Güzel Formalar 61



Bundan önceki koyu away'lerinde de bu yönde çapraz çizgiler vardı. Bu sefer çift renk yapmışlar çizgileri, ve forma bir kademe daha ileri gitmiş.

Blok Geldi Faul Dedi


Hani bazı insanlar normalden fazla umutsuzdur. Kimi istediği arabaya erişmesinin zor olacağını düşünür, kimi sevdiği kızın kendisine varamayacağını, kimi de vitrinde gördüğü ayakkabıyı alamayacağını düşünür. Ümitsizliğe kapılmayın. Elbet bir gün gerçekleşecektir. Şu resmi büyütüp odanızın duvarına veya en yakın billboard'a yapıştırın ve o günü bekleyin. Bu yukardaki manzara var olduysa, bu evrende her şey olur aga. HER ŞEY.

33





Chelsea'den art arda çok güzel Ş. Ligi fontlarından sonra, bu sezon büyük fiyasko. Bunun bir benzerini geçen sene Beşiktaş kullanıyordu, ona da anlam veremiyorduk.

Şef

Cem Akaş'ın blogu var, haberimiz yok anasını satıyım. Buyrun bakın edin.

Amcıklar

Chao da yazdı, ben de yazacağım, bütün Gs'li blogcular da yazsın. Yetmezse idman çıkışına dövmeye gidelim amına koyym. Bu ne abi? Ne yapıyor bunlar? Ne hakla bu durumda böyle eğlenebiliyorlar? Arkadaş zaten adama her yandan saldırıyorlar, bilen-bilmeyen sallıyor, çoluk-çocuğun ağzında sakız oldu. "Bari siz yapmayın" demeyeceğim, zaten fazlasıyla yapıyorsunuz da, be hayatını siktiklerim, şu gününde yapmasanız ha. Götümüzün zorundan en yazmayacağımız şeyleri yazıyoruz ha, oyuncuya nasihat yapar gibi. Haram olsun lan bütün o kulüpten aldığınız paralar, götünüzden çıkamasın yedikleriniz. Talukatını siktiklerim.

Buyrun izleyin.

Pijama

Özel tasarım İngiltere Forması

Güzelim formayı 5 ayda s.kip attılar, şu hale bak. İngiltere tarihinin ve bence futbol tarihinin gelmiş geçmiş en güzel formalarından olan İngiltere'nin Dünya Kupası'nda giydiği iç saha forması dallama bir modacı yüzünden yok oldu. Sokmayın abi modacıları bu forma işine, bu işi sadece modaya uysun diye yapıyorlarsa sokmayın. Skerim, saf hali ne kadar güzeldi, ne kadar 60'lar 70'lerdi... Şimdi gitsin takım bu yeni formayı Londra Moda Haftası'nda giysin.

İngiltere'nin Dünya Kupası forması

Futboldan anlamayan, formaların kıyafetten öte olduğunu bilmeyen, kendi takımının forma tarihini bilmeyen adam isterse Lagerfeld olsun, ama bu forma tasarım işinden uzak dursun. Bu işin püf noktası; en az tasarım, en az yenilik. Köklere bağlılık. Formanın ve kulübün tarihinin bütünleşmesi. Zaten bu maddeleri bilen adamın kusursuz bir forma çıkartması için modacı olmasına da gerek yok. (bkz:08-09 Galatasaray Parçalı forması)

2011-2013 İngiltere forması

Bu formayı skip atan dallama son olarak özel bir versiyon satışa sunmuş. Sınırlı sayıda satılacak olan şu formaya bir bakın allah aşkına (en tepedeki resim). Ben yatarken pijama giymem, ancak eminim buna benzer bir pijaması olan okuyucu vardır. Ya da çoluğuna çocuğuna almıştır pazardan. Sen kalk şimdi bu "özel"pijamaya 100 küsür pound bayıl. Uzak durun modacılar, futboldan-formalardan uzak durun. İngiltere vesilesi ile bu taraflara da mesajımızı iletelim.

