Hayırlı Olsun Cemaat


Adamlar güya Trabzon'u yenip, bizim yenilmemizi bekleyecekti. Sen bir yen de hele....
Kin yapmış herhalde herifler, 12 maç sonra evlerinde yendiler Fb'yi. Ruhsuzlar abi, ne bileyim.

Hakan Balta'nın golü sezonun en iyi ilk 5'ine girer, en iyisi denirse de pek itiraz gelmez sanırım. İlk gol de şıktı.
Lincoln'ün girmesi lazımdı 2. yarı, girdi de. Yaptı birkaç bir şey.

Son 3 sezondaki 2. şampiyonluğumuz oldu bu. Devamı gelir umarız. Takım gençleşiyor. İyi bir temele sahibiz. Önümüzdeki sezon için şart olan şey, Avrupa başarısı. En azından bir gruptan çıkma. Gerisi gelebiliyor zaten, gördük bu sezon. Bu takımın kökleri yabancı takımları yenmek üzerine. Şaşırtıcı olmaz yani başarı.

Bir de kutlamada şu yeni formaları giymeseydiniz...Yaptıramadınız mı bir şampiyonluk tişörtü. Onu da satardınız. Mesele satmaksa o da alınır yani. Yeni forma var, o satılsın mı dediniz. Garip.

Çıldırmayan İbne!

Geçen sene sonunda, "Yenilsen de yensen de taraftarın senle, üzüntünde sevincinde seninle birlikte!"ydi.

Bu sene başlarken; "Başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter..."di.

10. haftaya gelindiğinde: "Ölüm varmış, korku varmış, bu dünyanın sonu varmış. Bizim için yoktur tasa, kalbimde sen yaşadıkça!.."ydı.

20. hafta: "Yürüyoruz biz bu yolda göğüs gerdik zorluklara, inat olsun yavşaklara, ant içtik şampiyonluğa!" oldu.

30. hafta: " Haydi bastır Galatasaray, en büyüksün Galatasaray, yönetim-futbolcu-taraftar, şampiyonsun Galatasaray!" yaptık.

Şimdi 34. hafta: "Yükseliyor sesimiz tâ ufuklara kadar, yüksel sen de arşa kadar şanlı Galatasaray."

Ancak bunları düşünürken, yazarken, söylerken aklımızdan çıkmayan tek şey vardı:

"Şereftir seni sevmek,
Senle ağlayıp gülmek,
Galatasaray sevgisi sürecek sonsuza dek!"

Kutlu, uğurlu olsun renkdaşlar. E hadi çıldırın!

17

Çok çok çok çok çok büyük bir sürpriz olmazsa, 17. şampiyonluğumuz geliyor bugün. Hayırlı olsun mu şimdiden? Hayır. Saat 20.45'te olsun.
06'teki durumla arada çok fark var tabii. Orada Fb'ye beraberlik yetmiyordu, bize yetiyor. Orada Fb dışarda oynuyordu, biz ise evimizde oynayacağız. O da az kalsın seyircisiz oynanacaktı ya, çaktırmayın.
Ne diyelim ki, sağ-salim yenip kupayı alırız inşallah.
Yeni bir uygulama var, duymuşsunuzdur. Hem Avni Aker'de, hem de Ali Sami Yen'de kupa bulunacak. Adamlar haklı. Ne olur ne olmaz. Tecrübelendiler. Bizimkiler yenilir filan, adamlar orda kutlasın diye. Tabii Trabzonspor'lular kutlatır mı öyle bir şey olursa, o ayrı.

Şampiyonluk öncesi sunulan yeni forma da aşağıda işte, ne de güzel olmuş. Olmadı 94'teki sarı üstüne kırmızı şeritliyi de yapın. Ama pardon o Umbro'ydu olmaz. Tövbee...

Massa'nın Türkiye Aşkı


Sevdiğimiz bir sitede F1 üstüne pek yoğunlaşmıyoruz diye şikayet geldi. Hemen telafi çalışmalarına başlıyoruz. Bundan uygun zaman da olamaz, yarın Türkiye Grand Prix'si var.

