Güzel İkili 9


Bu tabii biraz ilginç bi' "güzel ikili" tercihi.

Keserim


Sportif Cümlelerde Marquez'in Galatasaray ile adının anılmaya başlandığı haberlerinin tekrar zirve yaptığını okudum. Eğer Marquez alınırsa ve Neill ile birlikte göbeğimiz bu 2 adamdan oluşursa...

Play-Off Tahmin


Çok ayrıntıya inmeyeceğim ama, usulen bir tahmin yazısı yazayım diyorum. Ufaktan şöyle.

Batı:

Lal-Tandır: Bir kere Thunder'ın turu geçme şansını çok az görüyorum. Sebebi basit:tecrübesizlik. Yani zorlayacaklar filan ama, en fazla 4-3 olur. Tabii bu sayı krallığının üstüne gidip bu Lakers'ı elerlerse, direkt efsane olur Durant. Bynum ne zaman dönecekti lan? Onun dönüşü Lakers'ın sezonu nerede bitireceğini belirleyen gelişme olur. Bench sıfır çünkü şu halde.

Dal-Sas:Açık söyleyeyim, Dallas 1 adım önde. Benim güvendiğim noktalar, Manu'nun son 1-1.5 ayda delirmiş olması, ve TD faktörü. 2008'deki gerizekalı Batı finali'nin ardından, yeni bir dönem açıldı bizim için. TD bırakana kadar devam eder sanırım. Sonra da nereye doğru gideriz, anlarız. Bu sene bana 2. tur yeter. Ki orada büyük ihtimal Suns geleceği için, k. finali şansımız da çoğalıyor. Bilmiyorum. Suns ile olduğu kadar olmasa da, Dallas eşleşmelerimiz de derbimsi. Portland'la oynasak mesela, bu hava olmayacak. Buna seviniyorum. Tahminim 4-3 biz. Bırakın da bu kadar kayırma olsun aga.

Suns-Portland:Klasik cümle önce:Roy olsaydı bla bla... Herhalde 4-1 gibi bi'şeyler olur. Rudy azmaz, Batum maç başı 5-6 üçlük çakmazsa eğer tabii. Nash en yaşlı asist kralı olmuş lan. Aslanım benim.

Den-Utah:Deron bu ara çok iyi oynuyor. 07 Batı finali'ndeki gibi oynasa bu sene mesela. Güzel olur hacı. Boozer yazın gidecek gibi. Giderayak az kassa. Utah'ın basketbolu benim hoşuma gidiyor abi. Basketbolu seven adamın da hoşuna gider, tersi mümkün değil. Çekişmeli geçeceği kesin gibi. Olabildiği kadar uzasın da, güzel maç izleyelim yeğenim. 4-3 Denver.

Doğu:

Cleveland-Chi:Noah 15 ribo ortalama tutturur. Bulls 1 galibiyet alır. Rose çok kasar ama, o iş olmaz hacı.

Orlando-Charlotte:Bu sene bi' tane doğru düzgün Bobcats maçı izlemedim ama, yorumlar vs hep efendi gibi bir takım oldukları yönünde. Kaptan Jack geldiğinden beri daha iyiler, malum. Ama Orlando'ya ne kadar direnirler? Ben çok sinir oluyorum Orlando'ya. Birçok sebepten. En hoşuma giden tarafları, şutör takım olmaları. Tabii şutör takım olmak var, "şutör takım olmak var". Böyle erkenden elenmelerini isterim ama, zor gibi. 4-2 Magic derim ben. Bi'de normal sezonda hop-zıp gezinen Gerald'ın buralarda ne yapacağını merak ediyorum.

Hawks-Bucks:Burda da Portland gibi, "Bogut olsaydı bla bla"... Gerçi Hawks çok iyi durumda. Yanlış hatırlamıyorsam, Jamal da ilk play-off'unu oynuyor. Evet ilkmiş. Nasıl denk getirdiyse, Knicks'te, Bulls'ta filan adam hep play-offsuz zamanda oynamış. Yırttı. Darısı Murphy'ye. 4-1 olur abi. Dahası yok. Ersan'ı da buralarda izleyelim bakalım bir.

Boston-Heat:Boston son dönemde bombok. Yani bu abartı değil. Eğer Wade insanlıktan çıkarsa, ki çıkacak gibi, Heat'in elemesi hiç anormal olmaz. Bunu şunun için söylüyorum. Bu 2 takımın normal oyununu sahaya döktüğünde, Wade insanlıktan çıkınca bile yetmemesi lazım Heat'e. Ama bu kez yetebilir. Yine de 4-3 Celtics.

xxx

Peki bu sezon Kobe-Lebron finali olur mu? Kobe'nin hayvan zamanlarının geçmesine 1-2 yıl var. Bu sene yaptılar, olmadı seneye. Ona göre artık...

Saçma

Bol resimli uzun bir konu olacak bu. Anadolu takımlarının bu sezonki (aslında her sezon) forma anlayışları üzerine kapsamlı resim-resim örnekler ile kendilerini rezil etmeyi düşünüyorum. Anadolu takımları değil aslında sadece, bu saçmalığa biz de dahil oluyoruz. Örneğin bana gelen gizemli bir mailden sonra, seneye parçalı formamızın yanında çubuklu da giyeceğimizi öğrenmiştim (daha önceki sezonlardaki gibi). Böylelikle biz de bu saçmalığın bir parçası olacağız. Bu sene denk gelmiş diyelim.

