Çaylak


Assulin:Anoov, ulan daha ilk maça çıkmadan heyecan bastı ha...
Victor Sanchez:Yürü!Çömez seni.
Pedro (içinden):Öhm, e tabii alıştık biz mekana.

Tabii Gai henüz ilk A takım maçına çıkmadı ama, Victor Sanchez de şu anda Xerez'de kiralık. Ulan herkes oynadı da, daha Assulin şans bulamadı. Sikerticek ortalığı ibrani veledi.

Hebere Höbörö

Çok kısa yazmak istiyorum:Kapandıkları, yaslandıkları, çok yaslandıkları dönemler olabilir. Ama İbb için, "futbolu çirkinleştiriyorlar", "sadece kapanıyorlar, başka bi' sik yok", "bu ligdeki en kötü takım" diyen kişi, çok net bir şekilde futbol cahilidir. Direkt budur. Biz ve onlar aynı maçı mı izliyoruz, vallahi anlayamıyorum abi. Nedir bu takıma bu kadar düşmanlık, bu art niyetli bakış. Tamam bütün maça yayamıyorlar belki ama, adamlar isimsiz bir ton oyuncuyla efendi gibi pas yapmaya, iyi oynamaya çalışıyorlar. Sonra bazıları gelmiş, Sivasspor gibi takımlar varken, "İbb, lige en yakışmayan takım". Tabii amına koyym. Bülent Uygun ne güzel adamdı. Sonra Şenol Güneş filan var.

Suc


La oğlum, bu bizim yancı Sucre değil mi? Kesin sarışın abla da bi' yerden tanıdıktır.

Alanzinho'nun Sevgilisi


Ablayı daha önce Avni Aker tribünlerinde görmüştüm. Kameraman da benim gibi beğenmiş olacak, her pozisyondan sonra gösteriyordu kendisini. Facebook'ta paylaşılan bir videoya denk geldim. Lig TV'nin bir programı. Trabzonspor antrenmanı öncesi futbolcular takılırken, sahaya çıkan Charlotee, sadece güzel değilim aynı zamanda yetenekliyim demiş. Yanlış anlamadıysam Ronaldinho hareketinin de rekortmeniymiş kendisi. Alanzinho da zaten videonun sonunda pek çok hareketi sevgilimden öğrendim diye bir itirafta bulunuyor.

Charlotee'nin Trabzonsporlu futbolculara meydan okumasını izleyin. Song'un kazmalığı da beni benden aldı. Artık ablayı daha çok seviyorum.

Higuain, Ronaldo, Messi, Arjantin


Messi, A takıma çıktığı günden beri nasıl insan üstü bir futbolcu olduğunu ortaya koydu. Geçen seneki 6 kupanın kazanılmasında onun pastadaki dilimi diğer bütün takım arkadaşlarından büyük. Tabi konuşulan takım Barcelona olunca pastanın tamamına bakmak şart, ancak yine de o muhteşem sezonda Messi takım arkadaşlarından hep bir adım önde oldu. Messi bu seneye geçen seneden çok daha iyi başladı. Geçen seneye bakınca "daha ne kadar iyi olabilir ki" diyor insan, ancak konu Messi olunca da şaşırmamak lazım. Bu seneki insanlık dışı görüntüsünü hayranlıkla izlememize rağmen kim, "daha fazla geliştiremez kendisini" der ki ? Hepimiz eminiz ki, bu adam kusursuzluk tanımı her sene daha yukarı çekebilecek kapasitede. Artık fazla da üzerinde konuşmaya gerek yok bu adamın. Çünkü böyle. Messi deyip geçelim.