Pole Position Massa'nın. 2 Kovalainen, 3 Hamilton. Zaten Ferrari'nin son yarışlardaki çıkışı ortada. Massa'nın Türkiye ile olan "yakın" ilişkisi de göz önüne alınınca, zafer beklememiz yanlış olmaz pek. Adam ilk yarışı burada kazandı, son 2 Türkiye GP'sini kazandı, 3. de yolda. Amen.

3. kez Türkiye Grand Prix'si gerçekleşiyor, kaç sene F1 buraya gelsin diye dua eden ben ve birçok kişi yine gidemiyoruz. Ne yapalım, sağlık olsun. Ülkeden defolup gitmeden F1, bir sene gideriz inşallah. İnaşallah.

Yukarıdaki resmi çok az değişiklikle yarın da görebiliriz yani.

Al Sana Yeni Forma


Gece gece çok sövdük, devam edelim. Akşam duymuştum, yarın maçtan önce önümüzdeki sezonun formalarından biri satışa sunulacak. Merak ettik tabii, ne olacak filan. Hatta bir arkadaşım da alacağım demişti (Mert, alma abi bunu). Az önce gördüm. İlk yayınlayan blog da olabiliriz belki. Forma yukarıda.
Ve evet, iğrenç!
Ne bu. Biz bu tip formaların 90'ların ortalarında filan kaldığını düşünmüştük. Öyle değilmiş.
Çizgili olsa tamam da, bu ne...
Şimdi hatırladım, Adidas'ın 98-99 gibi bunun hemen hemen aynı bir tasarımı vardı. Ankaragücü, Alman milli takımı filan giymişti.
Ne zaman öğrenecekler, bir takım kendi renkleriyle ancak klasik formasını giymeli.

Bursa Nutku

Bilmiyorum Deniz Gezmiş ve Bursa Nutku ilişkisi hakkında ne biliniyor. Ben duymadım pek bir şey. Ancak bazıları kendisi için "Bursa Nutku'nda yazanları yerine getiren kişidir" filan der. Doğrudur kısmen.
Şu anda okumuş bulunmaktayım, savunmasında atıfta bulunmuş Deniz Gezmiş, Bursa Nutku'na. Güzel tabii. Ama Ata ve Gezmiş'in çok bir arada anılmaması, beni elemandan uzaklaştırır. Başka sebepler de var ama, hep Ata'nın izinde denen adam, bazıları tarafından Ata'dan daha önde görülür. Yazık.

Bursa Nutku, pek etrafta bilinmeyen, çoğu kişi tarafından hiç okunmamış, uzun yıllar varlığı bile kabul edilmemiş, Milli Eğitim tarafından görmezden gelinmiş çok çok önemli bir söylevdir. Ata'nın, öngörü demeyeceğim, kahinlik yönünün ne kadar gelişmiş olduğunu gösteren bir belgedir.

Atatürk biliyordu bu ülkenin ne hale geleceğini, bu yüzden söylenmiştir bu sözler. İşte bu sözler, şu sözler:

"türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük kıpırtı ve davranış duydumu, 'bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır' demeyecektir. hemen araya girecektir. elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. polis gelecek, asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, 'polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir' diye düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. mahkeme onu yargılayacaktır. yine düşünecek, 'demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek!' onu hapse atacaklar. yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, ismet paşa'ya ve meclis'e telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, 'ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. araya girişimde ve eylemimde haklıyım. eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek benim görevimdir!' işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği!''

İşte bu. Her Türk gencinin odasının duvarına asması gereken nutuk bu. Her gencin belki de rutin bir şekilde her sabaj kalkar kalkmaz okuması gereken nutuk bu. Tabii ülkesiyle ilgili "meselesi" varsa.

