Kıç


Bazı tipler vardır; Hiç tanımasan, hayatında ilk defa bile görsen, sadece tipine bakıp suratına sıçasın gelir. Çatkıç işte benim bu listemin en tepesinde yer alan isimdir. Bütün SamiYen s.ksin seni emi.

Kayıp Formalar-7


Bu seri, yılı geçti yeni post görmedi. İlginçtir, bu formayı ben hiç görmemişim. Geçen gördüm bi' yerde, aha dedim bu ne. Adamlar Kappa'ya geçti, biz daha yeni. İyi oldu, seri devam eder bu sayede.



Reklamın tasarıma uydurulması harika. Bir rahmetli Ajax-Abn Amro ortaklığı benzeri var burada. Ah ulan, bozmayacaktınız onu Allahsızlar...

Nerden Nereye 19




Güzel İkili 11

Li

Şimdi bakın. Tip üstünden analiz yapacağız. Birçoğunuzun bana katılacağını düşünüyorum.



Bakıyoruz abi ilk resme. Gayet düzgün. Etkileyici bir abi. Bak mesela, koca Barcelona'da oynuyor. Verirsin yani buna. Az zorla, ben bile veririm.



Bir de şuna bakıyoruz. Karşımızda katışıksız bir orospu çocuğu. Eksiği yok, fazlası var. Peki bu 2 adam, aynı adam mı? Cevap belli. Cevabı bilinmeyen şey, "oradan" böyle bir adamın nasıl çıktığı...

(H)alim


Oturduk Canım Ailem'i izliyoruz abi. İzleyen bilir, Halim diye bi' eleman var-ki İlker Aksum harika oynuyor. İşte bi'şeyler oldu, yavuklusuyla bu dayı, odasında kaldılar. O arada arka plana kitap görüntüleri girdi. Ben de anlamaya çalışıyorum, bakayım neleri koymuşlar filan diye. İlk Masumiyet Müzesi'ni yakaladım. O arada Kar'ı da gördüm. Birkaç tanesini anlayamadıktan sonra, ucundan görüp de tanımamanın mümkün olmadığı Levh-i Mahfuz'u gördüm. Oha dedim. Yetmedi bi' de "höst" dedim. Tamam hani, rol öyle yansıtmasa da, nerdeyse herkesin odasında belli miktar kitap oluyor da, bu biraz fazla olmuş sanki hacı. O adam o kitabı okuyacak biri olsa, karıyla kızla uğraşacak hali mi olur lan. Yoksa karakterin ismiyle bize bi'şeyler mi anlatmak istiyorlar? Bi' kelime oyunu? Bi bi'şey? Lan!?

Urawa Reds



Japon ligi ile hiç alakam yok. Spormax haberlerde bir maçın özetini verdi, denk geldim. J League'de top koşturan Urawa Red Diamonds takımının formaları bana batıdan epey tanıdık geldi. Geçen hafta size, sızmış olan Manchester UTD yeni formasının bozuk resmini göstermiştik. Bu Japon takımı da, gelecek sezon Manchester'ın giyeceği formanın aynısını giyiyor. Tek farkı Manchester'ın omzunun üstünden kol ucuna inen ince bir şeridi olması. Onun dışında kalıp, yaka vs... tamamen aynı. Yapılmışı var yani..

Takımın ilginç bir özelliği de Manchester United'ın home versiyonunu birebir kullanması. Yani kırmızı üst-beyaz şort-siyah çorap. Esinlenmişler diyelim.

Not: Bu arada forma meraklılarının Japonya ve Rusya ligini takip etmelerini öneririm. Resimlerine falan bakın en azından. Yeni sezon formaları orada.

Citizen


Tepeden haber aldım.

2000

2.5 sene filan oldu işte. 2008 başında açmıştık di mi mekanı? Ulan aslında über-duygusal şeyler yazmak istiyorum ama, post başına 4.8 küfrün edildiği bir blogda da gitmez ki öyle bi'şey.
Aslında blog dünyası üstüne bi'şeyler söylemek lazım. Bizimkini siktir edin. Girenimiz çıkanımız belli, giren-çıkan olmasa da olur. Derdimiz "giren-çıkan" olsaydı, başka şeyler yapardık. Malum. Bu aralar sağda-solda çok okuyorum, Ali Ece abi "futbol bloglarının düşüşte olduğunu" söylemiş falan. Valla ayrıntılı dinlemek gerek bu savı aslında ama, bazı bloglar var ki, yükselmediler ki düşsünler? Aslında şöyle dışardan efendi gibi takip eden/inceleyen birileri olsa da, şu futbol/spor blogu olgusunu adam gibi ele alabilsek aga.
Pek çok sinir olduğum hadise var şu blog aleminde. Birçoğunu dile getirmiyorum bile burda. Hem bir yandan gerek yok, hem de adamla tartışacak olsan millet seni kaale almaz, mantık da "70 tane izleyicin var lan senin" olur. Sonra ben de küfrederim filan. Yazdığım sözlüğün boka sarmasının ardından bu blog işlerinin ortaya çıkmasını nasıl değerlendirmek gerk acep. Burada duruşunu belli etmek zor. Giren adamların çoğu şöyle bakıyordur muhtemelen:Amına koduklarıma bak, Aceto bi' blog açtı, sonra hepsi arkasından... Bakmayan da vardır böyle ama, bakanın konsept bu.

İyi oldu o dönem bu blog dalgası. Açtık biz de bir tane. Başlarda -şimdi de olduğu gibi- "giren yoksa yoktur ulan, seyirciye mi oynuyoruz" kafasıyla yazıyorduk. Sonra tabii "marifet iltifata tabidir" olayına insan beklentiye giriyor. E normal olarak zamanla o kadar blog içinde buraya da yolu düşenler oldu. Hatırladığım kadarıyla kimseye de gidip "abi şu bizim blogu da kenara iliştiriver" demedik-dedik mi lan? Demediysek güzel olur.