Güzel İkili 22

12Bet


Adamların Avrupa kupaları forması var abi. Blog açıldığından beri her sezon başı yazıyorum bunu sanırım ama olsun. Ş.Ligi'nden elenip Uefa'ya kaldılar gerçi, ama herifler turnuvaya göre değil, bildiğin Avrupa Kupaları için özel forma giyiyor. İnanılmaz ya. Elimde imkan olsa, ciddi gider Joma'yla anlaşırım, sonra da Adnan'ı kafalarım, takıma Joma giydiririm amskm.

Kinyas

" 'Malafa' dışında ‘Kinyas ve Kayra’nın Kayra’sını yazıyor. Zaman geçiyor, Kayra uykudan uyanıyor, yaşlanmış. Benim için yazıyor. Ben oynayayım diye. Tek kişilik yazıyor. ‘O sensin’ dedi bana. Yani Hakan’ın teklifiydi. İkimiz için de çok heyecan verici. Üzerinde çalışıyoruz. Ne zaman ortaya çıkar bilmiyoruz. Romanın altında kalmamak gerekiyor.

Bir de ‘Zargana var. ‘Zargana’yı film yapalım diye tanışmıştık zaten. Onunla da uğraşıyoruz. Uzun vadeli bir proje... Böyle hayaller kurup uğraşıyoruz işte..."

Sözler Murat Daltaban'ın. Tamamı için şurdan.

Başta Kinyas ve Kayra, Hakan Günday eserlerinin sinemaya uyarlanıp uyarlanmaması meselesi sıkça tartışılır okurları tarafından. Tiyatro kısmı oldu, sinema uyarlaması da yakında olmasa bile gelecek gibi. Ben olmasın istiyordum kendimce, ama oyunla ilgili röportajlarda söylediklerine bakılırsa, Hakan dayı eserlerinin farklı sanat dallarına uyarlanması hususunda istekli. Tiyatroda yine bir derece ama, eğer kitaplarından birinin filmi çekilirse, Türk malı bir "Faytkılab sendromu" görebiliriz.

Bir


Bir biz mi kurtarılması gereken takımız, merak diyorum. Kötü futbol, ancak alınan 3 galibiyet, ardından fena olmayan Baros katkılı futbol ve alınan bir galibiyetten sonra sanki ŞL şampiyonu olmuş gibi övülen, her gazetede ve spor kanalında başarısı konuşulan Galatasaray'ın aynı futbol - Baros'suz olup 1 mağlubiyet aldığı karşılaşmanın hemen ardından 180 derece dönen yorumların gelmesi, ülkedeki futbol yorumculuğu mesleğinin aslında ne kadar ucuz olduğunun göstergesi.

Carlo Ancelotti'yi futbolcu olarak tanıyorduk. 2001 yılında Milan'ın başına geçtiği zaman bütün ülke tanır olmuştu kendisini. Fatih Terim'in şutlandığı Milan'ın başına geçmişti çünkü. Bize göre dünyanın en iyi teknik direktörünün yerine sadece 6 senelik bir TD kariyeri olan Ancelotti gibi yeni yetmenin Terim efsanesinin yerini almasına içerlemiştik. Ancelotti'nin gizlice Terim'in kuyusunu kazdığından tut, Milan patronlarıyla yediği yemekler - tonla ikna çabası ile Milan'a zorla getirildiği falan konuşuluyordu. Fatih Terim'in hakkını yemişti Ancelotti bize göre. He tabi bir de meşhur "zaten aynı ülkenin vatandaşı" kıyağının da geçildiği yazılmıştı. Adamın anasından girip amcasından çıkmıştık. Dünya'nın en pis herifiydi Ancelotti. Fatih Terim'in Milan'dan gönderilmesinin esas sebebini nedense konuşmadık hiç.

