Güzel İkili 32

Sergi


Koko B abimiz zaten "Kim bu?" sorusuna cevabı vermiş. Ben de başka bi' açıdan ele alacağım.

08-09 Şampiyonlar Ligi finalinde, Barcelona maçı 2-0 alırken, 2 değişiklik yaptı. İlki 2. golden sonraydı, Henry yerine Keita girdi. Iniesta sol öne geçti falan. Ardından bitime yakın, bir değişiklik daha yapıldı. Iniesta çıkarken, giren oyuncu Pedro idi. Çok iyi hatırlıyorum, aşırı şaşırmıştım Pedro seçimine. Neden piyasaya çıkışı gerçekleşmiş, düzenli şans bulan Bojan değildi? O sezon Pedro ana rotasyonda yoktu henüz. Toplamda 14 maçta oynamıştı:6 lig, 3 kupa, 5 de Ş. Ligi. Ve bunların neredeyse hepsinde sonradan girmişti-golü de yoktu. İşte o gün Pedro'nun oyuna girişiyle, dün -daha önce ligde hiç A takım forması giymeyen- Sergi Roberto'nun oyuna girişi aynı anlama geliyor.


Guardiola, genç oyuncuları büyük maçlarda pek beklenmedik -hatta alakasız- şekilde oyuna alarak, onları en üst seviye maçlarda birden sahaya atarak, ilerisi için alıştırmaya çalışıyor. Düşünsenize, sezon içinde çok az oynamış bir Pedro, Ş. Ligi finalinde, süre ne kadar olursa olsun, sahaya ayak basıyor. O havayı soluyor. Sonraki sezon 6 turnuvada birden gol atarak rekor kıran Pedro, o günden ilham almış mıdır sizce? Cevap belli.

Aynı şeyi diğer gençlere de yaptı Pep. Mesela Jonathan Dos Santos'u, geçen sezon Ş. Ligi gruplarındaki 2-0'lık Inter maçında son anlarda oyuna soktu. 1-2 ay sonra da, içerdeki kritik Villarreal maçında 11 başlattı.

Ve bunları, beklenmeyen oyunculara yapması daha güzel. Çünkü, bazı genç oyuncular zaten az-çok tanınmış halde oluyor, ya da takımda yeri ufaktan belirginleşiyor. Onları almak kolay, ilk akla gelen şey. Ama hiç oynamamış olanı -ya da çok çok az oynamış olanı- oyuna sokmak, bambaşka. Hem oyuncu, hem de takım için.

Barcelona'nın altyapı verimliliği, özellikle son dönemde hepimizin malumu. Ama bunu yaparken izlediği yol da, en az o kadar önemli.

Gary Fucking Neal



Spurs son saniye üçlüğüyle evindeki 5. maçı uzatmaya götürür. Ve Abd'deki NBA'ci Twitter camiasının büyük bi' kısmı şu tepkileri verir. Resimler şu dayının hesabından arak.

Jeffren


Hani övünme falan değil de, belli süre bu NBA işleriyle uğraşınca, rakamlar, kimin neyi, ne kadar yaptığı kafaya kazınıyor. Mesela belli isimlerin herhangi bir maçta hangi rakamlarla oynadığını aşağı-yukarı tutturabilirsin. Özellikle bazı oyuncularda bu çok belirgin. Ve benim için de bu işin kralı Nowitzki.

Sabah kalktığımda skorlara bakıyorsam, Dallas maçının sayfasını açtığımda -ki genelde en skorer de o olduğundan, hemen sağda beliriverir- Nowitzki'nin 28-8-3 gibi bi'şeyler yaptığını görürüm. Hiç de şaşırmam. İstikrar mı dersiniz, ne dersiniz bilemem. Ama adamın olayı bu. Fakat, bu istatistiklerde bile "batan" bir şeyler var. Ne mi, ribaund rakamları.


