Arma, Forma


"Hocanız armanızdır, forman uğruna oyna yeter."

Bu akşamki futbolu açıklar sanırım.

Katil Dans



Çilekeş'in yeni albümünün ismi, daha doğrusu ep'sinin. Böyle söylemişlerdi. 9 şarkı var. Sayı olarak "albüm" denebilecek adette. Neyse.
16 nisan'da çıkması bekleniyordu ama, benim bugün elime geçti. Yorumlar dinleyip özümsedikten sonra gelecek. Beklenti büyük.

Almora


Senfonik Rock/Metal'i seven biri olarak Almora'nın yeni albümü harika bir haber tabii benim için. Türkiye'de bu işi yapan çok az sayıda kişi veya grup var malum. Ne azı belki de hiç yok. Elde ne varsa kar onun için.
Üretken bir grup Almora. Normalde 2-3 albüm çıkacak zamanda 6 albümleri var. Ama şöyle bir sorun var:Bütün şarkılarını dinlediğinizde bir "kendini tekrar etme" sorunları olduğu görülüyor. Türkçe müzikte böyle bir grup olması harika ama, biraz daha "yeni" şeyler dinlemek istiyor bünye artık. Bu hakkımız sanırım.

Albüm tanıtım bülteninde "Senfonik ve Epik Rock'ın ülkemizdeki öncü ismi Almôra, iki yıllık aradan sonra yeni albümü 'Kıyamet Senfonisi' ile müzik arenasına geri dönüyor. Albümün tamamı, güçlü gotik ve epik temalar taşıyan Türkçe sözlü şarkılardan oluşuyor. Almôra, 'Kıyamet Senfonisi' ile birlikte masallarına kaldığı yerden devam ederken aynı zamanda Türk Rock Müziğinde yapılmış İlk Türkçe Sözlü Gotik Rock albümüne de imzasını atıyor." ifadeleri var. Son cümleye pek katılasım gelmiyor ama onun dışında sorun yok.

Bir grup veya sanatçıyı dinlemeye başlamak için canlı performanslarını izlemek acayip tetikleyici bir eylem. Benim başıma birkaç kez geldi. Çok da memnunum. Tabii bazılarının canlı performansı diğerlerinden iyi oluyor, o açıdan avantaja sahipler.
Geçtiğimiz yaz Zeytinli Rock-Fest'te izledim canlı olarak Almora'yı. O zamandan beri daha bir şevkle dinliyorum onları. Tabii bunda kemancı kızın da payı büyük olabilir.

Almora'nın tarzını aslında Power Metal olarak nitelendirmek lazım ama, sertlik açısından pek o seviyeye yaklaşamadıkları için o türe ait olarak adları geçmiyor pek. Çünkü şarkı sözleri direkt Power Metal. Tabii görünüşe bakılırsa kendileri bile öyle adlandırılmak istemiyorlar.

Ogün Sanlısoy'un vokalde bulunduğu İyiler Siyah Giyer, en dikkat çeken şarkı albümde.

Kaka Vs. Cr7


Bu sezon olduğu gibi geçtiğimiz sezon da, yarı finallerden birinde 2 büyük takım ve 2 büyük (ve genç) yıldızın kapışmasına sahne olmuştu. Bir yanda Kaka ve Milan, diğer yanda C.Ronaldo ve Manutd.
Kazanan Kaka ve Milan oldu. Gerçekten Ne Ronaldo ne de Manutd (ilk maçı almalarına rağmen) pek bir varlık gösteremedi seride. İlk maçı 90. dakikada Rooney'nin golüyle aldılar ama bu ancak geçen gün Fb'nin ilk maçı 2-1 alıp sonra paşa paşa elenmesine benziyordu. Bir de o maçtan akılda kalan Ertem Şener'in gaza gelip deli gibi bağırmasıydı. Normal bir gole "Harika bir gooğğoolll" diye bağırmak filan.

Ve şimdi bu sezon. Manutd yine yarı finalde. Fakat bu kez daha güçlüler, daha formdalar. Hatta neredeyse favoriler. Rakip de Barça. Karşılarında yine büyük bir takım, yine bir büyük yıldız; Messi. Hatta rahatça söyleyebiliriz ki, kişisel açıdan Ronaldo'nun en büyük rakibi.
Muhteşem olacak. Geçen yıl kaybeden Ronaldo, bunun acısını Messi'den çıkaracak mı bakalım? Bu, takımı için de geçerli tabii.