Öncelikle liste katı bir liste değil. Mesela pembe-kavun içi renkleri olan bir takımın, düz pembe ve düz kavun içi forması da var, aslına bakarsanız bu da çok saçma ve forma kültürüne ihanet. Ancak ben bu kadar katı olmadım bu listeyi hazırlarken ve ana renklerin birinden oluşmuş düz tek renk formaları katmadım. Listede; aynı takımın ana renklerinin, aynı ağırlıkta kullanıldığı formalara yer verdim. Yani o takımın ana renklerinden biri ile yapılmış düz formaları dışında tuttum, o da saçma olmasına rağmen. Onu da yapsaydım zaten direkt TFF'nin listesini buraya koyardım, çünkü her takımda var bu Türkiye'de. Ayrıca diyelim kırmızı-sarı renkli bir takımın düz kırmızı formasında ufak sarı detaylar var, bunu da listeye katmadım. Daha ne yapayım daraltmak için. Bu kadar şeyi listeye katmamama rağmen, epey bir takım ve forma var bu yazıda. Aynı zamanda birkaç takım var ki listede; Aynı renkten tek-düz renk 2 tane forma yapmayı başarmışlar. Evet Alfabetik olarak gidelim;

Ankaragücü


Aynı ana renklerden bir enine bir de boyuna 2 forma tasarlamışlar. Bu saçmalık yetmezmiş gibi 2 formada da beyaz şort kullanmışlar. TFF listesine göre biri iç saha, diğeri dış saha forması.

Ankaraspor


Gökçekzedespor bu sezon pek maç yapamadı, ancak forma tasarladılar tabi ki. Hem de aynı 2 ana renkten tam 3 farklı forma tasarladılar.

Antalyaspor


Bunlar da gördüğünüz gibi saçmalamışlar. Aynı tasarımdan bir enine, bir de boyuna çubuklu yapmışlar, bir de Monacoduk forması...

Bursaspor



Bursaspor'u 2'ye ayırdım. Yüzde 70 şampiyon Bursa, hem çubuklu hem de parçalı forma yaptı bu sezon. Onlara kızarsak yanarız. Seneye bizde de bu kreasyon var. Ancak Bursaspor'un saçma 2 forması daha var. Bu adamlar 2 tane farklı, düz beyaz forma tasarlamışlar. Allah akıl fikir versin.

Denizlispor


Aynı ana renklere sahip 3 forma...

Diyarbakırspor


Bunlar da bizden. Parçalı ve çubuklu...

Eskişehirspor


Bunlar tam şov yapmış bu sezon. Hem parçalı, hem de enine ve boyuna çubuklu formaları var. Ayrıca; "düz formaları listeye almadım" dememe rağmen, bu takımın düz formasını koydum. Çünkü şortu siyah. Bu kombinasyonla 2.resimdeki formadan bir farkı kalmamış. Aynı renkleri kullanan 4 forma. Bir de beyazları var. O da olmasa zaten !

Gaziantepspor



Bu takımı da 2'ye ayırdım. Aslında biraz sert davrandım. Yani pek sayılmayabilir bu formalar. Siyah beyaz çubuklu formalarının dışında, aynı renklere sahip River Plate tarzı birbirine zıt 2 forması var. Şort kombinasyonlarına bakarak aslında aldım bunları, forma üstleriyle aynı renk şortları kullansalardı almazdım. Gaziantep'in bir saçmalığı, 2 tane siyah ağırlıklı forma yaparak kalabalık yapması. Yani Siyah ağırlıklı River tarzı formasının şortunu siyah yapsalardı, bu diğer düz siyah formanın yapılmasına gerek olmayacaktı. Listeye de girmezdi.

Gençlerbirliği



Bu takım da 2'ye ayrıldı. Gençlerbirliği de düz kırmızı 2 forma tasarlamış. Birine aslında hiç gerek yok. Kırmızı şortlu formayı kullansalardı sadece, bu listede olmayacaklardı. Birinde siyah şort kullanarak, hem tamamen tasarımları birbirlerinden farklı 2 düz kırmızı forma yapmış oldular, hem de siyah şort giydirerek çubuklu'ya alternatif bir home forma yaptılar. Zekice !

Manisaspor


Bunlar da bizden. Bir parçalı, bir çubuklu... Kızmıyoruz o yüzden.

Trabzonspor


Bu takımın neden parçalı giydiğini anlamıyorum. Ancak biz çubuklu yapabiliyorsak, onlar neden parçalı yapmasın.

Evet liste bu kadar. Ne kadar saçma değil mi ? 18 takımın fazladan ve hiç işe yaramayan 45 tane forması var. Resmen kalabalık. Millet şortları çorapları değiştirerek kombinasyonlar, farklı formalar yaratıyorlar, biz tamamen aynı renklere sahip formalar yaratıyoruz. Kombinasyon olayımız yok yani. Gidip siyah formasının altına siyah şort çekeceğine, tamamen siyah başka bir forma yapıyor vs... En başında da dediğim gibi listeyi epey daraltmama rağmen bu kadar forma çıktı. Rezalet. Ancak fena olmayan takımlar da var. 3 renkli olmanın avantajını kullanan İBB, her renginden düz birer forma yapmış. Sivasspor ve Galatasaray da düz kırmızı formaları olmasa kusursuzlar. Sivasspor; çubuklu-beyaz-kırmızı-mavi. Galatasaray; parçalı-beyaz-kırmızı-mor. Bitti.

Bu konu ilginizi çektiyse şuna da bir bakın derim.

C. Ronaldo'nun Adidas'a Kıyağı

Real Madrid'e imza günü

Markalar futbol sektörünün önemli unsurları, hatta belki de en önemlileri. Büyük anlaşmalarla hem kulüplere hem de kendilerine astronomik gelirler sağlıyorlar. Eğer bu markalar olmasaydı futbol da bugünkü gibi olmazdı. Olmasaydı keşke diyen vardır, ben o kesimden değilim. Her neyse... Bu firmaların en büyük 2'si bildiğiniz üzere Nike ve Adidas. Bu 2 firma dünyadaki takımların çoğunun sportif ürün tedarikçileri. Nike Adidas'tan 2-3 milyar dolar daha büyük diye biliyorum. En büyük firma Nike, ancak dönen paralar o kadar fazla ki 2-3 milyar dolar pek fazla değil Adidas'ın değerinden.

