Baldız Baldan


Aslında eşi değil de, Kim yengeyle ilgili bi'şeyler daha etkileyici olabilirdi. Bu konuda aslında roman bile çıkar. Baldızın Kim Kardashian ulan. Olayı kes.

10


Yarın bu saatlerde 2. maç başlamış olacak bile. Bayağı da iyi geçmesi mümkün bir maç. Kendi adıma en bilinçle, en sevinçli, en kurulmuş şekilde izlediğim, en çok beklediğim Dünya Kupası olacak. O yüzden çok heyecanlıyım.
94'ten aklımda bazı kalanlar var. Dedemle izlediğim maçlar. Rahmetli dedemin babamın şimdiki halinden daha çok futbol dünyasına aşina olması, daha bilgili olması benim için hazindir. Babamla da fitbol konuşuruz ama, asla derinlikli olmaz. Bir de benim tuttuğum takımlara karşı gelir, iyice sinir eder amcık. Dede faktörünü katarsak eğer, çok ufak olmama rağmen, şimdiye kadar benim için en keyifli kupanın 94 olduğunu söyleyebilirim. Tabii Hollanda'yı tutan ufak Lappap için kötü bitmişti. Orospu Çocuğu Branco. Ta anasının amına vurmuştu, o nası' frikikti lan öyle. Çeyrek final, skor 2-3

2 sene sonrakinde de Brezilya köstek oldu. Bu kez yarı final. Penaltılar. Bu kez engelleyen tanıdık:Taffarel. Finali babannemde izlemiştik. Zidane filan, malum.

2002'de lisedeyiz. Maçları okulda izliyoruz. Zaten sakat saatlerde maçlar. Teneffüslerde kantine koşturuyoruz, o maç noldu, bu maç noldu. Haftasonuna denk gelen bir gün, 4 maç üstüste izlemiştim, 8-0'lık Almanya-Arabistan maçı da o gündü. Klose bi' ton atmıştı filan. Çıkartma kısmı da var tabii. Okuldan çık, dooğru bayiiye. Biriktiren arkadaşlarla takaslar. Aimar için 5 çıkartma vermiştim birine. Bu kupada Hollanda yoktu bile.

2006'da olması gerekenden az maç izlemiştim:Arkadaşlar. Hadi gezelim, hadi sevişelim, hadi Hadi'lere gidelim derken, bi' sürü maç gitti. Brezilya-Fransa maçına da elektrikler sebep olmuştu. Hollanda bu kez 2. turda elendi, Portekiz'e. Şu 67 kart çıkan maç.

Bu kez Dünya Kupası'nın değerini daha fazla bilerek izleyeceğim turnuvayı. Futbol kalitesi başka mesele, Dünya Kupası çok ayrı kıymeti olan bir organizasyon. Bu geçen 4 senede onu daha iyi anladım-iyi ki. Hollanda'yı tutuyorum evet ama, Gs'li oyuncular sebebiyle desteğimizi toplayan takım sayısı çok:Berezilya, Meksika, Avustralya, Fildişi. Tabii işin bu oyuncuların değerlenip elden kaçma kısmı da var ya, çaktırmayın onu.

Son olarak da bizimkilerin formalardan bahsedeyim 2 satır. Daha önce de ufaktan siyah şort denendiğini biliyorum home formada. Bu kez siyah şort var ve beyaz ayrıntılar da var. Bu benim gibi 2., 3. renklerin katılmasını seven biri için müthiş. Ve şöyle bir şey de var:Siyah şort yaptığınız zaman turuncu altına, away'in de beyaz-mavi olduğunu düşününce, bir açık-bir koyu kombinasyonu gerçekleşiyor. Diğer türlü turuncu forma altı beyaz şort ve beyaz-mavi forma olunca, 2 açık forma oluyor. Aslında 2. forma siyah olsa hep, sorun kalmaz.

xxx

Bir de Dünya Kupası ile ilgili kitaplardan bahsetsem iyi olur. Bende bunlardan Dünya Kupası, Gölgede Ve Güneşte Futbol, Tae Han Min Guk ve Kupaların Kupası Dünya Kupası var. İlk üçü tamam da, sonuncuyu tavsiye etmem. Tecrübe, görüp etme eyvallah da, 3 noktalı cümlelerden çabuk sıkılacaksınız.(..) İlkinde işte çoğu aşina olan isimler (Bağış abi, Güntekin, Demirkol vs), kimi bir kupayı, kimi bir takımı anlatıyor. Gayet hoş. Tae Han Min Guk, Demirkol'un 02 Dünya Kupası'ndaki yazılarından oluşuyor, ben çok sevmiştim.

Ders


Kimsenin 3 maçını izlemediği (Belki FD izlemiştir) Şıtoh'un bu kadar kısa sürede hayranı olmak, takımda görmek için çıldırmak da nedir ? Birilerinin verdiği gazı almaktır. He kötü oyuncu mu, değildir muhtemelen. Ancak bu kadar süredir bu adamla uğraşacağına, taraftarları da heyecanlandıracağına (neden heyecanlanıyorlarsa artık), gidip şu resimdeki adamın işini bitir bir an önce. Umarım gerekli ders çıkartılmıştır. Şıtohla Dos Santos'u kıyaslamazsınız herhalde...

Best


George Best işini bilir...