Lafı geçmişken;Bu sezonun son iki aşaması (yarı final ve final) ilginç sonuçlara gebe. Bir kere zaten yarı finalin bir kolu Chelsea-Liverpool "derbisi". Son 4 yıldaki 3. yarı final eşleşmeleri. Messi-Cr7 rekabetinden yukarıda bahsettik. Onu da bırakın, Manutd-Barça eşleşmesi her türlü müthiş. Umarız takımların kapasitesi oranında zevkli geçen bir seri olur.
Eğer finalde Barça-Chelsea olursa, 4. sezon üstüste Cl'de oynamış olacaklar. Ve de bu kez finalde hem de! Barça-Liverpool olursa da, geçen sezonki serinin rövanşı olacak. Bu eminim Barça tarafı için ekstra konsantrasyon aracı olacaktır. Manutd-Chelsea olursa, bu 2 takım 2. cephede de savaşıyor olacaklar, ligden sonra. Manutd-Liverpool olursa ise, Avrupa kupaları'nın 2 büyük İngiliz takımı'nın kapışması olacak. Onun bile ayrı önemi var.

Anlayacağınız finalde hemen hemen her ihtimal, bir anlama sahip. Daha farklı gözle izlememiz gerekecek. Belki de en zevkli Cl sezonu olacak bu sezon. Umarım beklediğimiz gibi geçer.

Messi


Ve Messi düzeldi. Bu haftaki Huelva maçında oynayabilecek. Bu maçta bir sakatlık olmazsa, Manutd eşleşmesinde de hazır bulunacak. Ronaldo'nun havasını söndürmenin zamanı geldi. Dünyanın en iyisi geri döndü.

"Gösterelim Anam"

Birkaç gün önce haberi çıkmıştı gazetelerde Pipa Bacca'nın. Sonra kendisinden son haberin Gebze'de alındığı ve kaybolduğu öğrenildi. Meselenin ne olduğunu bilmeyenler için Ntvmsnbc'den alıntılıyorum:

"Sanat dünyasında Pippa Bacca ismiyle tanınan 33 yaşındaki Giuseppina Pasqualino di Marineo, arkadaşı Silvia Moro’yla birlikte 8 Mart’ta Milano’dan yola çıkmıştı. İki genç kadın beyaz gelinlik giyerek, barış mesaj vermek amacıyla Balkan, Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerini ziyaret etmeyi planlıyordu. “Gelinlik Yolculuğu” adı verilen proje sürdüğü müddetçe üzerlerindeki beyaz gelinliği yıkamayacaklardı. Gelinliğin üzerindeki lekeler, yakın tarihleri savaş ve iç savaşlarla geçen ülkelerin izlerini taşıyacaklardı. Ancak bu proje tamamlanamadı. Çünkü gelinlerden Pippa Bacca, Türkiye’de kayboldu. En son 31 Mart’ta, Gebze’de kredi kartıyla alışveriş yaptığı belirlenen ve o tarihten bu yana kendisinden haber alınamayan Bacca için Türk ve İtalyan dışişleri bakanlıkları alarma geçti."

İlk olayı öğrenince hemen akla Arabesk filmindeki Müjde Ar'ın kahveye girmesi ve sonra bütün ahalinin elinin kemerlere gitmesi, "Gösterelim anam!" demesi geldi. Ve görünüşe bakılırsa hakikaten o tip bir durum var.
"Ülke imajı" diye bir şey var ya, aha bu olayla o dibe vurdu. Ve bu ülkenin duyarlı vatandaşları da buradan bir kere daha tiksindi. Ne diyesin ki...

Baron

Kaç gündür dua ediyoruz şu adamlar Play-Off yapsın diye ama nafile. En kritik maçta, rakipleri Nuggets ile oynadılar ve yenildiler. İlk çeyrek 15 sayı onların lehine. Ama karşıdaki takım da kendileri gibi dengesiz olduğu için, bir çeyrekte kapatıyorlar farkı.

Baron da tam cins. Hüseyin "maçı sattı" diyor. 9/25 atıyor, sıçıyor. Ama aynı zamanda da triple-double yapıyor. E ne anladım ben bu triple-double'dan.
Böyle olacaksa gitsin zaten Baron.
Bir de tişört yapmışlar, "Baron for Mvp". Tabii.

Getafe-Bayern



İzlemeden beni en çok heyecanlandıran maç budur sanırım. Zamanında Star yerine Teleon'un verdiği Gs maçlarını bir yana bırakıyorum. Onlar farklı.

Netten birkaç yerden takip ediyordum maçı. uzun süre 1-0 gitti. Ve Getafe 6. dakikadan itibaren 10 kişiydi. Biz tam "Lan Bayern eleniyor" derken, sonlara doğru (89) Ribery attı, 1-1 oldu.

Uzatmanın ne ara başladığını anlamadan 3-1 oldu, aha dedik iş bitti;Bayern sıçar. Olmaz artık. Takip ediyoruz yine. Baktık 3-2 oldu. Dk. 115. Kafadan "Olur mu?" lar geçiyor tabii. Ve oldu.
Dk. 120, Toni. Canlı izlesem bu kadar tepki vermezdim. Tabii kafadan Lineker'in meşhur sözü geçti hemen:Futbol, 22 kişinin oynadığı, 90 dakika süren ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur. 90 dakika sonunda olmadı belki ama işin o kısmı teferruat.

