Berlino&Bolt


Sagopa Kajmer Nostalji


Efendim az önce Lappapzade yanımda Shook Ones- Mobb Deep dinliyor, "I got you stuck off the realness" sözlerinde takılı kaldım bir on saniye, bir yerden tanıdık geliyor.
Kör Savaşçı- Sagopa Kajmer.

Eskiden böyle şarkılardan alıntılar yapan Yunus, n'oldu sana da artık "senin yolunun adı tâha"?
R.I.P. Sagopa Kajmer.

Neden?


Birçok kişinin kendisine veya başkalarına sorduğu sorudur bu, neden bu "taraftarlık" ya da "fanatizm"?
Cevabını şöyle vermişler:

"... eğer saplantılarıma yol açan koşullar incelenseydi, diğer fanatiklerin kaçında benzeri bir Freudyen dramın izine rastlanırdı merak ediyorum. Tamam, futbol iyi bir spor olmasına iyi bir spor. Ne ararsanız var. Ama bir sezondaki maçların yarısına giden, büyük maçları izleyip uyduruk olanlarından uzak duran, mutlu bir şekilde bununla yetinen taraftarla, kendini hepsine gitmek zorunda hissedenler arasındaki fark nereden kaynaklanıyor? Sonucu daha başından belli olan bir maçı izlemek için, altın değerindeki tatil günlerini boşa harcayarak çarşamba günü kalkıp Londra'dan Plymouth'a gitmek niye? Eğer fanatikler hakkındaki bu Freudyen teori doğru ise, kamyonlarla safariye giden insanların bilinçaltında ne menem bir şey yatıyor acaba? Galiba en iyisi, cevabı hiç bilmemek."

Nick Hornby, Fever Pitch (Futbol Ateşi), Çeviri: Bağış Erten, Sel Yayıncılık, Eylül 2006.

71

Bu akşamki maçta Gs, yüzde 71 gibi bir topa sahip olma oranı ile oynadı. Skor 5-0 öyle değil mi. Umrumda değil. Onların hiçbirini atamasaydık, biz yine oyuna hakim olup, güzel oynayıp, yüklenseydik, ben yine razıydım. Yüzde 71.

"Dos"


Bugünden itibaren Andre Santos ismiyle bilinen adam, değil 3 kişi, bütün oyuncuları 5 kere geçip gol atsa, yine gözümde zerre değeri yoktur. Hatta "gözümüzde".
Takımın frikik kullanıyor, sen kaleye yakınsın. Sana doğru gelen topa elinle yön vermeye çalışıyorsun. "Herkes yapıyor abi yeaa" türünden bir karşılık verilemez bu duruma. Bunun savunulacak bir tarafı yok. Sikeyim karakterini. Nasıl bir ülkeyse artık.
"Adamın da çok sikindeydi senin onu sevmemen" şeklinde bir yorum yazan ilk okuyucuya vibratör hediye edeceğim.

Cins


Bu Ronaldo adamı hakkında antipatinin hangi noktaya geldiğine dair bir kısa entry, Ekşi sözlük'ten, globotruncana'dan:
"clear man kullanıyormuş, bir daha kullanırsam siksinler."

Ancak bu kadar doğal bir tepki olabilirdi, uykulu halimle yarıldım. Tipi kes.

Formalar

Dün Bobcats ve Blazers'ın bu sene giyecekleri alternatif formalar görücüye çıktı.
Portland'ınkiler "retro" kelimesini tam anlamıyla yansıtırken, Bobcats formalarında bir Orlando esintisi var.

Arma Dizilimi Hakkında

Yakın zamanda dikkatimi çekti ki, 2 sene önceki beyaz Milan forması sağolsun, o zaman da beni fazlasıyla uyuz etmişti. Burada da bahsedeyim dedim.
Bazı formalarda arma ve forma için anlaşılan markanın logosu (hatta bazen reklam da) doğru yerleştirilemiyor formaya. Bu işi halledenler de var tabii. Akılda yer etmesi için resimlerle örnek vererek anlatacağım meseleyi.
Öncelikle formada yer alan arma, logo vs.yi çok ufak bir alana sıkıştıranlar:
Gördüğünüz gibi, arma, üretici firma logosu ve ülke bayrağı çok bitişik. Bunun sebebi ise çubukların dizilimi. Simetriyi bozmamak için çubukların üstüne konuyor öğeler ve o zaman da sıkışıklık oluyor. Hele Gs formasında olay daha beter. Avea reklamı da çok yukarda olduğu için, aşağı kısım çok boş gözüküyor. Bu reklamı çok yukarı koyma meselesi Chelsea'de de var. Şu Inter'inki de az-çok öyle gerçi.
Bunun bir benzeri de şu örnek:Burada da çubukların üstüne yerleştirme isteği yüzünden, arma ve bayrak çok kenarlara kaymış. Ortadaki Adidas logosu ortada olduğu için aslında güzel bir kombinasyon olacakken, çubuklar işi bozuyor. Neredeyse kollara gelecekler.

