Kendini Bil

"insan kendisini bilerek, 'deruni öz'üne, yani varlığının merkezine ulaştığında rabbi'ni de bilmiş olur. ve rabbi'ni bildiğinde, aynı zamanda -o'ndan gelen ve o'na dönen- her şeyi de bilmiş olur. her şeyi, muhyiddin ibn arabi'nin deyişiyle; 'onun dışında kesinlikle hiçbir şeyin bulunmadığını' -zira, hiçbir şey sonsuz'un dışında bulunamaz- ilahi ilke'nin yüce birliği içinde kavrar."

Rene Guenon

76ers-Magic Maç Notları

-Zaten Ntv haftada bir maç veriyor, o da daha 8. dakikada kopunca, insan sövüyor tabii. O anda skor 33-11. Yok artık Lbj...

-Magic 5/5 üçlükle başladı maça.

- Magic'in sistem Howard ve 4 şutör. Güzel. Bu sistemde pivotun ortalamanın üstü pas kabiliyetine sahip olması gerekir, öyle değil mi? Peki Howard'ın böyle bir özelliği var mı? Yok. Bir de olsa bu takım nasıl olur var ya...

-Bir ikincisi, oyun kurucu sorunu. Nelson'la bu iş bir yere kadar. Howard'ın yakın arkadaşı olduğu için kolayca kovamıyorlar da. E sikeyim arkadaşını. Yüzük "kanka"yla alınmıyor. Adam gibi point-guard'la alınıyor. Salak herif. Arada Arroyo'yu filan alıyor ilk 5'e Van Gundy ama, o da neye yarar.

-Maçta Murat ve Kaan abiler Stan Van Gundy'nin nasıl sağlamcı bir koç olduğundan bahsediyorlardı. Ve o anda da maç 30 sayı Orlando lehine. Tam o anda yedikleri bir sayıdan dolayı Van Gundy ayaklandı. Cuk oturdu. Cidden sempatik adam.

-Magic'te 8 oyuncu çift haneli sayılara ulaştı. Sayı atmayan ise bir tek Arroyo var. Gerçi o çift hanelere ulaşanlar çoğunlukla garbage time'da ulaştı ama neyse.

-Maçın başında Abd'nin çeşitli yerlerinden gelen 370 kişilik Türk grubu gösterildi, kırmızı-beyaz tişörtler, bayraklar filan. Daha çok gösterilirdi de, Matt Goukas için konulan bölümler filan derken, arada kaynadı biraz. Olsun.

-Magic 14/23 üçlük attı. Bu oran, maç kopmadan daha da yüksekti. Onlarda durum böyleyken 76ers, üçlük bile kullanmadı doğru düzgün.

-İguodala, şutlarına bombe veriyor ya, inanılmaz şık görünüyor.

-Genelde az forma şansı bulan J.J.Redick, son 10 dakikada oynama fırsatı buldu. İlk şutunu da soktu ve tüm stat ayağa fırladı, Hido dahil. Eleman çok seviliyor. Gerçi sonra saçma sapan top kayıpları yaptı-3 tane. Kötü tabii. Zaten az oynuyor filan.

-Hido 16 sayı, 9 asist, 2 ribaund yaptı. Böyle veteran havasında oynadı. Kasmadı çok. Gerek de yoktu zaten.

-Skor da 113-95 Magic lehine filan.

James White!!!

Bu haftasonu aynı zamanda Tbl All-Star organizasyonu var. Yerli-Yabancı maçı, üçlük yarışması ve smaç yarışması. Zaman olarak çok geç yapılıyor ama olsun, ne yapalım.
Çok dikkat çekici bir nokta var:Smaç yarışmasına katılan oyunculardan biri olan James White, şu anda yeryüzündeki en iyi smaççılardan biri. Youtube'dan ne haltlar yediğini izleyebilirsiniz. Umarım, bizi ayağa fırlatacak hareketler yapar da şu gözümüz gönlümüz bir ferahlar.

All-Star maçında Gs'den Dee Brown var. Bir oyuncu daha olabilirdi diyeceğim ama -Gaines veya Owens- bu yıl ligde en kötü takımlarda bile o kadar kaliteli yabancılar var ki, olmaması da normal.