Eğer elenseler tüm dünyada yılın futbol olayı olacaktı. Ligi garantilediler belki ama, "Uefa'da" çeyrek finalde elenmeleri camiayı ayağa kaldırırdı. Onun üstüne de gider C.Ronaldo'yu almaya kalkışırlardı herhalde, kesin çözüm olsun diye.

Abbondanzieri 2. golde bildiğin ikram yaptı, 3.de de kısmen hatası var, çıkarabilirdi. Bu adam milli kaleci. Getafe'ye yazık oldu mu desem bilemiyorum. Kendi kuyularını kazdılar bir nevi. Sen gel tüm maçı ve uzatmayı 10 kişi oyna, ki kaçırdıkları 2 net pozisyon da varmış, 3-1 öne geç, sonra da son 5 dakikada elen. Efsane olacaklardı az kalsın.
Kahn bile son atakta ilerdeydi. Ofsayt oldu, vuruşu kullanıp ileri gitti. Sonra da golün sevinciyle Van Bommel'e bir tane patlattı, ağlayacak gibiydi. Nasıl olmasın.
Toni de değerini bir kat daha arttırdı.

Dedim ya hani "efsane olacaklardı nerdeyse" diye. İşin ilginci, Getafe kadrosunda daha önce bu aşamalarda mucize yaratmış olan bir takımın üyesi vardı:Cosmin Contra. İki maçta da normal süredeki Getafe gollerini o attı. Dün geceki maçtaki ise müthişti. Bildiğin tek başına yarattı ve attı golü.
Daha önce Alaves'deyken finale kadar çıkıp, uzatmada altın golle (kendi kalelerine ha) Liverpool'a 5-4 elenip bütün kupa boyunca onlara sempati besleyen futbolseverleri kahreden bir takımın üyesi olan Contra, dün de öyle bir fırsatı kaçırdı. Papaz her zaman pilav yemiyor mu demeli ne.

Son olarak;şu Joma'ya vallahi helal. Adamlar Getafe için bile, Avrupa kupalarına özel forma yapıyorlar. Adamlar Avrupa'da farklı forma giyiyor. Harika.

Resimler de ne kadar manidar değil mi:önce yerde ve üzüntülü olan Kahn, ama sonra Abbondanzieri. Son gülen iyi gülüyor işte.

Bunu da gördük...

Murat Kosova, Osman Sakallıoğlu ve İsmail Şenol ile NBA Stüdyo, bugün saat 23.30'da NTV Spor'da...

Oha Kobe


Kobe ve Turiaf. Kobe hayvan zaten biliyoruz da... İzleyin.

Eler


Hüseyin öyle demiş ama bende de çok bir şey yok. Bizimkiler 5 yabancıyla başladı maça. Hite 22 sayı ile en skorer, hem maçın hem takımın. Onun dışında bizde çift hane yok. Uzun süre 10 sayı civarı önde götürüp sonlara doğru yakalandık.
Johnson sıçtı. Cüneyt 7 tane kaçırıp 8.yi soktu. Ray'in birkaç ay önce Bobcats maçında yaptığı gibi. İyi şutör bütün hepsini kaçırsa bile tam zamanında atmasını biliyor.
Yarı finalde Rubio'lu Badalona var. Şansımız yok değil ama az. Bakalım.

Yarı Final


Cüneyt Erden'in üç sayılık basketiyle Galatasaray Cafe Crown, Beşiktaş Cola Turka'yı yenerek yarı finale kaldı. Aslan yarı finalde Cumartesi günü DKV Joventut - Pamesa Valencia galibiyle oynayacak.
Maç notları filan vardır Salih'te. Beklemedeyiz.

Şovenist

Aşağıdaki satırlar Vatan gazetesi'nden bir haberden alınma:

"Daha maçın başında Ballack’ın kafasıyla gelen gole rağmen son dakikalara kadar bir türlü turdan emin olamayan, yedek kaleci Hilario’nun mucizevi 2 kurtarışıyla kılpayı çeyrek finali geçebilen İngiliz ekibinin oyuncuları maç sonrasında Londra’da Funky Buddha adlı kulüpte stres attı."

Bu kadar da olmasın be...

Apocalyptica


Apocalyptica Nisan başında yine memlekete geldi. 3 konser verdi 3 büyük şehirde. Ama ben tabii üçüne de gidemedim. Bilet fiyatları makul olmasına rağmen.
Yine ortalığı yıkmış abiler.

06'da da gelmişlerdi ona da gidememiştik. 2 yıllık periyodlarla geliyorlar desek, şimdiden para mı biriktirsek ne...

Acun Amk

İlker Acun, sen kimsin de "Blatt'in gönderilmesi büyük haksızlık" diyebiliyorsun.

