Spor

Sanırım bugün Akşam'ında, (sanırım diyorum, netten baktığım için) "spor yazarı mı/skor yazarı mı" isimli bir haber var. Haber güzel, ayrıca her zaman güncelliğini koruyan ve aklı başında futbolseverin her zaman kafasını kızdıran bi konu. Ama fikrini aldıkları kişilere bakıyorsun... İşte bakıyorsun, sonra zaten haberin devamını okuyasın gelmiyor. İstisnası da var tabii, ama genelini diyorum. Önerilir.

Bir de böyle haberlerde mesela Şansal Büyüka'nın veya, İlker Yasin'in yorumlarını almıyorlar mı... "Spor medyası nasıl düzelir?"misal. Lan bi' sorduğun soruya bak, bi' de sorduğun kişiye. Onlar da bu tip sorulara genelde nedense başkalarını muhattap ederek cevap verir. Sanki Aydın Doğan gelip de "x takımını kollayın" diyecek... Der mi ki lan?

Totales


Sağdakini eminim bi' yerlerden tanıyorsunuzdur;gelmiş geçmiş en büyük futbol insanı, dün ağzınız açık izlediğiniz Barcelona'nın yaratıcısı, büyük insan Johann Cruyff.
Ama diğer ikisi daha bir yabancı gelebilir, tanıtalım.
Soldaki, Cruyff'ün Ajax, Barcelona ve Hollanda Milli Takımı'ndaki en büyük yardımcısı, futbolun Scottie Pippen'ı, Johan Neeskens.
Ortadaki ise, Fifa tarafından "yüzyılın teknik direktörü" seçilen, 74 Hollanda, Cruyff dönemi Barcelonası ve 88 Avrupa şampiyonu Hollanda takımlarının mimarı, Rinus Michels.

Bunlar, Total Futbolun sırayla, dayısı, dedesi ve babası. Çocukları ise aşağıda...

Tıvit

Sabahın köründe (benim için) kalkıp/uyanıp/uyuyamayıp Twitter hakkında yazmak çok abes, biliyorum. Ama yazacağım.

Bu meselenin 2 yönü var.
1. Şimdi bu iş, eğer sen ünlü biri filan değilsen, sakat. Yani ben sevdiğim bir futbolcunun, bir köşe yazarının twitter'da neler yazdığını merak ederim. Bu çok normal. Çünkü bir yerde mahremiyete adım atıyorsun, ama tam olarak öyle de değil. Adamlar asla basına söylemeyecekleri veya dile getirmeyecekleri/yazmayacakları şeyleri orada yazıyorlar. İlaveten herkesin üslubunu filan, yapısını daha iyi kavrayabiliyorsun. Bu da hayal kırıklığına yol açar ki, riske edilmeli. Sevdiğimiz ünlü insanın "öyle olmadığını" anlamak, sıkça karşımıza çıkabilecek bir vaka.

Eğer benim "follower"ı 14 olan arkadaşım, "abi eve geldim çok yorgunum, bi' otuzbir çekip yatıcam" yazarsa, bu hiçbir şekilde ilgi çekici değil, öyle değil mi?
Ama Serdar Turgut, "güne Dorothy Parker okuyarak başladım" diyorsa, bu benim için önemlidir. O zaman buradan hemen bağlayalım.

2. İlk maddede de değindik zaten az-çok. Ama daha da deşelim, ve de artısı var. Bu twitter nanesi sayesinde, o hani hep kafamızda vardır ya, ünlü-normal vatandaş sınırı, o kalkıyor zaten. Düşünsene bir, dayı yazmış, "uçaktan yeni indim, manita bekliyor, gidemem sikerler". Bu sana bir arkadaşının yakınması gibi değil mi. Onun dünyasına adım atıyorsun bir nevi. Normalde belki yolda göremezsin adamı/kadını. Ama internet işte, çok feci bir olgu. Başına her bok gelebilir.

İkinci kısım ise şu: şaşırtıyor. Yani ben bazı isimlerin twitter'ının olduğunu gördüm ki, kıyamet alameti. Bazıları da, şaşırtıcı şekilde o alemde parlamış mesela, o da var. Demek ki bazı şeylerin sınırını biz çiziyoruz kafamızda, ya da onlar kendilerini öyle gösteriyor.

Üçüncüsü;ünlü mahlukatın da, senin komşunun ergen kızı gibi, "yaa eveeeetttttttttt" gibi şeyler yapabildiğini görebiliyorsun. Ki bu çok feci. Artık hayatım eskisi gibi değil.