Smaç yarışmasında Semih Erden 2.87 boyuyla ne yapacak merak ediyorum.
All-Star maçı için favorim, Solomon. Olmadı El-Amin.

Haftasonu

Bu haftasonu deli maçlar var Premier Lig'de. Daha doğrusu bütün Avrupa'da deli maçlar var! Cumartesi günü16.30'da Ntvspor'da B.Mühih-Leverkusen. Bakalım bize horozlanan elemanlar München karşısında ne yapacak? 21.30'da 24'te Inter-Juve var. 23.00'da da Ntv'de Sevilla-A.Madrid. Cl'ye katılma mücadelesinde çok önemli maç.
Pazar 15.30'da Manutd-L'Pool, malum Fox'ta. 18.00'da da Arsenal-Chelsea. Sırf bu ikisi yeter. Bu maçların sonucuna göre Premier Lig'de ortalık daha da karışacak, karışsın da.
Süper Lig'de 19.00'da Gs-Denizli var. Ntv'de de 20.00'de Real-Valencia. Valencia'nın Real'e de bize yaptığı gibi muamele yapması için dua edeceğiz. En azından beraberlik diyeceğim de, adamlar berabere kalınca Barça yararlanabiliyor mu ki...

Garip

Hakikaten garip bir ülkedeyiz- bu lafı da zilyon kere kullandık ama bıkmayız. Herhangi bir şey takip ederken, hiç beklemediğiniz şeyler görüp duyabiliyorsunuz. Dün Atv'de haber izliyorum. Akp genel merkezi çevresindeki dükkanların, işletmelerin çoğunun isminin "ak" olması hakkında bir haber. Vatandaş "ne alakası var canım" diyor tabii ki. Bunda bir gariplik yok da, fonda çalan müzik ne dersiniz? Boca Juniors marşı!!
Haber başladıktan bir süre sonra farkettim bunu ve dumur havuzunda boğulma raddesine kadar geldim. Yanılma payım da olamazdı, çünkü kısa süre önce bir arkadaş atımıştı bana bu şarkıyı ve dinlemiştim filan.
Anlamıyorum, ne alaka. Başka şarkı mı bulamadınız? Veya Atv haber merkezi'ndeki bu Boca taraftarı kim? Bu marş kasıtlı mı konuldu o habere? Nasıl bir ülke burası? Atv ne zaman olumsuz temalı haberlerde Requiem For A Dream'in Soundtrack'ini, komik veya trajikomik haberlerde de Gora Soundtrack'i çalmaktan vazgeçecek? Ben ne zaman delireceğim? Marduk ne zaman gelecek...

Kayır

Bu yıldız kayırmacasının gözü kör olsun. Dünün Top 10'unu izliyorum. 3 numarada Kapono'nun seken şutunu taaa ebesinin bi' yerinden koşup eli faul hizasında smaçla tamamlayan Jamario Moon var. 2'de de Shawne Williams'ın Bobcats'li Jared Dudley'in üstünden, neredeyse faul çizgisi, vurduğu smaç var. Birinci sırada da fast-break'te Melo'nun Andre Miller'ın üstünden vurduğu smaç. Güzel ama hayvani değil. Diğer ikisi bariz birinci smaçtan daha iyi olmasına rağmen birinci Melo'nun smacı. Niye? Çünkü o "Melo".

CR7

Bu yukarıda gördüğünüz ibnenin oğlu, yine 2 gol attı. Manutd, Bolton'u 2-0 yendi.
Chelsea ile Tottenham da erteleme maçında 4-4 berabere kaldı. İzlemek lazımdı diyeceğim de bilmiyorum ki Fox veriyor muydu? Sanmam.

40'ı filan geçer bu manyak bu sene.

Hoplama Dingilkıran!!

