Dime #10


-Lakers'ın durumuna yeniden değinmemizin zamanının geldiğini düşünüyorum. Kısaca özetlersek; off-season'da GM Mitch Kupchak elini yeniden şapkasına soktu ve çıkardığında Nash-Kobe-MWP-Gasol-Howard beşi önümüzde duruyordu. Daha sonra rotasyon parçalarıyla beraber 2012-2013 sezonunun en büyük şampiyonluk adayı takımlarından biri oluştu. Bu takım pre-season'u 0-8'le bitirip — ki bu hiçbir anlam ifade etmiyor, normal sezona da 1-4'le başlayınca Mike Brown kovuldu. Kimilerine göre erken, bana göre "zararın neresinden dönülürse kardır" alınmış bir karardı bu. Birkaç maç interim koç Bernie Bickerstaff'in yönettiği takıma getirilen isim Mike D'antoni oldu. Kimilerine göre yanlış, bana göre de "Phil Jackson olsa daha iyiydi ama Mike'a da inanıyorum, hem artık şu Phil Jackson zaafiyetinden kurtulmamız lazım" karardı. Şu anda Lakers 15-17 ile Batı'da 11. sırada. Önünde Mart ayına kadar %50'yi geçemeyebileceği bir fikstür var, ve gerçekten, ciddi ciddi, playoff'a kalabilirler mi tartışmaları yapılıyor. Özetin özeti; lige şampiyonluğun en güçlü üç favorisinden biri olarak girip playoff yapamama ihtimalleri var ve bunun sebebi yıldız oyuncularının sezon kapatan sakatlıkları değil. Gerçekleşirse NBA tarihinin en büyük hayal kırıklığı olur.

-Lakers'ın kaybetmemesi gerekip de kaybettiği kafadan 7-8 maç sayabilirim ve bunların birçoğu Staples Center'da. Dallas, Indiana, Orlando, Utah, Philadelphia... Özellikle Philadelphia mağlubiyeti çok can sıkıcıydı. 5 maçlık galibiyet serisinden sonra Denver deplasmanında kabul edilebilir bir mağlubiyet almıştı takım ama durumun iyiye gittiği açıktı. Nash dönmüştü, Gasol kendine geliyor gibiydi, Kobe yine 20 ve üzeri sayılarda şut kullanıp, 30 ve üzeri sayı buluyordu ama en azından savunmada biraz daha istekliydiler ve kazanmayı hatırlamışlardı. İçerideki Portland galibiyeti özellikle bana inanılmaz ümit vermişti. Howard'ı kullanmayı hatırlayınca, kenardan çok değil, ufak bir katkı alınca, Kobe de gereksiz zorlamalarını dizginleyince Lakers'ın zor kaybedeceğini düşünüyordum ama ardından çok anlamsız Philly mağlubiyeti geldi ve bu sabah da Clippers... Clippers maçını henüz izlemediğim için hakkında bir şey diyemiyorum. Ama geçen sene başından itibaren içine girdikleri evrim tamamlandı ve Los Angeles'ın şimdilik yeni sahibi onlar. Yeni lideri de Chris Paul. Şurada beş ESPN yazarının Lakers ve Clippers hakkındaki beş soruya verdikleri cevaplar var ve açık açık görülüyor ki NBA ve Los Angeles kelimeleri yanyana geldiğinde insanların aklına gelen ilk şeyler Lakers, LakeShow, Kobe vb. olmayacak. Yine de beşinci soruya verilen Clippers cevaplarını anlamak mümkün değil.

-Geçenlerde The Dan LeBatard Show'a katılan Charles Barkley'nin söyledikleri ise ne Lakers taraftarını, ne de Clippers taraftarını mutlu edecek. Özetle hala şampiyon olacağına inanan az sayıda Lakers taraftarının umutlarını parçalayacak sözler ve ne bu sene, ne de önümüzdeki senelerde Clippers'ın şampiyon olma ihtimalinin olmadığı. "None. Zero. Zero chance. I think Oklahoma City, Memphis and the Spurs are the three best teams in the West. I still have my concerns. Everybody is on the Clippers’ bandwagon. I don’t like their half-court offense. I don’t like their free throw shooting. I love Chris Paul. I said it for years. I thought Jason Kidd was the best leader in the NBA. I passed that mantle, in my personal opinion, to Chris Paul, but I don’t like their half-court offense." Clippers hakkında söylediklerine katılmamak elde değil. Ancak benim de hala şampiyon olacağını düşünen az sayıda Lakers taraftarından biri olduğumu düşünürsek Barkley'nin o konuda haksız çıkmasını istiyorum. Aklıma Yao Ming geliyor, eşşek geliyor. Eşşek geliyor, keşke diyorum. (Anagramı bi' harfle kaçırdık)