Bu bahsettiğim sürede, artık kaç yılsa, ben Dirk'ün (ya da "Dirk'in", hangisiyse artık) çift haneli ribaund aldığını çok az gördüm. Ve kafaya takıp, gidip sezon ortalamalarına baktığımda da aynısını gördüm. Çok ilginç. Dirk'ün bu konudaki en yükseği 9.9. 9.9 lan, herhalde 5-6 ribaund falan alsa 10 yapacak ortalamayı. 01-02 ve 02-03'te arka arkaya 9.9 tutturmuş. Ondan da ötesi yok. Bu rakamlara bakıp da "abi nerdeyse 10 olmuş işte, sıkıntı nedir" denilebilir belki, ama bir şekilde gelememiş çift haneli ribaundlara.


2.13'lük bir power forvetin kariyerinde hiçbir sezonu 10 ribaund ortalamasıyla bitirememesi nasıl değerlendirilebilir? Potaaltında itiş-kakışı sevmemesiyle mi? Skora daha fazla konsantre olmasıyla mı? Ribaund konsantrasyonunun az olmasıyla mı? Burası böyle. Ama kariyer Play-off rakamlarına baktığımızda birazcık işler değişiyor.

İlk ve son Play-off sezonu hariç, bütün Play-off sezonlarında -ki 2000'den beri bütün sezonlarda Play-off yaptılar Dallas olarak- çift haneli ribaund ortalamalarına ulaşmış. Hatta 13 bile var bir sezonda. Genel Play-off ortalaması da 10.9 zaten. Peki bu rakamlardan, Nowitzki'nin post-season'da -en azından ribaundlara- daha konsantre olduğunu çıkarabilir miyiz? Muhtemel.

Retro 65

Nerden Nereye 47


Retro 64

Tino Costa


Maç saatinde yolda olmamın da büyük payıyla, ancak girebiliyorum şu postu. Yoksa maç bittiği, ya da resimler düştüğü anda girerdim. Çünkü büyük hadise var aga.


Bu kadar senedir futbol izliyorum, Real Madrid'in böyle bir kombinasyonla sahaya çıktığını hatırlamıyorum. Siyahı ya da diğer koyu renkli deplasman formasını hep tek renk giydiler. İstisnası varsa da, gözden kaçmış demektir.



Kısa süre önce Selocan şöyle bi' post girmişti. Bayağı şaşırmıştık, ki buna ne demeli? Real Madrid'in tamamen tek renk görünmesine fazlaca alışığız. Ki iki parça arasında hiç alaka yok;ama mecbursunuz. Biri siyah-fosforlu sarı. Diğeri beyaz-mor.


Daha önce böyle bir kombinasyonu hatırlamıyorsak, önceki Valencia-Real maçları için tek ihtimal kalıyor:Valencia'nın bembeyaz giyinmesi. Çünkü eğer Real daha önce böyle sahaya çıksa, hatırlamama ihtimalimiz çok az. Hadi beni geçin, Real Madridlilere sorun, onlar da büyük ihtimalle aynı durumdadır.

Retro 63

Karim


Benzema kararsız insan vesselam. Forma numarasında bir türlü istikrarı sağlayamamış, tıpkı oynadığı oyun gibi. Üstteki fotoğrafta ''19'' numara ile görüyorsunuz aleminin en overrated golcüsünü. İlk günlerinde, tıpkı Lyon'daki ilk günlerinde olduğu gibi 19 numarayı giyiyordu. Ne yalan söyleyeyim ona en çok yakışan numarayda buydu.


19 numaralı formayı giyeli daha 1 ay olmuşken ; Real Madrid, Robben'i satarak bir anlamda 11 numarayı boşa çıkarıyordu. Ehh adam zaten fırsatçı oyuncu, bu durumu görünce hemen üzerine geçiriyor ilik gibi formayı... 11 numara ile gösterdiği performans pek iç açıcı değildi açıkçası, altın bidon olma yolundaki ilk adımlarını bu sırt numarası ile attı.