Her ne kadar takım playoff ümitlerini kaybetse de, ligin sonunda yer alsa da, çoluk çocuk maskarası yapmayacaksın. Rotasyonun en dibindeki elemanlarla çıktı bugün Heat. Attıkları sayı 54. Hadi D-Wade'i oturtturdunuz, tamam, destekledik, anladık. Bu akşam kadroda olmayan sağlam oyuncular; Jason Williams(dün akşam galibiyeti getirdi, sezonun en iyi maçını oynadı), Shawn Marion, Udonis Haslem ve Marcus Banks. 50 sayı en az burada yatıyor. Bu arada bir not: Yahoo! Sports'u da Ntvspor'u takibinden dolayı tebrik ediyoruz blogca. Adamlar bi 47 yazdı Heat'i, şimdi de 82 yazıyor. NBA.COM ve ESPN'e dayarak 54 diyoruz biz.

Güntekin

Bu ülkede spor basınında toplasan 10 tane adam var. Bunların çoğu Ntv'de malum. Ve en önde gelenlerinden biri de Güntekin Onay. Star'dan ayrılmasıyla Cl maçları onsuz kaldı am, artık Ntv ve Ntvspor'daki maçlarda dinleyebiliyoruz şükür.
Ntvspor.net artık kendi yazarları haricinde, Ntv bünyesindeki spikerlerin de yazılarını yayınlıyor. Çok da güzel yapıyor. Çok önceden Murat Kosova'nın 1-2 yazısı vardı. Bugünlerde Ercan Taner'in Süper Lig'le ilgili analizleri sunuluyor. Son olarak da dün, bu yazıların en önemlisi yayınlandı belki de Yazan Güntekin Onay. Güntekin abi bu yazıda, bizim şakşakçı basının görmek istemediği veya bilmediği birkaç şeyi sıralamış:Chelsea'nin son yıllardaki bazı istatistikleri. Bunları bilen bilir zaten. Bilmeyen de ne kadar çok görüyoruz. Ben o istatistikleri buraya alıyorum. O yazıyı okumayan olur vs. neme lazım.

· Chelsea eylül ayındaki Man Utd maçından bu yana oynadığı 22 Premier Lig maçında sadece 1 kez yenildi.

· Eylül-Mart arasındaki bu süreçte tek yenilgisini 16 Aralık'ta deplasmanda Arsenal karşısında 1-0 ile alan Chelsea'de -dizinden ameliyat olan- Drogba o maçta forma giymedi. Sakat olan Ricardo Carvalho'nun yokluğunda maçın 38'inci dakikasında John Terry de sakatlandı ve yerine Ben Haim girdi.

· Chelsea bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı 8 maçta hiç yenilmedi ve sadece 2 gol yedi. (CL'de en az gol yiyen takım). Mavi-Beyazlılar son 6 Şampiyonlar Ligi maçında ise 9 gol atıp hiç gol yemedi.

· Chelsea İngiltere Premier Ligi'nde evi Stamford Bridge'de oynadığı son 77 maçta tek bir yenilgi bile almadı ve rekor kırdı. (2007-08 14 maç ; 2006-07 19 maç ; 2005-06 19 maç ; 2004-05 19 maç ; 2003-04 6 maç)

· Chelsea kendi evinde oynadığı son 120 resmi maçta (Lig+Kupa+Avrupa) sadece 1 yenilgi aldı. (22 Şubat 2006, Chelsea 1 -Barcelona 2 ) Londra takımı o maçın 36'ıncı dakikasında Del Horno'nun atılmasıyla 10 kişi kalmıştı.

· Evinde rekorlar kırarak büyük başarılar elde eden Chelsea ayrıca bu sezon Premier Lig'de deplasmanda en çok maç kazanan ve puan alan takım.

· Chelsea, Avrupa Kupalarında son 5 yılda oynanan tüm maçlar baz alınarak (UEFA kupası dahil) yapılan sıralamaya göre 209 takım arasında şu an 2'nci sırada. 1'inci sırada Milan var. (Neden Milan? Son 5 yılda CL'de 3 kez final, 1 yarı final oynadı) Yani Chelsea çeyrek finale kalan son 8 takım içinde kuraya 1 numaralı seribaşı olarak girdi. Merak edenler için: Liverpool 3'üncü , Barcelona 4'üncü, Arsenal 5'inci, Man Utd 8'inci, Roma 16'ıncı, Schalke 21'inci, Fenerbahçe 46'ıncı sırada.

