3-0


Yani tamam "eleyeceğiz" diyorduk ama, bu kadar çabuk olmasını da beklemiyorduk. Şu aşamaya geldikten sonra her Spurs taraftarı Suns'ı süpürmek ister değil mi? Hayır, ben istemiyorum. Cidden.
Şampiyonluk peşindeki bir takımın daha ilk turdan (kimle oynadığı önemli değil) böyle elenmesini asla istemem. Bari bir veya iki maç alıp şerefi kurtarsınlar. Zaten 3-0'dan dönme şansı yok o malum.
Suns kaç yıldır, böyle savunmasız, gevşek (ama göze filan hoş geliyor tabii, o ayrı) bir sistemle (sistem?) yüzük peşinde. Ama finale bile gelemedi...

Bu arada Popovich'in o söylediklerinin üstüne gerçekten hiçbir şey denmez. Ve de umarım bırakmaz seneye. En azından şu takım dağılana kadar kalsa...

Felaketin Reçetesi: D'Antoni


D'Antoni yine çıldırttı. Maç boyunca Spurs pick 'n' rolllarında gard ve Shaq'i switch yaptırarak sezonun en büyük maçının kaybedilmesine, Tony Parker'ın Avrupa yılları dahil kariyerinin en yüksek rakamına ulaştı, 41. Hack-a-Shaq iyice abardı. NBA yönetimi her şeye çare buldu bi' buna bulamadı. Hele 4. çeyrekte Big Fella'ya çalınan bir sportmenlik dışı faul var ki akıl almıyor. Pick-n-Roll yine, Duncan devriliyor, Shaq hücum faul için rotasyona geliyor, geç kalıyor. Karar? Sportmenlik dışı faul. Ayıp. Neyse, şu diyalog her şeyi açıklıyor aslında. Maç sonrası;

"ESPN: Seride 3-0 öne geçtiniz, mutlu musunuz?
Popovich: Hayır. Ama yakınım.
E: Neden değilsiniz?
P: Bizim gibi takımların mutlu olması için 4-0 yapmış olmaları gerekir.
E: Sizin gibi takımlar derken?
P: Sen de haklısın, bizim gibi başka yok."

-Olay budur. Popovich'in sezon sonu ayrılma ihtimali varmış, olursa yazık olur.

Cahil-Cüheylan

Kırk yılda bir öylesine Tv'ye bakarız, her seferinde de bir rezilliğe denk geliriz.
Az önce kanallar arasında dolaşırken, şu Süper Aile diye bir yarışma var, eskiden Beyaz filan sunardı, o başlamış yine. Bakayım dedim. Demet Akbağ sunuyor bu kez.

Soru "Türk edebiyatından bir roman söyleyin" 4 tane söylenebiliyor. Ben açtığımda her nasılsa şunlar söylenmişti:Yaprak Dökümü, Çalıkuşu, Sinekli Bakkal.
Bunları da nasıl söylediklerini biliyoruz: Diziler.
Sonra tek cevap kalınca elemanın bir tanesi "Çılgın Türkler" cevabını verdi.
...
Hak karşı masaya geçti bir süre sonra, hepsi mal gibi bakıyor. Karşı tarafın cevabı hazır! Ne biliyor musunuz? Dudaktan kalbe. E şaşırmadım tabii. Nedense cevap kabul edilmedi.

Türk halkı manzarası işte.

Kobe Vol.2

Sadace birkaç not daha Salih'in üzerine:

-Kobe ilk çeyrekte 20 sayı attı, bir sayıyla ilk çeyrek kariyer rekorunu kaçırdı.

-İkinci çeyreğin 3. dakikasında 25 sayıdaydı 10/12 isabetle, ve bu giren 10 şut peşpeşe. Yani Bryant ilk iki şutunu kaçırdı, arkasından peşpeşe 10 şut soktu.

-Biraz sakindi 2. ve 3. çeyrekte ancak 4. çeyrekte oyundan çıkmadan önce takımının 17 sayısının 16'sını o attı.

-Kariyer sayı rekoru 51. 2 dakika daha kalsaydı oyunda o da çıkmış olacaktı aradan, ama Kenyon ile devam ederse Denver o zaten olur.