Maddeler filan dağınık oldu ama, bir yönüne daha değineceğim. Söz bu kez ünlü falan yok.
Moda, veya trend kavramlarıyla ilgili. Şimdi tamam, twitter olsun, feysbuk olsun, dönem dönem parlıyor böyle icatlar. Tabii twitter'dan ilerisi ne olur insan bilemiyor ama, olur herhalde. İnsanlar, "ben bunu niye yapmalıyım/kullanmalıyım" şeklinde bakmıyor meseleye. Hop, dalıyor içeri, açıyor bir hesap.. Kendini yapmak zorunda hissediyor. "Onlar yapıyor, o zaman ben de!" Hiçbir şekilde sorgulama yok, asla. Bu çok hastalıklı bir durum, ve de hayatın her alanında var, öyle böyle değil. Twitter özelinde daha belirgin göründü bana, çünkü insanlar kendinin ne olduğunu bilmeden, kendinin ne yaptığını ne kadar insanın merak edeceğini bilmeden bu işi yapıyor. Etraf yarıda bırakılmış twitter hesabı dolu. Ne yapacağını bilmeden iş yaparsan, yarın tweetlerin değil, hayatın yarıda kalmış, sen bi' bok anlamazsın.

(Laf sokmalı/didaktik son cümleyi de koydum, benden alası yok hacı. En azından "ünlemle biten köşe yazısı" klişesine düşmedim, beterin beteri var. Hadi eyvallah)

49

Ekşi sözlük'te Johann Cruyff hakkında sadece 49 entry olması bir rezillik. Ondan sonra tabii buralarda "Total futbol" lafı ayağa düşer. Ercan Taner "total futbol gereği, artık forvetler ara sıra geriye koşup rakibi kovalıyor" gibisinden cümleler eder.

Fakat bir yandan da şu Türk futbol alemine bakınca, fazla bile. Yani bu ortamda o adam hakkında bu kadar şey yazıldıysa, çoktur bu. Bazen aklıma Rijkaard'ın Hollanda Gizli Servisi için gönderildiği filan geliyor, sebebi Hıncal Uluç olsa gerek.

Fabio P

Zamanında merak edip de öğrenemeyenler için, Fabio Pinto'nun Gs'den ayrılma sebebi...

2

Şu kısır, fakir, sefil, sakil futbol dünyamızda nadiren de olsa güzel şeyler görebiliyoruz ve bu güzel şeylerin ikisi şu son 2 günde oldu.

1. Hollandalı Evert Jan Derks, Futbol Akademisi Koordinatörlüğüne getirildi. İsterse bu adamı Hollanda 3. liginde bir takımdan getirsinler, hiç önemli değil. Mesele oradaki mentalitenin, sistemin buraya taşınması. O da olacak gibi. Allahım bu günleri de mi görecektik.

2. Bu da çok mühim bir hadise. Terim bıraktığında, herkes bi' yandan yerli hoca gelsin diyordu, ama kimsenin önerdiği isim yoktu. Tabii Abdullah Avcı'yı bilenler dışında. Benim o U-17 başarısından ve futbol anlayışını gördükten sonra Milli takım için ilk istediğim isimdi kendi adıma. Ama memlekette işlerin nasıl yürüdüğünü bildiğimizden, umudum da yoktu. Ama şöyle bir bakınca da, yerli başka isim yok hakikaten. Yılmazvuralgiller hariç tabii.
Şimdi Avcı 2. adamlığa getirildi. Muhtemelen yabancı hoca getirileceğinden, uyum ve altyapı gelişimi için Avcı onun altına yerleştirilecek. Umulmaz bir şekilde doğru karar.

İmaj Her Şeydir, Susuzluk Yalan Dolan-1




4

Ne de güzel berabere kaldık değil mi? "Derin analizler"i abilerimiz yapsın, benim 4 notum var.

1. Futboldaki en önemli mevkii, defanstır. Savunmanın öneminden değil, şimdi ayrıntının önemi yok.

2. Futboldaki en sakat skor, 1-0'dır. Tasdiklendi bir kez daha.

3. Hınca Luluç, senelerdir hep Fatih Terim için filan, "yardımcısı yok doğru düzgün, ona yardım edecek, ona katkı yapacak, onunla kavga edecek adam yok yanında" diyordu. Acaba Neeskens vakasına ne diyordur? Yazdıysa okumadım. Raykard'a sallamalarını biliyorum bir tek.

4. Tribünde tezahürat işini yürüten kesim, Nevizade Geceleri'ni söyleme hususunda bir karara varmalı. Geçenlerde bir maçta ilk yarıda söylendi. Bu kez de galibiyet garanti değilken söyleniyordu ve, tezahüratın orta yerinde lank diye golü yedik. Adam gibi iş yapmazsan, sonra böyle tıkarlar ağzına.