· Şampiyonlar Ligi'nde son 4 sezonda 3 kez yarı final oynadı.

Hacı Kaka


Nette Kaka resimlerine bakarken bir link gördüm. "Kaka'nın İslamiyet'i seçiş hikayesini..." yazıyor. Atladım hemen.

Yazanlar şunlar. Başlık, "Ünlü futbolcu Kaka müslüman oldu". Sitenin ismi de www.jurnalturk.com.

"Brezilya asıllı yıldız futbolcu Ricardo Kaka İslam"ı seçti. Geçen Kuveyt"e yaptığı bir gezi esnasında Müslüman olduğunu ilan eden Kaka, İslam"ı seçmeden önce birçok kitap okuduğunu belirtti. Kaka yaptığı açıklamada, "Ben Müslüman olmak için doğdum" dedi. Brezilya futbolunun yakın zamanda yetiştirdiği yıldızlardan bir tanesi olan Milanlı Kaka, Brezilya"da genellikle fakir ailelerin çocukları futbolcu olurken Kaka"nın ailesi Brezilya"nın önde gelen ailelerinden birisi. "

Böyle hikaye çok maalesef. Bazı din istismarcıları ünlü simaların müslüman olduğunu söyleyerek güya insanları İslam'a, daha doğrusu kendi tarikatlarına bağlamaya çalışıyorlar. Bu tip olaylarla ilgili Cengiz Özakıncı'nın kitaplarını tavsiye ederim.

Lan adam normal hristiyan olsa neyse, Atletas De Cristo üyesi anasını satayım, her maçtan veya golden sonra altındaki "I belong to Jesus" tişörtünü gösteriyor. En katı hristiyan, evlenene kadar ilişkiye girmeyeninden hem de...
Fotoşop filan bilsem, Kaka'nın secdeye varmış halini yapardım bir şekilde de neyse...

Amen.

Sıçar

Biliyorsunuz basında veya basın organlarının web sayfalarında yazan birçok "eleman" var. Bunların arasından sıçanlar çok oluyor. Biz de elimizden geldiğince bu "sıçış"ları size göstereceğiz. Kaliteliyi-kalitesizi anlatacağız.

"Bu maç ve geride kalan birkaç maç özelinde dikkatimi çeken ve itirazım olan bir diğer konu ise siyah forma konusu. Endüstriyel futbol bakış açısı ile takımların sezona 3-4 ayrı farklı forma ile başladıklarını biliyoruz. Bu daha fazla forma satmaya yönelik bir hareket, saygı duymak lazım. Ama takımların bir de kendi renklerini taşıyan esas formaları olması lazım. Bu Galatasaray takımında alışılmış, klasik parçalı formadır. Fena sayılmayacak bir dizayn ile bu sezon da Galatasaray'ın bir parçalı forması var. Ama nerde?

Koskoca Galatasaray takımı şanslı geliyor gibi bir komik gerekçeye dayandırılarak siyah forma ile sahaya çıkar mı? İki hafta önce Hürriyet Spor ilavesinde stoklarda hangi forma fazla ise Pazarlama A.Ş. yönetimi ile konuşup forma seçildiği gibi kulaklarıma inanamadığım bir gerekçe vardı. Anladık futbolun ekonomisini falan ama abartmaya da lüzum yok; tartışmasız bir gerçek varsa o da Galatasaray'ın formasının tek olduğudur. Hele hele sarı ve kırmızı dışındaki renklerdeki formalar (Siyah, beyaz) yıl içinde bir iki kere ya kullanılmalıdır, ya kullanılmamalı. Ama heyhat, Galatasaray seyircisi haftalardır aynı çirkin (zevk meselesi elbette, bana çirkin, belki size değil) siyah forma ile seyretmek zorunda kalıyor takımını."

Şimdi, bunları söyleyen kişi Ntvspor.net'te yazan Nurullah Bakır isimli abimiz. Buradaki sıçışları değerlendirelim.