  

-Son derece subjektif değerlendireceğim, bunu Artest — eski güzel zamanlar, Ariza'ya yapınca çok gülmüştüm. Wade, Bibby'e yapınca küfrederken ağzımdan tükürükler çıkıyordu. Şimdiyse, sadece eğlenmek için yapılmış, ligin rutin gündeminde sıradışı bir hatıra. Jarrett Jack'i seviyoruz, Sixth man of the year için elinden geleni yapıyor. Hey Dorrell Wright, burada gerçekten bu kadar sinirlenecek bir durum yok. Eğlenmemize bakalım, keyif alalım.

-Son derece subjektif değerlendirdiğim bir başka konu Rihanna'nın bütün Victoria's Secret meleklerinden güzel old- öhöm. Marc Gasol'ün Defensive Player of the Year ödülüne en yakın isim olduğu. Hayır gerçekten. Bir bakalım; geçen sene bu ödülü alan Tyson Chandler, çok yaklaşan Lebron James, zamanın müdavimlerinden Dwight Howard, her zaman aday Kevin Garnett ve Tim Duncan, ligdeki en iyi dış savunmacı Tony Allen, Houston'daki yegane görevi çemberi korumak olan Ömer Aşık, Iblocka lakabı alacak kadar korkutucu Serge Ibaka, Joakim Noah olduğu için Joakim Noah. Tek celsede akla gelen isimler. Tekrar bakalım, hücumda geçen seneki seviyesinin üstünde savunmadaysa altında Tyson Chandler, maçların büyük bölümünde birinci viteste giden — buna rağmen takımının ilk 30 maçında 20 ve üzeri sayı atan tek (Kareem Abdul-Jabbar, 70'-71', ilk 46 maç) oyuncu 41 yıldır, Lebron James, bel sakatlığından dolayı hala maksimum katkı veremeyen Dwight Howard, aldığı süreler 30 dakikayı geçmeyen Kevin Garnett ve Tim Duncan, aldığı süre 25 dakikayı geçmeyen Tony Allen, aldığı süre... offf Ömer Aşık, bu sene hücum repertuarını iyice geliştiren ve daha çok hücumuyla gündeme gelen Serge Ibaka, Marc Gasol'ün en büyük rakibi Joakim Noah. Son Portland maçında ilk periyotta 6 blokla oynadı Marc Gasol. Sadece çok akıllı bir birebir savunmacı, yardım savunmacısı, pnr savunmacısı veya çember koruyucusu, ya da aklı sayesinde dinamizmini, gücünü en efektif şekilde kullanan, nerede durması gerektiğini, savunmada alacağı pozisyonu çok iyi bilen biri değil, aynı zamanda tek periyotta altı blok koyabilen de bir uzun. Abisinin bu kadar zor günler yaşadığı bir dönemde soyadlarının yine olumlu anlamda gündemde kalmasını sağlıyor Marc.