Cr7 Vs Messi Part 1

Aslında öne geçen yok ama geriye düşen var. 2. dakikada penaltı kaçırıp serinin gidişatının içine edersen düşersin tabii.
Cr7 de Messi de iyiydi. Messi 70 küsürde çıktı. Çıkmak istemedi ama Rijkaard kabul etmedi, Krkic girdi onun yerine.
Manutd anlaşılmaz bir şekilde geri çekildi, ataklara 4 kişi bile çıkmadılar.
2. maç harika olacak, bu kesin.

49

Bazı oyuncular 2 maç üst üste kötü oynamaz derler. En büyükleri. Kobe de ilk maçta 9/25 attıktan sonra, o oyununu tekrar edemezdi;etmedi de. 18/27 ile 49 sayı. Yanına 10 asist ve 4 ribaund. Maç Lakers'ın tabii ki.
Bu seri de büyük ihtimal 4-1 filan biter. İşte orda bir maç alır Lakers, dönünce evde de bir maç, tamam.

2-0

Evdeki maçları kazandık. İkisi de zor oldu ama "oldu" ise sorun yok demektir. Yine bir 3. periyot harikası var: 27-11.
Yine 3 yıldızın atıp, diğerlerinin sayı bulamaması gibi bir sorunumuz var. 3 yıldız 79 sayı atıyor, geri kalanı ise 23 sayı. Ve bu 23 sayıyı da 4 kişi atıyor. Oyuna girip de sayı bulamayan 4 kişi var. Bu dağılımı iyi yapmalıyız. Udoka'nın kaçırdığı üçlükleri Barry kullanmalı sanki ama, maç içinde bunu dengelemek zor. Söylemesi kolay.

Suns bir dönem salak bir 5'le oynamış, Hüseyin söyledi. D'Antoni, son şansını kullandığının farkında değil sanırım. Skor dağılımı sıkıntısı onlarda da vardı bu maç. Barbosa çok kötü bu sıralar. Şansımıza işte.

Manu


Ve Manu en iyi 6. adam seçildi. Buradan Terry ve Barbosa'ya oy verenleri kınıyorum. Adam, Nba tarihinde 32 dakikadan az süre alıp 17 sayı ortalamasını geçen ilk oyuncu oldu. Sayı alanında kariyer rekoru kırdı. Kariyer ortalamasının 6 fazlası bir ortalama tutturdu. Ve ilaveten, takımının en skoreri;benchten gelerek...

Bu resim sanırım Manu'yu en iyi anlatanlardan bir tanesidir. "No fear".

Majesteleri bizi ...

Reklam var işte yeni, Jordan markasının, majesteleri konuşuyor önünde yeni basketbolcular filan var:

"Belki bu benim hatam,
Belki çok kolaymış gibi gösterdim, aslında değilken,
Belki ben görüntülerimin serbest atış çizgisinden başladığını düşündürdüm, antreman salonundan değil,
Belki ben size 'Bunun her attığı şut son saniye basketi' dedirttirdim,
Belki ben oyunumun ateş değil de birkaç kıvılcım üzerine olduğu hissini uyandırdım,
Belki ben size her zaman rahat olduğumu hissettirdim, korkum benim motivasyonum değilmiş gibi,
Belki ben basketbolu sanki Tanrı tarafından bana verilmiş bir hediye olarak gösterdim, 5 yaşımdan beri durmaksızın her gün çalıştığım bir şey olarak değil,
Belki ben oyunu yıktım, bitirdim,
ya da
Belki de siz sadece bahaneler uyduruyorsunuzdur."

Majesteleri kendisi yazmış senaryoyu vesaire. Geniş görüşlü adam vesselam.


Videonun linki

İsmet Özel

Akşam gazetesindeki İsmet Özel röportajı. Aşağı alıntılıyorum, bir zahmet okuyun.

  • Türkiye zor günlerden geçiyor diyorlar.

    Osmanlı’nın son dönemini hatırlayın. Önce çökme psikolojisi yaratıldı, sonra ülke yok oldu.

  • Bu psikoloji yaratılmasa çökmeyecek miydi?

    Çökmeyecekti. Mohaç Zaferi’nde Türkler Macarlar’ı mağlup edince Avrupa’da ‘Türkler yenilmez’ fikri oluştu. Bu fikri silmek Papalığın takıntısı oldu. Avrupa kendine bir açılım imkanı aradı. Böylece kapitalizm yükseldi.

