Nursultan Nazarbayev



Başarılı olmanın formülü belli beyler...


Şunu yapanın da amınakoyayım net. ''Geberdim lan gülmekten'' diyebilirdim bir kaç ay önce ama artık modası geçti, şu espirinin. Şu posta neden koyduğumu bile bilmiyorum. Neyse lan, Scott'a selam desteğe devam :(

Fairy

İskoçya'dan yeni mallar var.



1. Umbro sadelikte sınırları zorlamaya devam ediyor. Reklamın ufalıp sol tarafa alınması da buna katkıda bulunmakta.

2. Celtic'de daha ince şeritler görüyoruz. 100 yıl önceki formalarına atıf var.

3. Celtic'in siyah çorap giyecek olması İNANILMAZ. MÜTHİŞ. Bu manzarayı ne kadar çok görürsek, o kadar iyi. Çünkü forma-şort-çorabın aynı tonlarda olmasındansa, hiç olmazsa -eğer şort da forma ile aynı renkteyse- çorabın ters (açık ya da koyu) renkte olması, formayı ve ana renkleri belirgin kılar. Sevilla ve son dönemde Catania örneklerini hatırlayın. Tersi olarak ise Chelsea.


Krş


31 Ekim 1949 tarihli Türkspor dergisinin kapağı. Kiminle yaptığımızı anlayamadığım bir Mili "müsabaka". O dönemlerde pek fazla, hatta hemen hemen hiç değiştirmediğimiz, klasik ortadan kırmızı bant geçen Milli formamız yok üzerimizde. İlginç de bir kombineyşın ile çıkmışız maça. Kırmızı şort ve siyah çorap... İşin - o zamanlara göre - ilginç yanı rakiple çakışmayan kombinasyon ile maça çıkmamız. Sanki onların kırmızı çorabı, ya da beyaz şortu var diye biz öyle çıkmamışız gibi. Hadi şort tamam, kırmızı o dönemlerde kullandığımız bir renk, ancak sanki rakip kırmızı çorap ile çıkınca biz siyaha dönmüşüz gibi. Şuan uygulanan kurallar gibi. Gibi... çok acayip Güntekin. Kaldı ki o zamanlar karşılıklı iki çubuklu forma, iki beyaz şort ve iki beyaz çorap ile çıkılan GS-FB maçları var, öyle dönemler yani.

Bayrak meselesi de ayrı bir şov. Şövalye armaya dikine yerleştirilmiş bayrak. Enteresan bir forma.

Sercan'a sevgiler...

Joma


Maçı izlerken farkettim. Geçen sezon ve 3 sezon önceki "Nike Finalleri" gibi, bu sezon da Şampiyonlar Ligi'nde "Adidas Finali" olacak.



Ayrıca 2000'den beri Nike ve Adidas harici bir marka formayla Ş. Ligi finalinde yer alan son takımlar, 02-03'te Juve, 03-04'te Monaco ve 04-05'te Liverpool olmuş: Lotto, Puma ve Reebok. Yani son 10 sezon filan, tekel haline getirmiş durumda bu iki marka. Kodaman takımları giydiği markalara bakınca, bir süre daha böyle gider gibi de.

Retro 201


Beşiktaşlılar bu formayı hatırlar.

Antenna


Şortlara bu kadar dikkat edip -ki Beşiktaş normalde olduğu gibi şurada siyahı giyse, bir mahsuru yok-, çorapları savsaklamak çok ilginç.


Trilogy


Buraya girdiğim son post da ensidabıley, hatta Kentucky ile alakalıymış. Zaten topu topu iki post girmişiz. Neyse ilginç bir hikaye var. Şampiyon Kentucky'nin bu sene enbiey olması beklenen yıldız forveti Terrence Jones, ezeli rakipleri Louisville ile oynadıkları yarı final maçı esnasında, bir pozisyonda Louisville çiyırliğdırlarından bir kızla çarpışmış. Daha doğrusu kızın üstünden geçmiş. Pozisyon burada. Kızın adı Jerica Logue. O pozisyondan sonra Logue'nun kafası kanlar içinde kalmış, başı yarılmış, devre arası dikiş neyin atılmış.  Buna rağmen maçı tamamlamış, ikinci yarı yaptıkları gösterilere falan çıkmış. Harbi kızmış yani. Neyse maçtan sonra da olayın o boyutlara geldiğini gören Terrence kamuoyu önünde kasıtlı bir şey olmadığını söyleyerek özür dilemiş, hatta "en yakın zamanda bizzat kendim Logue'u çiçeklerle ziyaret edeceğim." falan demiş. Yani Terrence bayağıdır hatuna aç, bu olayı fırsat bilip kıza yazacak. Biz yedik mi? Haaayır.

Bunlar üç hafta önce oluyor. Bugün Amerikan medyasına düşen haberlerse ilginç. Terrence Jones gerçekten kızı ziyaret etmiş. Louisville kızları antrenman yaparken elinde çiçeklerle, kapıda sırılsıklam antrenmanı basmış. Özür dileyerek çiçeği vermiş. Logue ise "gerçekten çiçeklerle bana geleceğini düşünmüyordum. onu öylesine dedi sanmıştım." falan demiş, çok mutlu olmuş filan. Kızım inanma, erkeklerin hepsi böyle. Önce kızı döv, sonra özür dile, oldu.

Şaka bir yana ezeli Kentucky-Louisville rekabetinde ufak bir dostluk rüzgarı bu. Ezeli rekabet demişken, ya da neyse...

Youngest


Çelsi yeni iç saha formasını -belki- İngiltere için bile erken bir tarihte tanıttı. Yakında giyerler. İlk bakışta Bayern'in bu sezonki kırmızısıyla aynı kafada tasarlandığı görülüyor. Detaylar altın renkte. Omuzdan gelen çizgiler, reklam ve arma arasında bütünlük. Adidas altın yardımı almaya devam edecek gibi. Seven olur, sevmeyen olur falan. Ben başka şey diyeceğim.

Tek renk armayı evey veya 3. formalarda görüyoruz. Fakat, bunu iç saha formanızda yaparsanız "ne olur"? Yapmışlar. Yani bunu "namus meselesi" olarak alanlar olabilir mesela. "Siz nasıl koca Çelsi'nin armasını böyle bla bla" filan. Buna ne denebilir misal? Bunu yapmak "ne götürür"? Ya da "bir şey götürür mü?" Böyle birçok soru sorulabilir tabii. Alternatif ürün ya da formalarda yapılan bu tercihin şimdi de "birincil" ürüne dahil edilmesi, "yenilikçi" bir adım olarak nitelenebilir. Bu kesin ama, buna karşı çıkmak da hakir görülüp "peh, gelenekçi" tipi bir laf yememeli sanki.