Ekşi'den alıntılıyorum. Antropolog'un entry'sinden:

"atatürk ilkelerinden birinin devrimcilik olduğunu kanıtlar bir söylevdir. uzun süreler yasaklı kalmıştır. sürekli devrim teorisinin etkileri görülür. atatürk, devrimin statükocu zihniyetlerce "amacından saptırılacağını", "en mükemmel halinin şu anki hali olduğunu savunanlarca" gelişimine ket vurulacağını öngörmüştür. türk gencinden istediği "polis var, jandarma var, biz karışmayız demek yerine, müdahale edip hesap vermek" olmuştur. türk gencine önerdiği bu eylemin düşünce balonlarından birinde "polis henüz cumhuriyetin polisi değildir" denmektedir. bunun nedeni de cumhuriyet kadrolarını kurarken padişahlık yönetiminden kalan kadroların deneyimleri nedeniyle zorunluluktan dolayı kullanılmalarıdır. o dönem polis de, sıradan memur da bizim gibi kitaplarının ilk sayfasında andımız ile büyümüş insanlar değillerdi. bunu da akılda bulundurmak çözümlemede yararlı olacaktır."

Evet, sürekli devrim. O amına kodumun solcularının bile bilmediği, duyunca "hönk" diyeceği "sürekli devrim. Sovyetler'i (yapmadığı için) yıkan sürekli devrim.
O götler devrimci lider diye Stalin, Lenin'i övsün, götlerini yalasın daha. Adam sürekli devrim demiş 33'te. Biliyor musun bunu, siktiğim solcusu?


Antropolog'un entry'sinin devamı ise şu:

"peki neden o dönemin memurları, zabitleri cumhuriyet yönetiminde yer bulabildi diye sorulacak olursa... atatürk ile ilgili böyle bir hikaye yok, ama lenin'e sormuşlar; "eldeki malzeme budur" demiş. nereden mi çıktı? atatürk ile lenin arasında bu "tepeden inme devrim" kavramını çok güzel anlatan mektuplar vardır. meraklısı bulur."

(Bu mektup meselesi hakikaten çok mühim. Acayip merak ettim)
Atatürk tekti. Bunu bilmeli gençler. Tek olmasa zaten, ülke bu halde olmazdı şu anda. Çok daha farklı olurdu. 38'den sonra ipleri hemen ele vermezdik.
Yukardaki kısımda gördüğünüz gibi, Atatürk bazı kişileri bazı mevkilere getirmekte mecburdu. Bu en başta İsmet İnönü denen orospu çocuğu için geçerli. Ata öldükten sonra neler yaptığı ortada. Ondan sonrası da.
Bunu o dönemki devlet yapılanması için de düşünün. Evet, yeni bir devlet kuruldu ama, içindeki insanlar da değişmedi ya. Onlar bir yerde aynı kalacak. Ata'nın bu sözleri söylemesinin sebebi de işte, çoğu mevkide içe sinen kişiler olmadığı için, ileride ortaya çıkacak yozlaşmalar. Ve görüyorsunuz, bunlar, bu yozlaşmalar oldu.

Ne yapalım. Bize düşen onca yıl sonra gidişatı düzeltmek. Olacak. Ama ne zaman...

Hoşgeldin Pep


Gelmeden de söylüyordum, korkuyordum ama geldi:İnşallah bir "ertuğrul vakası" olmaz Pep'in gelişi. Erken daha sanki. Ama bu işleri biliyorsunuz. Başarılı olursa Laporta övülür, olamazsa "erkendi daha" denir. Her şeye kılıf var.

Sonuçta camianın kendi çocuğu. Altyapı'da görevliydi vs. Bu yönlerden avantajlı bir seçim. Eğer kendi zamanındaki takımdan da bir şeyler kaptıysa, saha içindeki zekasını kulübede de konuşturursa, kısa vadede düzlüğe çıkar takım. Sanırım. Amin.