1.
"Endüstriyel futbol bakış açısı ile takımların sezona 3-4 ayrı farklı forma ile başladıklarını biliyoruz. Bu daha fazla forma satmaya yönelik bir hareket, saygı duymak lazım"

Hocam, sezona 3-4 forma ile başlamak sadece endüstriyel futbol bakış açısıyla kanıtlanamaz. Günümüzde bir futbol takımı en az 3, siksen 2 formaya sahip olmak zorunda. Bir bilinen forması, diğer ikisi de açık ve koyu renklerde deplasman formaları. Daha fazla forma satmaya yönelik filan da değil. Bu bir zorunluluk. Bunu, Ntvspor gibi bir sitede yazan kişi söylüyorsa, ortada büyük bir sorun var demektir. Kötü.

2. "
Ama takımların bir de kendi renklerini taşıyan esas formaları olması lazım. Bu Galatasaray takımında alışılmış, klasik parçalı formadır. Fena sayılmayacak bir dizayn ile bu sezon da Galatasaray'ın bir parçalı forması var. Ama nerde?"

Dağa kaçtı. Dağa ne oldu? Yandı bitti kül oldu. Tövbe estağfurullah...
Ne demek "kendi renklerini taşıyan esas formaları olması lazım" Yok mu!?!? Hiç mi giymiyorlar. Evet, Gs takımı farklı renk formaları giymeyi çok sever ama, parçalı forma hiç giyilmiyormuş gibi de muameleye gerek yok. Saçma.

3.
"Koskoca Galatasaray takımı şanslı geliyor gibi bir komik gerekçeye dayandırılarak siyah forma ile sahaya çıkar mı? İki hafta önce Hürriyet Spor ilavesinde stoklarda hangi forma fazla ise Pazarlama A.Ş. yönetimi ile konuşup forma seçildiği gibi kulaklarıma inanamadığım bir gerekçe vardı. Anladık futbolun ekonomisini falan ama abartmaya da lüzum yok; tartışmasız bir gerçek varsa o da Galatasaray'ın formasının tek olduğudur."

O ilk söylenen doğruysa eğer, Gs'nin her maç siyah ve beyaz forma giymesi gerekir, çünkü Nurullah Bakır gibi düşünen insanlar sayesinde farklı renk formalar satılmıyor. Kulüp de onları giydirir tabii oyunculara.
Ayrıca, ne demek "Gs'nin forması tektir". Değildir efendim. Neden olduğunu da bas bas bağırıyoruz işte...Ekonomi ile de alakası yok.

4. "
Hele hele sarı ve kırmızı dışındaki renklerdeki formalar (Siyah, beyaz) yıl içinde bir iki kere ya kullanılmalıdır, ya kullanılmamalı. Ama heyhat, Galatasaray seyircisi haftalardır aynı çirkin (zevk meselesi elbette, bana çirkin, belki size değil) siyah forma ile seyretmek zorunda kalıyor takımını."

1 veya 2 kez. Tabii. Mesela gidelim, Kayseri ile oynarken onlar sarı-kırmızı çubuklu, biz de sarı-kırmızı parçalıyı giyelim. Harika olur.
"Çirkin siyah forma" ne demek. Bu, forması siyah olan takımlara hakarettir ulan. Nasıl bir saçmalık bu.
Sonunda da "zevk meselesi" diyor abimiz. Ah be abim, bu iş zevke bakmıyor ki. Tasarımı ne olursa olsun, bu takımın her sezon bir açık(beyaz oluyor bu bizde), bir de koyu renk( koyu gri veya siyah) forması olmalı. Oluyor da. Olmazsa da sizin gibi modern görünen hödükler yüzündendir.

Görüyorsunuz bu ülkede işler böyle yürüyor. Bu şekilde Şansal Büyüka'nın kızı Ntvspor'da iş buluyor filan...

Biter

Houston durdu. Daha doğrusu durduruldu. Tahminimiz doğru çıktı sayılır. Bu halde fazla bile geldiler belki.

Başka 1-2 şey daha var. Onları da alta yazıvereyim.