  • Batı’nın gelişimi Türkler sayesinde oldu diyorsunuz, öyle mi?

    Benim iddiam o. Ben dünya tarihinin ekseninde Türklerin olduğu kanaatindeyim.

  • O dönem Osmanlı vardı. Neden Türk diyorsunuz?

    Çünkü Osmanlı ortadan kalktı ama Türk hâlâ var. Demek ki devam eden şey Türk. Osmanlı’nın çökeceği fikri de “Türkler mağlup edilebilir” fikri üzerine bina edildi.

  • Türkler bu fikri hemen içselleştirdiler mi?

    Başta devlet adamlarını ikna ettiler. Lale Devri filan da onun için başladı. Devlet adamları kendilerini Avrupa’ya uyduramazlarsa imparatorluğun geçersiz olacağına inandılar.

  • Bu gidiş Kurtuluş Savaşı ile kesintiye uğradı mı?

    Kurtuluş Savaşı diye bir şey bilmiyorum.

  • Siz İstiklal Harbi diyorsunuz biliyorum ama ben de Kurtuluş Savaşı diyorum.

    Kurtuluş Savaşı dediğiniz zaman bir şeyden kurtulmuş olmanız lazım. Neden kurtulduk? Bazıları saltanat ve hilafetten diyor.

  • Kurtulmadık mı onlardan? İkisi de yok oldu.

    Hayır biz Türk varlığımızı yüklenip götürdük. Bu harbi kazananlar ne pahasına olursa olsun yok olmamayı göze alan insanlardı.

  • Türk müydü bu insanlar?

    Bana göre kafirle çatışmayı göze alan Müslüman’a Türk denir.

    ‘TÜRK’ÜZ’ VE ‘TÜRKİYELİYİZ’ FARKI

  • ’Biz Amerikalıyız’ın buradaki karşılığı nedir? Biz Türkiyeliyiz değil mi?

    Hayır, eğer karşılık ‘Biz Türk’üz’ ise bir sonuç elde edebilirsin. ‘Biz Türkiyeli’yiz’ dediğin zaman zaten bugüne kadar başka bir yerli değildin.

  • ’Amerikalıyım’ ve ‘Türk’üm’ arasındaki fark ne?

    Amerikalı olmak Amerikan rüyasına ait olmak demektir. Türkiyelilik diye bir ideal var mı?

  • Neden olmasın? ABD’deki gibi yaratılabilir.

    Türkiye bir mozaiktir diyorlar, değil mi?

  • Son dönemde ‘mozaik değil ebrudur’ diyorlar.

    O daha gevşek bir doku. Buyurunuz, yani Türkiye olmayan bir şey.

  • Sizin tanımınıza göre Türk, kafirle çatışmayı göze alan Müslüman, değil mi?

    Evet, göze almak yeterli. Çatışma şart değil.

  • Ama Müslüman olmak şart?

    Evet, Müslüman olmayan Türk olmaz.

  • Yani bu ülkede yaşayan Ermeni ve Rumlar Türk tanımına girmez.

    Girmez. Onlar azınlık. Bu insanların dinlerini, dillerini yok etmemekle yükümlü Türkiye devleti.

  • ‘Burası vatanım’ demek için ortak paydalar bulmak gerek dediniz ve ABD örneğini verdiniz. Bu vatanın ortak paydası Türk olmak ise ve Rum ve Ermeniler asla Türk olamazlarsa burayı nasıl vatanları olarak görecekler?

    Güzel. Kaç doğumlusunuz?

  • 1977.

    Yani Türkiye’de her şeyin iflas ettiği bir zamanda doğdunuz. Onun için anlamanız çok zor.

  • Okuyarak anlamaya çalışıyorum. Aksi takdirde tarihin bir noktası hakkında bile bilgi sahibi olamayız.

    İstiklal Harbi verilmemiş olsa Türkiye diye bir şey olmayacaktı. Yunanlılar ya da Ermeniler savaşı kazanmış olsa Büyük Yunanistan ya da Ermenistan kurulacaktı. Onlar burası vatanım derken ‘Burası Ermenistan’ Yunanistan demiş oluyor.

