Euro-Retro 15

Borazan



Sene 2007 filan, işte zamanla okudukça/araştırdıkça/bakındıkça, büyük yazarları ve eserlerini tanıyorum. Kendimce ne zaman okuyacağımı kestirmeye çalışıyorum filan. Ulysses, Kayıp Zamanın İzinde vs. O dönem bir de EdebiyatSözlük'te (bilen bilir) yazardım (böyle yazardım deyince çok büyük bok yeniyormuş gibi bir hava katıyor, üyeydim işte amınakoyim) ve sözlük bünyesinde çokça muhabbeti geçiyordu Ulysses'in. Kitaba kafayı takan, hakkında olabildiğince yazı/kitap okumaya çalışan birkaç kişi vardı -keşke şimdi temasta olabilsem onlarla. Merak saldım iyice. Şimdi bakınca o dönem henüz "erken" olduğunu anlıyorsun ama o zaman öyle değil işte. Gittim aldım. Kitapçının saabı da bi' şey demedi amınakoyim. Ulan adam gelmiş Ulysses'i alıyor, sen orda "abi daha inmez mi"ye cevap veriyorsun, "yavrucum emin misin?" filan çekeceğine...

Bir-iki başarısız denemenin ardından -ki görünüşe bakılırsa makul bir sayı bu, söz konusu Ulysses ise- kitaplıktaki yerini aldı. Ben de zamanla (az önce de söylediğim gibi) bu işe erken giriştiğimi çakozladım. Fakat en azından "Ulysses mi, tabii ya okudum evet" çekmedim kimseye. Zaten soran da olmuyor haliyle. Ben de işi "abi koca Ulysses, orda durması bile yeter. Zamanı gelince nasılsa okunacak"a çevirdim çaktırmadan. Bir zaman sonra da "aga yok, Türkçe olmayacak herhalde bu iş"e döndü. Umutlar azaldı. Daha doğrusu "okuyup anlama" kısmında umutlar azaldı. Yoksa zorlanırsın filan ama, okunur. Bu psikopat kitabı İngilizce okuma şerefine erişen birini tanıyor(d)um. Heves kırıyor tabii. İşin göndermeleri anlama/her muhabbeti çözme kısmı başka, o zaten zor da, en azından yazıldığı dilde okumuş falan. Ben şu saatten sonra Ulysses'i orta düzey de olsa okuyabilecek İngilizceye sahip olacağımı sanmıyorum. Neyse.

Dün Armağan Ekici'nin blogunda şu postu gördüm. "Allah allah kimmiş la bu" filan derken, meğer kendisiymiş: şuradan buyrun. İşte bu müthiş haber. Hani işin içinde kendisinin isminin geçmesi, benim için ekstra motivasyon olabilir. Eminim başkaları için de olacaktır. Tabii bu noktada "kimmiş ki bu adam?" diye soran olacaktır, pek tanınmamakta. Çok merak ettiyseniz bir bakın-edin derim, ayrıca ben de naçizane kendisini tanıtacak bir post atacağım yakın zamanda, ya buraya ya da Ay Üssü Z'ye.

Euro-Retro 14

Eremenko


Abi "yeni bir sayfa açmak" falan filan, bu muhabbet adına yeni forma iyidir de, bu bile sakil duruyor. Yine Bobcats için bir "olmamışlık". Yine onlara hüsran, onlara yine hasr-

Direkt "kolaj" gibi la formalar. Bir kere font Dallas'tan. Kalıp ise başta Miami, (yazar burda ne demek istiyor?) birçok takımda gördüğümüz bir kalıp -bunda sorun yok da, diğerleriyle birleşince sıkıntı başlıyor. Yandaki farklı renk kısımlar ise Magic'in formalarındakiyle aynı. Şortun alt tarafındaki eklemeler onu biraz örtüyor tabii.

Ya sikerim zaten aylarca NBA yok yine, öf.

Euro-Retro 13

Oğuz Öztürk


Maskotun da awayi olurmuş. Zaten tribünleri beyaz yapmak saçma bir iş -ki maalesef bizimkiler de yaptı-, gariban maskottan ne istediniz amınakoyim. Tepeden aşağı kovayı boca etmiş gibi.

Beard


Arkadaş Supersonics'i özlemiş. Hemen potanın sağ üstüne bakınca görebilirsiniz efem trollümüzü.

Euro-Retro 12

Löeps


Geçen Kartal Yuvası'na uğradım, bi' iki şey bakınıyordum. Neyse, gözüm basketbol takımının hatıra t-shirtlerine takıldı. İnceledim biraz, bütün basketbolcuların ismi yazılıydı. Sene ortası takıma katılıp 5-10 maç takılan Adam Morrison'ın bile ismi yazılıydı. Aynı şekilde Deron Williams'ın da. Bir tek Semih Erden'in ismi yoktu orada. Garip geldi bana. Ya unutuldu ya da bilerek yazılmadı. Unutulduysa ayrı ayıp, kasten yazılmadıysa(ki buna ihtimal vermiyorum) iki kere ayıp. Garip garip şeyler. Lise takımı formalası seviyesinde iş çıkaran Sportive markası yetmezmiş gibi Kartal Yuvası'nın da böyle dangalıklar yapması hoş değil. Eskiden yine şu t-shirt işini iyi kıvırıyorlardı şimdi o da yok. Kurumsallaşma ve tasarım ortaya koyma açısından iki rakibimizin de gerisindeyiz. FEDA kampanyası için çıkarılan t-shirtlere hiç girmiyorum, onlar ayrı fecahat. Baskıların yapıldığı kumaş, en adi kalite. Velhasıl mümkün mertebe en kısa zamanda halledilmeli şu tarz abukluklar. En azından kaliteyi arttırın da söylemleriniz havada kalıp, o mallar elinizde kalmasın.

Euro-Retro 11

Jenerik 5

Euro-Retro 10

Cuoco


Şu Beşiktaş Milangaz'ın Reis-i Cumhur'un huzuruna çıkmasıyla ilgili fotoları görünce aklıma NBA'deki başkan ziyaretleri geldi. Bizde tabii kendileri Beşiktaşlı olduğu için böyle bir manzara gerçekleşiyor, garip şeyler olmadıkça, gelenekselleşmez de.



Düşünsene Abdullah Gül de "biz de tabii lisede oynarken..." filan çekiyor sadjsalkjd. Zenci de bayağı bayağı oynarmış ha zamanında. Hepsi götoğlanı ama, en azından böyle bir profil görünce yakınlık hissediyor insan.