Messi zaten Messi olduğu için, La Liga'da sezonun en sürpriz ismi Higuain. Neden büyük sürpriz ? Tabi ki kötü futbolcu olduğu ve bu sene kendini aştığı için değil. Higuain, evet üstüne koyan bir adam, ancak zaten geldiği sezondan beri iyi futbol oynayıp takımını sırtlıyor. Geçen sezon 24 maçta attığı 22 golle, bu takımın skora en fazla katkı sağlayan ismi olmuştu. Bu sezon da hemen her maçta gol atıyor. Daha şimdiden geçen seneki sayısını yakaladı. Peki neden sürpriz ? Çünkü kimse bu adamın bunları yapabileceğini düşünmüyordu. Kimse, bu adamı süper golcü, takımın en önemli ismi olarak görmüyordu. Bu geçen sene bile böyleydi. Belki geçen senenin başında RVN sakatlanmasa, 24 maçta bile oynayamayacaktı. Kaldı ki bu seneki transferlerden sonra kimse bu adamın ilk 11'in değişmez ismi olacağını düşünmüyordu. Kaka, Ronaldo ve Benzema transferleri yapılınca, o meşhur Recaro koltuklarda son dakikalarda yorulan hücumcuların oyundan çıkmasını bekleyen isim olacaktı belkide. Yine sakatlıklar sayesinde sezonun başlarında yer buldu ve oynadığı müthiş futbolla Benzema'yı yedek bıraktı. Higuain'i biraz izleyen biri, bu adamın ne kadar yetenekli bir forvet oyuncusu olduğunu anlar. Hızlı ve akıl almaz zamanlarda, akıl almaz hareketlerle futbolcu geçebilen ve kalecileri vuruşlarıyla madara edebilen biri. En büyük artısı da Sağ ayaklı bir futbolcu olmasına rağmen, sol ayağı ile müthiş vuruşlar yapabiliyor. Sol ayağı ile attığı güzel plaseleri izleyen, bu adamın hangi ayağını kullandığını sorgulayabilir.

Ancak bu adam bir türlü hakettiği yerlere gelemedi. Kimse onu bir Torres, bir Tevez bir Agüero gibi görmüyor. (Drogba, İbra, Rooney demiyorum bile). Kimse hala onu en büyük forvetler arasına koyamıyor. Yedek bıraktığı Benzema bile çok daha değerli hala. Karizması mı yoktur, nedir bilemiyorum, yani neden hala onu ilk 11'imize almak istemiyoruz ? Maradona bile bu adamı yeni aldı Milli Takıma. Bana çok garip geliyor Higuain'in durumu.


Yaşı henüz çok genç, Messi ile aynı yaşta, hatta bir kaç ay küçük. Kendini Dünya'ya Dünya Kupası'nda gösterecektir ve hak ettiği değeri görecektir. Benim tek korkum Real Madrid'in bu adamı satması. İngiltere'den teklifler var. Alınacak bir forvet oyuncusu Higuain'in Real Madrid macerasını bitirebilir. Gerçi ,o bu tip zorlukları çok aştı ve her seferinde kazanan isim oldu. Ancak kafası kızıp giderse de, kim ne desin. Astronomik paraların takımı Real Madrid 2007 yılında 20 yaşındayken, River Plate'e 13 milyon euro vermişti. 2007 yılından bugüne geldiğimizde 3 sezonu geride bırakıyoruz. Bu 3 sezonun 2'sinde takımın en skorer ismi olmayı başardı (bu sezonu da dahil ettim). Takıma bu kadar iyi oturmuş ve henüz çok genç olan bir ismin gönderilmesi büyük hata olur.

Real Madrid'in durumuna değinelim. Sezonun en çok gol takımı Real Madrid. 28 maçta tam 78 gol attılar. Bu gollerin hemen hemen yarısını Higuain ve Ronaldo kaydetti (37). Alınan diğer 2 süper yıldız Kaka ve Benzema, henüz sakatlıklardan kurtulup, paralarının hakkını veremediler (nasıl bir tabirse). Kaka'nın müzmin sakat olduğu söyleniyor, bunu da hatırlatalım. Adam Milan'da döktürürken, Real Madrid'e geldi müzmin sakat oldu. CR9 ve Higuain şimdilik takımı başarıyla taşıyorlar. Real Madrid'de pasta dilimi meselesi yok tabi. Sistem ve karakter tamamen farklı. CR9'da bu tip bir karakteri olan takım için biçilmiş kaftan. Şimdilik görevini çok iyi yerine getiriyor. Higuain ise her zaman ki gibi, bizi şaşırtmaya, ancak aslında her zamanki gibi olmaya devam ediyor. Böyle giderse 100 golü rahat geçerler. Real Madrid antipatisi besleyen ve CR9'a kıl olanlar, hala bu adam takıma ne katkı yapıyor desin. Higuain ile birlikte 2'si takımı zirvede tutmayı başarıyorlar.