Bu firmalar o kadar güçlüler ki komplo teorileri bile döner. Ben ihtimal vermesem de bazen liglerin, kupaların, turnuvaların sonuçlarını bu firmaların belirlediği söylenir. Hatta Dünya Kupası'nın tamamen düzmece, sadece bu firmaların gelirlerini katlamaları için düzenlenen bir turnuva olduğu söylenir. Arka arkaya aynı firmanın takımları pek fazla kazanmaz bu kupayı, sürekli dönüşümlü birbirlerine kıyak çekerler. Tabi bu işin komplo kısmı ,ben inanmıyorum, ancak bu teorilerin oluşmasını sağlayacak kadar büyük firmalar bunlar. Türkiye dışında büyük liglerde büyük derbilerin tarafları olan takımların aynı markayı giymesi söz konusu değildir. Futboldaki rekabet markalara da yansır böylelikle. Barcelona-Real Madrid derbisi, Nike-Adidas derbisidir. Boca-River derbisi de öyle... İngiltere'nin en büyük maçı Liverpool-Manchester United ülke derbisi, Adidas-Nike derbisidir. Londra'nın en büyük 2 kulübü Chelsea ve Arsenal de Nike-Adidas derbisini yaşatırlar. PSV-Ajax, Nike-Adidas. Sporting Benfica Porto sırasıyla; Puma Adidas Nike. Tabi ki Milano derbisi de Adidas-Nike derbisidir. Bir mallık bizde. En büyük dediğimiz 3 takımımız da aynı markayı giyiyorlar.

Takımların dışında bu firmalar, sporcularda da büyük bir rekabet halindedirler. En büyük, en ünlü, en iyi olarak gösterilen futbolcuların hepsi paylaşılmıştır. Eskilerden örnek vermeyeceğim, zaten reklamlardan görmüşsünüzdür, kim kimin adamı. Sadece futbolcularda olmuyor bu rekabet, ancak konumuz futbolcular üzerinden gidiyor. Son olarak Dünyanın en iyi 2 futbolcusu olarak gösterilen Messi ve Ronaldo da en büyük 2 firma tarafından paylaşıldılar. Bana deselerdi ki 15 sene önce; Böyle 2 adam olacak, ben o zaman derdim biri Nike'ın diğeri Adidas'ın adamı olur kesin diye. Tıpkı takımlarda yaşattıkları rekabeti, futbolcularda da yaşatıyorlar. Gidip hem Messi hem Ronaldo'nun aynı firma tarafından giydirilmesi sürpriz olurdu zaten. Her firma eminim ki bu kendi adamlarını, kendi takımlarında görmek isterler. Sonuçta çok büyük reklam geliri potansiyeli olan bu adamların, oynadıkları takımların ürünü ile aynı ürünü kullanması, o firma için müthiş bir gelir kaynağıdır. Mesela Ronaldo Manchester United'da oynarken Nike markalı takımın Nike markalı futbolcusuydu. Mutlaka Nike zevkten 4 köşe oluyordu o dönem.

C Ronaldo Nike için şuan en değerli sporcu. Bir zamanlar Ronaldinho ne ise şuan Ronaldo da o Nike için. En değerli adamını bu yaz en büyük rakibinin en değerli takımına gönderdi Nike. Böyle bir adamın Adidas forması giyecek olması onların da canını sıkmıştır elbet. Bu sebeple olacak ki, hatırlarsanız 80 bin kişinin stadda, milyonlarca kişinin TV'de izlediği imza törenine Ronaldo dev bir Nike armalı tişört ile gelmişti (üst resim). Bu bence güzel bir detay oldu o günden kalanlar arasında.


Dün maçı izlerken Osman Sakallığlu 94 milyon Euro'ya transfer olan Ronaldo'nun sadece kendi adına satılmış formalarından 100 milyon euro gelir sağlandığını söyledi. Bu haberi daha önce de duymuştum, ancak maçta ilgimi çekti. Yani sadece 9 numaralı Ronaldo forması, o geldiğinden beri 100 milyon euro değerinde satış yapmış. Yani 94 milyon euroya alınan adam kendi parasını çıkartmış, hatta 6 milyon da arttırmış sadece 8-9 ayda. (Bu başarıya daha sonra detaylıca değinirim. Zamanında laf edenlere selam olsun, bu arada Robben üstad da 79 milyon euro kazandırmış Bayern'e. Kaç kuruşa gittiğini biliyoruz, kara bak). 100 milyon euro değerinde forması satılmış Real Madrid'in sadece Ronaldolu. Bu paranın yüzde bilmemkaçı direkt Adidas'a gidiyor. Yaklaşık 50-60 milyon euro arası bir para olmas lazım, Adidas'ın kasasına giriyor. Yani bu ne demek. Nike'ın en değerli adamı Adidas'a 8 ayda formalardan 50-60 milyon euro kazandırmış. Bir anlaşma var mıdır aralarında bilmiyorum. Bu adamdan kazandığın paranın bir bölümü bana ait falan diye. Ancak sanmıyorum, forma satışında böyle bir durum olsun.

Özellikle böyle çok büyük topçular söz konusu olunca farklı firmanın forması sıkıntı yaratabiliyor. Aynı sıkıntıyı Messi ile biraz olsun çözmüştür Nike. Genelde zaten böyle büyük topçuların takımları rakip firma ile anlaşmalı ise Milli formaları oyuncu ile aynı firmayı paylaşıyor. Arjantin Adidas, Portekiz Nike gibi... Bu istatistiği de diğerleri ile birleştirince, aslında hakikaten aralarında gizli bir anlaşma varmış gibi. Herkes payına düşeni alıyor. 100 milyon euro değerinde Adidas formayı, Nike'ın adamı sattırmış yuh be.

Dağlar Bizimdir

Geçen eve gelirken, Balıkesir'den dönüşte bi' yerde mola verdik aga. Böyle piknik yeri gibi. İndik böyle sağa-sola bakıyoruz. Bi' anda gördüm. "Aha" dedim, "buldum".
Ne zamandır Lappap Records bünyesinde çıkaracağımız ilk albüm için kapak resmi arıyoruz. Bizim buralarda ağaç vs bol da, tam böyle istediğimiz kare yok, ya da biz bulamadık. O piknik yeri-vari olan alanda artık Doğa Ana'nın da yardımıyla, olayı hallettik. Black Metal için canımız feda.

