."


Muhtemel

2 gün sonra editi:Bugün bu dayıların Survivor'la alakalarının olmadığına dair bi' tivit okudum. Nihat Doğan'ın da dün maçta görülmesi, bu bilgiyi doğruluyor.

Güzel Formalar 65


Genelde bu işler kişisel zevke bağlıdır, fakat şu formayı sevmeyecek birileri var mı, pek sanmıyorum.

Nerden Nereye 49



145


Edu Dracena'nın Wikipedia sayfasında şu resim var. Görünce doğal olarak o sezonki sarı-beyaz formanın altına giyildiğini hiç hatırlamadığım lacivert çorap dikkatimi çekti. Ben bu tip kullanımı çok seviyorum, ki zaten az takım uyguluyor. Resimden hangi maç olduğu anlaşılmıyor, ama (logo görünüyor gerçi kolda) sarı-beyaz çubuklunun 3 çizgisinin lacivert olmasından dolayı, bir Cl maçı olduğunu saptayabiliyoruz. Çünkü ligde sarı renkti onlar. O sezon kimlerle oynadılar;grupta Inter, Cska ve Psv vardı. Sonra da Sevilla ve Çelsi vardı. Çelsi maçında çubuklu vardı zaten, Sevilla maçında da sarı-beyaz forma ile beyaz çorap vardı. Demek ki bir grup maçında giyildi bu forma. Çok büyük ihtimalle de bu kullanımın tek örneği. Ayrıca seremoni açısından duruşa bakarsak da, evdeki bir maç. O zaman en başta, neden evinizde bunu giyiyorsunuz amına koyim. Giysene çubukluyu.

Birkaç saat sonrası editi:Pepino sağolsun uyardı, dışardaki Çelsi maçı. Malum onlar mavi forma-şort altı beyaz çorap giyiyor. Aslında biraz daha dikkatle ben de çıkarabilirmişim, çünkü resimde sol tarafa dikkatli bakınca, Edu'ya uzanan koldaki mavilik görünüyor. Gece vakti post atmanın yan etkileri diyelim.

Retro 69

17


17 Mayıs kutlaması sayın. Çook eskilerden Taffarel.

Pinto


Sızalı bayağı olmuştu aslında. Ama emin değildik -doğal olarak. Artı -ben dahil- çoğu kişi, 'bu tip çubuklu Barça'ya yapmazlar' demiştik. Denemedir falan filan. Ama öyle değilmiş. Yakın zamanda da birkaç resmi sızmıştı, bu kez de emin olduk. Resimlerin alayına şuradan ve şuradan bakabilirsiniz.



Böyle marjinal bir çubukluya, yukarıda yazdığım gibi "gelmez" dememe rağmen, sıcak bakıyordum. Hani böyle denemelere çok sövmem ben. Fakat, çubuklar çok ince, bu büyük bir sorun. İlaveten de, kollarda çubuk yok. Bu da pek Barça usulu değil. Bu 2 detay, -benim açımdan- formayı 'kötü' olarak nitelendirmeye yeter. Dahası da var.



Çubuklu sızdığı dönem, gelecek sezon deplasman formasının da siyah olacağı duyulmuştu. Ardından onun resmi de sızmıştı. O da doğruymuş. Diğeri gibi fotoğrafları olmadığı için, hala umudum var benim, oyuncularla falan tanıtırken başka bi'şey çıkabilir diye. Bu karar da yanlış. Şundan:Barcelona forması zaten 'koyu' olarak adlandırılabilecek bir tonda. O yüzden de 2. forma hemen hemen her zaman (daha) açık renk olur.


Evet, siyah da bordo-mavi çubukludan daha koyu, ama kaç kez lazım olur ki? Olsa olsa 3. forma olur. Ki kaç senedir, 3. formalar da önceki sezonun away forması olarak seçiliyor, yani o da açık renk oluyor. Bu sezonki turkuazın gelecek sezon da 3. forma olacağını göz önünde bulunduracak olursak, turkuazı seneye de sık sık görebiliriz maçlarda.

Retro 68

McGee


Wizards da Golden State ve Utah'ın gittiği yoldan gidiyor. Bullets dönemindeki formalar ufak farklarla yeni dönem için seçildi, ve Wall önderliğindeki yeni Wizards, artık bu formaları giyecek.


Forma renkleri şahsen hoşuma gidiyordu, özellikle bir dönem (tam olarak ne zaman bilemiyorum, ama 3-4 sene önce vardı işte) giydikleri altın forma harikaydı. Fakat 14 sene olmuştu, ve yeni elemanların da falan gazıyla, artık zamanı gelmişti.


Bullets logosundan bir miras olarak, topa uzanan eller şorttaki "DC" logosunda yer alacak. Ayrıca ortasında yıldız olan alternatif logo da çok güzel.


Nerden Nereye 48

Güzel İkili 33

Tesla

NBA'de Play-off döneminde bu bütün salonu tek renkle donatma işi sıkça yapılıyor artık. Ligi az-çok takip edenler biliyor zaten. Kulüp maç öncesinden bütün koltuklara koyuyor tişörtleri, zaten kalabalığın yüzde 80'i falan da giyiyor, renk bütünlüğü sağlanacak kadar katılıyor, elbette 'herkese' giydiremezsiniz bunları. Ve bu tişörtler, genelde takımın beyaz harici renklerinden seçilir.