1-2


Maçları izlemedim ama, yorum hakkına sahibim. Bu kadar da çirkefim.
Bir kere sırf Top 10'ları izleyerek söylüyorum, Bu Paul'le işimiz var. "işimiz var" derken sadece Spurs'ü kastetmiyorum, tüm lig. Bu adam daha 3. sezonunda. İnanması güç. Lebron için filan da geçerli bunlar ama, Paul akıl almayacak bir hızla "evriliyor".
3. maçı aldık yarabbi şükür. Az önce kalktım pc'yi açtım, Nba.com sayfası açılırken nasıl tırstım bilemezsiniz. "Son şampiyon, yıllar sonra Play-Off yüzü gören Hornets'e karşı 3-0 mağlup durumda...". Neyse ki olmadı.
Parker ve Manu çılgın atmış, 31'er sayı. 5 oyuncu çift haneli sayılarda. New Orleans'ta sadece 3. Paul 35 sayı 9 asist.
Td (tabii ki) kendine gelmeli. Duyduğum, Chandler'ın onu çok iyi savunduğu. Ama o da Duncan yani.

Diğer tarafa geçelim;Lebron evinde kendine gelmezse, Cavs süpürülecek. Olmasını isterim aslında, ya takımı adam ederler, ya da Lebron "eeh sikerim lan" diyip ayrılır. Yazık artık yeter ya.
Gerçi kendisi de 2 maçta toplam 8/42 attı. Şanssızmış biraz da. Görünen 4-1 filan Celtics. Bir de son not:Szczerbiak'a Cavs forması hiç mi hiç yakışmamış. Bazı oyunculara bazı formalar zerre oturmuyor.

Yaratık!


Sen ayakkabı olamazsın. Benimle evlenir misin?

Geliyor

Az önce Kobe'nin Staples Center'daki ödül töreni vardı. Öyle bir konuştu ki yine, az sonra en az bir 40 atar sanırım. Bakalım görelim. 2 saat sonra görüşürüz sanırım.

Şampiyonluk Formülü


Malum, hafta sonu F1 Türkiye Grand Prix var. Ve yarış öncesi geçen yıl da yapıldığı gibi bir F1 pilotları-Türk yıldızları maçı organize edildi. Hayır amaçlı.
Büyük kısmını izledim maçın. Eğlenceliydi.

Fisichella ve Liuzzi hat-trick yaptı. Fisi'nin yetenekli olduğunu zaten biliyorduk da, bir kez daha görmüş olduk. Bizim ligde oynar desem abartmış mı olurum? Geçen yıl da hat-trick'i vardı. Seneye de yaparsa, ben kendisini Sivasspor'a isteteceğim.
Alonso desen o daha beter belki de. Bir gol attı o da, ilk golü.
Vettel'de de iş var.

Eski Milan'lı Massaro'nun maçta olması ekstra güzeldi. Klasını konuşturdu çoğu pozisyonda abi.

Şifo Mehmet'in attığı frikik golü müthişti. Hala daha oynar istese, erken bıraktı sanki zaten.
Türk yıldızlarda diğer dikkat çekenler Mahsun ve Yılmaz Erdoğan'dı. İkisinin de futbol sevgisi bilinir zaten.
Tribünlerde az da olsa seyirci vardı, buna şükür tabii.

Sonuç olarak, Fisi-Alonso-Vettel forveti, bu ligde şampiyonluğa oynar hacı. Evet abarttım ama çok iyiler, o kesin.

Postu Massaro resmiyle tamamlayalım, maçtan resim bulamadık tabii;evet biliyorum reziliz.

Dibe Vuruş


Dün konuştum öyle "yenmeliyiz" cart curt ama, pek de mümkün olmadığı belliydi. Maçı izle(ye)medim. İyi de olmuş. Kalpten giderdim.
2 sezon önce bu sahada onlara 3 atmıştık, o meşhur baba-oğulu ayağa kaldırıp alkışlamaya zorlamıştık. Şimdi ise tam tersi.
Messi döktürmüş filan diyorlar, bunun olması normal tabii de Aceto filan yazmamış misal hiç. Döktürse ne ki bu saatten sonra. Başarı olur, olmaz, mesele o değil. Umarım önümüzdeki sezon bu kadar "ezilmeyen" bir takım olur Barça. Büyük değişiklikler olacağını tahmin ediyorum.
Rijkaard da gidecek sanırım.

Hepsi iyi hoş da, şu alkış mevzuu... neyse.
Resim de Aceto'dan, bildirmiş olalım. Resim arayacak hal mi var da.

