Alnıaçıklar 2




Pat


Zamanında Goal'de okumuştum sanırım, Vieira için şöyle diyordu, biraz da abartarak:"Vieira çok iyi bir oyuncudur ama, keşke 2 maçın birinde kırmızı kart görüp takımını yalnız bırakmasa." Bugün az önce gördüğüm bi' haber bana bunu hatırlattı;rakibine tekme attığı için 3 maç ceza almış Vieira. Daha 3 maç oynamışken hem de. Adam özlemiş herhalde Premier Lig'in vurdulu kırdılı atmosferini. Bi' dur ulan, zaten oynayıp Dünya Kupası kadrosuna seçilmek için geldin,bi' rahat dur.

Resmin de Vieira'nın Milan'da oynadığı 2 maçtan birinden olduğunu söyleyelim.

"Adam Ol Pedro"



Bu araba Pedro'nun olmayabilir -ki öyle gözüküyor- ama, ben bu manzarayı görünce aklıma ilk gelen, zamanında Emre kendine ilk arabasını aldığında -A 160'tı sanırım-Fatih Terim'in anahtarları alıp arabayı tesislere çekmesidir. Acaba Barcelona taraftarı ne diyordur elemanın Audi bilmemkaça binmesine. "6 kupada gol attı, isterse uzay mekiğine binsin, hakkıdır" mı diyorlardır acep.

Siyah


"Turkuaz forma" uzun süre dillerden düşmedi ama, ortada giyilen bir turkuaz forma da yoktu zaten. Beyaz forma, turkuaz şort. Ha tabii, bu da bir şey. Ama o da kaç maç giyildi ki? Portekiz maçında mesela beyaz şort giyilmişti altına. Halbuki turkuaz şort olsa, karışma ihtimali yok. Saymak gerek aslında ama, sanırım 5 civarı giydik. Dışardaki İspanya maçıyla birlikte beyaz formadan tamamen turkuaz atılınca, operasyon tamamlanmış oldu.

Sizce ne zaman Milli takım kırmızı ve beyaz renkler harici bir renkte forma giyer? Buna verilecek mantıklı cevap belli. Ama büyük takımlarımızın filan da, artık ekstra gelir için 3 ve 4. forma yoluna girdiği düşünülürse, Milli takım da pek ala bir 3. forma yapabilir. Nike'ın işi ne?

Bak dayıoğullarına, basmış 3. formayı siyah renkte. Bizim 2 kreasyona gri katmışlığımız var önceden. O zaman ne demişlerdi, merak ediyorum. Şimdi de çok gürültü çıkaracak olmasına rağmen, bir 3. forma iyi olabilir.

Neill

Gazetelerde Neill'ın orta sahada oynayabileceğine dair haberler çıkmış. Tabii bizim basın bir oyuncu 3 mevkiide oynayınca hemen "her yerde oynuyor!!!1!" çeker. Essien burda oynasa neler olur herhalde, neyse. Mesele Neill'ın neden orada deneneceği.

Farkeden zaten bilincindedir, Rijkaard ve Neeskens'in bu takımda oturtmaya çalıştığı bir düzen var. Bu düzenin oturması için belki de en kritik nokta orta sahanın iyi pas yapması. Ama henüz bu konuda çok az ilerlenilmiş durumda. Ve böyle devam ederse de, gelecek sezon ne Topal kalır bu kulüpte, ne de Sarp. Son Antalya maçı başta olmak üzere, bu sezon birçok maçta bu orta sahada oynayan oyuncularımızın pas yapamaması (bu pas dağıtma da "ara pas" manasında filan değil ha, normal pas) futbolu bilen Gs taraftarını delirtti. Geçen bu Antalya maçında da bu oyuncuların pas basiretsizliği ve stoper Neill'in pas kabiliyetini görünce maç sırasında kendi kendime "ulan koyun şu adamı defansın önüne de top dağıtalım amını götünü skiym" diye isyan ettim. Çünkü gördüklerimiz rezillik yani tam manasıyla. Ve de ardından bu haber. Aklın yolu bir demek ki, bizim gördüğümüzü bu futbol üstadları tabii ki görecek. Ve ben eminim eğer Neill ortada oynarsa top dağılımımız daha iyi olacak. Hele de 4-3-3'te Neill-Ayhan-Elano olursa, of. Ayhan'ın son dönemde az şans bulması da, pas dağıtma konusunda yaşanan sıkıntının sebeplerinden biri. Çünkü elimizdeki yerli orta saha oyuncularından pas yapma ve top taşıma kabiliyeti en fazla olanı, Ayhan. Şayet 2 gün sonraki maçta bu az önce yazdığım orta saha oynarsa, geçen sezonki Benfica ve Hertha maçlarından manzaralar görebiliriz-ki bu 2 maç, kulüp tarihine geçecek futbolun oynandığı maçlardır, akıldan silinemez.