11 numara ile geçen başarısız sezonun ardından Benzema, Raul'un gitmesini fırsat bilip ; 7 numarayı kapan Ronaldo'nun 9 numarasını tereyağından kıl çeker gibi rahatça aldı. ''9''onun Real Madrid kariyerinin üçüncü sırt numarasıydı. İki sezonda üç tane farklı numara ! Herif boşa çıkan her forma numarası için tehdit oluşturuyor resmen. Aslına bakarsanız bu forma numarası değişimi Benzema'nın içinde bulunduğu ruh halini tanımlamak için bize bir fırsat veriyor. Beklentileri karşılayamama, taraftar önünde küçük düşme, vs. gibi olayların onun üstünde bıraktığı kötü etkiden kaynaklanıyor bu değişimler. Hani kadınlar kendilerini kötü hissettikleri zaman kuaföre gidip saçlarını boyatırlar ya değişim amaçlı, Benzema'nın ki de o hesap bir bakıma. Ancak kardeşim daha iki tam sezon olmadan üç tane forma numarası da çok be yeaa.

Jordan


Chris Paul:Oooooof of, ne zaman bi' şampiyonluğumuz olucak mınakoyim.
Lebron:The Lebrons'a yeni karakter eklesem mi yeaa...

Retro 62

Yeniler

Yılın en sevdiğim zamanlarından biri. Yeni sezon formaları tek tek sızıyor ya da açıklanıyor. Zaten İngilizler falan sezon sonuna doğru açıklamayı artık oturtmuş. Son yeni formalardan bazılarını koyalım bloga. Tek tek yazmak olmuyor zaten, haftada bir falan yaparız böyle. Zaten yoğun bu ara, dakika başı yeni bir forma sızıyor.


Lyon bir sezon sonra yatay şeritlere dönüyor. Artık çapraz şeritler sevilmedi mi, onu bilemeyiz. Yatay şeritler daha yukarda olarak dönüyor. Geçen sezonki böyle değildi. Şeritlerin üstündeki aslan deseni bu sezon da var. Ayrıca yaka ve kollarda da 90'lar esintileri bulunuyor. Kalınca böyle, çift renk falan.


Real 09-10 sezonunda ufaktan altını kullanmıştı. Bu kez daha fazla altın eklemesi var, kollardaki 3 çizgi ile yaka ve gövdede altın eklemeleri var. İlaveten siyahta da altın görüyoruz. Belki bu kez dengeleyen koyu renk olmadığı için biraz göze batabilir, ama kattığı klasiklik bunu kapatabilme özelliğine sahip.





Tabii buna "Inter forması çakması" diyenler oldu, görüldükçe daha da olacak. Ben sevdim açıkçası. Normalde sırayla kullandıkları iki koyu deplasman forması rengini, bu kez bir arada kullanmışlar. Şu anda giydikleri siyahta da mavi "V" var gerçi, ama bu daha başka.
Yalnız yakaya bakınca, bu sezon Barcelona formalarında kullanılan yaka şekli var. Yeni bir Manutd formasında Nike önceki sezon kalıbı kullanır mı, o garip olur işte.



Juventus ve pembe renk ilişkisini açıklamaya gerek var mı? Ama beklenenden az kullanıyorlar. Her sene siyah ağırlıklı çubuklu çıkarıp, deplasman formasını pembe yapabilirler. Her sene olmasa da sık yapılır. Belki de çok ortalarda görünüp eskitmemek için kullanmıyorlar. Büyükçe gövdeye kondurulan yıldız şık olmuş. Yine belki 90'lar vari bir kullanım denebilir.





Sıkça tartışılmaya müsait bir Arsenal deplasman forması. Futbol dünyasında pek görülmeyen bir tasarım bu. İşte Monaco falan malum. Logonun çok büyük tutulmuş olması burda dikkat çekiyor.



Benim son hatırladığım beyaz eklemeli Chelsea home forması, 90'ların sonundan. Toplamda bakıldığında da çok azdır sanırım. Gövdede enine desen var. Omuzlarda beyaz kısım üzerine mavi 3 çizgi. Formayı açmış.




