Bu Ne La?!

İyice zıvanadan çıktı. Keşke bu resmi bloga koyduk diye bize de dava açsa. Ne güzel olur.
Ego işte;evlerden uzak.

Baron Clippers'ta!

Geçtiğimiz günlerde Warriors ile olan kontratını iptal eden Baron, Clippers'la anlaşmış. E tabi doğma büyüme LA'li eleman. O kadar cap de Lakers'ta olmadığına göre... Yalnız Clippers ofisi biraz lüks verigisi ödemeyi göze alıp, Brand ve Maggette'yi tutar, yanına bir de şutör bir eleman eklerse Batı'nın altını üstüne getirirler, demedi demeyin.

Arenas filan da Free Agent. Onun üzerine de bi' yazı gerek aslında. Bakalım, yarın filan şeettiririz heralde.

Tiamat


Zeytinli RockFest'te yabancı grup söylentisi vardı bu sene için. Ama henüz isim belirlenmemişti. Bir tanesi kesinleşmiş:Tiamat!
Kendileri gotik-metal (icra ettikleri tür konusunda farklı yorumlar da var) yapan İsveç mahsulü bir grup efem. Bayağı da hani bilinen, tutulan bir grup. Nasıl ikna ettiler ki ola buraya gelmeye. Rağbeti arttıracaktır, o kesin.

İçtenlik

Bazı çizerler sizi tam böyle kritik noktada yakalayabiliyorlar. Kafanızdan geçenler, şüphe ettikleriniz, düşündükleriniz, hissettikleriniz, gördükleriniz, bildikleriniz, bildiğinize emin olamadıklarınız;işt bunlar bu çizerler sayesinde sizin karşınıza çıkıyor ve siz de okuduğunuzda mutlu oluyor, kendinizi iyi hissediyorsunuz. Bunu becerebilen- aslında becermek doğru kavram değil- az sayıda çizer var. Hatta az sayıda "yazar" var. O derece.
O çizerlerden bazıları Oky, Ersin Karabulut ve Umut Sarıkaya. Hep farkındayımdır onların ama, ilk defa burda dile getirmek aklına geldi bu herifin.

Ersin zaten birçok kişi tarafından çok sevilen, köşesiyle belki de Dünya'da ilk ve tek olan bir işe imza atan çok yetenekli ve samimi bir adam. Böyle birinin bizim ülkemizde olması muhteşem. Sandıkiçi'nin ikinci cildi ne zaman çıkacak acep? Bir an önce çıksa keşke.

Umut Sarıkaya'nın günlük hayattan tespitleri inanılmaz. Sırf son Uykusuz'daki köşesinde değindiği birkaç başlığı yazıyorum:izbe yerleri restore edip mekan açma tutkusu, "bastonlu zenci repçi", yanak kıllarının traş sonrası sırıtması, kafedeki "ortama bakan masada" oturma sorunsalı, türk filmlerindeki tırışkadan şirketler, gün sonrasında kalan yemeklere saldırış. Müthiş tespitler. Esas müthiş olan, aslında bildiğimiz, tebessümle karşıladığımız bu tip detayları bizim önümüze komik diyaloglarla çıkarabilmek. Malzemeyi kullanabilmek. Artı gözlem gücü.

Ve de Oky. Onu ilk kez Cihangir'de Bi Ev ile tanıdım. "Genç Evi" kavramını harika anlatıyordu orada. Sonra Çarpışma'da ikili ilişkilere değindi. Aldatma, aşk, affetmek, pişmanlık;normalde pembe diziye malzeme olan bu unsurları, gençlerin okuyup hakkında düşünebileceği şekilde çizdi ve sundu bize. Şimdi de Barış'ın hikayesini anlatıyor. Kendi halinde ama aslında öyle olmayan, biraz da Ersin'in elinde çıkmış gibi duran bir genç Barış.
Oky de çok iyi bir gözlemci. Empati yeteneğine sahip. Ayrıca çok derin sinema bilgisi var ve bunu sıkça kullanıyor hikayelerde. Özellikle Cihangir'de Bi Ev'de uzun sinema muhabbetleri olurdu, bilen bilir.

Umuyorum ki, bu ve bu üçü gibi değerli çizerlerimizi, özellikle hayatın içine derinlemesine inerek çizen/anlatan çizerleri okuyan, önemseyen, onlara değer veren gençlerimiz vardır. Olmalı da.