İlk resim, 06-07 sezonunda Warriors'ın efsanevi şekilde Mavs'i elediği maçlardan. Bu konuda akla gelen ilk örneklerden tabii, serinin de büyük etkisiyle. Tabii burda çoğu kişi "neden sarı?" demiştir, çünkü Golden State'in ana renklerinden biri değil sarı, yan renklerinden. NBA takımları bu renk manevralarında iyi. Az sonra bir örnek daha vereceğim bu konuda.

Ama bu konuyu sanki biraz 'yanlış anlayan' bir takım var. Daha önceki sezonlarda da yapmışlardı, yine var:Miami Heat, tüm salona 'beyaz renkli' tişörtler dağıtıyor. Şık bir görünüm sağlanıyor. O güzel, tamam. Fakat bir sorun var.


Bu amınakodumun liginde Lakers hariç her takımın iç saha forması beyaz renktedir. Diğer renklerin de ufak kullanımıyla birlikte. Ki Lakers'ın da 3., sadece pazarları giyilen 'Sunday White' isimli beyaz forması var. Yani beyaz renk herhangi bir takımın tekelinde, ya da görünce 'aha şu takım' dedirten bir renk değil. O yüzden, diğer 76 renginden birini seçmek her türlü daha mantıklı. Belki benim bu dediğimin tam tersi açıdan bakıp bu kararı verdiler, bilemiyorum. Hani "lan zaten herkes diğer renklerinde seçiyor, biz de beyaz yapalım" demiş de olabilirler. Ama yine de pek doğru gelmiyor gibi. Abi şöyle maçı izlerken falan, o salonun Miami'nin olduğunu anlamak, anlayabilmek gerek.



Şu üstteki resim de işte, 05-06 play-off'larından. Herhalde sıcak memleket falan diye beyazı seçmişler. Gerçi kırmızı da olabilirdi, hadi siyahı zaten kenara koydun diyelim.


Bu sezon Memphis de aynı yoldan gidiyor, ama bir farkla: Seyircilere ilaveten, takımın 4. rengi olan sarı renkte, böyle flamavari bi'şey vermişler. Beyaz tişörtleri üstlerine geçirip, o sarı dalgaları sallıyorlar. En azından Memphis oldukları belli oluyor. Görünce anlarsın falan.

Yeniler 2

Şu ilk postadan sonra işler daha yavaş yürüdü gibi. Sandığım kadar yeni forma yağmuru olmadı. Yine de gelenler var. Toplu şekilde yazalım son yenileri de:



Bu sezonki iç saha formaları ya 2 sezonluk üretildi, ya da yenisi sonra açıklanacak. Şimdi elimizde yeni sezonun 2. ve 3. formaları var. Beyazın gövde kısmında ince çizgiler olması, ve yakada açık mavi kullanmaları hoş olmuş. Burada bordo formanın önemi daha farklı. Çünkü genelde Schalke 3. forma için siyah ya da lacivert falan seçer. Bu kez daha farklı bir ana renk seçmeleri takdire şayan. Fena forma da değil zaten. İki renk yapmaları da harika, çünkü bazen takımların 3 tane dümdüz, tek renk forma giydiğini görüyoruz. Olacak iş değil amınakoyim.


Adamlar bildiğin ton değiştirdi lan. Ne ayak bilmiyorum. Zamanla öğreniriz. Genel bakarsak, iyi forma. Belki ton açılmışken beyaz yerine siyah katıp, iki rengi de daha belirgin kılabilirlerdi.



Bu damalı desen muhabbeti tarihlerinden gelen bi'şey muhtemelen. Geçen sezonki iç saha formasının yan kısmında vardı aynı desen, şimdi de formanın tamamına yaymışlar. Geri kalanı klasik Villa forması sayılır, mavi kısım omuzları da kapsamış bu kez falan işte.




Geçenki pembemsi deplasman formasından sonra bu hoşa gider artık herhalde? Düz tasarım zaten. Fakat önemli kısmı, home formada yaka kısmında sarı rengin kullanılması. Bütünlük sağlanmış bu sayede. Güzel olmuş.

Bu sezon giyilenden daha da sade bir Arsenal forması. Hiçbir ekstra yok, kollar beyaz, gövde kırmızı hepten. Bir de logo daha haşmetli olacak bu sezon, etrafında yapraklar falan. Ne yaprağıydı unuttum lan. Ama 125. yıl muhabbeti var işte.


Az eskilere gidersek, şunun neredeyse aynısı bir deplasman forması var Ajax'ın. Yamulmuyorsam 02-03'teydi. Güzel forma. Ama Feyenoord ve Psv deplasmanları için sıkıntılı. Herhalde o sorunu da alternatif mavi şortla çözerler.

İğrenç Formalar 12


Ne bu şimdi, çubuklu mu? Geçiniz. Newcastle'lı arkadaşlar kusura bakmasın ama, berbat bir forma. Tanıtımda "bu sene kolları beyaz, siyah gövde üstünde iki beyaz çubuk olan bir forma giyeceğiz" dedilerse o başka. Bu sezon için Newcastle taraftarlarına sabır diliyorum...