Nebraska



Şöyle bir görsel var. Bulunsun istedik. Hakan'a teşekkürler.

Webo



Kimler kimler var.

Nerden Nereye 93



Edit: İlk foto için Sayın Rafet Baran Eryılmaz'a teşekkürler.

Snakecharmer


Büyük San Antonio'muz yeni forma tanıttı. 2000'lerin ortası gibi retro kontenjanından giyilen gümüş (ya da gri) forma, şimdi daha "modern" bir tasarımla, ve 3. forma olarak sunuluyor. Bu kararın altında asıl formaların tasarımını değiştirmenin zaten zor olması yatıyor olabilir. Bazı takımların öyle, malum. Celtics, Bulls, Spurs... En fazla işte, yakayı V yaptılar.

Ve en önemlisi, formada isim namına hiçbir şey yok, sadece meşhur "Spur"ümüz var. Bunun başka örneği var mı bilmiyorum. Yoksa ilktir, varsa da zaten azdır örnek. Her türlü orijinal bir görünüm yaratılmış. Alsak mı ne yapsak.

12 maçta giyecekmişiz, sezonun ilk maçı dahil. Hepsi de içerde olur sanırım, ya da dışarda giyilirse, ev sahibi diğer formayı giyer. Çünkü beyaza karşı giyilmez bu.





Ayrıca bu forma, zamanında Süper Lig'de giyilen bir formayı hatırlatıyor. Anımsayanları tebrik ediyorum. BarçaStuff gibi yapayım ben de.

Şimal


Fotoğraflarda arka plana dikkat. Şanslıyım ki bunları bulabildim. Yoksa sadece yazarak anlatmak zor olacaktı. Geçen Elazığ maçını izlerken, kameralar ne zaman tribünleri gösterse, ilk göze çarpan kırmızı formalı taraftarların bolluğuydu. Şimdi soru şu: İlk piyasaya çıkan ve uzun süre alınabilecek tek yeni forma olan kırmızı, bu yüzden mi bu kadar rağbet gördü; yoksa cidden kırmızı formaya bir özlem var mıydı, bu kadar seviliyor mu(ydu)? Bunu anlamak zor. Belki de sezon ortasına doğru tribünlere bakınca daha sağlıklı sonuçlar elde edilebilir.  Hani kırmızıların bir kısmı önceki sezonlara da ait olamaz. Son kırmızı 03-04'den. Ki eski kırmızılara sahip olanların da kaçı stada gelen kişiler? Çok çok azdır.


Winter


Ortalama bir dizi takipçisiyseniz, piyasaya yeni düşen Revolution'ı duymuşsunuzdur. Ortalama bir beyzbol izleyicisiyseniz Chicago Cubs'ın 1908'den beri World Series kazanamadığını da duymuşsunuzdur. Tamı tamına 103 sezon.

Revolution, Eric Cripke yarattı, yapımcıları arasında da J.J. Abrams var. Kısaca dünyada belirlenemeyen bir nedenden ötürü elektrikler gidiyor, yani gerçek anlamda bir daha asla gelmemek üzere elektrikle alakalı her şey gidiyor ve biz de o dünyanın 15 yıl sonrasını izliyoruz. Bir bakıma insanlık milattan önceye dönüyor. Orijinal bir fikir ama pilot bölümünü az önce izlemiş birisi olarak pek tavsiye ettiğimi söyleyemeyeceğim. Sadece bu tarz bilim kurgu dizileri artık gerçekten de sıktı. Fikirler orijinal olsa da işleniş hep birbirinin aynısı. Baştan aşağı mantıksızlıklar ve klişelerle dolu ve muhtemelen de reytingleri her geçen gün düşecek ve en sonunda iptal olacak. Henüz pilot bölümü yayınlanmış bir dizi için çok emin konuştum ama göt olmayı da istemiyorum değil. Birkaç bölüm içerisinde gidişatı değiştirebilmek yapımcıların ellerinde ama değiştirmeme olasılıkları çok daha fazla.