Arjantin'den açıkçası Dünya Kupası'nda hiçbir şey beklemiyorum. Kadrosu muhteşem olsa da, başındaki futbol dehası ! henüz yönetmeyi öğrenememiş birisi. Fakat şunu da belirtmek lazım; Avrupa'nın en büyük liginde oynayan ve bu ligin şuan en formda 2 ismi de Arjantinli. Eğer Higuain'i, Tevez veya Aguero'nun arkasında bırakmazsa, Messi ile birlikte coşabilirler. Hatta kimse bana kızmasın, Higuain'in Messi'den daha fazla parlayabileceğini bile düşünüyorum. Bunun sebebi Maradona'nın bir türlü Messi'yi oturtacak sistemi bulamaması, ya da becerememesi. Dünyanın en iyi futbolcusu olmasına rağmen, Messi sistem futbolcusu. Ben Maradona'nın yerinde olsam bu adamı alırım ve beraber takımı oluşturmaya çalışırım. Ancak Maradona bunu yapmayacak, çünkü kendisini hala futbol dehası olarak görmeye devam edip, kendi bildiğini okuyacak. Durum böyle de olmuşken, o bireysel sistemde Higuain, Arjantin'in kupadaki sürpriz ismi olabilir (CR9 Arjantin takımı sistemine de cuk oturuyor). Tabi karşısındaki adam Messi olunca durup 3-4 kez düşünmek gerekiyor bu lafları etmek için. Messi ve Arjantin Milli takımı hakkında yazarız bir ara. Benim korkum Maradona'nın Tevez ve damadı oynatacağım diye Higuain'i takımda pek kullanmayacak olma ihtimali. Böyle bir şey Higuain'in mevcut performansı karşısında yaşanmayaktır, ancak Maradona bu tabi...

Higuain seneye Real Madrid'de kalırsa Benzema gönderilir, bunu da ekleyip yazıyı bitirelim. Bu adama hak ettiği değeri verelim :)

Kazık


Nike'ın Trabzonspor'dan sonraki bulduğu enayi, Spartak Moskova sanırım. Trabzon'a 06-07 çubukluyu ittirdikten sonra, Ruslara da bizim Euro 2008'deki kırmızıyı itelemişler. Helal valla.

BY









Beşiktaş'a 06-07 başında geldiğini düşünürsek, biraz hızlı gidiyor abimiz. Vieri'ye yetişir mi acaba.

Diş

Yeni Gs Formaları

Yeni bi' gelişme var. 2 gün oldu, diğer tarafta yazdık da, burdan haber vermemişiz niyeyse. Orayı bilen vardır, bilmeyen vardır. Önce şuraya, sonra da, şuraya bakınız. Hayırlı olsun. Ben de burda bir ara yazarım nasılsa.

Ters

Bu blogu ciddi ciddi takip eden okurlar (var mıdır ki lan?) eminim en çok post başlarındaki "ulan ne zamandır yazıcam, yazamıyorum anoktamenoktake" şeklindeki hayıflanmalara uyuz oluyorlardır muhtemelen. En azından ben olsam, olurdum. Sürekli bazı şeyleri geç yazıyorum. Hatta bazılarında o kadar gecikiyorum ki, yazsam okuyan "lan bu konu neydi, 5 sene önce miydi" filan der. Bu neden böyle, o konuda da bir fikrim yok. Şimdi yazacağım mesele de aynen öyle. Allahtan güncel bi'şey değil.