Barça


Kura avantajıyla filan bir şekilde yarı finali bulduk. Schalke çok kaçırdı ilk 20 dakikada. Bir tanesini bile atsalar maç çok farklı olurdu.
Ben razıyım bu duruma valla. Messi'siz çok iyi bile.

Şimdi Manutd var. Ben istiyordum bu eşleşmeyi turnuvanın başından beri ve sonunda oldu. Son durumlara bakılırsa Manutd bizim şerefsizleri hacamat eder. Adam -Ferguson- Cl çeyrek finali 2. maçında Cr7 ve Roo'yu oynatmama rahatlığına sahip.
Cr7-Messi savaşı Messi'nin sağlığına bağlı. Son Schalke maçı öncesi antrenmanda ısınırken gördük kendisini. Umarım yetişir seriye de, gösterir gününü şu tikiye.

Bu turda bizimkilerin bütün geri kalan sezonunda yaptıkları salaklıkların üstünü örtüp, gereğince mücadele edeceklerine inanıyorum. Çünkü sezonu bir şekilde kurtaracaklarsa tek çareleri bu. Ligden hayır yok, kupa da yalan oldu.
Cl'nin en güzel tarafı bu. Ligde sıçsan da, bu kupada birkaç iyi sonuç alıp, yukarılara çıkıp camiayı az da olsa tatmin etme olayı var. Adam gibi oynarsan, şans da yanında olursa kupayı bile alabilirsin. Bkz. 2003 finali. Milan o ara genelde çok kötü gidiyor ama, şimdiki takımın kökleri o senelerde atılmakta ve bir şekilde kupayı alıp, bu son 4-5 yıldaki çıkışın fitilini ateşliyorlar. Keza Barça'nın 2000'lerin başında bile çeyrek finalleri var Cl'de.

Rıdvan Naaptın

Geçen gün Chelsea-Fb maçının sonrasında yorumlar yapılıyor işte. Koştuk hemen Şeytan'a. Gene isabetli analizler filan. Ama bir de şunu demesin mi:"İki takımın arasındaki fark, ileri uç elemanlarından kaynaklanıyor. Yoksa orta saha ve defans eşit güçte." Burda bir duruyoruz.

Bahsi geçen orta sahaları yazıyorum.
Chelsea:Lampard-Ballack-Makelele(bunlara Essien, Cole ve Kalou eklenebilir duruma göre ama bu üçü de yeter aslında)

Fb:Aurelio-Maldonado-Alex-Deivid-Kazım.

Bir karşılaştırın bakalım. Hangisi daha iyi. Ulan ne karşılaştırması. Gerek bile yok.
Anlayacağınız Rıdvan abi bu kez fena sıçtı.

Jübile


Aşağıdaki posttan devam edeyim. O efsane kadro(lar)dan kaç futbolcu, faal futbol yaşamına son verdi. Birçoğuna adam gibi jübile yapamadık-Galatasaray yani. Hagi bile jübileyi Romanya'da yaptı. Adamlar altyapılarından çıkıp, 10 sezon oynamayan futbolcuları kulüpten ayrılırken ne muamele çekiyorlar. Biz ise aynı şekilde altyapıdan çıkıp kaptan olan, tüm kariyerini aynı takımda geçiren, neredeyse 30-40 kupa kazanan emektar futbolcumuza adam gibi bir jübile yapamıyoruz. Kralını yapmalılar. Çok büyük eksiklik bunlar.

Arsenal'e bir bakın;adamlar Bergkamp'ın jübilesini, futbolu bıraktığı sezon, hatta hemen bırakır bırakmaz, o yaz yapıyorlar. Dahası Emirates Stadium'un açılışını da aynı gün gerçekleştiriyorlar! Bir taşla 2 kuş.
Maç Arsenal ile Ajax arasında. Allah için kadrolara bakın.

-Arsenal, ilk yarı:Manuel Almunia, Justin Hoyte, Pascal Cygan, Matthew Connolly, Armand Traore; Alex Hleb, Alex Song, Mathieu Flamini, Ryan Smith; Dennis Bergkamp, Jeremie Aliadiere
Yedekler: Mart Poom, Sebastian Larsson, Nicklas Bendtner, Fabrice Muamba, Joe O'Cearuill, Mark Randall, Vincent Van den Berg, Arturo Lupoli, Anthony Stokes.

-İkinci yarı:David Seaman, Lee Dixon, Nigel Winterburn, Steve Bould, Gilles Grimandi, Marc Overmars, Emmanuel Petit, Edu, Ray Parlour; Dennis Bergkamp, Thierry Henry, Ian Wright, Oleg Luzhny, Giovanni van Bronckhorst, Alex Manninger, Patrick Vieira, Glenn Helder, Kanu.