  • Zaman içinde kavramlara bakış değişmez mi? 1920’ler ile 2000’lerin hedef ve arzuları aynı mıdır?

    Ermeniler, Rumlar, Süryaniler tarihi iddialarından vazgeçtiklerini deklare mi ettiler? Türkiye Ermenilerin de vatanı demek Türkiye sadece Türkiye değildir demektir. (Bu sırada oturduğumuz yerde bize kulak kabartıp etrafımızı saran 5-6 kişi İsmet Özel’i alkışlamaya başladı)

    AKP MUHAFAZAKAR DEĞİL

  • AKP’nin İslami bir rejimi getirecek gizli bir ajandası olduğu iddia ediliyor.

    AKP güya halk desteğini almış olarak başka programları uyguluyor. Oysa başka boyutu daha önemli. Sermaye aktarımı meselesi.

  • Sermaye aktarımını sağlarken AKP’nin muhafazakar Müslümanların hayatını diğer sağ partilerden daha çok kolaylaştırması bekleniyordu. Bunu yaptı mı?

    Hayır. İnsanlara sahte bir çatışmayı kabul ettirip asıl yapılması gerekenleri birileri yapıyor.

  • Kim ne yapıyor yani?

    Erdoğan, CHP’yi Atatürk’ün resimlerini paralardan sildiği için suçluyor. Baykal’ın verecek cevabı yok. Düşünce namusu bu insanların hiçbirinde olmadığı için Türkiye’nin varoluş şartlarını dillerine değdirmiyorlar. İnönü’nün paralarda resmi olduğu zaman Milli Şef zamanıdır. O zaman Mustafa Kemal Ebedi Şef’ti.




    Örtünme demokratik bir hak değildir

  • ‘Kadınların örtünmesi demokratik hak değil’ diye bir yazınız var. İslam ve demokrasi birbirinin oksimoronu mudur?

    Hayır, sadece kadınlar ‘bu demokratik hakkım’ diyerek başörtüsünü savunmasın.

  • Ne diye savunsun?

    Hiç savunmasın. Dini vecibe. Yerine getirir ya da getirmez.

  • Getiremediği durumda getirebilmesi için ne yapsın?

    Örtünmek istiyorum ve gereğini yaparım diyecek.

  • Yani örtünmenin gereği olarak üniversiteye gitmem ya da kamuda çalışmam mı diyecek?

    Başka bir mücadele yürütebilir. Başı örtülü olarak derse girilmez dendiğinde o kızlar eve dönseydi YÖK onları tekrar çağırmak zorunda kalacaktı. Neyse Türkiye’de böyle bir ideolojik savaş cereyan etti ve bitti.

  • Hükümettekiler ne istiyor?

    Bir şey istemiyorlar. Aldılar onlar istediklerini.

  • Kapatma davası ile ilgili “İstiklal Harbi mağlupları AKP’yi kapattırmaz” demiştiniz

    AKP’ye Arkası Karanlık parti diyenlerin doğru ifade kullandıklarına inanıyorum.

  • Bu dava kime ne sağlar?

    Türkiye’yi yıkmak isteyenler avantajlı olacak.

  • Siyasetçiler arasında Türkiye’yi yıkmak istemeyen kim var?

    Yok.




    Ateist Türk

  • İnanmayan, ateist bir Türk Türk olmaz mı?

    Türklüğe ait olmak kolay mı? Ateist bir Türk ‘Artık ben böyle bir yol seçtim’ diyerek yaşar. Kayıtlarda ne olarak yer alacak? Kendini nasıl bir çerçeveye koyduğunu kendisinin düşünmesi lazım. Ancak ben şunu sorarım: Nereden belli Türk olduğun?

  • Türk olduğumuz neremizden belli olur?

    kafirle çatışmayı göze almasından.

  • Kafir ile Müslüman olmayan herkesi mi kastediyorsunuz?

    Hakikatin üstünü örtenleri, bu herkesi kapsayabilir.

  • O zaman Müslüman doğmayan herkesle benim mücadele etme isteği içinde olmam gerekiyor, değil mi?

    Çatışmayı göze almanın alternatifi uzlaşmadır. Uzlaşmayı istiyorsan Türklüğü reddediyorsun demektir.

