Futbol Keyfi

Bu haftasonu cidden bir ton kaliteli maç var. Ağırlık pazar gününde. O yüzden de bazı maçlar birbiriyle çakışacak, kötü olacak. Ama yapacak pek bir şey yok.
Bugün Atletico-Real var 9'da, arkasından 11'de Espanyol-Villarreal. Nihatlı daha güzel olurdu ama, ne yapalım artık.
Yarın tam cümbüş. 16'da Milan-Sampdoria var, Cassano çıkıntılık yapabilir. 18'de Hamburg-Schalke. Ama 19'da da Gs-Ts. O yüzden Hamburg-Schalke maçı bölünecek.
Derbinin ardından 21.20'de Ntvspor'da River-Boca, 21.30'da da Ntv'de Roma-Inter. Burada hangisini seçeceğiz bilmiyorum.
Bu iki çakışan maçın arkasından da 00.30'da Atletic Bilbao-Barça. Geçen haftaki 6-1'in arkası gelmeli, yoksa gene tökezleyebilirler.

2 günde 8 maç var, sırf bu önemlilerden. Kaçının tamamını izleyebileceğiz, merak ediyorum. En fazla 5 sanırım. Herkese iyi seyirler.

Sektör Değişimi

Az önce Maynet'te okuduğum bir haber. Almanya Bayanlar 1. Ligi'nde, Fc Nürnberg'te oynayan 25 yaşındaki Eva Roob, "futbolda para olmadığını söyleyip" porno sektöründe çalışmaya başlayacağını açıklamış. Ekonomik kriz sebebiyle bu kararı vermiş, ve kendisine göre yeni mesleği daha "heyecan verici"ymiş. E hayırlı olsun diyoruz biz de. Bu haberin önemli olan yanı, meseleyi erkekler tarafından ve ülkemiz şartları açısından düşününce ortaya çıkıyor.

Düşünsenize futbolda da öyle bir kriz oluyor ve "sektör göçü" yaşanıyor. Sanırım zenci oyuncular iş bulmakta pek zorlanmaz. Diğerleri de fiziksel özelliklere göre değişir.
Ülkemizde bir ara duyardık, bayanlar ligi vardı. Habire Dinarsu şampiyon olurdu. Sonra duyamaz olduk. Ki sanırım kapandı bu lig. Bu durumda bizdeki bayan futbolcuların sektör değişmesi zor. Onu da bırak, hadi değişti, lan böyle açık açık söylen(e)mez ki. Ha, izleyen bilir seni, o ayrı. Ama böyle açıklama filan. Ülkede iç savaş çıkar vallah. Bir kadının bu sözleri ülkemizde söyleyebilmesi için, temiz bir 500 yıl geçmesi gerek.

Almanya'da da tartışılmıştır tabii de, buradaki gibi kimse kimse akıl öğretecek şekilde yapmamıştır bunu.
Biz ablaya "hayırlı kazançlar ve zevkler" dileyerek postu bitirelim. Konu sakat, daha fazla uzamasın.

Edit:Gelen bilgilere göre Bayanlar Ligi devam ediyormuş. Zoma'ya teşekkürler. Neden hakkında haber yapılmıyor, o da önemli tabii.

Giyer


Ordular, ilk hedefiniz...

Maç


Türkiye Kupası'nda gruplar belli oldu ve oturduğum muhit sebebiyle beni çok sevindiren bir manzara ortaya çıktı.
Galatasaray, Altay-Kayseri-Malatya-Ankara'dan oluşan C grubu'na düştü ve 3. hafta maçı olarak Altay karşılaşması İzmir'de oynanacak.
Bu fırsat da kaçmaz artık.

Delympiakos


Olympiakos iyice delirdi. Josh Childress'i aldılar malum. Şimdi de daha önce "Avrupa'ya gelebilirim belki" yollu konuşan Kobe'ye el atmış durumalar.
Seneye serbest kalma ihtimali olan Kobe'ye 3 yıl 83 milyon dolarlık teklif vermek istiyorlarmış-höst. Olur da giderse, saygım büyük ölçüde azalacaktır Kobe'ye karşı. Hadi iyice veteranlaşırsın, İtalya'ya gidersin, anlarım da, bunu yaparsa feci sıçış olur. Lan zaten deli kontrat alacaksın takımından, daha ne ki. Yapmaz umarım.
Olympiakos da ayrı hayvan. Takımına zaten Vujcic ve Papaloukas'ı katmışsın. Bir de yanına Childress. Lan zaten bu üçü sırf Euroleague'i alabilir. Nba şampiyonu olmak mı niyetin, nedir.