-Ajax, ilk yarı:Maarten Stekelenburg, Zdenek Grygera, John Heitinga, Jaap Stam, Thomas Vermaelen, Hedwiges Maduro, Kenneth Perez, Wesley Sneijder, Jan Vertonghen, Tom de Mul, Klaas Jan Huntelaar
Yedekler: Olaf Lindenbergh, Urby Emanuelson, George Ogararu, Ryan Babel, Edgar Manucharyan, Robbert Schilder, Markus Rosenberg.

-İkinci yarı:Edwin Van der Sar, Stanley Menzo, Danny Blind, Wim Jonk, Frank de Boer, Marciano Vink, Aron Winter, Ronald de Boer, Edgar Davids, Jan Wouters, Stefan Pettersson, Bryan Roy, Johan Cruyff, Frank Rijkaard, Marco Van Basten.

Aman allahım...

Vefa


Videoyu Flying Dutchman'de gördüm. Giren vardır girmeyen vardır;ben de buradan vereyim videonun linkini. Helal olsun taraftara. Adamlar Heitinga'ya böyle yapıyorsa, biz Hagi, Bülent ve diğerlerine ne yapmalıyız bilmiyorum. Video şudur.

Başlık

Bir siteden bu başlık, bizim de sağ sütunda filan var adı sanı. Yaya Toure gol attı ya, başlık şöyle: "Barça YAYA kalmadı." Ne kadar yaratıcı... Kardeşim adam gibi başlık atsanıza, zaten ya birisi Avrupa'yı fetheder, ya golü atan adamın adı başlıkta olur. "Galatasaray'ın ÜMİT'İ var!" mesela. "FENERİ DELgado yıktı." bilmem ne. Bunun bi' de editör tayfası var, masada otur, öyle etrafına bak. Ne âlâ memleket.

Güneş Tulga


Ekranın -belki de Türkiye'nin- en güzel, en tatlı yüzlerinden biri. Sürekli izlemem programını, zamanını bile bilmem, ama denk geldiğinde de tv'ye yapışırım. Cidden çok şirin ya. Ama google'da 5 tane fotoğrafı yok!! Saatini öğrensek de Pack Shot'ın, izlesek sürekli...

Sabrina Ferilli


Az önce Roma ile ilgili bir şeylere bakarken aklıma geldi;taaa 2000-2001'de filan bu abla Roma şampiyon olursa çırılçıplak striptiz yapacağını vaad etmişti. Fanatik Roma'lı kendisi. 00-01'de oldular. Ama abla sözünü tam olarak tutmadı ve bikiniyle yaptı şovunu. Yukarıdaki gibi işte. Adam olana çok bile. Sözünü tam tutmamış o kötü tabii.

Ekşi'ye bakayım dedim ne yazmışlar filan;ne göreyim. Meğer hanım abla bu sezon da öyle bir laf söylemiş. İşte Manutd'yi elersek striptiz yaparım filan. İyi denk geldi. Bakalım Roma beklenmedik bir şekilde Manutd'yi eleyip, Ferilli de sözünü tutar mı?

Boral


Uğur Boral'dan inciler 2:

"Chelsea'yi eleyebilirdik, bu takımı gözümüzde büyüttük".

3. Kez



İlk yarı finalistler belli oldu. Sürpriz yok. Ama olabilirdi de. Hem de 2 eşleşmede birden! Fb son dakikalarda bir gol bulsa maç uzatmaya gidecekti, diğer maçta da hakem o saçma penaltıyı vermese, Arsenal muhtemelen çıkacaktı yarı finale.
Senderos kilit adam oldu Liv-Ars maçında. İlk yedikleri golde Hyppia'yı kaçırdı, 2. golde de Torres'in dönmesine mani olamadı. İstediğiniz kadar temkinli olun, taktik vs. kurun, bir oyuncunun hataları her şeye mal olabiliyor. Ha, o penaltı verilmese bu hataların önemi kalmayacaktı, bu da işin diğer kısmı. Nasıl bakarsanız öyle.
Penaltı da penaltı olsa keşke. O penaltıysa, ilk maçta Kuyt'ın Hleb'i düşürmesi ne acaba?

Walcott'un o müthiş asisti güme gitti ya, ona yanarım ben.
Eşleşmede birçok kırılma noktası var;say say bitmez. Bir tanesi de şu.

Böylece Liverpool ve Chelsea, son 4 sezonda 3. kez Cl yarı finalinde eşleşmiş oldular. Bir derbi daha kazandık anlayacağınız Cl açısından. İşte o derbilerden bir tanesinin de finalde gerçekleşmesini istiyoruz:Barcelona-Chelsea. Bu derbileri de bir ara detaylı yazmalı.

Telaffuz

Liverpool-Arsenal maçı. Nebil Evren sunuyor. Diaby'yi "diabi" şeklinde değil de, "diaabi" diye okuyor. "A" yı uzatıyor anlayacağınız. Bu adam Cnn Türk'te çalışıyor işte.

Pesimist Paranoya!