  • Ben sizin tanımınıza göre Türk değilim. Kafir olarak tanımlamak istemediğim insanlarla çatışmak yerine uzlaşmayı tercih ediyorum.

    Olabilir, sizin tercihinizdir.




    Kimseyle sahici bir bağ kuramadım

  • Sizden solcular vazgeçemedi, sağcılar da tam sahiplenemedi gibi bir durum var. Cemal Süreyya söylemişti sanırım bunu. Kendinizi arada kalmış, yani biraz Türkiye gibi hissediyor musunuz?

    Şiirimdeki ‘ben’ Türkiye’nin ifadesidir. Ömrümün bir kısmını sosyalist ideallere bağlı, daha büyük bir kısmını İslami ideallere bağlı geçirdim. Ama bu süreçte yoluma çıkan herkes ileride işgal edecekleri yerlerin planlarını yapıyorlardı. Dolayısıyla kimseyle sahici bir bağ kuramadım. Beni bir kampta tutacak bir güç doğmadı Türkiye’de.



  • İlk Maçlar


    Play-Offlarda ilk maçlar oynandı evet. 1 maç dışında sürpriz yok. Belki 2 denebilir.

    İlk gün Hornets, Spurs, Cavs ve Utah'ın galibiyetleri vardı. Spurs-Suns maçı zaten bu seneki Play-Offların nasıl geçeceğini ilk günden gösterdi. 2 uzatma, son saniye basketleri, geriden gelmeler, harika bir mücadele. Duncan mekanına gelince azıttı tabii. Shaq hani onu en iyi tutan oyuncuymuş ya, onu göreceğiz bu seride.

    Paul her Play-Off maçında böyle oynayacaksa elerler Dallas'ı evet, ama öyle olacak mı, ben sanmıyorum. Kidd-Nowitzki ağırlığını göreceğimizi umuyorum ben yakında.

    Böyle giderse Uta-Hou serisi 4-0 bile biter çok rahat. Bobby Jackson 3/15 atarsa, benchten destek gelmezse, T-Mac de atamazsa...
    Ha Utah çok mu konsantre? Hayır, ama Rockets öyle bir halde ki, az iyi oynasalar yetiyor. Belki 1 maç alırlar, o kadar. Durum çok vahim.

    Hornets için olanlar, Cavs için de geçerli. Arenas iyi oynadı ama, sonlarda çok kaçırmış. Yeter artık şu "James attı, Cavs kazandı" olayından gına geldi;ama devam ediyor hala, edecek gibi de. Hiç objektif bakamayacğım bu seriye. Wizards kazanmalı, o kadar. Jamison da adam olsun daha isabetli atsın...

    Lakers-Denver maçı müthişti. Lakers, maçın başı ve 3. çeyreğin başlarında "nasıl oynanır" dersi verdi. Denver çok dağınık. Maç kazanabilmeleri veya seriyi alabilmeleri için, çok isabetli atmaları gerek. Öbür türlü çok çok zor.
    Bir ara maçta şu görünüm vardı:Topun herkesin eline değip, asist sonucunda sayı bulunan Lakers hücumları ve karşılığında, Denver'ın Melo veya Ivy ile gelip şutu salladığı ataklar vardı. Takımların yaptıkları, o kadar birbirinden kopuktu ki, bir ara maç bitmiş gibi Lakers oyuncuları saldı. O arada da Kleiza ve J.R manyağı girip üstüste sayılar bulunca, maç dengelendi. Ama 3. çeyreğin başında yine azıtınca Lakers, maçı aldılar.
    Gasol, kariyerinin ilk Play-Off galibiyetini yaşarken, harikalar yarattı. 36 sayı, 16 ribaund, 8 asist, 3 blok. Ve burakamlara 4. periyodun başında ulaşmıştı hemen hemen, onu da söylemeli. Lakers "makinası" öyle tıkır tıkır işledi ki, o da çoğunlukla doğru yerde bulununca, atakları rahatça tamamladı. 12 maç, 3 seri ardarda kaybettikten sonra, iyi aldı hıncını.
    Kobe 32 attı belki ama, ilk 3 periyot bomboktu. Yine de büyük oyuncu olduğunu, son çeyrekte sorumluluk alarak gösterdi. Serinin bundan sonraki maçlarında böyle olmaz büyük ihtimal tabii.
    Ayrıca Odom da yine çok iyiydi.
    Melo-Ivy ikilisi 22/50 attı.
    Maçta Kaan ve Murat abilerin dedikleri gibi, bu takım Bynum ve Ariza'sız böyleyse, onlar gelince ne olacak Allah bilir.