Bir de postu "borsanın kötüye gittiğini anlatmak için habere eli kafasında of çeken borsacı resmi koyan" zihniyet gereği çelişki içinde görünen Kobe resmiyle sonlandırayım da, "medya raconu" na uygun kaçsın.

Barça Vs İngiltere

Geçen gün Ps turnuvası yaparken farkettim:Barça'nın Arsenal hariç 3 büyük, Cl müdavimi olan İngiliz takımıyla "hesaplaşma"sı var. Nasıl mı? Şöyle.

Ben Barça oldum her zamanki gibi. Kardeşim Çelsi. Diğer 2 arkadaş da Man ve Liverpool oldu. Öyle maça bakarken bir farkettim, bu 3 takım da yakın zamanda Barça ile oynadı ve elediler. Hele Chelsea ile olan malum, kan davası gibi bir şeydi. Geçen sezon eşleşemeyince, ara verildi mecburen.
Liverpool desek, 06-07'de elemişti bizi. ManUtd ise en taze olanı. Geçen sezon yarı finalde elemişti. Rövanş maçında tek gol yetiyordu ama, olmayınca olmuyor.
Arsenal'le de 05-06 Cl finali var malumunuz ama, onu kazandığımız için saymıyoruz şimdilik. Ama olaya Arsenal tarafından bakarsanız, bir "intikam" düşüncesi vardır. Öyle olunca da tüm İngiliz büyükleri doğal rakibimiz oluyor.

İngiliz takımlarının Cl'deki yüksek performansını göz önünde bulundurursak ve Barça'nın da en azından çeyrek final yapacağını düşünürsek, bu sezon bu takımların en az biriyle oynayacak Barça. Bu durumda hem zevkli maçlar, hem de eskiden kalan bir rekabet bekleyecek biz futbolseverleri.

Bu yazdıklarım aslında İngiliz futbolu'nun uluslararası arenadaki başarısını kısaca anlatan bir yazı, farklı bir açıdan bakarsak. Ligde zirveyi zorlayamayan L'Pool bile en az yarı final yapıyor her sene. Benitez'in kalma sebebi de bu değil mi zaten? Şampiyon olamama süresi uzasa bile (ki 20'yi bulacak yakında) takım her zaman en üst tabakada Avrupa'da.
Son 2 senedir, 06-07'de Milan ve geçen sezon Barça dışındaki 3 takım İngilizdi hep. Bu 3 takım da hep Chelsea, ManUtd ve Liverpool'du. Kesinlikle azımsanacak bir durum değil bu.

Idefix

Netten kitap almak zevkli mevzu. Hele de mekan kaliteliyse, daha bir güzel oluyor. İndirim, sanal kitap fuarları vs. Zaten her zaman standart indirim var. Çok kitap alınca deli kar yapıyorsun. Tek-tük almanın pek hayrı yok. O yüzden 2 ayda bir filan alışveriş yapmak en akıllıcası. Para birikir filan.

Benim sıklıkla alışveriş yaptığım yer (ne sıklığı ulan, hep), Idefix. Kitapyurdu filan, başka mekanlar da var ama, sarmadı. Oralardan almıyorum. Ayrıca biliyorsunuz ki, alışmış kudurmuştan beterdir. Bir kere başladık oradan, gitsin öyle. Sadakat güzeldir.

Ama tabii her güzel mevzuunun da, sakat noktaları olabileyor. Mesela, neredeyse her kitap için "en fazla 3 günde kargo" yazmasına rağmen, ben 5 günden az vakitte kargonun geldiğini görmedim. Belki dava açsam kazanırım ama, ilgilenen kim. Bir de araya haftasonu girerse eğer, bekle ki gelsin. Az pencere başı beklemedik. Bir keresinde de ben hasta olmadan önce sipariş vermiştim, hasta hasta kargo yolu bekledim. Hastalıktan çok, kitapların gelmemesi deli etti beni. Ben düzeldim, kitaplar geldi...

Son olarak, Ayrıntı yayınları'nın dahil olduğu bir kampanya vardı. 5 kitap alana 5 kitap bedava. Beleşlerden seçmekte zorluk çıktı, çeşidi kısık tutmuşlar, ama yeni yazarlara zıplamak her zaman iyidir, değil mi? Sonuç:45 milyon kar.

Edit:Haftasonu gelmiyor diye sövdük adamlara, ama onlar "Haftasonu gönderilmesin" seçeneğini işaretlediğim halde cumartesi getirdiler kitapları. Teşekkür etmekten başka bir şey diyemiyorum. 2 gün erken aldık kitapları, iyi oldu.