Nerden Nereye 22




Çok kastırıcı bi' Nerden Nereye oldu bu. Ama başardık, sikerler.

Bol Sek


Ulan herkes Brezilya'nın sağ bekinde 2 tane harika adamın varlığından, hangisi oynamazsa yazık olacağından söz ediyor da, kimse Fransa sol bekindeki bolluktan bahsetmiyor. Adamlara bak:Clichy, Evra, Abidal. Zaten en iyi 5 sol bekten üçü bunlar mnakoyym.

Pat

Geçenlerde, 10 gün oldu herhalde, şu gemi saldırısı olduktan sonra ufak bi'şeyler yazmıştım hani. Bayağı da yorum filan geldi. Ardından birkaç gün geçti, sevdiğimiz blogger dayılarından olan Chao bi'şeyler yazdı, sonra ben cevapladım filan. Merak eden gider okur, mesele o değil. Benim rahatsız olduğum bir bölüm vardı orda. Şöyle:"bu blogu samimiyetinden, "harbiliğinden" dolayı seviyorum ama şu posttaki o bahsettiğim bölümde zerre samimiyet yok maalesef. ha ne kadar sikinizde olur bilemem ama "filistin'e gideceğine doğudaki insana yardım et" demek yerine "amına kodumun yobazları" deseydiniz çok daha güzel olurdu bence. en azından samimiyetinize emin olurdum."

Ben bu mınakoduum blogundaki postların çoğunu 1 saniyelik bir karar sürecinden sonra yazıyorum. Postların kısa olması mesele değil, 2 cümle için 1 saat düşünen de var. Demek istediğim çok spontan gelişiyor burda işler. Neyse o, pat diye yazıyoruz. Ve en büyük çekincem(iz?) de samimi bulunmamamız. Demek ki olabiliyormuş. O tartışmamsı muhabbette bu yukardakileri söyledi Chao. Ve ben üzüldüm açıkçası. Yani bizi okuyan adamlardan 5'i böyle dese ben kapatır giderim zaten mesela. Tutup da millete "vallaha samimiyiz lan" diyecek halimiz de yok. Ama yani bilmiyorum, kötü.

Ben samimi olmayıp kime yaranacağım, neye yönelik, neye hizmet eder şekilde yazacağım, merak ediyorum. Sanırım işin içine ideolojiksel işler giriyor.
Böyle açıklama gibi şeyleri de sevmem ama, yazmak istedim.

Düşün


Öyle bir takım düşünün ki, kombine satışlarında yaşanan izdihamı büyük bir gurur kaynağı olarak görüyor. Taraftarların 7-8 saat beklemesini, eziyet çekmesini ilgi olarak algılayıp sitesine gururla haber yapıyor. Öyle bir takım düşünün işte...

19


Geçenlerde resimler arasında gözüme şu takıldı. Maç, 05-06'daki Çelsi-Barsa 2. tur eşleşmesinin ilk maçı-ki izlediğim en iyi 3 maçtan biridir. Bir de zemin az daha iyi olsa, üf. Ayrıca Messi'nin ilk büyük patlayışını yaptığı maç da diyebiliriz sanırım. Bak konudan kaydık. Dikkat ederseniz Leo'nun ayakkabılar Nike. En az 2-3 senedir Adidas tanıtım veya reklamlarında izliyoruz onu, bu kesin. Demek istediğim, Adidas ile sponsorluk anlaşmasını 06 yazında mı yaptı? Öyle görünüyor. Konu hakkında kesin bilgisi olan yorum kısmına yazıversin.

6


Ben ilk başta Liverpool veya Inter hoca bakıyor falan sandım. Hepsi kariyerli ve kaliteli hocalar. Benim Beşiktaş için sıralamam resimdeki gibidir. Schuster'in takıma gelmesinin, onlar açısından en iyisi olacağını düşünüyorum. Daha sonra başka Almancı Magath'ı seçtim (gerçi o biraz zor çıkar Almanya'dan). İşte sıralamam bu. Bakalım hangisini kapabilecekler. Lucescu gelmez. Hollanda ekolünün nispeten zayıf halkası Koeman Beşiktaş'a hiç olmaz. Juande Ramos'u da ben sevmiyorum. Pellegrini hakikaten iyi hoca, Beşiktaş için 3. , Liverpool için ilk tercihim. Gerçi bu 6 adamın kaderini diğer takımlar da epey belirleyecektir, bakalım.

Top


Ben hala bu penaltıyı atan adamın Galatasaray bünyesinde olduğuna ve "Top sizdeyse rakip gol atamaz, bu bir. Ve top asla yorulmaz, bu da iki. Bizim basit futbol oynamayı öğrenmemiz gerekir. Tek pas veya kontrol pas." gibi cümleleri, bizim için söylediğine inanamıyorum.

Best


O değil de böyle devam ederse Umbro, veririz herhalde topluca.

Gel


Ali Sami Yen'deki son derbiye gel, TT Arena'daki açılışa gel, ilk derbiye gel. Ama önümüzdeki sene mutlaka gel. Seni o tribünlerde görelim. Neeskens ile yanyana görelim, Rijkaard'ın lülelerini severken görelim. Başkan'la sohbet ederken görelim. Lig TV muhabirleri salak salak sorular sorsun, onları cevaplamak zorunda kalırken görelim seni. Bir kere de olsa gel, onursal başkan yapalım seni.