-Değinmek istediğim üç çaylak var: Damian Lillard, Bradley Beal, Andre Drummond. Değinmek istediğim üç çaylak daha var: Tabii ki Anthony Davis, Michael Kidd-Gilchrist, Terrence Ross. Ancak yeterli sayıda maçlarını izlemediğim için bir şey diyemiyorum, şimdilik. Aralık ayının çaylağı ödülü Batı'da Lillard'a, Doğu'da Beal'a gitti. Peki bu adamlar ne yaptılar? Lillard bandwagon'unu ligin ilk gününden beri ibretle izliyoruz. Arada sırada çaylak olduğunu hatırlayıp istatistik kağıdında çok dengesiz rakamlar (30 Kasım, at Boston, 2/8 FG, 8 sayı, 3 asist, 3 top kaybı veya 10 Aralık, vs. Toronto, 2/14 FG, 9 sayı, 6 asist veya 29 Aralık, vs. Philadelphia, 20 sayı attığı maçta 0 asist) çıkartsa da şu an için ROY'un en büyük adayı. 29-7-6 ile Spurs'ü neredeyse tek başına devirmesi, hemen sonrasında New Orleans maçında 0.3 saniye kala maç kazandıran üçlüğü, Sacramento karşısında triple-double'dan 2 ribaunt uzaklıktaki istatistik ve MSG'de Knicks'e karşı clutch time'da eli titremeden gönderdiği üçlük. 18.2 sayı, 6.4 asistle Anthony Davis'in önünde konuşulmayı sonuna kadar hak ediyor. Beal ise kötü Wizards'ta biraz göz ardı ediliyor gibi. Yine de çok iyi bir Aralık ayı geçirmediği halde —  biraz da Waiters'ın sakatlığı sayesinde, ayın çaylağı olmayı başardı. 13.4 sayı, 3.4 asist fena rakamlar değil ama %35 civarı şut yüzdesi ve 9/49 üçlük FECİ rakamlar. Ama 2013'e bomba gibi girdi ve üç maçtır inanılmaz performanslar sergiliyor. Dallas maçında 4/7 üçlük, iki uzatmalı Brooklyn maçında kariyer rekoru 24 sayı ve ilk uzatmanın sonunda eli titremeden yolladığı buzzer üçlük Wizards'ın ondan beklediği aksiyonlar. Lig yeni Tyson Chandler'ını buldu: Drummond. 35 maçta ortalama 19.30 dakika süre aldı ve 7.3 ribaunt ortalaması tutturdu. Ligin başında Charlie Villanueva'nın kendisi için dedikleri, henüz topla ne yapacağını bile bilmediğinden ibaretti. Kendini gösterdi ve Pistons'ın geleceğinde önemli bir yeri olacağı kesin. Müthiş bir double-double canavarı ve alley-oop bitiricisi geliyor.


-Phil Jackson'ın kariyerinde tam 11 yüzük var. 12.'si ve en değerlisi yenge Jeannie Buss'a 12 yıllık beraberliklerinin ardından nihayet taktığı bu yüzük.

-Bu sefer elimde izlemenizi ya da okumanızı istediğim 10 link var, başlıyorum. Nasıl bir smacı hayatınız boyunca unutamazsınız? Kısa boylu bir oyuncunun kendisinden uzun oyuncu üzerinden vurduğu smaç, orta sahadan atılan pası havada tamamlayan alley-oop smacı, bir oyuncunun topu panyaya atıp tamamladığı smaç, ya da herhangi bir Jr. Smith smacı. Geçen sene playoff'ta Heat potasına vurduğu şu smaca benzer, ama biraz daha gafil yakalıyor tüm dünyayı. Nefis: 1. LA Times'tan Ben Bolch, Stan Van Gundy ile Dwight Howard'la olan ilişkilerini konuşmuş, LakerNation'dan Alex Lambeth de Van Gundy'nin sözlerini yorumlamış: 2. Amir Johnson'dan epik bir hatalı yürüme, hakemlerin bunu yakalayamaması acınası: 3. D.J. Foster, Roy Hibbert'la alakalı neyin yanlış gittiğini kısaca derlemiş: 4. Jim Cavan, Milwaukee Bucks deplasmanında alınan 117-110'luk Spurs galibiyeti üzerinden kısa bir Tim Duncan güzellemesi yazmış: 5. Clippers'ın 17 maçlık galibiyet serisi sona erdi, Javale Mcgee ise kariyerinin altıncı senesinde beşinci denemesinde ilk üçlük isabetini buldu: 6. Clippers ve üçlük demişken, Denver'a kaybedilen maçtan hemen sonra Warriors deplasmanında bir kez daha kaybettiler. Bu sefer üçlüğü atan — ııı atamayan demek istiyorum ama atamamak başka bir şey, Blake Griffin: 7. Hakim Warrick, Bobcats'in 18 maçlık mağlubiyet serisine çok sıkılmış olmalı: 8. TBJ, lige yeniden dönebilecek oyuncuları toparlamış: 9. En güzelini en sona bıraktım, Nate Robinson havada üç arkad- Nate Robinson: 10.

