Nerden Nereye 142



Zoric


Remzi Kitabevi'nin "Remzi Kitap Gazetesi" (abuk evet, boşverin) diye bir beleş yayını var. Bugün ona tesadüf ettim. İhsan Oktay Anar'ın son kitabı hakkında bir yazı. Orada şunları okudum:

Star Gazetesi'nden Bedii Acar'ın haberine göre, "Severek yaptığım, zevk aldığım şeylerde biri de roman yazmaktı. Onu da tükettim" demiş ve hatta şunu da eklemiş: "Yedi kitap yazdım, artık yeter. Sekizincisini yazarsam, bu bir tür enflasyon demektir. Bu yüzden başka bir türe geçebilirim. Bir işi tadında bırakmak gerekir. Elbette bu benim şahsi kanaatim."

Şimdi... Anar'ın roman yazmayı bırakması ve muhtelif etkileri, olursa, zaten çokça ele alınacaktır. Ben burada buna girmem. Alakalı olarak, başıma geleni anlatacağım ben.

1 ay kadar önce, bambaşka yazarların kitaplarını (umutsuzca) hedefleyerek bizim oradaki tek kitapçıya girdim. Beklediğim üzere, onlar yoktu. Ben de daha Yedinci Gün'ü de almamışken, yakınlarda da Galiz Kahraman'ın çıktığını bildiğimden, ikisini aradan çıkarayım dedim. Takip eden günlerde Yedinci Gün'ü hallettim. Arkasından Galiz Kahraman'a elim gitti hemen, ama nedense bir durdum şöyle. İçimden "ulan bu biraz beklesin, n'olur n'olmaz, el altında dursun. Biraz zaman geçince okurum" dedim.

Sanırım "iyi yapmışım". Elbette okunmuşları tekrar okumak da bambaşka haz verecek fakat, elde okunmamış İhsan Oktay Anar kitabının olması da...

Retro 302


Liban


Fark etmem biraz talihsiz bir hadiseyle (şu ağlama işi malum) oldu maalesef. Ne kadardır var bilmem, araştırma fırsatım olmadı etraflıca, geçen sene var ama kesin. Merak ettiğim şu: (Kütahyalı sayesinde) "ROK" lafı iyice ortaya çıkınca "ulan ne gerek vardı, bir tane var işte" demiş midir acaba? Ya da ona "ROK" diye seslenen var mıdır çevresinde? Vardıysa da artık yoktur tabii...