"Sadece bana bak,
Bana yalan söyleyeceksen eğer gözlerimle anlaş...
Ancak bu komplo beni yıkabilir,
Dayandığım destekler devrilir.
Çirkef Kaf-Kef deme n'olur,
Tek başınalığın yolcusu tek olur."


Sagopa Kajmer a.k.a. Küheylan

Sıç ve Üstüne Otur


Chris Douglas Roberts. Evet, bu akşam Memphis'in elinden kupayı alıp Kansas'ın ellerine tutuşturan eleman. Resimdeki yaptığı hareket zaten bir tek adam gibi işiydi neredeyse. Soktuğu üçlükler bile zorlama, "ben all-american'ım, Rose ver lan topu atarım ben" havalarında. Maçın en kritik yerinde üç tane birden serbest atış kaçırdı. Takım olarak zaten NCAA'in en kötü 9. yüzdesine sahipler. Kansas da son 2.11'den itibaren "Hack-a-tiger" yaptı. Memphis Tigers ya hani. 9 sayı geridelerdi başladıklarında, kaçırdıkça kaçırdı Memphis. Ve 2 saniye kala sahneye Mario Chalmers çıktı, mancınığı yolladı. Uzatmada zaten Rose'un sakatlığının da etkisiyle Memphis çöktü, Kansas aldı gitti. Allah belanı versin, CDR.

Not: Arkadaki bir yarma var, 4 numara Memphisli. 317 poundmuş. O oynarsa ben de oynarım, seneye Washington State Cougars'da oynarım ben garanti.

Hislerimin Tercümanı

Iliç

Evet, Lincoln geldi. Çok büyük oyuncu, yetenek fışkırıyor. Her ne kadar neredeyse yarım sezon civarı ortalıkta görünmese de, katkısı çok oldu. Olacak gibi de.
Peki ya geçen sezon Arda ve Iliç'in ne kadar iyi anlaştığını farkettiniz mi? Umarım. Ben fazlasıyla farkındaydım ve de çok hoşnuttum bu durumdan. Belki geçtiğimiz sezon herhangi bir başarı gelmedi ama, zaman zaman bu ikilinin oyunları zevk veriyordu. İki kaliteli kumaş. Maalesef sadece 1 sezon birlikte oynayabildiler.

Kalsaydı keşke. Sessiz sedasız işini yapıyordu. Ne işin var Salzburg'larda şimdi.
O da 06 şampiyonluğu ile hatırlanacak olanlardan. Bir daha onun gibi, kenara alındıktan sonra atılan gole o kadar sevinecek bir futbolcu bulur muyuz, bilinmez...

Marduk


Bazıları diyordu, "o kadar büyük bir cisim şimdiye kadar görünürdü" diye. Al, göründü işte:
http://www.derki.com/mambo/content/view/1107/1/

Geliyor...

Hakan-Haktan

Daha önce de benzerliği fark etmiştim, bu gece aynı anda tv'de yer aldılar-Haktan Akdoğan ve Hakan Can. Daha yakından gördük. Ama ikisinin de doru düzgün resmi yok ki koyalım şuraya da, millet görsün. Ama yok!

Var-Yok

Eskiden çok samimi olduğunuz biriyle çok az görüşmenin veya hiç görüşmemenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Ben maalesef biliyorum.
Bombok bir durum.
3 gün önce canın ciğerin olan kişiye, bir süre sonra yolda gördüğün herhangi biri muamelesi yapıyorsun. Hayat değişken. Hem de çok. Buna alışmak lazım. Göz önünde bulundurmak ve beklemek lazım. Yoksa her an şaşkın şaşkın dolaşırsın etrafta.
Ne bileyim amk.

Budur

İnsanlar aslolanın hayat olduğunu söylerler, bense okumayı tercih ederim.

Logan Pearsall Smith

Blog

Aceto'da yan taraftaki blog linklerinden biri:Bigginsreds. Göztepeli bir eleman. Futbol yazıyor filan işte.
Yazılarında sık rastlanan bir hata: "tabiyki". Hem yanlış harf, hem de birleşik yazım.
...
Biz burda boşuna yazıyoruz zaten. İmlaya dikkat vs. Ne yapacaksın kuralı, aa.

Basit


Futbol sanılandan kolay bir oyun. Veya şöyle söyleyelim, gol atmak kimi zaman çok basit gerçekleşebiliyor. Organize olmadan filan. Böyle olunca da sürprizler ortaya çıkıyor bu oyunda. Bkz. yukarıdaki resim.
Bu vaziyetlere sık sık değiniyorum. Yoksa diğer türlü bu oyunu kavrayamayız.

Beyaz takım bütün maç "oynar". 1 tane atar, 3-4 tane de kaçırır. Koyu renkli takım ise hiçbir şey yapmaz. Sadece hiç beklenmedik bir oyuncusu aniden bir ara pas çıkarır. Takımın çabukluğuyla bilinen bir oyuncusu da bu pasa hareketlenir ve kalecinin üstüne vurur. Fakat kaleci yetersizdir ve yer bunu. 1-1 olur.
Sonra da kaleye 30 metre mesafede o koyu renkli takımın bir oyuncusu "bir şut çekeyim" der ve patlatır bir tane. Top da resimde gördüğünüz yere gider ve gol olur. Koyu renkli takım "hiç bir şey" yapmadan kazanır.