-Fb Ülker çeyrek finale çıktı. Güzel tabii. Daha yukarı gidebilirler mi, bilinmez.
-Ruud 2 ay yok. Real sıçar. Umarım Barça bu durumu avantajına kullanabilir. Amin.
-Gençler ilk maçı 1-0 aldı. Kupayı almalıyız, bu şart. Çünkü 4 takım da son haftalara kadar şampiyonluğu kovalayacak gibi. İş zor ligde.
-Ntvspor yayına başladı. Hayırlı olsun.

Abar

Houston bokunu çıkardı. 22 yaptı seriyi. Yao filan da yok. Bu gece Boston'la oynuyorlar. Şimdi durmazlarsa, hiç durmazlar...

Spurs'e ne diyeceğiz peki? Batı'nun şu halinde 4 yenilgi aldılar üst üste. Düzeleceklerini umuyoruz.

Koca Seyit

Tayyip der ki:

"Konuşmasında Mehmet Akif Ersoy’un “İmandır, o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür” dizelerini okuyan Erdoğan, şiirin sonunu Çanakkale kahramanı Seyit Onbaşı’ya bağladı. Erdoğan şunları söyledi: ”Seyit Onbaşı’yı Seyit Onbaşı yapan odur. O mermiyi, ona kaldırma gücü veren odur. Herhalde buna da ‘laikliğe aykırıdır’ demezler."

Abar...

Sago Vs


Şimdi tabii albüm yeni çıktı, dinliyoruz filan. Bu dönemde de sıkça yorum yaparız.
Biliyorsunuz, bir şarkıcının yeni albümü çıkınca öncekilerle kıyaslanır:normaldir. Biz de öyle yapacağız ilerde. Aslında şu anda da yapıyoruz ama, albüm daha fazla taze olduğu için, pek çaktırmıyoruz.
Çok sağlam 2-3 şarkı var şu an için söyleyebileceğim. Daha sağlıklı bir değerlendirme, ancak 2 hafta sonra gelir.
Kötü insanları tanıma senesi son şarkı ve, olayı bitiriyor. Hani albümü sırayla dinlerseniz, son şarkıdan sonra böyle bir durup garip olmanız normaldir.

Albümün en iyi tarafı, Kolera ile featuring olmaması!! Biz, 4-5 tane olsun yarabbi şükür derken, hiç yok. Ve işin garibi, kimseyle feat. yok.Ama bizim için de sorun yok. Tüm şarkılarında Kolo dişisinin olduğu bir albümden sonra, bu iyi geldi bünyeye. Sago da içimizi mi okuyor ne.

Asslında garip geliyor, evli bir bünye nasıl olur da, hala bekarmış, tekmiş gibi böyle pesimist şarkılar yapabiliyor, yazabiliyor. Ha, evet, hepimiz eninde sonunda yalnız varlıklarız ama, bilemiyorum. Bir şekilde olmuş artık, dinlemek düşüyor bize.

Yukarıdakileri söylemişken:Arkadaşlarla Sago hakkında konuşurken laf dönüp dolaşıp, Sago'nun pesimist ayağına milleti sikip sikmediği gelir. Benim de sıkça aklıma takılır bu.
Mesela pesimist olan adam, niye konserinde "Still Dre" yi çalıp milleti zıplatır? Veya neden pesimist türde başka bir rapçiyle albüm yapar-sevgilisi olsa bile. Pesimizmin içinde yalnızlık yok mu? Sen bunca senedir "yalnızlık" teması üzerine kurmadın mı şarkılarını? "Odamın içinde stres gebertmekteyim, yalnızlık tanrının lütfu" demedin mi? İş sanki biraz da "rant" a dönüşmüş gibi. Çünkü biliyoruz ki" dert-tasa edebiyatı" bu ülkede iş yapar. Sago'nun yaptığı iş, rap'in arabeski bir nevi. Ve de, gün geçtikçe rağbet oluyor Sago'ya.
Ben yine de işin içinde maddi veya ekonomik kaygıların olmamasını/olmadığını umuyorum. Yoktur inşallah.

Daha sonra çokça değineceğim/değineceğiz Sago, Kolo, pesimist rap, son albüm vesaire ye.

