Nerden Nereye 83

Joker


Lakers, TSİ 05.30'da oynanacak maç için taraftarlarına bu tişörtleri dağıtacakmış. Bilindiği gibi NBA'de takımlar özellikle playoff zamanı böyle tişört atraksiyonlarına girerler. Bayağı da keyiflidir bütün salonun aynı renk olduğu maçları izlemek. En keyiflisini son sıradan girip Dallas'ı elediği yılda Golden State Warriors yapmıştı bence. Bembeyaz Miami, sapsarı Indiana, kıpkırmızı Clippers tribünleri bu sene dikkati çekenler. Oklahoma City ise bizimle (Lakers) oynadıkları 2. maçta çift renk (Mavi-Beyaz) giyinerek olayı bambaşka bir boyuta taşıdı.

Neyse konu sapmadan, bizim ilk tişört organizasyonumuz değil bu. Daha önce de çok yaptık, çok denedik. Olmuyor. Olmamasının sebepleri var ve çok. En başta bu takım halkın takımı değil. Bu takım medyanın, yıldızların, Hollywood'un takımı. Onlar sokakta satılacak olsa beş dolardan fazla olmayacak olan bu tişörtü üzerlerindeki binlerce dolarlık kıyafetlerin üzerine giymezler. Giymezler işte amk. Zorla da giydiremezsin. Şimdi nereye atlayacağım iyi izleyin, Lakers taraftarının ruhsuzluğu. Ya da doğru kelimeler, ruhsuzmuş gibi görünmesi.

Los Angeles Lakers taraftarı her sene başında kombinelerini ilk tüketen taraftarlardandır. Maç içinde de takımına sonuna kadar destek olur. Bu konuda NBA'in sayılı taraftarlarındandır diyebilirim. Bunu Lakers'lı olduğum için söylemiyorum. Yazıyı okurken Hawks'lı bir kaltak (söz meclisten dışarı) olduğumu düşünün. Ama şu var, bu taraftar 2006-2007 sezonundan beri küçümseniyor. Daha doğrusu gerçekten de o sezondan beri değişti. En büyük, en de değil tek büyük sebebi Lights Out!

Linkte de belirtildiği gibi, tribünleri karartmanın sebebi sahadaki oyuna konsantre olmak olarak gösteriliyor. Bazı kaynaklara göre de tutarlılık, tasarrufluk cart curtmuş. Clippers ve Kings (maçlarını Staples Center'da oynayan, şehrin hokey takımı) maçlarında niye tribün karartılmıyor diye sorarlar adama. Blah blah blah, bana göre tamamen saçmalık. Tribün bütünlüğünü bozuyor, dolayısıyla tribünden ne kadar ses çıkarsa çıksın adamları göremediğimiz için istenen atmosfer oluşmuyor. Buna kim karar verdiyse ve kim hala eski haline döndürmüyorsa aklına sıçayım. Hatta şöyle bir geyik vardı, tribünlerin karartılmasını en çok da kenarda oturan ünlüler istemiyormuş. Kendilerinin televizyonda gözükmeleri zor hale geliyormuş böylece falan. Neyse aşağıdaki videodaki tribünleri nasıl özlüyorum belli değil!


Heath Ledger da iyi oynamıştı, toprağı da bol olsun ama Jack Nicholson varken...

Meşk


Irk konusunda çok hassas bir ülkeden geldiğim için, Brezilya'da insanlara derilerinin rengiyle hitap etmenin çok yaygın ve kabul gören bir şey olması beni ilk zamanlar çok şaşırtmıştı. Futbolculara takılan bazı isimler İngiltere'de olsa, ırkçılıkla mücadele eden tüm dernek ve kurumları ayağa kaldırmaya yeterdi. Bir zamanlar Escurinho, "Kara" adlı ünlü bir oyuncu vardı. Telefone ise lakabını, eskiden hep siyah olan telefonlardan almıştı. Ne Petroleo'nun, yani Petrol'ün, ne de Meia Noite'nin, yani Geceyarısı'nın ten renklerini söylemeye gerek yok herhalde.

Futebol, Alex Bellos, sayfa 240


Son dönemdeki Suarez ve Messi'nin "Negro" vakalarıyla alakalı fikir vermesi adına.

Rolex



Gündüz saat satar
Gece maça çıkar
Semti Eminönü
Henri Bienvenu

Son 10 dakikada bi' 30 kez falan izledim, gülmekten altıma kaçırdığım söylenebilir (just kidding amk). Fenerbahçe taraftarının yaptığı en eğlenceli şey, net.

Jenerik 2

Tadelle

Jeremy Lin'in bu seneki hikayesi malum. All Star'dan önceki 10-15 maçlık dönem ligin bu sene en tuhaf ve manyak dönemiydi herhalde. Melo dönünce biraz duruldu, sonra da sakatlandı ve sezonu kapadı. All Star sonrası o "Linsanity" duruldu biraz işte. Knicks bu yaz kontratını yenilemeye çalışacak. Muhteşem bir topçu değil de ortalamanın üstünde bir point guard tabi, 15-6 falan yapabilecek kapasitede. Neyse, önemli olan ne yapabileceği değil zaten. 10-15 maçlık o müthiş dönemde zaten yeterince goygoyu yapılmıştı da, adamlar bir de kitap yazmış. İyi de satar kesin, tuhaf.


Andre 3000


Blogun 3000. postuna en çok o yakışır tabii ki. Birçoklarına göre gelmiş-geçmiş en iyi 4 numara olmasına rağmen, yaptıklarına ve (lige/oyuna) etkisine karşılık, bu kadar "underrated" kalabilen başka bir oyuncu olmamıştır, yok ve gelemez de. Sports Illustrated de bir onurlandırma hamlesiyle yakında çıkacak sayının kapağında ona yer vermiş, daha önce birkaç kez olduğu gibi.

Fotoğrafı yine iyi yakalamışlar, sonuçta şöyle bir şey var.

Lepiska




-Unutma evlat, ne zaman Clippers konferans yarı finaline çıksa, karşılarında Boris Diaw'ı bulurlar. Bu bir yazısız NBA kuralıdır...

Realness



Tuttuğum NBA takımı ve en sevdiğim gruplardan biri, bir arada. "Paylaşmazsam çatlarım".

Spurs'ün Play-Off promosu için seçilen şarkı, Mobb Deep'in rap tarihindeki en büyük şarkılardan biri olan Shook Ones Pt. 2'su olmuş -8 Mile'dan hatırlanabilir, atışmalar. Teksas olsun, San Antonio olsun, hiç "gangsta" yerler değil ama, şu saatte bir fakiri sevindirdiler en azından bu fidyoyla.

Bir de şu var.

Retro 206

Up


Bu sezonki NBA ekipmanlarından, bu tasarıma sahip olanlar arasında en göze hoş gelenleri sanırım bunlar. Diğerleri tekdüze kalıyor çünkü: Gövde tek renk, uzun ve kısa şeritler birer ayrı renkte.



Şu Faried de ne sevimli adam ha.

Retro 205