Fio



Fiorentina'nın kırmızılar iyi oluyo'du 2 senedir. Hem alakasız away değil, hem de hoş duruyordu. Ama bu, seversin sevmezsin o ayrı ama, olumsuz gelişme. Kırmızı forma, mor ve beyazla birlikte, home-away-3rd çizgisini tamamlıyordu. Koyu away görevi görüyordu. Ama sarı olunca 3. forma, o olay yalan oluyor. Bizde de 2 sezondur koyu away yok mesela, 4.leri saymazsan. Zaten bizde neyin düzeni var ki o konuda...

Hey Ben


Dün bizim hanımla oturduk, Barcelona maçını bekliyoruz. 10 dakikadan az var, ama ne hikmetse, maç 34 gün sonraymış gibi, maç tanıtımı girdiler. Ve yine o kabus... Tanıtımda, yine Barcelona'nın eski logosu var. Sanırım spor servisi'nde bu görsel işlerden sorumlu kişiler pek olaya hakim değil. O zaman tek yolum kaldı...

Öhm, şimdi bakın. Bildiğiniz gibi, bazı blogger arkadaşlar, Ntvspor bünyesinde bir programa katılıyorlar. Biz önce onlara ulaşsak, onlar Bağış abilerine veya Banu ablalarına söyleseler. Onlar spor servisinden daha yetkili veya bilgili birilerine söylese. Ne bileyim, Murat abi olur. Güntekin abi olmasın. Mert Aydın da olur bak. Bunlardan biri de direkt gidip teknik elemanlardan birine, "hacım böyle böyle, bak bunun yenisi bu, bunu kullanın artık" dese. Ne güzel olmaz mı ya la?

Birkaç delinin gidip bina önünde "Yeeteeeeer, entivisıpor yeter!" diye bağırmasından -ki ses uyumu da var ha, öyle sallabaş değil- ya da bir suikastçinin gizli yollardan reji odasına girip mevzuyu düzeltmesinden iyidir, değil mi Benjamin?

7842433845


"10 Nisan 2010 Real Madrid-Barcelona maçı'nda hakemin verdiği faul sonrasında şöyle bir önüne bakıp kafasında bir resim çizdi. Takım arkadaşına (şu an kim olduğunu hatırlamıyorum) kullandırıp, hemen Xavi'ye verdi, sonra da geri alıp göğsüyle çalım atarak golünü attı. Bu adamın yaptığına dünyanın her yerinde sanat deniyor bana kalırsa."

Ekşi sözlük'ten, 7842433845'in entrysi-ne nick bulmuşsun be abi.

Bu anı ben de gördüm biliyor musunuz? Eğer görmesem zaten bu okuduklarım bana fantastik bi'şey gibi gelir, burda paylaşmazdım. Gerçekten oldu bu. O dakikalarda birkaç sert faul gelmişti ve Messi biraz yılgın bi' surat ifadesine sahipti. Bir faul daha oldu. İşte o anda yere bakıp birkaç saniyeliğine konsantre oldu. Sonrası da malum. Çok acayip abi, çok.

Barcelona'yı Şampiyon Yapmak


Ülkemizde çok iyi konumlarda olan spor yazarları, hatta yazarı olduğu medya kuruluşunun genel yayın yönetmenliğini bile yapan tiplerin futbolu ne kadar bildiklerini ben tartışmam. 1-2 güzel adam hariç hiçbiri bir b.ktan anlamıyorlar. Son dönen geyik şu, bu insanların arasında; Rijkaard teknik direktör değil, Barcelona'yı ben de şampiyon yaparım, sıkıysa Galatasaray'ı yapsın falan...

Şimdi bu adamlara sorsanız yüzde 99'u teknik direktörlerin zırt pırt gönderilmesinden şikayetçidir. Skora göre yorum yapmalarına rağmen, bunu kabul etmezler, futbola göre yorum yaptıklarını söylerler. Hepsi bir takımda sistemin ve istikrarın oturması gerektiğini söyler. Ama bu aynı gerizekalılar Barcelona'yı ben de şampiyon yaparım derler.

Mesele Barcelona'yı şampiyon yapmak mı ? Barcelona Cruyff döneminden beri bir inat peşinde. Belirlemiş olduğu sisteminden asla taviz vermeyen, bu uğurda berbat seneler geçirmeye razı olmuş, sonunda da ödülünü almış bir takım Barcelona. 30-40 seneyi aşkın bir inadın sonucu bu Barcelona. Şimdi Barcelona'yı ben de şampiyon yaparım diyen sığ zihniyetin bu lafı söyleyebilmesi için Barcelona yıllarını verdi, şampiyonluklarını verdi. Bu sebeple bu lafı şimdi etmek kolay tabi. Guardiola'nın öncüsü Rijkaard, o sistemi yerine iyice yerleştiren adam Rijkaard, sonucunda da böyle futbol oynayan takım Barcelona.

Mesele Barcelona'yı şimdi şampiyon yapmak değil, Barcelona'ya sistemi oturtup o takımı yıllar sonra bile futbol oynayan bir takım haline getirmek. Rijkaard bunu başardı, şampiyonluk nedir ki ? Yani siz gerizekalı yorumcuların Barcelona'yı ben de şampiyon yaparım demesini sağlayan alt yapıyı Rijkaard kurdu. Kafanıza sokmanız gereken bu.

Tek Forma 4 Kombinasyon

Büyük hali için resme tıklayın

İngiltere'de bizim gibi, sezon başı TFF'ye bildirdiğimiz formalarımız ve bu formalara uygulanacak kombinasyonların nasıl olacağını gösteren bir belge-kural vs... gibi birşey var mı bilmiyorum. Varsa 4 kombinasyonu da bildirmişler mi acaba ?

Dünya'da artık forma kuralları iyice katılaştı. Mecbur olmadığınız sürece şort ve çorabın bile aynı olmaması gerekiyor rakiple. İngiltere'de bu sisteme çok dikkat ediliyor. Aynı renk şortu geçtim, çoraba bile rastlamak neredeyse imkansız bir maçta. Bu sebeple de İngiltere'de belki maçtan maça bildiriliyordur kombinasyon şekliniz. 4'lü resimdeki ilk forma, Manchester United'ın orjinal home kombinasyonu. Diğer 3'ü maçtan maça rakibe göre değişiklik göstermiş. Beyaz şort beyaz çorap kombinasyonunu sadece ŞL maçlarında gördüm. Tabi bütün maçlara da bakmadım, belki ligde de 1-2 maça çıkmışlardır böyle.