Alves


Sonunda mesele resmileşti. Dani Alves Barça'da. Ben pek bir tahminde bulunamıyorum transfer hakkında. Huyum olmadığı üzere "hayırlısı" deyip geçeceğim. Bakalım.

Parçalı!!!!!



İlk üçünün ardından, merakla beklediğimiz parçalı da görücüye çıktı. Müthiş. Enfes. Her sezon forma almayı nisan-mayıs'lara kadar erteleyen ben (gerçi çoğu zaman elimde olmuyor ya neyse), bu sezon beyazı da, parçalıyı da en geç eylül'e kadar almalıyım.
05-06'dakini saymazsak, uzun süre sonra Gs, gerçek formasına kavuştu.
Bizim parçalımız ya bundaki gibi, kollardaki rengin omuz kısmını da kapladığı, veyahut kolları da parçalı biçimde ayrılmış olan formadır. O da en son 95-96'da vardı işte. Gerisi hikaye.
Bu sezon siyah yok ama olsun. Zaten genelde bir sene var, bir sene yok siyah.
Parçalının altına beyaz şort giyilmesi de yine geleneksel bir hamle. Biliyorsunuz çook eskiden, Metin Oktay zamanında filan parçalının altına beyaz şort giyilirdi. Sonra siyah giyildiği de olmuştu, onu da severim ben. Sanırım kimi zaman da kırmızı olacak parçalının altı, rakibe göre yani.

Yeni parçalıda geçen sezon şampiyon olmamızın sebebiyle Türk bayrağı da yer alıyor, sağ kısımda.

Şu üstteki resimden formaların hepiciğini görebilirsiniz bir arada.
Bir de numara ve isimlerin yazılacağı karakterin de özel olduğu söyleniyor ki, o zaman dadından yinmez. Genelde ortak karakterleri dayıyorlar bize de.

Velhasılı bu sezon forma konusunda içimiz rahat olacak. Geçen bir postta yazdığım gibi, allaha şükür 4 forma da aynı tasarıma sahip değil. Bu çok iyi. Tabii geçen seneki gibi sezon başladıktan sonra uyduruk bir kırmızı dayamazlarsa da iyi olur. Uyduruk kontenjanından birforma var nasılsa. Şu kalın çubuklu olan yani.

Bir de parçalıya direkt "Metin Oktay parçalı" ismi verilmesi de çok şık bir ayrıntı.

Son olarak ise, artık kollarda ColaTurka yerine Ülker yazacak, bunu da belirtelim dikkatsiz gözler için.

Yeni L'Pool Evey-2


Hüseyin, benim bloga dünkü koyduğum gri formayı gördükten sonra Sporx'te de bunu görmüş. Sordu bana, abi hangisi doğru, veya ikisi de mi geçerli diye. İkisi de geçerli evet. Liverpool deplasman formalarında yeşil ve tonlarını kullanıyor eskiden beri. Güzel de oluyor.

Yeni Sezon Galatasaray



Bunları bizim blogda göstermemiştik değil mi? Sanırım evet. Resimler Aceto usta'dan.
Bir kere geçen o son maçtaki formayı biliyorsunuzdur. O forma bu sezon birinci forma olabilirmiş. ... Gider kulüp binasını yakarım. Umarım doğru değildir.
Beyaz muhteşem. Bayern'in geçen sezonki siyah formasına benziyi. Şeritlerde şampiyon olduğumuz sezonlar yazıyormuş ki, çok şık bir detay. Beyaz formamızın güzel olması mühim.
Turuncuya gelince, öncelikle o söylentinin aslı varmş, onu öğrendik bir kere. Ve turuncu da güzel bir forma. Beşiktaş'ın turuncusu ol(a)maz belki ama, bizim olması anormal değil. Güzel de olmuş. Şu parçalıyı da gösterseler de, rahatlasak.

Şöyle bir nokta var ki, önemli:Geçen yılki 3 formamız da(kırmızıyı saymıyorum, üvey evlat o) aynı tasarıma sahipti. Ben de hep sezon boyunca içimden, "gelecek sezon inşallah farklı tasarımlara sahip formalarımız olur" diye geçiriyordum. Ve bu şimdilik gerçekleşmiş gibi. Sevindim. Çünkü diğer şekilde firma seni enayi yerine koyuyor: tek tasarım, 3 forma.

Yeni Sezon Roma


Söz konusu Kappa ve Roma olunca, çok farklı tasarımlar düşlemek yersiz. Hele siyah, geçen sezonkinin aynısı neredeyse. Burak bunu almaz mesela, almasın zaten. Parasına yazık, forma aynı anasını satayım.

