Nerden Nereye 138



"1. lig" vurgusunu da bilhassa ekliyorum.

Mahşer


Tümer Metin...

Belki amacı sadece Beşiktaş taraftarından özür dilemekti. Çünkü neredeyse her bölümde en az bir kez Beşiktaş taraftarı olduğunu söylüyor ve ilgili başlıklarda kulüpten ayrılışının sebebinin kesinlikle kendisiyle alakası olmadığını, ayrılmak zorunda bırakıldığını, daha doğru bir deyişle buna doğru sürüklendiğini belirtiyor.

Belki de sadece önemsediği için yazdı kitabını. Yaşananları önemsediği için, kendini önemsediği için, etrafındakileri önemsediği için, futbolu önemsediği için. Çünkü ben biliyorum ki bir şeyleri önemsemeyen adam bu zahmetin altına girmez. Belirli saplantıları olmayan, çeşit çeşit obsesyonları bulunmayan, görece rahat insanlar bu tip projelere zaman ayırmaz. Ki mevcut piyasada bu mesleğin içindeki kişilerin yüzde doksanının bu kafada olduğunu görüyoruz. İşte Tümer o diğerlerinden. O diğerlerini de harekete geçirecek cesur atılımı yapan adam. Bakış açısını, düşünceleri, oyunun evrimini değiştirebilecek potansiyel.

Belki saha içinde oynadığı hiçbir takımın bir numaralı lideri olmadı ama her zaman o isme kılavuzluk yapan adam olduğunu düşünüyorum. En azından söyledikleri, yazdıkları, hal ve hareketleri bunu gösteriyor. Ben en çok Tümer Metin'i seviyorum ve Tümer gibi adamlar yüz yılda bir geliyor.


Lady Gaga...

Şunu ve şunu izleyin. İlki sizi içine çekecek zaten, büyük ihtimalle ikincisinin uzunluğu sizi korkutup birkaç dakika sonra kapatmanıza sebep olacak. Belki de hiç açmadınız iki videoyu da, önemli değil. Lady Gaga'nın Artpop'u yayınlamasının üzerinden haftalar geçti ve insanların büyük bölümü yaşadıkları hayal kırıklıklarını dile getiriyorlar. Albüm yayınlanmadan önce inanılmaz bir reklam yapılmış da, yüzyılın albümünün geleceği söylenmiş de, bu neymiş falan.

Ben albümü çok beğendim. Neredeyse efsane ilk albümünün önüne koyacak kadar. Ki Venus bence bugüne kadar yaptığı en güzel şarkı. Esas değinmek istediğimse şu; Lady Gaga kendini yeniden sıradanlaştırmaya başlıyor ve bundan çok korkuyorum. Stefani Germanotta'dan Born This Way sonrası Lady Gaga olana kadar acayip bir mesafe kat ettikten sonra yeniden normalleşmesine alışmak istemiyorum. Şimdi baştaki ilk iki videoya tekrar bakın, o artık kendisini tanrısallaştırdı. Erkek veya kadın değil, insanlar üzeri bir varlık olduğunu kabul ettirdi. Ve biz hayranları bundan büyük bir haz alıyoruz. O noktaya gelmiş bir sanatçının Do What u Want isimli bir parça yapıp R.Kelly ile şu tarz performanslarını izlemek beni üzüyor.


Patty Mills...

Bu adamın acayip bir şekilde Felipe Melo'ya benzediğine niye daha önce kimse değinmedi yoksa ben yine başarısız bir ünlü benzetmesi mi yapıyorum ya. Şuna bakın.

Wednesday


Spike Lee, Brooklyn-Warriors maçında. Bereye dikkat ediniz.

Retro 297


Stick


4 günde iki maç. Biri (yani ilki) içerde, diğeri deplasman. İkisinde de sarı formaya karşı oynanmış. Peki o zaman neden ikisinde de kırmızı forma giyilmemiş? Başta "Euroleague'de bu işlere daha bir dikkat ediyor olabilirler, ondan belki" diyecektim ama, bizimkiler Olin'in yeşili giyeceğini düşünüp (en azından Viki'de iç saha formaları o gözüküyor) başka forma götürmemiş olabilirler, ki bu da bizimkilerin hatasıdır o zaman. Karışacağından değil şu şekilde, ama kırmızı forma varken neden bu giyilsin, değil mi?


Ayrıca lafı geçmişken: Bu sezon 5 formamız var basketbolda. Ne gerek var bu kadar lan. Baksanıza şunlara amına koyim.