Ne olursa olsun takdir edilesi bir durum. Eğer Manchester United bu 4 kombinasyonu da sezon başı bildirdiyse onlara helal, eğer maçtan maça rakibe göre bu karar alınıyorsa yine de helal. Bizim bu sezon hiçbir maçta parçalı altına beyaz şort kırmızı çorap giyemememizin sebebi, sezon başında TFF'ye bu kombinasyonu bildirmememiz. Ayrıca biz de İngiltere gibi çok dikkat edilmiyor çorap aynı mı farklı mı vs... Bu sebeple sezon başı bildirilen kombinasyonlardan şaşamıyoruz.

Arsenal 125. Yıl Forması


Arsenal'in kuruluşunda giyilen forma bu değil. Arsenal'in kuruluşunda giyilen forma, düz bordo renk, hatırlarsanız bir kaç sene önce yapmışlardı. Ancak Arsenal'in klasik forması bu forma. Bu forma ile tanınıyorlar. Arsenal'in home forması ne diye sorsanız, 3 yaşındaki bir İngilize, size bunu çizer. Yukarıdaki fotoğraf 1970-71 sezonunda çekilmiş bir takım fotoğrafı. Takım fotoğrafı çekilmek de bir İngiliz kültürüdür. Bu sayede hangi sezon hangi home formayı giymişler görebiliriz. Kuruldukları ilk günde de çekmişlerdir bunun gibi bir foto. Her neyse; dolaşılan bir hikaye var. Bir resim hazırlanıyor ve resimde gelecek sezon giyilecek olan Arsenal'in home formasının resmi konulmuş, arkasında da bu yukarıdaki 1970-71 sezonunda çekilen fotoğrafın tamamı var. Güzel bir sunum yapılmış anlayacağınız. Hem 125. seneleri, hem de 70-71 sezonunda lig ve fa cup'ı kazanan efsane forma anısına, o formanın birebir görünümünde, modern bir versiyonunu yapmaya karar vermiş Nike. Ya da biz öyle düşünüyorduk ! Gördüğünüz gibi logo o dönemin Arsenal logosu ve de reklam da, diğer takımlarda görüldüğü üzere, yıl dönümüne özel formalarda olduğu gibi küçük ve logonun altına yerleştirilmiş. Yani formaya kısaca bakacak olursak bir Arsenal taraftarı olsaydım bayılırdım. İlk gün store'un kapısında yatardım, o derece güzel düşünülmüş ve resimde de yazdığı gibi modern ve nostaljinin harika bir karışımı.


Bir de işin gerçek kısmına bakalım. Bu forma güzel bir sunumla internete sızdı ve her sanal ortamda yayınlandı. Çok beğenildi ve bizim ülkemizde görmeye alışık olmadığımız için de, çok sevildi, imrenildi. Ancak bu formanın gerçek olmadığı, bir şakacının bizleri kandırdığını okudum bazı yerlerde. Detaylı araştırmalar sonucu Arsenal'in bir önceki Home formasından modifiye edildiği ortaya çıkmış. Yani tabi ki gelecek sezon Arsenal için özel bir sene olacak. Tabi ki de çok özel, içinde 1000 çeşit anlam ve nostalji barındıran detaylar olan forma tasarlanacak. Bana kalırsa da tıpkı bu forma gibi bir dış görünüşe sahip bir forma tasarlanması muhtemel. Hatta ihtimal vermesem de, reklam ve logo tıpkı bu formadaki gibi olabilir. Ancak son haberlere göre resimdeki forma gelecek sezonun forması değil, bir tasarımcının ve Arsenal taraftarının hayalindeki 125. yıl forması gibi gözüküyor.

4.


Bu sezonkinden daha iyi oldukları kesin. Kırmızı detayı olayı hem hoş, hem de ilginç hale getiriyor. "Neden kırmızı?" diyecek olana, aşağı bak derim.



Daha önce sarı veya altın renk ayrıntılar oluyordu home formada. Demek ki bundan böyle kırmızı da eklenebilecek. Sarı veya altından çok farklı bir hava kattığı kesin.
Ama şöyle bi'şey var. İngiltere'nin diğer 3 büyük takımının ana rengi kırmızı iken, kırmızıyla alakası yok gibi görünen 4.nün de kırmızı detaya sahip olması işleri karıştırır, öyle değil mi? Burda olsa iç savaş çıkar, ama orda ne olur, göreceğiz.



Chelsea formalarında son sezonlarda hep gördüğümüz gibi, göğüs reklamı yine çene hizasında. Joe Cole'un da ağzını burnunu kırasım geliyor.

-bu başlığın ilk yorumunu da okuyuverin.

Beni İlgilendirmez Aga

Hayırlı olsun, yeni bir akımımız daha var artık:"X bizi ilgilendirmez". Bu laf aslında önceden de söylenirdi ama, bu ara nedense daha bir yoğun söylenir oldu. Hemen en son örneği verelim:"Biz kendi maçımızı kazanalım, derbi bizi ilgilendirmez". Ya abi deli misin nesin, sen Antep'i yensen, alttaki 3 takımdan ikisi (ki bu hafta 2 tanesi birbiriyle oynuyor, yoksa 3 de denir) puan kaybetse sen yine "bizi ilgilendirmez, hön hön hön" mü diyeceksin, yoksa kalkıp göbek mi atacaksın. Bursaspor ile nerelere gelmişsin, şükür edeceğine kasılmaktan nefes alamıyosun.

Geçen Senol Güneş de benzer bi' laf etmişti. Herkes bi' Morinyo havalarında amına koyym. O bizi ilgilendirmez, şu bizi ilgilendirmez. Şimdi kalkıp da Frank abim "üstümüzdekilerin puan kaybetmesi beni ilgilendirmez, ben yeni çıkan rock gruplarını incelerim" mi desin ulan.