Sonra n'oldu, her Milan mağlubiyeti bizim zaferimiz oldu. Ancak Ancelotti buna pek izin vermedi ve lig bir yana 2 kez ŞL şampiyonluğunu kaptı getirdi bu takıma. 2001 yılında ertesi hafta gider bu herif dediğimiz adam 2009 yılına kadar kaldı. Daha sonra allahın belası Ancelotti yine içten kaleleri fethetmiş olacak ki, Chelsea havada kaptı kendisini. Geldiği ilk sezon rekor gol sayısı ve 2 kupa kazandırdı takıma. Sürekli oyun bilgisini geliştiren ve taktik, teknik kullanan bir teknik deha haline geldi 2001 yılındaki yeni yetme. (Peki ya Fatih Terim ne yaptı ? Hangi takımlar bu büyük TD'nin kapısında kuyruk oluşturdu, bir bakalım)

Fatih Terim ise bizim kurtarılmamız gereken zamanı bekledi. Çok da bekletmedi sağ olsun merhum Özhan Ağabey. Lucescu bizi acayip kurtarılması gereken bir hale sokmuştu zaten. Çeyrek final ve lig yetmedi takıma, daha fazla kurtulalım dedik. Dünya'nın en büyük gazcısı takımın başına geldi. Bir Hagi bir Popi ve en önemlisi 96-2000 oturaklılığı olmayınca kurtaramadı tabi ve bizi 15 sene geriye götürdü Terim. 6-0'da kaymağı. Yine şutlandı. (kısa araya gireyim; Lucescu'nun gönderilmediğini ve bir Ancelotti kadar takımın başında kaldığını düşünün, sadece bir düşünün) O sıralar Milli takımın kurtarılması gerekiyordu, oraya gitti bir kurtardı, 2 batırdı. Anlık başarının kralı son kupaya gidemeyince, anlık başarısı sayılan, oysaki yine futbolcuların başarısı olan 2008 şampiyonası unutuldu, şutlandı. Şimdi bir kez daha Galatasaray'ın kurtarılması gerekiyor. Bir 25 sene daha geriye gitmemiz gerek yani.

Ben Fatih Terim'i severim. Parçalı altında kaptanlığı bile ona sonsuz bir saygı-sevgi kredisi sağlar benim gönlümde. Ancak Fatih Terim teknik direktör değildir. Anlık başarıların adamıdır, onunla bir gelecek, bir alt yapı kurmak mümkün değildir. Çünkü o kadar futbol kapasitesine sahip bir adam değildir. Fatih Terim inanılmaz derecede lider ruhlu bir adam. Kaptanlığı 25 sene önce bıraktı ancak hala soyunma odasında takımın kaptanı bu adam. Takımın kaptanının yapacağı işi yapıyor, bunu da dünyada hiçbir kaptan yapamıyor belki, o kadar iyi yani. Ancak yaptığı şey liderlik, takımı ruhlamak. Daha fazlası değil. Hiçbir zaman Terim'in iyi hoca olduğuna inanmadım, ancak çok büyük bir lider, bunu tartışmam. Keşke adamı gençleştirsek Cana'nın yanında sahaya sürsek. Ancak sakın ola ki bu adam Teknik Direktörlük sıfatı ile bu takımın başına geçmesin. Galatasaray belki bu seneyi kazanır ancak çok daha fazlasını kaybeder. Carlo Ancelotti gelecek bu takıma deseler bile çıkıp Florya'ya kendimi asarım, bir Fatih Terim dönemine yüreğim kendiliğinden dayanmaz.


Jesus


İlginç işler. Hristiyanlar (mezhep fark etmeksizin) daha gevşek sanki bu konularda. Yani adam tişörtüne de yazdırıp gösteriyor, el-kol işaretleriyle de belirtiyor, ayakkabıya da işletiyor. Samimiyetten şüphemiz yok ama, olay kendi kültürümüz açısından bakmaya gelince değişiyor. Bizde de (islamiyeti merkez olarak alıp bakarsak) dindar oyuncular var. Ama, ne bileyim bu tür bir cümleyi buralardan bir oyuncu yaptırabilir mi? Yaptırırsa ne olur? Dini otoriteler ne ahkam keser?
Veyahut artık maçla ilgili her bir detayı görmemizi sağlayan yayıncı kuruluş sayesinde memleketteki yabancı oyunculardan birinin ayakkabısında bu tip bir cümle görsek, nasıl tepki alır?