Buonanotte


Lig bitecek, transfer dönemi geliyor ya, isimler havada uçuşuyor. Bizim hadi neyse de, Fb için söylenenler "oha artık" dedirtiyor. Bir olayın olması var, olmaması var. Bilen biliyor, hangisi gelir, ne olur. Bazı gazeteler adı geçen futbolcuların ağzından açıklama yayınlıyor, ardından 3 gün sonra aynı futbolcu Fb'de diye manşet atıyor. Basın bu yani.

Geçen bir sitede, Mynet mi neydi, Kanoute ve Sheva haberi vardı üst üste. ya sabır diyor insan böyle görünce.
Ama en kötüsü şu ki, daha erken! Yaz başlamadı bile. Ve görün bakın Haziran-Temmuz gibi neler olacak. Ne bileyim Euro 2008'in genç yıldızları gelecek Fener'e.

Neyse, esas yazılış amacına gelelim yazının. Daha yaz gelmedi ama, çıta yükselmeye başladı.
Kendisini izlediğim için yorum yapma hakkına sahip bulunuyorum. Ama merak ediyorum, hakkında haber yapanlar izledi mi bu elemanı? Sanmıyorum.
Diego Buonanotte. 1.60 boyunda bir forvet. 19 yaşında henüz. Kısa olmasına bakılarak tahmin edileceği gibi, çabuk. 1-2 sezon sonra Avrupa'ya gitmesi şaşırtıcı olmaz. Ama Gs'ye nasıl gelsin. Hemen millet dalga geçmeye başladı bile "Gelir Carrusca'nın yanına oturur" diye. Geçerler tabii. Carrusca da "Yeni Maradona"ydı. Buonanotte de "Yeni Messi". Bu "Yeni Messi" meselesi de nasıl bir şey. Messi daha 21 yaşında, adamın veliahtını arıyoruz. Neyse.

Bol keseden atıyorlar gene. Birkaç sene önce Galatasaray Dergisi'nde bir araştırma vardı. yaz boyu Gs için ismi geçenler diye. Onu da büyük ihtimal Aceto yapmıştır gerçi. Yine o tip bir şey olsa keşke sezon başı. Görürüz rezillikleri.

C-Webb TNT'de


Golden State'te bekleneni veremeyen Chris Webber, TNT ile anlaştı, kontrat filan imzaladılar az önce. İyi bir yorumcu olduğu aşikar. Bundan sonra Reggie Miller, Marv Albert'ın yanına canlı yayınlara kayarken, C-Webb orayı dolduracak. Steve Kerr'in Phoenix'le anlaşmasından sonra doğan boşluk da fazlasıyla dolmuş olacak. Acıyorum ama adama. Şu yukarıdakilerle çalışıyor baksanıza...

Koç- Ama Kimin Koçu?

6 Mayıs bugün.
D'Antoni dün Phoenix yönetimiyle yaptığı toplantıdan istediği başka kulüplerle görüşme iznini çıkardı. Chicago GM'i Paxson dün gitti jet hızıyla Arizona'nın çöllerine. Para hariç her şeyde anlaşmışlar. Miami de ilgileniyormuş kendisiyle, o asistan koç denen Yunan tipli Erik Spoelstra olmasaydı isterdim ama o elemana da gelecek var diyorlar.
Avery Johnson da bugün New York'a gitmiş, o da büyük ihtimalle Knicks'in başına geçecek. Geçsin de görsün ebesinin niksini...