Ben nasılsa liderim, altımda ne olursa olsun. Tabii amına koyym. Bu kadar cool olunca, sana şampiyonluk geliyor zaten.

Ne İçtiyse...

Oğlan Bizim Kız Sizin

Gudik bir Msn muhabbeti.

Lappap:(-)
Selocan:(+)

- Abi
- Chao'yla anlaştım
- Blogun yüzde 50'si karşılığı
- Nikah şahidi olucam
- Büyüyoruz
+ :D :D
+ Chao ne zaman evlencek lan
+ Genç o daha
- Abi bilmiyorum
- Aşık oldum filan diyo
- Yazmış burdan "biri benim şahit olur mu" tıvitırdan
- Ben de dedim
- Ver yüzde 50 yi
- İş tamam
- "Anlaştık" dedi
+ Abi aşık olduğun insanla şap diye evlenmek zor iş
+ Kız ne diyo acaba
- Gırgır yapıyodur ya
- Ama gerçek olduğunu düşünsene
- Düğüne gidiyoruz filan
- Puhauahuahu
+ Daha doğrusu, şap diye sevdiğin insanla evlenmek
- Evet
- Ulan efendi gibi aşık olayım var ya
- Evlenmesi eksik kalsın
+ Beni sevmiyo abi Chao
+ Çağırmaz
- Sikerler
- Benim kontenjanım var (neye güvenip söylediysem bunu da)
+ :D
+ Ben gitmem lan
+ :D
- Haydaaa :D
- Yanlız biz de nereye getirdik ha
+ Hakkaten ha
- Dur lan
- Bu muhabbeti bloga koysam mı ben...

Parçalı Mı, Çubuklu Mu ?



En korktuğum tasarım budur. Nedir bu tasarımın ardında yatan ? Geceleri uyuyamıyorum, bu formanın ana şekli nedir abi ? Çubuklu mu, parçalı mı ? Delirmek üzereyim. Formanın masa üzerine serilmiş fotolarına bakınca çubuklu. Bazı maç fotolarına bakınca yine çubuklu, ancak bazı maç fotolarına bakıyorsunuz, aha parçalı ! Galatasaray'a yapsan sövemem ben bu formaya çubuklu diye, ancak parçalı da demem. En azından Galatasaray parçalısı gibi değil. Gerçi 94-95'te bunun kadar tehlikeli olmasa da, benzer bir tasarımımız olmuş. Eğer Galatasaray böyle bir forma yaparsa, akıl sağlığımı yitirebilirim. Barcelona'ya yakışıyor o ayrı. Klasik formaları çubuklu ancak ilk formaları parçalı. Bu sebeple böyle bir tasarım onları rahatlatır.


Hacı Lappap'ın şöyle bir yazısı da vardı GS Formaları'nda.

Model: Ronaldinho

Beyinsiz


Beyinsizce yapılan protestonun en çarpıcı fotoğraflarından biri. ultrAslan'ın A'sını küçük yazanlara saldıran, buna dayanamayıp yanlış yazana hakaret eden "duyarlı" zihniyet, Metin Oktay'ın resminin baş aşağı asılmasını normal görmüş. Allah belanızı versin. Hepiniz küçük a sınız...

Resim Kaynak: Çimlere Basma

Batı

Abi Batı konferansı'nda işler çok acayip karışık. Şimdi bak:Birkaç gün önce 2'den 5'e kadar olan takımlar aynı dereceye sahipti. Şimdi Dallas bi' galibiyet önde diğer üçünden. İlaveten 6'dan 8'e kadar olan 3 takım da birbiriyle aynı derecede. Yani son 2 maçın oynanacağı şu 3 günde, işler çok karışacak. En beteri de, bu 2 ayrı grupta birbirleriyle oynayacak takımların olması.

Mesela;ilk önce alttaki gruba bakalım. Ordaki üçlüden Portland, dün Lakers'ı yendi ve hem gazı aldı, hem de bugün için durumu 3 takım arasında eşit hale getirdi-bu maç hakkında Lakers'ın Blazers ile oynamamak için saldığı söylentileri var ama, bilemiyorum. O Portland, bugün kendisiyle aynı dereceye sahip Oklahoma ile oynayacak. Kaybeden büyük ihtimal 8. bitirir normal sezonu, çünkü bugün Spurs, çok büyük ihtimal yeneceği Minnesota ile oynayacak. Bildiğin birbirini yiyecek Portland ve Thunder. Biz de az şanslı değilmişiz ha.
Bizim son maç, Dallas ile. Yani Oklahoma ve Portland'ın bugün birbiriyle oynayacağı ve birinin elbet kazanacağını düşünürsek, biz Dallas maçında 6.lık için oynayacağız. Hem de üst tarafı karıştırma imkanımız olacak. Dallas bugün Clippers ile oynuyor. Farzet ki onlar yendi Dallas'ı-Baron hadi la. Üstüne bize de yenilirlerse, o üstteki dörtlüde acayip şeyler olur.

Üst grup için en kritik maç ise, normal sezonun son günü, yani 2 gün sonra oynanacak olan Jazz-Suns karşılaşması gibi görünüyor. Şu anda bu 2 takım aynı derecede. Jazz bu maçtan önceki gün, yani yarın Golden State ile oynayacak ama, Suns aynı gün Denver ile oynayacak. Ki bu maçın da Jazz-Suns kadar mühim olduğunu düşünürsek, üst grubun anahtarının Suns'ın elinde olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda 5.ler ama, bakarsınız play-off'a 2'den girerler bu maçların ardından.

Bu normal sezonun son dönemlerinde play-off için kasmayan takımlar genelde salar, az süre bulan oyunculara şans verir filan ama, bazen de fikstürleri gereği ligin gidişatı için önemli konuma gelebilirler. Golden State'in şu andaki hali gibi. G.State normal sezondaki son 2 maçında evinde Utah ve dışarda Portland'a karşı oynayacak. Bu 2 maçta alacağı 2 galibiyet, bütün dengeleri bozabilir. Ki nasıl bir oyun stiliyle sahada yer aldıklarını düşününce, bu hiç de zor değil.
Mesela Memphis de şu son 3 günde Denver ve Oklahoma ile oynayacak. Belki bu 2 maçtan birinde alacakları galibiyet, sıralamaya etki edecek. Bütün sene hiç süre bulayan bir tek oyuncunun gazı, karşı takımın play-off gidişatını bozacak.