Real Madrid gibi Bayern Münih'in yeni sezon iç saha formasında da altın renk kullanılmış. Beyaz ortalıklarda yok. Adidas'ın bu kalıbı bayağı güzel ayrıca, onlarla çalışmaya devam etsek bu kalıptan güzel bi'şey çıkardı belki bize.

Retro 61

Khloe


NBA heyecanını ekranlarının başında takip edemeyenlere Lappappa Blog'tan amme hizmeti. Artık günün öne çıkan performanslarını bu adresten takip edebilirsiniz...

HAZIRLAYAN : İLKEM ACUR | twitter.com/kimkardashian

GÜNÜN PERFORMANSLARI

Nate Robinson(OKLAHOMA CITY THUNDER)

27 dakika havlu sallamak, 2 kez takım arkadaşının üstüne düşmek (Denver karşısında, Durant'in arkasında)

Khloe Kardashian(LOS ANGELES LAKERS)

198 ruj darbesi (New Orleans karşısında)

GÜNÜN YILDIZI

NATE ROBINSON
Oklahoma City Thunder, güçlü rakibi Denver'ı kendi evinde 107 - 103 yenerek play-off ilk tur serisinde 1-0 öne geçti ve saha avantajını korudu. Maçın kazanılmasında en büyük kahraman Kevin Durant gibi gözükse de görünmeyen kahraman ; Nate Robinson idi. Nate takıma kenardan getirdiği ''sinerji'' ile maçın kazanılmasında önemli bir rol oynadı. Özellikle havlu sallama konusunda gösterdiği performansla izleyenleri büyüleyen Nate Robinson'ın son  anlarda heyecandan arkadaşlarının üstüne zıplaması ise görülmeye değerdi. Tam 3 kez kenarda zıplama teşebbüsünde bulunan Nate, bunlardan 2 tanesinde Perkins'in üstüne düşerek inanılması zor bir başarıya ulaştı. İşin ilginci Nate Robinson tüm bunları yaparken koç Scott Brooks tarafından hiç oyuna alınmadı, zaten bu sebepten dolayı günün yıldızı oldu kendisi.

HANGİ TÜRK SAHADAYDI ?

Geçtiğimiz günlerde Adnan Hoca tarafından fahri olarak Türk ilan edilen Kardashian ailesinin şirin neferi Khloe Kardashian takımı Los Angeles Lakers'ın New Orleans önündeki mağlubiyetine engel olamadı. İnsanüstü bir ruj sürme performansı sergileyen Khloe kusursuza yakın bir maç çıkarttı. Ancak bu performansa rağmen, Hornets'li oyunculardan hiçbirinin dikkatini dağıtmayı başaramadı. Ortaya koyduğu emeğin meyvesini alamayan Khloe, maçın sonlarına doğru kocası Lamar Odom ile ikili bir kavgaya tutuştu. Phil Jackson'ın araya girmesiyle engellenen kavga Khloe'un rujunu kırmasına sebep oldu.

San Antonio Spurs - Memphis Grizzlies maçında ise sahne alan yine bir Türk'tü. Maçtan önce seyyar hot dog arabasıyla AT&T Center'ın çevresini mesken tutan Sosisli İsmail, tanesi 1.99 dolardan olmak üzere tam 237 tane hot dog satmayı başararak bu alanda yeni bir rekora imza attı.

GÜNÜN BLOKU

Maalesef dün gece kimse blok istatistiği elde edemedi. Aslında blok koyan bir kaç tane insan evladı var ama ben onları blok kategorisine koyamıyorum. Üzgünüm sevgili basketbol topu sevenler.

GÜNÜN ASİSTİ

Günün asistinin sahibi ise İsmail Şenol oldu efenim. Dün yayına girmeden önce verdiği NBA kuponuyla hayatımı değiştirdi kendisi, tebrikler İsmail !.. Bir dakika bir dakika, kupon tutmamış. Ulan İsmail! Yine tek maçtan yatmışız ameke.

GÜNÜN SMACI

Ne smaç mı ? O da ne ?