#24


Kobe az önce aldı ödülü. Gayet neşeli bir basın toplantısıydı öncelikle. Bu basın toplantısından asıl çıkarılması gereken şu; Kobe'nin takımda sevilmediğini, Kobe'nin takımı sevmediğini iddia edenler direk yanıldılar. Kobe devamlı takım arkadaşlarına krediyi verdi, gelen soruların yarısı takımdandı. Yazın hedefini "Pau'ya altın madalyayı aldırmamak" olarak belirtti Kobe. İspanyolca olan sorulara ispanyolca cevap verdi, arada kaytardı, soru soranları devamlı tîye aldı. Lakers'ta mutlu olduğunu, Lakers'ın farklarını ortaya koydu. Zira Lakers'ta oynayıp da MVP olan oyuncular sadece o sezonun değil tarihin en iyi oyuncuları arasında. George Mikan, Elgin Baylor, Wilt Chamberlain, Kareem Abdul-Jabbar, Jerry West, Magic Johnson, Shaquille O'Neal, Kobe Bryant... Kobe 12.sezonunun ardından ödülü alarak Karl Malone ile "en uzun süre ligde kaldıktan sonra ödülü alma" kategorisinde başa yerleşti aynı zamanda.

Bu basın toplantısı üzerine ben size garantiyi vereyim, takas dedikodularına inanmayın, Kobe 5-6 sene daha oynar sonra da Lakers forması altında bırakır basketbolu.

Elkılasiko

İlk defa bir derbiye takımlardan biri şampiyonluğu ilan etmiş olarak çıkacak. Bu bile, en azından bu maçı kazanıp tepkileri (çok az da olsa) dindirmek için bir fırsat.
Söylenecek çok bir şey yok. Kazanırız umarım. Saviola gol atarsa bize, kan çıkar...

Nba Vesaire


Ntv cemaati sağolsun, Play-Off vakti 3 maça çıkardı tarifeyi. Tuttuğumuz takımın maçlarını seyredemedik daha ama, ne yapalım.
İzlenen maçlardan, olanlardan notlar aşağıda. Oku:

-"One man show" her zaman olmuyor tabii. T-Mac tam anlamıyla kıçını yırttı 6. maçta. İlk yarı 28 attı, belki de en azından son maça kalacaktı seri ama, olmadı. 40-10-5 yaptı. Daha ne işte. Alston da başlarda sakatlanınca, belki de orada bitti seri. Deron Williams maçın 3. periyodunda 4/5 üçlük attı, ayıptır.

-Atlanta, evindeki 3. maçı da alıp 3-3 yaptı, biz "noooluyo lan" durumlarına girdik. Ben açıkçası "ulan 3-3 olmasına mani olamıyorsanız, varın elenin a.k." diyordum ama, bunun ne kadar zor olduğunu da biliyordum.
Adamlar o 3 mağlubiyetin acısını çıkardı şerefsizim. 99-65 aldılar maçı. Küfür gibi. "Sen nasıl 3 maç alırsın bu takımdan, al sana;baaam!" der gibi.
Bakalım "The Chosen One" ne yapacak post-modern Celtics'e.

-Bizimkiler, yani Spurs, ilk maçta fena tosladı. Benim artık iyiden iyiye, basketbolda bir maçtaki en önemli bölümün 3. çeyrek olduğuna inanasım geliyor. Tim Duncan iki maç üst üste kötü oynamaz derler. Bu lafa güvenerek, 2. maçı alacağımızı tahmin ediyorum. Ne tahmini, almalıyız ulan. Olmaz böyle.

-4-0 olmaz bu sene diyorlar ama, olursa da kimse şaşırmasın Det-Orl serisi için. Kesin olur demiyorum tabii ki ama, bazı noktalarda çok baskın Pistons.

-Kobe sanırım sonunda Mvp oldu. Allaha bin şükür. Bir horoz filan keseriz Hüseyin'le gelince artık. Paul ile Lbj de beklesin ulan, allah allah. Sonraki 15 sene bu pezevenklerin nasılsa.

-İlk periyodun başı dışında çok rahat veya, nasıl desem güven veren bir şekilde oynamadılar ama, aldılar işte bir şekilde. Kobe ilk çeyreği 15, devreyi 24, maçı ise 38 sayıyla bitirdi. Artı 6 ribo ve 7 asist. Gasol filan maçın büyük bölümü etkisizdi. Vujacic ve Odom iyiydi.
Boozer tam 7 top kaybı yaptı. Maşallah diyoruz. Utah 4/19 üçlük attı, ki ikisi sonlarda giren C.J Miles'dan yani, düşünün.
Memo isabetsiz attı ama 21-19 yaptı. Utah'da skor dağılımı iyiydi gene ama, maç kazanmadıktan sonra bir işe yaramıyor bu. Bench de az destek verdi ayrıca.