    Magic Raptors'u ilk çeyrekte yendi. 43-23 bitince ilk çeyrek, gerisi de öyle devam etmiş. Hido 21-6-6. Howard 22 ribaund.

    Celtics, Hawks'ı rahat geçti. O maç da erken çözülmüş. Mike Bibby 2/10 atarsa normal. Diğerleri de isabetsiz atmış.

    Ve işte sürpriz: 76ers:90-86:Det. Deplasmanda alınan bir galibiyet. Saha avantajı ellerinde. Peki eleyebilirler mi Pistons'ı? Çooook zor. Eğer olursa Dumars takımı dağıtır, yeniden kurar. Elemanlara da helal olsun. Igo isabetsiz atmışken böyle bir galibiyet.
    Sheed 24 sayı-7 blok. Belki de daha fazlasını yapmalı.

    Devrenin özeti bu. Bir de reklamlar var tabii:

    -"ayaklarda empii kulaklarda remziiii, sen yeter ki iste hepsi var bizde."

    -"cimbom haklııııı, vestel farklıııııı..."

    -"i'm gon' find ya', imma getcha, imma getcha getcha getcha getcha... one way or anotha'.."

    3 Forvet

    Birkaç maçtır dikkatimi çekiyor, Newcastle United 3 forvet oynuyor. Premier Lig için riskli sayılabilecek bir tercih bu. Ama işe yarıyor. Ve işe yaradığı sürece de, sorun yok demektir. Belki bu hamle sayesinde küme düşmeyecekler. Çoğu zaman Chelsea ve Arsenal bile tek forvetle oynuyor.
    Viduka, Owen ve Martins üçlüsü birlikte oynuyor Newcastle'da. Totenham da ara sıra yapıyor bunu. Berbatov-Keane-Bent üçlüsüyle. Gerçi onlar alışsa iyi olur bu düzene, Kanoute gelecek diyorlar.

    :03.0 SA - T. Duncan made a 25-foot three-pointer from the right wing. Assist: M. Ginobili


    Spurs ilk maçı aldı. 2 uzatmada. İlk kez 4.periyodda 2:52 kala öne geçebildiler, normal sürenin sonunda Finley'in üçlüğüyle eşitliği yakalayıp uzatmaya götürdüler. Normal süre sonunda Barbosa dengesizi 3 boş oyuncu etrafındayken 3 kişinin üstünden dengesiz bir şut denedi, e girmedi tabii. İlk uzatma devresi de maçın sanki bir özeti gibiydi. Kısa sürede Suns 5 sayı öne geçti, son hücumda-fark 3 sayıyken- Ginobili'nin penetresinde Shaq ikili sıkıştırma için orada kalınca üç sayı çizgisinde boş kalan Duncan'ı buldular. Mr. Fundamental klasik şutlarından birini yakalamıştı. 2 metrenin lafı olur mu? Şlank! Alnının ortasına yazdı üçlüğü. 2. uzatmaya götürdü. Bu arada Amaré de 6 faulle oyun dışı kaldı. 2. uzatmada Spurs devamlı önde götürürken, 11 saniye kala Steve Nash köşeden zorluk derecesi had safhada bir şut sokarak beraberliği getirdi. Spurs molası olmasına rağmen almadı. Zira maç boyunca Shaq'in tuttuğu dakikalarda TD pek bir varlık gösterememişti, ve Shaq kenardaydı. Mola almak demek Shaq'i de oyuna almak demekti. Popovich almadı molayı, hızlı bir şekilde topu karşı sahaya geçirdiler, ve Ginobili teke tek kaldığında neler yapabileceğini gösterdi. Kolay bir drive sonucu turnikeyi bıraktı ve takımına galibiyeti getirdi.

    "Top Tim'in elindeyse ve pota 7 metreden uzaksa her zaman tereddütüm vardır. O da bunu biliyor. Çizdiklerimin tamamen dışında bir oyundu. Tim inandı ve başardı. Kazanan her zaman haklıdır." -Spurs koçu Gregg Popovich