Nerden Nereye 215



Sucka


Geçenlerde Shaq'ın (nasıl olup da dilimize çevrildiğini merak ettiğim) otobiyografisini okuma imkanım oldu. Zamanında muhterem Atlas bey zaten en mühim yerleri çevirip paylaşmıştı. Ben de haricinde kalan, dikkatimi çekmiş olan yerleri alıntılayayım dedim.

(Söylemeden edemeyeceğim -- muhtemelen daha önce de burada mızmızlandım ama, olsun: Bu dahil [ki son dönemde basketbolla ilgili en çok kitabı da aynı yayınevi çevirdi, NBA'le ilgili olanları en azından] birçok basketbolla alakalı kitabı çeviren kişiler, genelde basketbolla ilgisiz kişiler oluyor. "Point"i "puan" olarak çevirmek başta olmak üzere, birçok temel hata. Hadi çevirmen böyle bıraktı, editör falan? Bir bilene sormak? Yani zaten böyle kitap az çevriliyor diye ben gözardı etmeye çalışıyorum, ama yok yani. Fazla özensiz iş yapılıyor gibi.)


"Dedemin zengin olma hayalleri vardı ve bu yüzden her gün bana ve kuzenim Andre'ye bir dolar verip, bizi Quick Pick piyango bileti almaya yollardı. Ekmek almamız için de bir dolar daha verirdi. Kuzenim ve ben girişimci ruhlara sahiptik. Quick Pick aldıktan sonra, bir dolarlık ekmek yerine daha ucuz olan altmış sentlik ekmekten alır ve kalan kırk sentle de sakız alırdık. Ev halkından biri "Neden bu ekmek bir kere olsun taze olmuyor?" diyene kadar bunu birkaç kez yapmıştık. Yalanımız ortaya çıkınca, çılgın dede pataklama konusunda övgüye değer bir performans sergilemişti." Sayfa 23

"(Philip'in) Bana verdiği ilk kitaplardan biri, Kareem Abdul-Jabbar'ın otobiyografisiydi. Tamamını okudum. Kitabın bir bölümünde, Kareem'in soya fasulyesine yatırdığı tüm parasını nasıl kaybettiğinden bahsediliyordu. Kendi kendime dedim ki, 'Zengin olunca bu benim başıma gelmeyecek.'" Sayfa 24

(...)
Kalabalık coşmuştu. Tribünde oturuyordum ve etrafım çılgına dönen yirmi bin kişi ile sarılıydı. Bu insanlar beni tanıyor, dedim içimden. Çevreme bakındım ve o güne kadar gördüğüm en yaramaz kızları gördüm. Bana el sallıyorlardı. İçlerinden birine, 'Buraya gelirsem, sen ve ben arkadaş olur muyuz?' dedim. Bana göz kırptı, öpücük attı ve 'Kesinlikle' dedi.

İşte bu kadardı. Louisana Devlet Üniversitesi ile anlaşmayı imzaladım." Sayfa 55

"İlk albüm sırasında herkes benimle bir şeyler yapmak istiyordu. Şimdiyse, arayıp iki yüz bin dolar karşılığında yapacaklarını söylüyorlardı.

Diğerleri gibi olmayan sadece iki kişi vardı. Biggie Smalls ve Jay-Z gerçekten kral adamlardı. Benden tek kuruş istemediler. 'Dostum, senin müziğini seviyoruz. Sen gerçek bir rapçisin' demişlerdi." Sayfa 107

Polis Akademisi'nde eğitim aldığı dönemden: "Polisler bana bok gibi davranıp verdikleri emirlerle, kulağıma bağırarak büyük bir zahmete katlanmışlardı. Ben zaten bu şekilde büyümüştüm. Bana göre hava hoştu.

Psikolojik olarak beni mahvedemediklerinde, 'Yere yat ve yirmi şınav çek' diye bağırıyorlardı. İçimden gülüyordum; çünkü 'Eğer babam olsaydı yüz tane çektirirdi' diye düşünüyordum." Sayfa 197

Araka arkaya üç maç kazanıp durumu 3-2 yaptıktan sonra tekrar Dallas'a gidip bu işi bitirmeye çalışacaktık. Pat içeri girdi ve 'Herkes yanına sadece bir takım elbise alsa iyi olur. Bu işi tek maçta bitireceğiz' demişti. Gayet ciddiydi. Çocuklara 'Eğer iki valiz alırsanız, evde kalmanız daha iyi olur. Sizi bu otobüse bindirmem' demişti ve gerçekten de otobüse binerken, yanımıza aldığımız giysileri kontrol etti." Sayfa 238

"Sanırım, Tim Duncan hakkında düşündüklerimi (önceki sayfalarda) net bir şekilde ifade ettim. Gelmiş-geçmiş en iyilerden biri. Spurs, biraz da Timmy'yi korumak için hücumunda değişikliğe gitmişti. Her zaman bir taım oyuncusu olduğu için onu hiçbir zaman yakınırken göremezdiniz. 2010-2011 sezonunun baharında tuvalette Gregg Popovich ile karşılaştığımda ona Timmy'nin nasıl olduğunu sormuştum. Pop da, "Dizinde eklem aralığı daralması var" demişti. Muhtemelen bir-iki yılı kalmıştır." Sayfa 330



Nerden Nereye 214



İlk foto, via Futbolovski. Ayrıca şu linki de ekleyeyim.