Futbolu sevip izleyen kullar da, rövanşta futbolun adaletinin işlemesi için dua eder...

Hani şu...

Sövesim geldi:Bilirsiniz, şu metal müziği kendi menfaatine kullanıp "karı-kız" tavlayanlar var ya...İşte onlar...
Anlamışsınızdır umarım.

Van

Şöyle bir sorunumuz var hoca:Spikerlerimiz Flaman asıllı futbolcuların isimlerini genellikle eksik söylüyor. Örnek:aşağıda söylediğim maçta Ersin Düzen (soyada bak...) Van Bommel yerine "Bommel" dedi. Bommel ne ulan. Bilmeyen adam "abi isme bak Van Bommel'e ne kadar çok benziyor, yeni adam almış bayern" der. Daha açıklama bile yapmayacağım, çünkü bu blogu okuyorsanız zaten, biliyorsunuzdur doğrusunu.
Star spikerleri de Van Nistelrooy'a "Nistelrooy" der genelde. Bu ayıp ya. Kısaca "ayıp" yani. Daha ne densin ki?
Keşke biraz daha dikkat. Ama işte...

Münhen


Gece München-Bochum tekrarı var. Ama benim için canlı! Çünkü haberim yok skordan.
Başlarda Fas asıllı bir eleman, Azaouagh, 30 metreden Kahn'a tıktı. 27'de de bu üstteki cins 2. sarıdan kırmızıyı gördü. Normal şartlarda bir takım bu maçı kaybeder değil mi? Veya siksen berabere.

Ama Bayern sen gel (şu tip Türk kalıplarına da hastayım ha. Sanki bi' adamı anlatıyoruz), o 10 kişi halinle önce Lucio'yla bir gol bul, ardından da Ribery ile bir penaltı at. Sonlara doğru da Lell attı bir tane, sonradan giren Klose'nin harika pasında.
Ve 3-1 aldılar. Bu belki her takıma işlemez ama, en azından Bayern'in Almanya için ne kadar "fazla" olduğunu gösterir, o kesin. Yapılan şey, hiç basit değil.
Bu sezon Uefa'yı alsınlar bir zahmet. Esas mesele seneye Cl'de ne yapacaklar bu kadroyla?

Bu resmi de çok severim. Geçen sezonki eşleşmede Barnebau'daki Real maçında attığı golden sonra tribünlere çektiği hareket. Helal olsun elemana. Cinstir filan ama, işlemiş demek ki azıcık Katalanlık.

Hatırlar

Geçenlerde arkadaşımın gittiği dersanedeyiz, aşağı iniyoruz. Orada çıkışta yan tarafta bir mağaza vardır. Onun yanından geçiyoruz, 12-13 yaşlarında bir kız gördüm, ve birden 6-7 sene öncesine gittim, kafadaki "lan kimdi bu" sorularıyla beraber.
Saniyeden daha kısa sürede hem o kadar yıl öncesine gittim, hem kızın kim olduğunu hatırladım, hem de orada neden bulunduğunu anladım.
O ufak kız, o zamanki sınıf arkadaşlarımdan birinin kardeşi, yüzü pek değişmemiş, tanıyabildim o sayede. O mağazada bulunma sebebi de, dükkanın kendilerinin olması. Çünkü yine o anda hatırladığım kadarıyla, onların tekstil üzerine dükkanları vardı. Orası da onlarındı.

Genelde 30+ kişilerde olur, "aman da ne kadar büyümüş, ne kadar aman geçmiş" Alakası yok, al işte bende de oldu. Şaşırdım birden o kızı öyle görünce. Biz ortaokuldayken minicik bir şeydi böyle, ablasının yanında badi badi.
Yaşlanıyor muyuz ne amk.

Jovetic


Sabah Futbol Mundial'i izliyorum. Her zamanki gibi Dünya'nın 4 bir yanından çok güzel haberler, röportajlar, biyografiler, hikayeler vs. Ntv'nin büyük hizmetlerinden biridir bu program da.
Genç bir Karadağlı da vardı bu kez programda. Stevan Jovetic. Ben ilk kez duydum ve gördüm elemanı. Çok da büyük bir kusur olduğunu sanmıyorum, çünkü çok kişi henüz bilmiyor onu.
Şimdiden birçok büyük peşindeymiş elemanın. Forvet ve forvet arkası oynayabiliyor. Fiziği dikkat çekiyor, yeterli.
Şu anda takımı Partizan'ın ligde lider olmasında en büyük paya sahip olan oyuncu. Bu yaşta Partizan gibi bir takımın kaptanlığını yapıyor! Henüz 18 yaşında!