Şimdi malum, son dönem bu memleketin çıkardığı en büyük futbolcu bünye Arda Turan. Özellikle son 2 sezonda sempatik halleri olsun, ne bileyim oynadığı reklamlar filan olsun, ilişkisi olsun, bayağı bir Törkiş Bekım vaziyeti var. Sercan veya bir başkası kendini aşmadığı sürece, uzun süre de böyle gidecek. Bu sezon veya öbür sezon dışarı kaçtığı zaman başarılı olursa da, pekişecek bu durum. Büyük yetenek, şudur budur, ama Arda'yla ilgili, şöyle etrafa baktığınızda pek de farkında olunmayan, veyahut farkında olunsa da, hakkı verilecek kadar üstünde durulmayan çok değerli, çok önemli bir nokta var. Arda'nın oynadığı esas mevkii, ters kanat. 07-08 ve bu sezon ara sıra gördüğümüz gibi merkezde de oynayabiliyor. Fakat gerçek ve kendini en rahat hissettiği mevkii, sol kanat.
Ben daha önce ülke çapında bu kadar önemli bir oyuncunun böyle bir ana özelliğe sahip olduğunu hatırlamıyorum. Ve bu özellikten, sanki herkes farkındaymış gibi, hiç bahsedilmemesine deliriyorum. Belki Meleke, ne bileyim Demirkol filan yazmıştır zamanında ama, hak ettiği kadar asla bahsedilmiyor bu mesele hakkında. Farkındalık eksikliğinden olduğunu düşünüyorum tabii ki. Ülkede Arda'yı Messi'ye tercih ederim diyen insanlar var. Hele şu son bi' hafta üstüne yine söyleseler bu lafı, ne komik olur ulan.

Eğer Arda'yı müstesna kılan bir husus varsa, bu da ters kanat oyuncusu olmasıdır. Ne bileyim, klasik bir 10 numara olsaydı, ya da bir düz kanat olsaydı Arda, bu kadar önem arz etmeyecekti. Ama şimdi durum çok başka.

Ters kanatın teknik verimliliği çok başka bir mesele. Önemi şurda ters kanatın:Son 6-7 yılda dünya futboluna damga vuran büyük oyuncuların çoğunun ya ana mevkiisi ters kanat, ya da yarı zamanlı ters kanatta oynayabiliyorlar. Sol baştan sayalım;Messi, Ronaldinho, Ribery, Henry, Robben, Cristiano Ronaldo, Kaka. Bu adamları takımlarının maçlarını izlerken, ya bütün karşılaşma boyu, ya da bir bölümde ters kanatta oynarken görebilirsiniz.

Tabii ben genel olarak "ters kanat" diyorum ama, başka usturuplu bir terim bulamadığımdan öyle diyorum hepsine. Yoksa Messi ve Dinho'nun kanat oyuncuları olmadığını biliyoruz hepimiz. Biliyor muyuz? Sergen Yalçın bilmiyor, ondan eminiz.

Kısaca, Arda'nın bu özelliği, pek üstünde durulmayan bir hadise. Bunun sebebi de, yukarda da yazdığımız gibi, farkında olmama. Ben şahsen çok seviniyorum bir yerli oyuncunun, tuttuğum takımın yıldızının, böyle bir özelliğe sahip olmasına.

Ulvi Bak At Kafası

Ulan kaçtır aklıma geliyor ama, hep esgeçiyordum, yazmaya aslında değmeyebilecek bi' mesele ama, çok dillendiriliyor, demin de bi' yerde daha gördüm, dellendim, gece gece de yazacağım:Biladerlerim, Iniesta-Xavi-Fabregas gibi bir üçlü olamaz. Çünkü Barcelona denen takım, orta üçlünün birini hep (cm diliyle söyleyelim) "dmc" tarzı oyunculardan seçer. Örnek vermeye bile gerek duymuyorum, gözüyle maçları izleyenler bilir zaten. Ve geriye sadece 2 kontenjan kalıyor. Dolayısıyla, bu üçlüyü normal hallerde bir arada göremeyiz. Tek bir ihtimal var, o da Iniesta'nın ön üçlünün solunda oynadığı dönemler. O zaman işte bu 3lü her türlü sahada olur. Hatta belki bazen Cesc sağda bile denenebilir. O şekilde de olur.