Dinlerken "Yine Sago yapmış" diyeceksin!

Başlık mâlumunuz üzere "Terapi Orduları" şarkısından. Ancak bahsettiğimiz "Kötü İnsanları Tanıma Senesi" albümü. Ceza-Sago durumlarına girmek istemeyen bir adamım aslında, ikisi de canımız, ciğerimiz ancak sanırım aradaki farklardan biri de bu. Yerli Plaka'yı bekledik de bekledik, ha çıktı ha çıkacak... Çıktı da n'oldu? Tarzı değişen bir Ceza, hatta daha ağırı sırf albüm satmak için parça yapmış olan Ceza. Gelgelelim Sago'ya. Üç buçuk aydır bekliyoruz albümü. 2007 sonu çıkacaktı, oldu Mart 13. Albüme bir baktığınızda 16 tane birbirinden güzel parça, en az 6-7 tane şaheser. Düşünüdüğümüz üzere çok karmaşıklık yok ama vuruculuk had safhada. İşte bu "Sagopa Kajmer Müziği." Nakaratların mükemmelliği yanı sıra, şarkıların içerisindeki nağmeler inanılmaz hava katmış. Diğer bir inanılmaz ötesi sevindiren şey ise; albümde kolera ya da kuvvetmira'dan, daha doğrusu melankolia'dan, diğer elemanlar falan yok. Sago yine Türkçe'yi sağlam kullanmış. Zaten yazmıyor muydu "solo albüm" diye?

Of Barça Of

Real yeniliyor, ve biz berabere kalıyoruz. Hem de Almeria ile. Bojan'ın gol atması sevindirici tek haber belki de. Ne bileyim öyle bi alıştık ki Messi yokken gol at(a)mamaya.
Deco sakatlanmış şimdi de. Dos Santos, Marquez ve Yaya Toure de sakat. Messi ve Deco çeyrek final ilk maçında yok. Messi 2.de de yok. İyi ki Schalke çıktı da, iş biraz daha kolay. Lig gitti elden diyorsun, Cl'ye konsantre olunsun diyorsun, sonra pat diye Real kaybeder. Ama sen de berabere kalırsın. Bu şampiyonluğu istememek gibi bir şey.

Fb filan çıksaydı keşke, gider izlerdik elemanları.

Çeyrek

Uleb Cup'da bu akşam Beşiktaş C. C. ve Galatasaray C.T. nin 3. tur rövanş maçları var. Gs dışarda, ilk maçın 25 sayılık avantajını korumaya çalışacak. Beşiktaş ise ilk maçta dışarıda aldığı 80-80'lik skorun üstüne galibiyet için uğraşacak.
Umarız ikisi de turu geçer tabii de, ortada bir sorun var: Bu turu geçerlerse, çeyrek finalde Gs ve Bjk birbirleriyle eşleşiyor!!
Bu artık şans mı, şanssızlık mı bilemem. Sakat durum. Zaten Telekom da iyi giderken elenmiş, bir de çok çok iyi devam eden bu 2 takımın birbiriyle eşleşmesi Türk Basketbolu ve 2 takım açısından da olumsuz bir gelişme. Ama teselli şu ki, 2 takım da bu turu geçtikten sonra finale gidecek veya kupayı alacak kadar kaliteliler.

Demichelis Ve Sıçmak

Haftasonu okuduk ki, Bayern München'li Martin Demichelis Energie Cottbus maçında "ön libero" pozisyonunda oynamak istemediği için Ottmar Hitzfeld tarafından kadro dışı bırakılmış. Hitzfeld de, "Hiçbir oyuncu nerede oynayıp oynamayacağına karar veremez. Kimin nerede oynayacağını teknik direktör belirler" demiş. Beyimize bak sen.
Haklı adam.
Futbolcular şunu öğrenmeli:O takımın bir patronu var. İşleri o yönetir. Yedek oyuncu, onu yedek bıraktı diye, hocaya çemkiremez, çemkirmemeli. Birileri oynayacak, birileri de yedek kalacak. Herkes oynayacak değil bu amına kodumun oyununda. Hani hep görüyoruz medyada, "X, yedek kaldığı için mutsuz". Lan ya ne olacaktı?! İstediğin kadar formda ol, hoca seni yedek kulübesine koyduysa, sesini çıkartamazsın. Ha, kavgalıysan filan, o ayrı. Ama normal şartlarda, hoca seni yedek bıraktıysa, susup oturacaksın yerine, görev bekleyeceksin.