Yeni Liverpool "Evey"

Kareli bir desen var gördüğünüz gibi. Hem iç, hem de dış kısmında formanın. Yaka tasarımı güzel. De ben daha iyi bir 2. forma beklerdim şahsen Liverpool için. Geçen sezonki siyah filan çok iyiydi mesela.

Yeni Çelsi "Evey"

Chelsea'nin bu sezonki deplasman forması. İlk forma gibi bu da sade bayağı bir. Samsung yazısını nedense çok yukarı koyuyorlar. Güzel bence forma.
Hepsini bırak, bir de tanıtım fotolarında Lampard var. Adam gitti filan, taraftar girecek siteye bakacak hüzünlenecek. Düşünmek lazım böyle şeyleri.

Yeni Arsenal "Hom"

"Arsinıl"ın yeni sezon birinci forması. Kollar toptan beyaz olmadığı için benim hoşuma gitmedi. O kalıp aynen kalmalı, tasarım ne kadar değişirse değişsin.

Yeni Manutd "Evey"


Bu da Manutd'nin yeni deplasman forması bu sezonki. Mavinin tonu ve beyaz ile mavinin uyumu çok iyi gerçekten. Herhalde 3. forma da geçen sezonki siyah olur.

Yeni Barça Formaları



İkinci forma bayağı bir önce sızmıştı zaten, haberimiz vardı. Güzel forma. Birinci forma da şuymuş. Ben sevdim. Çok sade. Arada parçalı giyiyor Barça işte;en son 99-00'da giymişlerdi 100. yıl davasına, o da güzel formaydı. Üçüncü forma da, her zaman olduğu gibi önceki sezonun 2. forması oluyor. Yani bu sezonun 3. forması o açık mavi forma oluyor efem. Şans getirmesini dileriz Barcelona'mıza.
Bir de formanın şu görünen, yakanın iç kısmında Katalan marşı mı yazıyordu ne, tam hatırlayamadım.

Gooooooooool!!


Bu kitabın çıktığını görünce ilk tepkim bu oldu. Bildiğin bağırdım. Doğan Kitap sağolsun, arayı fazla uzatmadan Zamanın Kanı'ndan sonra Kaosun Sırları'nı da yayımlıyor.
Kitabın konusunu okuyunca daha da gaza geldim. Ezoterizm, gizli kodlar, tarikatlar, komplolar diyor. Bir polisiye-gerilim'de bunlar varsa ve yazar Maxime abiyse, iş tamamdır.
Kapak harika, yine Zamanın Kanı'ndaki gibi kırmızı-siyah-beyaz renk. Çok fazla yazı var kapağın üstünde ama ne yapalım artık. Sanırım çevirmen yine değişmiş. Çok etkilemese dili bari. Ulan çevirtin hepsini Ali Cevat abiye işte, bok mu var.

Kitap şu anda İdefix'te ön siparişte. Ayın 3'ünde çıkacakmış. Hemen almayan şerefsiz.
Abi de çok kırgın yanlız ha. Kitabın resmini bulamadım, bu olsun.

Aha Da!

Kitap dünyası'ndan 2 haber var hacı, ikisini de ayrı ayrı yazacağım. Biri sevindirici, diğeri değil. Aslında duruma göre değişir.

İlki Yalçın Hoca'ya yönelik yazılmış bir kitap. Arka kapak yazısına bakılınca, sol cenah içinden eski veya eski olmasa da, bir hesaplaşmanın ürünü olan bir kitap olduğunu anlıyoruz bunun. İkinci olarak, kitabın çıktığı yayınevi(Sosyal İnsan Yayınları) Hikmet Kıvılcımlı'nın kitaplarını da basıyor. Bu da az önceki cümleyi destekler mahiyette oluyor.
İsmi Megalomania. Yazarı Cenk Ağcabay. Kimdir bilinmez. Google'da adı çıkmıyor.
Ama bu kitap şu açıdan önemli:Yalçın Hoca, hep kendinin eleştirilmediğinden, yorumlanmadığından dem vurur. Bunun sebepleri ayrı bir yazı konusu. Bu kez görüldüğü gibi, ilk defa Hoca'ya karşı bir kitap yazılıyor. Kapak filan da imalı. İdefix'te bakabilirsniz ayrıntılı bilgi için.
Acil alıp okumalı. Ne kadar haklı-haksız, düşünmeli. Sonra buraya yazarız zaten.