Geçen gırgır maksatlı bi'şey demiştim, Bağımsız Bloglar Birliği gibisinden. O kadar çok blog var ki, BİY'e, Futbloglar'a karşı böyle bi'şey rahatça kurulabilir. Ama kim durup dururken muhaliflik yapmak ister, o da ayrı mesele. Artı blog sahiplerinin çoğunun ilk amacının yazmak olmadığını düşünüyorum. O kadar adam olduğundan emin olsam zaten, uğraşır kurarım böyle bişey. Hazır Chao başgan da bonservisi eline aldı.

Bilmiyorum ne zamana kadar gider burası. Olabildiğince gitse iyi olur. Bi' ara ele para geçince billboard'lara ilan astırmayı düşünüyorum. Buralarda büyük bloglara yaltaklanmaktan daha iyidir. Ya da yazdığın post'a gazete haberi gibi başlık atmaktan.
Dış görünüşten pek memnun değilim açıkçası. Yani biz sadece futbol, ya da sadece spor blogu değiliz. Bilen bilir zaten. Ama ilk kez giren adam öyle anlamaz. Bunu sağlamak da bizim elimizde. Bakacağız bir ara. Şu anda dağınık bi' oda gibi Lappappa.

Güzeldir Lappap ya. Girin arada. Bi' bakın noluyo' filan.

Lanet


Şimdi play-off filan derken, daha bi' basketbol ağırlıklı yazmalıyız, değil mi sevgili okurlar-zabah güneşinin yaydığı olumluluk dalgası.
Bizim maçı izlerken, alttan bir istatistik:Grant Hill, kariyerinde ilk kez ilk turu geçmiş oldu filan. Haydaa. Lan çok başarılı bi' play-off kariyeri olmadığını biliyoruz ama, bu kadar beter miymiş? Öyleymiş. Kendisi 15 sezonun ardından 2. turu görüyor -ki şansa bak, iyi döneminde olan Suns, o geldikten sonra bir sezon ilk turda eleniyor, diğer sezon hiç yok play-off'ta- ve bu bir NBA rekoru. Hiç değilse ilk sezonlarının hatrına daha ilerisi olsaymış diyor insan ama, maalesef sporda hak-hukuk her zaman olması gerektiği gibi işlemez.

Şu postta benzer bir duruma göz atmıştık ve, bizim sayemizde Melo 1. tur kabusundan kurtuldu -daha çok Chauncey sayesinde ama çaktırmayın- ve "yetmez lan bu kaç seneden sonra!" deyip, Batı finali de görmüş oldu. O yırttı. Hill de benzer bir lanetten bu sezon kurtuldu. Darısı T-Mac'e demek istiyorum ama... Amasını anlayan anladı.

Ayrıca benzer bir lanet Jamal Crawford'un başında vardı ve o da bu sene kurtuldu. Adam 9 sezondur NBA'deydi ve bir kere bile play-off görememişti. New York-Chicago-Golden State derken, nihayet Hawks'ta, 10. sezonunda buraları gördü. O da rekoru Troy Murphy'ye devretti. Troy bu gidişle hiç göremez ya, neyse.
Totalde en uzun süre Shareef Abdur-Rahim'e aitti. O da 10. sezonunda Kings'te yırttı ama, maç sayısı fazlalığından rekoru vermiyor. Olaya bak abi, Kevin Ollie filan bile play-off görebilirken, sen 10 sene play-offsuz kal, o kadar iyi oyuncu olmana rağmen. Ben olsam "sikerim play-off'unu ulan" deyip, Olympiakos yolu tutardım sanırım, yıllık 5 milyona filan.

Avaz


Önce şuna bir bakın. Sonra da şuna. Eleştirecek nokta bulursun filan, tamam ama, bu adamı da haksız-yersiz eleştireceksek, zaten bu müzik ortamından kimse çıkmaz. Kıymet mi bilmiyoruz ne yapıyoruz, ya da ne yapamıyoruz. İlginç.

Almanya'da Sezon Erken Açıldı


Adolf Dassler'in ligi Bundesliga'da, son haftaya bazı Adidas takımları gelecek sezon giyecekleri Home formaları ile sahaya çıktılar. Rusya ligi bir kaç hafta önce başlamıştı ve yeni sezon Adidas formalarını az çok orada görme imkanımız olmuştu. Almanlar da sezon bitimine 2 hafta kala yeni formalarını görücüye çıkarttılar. Adolf'un takımı Bayern, Hamburg ve Schalke 04 yeni sezon formaları ile çıkan 3 Adidas takımı. Gayet güzel bir oran. Darısı bizim başımıza diyelim.


Zener


Ben daha az sanıyordum, 5 sene olmuş bu serinin ilk cildi çıkalı. Geçenlerde hem yeni baskısını yaptılar, hem de serinin diğer 2 cildini piyasaya saldılar. O sırada da ben Idefix'ten bir şeyler alacaktım, hop attım sepete. Aradan çıkmış oldu.
Bir de, ilk cildin kapağı yukardaki şekilde. Yeni baskıda daha farklı. Ablanın kafası daha açıkta.

İlk cilt çıktığında merak ediyordum herhangi bir kitabıyla bağlantılı mı acaba konu diye. Öyleymiş ve pek de güzel olmuş. Tabii bu ufaktan spoiler oldu ciltleri alacaklar için ama, en azından hangi kitap olduğunu çaktırmadık, kızmayın hacı. Ben sevdim valla, tavsiye edilir. Başka böyle projesi var mı acaba Grange abinin.