Retro 60

Infiniti


Günün reyizi ; Mark Webber. Sen 18. sıradan yarışa başla, sonra gel yarışı 3. sırada bitir. Yakın zamanda bunu yapabilen -hatırladığım kadarıyla- bir tek Schumi ve Alonso var. Belki Webber onlar kadar büyük bir pilot değil ama emin olun ki en az onlar kadar reyiz. Tabii altındaki arabanın da onun bu reyizleşmesinde büyük bir payı var, ama yani ne bileyim adam hakikaten korkusuz sürüyor. Atıyorum mesela ; Webber'in bu arabayla gösterdiği şu performansı, Rosberg çapsızı sergileyemez... Mazmunlaşmaya yüz tutmuş bir kalıp var ya hani ''şarap gibi'' diye... İşte Webber o kalıbın vücut bulmuş hali. Seviyoruz reyizi.

Retro 59

Salinger


Salinger hakkında bir süre önce çok uzun olmayan bi'şeyler yazmıştım. Niye bilmiyorum, yayınlamadım. Allayıp pullayıp koysam bloga ilerleyen günlerde. Ondan önce çok kısa şuraya yazayım, gecenin gazıyla:

Bu adam eğer ardında bazı hikaye ve romanlar bıraktıysa iyi olur dostum. Özellikle şunu okuduktan sonra bu konuda gayet umutluyum ve zaten bu herif sadece o 4 ince kitabı yazmış olmamalı. Daha fazlası olmalı.

Retro 58

Waka


İlkine az kaldı. Ortalığı ısıtalım. Aslında el atmak hiç istemiyorum, salak salak hadiseler çıkıyor. Neyse.

Şu sıra Justin Bieber ile birlikte popüler müzik seven bünyelere de Barcelona sevgisi aşılama görevini üstlenen Shakira ablamızın bu hallerini de biliyoruz. Hem de 5 numara. Valla bilmiyorum da, artık gider FHM'e Barça formasıyla mı soyunur, ne yapar, şunu unuttursun. Gerekirse Gerard ile bağlantıya da geçeriz.

Retro 57

Chartered


Liverpool'un yeni sezon 3. forması güzel, fakat kötü tarafı, Chelsea'nin 06-07 3. formasını andırması. Kırmızı rengin kullanımı dahil, çok fazla o formayı anımsatıyor. Biraz daha dikkatli olabilirlermiş bu konuda.



Stro


Maçta dikkatimi çekti, ki nasıl çekmesin? Şimdiye kadar kaç Japon oynadı ki zaten Ş.Ligi'nde? Nakamura kesin mesela. Onun haricinde pat diye aklıma gelen yok... Nakata oynadı mı emin değilim? Bırakın onları da, muhtemelen ilk kez iki Japon futbolcu karşı karşıya geldi Ş.Ligi'nde. Ayrıca mevkiileri gereği de karşı karşıya geldiler;Uchida sağ bekte oynadı, Nagatomo ise sol bek. İyi ki o mevkiilerde oynadılar da, şu resim ortaya çıktı. Yoksa o da sıkıntı. Eğer bu maçta gerçekten iki Japon ilk kez Şampiyonlar Ligi'nde farklı takımlarda oynadı ise, onu da yetkili abilerimizden öğreniriz.

Retro 56

Losc


Lille'in de önümüzdeki sezon giyeceği 2 forma (iç saha ve deplasman) sızmış vaziyette. Şu Bilbao formasıyla aynı kalıp kullanılmış. Büyük ihtimalle bir tane daha gelecek. O da son 3 sezon formalarına bakarak tahmin edilebilir durumda. Muhtemelen siyah olacak. Ama şu iki formayla aynı kalıp olması tekdüzelik yaratır. O yüzden başka bir kalıp olmalı.


Aşağıdaki 3 resimde sırayla, Lille'in son 3 sezondaki kreasyonları görülüyor. İstikrar var. Renkleri belirlemişler. En fazla 3. forma (siyah ve sarı ağırlıklı olanlar) değişir, başka renk denenir.

Retro 55