Her Yücel Özmetin yazısında olduğu gibi konudan sapıyor muyuz bana mı öyle geldi? Öhöm bu Chicago Cubs da Fenerbahçe'nin geçen seneye kadar yaşadığı Türkiye Kupası hasreti benzeri bir hasret yaşayanlardan. Amerika'da da bol bol taşak konusu oluyorlar bundan ötürü. Dile kolay 103 sezon. Sözde MLB'nin klas takımlarından ama başarı yok işte. Peki Revolution ile Chicago Cubs'ı birleştiren hikaye ne?

Efendim dizimiz Chicago'da geçiyor. 15 sene sonrasının görüntüleri gösterildiğinde Wrigley Field'ın, ki kendisi Chicago Cubs'ın ballpark'ı (beyzbolca konuşuyorum) olur, yanından geçiyor kahramanlarımız. İşte olay şu; mayıs ayında dizinin ilk trailer'ı yayınlandığında Wrigley Field stadyumunun dışında "2012 World Series Champions" yazıyordu. Bu artık bir çeşit göndermeydi sanırım. Ya da nükte diyebiliriz. O zamanlar Chicago Cubs 14-20'lik derecesiyle can çekişiyordu ama MLB bu, 162 maçlık normal sezon fikstürü var. Yani Cubs'ın playoff ihtimali hala vardı ve ligi gerçekten takip edenler biliyorlardır, her an her şey olabilir. Dizinin pilot bölümü yayınlandığında ise aynı sahnede Wrigley Field dışında "2012 World Series Champions" yazısını göremedik. Photoshop ile çıkartılmış. Bunun sebebi de Cubs'ın playoff yapma, dolayısıyla World Series oynayabilme ihtimali kalmaması. Merak edenler için Chicago Cubs'ın şu anki derecesi 58-90 ve ligin bitimine iki hafta falan kaldı. O zaman ne diyoruz? Cubs gol gol gol, 104 sene oluyor :(


Ha bir de, Chicago Cubs taraftarı takımının şampiyon olduğunu görürse ne olur? Playstation'ı kapatıp uyur :(

Monk

Henüz ilk maçlar oynandı daha, ancak 2 formasal gariplik meydana geldi bile. UEFA forma kurallarını git gide sıkılaştırıyor. Kesinlikle karışmayacak, onu anladık. Bugün bu konu ile alakalı değişik durumlar ortaya çıktı. Mavi-beyaz giyen takımlar bugün problemliydi.


İlki Dinamo-Porto maçında yaşandı. Bizim öteki blogu okuyanlar şu elit meselesini artık ezberlemiştir, burada kısa özet geçecek olursak, Nike özel tasarım hazırladığı elit kulüplere 2 forma hazırlıyor. 3. bir forma yapmıyor. Genelde bir önceki senenin dış saha formasını 3. forma olarak kullanıyorlar. Dinamo kendi sahasına koyu tonlar hakimiyetindeki lacivert iç saha forması ile çıktı (tabi bir de ligde giydikleri dümdüz lacivert formaları var iç saha olarak, ancak o da çakışır dediler herhalde - Dinamo formalar için tık), Porto bu sebeple ne iç saha, ne de dış saha formasını giyebildi. İç saha zaten renk yakınlığı yüzünden imkansızdı, dış saha da koyu ton çakışması sebebiyle giyilemedi belli ki. Tabi şortlar-çoraplar hepsi düşünülünce bu sene tanıttığı 2 formasını da + geçen seneki yine koyu tonlara hakim dış saha formasını da giyemedi Porto. Çok değişik bir şey yaptılar. Resmi olarak tanıtılmayan ve storelarında satışa çıkmayan ve muhtemelen tanıtılmayacak-satılmayacak bambaşka bir forma ile çıktılar. Bunu nasıl yaptılar ? Kuralardan sonra ön görüp, bu sene Nike'ın onlar için tasarladığı prototiplerden birisini mi seçtiler, bilemiyorum. Ancak resmi olarak şuanda Porto'nun böyle bir forması yok. Dinamo aslında açık renkli dış saha formasını giyebilirdi, porto da dış saha forması ile gelebilirdi. Ancak belki Porto'nun bu imkanı önceden bilindiği için iç sahalarından şaşmadı Dinamo. Porto ise tarihe geçmiş olabilir, araştırmak lazım.


