General


Abi sizin amınıza koyim ben ya, öööf.

Retro 237

El-Kol 2


Tabii bunlar hemşeri olduklarından...

Helen


Şurada kaptanın kim olduğunu ilk bakışta görebileniniz varsa blogun hisselerinden pay veririm. Yani sadece bizde olmuyor.

Foobar

1993 NBA Playoffları Batı Konferansı 2. Turu, Seattle Supersonics - Houston Rockets, 7. maç, uzatmalar, son hücum.

Olajuwon topu 9 saniye kala boyalı alanda alıyor, pas verecek bir takım arkadaşını arıyor, pası veriyor, o adam son şutu kaçırıyor. Mesele o değil tabi. Asıl önemli olan benchte dururken bir anda sahaya giren 22 numaralı Houston Rockets oyuncusu Winston Garland. Ne salondaki 20bin kişi, ne hakemler, ne de oyuncular fark edebiliyor herifin sahaya girdiğini. İşin ilginci, eğer Garland 3lük atsa Houston 2 sayı öne geçecek ve kurallara göre atacağı sayılar silinemiyor, sadece rakip bir serbest atış kulanabiliyor. Yani orda ona göre set çizseler...

Olay 16:16'da başlıyor.


Cock

Bu mal, şebeklik yapmaya bayılıyor. Basın da huyunu bildiğinden, suyuna gidip ortamı hazırlıyor. Diğeri zaten makara-kukara seven adam, "e yeni ortama geldik, koca camia vs" deyip o da manzaraya ayak uyduruyor. Sonra da böyle pozlar gırla. Sikerim şampiyon falan olmayın amına koyim siz.

Retro 236

Pizzi

Siklemiyoruz.swf


Geçtiğimiz iki günün HaberTurk "spor gazetesi" ilk sayfaları. Totalde 3 Euroleague galibiyetinin toplam kapladığı alan: 10 santimetrekare.

BJK Euroleague galibiyeti sonrası tam sayfa "Troll Q7" haberi. Altta parmak kadar "Beşiktaş panzer gibi" haberi. Efes ve FB'nin galibiyetleri sonrası da benzer boyutta haberler. Sayfa boydan boya GS'nin deplasmanda puan kaybı.

Arada bir Sato krizi -ki sırf milli refleks haberi- yine güzel yer bulmuş. Diğerleri ufak daireler. Başarı değil, kaos tiraj sağlıyorsa demek ki.

Once upon a time, a wise man told me: Beş kupona göt veren basın, bunu da basın.

El-Kol 1


Ya yeni ve kısa bir serimiz olacak, ama isim konusunda çok zorlandım -hatta bunları yazarken hala karar vermiş değilim. Yani aslında ne koysan olur, öyle bir saçmalık. Futbolcu milleti işte. Şu objektifler sana yönelince bir el-kol hareketi yapma zorunluluğu hissetmek ise bambaşka. Modern çağ gariplikleri. İlki buralardan olsun. En azından eldekiler dahilinde saçmalık "dozu" gittikçe artacak. O arada birkaç tane daha bulursam, seri uzar.

Tyrannosaurus


Fotoğraf birkaç gün öncesinden, Fenerbahçe resmi sitesinden. Basket takımı Siirt'e gitmiş sosyal sorumluluk projesi kapsamında. Amaç Anadolu'ya basketi sevdirmekmiş. En az NBA Cares projesi kadar samimi geldi bu bana ya neyse, he deyip geçelim. Bu fotoğrafta Batiste-Andersen ile Bo'nun üzerindeki ürünler neden farklı onu anlamadım ben. Siirt Üniversitesi'ndeki panele (panel deyince İsmet Badem'i anmadan olmaz) gidenler farklı eşofman giymiş diyeceğim de panele oyunculardan Batiste ve Ömer gitmiş, koç Pianigiani ile birlikte. Artık Andersen mi ortama uymuş, Bo'ya aynı stil ürün mü kalmamış bilemiyorum. Onu formalarla, ürünlerle daha içli dışlı olan teğmenim düşünsün ben sol alttaki perde pilavına takıldım çok pis. Olsa da yesek.

Nerden Nereye 96

Emmanuelle


Futbolun amatör ruhu, tıpkı eskilerdeki gibi. Çok hoşuma gittiği için burada paylaşmak istedim. Gereksiz gereksiz kurallar ile belli bir kaba sokuşturulmuş, her şeyin standart olduğu sik bir futbol dünyasında görünce gözümü gönlümü açmış bir olay. Gerçi maçı seyretmedim, fotoğraflardan sonra özetlere baktım, hakikaten olmuş.

Neymar Henüz 19-20 yaşlarında ancak Santos ile 200. maçına çıkmış bile geçen gün. 200. maça özel Santos, sırtında 200 yazılı forma giydirmiş Neymar'a. Neymar o forma ile, yani 200 numaralı forma ile sahaya çıkmış, maçı o şekilde oynamış. İzin verilmiş yani. Futbolun mevcut kuralları ve standarta aykırı diye reddedilmemiş. Adam o numarayla oynamış.

En son United-City maçında bir kaç sene evvel Munih faciası anısına United'lı oyuncular o dönemin formalarının birebirini giymişlerdi ve yine o döneme uygun 1'den 11'e sıralı formalar ile çıkmışlardı sahaya. O gün, normalde 35 giyen 8 giymişti atıyorum. İsim de yazmıyordu sırtlarında. Eski günlerde olan güzel şeyler gibi. Metin'in son maçında ikinci yarının, küçük bir bölümünü de olsa, Can Bartu'nun Fenerbahçe formasıyla oynaması gibi.

Bunlar güzel olaylar, futbolun kurallarının içinde keyifli anlar. UEFA ise yok arkası düz olacak, yok şortu-çorabı böyle olacak diye sikedursun futbol-forma sevgimizi.

İskele


Fenerbahçe yine 3 ana branşının formaları arasında bütünlüğü sağlamaya devam ediyor.


Bunu Fenerium sayesinde yapması, kalite konusunda bazı soru işaretleri yaratsa da (Fenerbahçe Ülker Euroleague'nin favorilerinden biri, şu formalarla kupa kaldırdıklarını düşünmek çok ilginç kaçıyor) çok şık hareket. Mesela Galatasaray'da henüz böyle bir şey göremedik. Zorundalar mı? Hayır. Ama ne kadar hoş durduğu ortada. Fenerbahçe basketbol-futbol formaları benzerliğini en az 5 sezondur yapıyor, voleybolu bilmiyorum da, o da bir 2-3 sezon var. Tabii ben bunları dilerken, oralarda neler oluyor, onu hiç açmayalım.

Retro 235

Sin


Lakers zemin görünümünü değiştirmiş, ve çok klas bir görüntü ortaya çıkmış. Bu postu bazı yazarlarımız arasında ihtilaf çıkma pahasına yazıyorum. Gerçi sorun çıkarsa hepsini kovarım, olur biter abi. Dert ettiğim şeye bak benim de ya sabah sabah.

Jenerik 9

Up




Iker: Ulan benim de bir gün böyle çocuğum olacak mı acaba...

Hierro: Heyt, babasının aslanı be, bütün Barnebau daşşağını yesin senin.

Conceiçao: Ya yeter arkadaş, sabahtan beri ınga ınga, gidiyorum ben...

Salgado: N'oluyo lan orda?


Retro 234

Şadırvan