Nasıl bir ego var adamlarda ulan...

Edit:Demichelis özür dilemiş Hitzfeld'den ve sorun çözülmüş. Güzel tabii.

Güzel Formalar 7


Gs'nin 04-05 ve 05-06'da giydiği beyaz forma. Bir nevi 100. yıl formasının deplasman forması aslında. İkisi birlikte tanıtılmıştı. 10 defa giyilmemiştir. 05-06'da da siyah çokça giyilmişti zaten. Bir de o sezon düz kırmızı vardı, o da giyilme payını azaltmıştı bu formanın.
Tabii futbol takımlarının başka renk forma giymesini anlayamayan ve kabullenemeyen zihniyet, bunu da garipsemişti, o ayrı.
Çok şık bir forma. Hele de kolların farklı renk olması.

168

Dedim Salih'le paralel bi' başlık olsun. Evet bu Nuggets'ın bu akşamki skoru. 168 sayı. Marcus Camby triple-double ve takımda öyle ekstra 60 filan atan adam yok. 26 sayıyla Melo en skorer oyuncu. Devrede 84lerdi zaten. Acaba devrede rekor kaç diye baktım da 107 sayı, Phoenix kırmış. Oha dedim içimden. Meraklısı için NBA'in en yüksek skoru 186. Bu skor aynı zamanda en yüksek skorlu maçın da içinde. 184-186. Ve evet, bu maçta Denver yine var. Detroit'e uzatma sonunda yeniliyorlar, yanisi şu, bir çoğumuzun başlığı düşünebileceği gibi Denver'ın franchise rekoru değil. Rekorları 184. Bu maçta da Kiki Wanderweghe 52 sayı atıyor.

48

Ve sonunda bu da oldu, bunu da gördük...
Nba'de son yıllarda skorer takımların çoğalmasıyla, hızlı oyun tarzının sıkça benimsenmesiyle bir çeyrekte 40 sayı atmalar filan normal gelmeye başlamıştı artık bize.

Bir maçta Suns'ın ilk çeyrekte 47 attığını görmüştük. Ve o zamandan beri benim aklımda bir takımın bir çeyrekte 48 sayı atıp atamayacağı sorusu vardı. Bu, bu gece gerçekleşti:Denver Nuggets, Seattle Supersonics karşısında ilk çeyrekte tam 48 sayı attı. Şu anda 2. periyodun yarısı ve Denver 65 sayıda.
Bir çeyrekte 48 sayı. Bu, bir dakikaya 4 sayı düşmesi demek. Ve neredeyse hiç kaçırmamak filan anlamına geliyor. Veya deli gibi verimli şut sokmak.
İnanılmaz, ne denebilir ki.

Rekor kaç bilmiyorum. Ama bunun üstüne daha ne olabilir ki yani...

Güzel Formalar 6


Barcelona'nın 01-02'deki deplasman forması. 02-03'te de 3. formaydı-sanırım. Zaten kendi başına çok güzel bir forma, bir de üstünde yeni logonun olduğunu düşünün, çok daha şık olurdu. Ama yapacak bir şey yok tabii.
Altına da çizgili formanın şortunu giyerlerdi, koyu lacivert.
Bu formayı sevme ve formanın aklımda kalma sebeplerinden en büyüğü, 01-02 sezonu şampiyonlar ligi 2. tur gruplarında Anfield Road'da Liverpool ile yapılan maçta 74 pas sonrası atılan goldür. 74. pas Marc Overmars'a gidiyor ve o da golü atıyor. Bu, dünya pas rekoru aynı zamanda. Yalnız bilginin doğruluğu konusunda ufak şüpheler var. Düzeltme olabilir.