Hocası Jokanovic ve Federasyon başkanı efsane Savicevic hakkında güzel şeyler söylüyor. 2-3 seneye ortalığı karıştıracak gibi eleman. Tabii hoca kulüpte çok kalamayacağının farkında.

İlk milli maçını Mart 2007'de oynamış, ve zaten bu maç Karadağ milli takımı'nın ilk maçıymış. Bu şerefe de nail oldu yani anlayacağınız. Jovetic'in varlığıyla bu genç takım, elemelerde kendi çapında da olsa başarıya ulaşabilir.

Akılda tutun bu veledi.

Blatt


Bazen en iyi kadroyu kursanız da, en iyi oyuncuları getirseniz de olmuyor. Son örneği Efes'te-maalesef.
Bundan önceki 4 takımında da çok büyük başarılara imza atan -ki sonuncusu, adaylar için adı bile geçmeyen Rusya'yı Avrupa şampiyonu yapmak- David Blatt, Efes Pilsen gibi bir kulüpte bir sezonu tamamlayamadı. Bu sabah Ntvspor'daki 7/10'da Kaan Kural, bu sonuçta, Blatt'in sezon başı EuroBasket yüzünden Efes'e çok zaman ayıramaması, ve beraberinde yanlış transferler yapmasının büyük payı olduğunu söyledi. Haklı gibi de.
Keşke kalabilseydi, ama gidişat da ortada zaten. İki taraf için de hayırlısı diyelim.
Spor işleri böyle;birkaç gün önce Slam'de All-Star'da kızıyla mutlu-mesut tribünlerdeki görüntüsü vardı Blatt'in. Bu görüntülerden 1 ay geçmeden kovuluyor. Üzülüyor insan.

Git


Maçın özetini izledim. Sabri alıyor elemanı, kaldırıp atıyor. Şimdi Galatasaray nasıl itiraz etsin rakiplerinin maçlarında olan hakem hatalarına? Onların da bir karşılığı var. Söyleyecek sözümüz yok. Kendi futbolcun böyle saçmaladığı sürece, ne diyebilirsin ki?
Umarım şu adamı takımdan bir şekilde uzaklaştırırlar. Bıktık artık. Biz onu resimdeki gibi mucize şampiyonluğun amigosu olarak hatırlarız. Yeter de artar bile.

Gelir

Öyle milyonlarca kişi tarafından okunan blog sahibi gibi, "gidiyorum, 2 hafta yokum", ne bileyim "döneceğim..." gibi şeyler yazamam ben. Gittim geldim işte;2 gün yoktum.

Öncelikle, daha 15 dk. içinde öğrendiğim haftasonunun gelişmelerini yazmak ve yorumlamak istiyorum, sonra da adetim olmadığı üzere yediğim haltları anlatacağım.

-Barça...Hepinizin Allah belasını versin. Neyine şampiyon olmaya çalışıyorsunuz siz. Villarreal yenilmiş, Real berabere, sen daha git Getafe'yle berabere kal. Gidin Cl'yi alın bari soysuz herifler.

-Ferrari "Double" yaptı. Hüseyin'e selamlar. 3 yarışta 2 pilotumuz da birincilik buldu. Bmw, takımlarda birinci, pilotlarda da Heidfeld 2. ama birinciliği yok! Bu nasıl bir istikrar. Eğer takımlar şampiyonası'nı alırlarsa şaşırmam. Kubica'da iş var.

-Arsenal ve Liverpool, bir haftada 3 kez oynuyor. Adamlar artık kimin nereye koşacağını filan ezberlemiştir sanırım. 2 maç da 1-1. Hafta içi'ndeki de pek farklı olmaz sanırım. Böyle 1-1, 0-0 filan. Ama daha önce de söylediğim gibi, Liverpool alır yani.

-Fb'nin sonu kötü olacak gibi...


-Kalli istifa etmiş. Niye böyle söylüyorum, çükkü benim olaydan neredeyse 1 gün sonra haberim oldu. Lincoln, tam 17 hafta sonra gol attı:yine Gençler'e. Ve 88. dakikada. işte bu çok güzel haber. Tam zamanında ortaya çıktı eleman. Bu sezon da 10 civarı 85+ golü attık sanırım. Olacağız lan şampiyon...
Şu anda söylenmesi gereken tek laf var:Lincoln Fener'in anasını ...
Bekliyoruz.

-Semih artık bokunu çıkarttı. Çok ümidimiz yoktu maçtan belki ama, 1-1 de harika sonuçtu şu durumda. Olmadı, ne diyelim. Dur artık Semih .

-G.s Play-Off yapamayacak gibi...

-Oralıyım belki ama umrumda değil;Sikeyim Sivas'ı! Yine yarışa soktular Bjk'yi. İyi bok yediniz...Sizden nah şampiyon olur.