Bu yorumcuların belli başlı özellikleri; Bir kere hiç tanımadıkları, hayatlarında 1 kere olsun yüz yüze gelip 2 kelam laf etmedikleri blog yazarına kıl olurlar. "Mutlaka zamanında bir yerden damarına kesin basmışımdır ben bu adamın" diye düşünmek zorunda bırakır insanı. Öyle düşünmeyin boşu boşuna, sebep aramayın. O size kıl olmuştur, çünkü görevi odur.
Bu adamların çok acayip bir silahı vardır ve eğer biraz olsun insani özellikleriniz varsa (alınganlık, sinir vs...) Bu silahla sizi gözünüzün yaşına bakmadan vurur. Acımaz. O silahı açıklıyorum; Bu adam yaptığı ilk yorumda; size karşı duyduğu bütün kinini, kıskançlığını, içindeki bütün öfkesini, pisliğini, laf sokma isteğini, çok bilmişliğini, çirkinliğini, kavgacılığını vs... müthiş düzgün ve dışarıdan farkedilmeyecek kadar sakin bir cümlenin içine koyar. Ancak çok inceden o cümlenin kuytu bir köşesine -ama çok inceden- bir laf sokma sıkıştırır. Laf sokması bile kibardır ve hafif ders verir nitelikte ve çok bilmişliktedir. Fakat cümle genelinde çok düzgündür, yukarıda yazdığım, o adamın içinde besleyip büyüttüğü çirkinliklerin hiç biri cümlede görünür bir yerde değildir. Bu yorumcunun, baktınız bir kaç yorumu bu şekilde, anca o zaman anlayabilirsiniz kim olduğunu. Yani bloga yazdığı ilk yorumdan, onun sadece sert bir öğretmen olduğunu düşünebilirsiniz. Onu deşifre etmek için 2.,3., hatta kimi zaman 4. yorumunu görmek gerekir. Dedim ya 2. 3. 4. yorumda anlayabilirsiniz diye. Bu yorumların hepsi farklı başlıklara yazılır. Yani her başlığa bir yem atmıştır. Kısacası siz cevap vermedikçe aynı başlığa 1'den fazla yorum yazmaz. Adeti değildir.
Ola ki onun attığı yeme düştünüz ve çok inceden dışarıdan ders niteliği verir tarzdaki laf sokmasını anladınız. Bir cevap yazdınız siz de aynı şekilde. Hafif siz de laf soktunuz. İşte o zaman o tuzağa düşmüş olursunuz. O adam, yani ilk yorumunda içinde tuttuğu, sert ancak düzgün bir cümlenin arkasında gizlediği, bütün size karşı olan kinini, bir anda o 2. yorumunda size cevap vermek ayağına üzerinize kusar. Bir anda bütün bilgi birikimini (!) üzerinize boşaltır. Paramparça olursunuz. O ilk cümlesinde sakladığı pislikleri 2. cümlesinde üzerinize atar. Kavga çıkartır, çirkinleşir. Sizi ezer, darmadağın eder. En son şu tarz laflarla işinizi bitirir ve yoluna devam eder; Ben sadece doğru olanı paylaştım, yorum yazanlara saygı göstermeyen bir blog sahibisin, hemen kavga çıkartıyorsun, herşeyi yanlış biliyorsun, düzeltenlere patlıyorsun, eleştiriye açık değilsin (bu en sevdiğim).
Bu adama blogun anahtarını verseniz, ya da aynı tarzda bir blog açayım sana, bana kustuğun bütün dertlerini, doğrularını o blogda yaz deseniz, Tek bir cümle yazmaz, yazamaz. Ona zamanı yoktur. Başka bir blog açıp, daha iyisini yap desen, yapmaz. Tek bir cümle yazmaz o bloga. Ancak senin yaptığın işe çomak sokar. Bir güzel özellikleri de, nefret ettiği blogdan ve bloggerdan vazgeçemezler. 7/24 o bloga göz atarlar. En sadık takipçisidir o blogun. Her yoruma dikkatle bakar cevap gelmiş mi diye. Her dakika o blogdadır, başından ayrılmaz. Öyle ki yazardan daha çok girer bakar. Ancak tabi ki bunu belli etmez. Tesadüfen rastladığını ve kibarca, bulduğu yanlışları düzeltesi veya tesadüfen kendisine ters düşen bir konuya yorum yazası gelmiştir. Ancak bu adamlar sadece 87654781541 başlıktan kendisine ters düşen 3-4 başlığa rastlar, her ne hikmetse. Geriye kalan 885491845091 başlığa kesinlikle olumlu bir yorum yazmaz. Paylaşılan güzel şeyler için hiçbir zaman teşekkür etmez. Blogun yüzde 0,1 lik kesimi onu alakadar eder. Geri kalan yüzde 99,9'u onu ilgilendirmez. Mutlaka ve mutlaka bulduğu bir olumsuzluğa yorum yazar. Güzel bir şey yazsa hükümet onu işten çıkartır çünkü.
En pis özellikleri de, onların böyle olduğunu ancak kendiniz anlarsınız. İspat edemezsiniz, çünkü çok düzgün görünürler dışarıdan. Sonuçta; Bu adamların bunu kasıtlı yaptığını unutmayın. Bu adamların bunu kendilerine görev edindiğini unutmayın. Her ne kadar hepimiz insanoğlu olsak da, kendimizi tutup, bu adamlara o 2. yorumu yapmalarına fırsat vermeyin. Unutmayın, bu adamlar bir projenin ürünü, onların tuzaklarına düşmeyin.