Obama Filan

Hüseyin'in postunu görünce bir şeyler yazma ihtiyacı hissettim-nedense.
Öncelikle sadece "siyah" olması sebebiyle, Obama'ya büyük bir sempati var. Bunun yersiz ve temelsiz olduğunu bilmek için, Amerikan sistemini bilmek gereiyor. Bilmeyenler kolayca bu adamı destekleyebilir. Destekliyorlar da.
Bu ülkede cumhuriyetçiler ve demokratlar arasında hiçbir fark yoktur. Hepsi esasen tek bir partiye hizmet eder. Tek bir "amaca" hizmet eder. Başkan kim olursa olsun, yapılacak olanlar, bir şekilde yapılır. Fark etmez. Başkan Bush da olsaydı, başkası da olsaydı Irak'a girilirdi. Veya bu seçimde kim seçilirse seçilsin, gerçekleşecek olan şeyler fark etmeyecek.

Bazı saflar da, Obama'nın siyahları, müslümanları, ya da toptan "ezilenleri" kollayacağını sanıyorlar. Çok büyük safdillik bu. Neye dayanıyorsun bunları söylerken diyeniniz varsa da, azıcık gözünü açsın, 1-2 bir şey okusun yeter.

İki Lider Arasındaki Farkı Bulunuz

Obamaa, Obamaaa, Barack Obama!!

Çizgi

Bir diğer nostaljik hamle de, Magic'ten geldi.
Biliyorsunuz 90'larda, Hornets gibi, Magic de düz zemin üstüne çizgili forma giyiyordu. Hatta bu tasarımın uygulandığı siyah forma Nba'in efsanevi formaları arasındadır. Halen de retro forma uygulaması içerisinde giyebiliyorlar.
Nedendir bilinmez, Hornets gibi Magic'in forma tasarımı da düze döndü son yıllarda-kafalarına göre, niye olacak. Ama son çıkan formalarda geriye dönüş olduğunu görüyoruz. Bir de siyahı çıkarsa bunların, daha güzel olacak.
Ha, bu formayla Hido'yu çok görür müyüz, onu pek sanmıyorum.

Yeni

Görünüşe bakılırsa 4-5 Nba takımı bu sezon formaları yeniledi. Hepsini koyarız bloga inceleriz. Ama buna bir öncelik vereyim dedim.
Hornets'in Charlotte zamanından kalan, aklımızda Baron Davis, P.J Brown gibi oyuncularla yer eden bu beyaz üstüne yeşil-mor çizgili forma geri döndü. Şahsen çok sevindim bu nostaljik hamleye. Eminim birçok Nbasever de aynı görüştedir.

Zaten yükselişte olan ve daha da yükseleceği öngörülen Hornets'in, bir de bu formalarla oynayacak olması onları daha da sempatik hale getirecektir.

O değil de, dünkü Wiz maçında, ilk çeyreğin yarısında Chris Paul 4 sayı-1 ribaund-2 top çalma-6 asist ile oynuyordu. Çok fena geliyor çok.

Hebele Hübele

Çok okunan bir blog olduğumuz için bir açıklama yapma gereği duydum (sıç!). Bu ara maalesef blog'a pek zaman ayıramıyorum. Yazacak şey çok ama, yazamıyoruz. Bakalım, zaman bulunca döşeriz hepsini. Diğer yazar ne bok yemeye burda, onu da bilmiyorum.
Bir şeyler yazma imkanı bulmuşken anket sonuçlarını değerlendireyim. Bloga giren okuyucular da az-çok bizim gibi düşünüyormuş, en çok "kestirmesin" şıkkı oylanmış. Bizce de kestirmesin. Tabii Puyol da bu anketin sonucunu bekliyordu, bunu da açıklayayım.

Az önce farkettiğim bir şeyi yazayım son olarak. Ntvspor.net'te İlker Acun diye bir şabalak var ya, onun resmi sanırım Doğuş Balbay'ın resmi. Hatta belki de o yazıları Doğuş Balbay yazıyor. Eğer öyleyse feci sıçar onu da söyleyeyim. Paso sıçıp sıvıyor çünkü. Basketbol oynayan birinin böyle yazılar yazması rezillik. İsteyen resimleri karşılaştırsın baksın. O mudur değil midir bilemeyiz ama, acayip benziyor bu "2 kişi". İlker Acun da blogda yazı konusu oldu ya, bir devrin sonudur bu...