-"Cause we're old as shit!" Kobe Bryant. Philly mağlubiyeti sonrası yenilginin sebebini soran muhabire verdiği cevap. Lakers, Mike D'antoni altında 96 üzeri pozisyonda 2-9, 95 ya da altı pozisyonda ise 8-2. Yani yaşlılar. Yani Kobe haklı.

Bu dime biraz Lakers odaklı oldu, gerek bu hafta ligi pek sağlıklı takip edemediğimden, gerek de bir Lakers taraftarı olduğumdan. Ara sıra olur böyle, zaten final haftasına giriyoruz. Final haftasından çıktıktan sonra daha fazla maç izleyip, daha farklı takımlara değinmek istiyorum. Doğu'nun berbat takımlarına falan. Takipte kalın :(

Şemal



Normalin üstünde meraklısı ya da ortalama düzeyde tivitır'a girenler zaten görüyor/biliyor, daha 2013'e girmeden bayağı bir "sızma" vakası gerçekleşti. Alışılanın çok üstünde, çok fazla. Yani öyle ki, büyük takımlardan şöyle "lan acaba ne giyecekler seneye" diye merak edecek takım kalmadı neredeyse.



Şu, şu ve şu adreslerden görebileceğiniz gibi (1-2 tane daha var da, asıl bunlar işte) birçok iç saha forması sızdı ve bize merak payı kalmadı hemen hemen. Büyük markalar da mağdur duruma düşüyor ister istemez. Tabii bu durumda "nerden biliyorsun kardeşim bunlar olduğunu" ya da "bu kadar erken sızar mı" gibi sorular akla gelebilir. Kendi payıma, senelerdir takip edince artık gelişmeler doğru yorumlanabiliyor. Ki artık bu konuda kararlar çok erken verildiğinden, bir forma aralık ayında sızınca, "tamamdır" diyebiliyorsunuz rahatça. O karar-tasarım-üretim sürecinin ne kadar olduğuyla ilgili fikir sahibi olmak adına en büyük örnek, Galatasaray'ın geçen sezonki formalarıdır. Öyle abuk bir zamanda (mart mı neydi işte öbür sene) anlaşınca, mecburen hazır kalıp ve gayet kalitesiz şeyler giymek zorunda kaldık. Zaman yetmezdi yeni iş için.

Kişisel bakacak olursam, Barcelona'nınkiler çok iyi oldu. Bu sezon giyilen o çubuklu bile olmayan, normalden daha koyu renkli formanın ardından, yeni formaların çok erken sızması, umutlu bekleyişte bulunacağımıza, neyin geleceğini bilerek beklememizi sağlayacak.

Retro 251


Dolgit


Herif yine rahat duramamış. Benim de aklıma şu geldi tabii hemen.

Nerden Nereye 103


Diğer kesişmelere gerek bile yok. İki fotoğraf arasında tam 13 yıl var.


NYC

Bu... Böyle bir şey varsa... Ay ben konuşamayacağım :'(

Retro 250


Acaba 1000'i bulur muyuz.

Ekler


Bu amına kodumun şarkısı elbette saha ve salonlara da bulaşacaktı. Beşiktaşlı elemanlar, sonra işte Kuyt'ın "TT Arena'da gangnam style dansı yapacağım" lafı falan filan, bir sürü şey. Geçen gün Cska-Efes maçı sırasında molada çaldı bu, dansçı kızlar da ona göre bir şeyler ayarlamışlar falan. Ardından tribünleri gösterdi, bayağı  eşlik edenler vardı. Sonra da maskotlarını gösterdi, aklımdan çıkmış. Cska Moskova'nın maskotu bir AT kardeşimiz. Şimdi bu adamlara laf etmem ben. Çünkü hakkı var çalmaya. Maskotu AT olan takım bu şarkıyı çalar da, oynar da. Hatta kendisi de bir ara gaza gelip dans etti.