Arkadaş, anladık bu 3 güzel oyuncuyu bir arada izlemek istiyorsunuz. Yetmiyor milli takımda izlemek-ki orda bile çoğu kez olmayabiliyor. Ama biraz mantıklı atın tutun be amına koyym. Ezbere konuşmak ne güzel.

Özhan Canaydın


Özhan Baba'yı kaybettik...

Artiz


Tuncay sağolsun, Spormax her hafta bir tane Stoke City maçı veriyür. Biz de hepsini olmasa da, bir kısmına bakıyoruz, olmadı özet filan denk geliyor. Abi, bu Fuller'a bir gıcık oluyorum. Zaten duruş filan bir havalı, sanki maçla zerre alakası yok. Bir de (yazının ana konusu olan) küpe de göründü mü, tam oluyor.
Şimdi;bu küpeye nasıl izin veriyorlar? Bir de normal bir şey değil ha, nal gibi parıldıyor. Hakemin gözünü filan alır yani. Hava topu mücadelesinde birinin bir yerine gelse bu küpe, kafatası çatlar ulan.



Bu mesele üstünde düşünürken, aklıma Ronaldo'nun aşağıdaki halleri geldi. En azından üstüne bi'şey yapıştırmış. Ufaktan bi' önlem filan. Fuller'da o da yok. Şaka bir yana, buna nasıl izin veriliyor, ben kavrayamıyorum. En zararsız kolye veya bilekliğin bile alındığı ortamda, bu nasıl kalabiliyor herifin kulağında.
Hip-hop yıldızı gibi salınıyor la herif sahada.


Nerden Nereye 14


Dikkat Aslan Çıkabilir


Fenerbahçe'li taraftarlar son 2 haftadır çirkefe yatmakla meşguller. Önce Ankaragücü maçında kapalıda çıkan bir kavga sonrası, aşağı düşen taraftarı gösterip sahanın kapanması için uğraştılar. Şimdi de dünkü maçta Keita'nın kaşınan biyerini bahane ederek, Keita'yı derbide oynatmama peşindeler.

Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan bir maçta bunlar yaşansa istedikleri gibi çirkefe yatsınlar, sorun değil. Ancak alakasız 2 maçtan medet ummaları, kendilerini küçük düşürmekten başka bir şey değil. Gerçi Kadıköy'deki maçta atılan su şişesinin Galatasaray tarafından geldiğini iddia ettikleri gün yeterince komik olmuşlardı. Çok mu korktunuz ? Nedir durum bir açıklayın.

Takım futbol oynayamadığı için. Hiçbir maçları garanti olamadığı için, takımlarında ki tek varolan isim de made in Galatasaray olduğu için telaşlandılar. E tabi bir de, Ali Sami Yen'de Aziz Yıldırım'ın hakem odasına girmesi zor olduğu için, ortalığı daha 2 hafta önceden başka bahanelerle karıştırmaya başladılar. Senin başkanın hakem odasına girip hakemlere devre arasında nasihat veriyor ! Sen kapalıda kavga eden 2 taraftarı bahane edip Galatasaray'ın kollandığını söylüyorsun. Komiksin.

Resim kaynak: Sporx

Adam Kalmadı

Vatan Gazetesi'nin Trabzonspor-Galatasaray maç cover'ını kim yazmış dersiniz?

Buradan alalım.

Çöküş


İnter dün yine takılmış. Serie A'da son 9 maçın 7'sinde puan kaybettiler. Yanlış hatırlamıyorsam bu 7 maç'tan sadece Cagliari maçını kendi sahalarında, Suntari yüzünden kaybetmişlerdi. Onun dışındaki bütün maçları beraberlik ile bitirdiler. 27 puanın 15'ini 9 haftada harcadılar. Başka hiçbir umudu kalmayan Milan da geldi yakalarına yapıştı geçen hafta. Dün yine puan kaybeden İnter'i şimdi geçme şansı var Milan'ın. Puan farkı 2. Eğer kendi sahalarında Napoli'yi yenerlerse uzun bir aradan sonra ligde lider değişmiş olacak. Kalan son 9 haftada da müthiş bir Serie A izleyeceğiz. Daha önce hem Roma'nın, hem Milan'ın, hem Juve'nin farkı kapatmak için çok şansları olmuştu. Ancak hepsi kendi elleriyle itmişlerdi bu fırsatı. Acaba bugün yine aynısını yapacak mı Milan ?