Son olarak Spurs için hangi sonucu istediğimden bahsedeyim. Geçenlerde ufak bi'şeyler yazmıştım bizimkiler hakkında. Orada Suns'ı istediğimden dem vurmuştum. Yine aynısını söyleyeceğim, fakat Suns ve biz 3 gün sonra hangi sırada oluruz, bunu bir tek yukarısı bilir.
2. turun bile iyi sayılacağı bir sezonda -ki playoff tecrübemizi hesaba katınca, daha yukarılar niye olmasın da diyoruz- ilk turda Dallas ile filan eşleşmek, sakat olabilir. Gerçi geçen sezondan hesap var, ki ayrıca Dallas'la aramızda az-çok bir playoff rekabeti vardır, belki de eşleşmemiz iyi olabilir.

ForFor


Peder bey dergilerin bi' kısmını almış bugün. İşte Galatasaray filan. 4-4-2 de var. Elime aldım dergiyi. Lan dedim, yanlışlıkla Uykusuz'u filan mı aldım. O kadar ince yani dergi. Zaten Banu Yelkovan sonrasında düşüş var gibi. Bir de niceliksel geriye gidiş kötü.

Bir de, yazıların yüzde sekseni Ali Ece abinindi. Başka kimse kalmadı herhalde yazacak. Ya da Ali abi o kadar iyi ki, başkasına yazdırmıyorlar bi'şey.

Krallar Gibi


Real Madrid'e karşı Barcelona. Hollandalılar'a karşı Almanlar. Bambaşka bir ekole karşı bambaşka bir ekol. Farklı olmayan tek şey bu 4 oyuncunun da krallar gibi yaşaması.


Cruyff ve Neeskens'i biliyoruz zaten. Paul Breitner (Bonus olan) ve Günter Netzer'i 1974 tarihli gazete haberinden hatırlayalım.

Hermann




Hamburg'un maskotu Hermann. Gelişine iyi vurur.

Edit:Hermann, hacı değerimi bil. Benim sayemde Ntvspor'lara çıktın. Bi' allahın kulu seni Rtl'ye çıkarttı mı Alamanya'larda. Yaa.

Fark


Tribün hayatı boyunca bir kez bile hakkı ile para verip bilet almamış, üstüne her maç öncesi kendisine verilen bedava biletlerden karaborsa paralarını yeyip, altına lüks arabalar çekmiş adamlar ve onlara yakın olmayı, onlar ile takılmayı meziyet sanan, bunu bir övünç kaynağı olarak gören tipler, bugün akıllarınca futbolculara "Galatasaray ruhu" dersi vermeye kalktılar. Futboldan zerre kadar anlamayan, tribüne girip çıkmayı sadece meslek olarak gören, 90 dakika boyunca bir kez bile maça bakmayan, hatta Galatasaraylı oldukları bile şüpheli tipler, takıma akıl vermeye kalkıyorlar. Galatasaray takımından önce tribünün bu ruhu öğrenmesi lazım. Takımın oyuncularının değiştirilmesinden önce, tribünlerin değiştirilmesi lazım. Geçtiğimiz haftalarda Fenerbahçe'ye laf edenlere soruyorum, bizim ne farkımız var ?

Bela


Bu adamlarla aynı takımı tuttuğum için utanç duyuyorum. Allah belanızı versin lan. Neill'in sağ bacağı götünüze girsin. Yavşak herifler.

Baklava


Beşiktaş'ın sezon boyunca en çok dikkatimi çeken olayıdır bu baklava forma. Ben tasarımını beğenirim, güzel bir forma olduğunu düşünürüm. Ancak sezon boyunca çok fazla giyildiğini gördüğüm için, soğuma noktasına geldim. Hatta üst üste o kadar çok giydiler ki bu formayı, bıkkınlık geldi bana. Çok merak ediyordum; Acaba ben mi abartıyorum, yoksa hakikaten çok fazla mı giydiler bu formayı diye. Sonunda da geçen hafta karar verdiğim araştırmamı yaptım. Şimdi çıkarttığım rakamları, siz bakalava severlerle paylaşayım. Genel görüntüden, küçüle küçüle gideceğim;


Beşiktaş şu ana kadar Lig, kupa ve ŞL'de toplam 37 maç yapmış. Bu 37 maçta 21 kez baklava formalarını giymişler. 13 kez Beyaz formalarını (pençe), sadece 3 kez de Çubuklu formalarını giymişler. Bu bütün resmi maçların istatistiği. Görüntü ortada.

Lige bakalım; 27 kez maç yapmış ligde (Ankaraspor maçları yok). Bu 27 maçın 17'sinde Baklava formalarını giymişler. 8 kez Beyaz formalarını (pençe), Sadece 2 kez, evet sadece 2, Çubuklu formalarını giymişler (Biri sezonun ilk yarısı oynanan GS-BJK maçında). Ligde 2. yarı başlayalı 11 maç yapmışlar. Bu 11 maçın 8'inde Baklava formalarını giymişler ! Ayrıca Lig'in 13. haftası ile 20 haftası arasında oynanan maçlarda (arada Ankara maçı yapılmadı) üst üste tam 7 kez Baklava formalarını giymişler. Araya devre arası girmiş ve bu devre arasında kupa maçlarına çıkmış BJK farklı formalarla. Ancak sadece Lig'e bakıldığında, 7 hafta boyunca ev veya deplasman farketmemiş, ligde üst üste aynı formayı giymiş.

Türkiye Kupasına bakalım; Kupada daha grup maçlarında elendi biliyorsunuz. Bu grup maçları da ligin devre arasına denk gelmişti. 4 karşılaşmaya çıkan Beşiktaş, içerde oynadığı 2 maçta da baklava formasını giymiş, deplasmanda oynadığı bir maçta çubuklu diğer maçta beyaz formasını giymiş. Kupada Home forma baklava olmuş anlayacağınız.