Güngör'ün formu tabii, Neill'ın ortaya kayması durumunda defansta kimin oynayacağı sorusunun cevabı oluyor. Ama Topal'ı oraya kaydırıp, bu pas düzenini daha yayma imkanı da var. Bek nasılsa hallolur, ama tercihen Güngör geçmemeli.

Yaz transfer döneminde 2-3 orta saha oyuncusunun geleceğini şimdiden öngörebiliriz. Efendi gibi pas yapabilsinler yeter. Nikaragua Süper Lig'den bile olur.

Voit


Dayının formaya bak, 9 yıldız var. Formada yer kalmamış. Herhalde her şampiyonluğa bir yıldız veriyorlar. Yok eğer her yıldız 5 şampiyonluk ise, höst. İtalya'daki gibiyse zaten yoruma gerek yok.

Bu işin gırgırı. Ufak çaplı araştırmama bakılırsa, üsttekiler lig şampiyonluğu, alttakiler de uluslararası kupalar. Daha heybetli görünsün diye bütün yıldızları katıyorlar herhalde.

Ümit


Ahmet Ümit yayınevi değişmiş. Everest'e geçmiş. Beni ilgilendiren tarafı şu:Doğan Kitap, Ahmet Ümit'in kitaplarını uzun boy basıyordu. Ve bu şık bir görünüm sağlıyor. Hatta sırtları tek tipti Ahmet Ümit'in kitaplarının. Bu güzel bir hamle. Anlıyorsun yani, uzaktan görünce. Budur diyorsun. Şimdi öyle olmayacak.

İkinci bir sakatlık var, o da kitapların yeni baskılarının yapılacak olması. Şimdi ben bazı Ümit kitaplarını almadım henüz. Onların yeni baskıları çıkarsa ne yapacağım? Hangisini alacağım. Sakat işler.

Güzel İkili 2

Sinop Futebol Clube



Sinop FC biraz komik bir isim, ancak bu takım ülkemizde değil. Brezilya alt liglerinde mücadele eden bir takım Sinop FC. Aynı zamanda Sinop diye bir şehir de varmış Brezilya'da. Bu futbol kulübü de 1977 yılında kurulmuş. İsmine denk geldiğim zaman çok ilgimi çekti, paylaşayım dedim. Şehri ve kulübü, karnavala gidip orada kalmaya karar vermiş Sinoplu insanlarımız mı kurmuş acaba ?


Kulübün henüz büyük bir başarısı yok. Anladığım kadarıyla 2. lige çıkmak sportif olarak en büyük başarıları. Ancak bu takımın alt yapısında Rogerio Ceni yetişmiş. Bu adam kim derseniz; Dünyanın en çok gol atan kalecisi Rogerio Ceni. 37 yaşında ve hala aktif futbol kariyeri devam ediyor. Sao Paulo takımın kalecisi ve aynı zamanda kaptanı. Şu ana kadar 87 gol atmış ve bizim Ivankov gibi penaltı golleri ile bu rakamı yükseltmiyor. Ceni attığı 87 golün 49'unu frikikten atmış. Geri kalan 38 golü penaltıdan. Futbol hayatı devam ettiği için bu sayının artacağı kesin. Bence 100 yapıp bırakacaktır. Zaten bu sayıyı geçmek bile oldukça zor. Bu arada golcülüğünün dışında kaleciliği de oldukça başarılı.


Forma numarası 01. 10 numaraya gönderme yapmış sanki.

Pff


Çok büyük konuştuk. Geri dönüşü de büyük oldu. Göte patladı. Büyük umutlarla bizi Tv başına oturtan, bu seneki All-Star'ı zevkli kılması muhtemel olan bücür, geceyi, hatta belki tüm All-Star haftasonu'nu berbat etti. Eğer benim biraz aşağıdaki yazımı okuyup da heveslenen varsa özür diliyorum. Bu kadarını kimse beklemiyordu eminim. Tam bir fiyasko.
Zaten kendi başına umutlandırdın tamam, bir de işin ucunda Nate denen şebeleği alaşağı etmek vardı. Ah ulan Shannon. Memleket sathında şu anda ne küfürler yiyorsun, haberin yok. Bırak Nate'i safdışı bırakmak, herif rekor sahibi oldu.

Postumuzu Bill Simmons ağabeyin yarışma sonrası tweet'iyle bitirelim, her şeyi açıklar:

"rip, dunk contest. 1984-2010"