Napoli dengesiz bir takım. Aldıkları garip sonuçlardan sonra orta sıralarda olacakları belliydi daha ligin ilk 5 haftasında. Milan da lige dengesiz başladı. Son haftalarda toparladılar. Avrupa'da olmamaları bunun en büyük sebebi belki de. Sene başındaki performansı ile hiç kimse Milan'ın buralara gelebileceğini düşünmüyordu. Daha 6. 7. haftada Leonardo çoktan gönderilmişti bile kimilerine göre. Lig'in Juventus ve İnter arasında geçeceği, Milan'ın ilk 4'e girmesinin bile sürpriz olacağı görüşü hakimdi. Ancak acımasız futbol Milan'a gülerken, Juventus'u parçaladı. Gönderilen Leonardo değil Ciro Ferrara oldu. Şimdi Juve acaba girebilecek mi ilk 4'e diye düşünülüyor.

Gerçi ben bu seneki Ligi geçen senenin Türkiye Lig'ine benzetiyorum. Tamam Milan yetişti ve önce geçme şansı var, ancak bu şansı gümüş tepsi ile İnter sundu Milan'ın önüne. Yani İnter'in çok kötü gitmesi son haftalarda, çoktan farkı 15 puan yapabilecekken becerememesi, Milan'ın buralara kadar gelmesini sağladı. Bu yönüyle işte geçen sene "Beşiktaş'ın şampiyon olma sebebi, diğer 2 büyük takımın çok kötü olması" durumu ile benzerlik gösteriyor.

Ronaldinho benim izlemekten en keyif aldığım futbolcu. Ne Messi'yi, ne de CR9'u izlerken bu kadar keyif alıyorum (keyif almıyorum değil tabi). Bir kere; uzaydan baksak, oradan izlesek maçı, topun Ronaldinho'da olduğunu anlarız. Dünya'da bu kadar karakteristik top süren, pas veren, şut çeken bir futbolcu daha yok. Ayrıca saçları da sanki o koşu için özel tasarlanmış. Tekniğini, paslarını falan anlatmak zaten gereksiz. Ayrıca futbolu keyif alarak oynuyor. Yüzünde her daim bir gülümseme. Sanki halı sahada arkadaşları ile maç yapıyor. İşte tüm bu özellikleri ile Ronaldinho benim en keyif alarak izlediğim futbolcu. Barça günlerinden kesitler sunması beni daha bir mutlu ediyor. Ayrıca Milan'ın buralara kadar gelmesinin en büyük sebebi de bu adam. Eski halinin yarısını bile sahadan gösteremezken, koskoca Milan'ı sırtlayan adam oldu. Buralara taşıdı adeta.

Şimdi Lig daha güzel, bakalım Ronaldinho neler yapacak. Ben Mourinho'nun yerinde olsam, zaten asılmam o kadar lige. Takımın üst üste 4 sene şampiyon olmuş Ligde. Son 15 senede ezeli rakiplerin Şampiyonlar Ligi Kupasını 3 kez ülkeye getirmişler. Sen en son 45 sene önce alabilmişsin. Ayrıca Mourinho'da Porto'dan sonra Avrupa Kupası kaldıramamış, 2 dev takım ile çalışmasına rağmen. Tüm bu etkenler birleşince, bırak ligi sen, Avrupa'ya odaklan değil mi ama ?

Halt

Efendi gibi bi' yarışma yapalım dedik, sıçıp sıvadılar. Haberi olanlar baksın, olmayanlar da öğrenmiş olsun. Buyrun.