İkinci durum Malaga-Zenit maçından. Malaga'nın iç saha formasını biliyorsunuz. Açık mavi-beyaz çubuklu formaları var (sol üst köşedeki dayı giymiş). Zenit de aynı renklere sahip. Onlar çubuklu giymiyor ancak açık düz mavi iç saha formaları ve beyaz dış saha formaları var. Elit kategori takımı oldukları için 3. bir formaları yok ve Porto gibi havadan forma yaratma durumları da yokmuş demek ki, Malaga'ya İspanya'da dış saha formalarını giydirdiler.

Şimdi buradan ne çıkartmalıyız ? 3rd formaların ne kadar önemli olduğunu ve eğer bir sene önceki dış saha forması, bir sonraki sene 3rd forma olacaksa, bunu hesaba katarak birbirlerini zıtlayacak renk tonlarının seçilmesi gerektiğini.. Bakalım, daha ilk maçlar. Diğerlerinde ne gariplikler göreceğiz.

Retro 228



Köz Patlıcan


Klozeti fark eden parmak kaldırsın.

Diego


Reebok hiç şüphesiz bu sene şovunu Brezilya kulübü Sao Paulo'ya yaptı. Güzel forma kotasını tek takıma harcadı. İç saha ve dış saha formaları zaten mükemmel, bir de anlamı olan bir 3rd forma yapmışlar. Şuradan inceleyin formaları.

Genelde tarihi bir maç, yıl dönümleri, ya da kulüpte yer etmiş bir futbolcudan ilham alınarak özel formalar tasarlanır. Reebok ve Sao Paulo ise daha değişik bir "özel forma" tasarlamışlar. Kulübün tesadüftür ki, Serie A ve Libertadores zaferlerini yaşadığı dönemlerin çoğunda, kulüpte Uruguaylı oyuncular mevcutmuş. Bir anlamda, büyük başarılar kazandığı dönemlerde uğurlu gelmiş Uruguaylı'lar. Bu sebeple Sao Paulo da tarihlerinde var olmuş Uruguaylı isimlere özel bir 3rd forma çıkartmış bu sene. Galatasaray'ın Romanya'ya veya ne bileyim Barcelona'nın Hollanda'ya saygılarını sunması gibi bir durum. Galatasaray bir sikim yapmadı da, Barcelona turanj forma giymişti.

Pedro Rocha, Forlan, Pereyra ve bizim buralarda da güzel zamanlar geçirmiş Lugano bu formanın doğuş sebeplerinden bir kaçı.

Tasarıma gelecek olursak, forma genel olarak Uruguay Milli forması rengine hakim. Ancak ortada Sao Paulo armasını ve formalarını bize hatırlatan kırmızı-beyaz-siyah çıbıklar mevcut. Bu çıbıklar ortada bulunan kulüp arması ile bütünleşmiş ki, müthiş de olmuş. Armanın olması gereken yerde Uruguay bayrağı var, bu da gereksiz olmuş bana göre. Ayrıca bu sadece taraftara satılan bir özel forma değil, kulüp de kullanacak yeri geldiğinde maçlarda.

Kekik


Meireles'in zaten "koca Chelsea"den, hatta (bir şekilde) son Ş. Ligi sahibi Chelsea'den, Fenerbahçe'ye gelmesi birçok kişi için şaşırtcıyken, olayın başka bir boyutu daha var.


Meireles, çok kaliteli, her biri orijinal tasarımlara sahip antrenman ürünleri kullanan Chelsea'de oynuyordu. Özellikle Ş. Ligi maçları için özel üretilen ekipmanlar ayrı bir dikkat çekici oluyor. Şimdi bu durum varken, çok basit dizaynlara sahip (kumaş kalitelerini bilmiyorum) Fenerium ürünleriyle görülecek olması gerçekten ilginç olacak. Büyük ihtimalle kendisi bile bunun farkında olmayacak ama, en azından dikkatli birkaç göz kendisini şu aşağıdaki gibi tişörtlerle gördükçe "Allah allah..." çekecek.