Yazık La

Ben anlamıyorum ki, neredeyse 6 maçtır gol atamayan takım, Valencia'yı görünce aslan kesiliyor. Onu da geç ilk 15 dakika 3 gol. Villarreal kötü durumda olsa 2.lik şansı olacak ama, o da yok.
"Düşene bir de sen vur" tam bu işte. Koca Valencia düşecek, sen gel 6 at.
Umarım düşmez Valencia. Kimse istemez bunu yani. Bu manyakların da burnu sürtsün biraz eleme oynayıp da. Adam olsunlar.

5-3

Zor ve/veya heyecanlı geçeceğini biliyorduk ama, bu kadarını değil tabii ki. 90 dakikaya tam 8 gol. İlk yarı 3, ikinci yarı 5 gol.
Arda henüz 2. sezonunu doldurmadan efsaneler arasına girdi. Bu gidişle de, erken ayrılsa bile kulüpten, en büyük 10 isim arasına girer. İlk 5'e girmesi ise kendisine bağlı!
Keşke kalıp da "bayrak adam" olsa, ama zor. Bu gidişle çok zor. Ben Euro 2008'den sonra gidebileceğini düşünüyorum. Bu çocuğu burda bırakmazlar. Tek mesele, ne kadar kazançlı çıkacağız Arda'nın satışından? Ben Arda'nın ayrılırken, zamanında abilerinin yaptıklarını da göz önünde bulundurarak, artı Galatasaray sevgisiyle kulübe olabildiğince kazanç sağlayacağını düşünüyorum. Yanılmayız umarım.
Bir ara ekrana şut istatistikler yansıdı. Sivas için 0/1 yazıyordu, ve Sivas'ın o anda 2 golü vardı. Siz anlayın artık nasıl bir durumdur.
Adam gibi 2 pozisyonları var, biri 3. gol, diğeri de 3-3'ken Yıldız'ın şutu.
Ayhan'ın golü, hafta içi Scholes'un attığının bir kat iyisi. Nasıl bir goldü o.
Arda'nın 3. golü, yani 4.gol, Arda'nın "gol vuruşları" nı hallettiğinin kanıtıdır. O golde ayrıca, bütün maç sırıtan Barış'ın pası harikaydı. Bir hareketle, bütün olumsuz işleriniz silinebiliyor. İyi oldu Barış için.
Hüseyin söyledi maçtan sonra, "Sabri'nin o şut girse, 10 milyona Fiorentina'ya giderdi". Hakikaten öyle. Feci bir şuttu.
Fb-Gençler maçının beraberliğini bekledik ama, evinde şampiyonluğu kutlamak da başkadır. Tabii son maçın seyircisiz oynanma ihtimali varmış, bu olursa limon sıkılmış olur mevzuya. Olmaz inşallah.

Hakan yine kalecinin üstüne vurdu, yine gol. Bu adam daha iyi gol vuruşu yapabilse, nerelere gelirdi acaba, merak ediyorum. O kadar üstün gol vuruşu yeteneği olmadan böyle bir kariyer yapmak büyük olay.

Aşığım lan!

Hornets bench'inin arkasındaki beyaz kısa şortlu, sarı tişörtlü kız... Benimle evlenir misin?

Ckckck

Hornets-Spurs maçı. 1.periyod bitti, işte şovlar vesaire. Alev çemberinin içinden maskot geçip smaç yapıyor. Yaptı, buraya kadar normal. Alev çemberinin söndürme mekanizması çalışmıyor, yangın söndürücüyle söndürüyorlar, sahanın içinde. Yerler pudra, su, karışık bir şeyler. 12 dakikadır oyun duruyor. 2. periyot başlayacak daha. Ben Spurs olsam kesin sinir olurdum zira fena gaza gelmişlerdi. 5 üçlük üst üste...