Şimdi de logo ve armayı kötü yerleştirip formayı bir garip gösterenlere örnek geliyor:

Bu formalarda ise logo ortaya, arma ise sağ veya sola yerleştiriliyor. Bir taraf boş kalıyor. Dengesiz bir görüntü oluyor. Halbuki bunun çözümü çok kolay:

Ya iki kenara koyarsın, ya da üstüste koyarsın tek sıra olur. Tabii tek sıra olması için iki öğe olması gerekiyor. Diğer türlü fazla olur. Yani ülke bayrağı olmadığı zamanlar. Tek sıra olanların çok şık göründüğünü söylemek lazım.
İdeal dizilim bu diyebiliriz, 2 öğeliler için.

Son olarak da 3 öğelilerin ideal dizilimlilerine gelelim. 3. öğe kimi zaman ülke bayrağı, kimi zaman başka bir ünvan.

Pedro


Millet forvet almak için yüzlerce milyon dolar döküyor. Kimi de elde hazırlayıp kullanıma sunuyor. Daha bunun Assulin'i, Jeffren'i, Jonathan Dos Santos'u var (Dos Santos demişken, Andre Santos'a böyle seslenenleri Allah bildiği gibi yapsın).
Pedro Rodriguez Ledesma, Süper Kupa ilk maçında bir gol-bir asist ile oynadı. Bu sezon daha fazla forma şansı bulacaktır ve kendini gösterecektir.

Hasssssssikome Bolt


...

Enes Kanter ve Amerika


Son iki-üç gündür çok buralarda olamadığım için haberim olmamıştı açıkçası Enes'in Amerika kararından.
Avrupa Gençler'de fırtınalar estiren Enes lise son sınıfı Amerika Birleşik Devletleri'nde okuma kararı almış. Buraya kadar her şey normal.
Anormal olan ise gideceği okulun Findlay College Prep. olması. Findlay geçen sene liselerarası şampiyonluğu namağlup kazandı ve büyük üne kavuştu. Yani Enes'in yaptığı büyük iş.
Büyük oyuncu olacak.
Fenerbahçe'den ayrıldığı için vırvır yapanlar var ancak sen bu adamların önlerini açmazsan, ben açmazsam Türk basketbolu buralarda kalır.
Türk basınındaki bir çok ismin aksine ben Enes'in orada önce çok iyi bir lise son sınıf, sonra iyi bir üniversitede iyi bir freshman yılı ve sonra da kalburüstü bir NBA kariyeri olacağına inanıyorum.
Yolu açık olsun.

Mes

Güzelliğe gel...
Bilgi için şurdan.

Ortak

Bu tip şeyleri gördükçe içim bir acayip oluyor. Bu iki ismin herhangi bir şekilde bir arada anılması inanılmaz. İnşallah ilerde daha da çok olur. Ne bileyim, Arda gider, bir şeyler olur vs. Buyrun.

Melo


Daha önce de birkaç kez Nba-Futbol ilişkisiyle ilgili fotolar yer almıştı burda ama en garipsediğim bu olmuştur sanırım. Gece bir yerde Yenilsen De Yensen De'nin tekrarında gördüm, şaşırdım. Burada da dursun, kayıt kayıttır. Bilen-bilmeyen vardır.

3 Sayı


Ortalıkta Nba dergisi, daha doğrusu basketbol dergisi kalmadı. Bu yoklukta millet sanalını okusun bari. Yine yaptık bir şeyler. Umarız olmuştur. Nedense benim yazı pek içime sinmedi ama, iş işten de geçti. www.3sayi.com dan ulaşabilirsiniz.

Fred

Biz bir aptallık edip blog açtık, uğraşıp duruyoruz. Bir arkadaşım de bu işe el atmak istedi, "gel etme" dedim, dinlemedi beni. Kendisi ağır Mançester Yunaytıd'lıdır, blogu da bu konsepte sahip. Öneririz. Ama arkadaşım olduğu için değil, bu işten anladığı için ve iyi yazabildiği için.

fredthered.blogspot.com

SS


Major League Soccer'ın tek takipçisi olan blog, Lappappa olarak, yine iş başındayız efem. Beckham ağır sıçtı. Milan'ın onu tekrar istemesi haberlerinin üstüne, Sounders ile yaptıkları maçta daha 20 dakika dolmadan kırmızıyı görüp oyundan atıldı. Yollarlar herhalde, rahata erer o da.