Şampiyonlar Ligi'ni de es geçmek olmaz; 6 maça çıktı bu turnuvada. Bu turnuvada oynadığı hiçbir maçta çubuklu formalarını giymediler. 6 maçın 4'ünde beyaz formalarını giydiler, diğer 2 maçta baklavayı tercih ettiler.


Peki bir de bu baklava formanın home away durumuna bakalım. Yine genel görüntüden küçüle küçüle gideceğiz;

Bütün sezon boyunca, hem lig hem kupa hem de ŞL'de; toplam 21 kez giyildiğini söylemiştik bu formanın. Toplam 13 kez İnönü stadında bu formayla mücadele etmiş BJK. 8 kez de deplasmanlara gitmiş. Ligde 11 iç saha maçına bu formayla çıkmış, deplasmanlarda da 6 maçı yine baklava formayla oynamış. Türkiye kupasında, yukarıda da yazdım, oynadığı toplam 2 iç saha maçına da baklava forma giyerek çıkmış, deplasmanlarda ise bu formayı tercih etmemiş hiç. Şampiyonlar Ligi'nde ise tam tersi bir durum; İç sahada Home formamız dedikleri beyaz formaları ile çıkmışlar bütün maçlara, deplasmanda oynadıkları 3 maçın 2'sinde baklavayı tercih etmişler. Diğer deplasman maçında da beyazı giymişler. Çubukluyu hiç kullanmadıklarını söylemiştik.


Peki Beşiktaş bu formayı neden giyiyor. Onlara uğurlu mu geliyor, yoksa sadece görüntüsünü mü beğeniyorlar ? Bunu da araştırdım. Baklava formalarını giyip çıktıkları maçların kaçını kazanmışlar, kaçında berabere kalıp yenilmişler, bunlara da bir bakalım. Acaba gerçekten uğurlu mu bu forma;

Toplam bu forma ile oynadıkları 21 maçın 12'sini kazanmış Beşiktaş. Baklava forma ile oynadıkları 7 maçta berabere kalmışlar ve bu formayla oynadıkları maçların sadece 2'sinde kaybetmiş Beşiktaş. Lige baktığımız zaman sadece tek maçını kaybetmiş bu forma ile oynadığı. Yine ligde, 10 maçı kazanmayı başarmışlar ve 6 kez de berabere kalmışlar bu forma ile. Türkiye kupasında ise orantılı bir sonuç var. 2 kez bu formayla oynadıklarını söyledik yukarıda. Bu maçların birini kaybedip birini kazanmışlar. Şampiyonlar Ligi'nde ise bu formayla çıktıkları toplam 2 maç var ve o 2 maçı da kaybetmemişler. Bir beraberlik ve bir de galibiyet var ki, BJK'nın Manchester United'ı İngiltere'de yendiği ve kupadaki tek galibiyeti olan maçta giyilmiş bu baklava forma. Yani şöyle bir bakıldığında bu formanın BJK'ya uğurlu geldiğini söyleyebiliriz. Bu formayı sırtlarına geçirdikleri 21 maçta sadece 2 mağlubiyet. Fakat formanın şöyle bir de uğursuz tarafı var. Epey berabere kalmışlar bu formayla. Ancak galibiyet sayıları beraberlik sayılarından fazla (tabi öyle olacak).


Konumuz Baklava formaydı ve bunu yazdık, ancak araştırmayı bu kadar kapsamlı yapınca zaten az buz giyilmiş Beşiktaş'ın diğer 2 formasının da istatistiklerini yazayım bari.

Beyaz formayı toplam 13 kez giymişti BJK. Toplam 5 iç saha maçında ve 8 deplasman maçında giymişler beyaz formalarını. Ligde sadece 2 İnönü maçında beyaz formayı giymişler. Onlar da 4. ve 6. haftalarda. Ancak bu forma ligde 6 deplasman maçı görmüş. Ligde 3 kez bu forma ile kazanmış, 3 kez berabere kalmış ve 2 kez de mağlup olmuş. Türkiye Kupası'nda ise 1 kez giyildiğini söylemiştik, o da deplasman maçına denk gelmiş ve o maç kaybedilmiş. ŞL'de ise en çok giyilen forma olmasına rağmen, en cenabet forma olmayı başarmış. 4 kez giyilmiş 6 maçta ve bu 4 maçın 4'ünü de kaybetmiş Beşiktaş. 3 kez İnönü de Şampiyonlar ligi maçına çıkılmış bu formayla, 1 kez de deplasmana gidilmiş.

Sıra geldi en kolay formaya. Çubuklu forma... Bu forma zaten topu topu bütün resmi maçlarda (37) sadece 3 kez giyilmiş. Şampiyonlar Ligi'nde hiç giyilmemiş. Lig'de, biri GS maçı olmak üzere, sadece 2 kez giyilmiş. Bu 2 maçın 1'i kaybedilmiş (GS), diğeri kazanılmış. Yine bbu 2 maçın biri iç saha, diğeri dış saha. Lig dışında tek maç Türkiye Kupası'ında deplasmanda giyilmiş ve Beşiktaş bu maçı kaybetmiş.


Araştırma sona erdi. Türkiye'nin rezalet olan forma kültürü konusuna 3 büyüklerin bir takımını örnek göstererek size sunmaya çalıştım. Aynı araştırmayı Fenerbahçe için de yapacağım. Galatasaray'ın kini ise sezon sonu diğer blogda yazacağım. Beşiktaş'ın baklava forma takıntısı benim abarttığım kadar varmış gerçekten. Yani çok giyildiğini düşünerek bu araştırmayı yaptım, yanılmamışım. Bir diğer konu da çubuklu forma meselesi. Bu sene Home forma olması planlanan çubuklu formalarını 37 maçın sadece 3'ünde giymişler. Bu rakam oldukça skandal.

Bu araştırmadan sonra canınız baklava çektiyse. Güllüoğlu'nu hatırlatayım. Ancak logosunda hitit güneşi olanı değil (yani heryerde olanı), Galata kulesi olanı tercih edin derim. Yani sadece tek şubesi olan (Karaköy) Güllüoğlu.